imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 21
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 21


Yeni Sayfa 2

Karar Metni

Kamu personelinin başlangıç derecesinin tesbitine veya intibaklarının

yapılmasına ilişkin işlemlere karşı, işlemlerin niteliğinden dolayı,

her zaman dava açılabileceği hk.[211]

 

Dava, Meslek Yüksek Okulu mezunu olan davacının, başlangıç derecesinin

düzeltilerek yeniden yapılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin

işlemin iptali isteği ile açılmıştır.

İdare Mahkemesi kararıyla; dava dosyasının incelenmesinden 8.9.1981 ta

rihinde Endüstri Meslek Lisesi mezunu olarak göreve başlayan davacının

Meslek Yüksek Okulu mezunu olması nedeniyle başlangıç derecesinin dü-

zeltilerek intibakının yeniden yapılması isteğinin reddine ilişkin iş-

lemin 9.8.1982 tarihinde, 25.6.1984 günlü başvurunun reddine ilişkin

30.7.1984 günlü cevabının ise 10.8.1984 tarihinde kendisine tebliğ

edildiği, adı geçenin 5.9.1986 günlü başvurusuna verilen 24.9.1986 gün

lü cevabında 28.10.1986 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 31.10.1986

tarihinde davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, 10.8.1982 tari-

hine kadar dava açılması gerekirken 31.10.1986 tarihinde açılan dava-

nın, 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10.maddeleri karşısında süreaşımı nede-

niyle inceleme kabiliyeti bulunmadığı gibi, davacının, 25.6.1984 ve 5.

9.1986 günlü başvurularına verilen cevapların dava açma süresini ihya

edemiyeceği gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddetmiştir.

2577 sayılı Yasanın 7.maddesinin 1.fıkrasında "Dava açma süresi, özel

kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahke-

melerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür" hükmü yer almak-

ta; 2.fıkrasının a bendinde de bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazı

lı bildirimin yapıldığı günden itibaren işlemeye başlayacağına işaret

edilmektedir.

Kamu personelinin başlangıç derecesinin tesbitine veya intibaklarının

yapılmasına ilişkin işlemler, onların tüm meslek yaşamları boyunca et-

kisini sürdüren parasal ve özlük hakları yönünden her ay hukuki sonuç-

lar doğurmaya devam eden işlemlerdir. Bu nedenledir ki bu işlemlere

karşı ilk tesis edildikleri anda dava açılmamış olması başvuru tarihin

den itibaren ileriye dönük sonuç doğurmak üzere sonradan yapılan başvu

ruya dayalı işlemlerin dava konusu edilmelerine engel bir neden olarak

kabul edilemez. İlgililerin, bu konudaki işlemlerin hatalı ya da huku-

ka aykırı olarak tesis edildiklerini herhangi bir yolla öğrendikleri

tarihten itibaren idareye yaptıkları başvuruya dayalı işlemlerin iptal

leri için idari dava açma haklarının saklı olduğunu kabul etmek gerek-

tiğinde kuşkuya yer yoktur. Olayda başlangıç derecesi öğrenim seviyesi

konusundaki kendi beyanı esas alınarak saptanan davacı, daha sonra ger

çek öğrenim durumuna göre başlangıç derecesinin düzeltilmesi ve derece

sinin yükseltilmesi istemiyle 5.9.1986 tarihinde idareye başvurduğuna

ve isteminin reddine ilişkin 24.9.1986 günlü cevabın tebliği üzerine

31.10.1986 tarihinde dava açtığına göre süresinde açılan davada uyuş-

mazlığın esastan incelenmesi gerekmekte olup değinilen hususlar ve

uyuşmazlığın nitelik ve konusu gözardı edilerek mahkemece davanın süre

aşımı yönünden reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

İşin esasına gelince' Dosyadaki bilgi ve belgelerin iki yıllık Meslek

Yüksek Okulu Mezunu olduğu anlaşılan davacının, 657 sayılı Devlet Me-

murları Kanununun 36.maddesinin Ortak Hükümler başlıklı bölümünün (A)

bendi uyarınca öğrebin durumu dikkate alınarak son başvuru tarihinden

itibaren başlangıç derecesinin tesbit edilerek intibakının yeniden ya-

pılması gerekmekte olup bu yoldaki başvurusunun reddine ilişkin işlem-

de mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahke-

mesi kararının 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin 1/b bendi uyarınca bo

zulmasına, uyuşmazlık sadece hukuki noktalara ilişkin bulunduğundan ay

nı maddenin 2.fıkrası uyarınca işlemin iptaline karar verildi.

