|
|
|
|
Imar Hukukcusu SSS (Sıkça Sorulan Sorular)
Kategori: Anasayfa ->
Cevap | · Uygulama imar planı nedir?
Uygulama
İmar Plânı:
Yeterli
ayrıntıyı içeren ve son durumu gösteren onaylı halihazır haritalar üzerine varsa
kadastral durumda işlenmiş olarak nazım plân ilke kararlarına göre çizilen ve
çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve yapı düzenini,
parselasyonunu, yollarını ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına
esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren
plândır.
Uygulama
imar plânları, ölçeğin gerektirdiği ayrıntıda inceleme ve değerlendirmelere
dayalı olarak nazım imar plânlarının aynen büyütülmüş kopyaları niteliğinde
olmayıp, alan koruma ve kullanma kararları ve önlemleriyle gereken farklılıkları
getirirler. Ölçeği genellikle 1/1000’dir.
[ Yukarı Dön ]
| · ?ehrin eski merkezi dar yollar olan mahalin ticaret alanı yapılarak yoğunluğun azaltıması uygun mu?
?ehrin
merkezinde yoğun yapılaşma bulunan araç trafiğine elverişsiz dar yollar ve çok
küçük parsellerden oluşan eski dokunun modern ve nezih bir alışveriş merkezi ve
çevresinin de açık alan, yeşil alan ve yollar ile çevrelenmiş ticaret alanı
haline getirilmesine ve bu suretle yoğunluğun da azaltılmasına ilişkin imar
planında bölgenin ihtiyaçları da gözönünde bulundurulduğunda şehircilik ve
planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırılık bulunmadığı hk. Danıştay Altıncı
Dairesinin 28.4.2004 gün ve E:2003/2507, K:2004/2675 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan :Ereğli Belediye Başkanlığı-KONYA
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti :Konya İdare Mahkemesinin 7.11.2002 günlü, E:2002/723, K:2002/1421
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü
ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İclal Kutucu'nun Düşüncesi :İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararın temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Konya, Ereğli, Boyacı Ali Mahallesi, 21 pafta, 1168 ada, 113-114 parsel
sayılı taşınmazların da içinde bulunduğu alana ilişkin
imar
planı
değişikliği
işleminin ve bu plan uyarınca yapılan kamulaştırma işleminin iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesince verilen 11.12.2001
günlü, E:2001/5357 K:2001/6309 sayılı bozma kararına uyularak, daha önce
mahkemece yaptırılmış olan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenmiş
olan bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte incelenmesi
sonucunda, dava konusu planın bölgenin 1989 onanlı
planı
ile karşılaştırılması suretiyle, bölgeye 5-6 kat yoğunluk artışı getiren, inşaat
alanını 2200 m2'den 12250 m2'ye çıkartan, otopark ve trafik yoğunluğu
sorunlarını beraberinde getiren ve silueti de olumsuz yönde etkileyen planın
şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırı olduğu, dolayısıyla bu
plan uyarınca tesis edilen kamulaştırma işleminin de mevzuata uygun olmadığı
gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı
idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 11.12.2001 günlü, E:2001/5357, K:2001/6309 sayılı kararı ile, dava
konusu imar
planı
değişikliği
işleminin yeni bir idari işlem niteliğinde olduğu, bu planın şehircilik ve
planlama ilkeleri ile kamu yararına uygunluğunun bölgenin ihtiyaçları da
gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle idare
mahkemesince verilen karar bozulmuştur.