 

(DAN-DER; SAYI:76-77) BŞ/SE

 

 

 

Karar Metni

Aylık ücret kavramının, gösterge (ek gösterge dahil) rakamlarının ge-

nel bütçe kanununda o yıl için tesbit edilen katsayı ile çarpılması so

nucunda bulunacak miktarı ifade ettiği hk. [212]

 

Dava, davacının 1984,1985 ve 1986 yılına ait ikramiyelerinin maaş ve

tazminatın toplamı üzerinden ödenmesinin mümkün olmadığı yolunda tesis

edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesi kararıyla; 2954 Sayılı Yasanın 51.maddesinde, yılda

iki aylık ücret tutarını aşmamak üzere ikramiye verileceğinin öngörül-

düğü, ancak aylık ücret kavramı konusunda bu yasada açıklık bulunmadı-

ğı, kamu görevlilerine, gösterge rakamı ile katsayının çarpımı sonunda

bulunan aylık dışında, çeşitli adlar altında yan ödeme, çeşitli yardım

lar ve hizmetin özelliklerine göre tazminatların ödendiği ancak bunla-

rın sabit ve maktu ödemeler olmadığı bu nedenle aylık ücretin sadece

gösterge (ek gösterge dahil) rakamı ile katsayının çarpımı sonucunda

bulunan miktarı ifade edeceği, bu kavrama diğer zam, tazminat, yardım

ve yan ödemelerin dahil edilemiyeceği, bu durumda 1986 yılına ilişkin

ikramiyelerin hesaplanması ve ödenmesinde aylığın esas alınmasına yöne

lik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı; 1984 ve 1985 yılları ikrami-

yelerine ilişkin istemin ise bu yıllardaki ödemeler için davacının

2577 Sayılı Yasada öngörülen altmış günlük dava açma süresi geçtikten

sonra 3.2.1986 tarihinde davalı idareye başvurduğu ve verilen olumsuz

cevap üzerine 26.3.1986 gününde dava açtığı bu duruma göre davanın bu

kısmında süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle dava kısmen süre aşımı yö-

nünden reddedilmiştir.

Davacı, dava konusu işlemin iptali için süresinde dava açtığını, yürür

lükteki mevzuata göre ikramiyelerin maaş ve tazminatlarıntoplamı üze-

rinden ödenmesi gerektiğini öne sürmekte ve kararın temyizen incelene-

rek bozulmasını istemektedir.

Davacının 1986 yılı ikramiyesine ilişkin istemi hakkında mahkemece ve-

rilen karar hukuk ve usule uygun olup, bozmayı gerektiren bir yön bu-

lunmamaktadır.

Kararın 1984 ve 1985 yılı ikramiyelerinin maaş ve tazminat toplam üze-

rinden ödenmesi istemine ilişkin kısmına gelince; 2577 Sayılı İdari

Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde dava açma süresinin yazılı bil-

dirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmış

olup, anılan yıllarda ödenen ikramiye için davacıya herhangi bir yazı-

lı bildirim yapılmadığı, dosyadaki belgelerin incelenmesinden anlaşıl-

mıştır. Bu durum nedeniyle 1984,1985 ve 1986 yıllarında ödenen ikrami-

yeler için 3.2.1986 tarihli başvuru üzerine, davacı idarece tesis edi-

len 3.3.1986 günlü, işleme karşı 26.3.1986 tarihinde açılan dava süre-

sinde olduğundan Mahkeme kararının bu noktaya ilişkin kısmında hukuki

isabet bulunmamakta ise de, 657 sayılı yasanın 155.maddesinde "aylık"

kavramının; "Bu Kanunun 36.maddesinde yer alan sınıflara ait gösterge

tablosundaki rakamların, Genel Bütçe Kanununda o yıl için tesbit edi-

len katsayı ile çarpılması sonunda bulunacak miktar'ı ifade ettiği a-

çıklanmış olup, Kanunun 43.maddesinde de göstergelerin aylık ve ek gös

tergelerden oluştuğu belirtilmiş bulunmaktadır. bu durumda aylık ücret

kavramının gösterge (ek gösterge dahil) rakamlarının Genel Bütçe Kanu-

nunda o yıl için tesbit edilen katsayı ile çarpılması sonucunda buluna

cak miktarı ifade ettiğinde duraksamaya yer bulunmadığından davacının

ikramiyelerinin maaş ve tazminatlarının toplamı üzerinden ödenmesi yo-

lundaki istek ve iddiası haklı dayanaktan yoksun kalmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 1986 yılına ait ikramiye yönünden davacının tem-

yiz isteğinin reddiyle İdare Mahkemesi kararının bu kısmının onanması-

na, davanın 1984 ve 1985 yıllarına ait ikramiyelere ilişkin kısmında

ise davacının temyiz isteminin kabulüyle kararın bu kısmının 2577 Sayı

lı Yasanın 49.maddesinin 1/b bendi uyarınca bozulmasına ve uyuşmazlık

sadece hukuki noktalara ilişkin bulunduğundan aynı maddenin 2.fıkrası

uyarınca davanın bu noktaya ilişkin kısmının reddine karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:76-77) BŞ/YÖ

 

 

Karar Metni

Bir rütbede bekleme süresinin dolmasına rağmen terfiin yapılmaması üzerine bu konuda idareye yapılacak her başvurunun, terfii işleminin süre

gelen etkisi nedeniyle öncekinden bağımsız ve hukuki sonuç doğuracak

nitelikte olduğu, dolayısıyla ilk başvuru tarihine göre dava açma süre

sinin hesaplanamıyacağı hk.[213]

 

Dava, komiser olan davacının başkomiserliğe terfii ettirilmemesi yo-

lundaki işlemin iptali isteğiyle açılmıştır. İdare Mahkemesinin kara-

rıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, dava

açma süresinin, özel yasalarda ayrı süre gösterilmemesi halinde Danış-

tay ve idare mahkemelerinde 60 gün olduğunun belirtildiği, aynı yasa-

nın 10.maddesinin 1.fıkrasında, "ilgililer, haklarında idari davaya ko

nu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara

başvurabilirler," 2.fıkrasında, "Altmış günün bittiği tarihten itiba-

ren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mah

kemelerinde dava açabilirler."... hükmünün yeraldığı, davacının 16.8.

1983 tarihli dilekçeyle başkomiserliğe terfi ettirilmesi istemiyle ida

reye başvurduğu, bu başvuruya idarece cevap verilmediği, ilgilinin 21.

11.1983 tarihli dilekçeyle ve aynı konuda tekrar idareye başvuruda bu-

lunduğu, bu başvuruya da cevap verilmemesi üzerine 7.2.1984 tarihinde

davanın açıldığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, bu durumda

davacının idareye ilk başvuru tarihi olan 16.8.1983 tarihinden itiba-

ren 60 gün içinde idarece cevap verilmeyerek isteminin reddedilmiş sa-

yıldığı 15.10.1983 gününü izleyen 60 gün içinde ve en geç 14.12.1983

tarihinde dava açılması gerekirken, 7.2.1984 gününde açılan davanın

süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava

bu yönden reddedilmiştir.

Davacı, ikinci kez idareye başvurduğu tarihten itibaren yasada öngörü-

len süre içinde dava açtığını ileri sürmekte ve anılan kararın temyi-

zen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Davacının, bir rütbede bekleme süresinin dolmasına rağmen, rütbe ter-

fiinin yapılmaması üzerine bu konuda idareye yapacağı her başvuru, ter

fi işleminin süregelen etkisi nedeniyle öncekinden bağımsız ve idareye

yaptığı başvuru tarihi itibariyle hukuki sonuç doğuracak niteliktedir.

Bu durumda davacının 21.11.1983 tarihli ikinci başvurusunun cevap ve-

rilmeyerek reddi üzerine açılan davada 2577 sayılı yasanın 10.maddesi

hükümlerine göre süre aşımından sözedilemez.

Bu hale göre, davacının rütbe terfiinin yapılması hususunda idareye

yaptığı son başvuru tarihi itibariyle ve bu tarihteki maddi ve hukuki

koşullara göre, tesis edilen işlemin incelenmesi ve sonucuna göre ka-

rar verilmesi gerekirken, davacının ilk başvuru tarihi esas alınarak

7.2.1984 gününde açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar ve-

rilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteğinin kabulüyle İdare Mahke-

mesi kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesi

nin 1.fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına, yukarıda yazılı neden

lerle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın adı ge

çen mahkemeye gönderilmesine karar verildi.

 

(DAN-DER SAYI:72-73)

Karar Metni

Davacı tarafından maaş bordrosuna atılan imzanın yazılı bildirim sayılarak davanın süreden reddedilmesinde isabet bulunmadığı hk.[214]

 

Davalı Belediyece 5.derece veteriner kadrosunda 657 sayılı yasanın 68.

maddesine göre ikinci görev yapmakta olan davacının ikinci görev aylı

ğının hesaplanmasında 2595 ve 2771 sayılı yasalarla belirlenen ek gös-

tergeninde dahil edilmesi istemini reddeden davalı idare işleminin ip-

tali ve ödenmeyen ek göstergeler tutarı olan 80.740 liranın yasal fai-

zi ile birlikte tazminat olarak ödenmesi istemiyle açtığı davada, İda-

re Mahkemesi kararıyla 1.3.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2595 sayılı

yasa ile 5.derece kadrolu veterinerler için belirlenen 150 ek göster-

genin kendisine verilmediğini Mart 1982 ayına ait maaşını alırken öğ-

renmiş olması gerektiği, bu tarihten itibaren 60 gün içinde idareye

başvurması yada dava açması gerekirken bu süreyi geçirerek 1 yıl sonra

20.6.1983 tarihinde idareye başvurduğu, idarenin olumsuz cevabı üzeri-

ne açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddetmiş olup, davacı ise söz

konusu kararın; Muhasebe-i Umumiye Kanununda öngörülen 5 yıl içinde

idareye başvurduğu, mahkeme kararı ile kanunun verdiği haklardan yok-

sun kaldığı, davanın süresinde açıldığı iddialarıyla temyizen incelene

rek bozulması isteminde bulunmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde dava açma sü-

resinin idare mahkemelerinde 60 gün olduğu belirtilmiş, bu sürenin ya-

zılı bildirim tarihinden itibaren başlıyacağı açıklanmış, 10.maddesin-

de de ilgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem ve-

ya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, 60 gün için

de bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, 60 günün bitti

ği tarihten itibaren dava açma süresi içinde ilgili mahkemede dava aça

bilecekleri kuralı getirilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden davacının 26.4.1983 tarihinde idareye

başvurduğu, idareninde 20.6.1983 tarihinde istemi reddettiği, davanın-

da 30.6.1983 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda anılan yasa hükmüne göre davacının Mart 1982 ayı maaş bodrosu

nu imzalamış olması yazılı bildirim yerine geçmeyeceğinden, idareye

başvurarak idarenin olumsuz cevabı üzerine süresinde açılan davanın

esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararı-

nın bu nedenle bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu-

nun 49.maddesi 3.fıkarsına göre işin esasına girilmeyerek dosyanın İda

re Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.