İdare Mahkemesince, bozma kararına uyularak verilen karara esas alınan bilirkişi
raporunda bölgenin 1990 onanlı
revizyon
imar
planı
dikkate alınmaksızın 1989 onanlı planın esas alınması ve dava konusu 9.2.1996
onanlı plan ile karşılaştırılması suretiyle değerlendirme yapılmıştır. Oysa,
1990 onanlı plan tadilatı ile 1989 onanlı plan yürürlükten kalkmıştır. 1989
onanlı planda yaya yolu ve B-2 nizamlı ticaret alanı olarak düzenlenen ortası
sebze hali, çevresi ise 68 adet dükkandan oluşan ticaret alanı olarak kullanılan
bu yer 1990 onanlı planda bütünü ile ticaret alanı yapılmış ve inşaat emsali (5)
olarak belirlenmiş, dava konusu 9.2.1996 onanlı
revizyon
imar
planında ise bu
imar
adasının bir bölümü blok nizam 5 katlı yapılaşmaya müsait ticaret alanı ve
aralarında davacıya ait taşınmazların da bulunduğu bölümü yeşil alan, yol ve
umuma açık boş alan olarak düzenlenerek, yoğunluk büyük oranda azaltılmıştır. Bu
nedenle, İdare Mahkemesince yapılan planlar arasındaki karşılaştırmada ve
değerlendirmede isabet görülmemiştir.
Dava konusu imar
planı
değişikliği
işlemi ve kamulaştırma işlemi ile, şehrin merkezinde, yoğun yapılaşma bulunan,
araç trafiğine elverişsiz dar yollar ve 10-15 m2'lik çok küçük parseller
üzerinde çok küçük dükkanlardan oluşan eski dokunun modern ve nezih bir
alışveriş merkezi ve çevresinde açık alan, yeşil alan ve yollar ile çevrelenmiş
bir ticaret alanı haline getirilmesi amaçlanmış, bu kapsamda 68 adet küçük
dükkanın 60 adedi ile anlaşılarak, eski dükkanları karşılığında modern
işhanından dükkanlar verilmiş ve aralarında davacının da bulunduğu 8 adet
dükkanın maliki ile anlaşmaya varılamamıştır.
Bu durum karşısında, dava konusu
imar
planı
değişikliği
işleminde, bölgenin ihtiyaçları da gözönünde bulundurulduğunda şehircilik ve
planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırılık bulunmadığı ve bu plan uyarınca
tesis edilen kamulaştırma işleminin de mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmış,
İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Konya İdare Mahkemesinin 7.11.2002 günlü, E:2002/723,
K:2002/1421 sayılı kararının BOZULMASINA, 16.090.000 lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 11.970.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 28.4.2004 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
[ Yukarı Dön ]
| · Taşınmaz maliki olmayan zilyedin imar planına dava açma ehliyeti var mıdır?
Taşınmazın
maliki olmayan ve dava açma ehliyetini belde sakini sıfatına değil, taşınmazın
zilyedi olduklarından bahisle ileride doğması ihtimali bulunan bir hak iddiasına
dayandıran davacıların, beldenin arıtma tesisi yer seçimi işlemine karşı dava
açma ehliyetinin bulunmadığı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 20.04.2005 gün ve
E:2004/309, K:2005/2411 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunanlar: 1- Gümüldür Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
2-Davalı İdare Yanında Davaya Katılan: İller Bankası Genel Müdürlüğü
ANKARA
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ? - ?
Vekilleri : Av. ?
İstemin Özeti: İzmir 1. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2003/314,
K:2004/475 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Davalı idarenin temyiz dilekçesine cevap verilmemiş, müdahilin
temyiz isteminin ise reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi: Dava, İzmir, Gümüldür, ?