 

 

 

Karar Metni

2577 sayılı Kanunun üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11 inci maddesinin, vergi, resim, harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinde ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanamayacağı hk.[215]

 

Temyiz Eden : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı İSTANBUL

İstemin Özeti : ... Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili için ortak sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 24.3.2004 günlü ve E:2003/1387, K:2004/568 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7 inci maddesinde, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve İdare Mahkemelerinde dava açma süresinin otuz gün olduğunun, 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceğinin belirtildiği, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 13 üncü maddesinin c bendinde ise, vergi mahkemelerinin göreve başlamasıyla bu mahkemelerin görev alanına giren konularla ilgili olarak diğer kanunlarda yer alan itiraz deyiminin vergi mahkemesinde dava açılması anlamına geleceği hükmüne yer verildiği, 2577 sayılı Kanunun üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11 inci maddesinde çeşitli kanunlarla yapılan değişikliklerden, söz konusu madde hükmünün, vergi, resim, harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinde ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanamayacağı sonucuna ulaşıldığı gibi, kamu alacaklarının cebren takip ve tahsili yöntemlerini düzenleyen ve özel bir kanun olan 6183 sayılı Kanunda 7 günlük dava açma süresinin üst makamlara başvuru olması halinde duracağına yönelik bir düzenlemenin yer almadığının görüldüğü, bu durumda 26.6.2003 tarihinde tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 7 günlük süre geçirildikten sonra 23.7.2003 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca davanın süreaşımı yönünden incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Davacı, 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesine göre kendilerine ödeme emri tebliğ edildikten sonra 7 gün içinde işlemin düzeltilmesi istemiyle idareye başvurduklarını, bunun süreyi durduracağını, davanın süresinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Hayrettin Korucu'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ahmet Alaybeyoğlu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine esasta oybirliğiyle gerekçede oyçokluğuyla 3.2.2005 gününde karar verildi.

AZLIK OYU

Limited şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili için ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.

İdari Yargılama Usulü Kanununun "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11 inci maddesinde, ilgililer tarafından, idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmiş veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen maddenin 4 üncü fıkrasında yer alan "Bu madde hükümleri, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaz" hükmü 18.6.1994 gün ve 21964 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4001 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 18.6.1994 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Bu maddenin gerekçesinde, vergi resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsili ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, idari davaya konu olacak işlemlere karşı mevcut hükümlere göre dava açılmadan önce idari makamlara başvurulmasının mümkün bulunmadığı, başvuru yapılması dava süresini durdurmadığı için daha sonra açılan davaların süreden reddedildiği, bu sebeple çoğu zaman hak kayıplarına neden olunduğu, gerek bu gibi haksızlıkların ortadan kaldırılması ve gerekse dava yoluna başvurulmadan idareye yapılacak başvuru yoluyla uyuşmazlıkların çözümlenmesinin sağlanmasının, dava sayısını azaltma yönünden yapacağı olumlu etki göz önüne alınarak, söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, 2577 sayılı Kanunun idari başvuru yolunu düzenleyen 11 inci maddesinin 18.6.1994 tarihinden itibaren vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda da uygulanabileceği tabiidir. Yani, ilgililer bahsi geçen işlemlere karşı doğrudan doğruya idari dava açabilecekleri gibi, dilerlerse itiraz yoluna da başvurabileceklerdir.

Ödeme emrinin de tahsile yönelik bir idari işlem olma özelliği dikkate alındığında 18.6.1994 tarihinden itibaren bir vergi, resim ve harçlarla, benzeri mali yükümlerin tarh ve tahakkukuna ilişkin uyuşmazlıklar hakkında uygulanabilecek olan 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesindeki idari başvuru yolunun ödeme emirleri hakkında da uygulanabileceğinin kabulü zorunludur.

Ancak, 213 sayılı Kanunun 10 ncu ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uyarınca şirketin tahsil edilmeyen vergi borçları ortaklardan takip edilebileceği için 2000 ila 2003 yıllarına ait vergi borçlarının tahsili için 8.7.2002 tarihinde hisselerini devretmekle birlikte bu hususu ticaret siciline tescil ettirmeyen davacı adına ödeme emri düzenlenmesi yasaya uygun olduğundan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde görüldüğünden temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile kararın gerekçesine karşıyım.

YÖ/ÖEK

 

 

 

 

 

Karar Metni

213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen yollar dışında üst mercii bulunmayan vergi dairelerince düzenlenen vergi ceza ihbarnamelerinin tebilği üzerine 2577 sayılı kanun'un 11 inci maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı hk.[216]

 

Temyiz Eden : Üsküdar Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL

Karşı Taraf : ...

İstemin Özeti : Kesinleşen ve vadesinde ödenmediği ileri sürülen kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edilmiştir. İstanbul 6. Vergi Mahkemesi 16.3.2004 günlü ve E:2003/1865, K:2004/952 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden 1999-2000 yılları arasında kağıt alım-satımı faaliyetiyle uğraşan ve bu faaliyetine 31.8.2001 tarihinde son veren davacının 4811 sayılı yasadan yararlanarak 2000 ile 2001 yılları için matrah artırımında bulunup taksitlendirilen vergi borçlarını ödediği, ancak karşıt inceleme sonucu 2000 yılında düzenlemiş olduğu faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu tespit edildiğinden söz edilerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 360 ıncı maddesine göre kaçakçılığa iştirak fiilinden dolayı kesilen cezaya karşı düzeltme yoluyla dava açma süresi içinde idareye başvurduğu, davalı İdarece istemin reddi üzerine ihbarnamelerle tebliğ edilen kamu alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, olayda davacının 25.7.2003 tarihinde tebliğ edilen ceza ihbarnamelerine karşı 30 günlük dava açma süresi içinde 31.7.2003 tarihinde idareye düzeltme başvurusunda bulunduğuna göre, bu başvuru üzerine dava açma süresi duracağından talebin reddine dair yazının tebliği tarihi olan 8.10.2003 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayacak olan dava açma süresine göre 25 günlük bir sürenin bulunduğu dikkate alındığında kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle idarece ihbarnamelerle tebliğ edilen cezaya karşı dava açma süresinin geçmesi beklenilmeden kesinleştiği ileri sürülen kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emirlerinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir. Davalı İdare düzenlenen ödeme emirlerinin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Abdurrahman Gençbay'ın Düşüncesi : Vergi daireleri tarafından salınan vergi yada kesilen cezalara karşı mükelleflerin vergi mahkemelerinde dava açma veya düzeltme ve şikayet yolu gibi kanunen kendilerine tanınan ve kullanma imkanı bulunan yollar tüketilmeden, amme alacağının kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği, somut olayda ise davacı adına kaçakçılığa iştirak fiilinden dolayı kesilen cezalara ait ihbarnamelerin tebliği üzerine yükümlünün düzeltme yoluna başvurduğu ve düzeltme talebinin reddi üzerine idarece düzenlenen ödeme emirleri düzeltme talebinin reddine ilişkin davalı idare işlemi ile birlikte 8.10.2003 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat hakkı devam ettiğinden, davacının bu başvuru hakkı beklenilmeksizin amme alacağının kesinleştiğinden söz edilerek düzenlenen ödeme emirlerinde isabet bulunmadığı bu nedenle sonucu itibarıyla yerinde olan mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Olayda, vergi ve ceza ihbarnamesinin davacıya tebliği üzerine yükümlü tarafından 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanılarak ihtilaflı dönemler içine matrah artırımında bulunulduğu, bu nedenle kesilen cezanın dayanağı olmadığı gerekçesiyle düzeltme talebinde bulunulmuş, talebin reddi üzerine idarece düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada mahkemece ceza ihbarnamesine karşı idareye yapılan düzeltme başvurusunun dava açma süresini durdurması nedeniyle kesinleşmiş bir amme alacağından söz edilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 inci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürenin tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğ tarihini izleyen günden başlayacağı, öte yandan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55 inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemiyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58 inci maddesinde ise kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesinde dava açabileceği belirtilmiştir.

Belirtilen hükümlere göre vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlere ilişkin olarak düzenlenen ihbarnamelerde yer alan vergi ve cezalara karşı, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük yasal süre içerisinde dava açılması gerekmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunda belirtilen belli yollar dışında üst mercii bulunmayan vergi dairelerince düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11 inci maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığından, vergi/ceza ihbarnameleri ile tebliğ edilen ve süresinde dava açılmayarak kesinleşen amme alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu nedenle İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 16.3.2004 günlü ve E:2003/1865, K:2004/952 sayılı kararının bozulmasına 21.12.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

A Z L I K O Y U

Davacı, adına kesilen kaçakçılığa iştirak cezasına ilişkin ihbarnamenin tebliği üzerine düzeltme yoluna başvurmuş, bu talebinin reddine ilişkin yazı ile birlikte ödeme emri de tebliğ edilmiş ve dava ödeme emrine karşı açılmıştır.