pafta, ? parsel sayılı, mülkiyeti hazineye ait taşınmazın arıtma tesisi alanı
olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 günlü, 4 sayılı belediye meclisi kararının
ve bu işlemin
değiştirilmesi
istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin 7.2.2003 günlü, 117 sayılı
Belediye Başkanlığı belediye başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış;
İdare Mahkemesince, taşınmazın bulunduğu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi üzerine düzenlenen raporun değerlendirilmesi sonucunda, yer seçiminin
uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu
karar davalı idare ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
Atıksu arıtma tesisi yer seçimine ilişkin olan ve imar planın da
değiştirilmesi
sonucunu doğuran dava konusu belediye meclisi kararının
değiştirilmesi
istemiyle yapılan başvuru üzerine, usulde paralellik ilkesi gereğince belediye
meclisince işlem tesis edilmesi gerekirken belediye başkanlığınca reddedilmesi
yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davanın, arıtma tesisi yer seçimine ilişkin belediye meclisi
kararına karşı açılan bölümünde süre aşımı bulunup bulunmadığı konusunun
incelenmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle, yukarıda anılan hususların gözönünde bulundurulması suretiyle
davanın karara bağlanması gerektiği sonucuna varıldığından, idare mahkemesi
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım'ın Düşüncesi: İzmir-Gümüldür ? pafta, ? parselde
kayıtlı taşınmazın arıtma tesisi alanı olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 gün
ve 4 sayılı belediye meclis kararı ile bu işleme yapılan itirazın reddine
ilişkin 7.2.2003 gün ve 2003/117 sayılı işleme karşı açılan davayı kabul eden
İdare Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Belediye Meclisinin 5.6.2003 tarihli ve 2003/1 sayılı
kararı ile onaylanan imar planı değişikliği işlemi dava konusu edilmediği halde
1.4.2003 tarihinde açılan davada bu planın yargısal denetimi yapılarak karar
verildiği anlaşıldığından yanlış ve eksik nitelendirme sonucu verilen kararda
hukuka uyarlık bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten, İller Bankası Genel
Müdürlüğü'nün davalı idare yanında davaya katılma istemi, uyuşmazlık konusu
taşınmaz üzerine inşa edilmesi istenilen arıtma tesisinin yapılması işini
üstlenmiş olması ve bu davanın sonucu ile yakından ilgili olması nedeniyle kabul
edildikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir, Gümüldür, ? pafta, ? parsel sayılı, mülkiyeti hazineye ait
taşınmazın arıtma tesisi alanı olarak ayrılmasına ilişkin 24.10.2001 günlü, 4
sayılı belediye meclisi kararının ve bu işlemin
değiştirilmesi
istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin 7.2.2003 günlü, 117 sayılı
Belediye Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince,
taşınmazın bulunduğu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine
düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte
değerlendirilmesi sonucunda, uyuşmazlık konusu taşınmazın arıtma tesisi inşa
edilmesi için uygun özellikleri taşımadığı, yer seçiminde şehircilik ve planlama
ilkeleri ile kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu
işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ve davalı idare
yanında davaya katılan tarafından temyiz edilmiştir
Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti Maliye Hazinesine ait ? pafta, ? parsel
sayılı taşınmazın ilgili kuruluşların da uygun görüşü de alınarak, Gümüldür
Belediyesinin ihtiyacı olan kanalizasyon şebekesi arıtma tesisinin kurulacağı
yer olarak belirlendiği ve bu amaçla taşınmazın arıtma tesisi yeri olarak
ayrıldığı, davacıların ise yer seçimi işleminin
değiştirilmesi
istemiyle idareye yaptıkları başvurunun reddedilmesi üzerine, mülkiyeti hazineye
ait olan bu taşınmazın zilyedi olduklarından bahisle bu davayı açtıkları ve dava
açma ehliyetini belde sakini sıfatına değil, bu taşınmazın zilyedi olmaları
nedeniyle ileride doğması ihtimali bulunan bir hak iddiasına dayandırdıkları,
davalı idarenin temyiz dilekçesinde ise, davacıların hazine arazisini
kötüniyetle işgal eden kişiler oldukları iddia edilerek dava açma ehliyetlerinin
bulunmadığının savunulduğu anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı Kanunla
değişik 2.maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil,
sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı
iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal
davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını
sağlayan en önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal
davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin
işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile
dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması
koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan
kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri
de yargı mercilerine bırakılmıştır.
Bu durum karşısında, taşınmazın maliki olmayan davacıların beldenin arıtma
tesisinin yer seçimi işlemine karşı dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı
anlaşıldığından, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen idare
mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle İzmir 1. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2003/314,
K:2004/475 sayılı kararının bozulmasina, 20,60-YTL (20.600.000 lira) karar harcı
ile fazladan yatırılan 15,30-YTL (15.300.000 lira) harcın temyiz isteminde
bulunan davalı idareye iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine
20.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 110)
[ Yukarı Dön ]
|
|
|
|
|
|
|