Adına vergi cezasına ilişkin ihbarname tebliğ edilenler, 30 gün içinde doğrudan vergi mahkemesine dava açabilecekleri gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124 ncü maddesinde, Vergi Mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığı'na başvurabilecekleri öngörüldüğünden, idari dava açma süresi içinde idari işlem niteliğindeki ceza kesme işlemine karşı Vergi Dairesinden düzeltme talebinde bulunulduğu takdirde, bu talebinin reddi üzerine de Vergi Mahkemesinde dava açılabileceğinden bu yollar tüketilmeden amme alacağının kesinleştiğinden söz edilerek ödeme emri düzenlenemez. Dolayısıyla, dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme yoluna başvuran davacının talebinin reddine dair işleme karşı dava açma süresi dolmadan kesinleşmiş bir kamu alacağı varmış gibi düzenlenen ödeme emrini iptal eden Vergi Mahkemesi kararı yerindedir.

Temyiz isteminin bu nedenle reddi gerekeceği oyu ile karara karşıyım.

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Doktordan alınan sağlık raporunun dava açma süresinin durdurmayacağı hk.[217]

 

Temyiz Eden : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : Sarıgazi Vergi DairesiMüdürlüğü İSTANBUL

İstemin Özeti : Davacının ortağı olduğu Ersim Çelik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarını tahsili amacıyla adına ödeme emirleri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. İstanbul 2. Vergi Mahkemesi 10.11.2003 günlü ve E:2003/1839, K:2003/2779 sayılı kararıyla; ödeme emrine karşı dava açma süresinin yedi gün olduğu, dava konusu ödeme emirleri 23.9.2003 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın, davanın yedi günlük süre geçirildikten sonra 2.10.2003 gününde açıldığı, davacının 30.9.2003 tarihinden itibaren iki gün yatak istirahatli olduğunu gösteren doktor raporunun ise dava açma süresini etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir. Davacı, mahkemece eski hale getirme taleplerini dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Mustafa Bahtiyar'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 6.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Karar Metni

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 8 inci maddesinin 2 inci fıkrasındaki, son günü tatile rastlayan dava açma süresinin tatili izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı şeklindeki hükmün, idarenin cevap verme süresine uygulanamayacağı, diğer yandan ihtirazi kayıtla beyan üzerine tahakkuka karşı süresinde dava açılmamasının, düzeltme şikayet başvurusunun sonucuna göre dava açılmasına engel olmadığı hk.[218]

 

Temyiz Eden : Maliye Bakanlığı

Karşı Taraf : ... Limited Şirketi

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Davacı şirketin 1999 yılı gelir (stopaj) vergisi için 2000/Nisan ayında vermiş olduğu muhtasar beyannamede gösterilen yatırım indirimi tutarı üzerinden tahakkuk ettirilen, gelir stopaj vergisi ve fon payının kaldırılması için yapılan düzeltme şikayet başvurusunun cevap verilmeyerek reddi üzerine dava açılmıştır. ... Vergi Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı kararıyla, dosyanın incelenmesinden davacı şirketin ihtirazi kayıtla verdiği beyannamedeki itirazın kabul edilmeyerek gelir (stopaj) vergisi ve fon payının tahakkuk ettirildiği, daha sonra yükümlü şirket tarafından vergi dairesi müdürlüğüne 27.6.2000 tarihinde verilen dilekçe ile düzeltme başvurusu yapıldığı ve istemin 19.7.2000 tarihinde reddedilmesinden sonra, 8.8.2000 tarihinde de şikayet başvurusunda bulunulduğu ve istemin cevap verilmeyerek reddi üzerine zımni ret işleminin iptali için dava açıldığının anlaşıldığı, tahakkuka otuz gün içinde dava açılmamış olmasının, düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan başvurunun reddi üzerine dava açma süresi içerisinde dava açılmasına engel olmadığı ve açılan davanın tahakkukun kaldırılmasına ilişkin olmayıp şikayet başvurusunun reddi işleminin iptaline yönelik olduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay, İdare ve Vergi Mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçmeyeceği, dava açılmaması veya davanın süre aşımı nedeniyle reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri, 8/2 maddesinde de, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu, şu kadar ki, sürenin son günü tatil gününün bitimine kadar uzayacağının belirtildiği, sözü edilen maddelere göre altmış günlük sürenin idarenin cevap verme süresi olduğu, otuz günlük dava açma süresinin ayrı olduğu ve her iki sürenin ayrı ayrı değerlendirilmesi, yasada belirtilen süre hesabının tesbitinde ayrı ayrı hesaplanmasının gerektiği, idarenin cevap vermemiş olması ile istem ret olunmuş sayılacağından dava süresinin hesabında birbirine bağlı 60+30=90 günlük sürenin kabulünün mümkün olmadığı, sürelerle ilgili 8. maddede bu madde hükümlerinin yalnız dava açma süreleriyle ilgili olduğu belirtilmediğine göre 10.maddedeki idarenin cevap vermesi süresinin hesabında da sürenin son gününün tatil gününe rastlaması halinde sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzaması gerektiği, başka bir anlatımla 2577 sayılı Yasanın 10. maddesiyle, idarenin 60 günlük cevap verme süresi 7. maddesiyle 30 günlük dava açma süresi aynı yasanın 8. maddesiyle de, sürelerle ilgili genel esaslar düzenlendiğine göre, 8. maddeyle düzenlenen sürelerle ilgili genel esasların aynı yasayla düzenlenen dava açma süresinin tespitinde uygulanıp, idarenin cevap verme süresinin tespitinde uygulanamayacağının kabul edilemeyeceği, davacının 8.8.2000 tarihinde Maliye Bakanlığına şikayet başvurusunda bulunduğu, idarenin cevap verme süresi olan altmış günlük sürenin son günü resmi tatil olan 7.10.2000 tarihine rastladığından, cevap verme süresinin 9.10.2000 Pazartesi tarihinde sona erdiği, dava açma süresinin 10.10.2000 tarihinde başladığı ve 8.11.2000 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından işin esasına geçildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 4369 sayılı Kanunla değiştirilen 6 ıncı fıkrasının b-ii alt bendinde; dağıtılsın dağıtılmasın kurumlar vergisine tabi kurumların, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 1 numaralı bendi dışında kalan kurumlar vergisinden müstesna kazanç ve iratlardan gelir vergisi tevkifatı yapılacağının öngörüldüğü, yatırım indiriminin ise bir kazanç ve irat olmadığı gibi Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununun yürürlükte bulunan hükümleri dikkate alındığında yatırım indiriminden tevkifat yapılacağına dair açık bir düzenlemenin de bulunmadığı, sadece daha önceden yasa ile ihdas edilmiş bulunan vergilerin oranlarını belirleme yetkisini haiz olan Bakanlar Kurulunun anılan hükme 99/13230 sayılı karar ile eklediği "yatırım indirimi dahil" ibaresinin de Danıştay Dördüncü Dairesince iptal edildiğinden yatırım indirimi üzerinden tevkifat yapılmasının dayanağı kalmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare, tevkifatın kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazanç ve iratlara ilişkin olduğunu, yatırım indiriminin de istisna niteliğinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Erkan Kunduracı'nın Düşüncesi : Davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 19.7.2002 günlü ve E:2002/3, K:2002/3 sayılı kararı karşısında, temyize konu kararın bozulumasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, 1999 yılı kazancından indirilen yatırım indirimine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisi ve fon payının, vergi kesintisine tabi olmadığı iddiasıyla düzeltme şikayet yoluyla kaldırılması isteminin Maliye Bakanlığınca zımnen reddedilmesi üzerine kurulan olumsuz işlemin iptali istemine ilişkindir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 7/1. maddesinde dava açma süresinin özel Kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 8/2 maddesinde, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu, sürenin son gününün tatile rastlaması halinde, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı, 10 uncu maddesinde de ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihden itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı kurumun yatırım indiriminden dolayı 1999 yılı kazancından indirdiği miktara ilişkin muhtasar beyannamesini 2000/Mayıs ayında ihtirazi kayıtla verdiği, dava açma süresi geçtikten sonra tahakkuk eden gelir stopaj vergisi ve fon payının kaldırılması için 27.6.2000 tarihli dilekçeyle Vergi Dairesi Başkanlığına başvurduğu , düzeltme başvurusunun 19.7.2000 tarihli ve 2.8.2000 tarihinde yükümlü kuruma tebliğ edilen işlemle reddedildiği, 8.8.2000 tarihinde Maliye Bakanlığına yapılan şikayet başvurusuna cevap verilmemesi suretiyle tesis edilen zımni ret işleminin iptali için 8.11.2000 tarihinde dava açıldığı ve mahkemece de, 8.8.2000 tarihindeki başvuruya 60 günlük cevap süresinin son gününün 7.10.2000 Cumartesiye geldiği ve tatil gününe rastlayan son günün 9.10.2000 Pazartesi gününe uzaması sebebiyle 8.11.2000 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu gerekçesiyle işin esasına geçilerek dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmüş olup, yukarıda sözü edilen sürelerle ilgili maddelerde dava açma süresinin son gününün resmi tatile gelmesi durumunda, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı düzenlenmiş, cevap verme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması durumunda dava açma süresinin tatili izleyen çalışma gününden itibaren hesaplanacağı şeklinde bir düzenleme getirilmediğinden, yükümlü şirketin 8.8.2000 tarihinde yaptığı şikayet başvurusuna cevap verme süresi 7.10.2000 tarihinde bitip, dava açma süresi de bu tarihten başlayıp 6.11.2000 tarihinde bittiğinden, 8.11.2000 tarihinde açılan davanın süre aşımı gerekçesiyle reddi gerekirken, belirtilen gerekçeyle verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, ... Vergi Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı kararının bozulmasına, 21.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

DAN-KAR-DER ; SAYI:2

 

Karar Metni

Davacının aracına eski malikin vergi borcu nedeniyle tesis edilen ha-

ciz işlemine karşı açılan davada, tebliğ tarihi olarak ıttılaı tarihi-

nin dikkate alınması gerektiği hk.[219]

 

... tarihli noter satış sözleşmesiyle satın alınan araç üzerine henüz

davacı adına tescil işlemleri yapılmadan, eski maliğin vergi borcu ne-

deniyle uygulanan haciz işleminin kaldırılması istemiyle dava açıl-

mıştır. ... Vergi Mahkemesi, ... gün ve ... sayılı kararıyla; 2577

sayılı Kanun'un 7 inci maddesinde vergi mahkemesinde dava açma süresi-

nin otuz gün olduğu, dosyadaki belgelerden ... tarihinde tatbik olunan

haciz işlemine karşı ... tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı, bu

durumda otuz günlük süreden sonra açılan davanın süresinde olmadığı

gerekçesiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Da-

vacı, dava açma süresinin, haczin öğrenildiği tarihten itibaren başla-

yacağını, süreaşımı olmadığını ileri sürmekte ve kararın bozulmasını

istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7 nci maddesinde;

özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemesinde

dava açma süresinin otuz gün olduğu, aynı maddenin 2/a fıkrasında ise,

bu sürenin idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı tarihi

izleyen günden başlayacağı belirtilmiştir.

Davacının ... tarihinde satın aldığı aracın trafik kaydına, es-

ki maliğin vergi borcu nedeniyle ... tarihinde uygulanan haciz işlemi,

davacının hak ve menfaatini ilgilendiren bir idari işlem niteliğinde-

dir. Davacı bu haciz işleminden evvel noter satış senedi ile bu aracın

maliki olmuştur. Bu şekilde satın alınan araçların trafik tescil iş-

lemleri, araçlarla ilgili tüm idari denetimlerin yapılabilmesi için

gerekli olup, tescil, davacının mülkiyet haklarını doğrudan etkileyen

bir hukuki durum değildir. Bu durumda davacının mülkiyetine geçen a-

raç üzerine daha sonraki bir tarihte İdarece aracı satan kişi adına

konulan haciz işlemin davacıya herhangi bir şekilde yazılı bildirim

yoluyla duyurulamayacağından tescil işlemleri sırasında haricen öğre-

nilmesi üzerine bu haciz işleminin dava konusu edilmesinde hukuken bir

engel bulunmamakta, bu nedenle dava açma süresinin ıttıla tarihinden

itibaren başlayacağının kabulü gerekmektedir. İşlemin haricen öğrenil-

mesi üzerine açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken, süreaşımı

nedeniyle verilen ret kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle ... vergi Mahkemesi'nin ...gün ve ... sayılı

kararının bozulmasına karar verildi. (YK/ES)

(DAN-DER; SAYI:103)

 

 

 

 

Karar Metni

Davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının incelenerek sonucuna

göre bir karar verilmesi gerekirken davayı esastan inceleyen mahkeme

kararında isabet görülmediği hk.[220]

 

Emlak komisyonculuğu ve dekorasyon işiyle uğraşan ve 1991 yılına ait

gelir vergisi beyannamesini vermeyen davacı adına resen takdir olunan

matrah üzerinden gelir vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, kaçak-

çılık cezası kesilmiştir. ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve 1997/1275

sayılı kararıyla; davacının ... tarihinde ticari faaliyete başladığı,

aynı işyerinde ... tarihleri arasında eşinin faaliyette bulunduğu ve

kıst dönem gelir vergisi beyannamesinin aile reisi sıfatıyla davacının

verdiği, ... tarihleri arasında ticari faaliyetine devam ettiği anla-

şılan davacının beyanname vermemesi nedeniyle takdire sevkin yerinde

olduğu, ancak hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan matrah takdir e-

dilemeyeceği, davacının kıst dönem faaliyette bulunduğu dikkate alına-

rak matrahın hayat standardı için kabul edilen miktara göre belirlen-

mesi gerektiği, ikmalen ve re'sen yapılan tarhiyatlar üzerinden fon

payı hesaplanamayacağı gerekçesiyle matrahın azaltılmasına, fon payı-

nın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı, ... tarihleri arasında

ticari faaliyette bulunduğu ve kazanç elde ettiği yönünde herhangi bir

tespitin mevcut olmadığı gibi kaçakçılık cezası uygulanmasınında ye-

rinde olmadığını, Davalı İdare, davada süre aşımının mevcut olduğunu

ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7 nci maddesinde,

vergi mahkemelerinde dava açma süresinin 30 gün olduğu belirtilmiştir.

Dava dilekçesinde davacı, dava konusu vergiye ilişkin ihbarna-

menin tebliğİnin ... tarihinde, vergi dairesince ise davacıya ... ta-

rihinde tebliğ edildiği belirtilmiştir.

Ancak dosyada mevcut tebliğ alındı belgesinin fotokopisinin in-

celenmesinden tebliğin davacıya hangi tarihte yapıldığı anlaşılamamak-

tadır. Bu durumda, yükümlüye yapılan tebliğe ilişkin ihbarnamenin a-

lındı aslının vergi dairesinden getirtilerek ... günü açılan davanın

süresi içinde açılıp, açılmadığının incelenerek sonucuna göre bir ka-

rar verilmesi gerekirken davayı esastan inceleyen mahkeme kararında i-

sabet görülmemiştir.

Bu nedenle, ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve 1997/1275 sayılı

kararının, yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmek üzere

bozulmasına karar verildi. (MT/ES)

(DAN-DER; SAYI:102)

 

 

 







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (2141 okuma)

[ Geri Dön ]