imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 19
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 19


Yeni Sayfa 2

Karar Metni

Bir süre askıya alınan nakil işlemi, uygulamaya konulması ile hukuki sonuç doğurmayacağından; bu işlemin tebliği üzerine açılan davada süre aşımı bulunmadığı hk.[191]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ...

Karşı Taraf : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

İsteğin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Keziban Kaya

Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Ayfer Özdemir

Düşüncesi : Nakil işlemine karşı açılan davanın, tebliğ tarihinden itibaren 60 günlük yasal süre içinde açılmadığı gerekçesiyle verilen (süre aşımı nedeniyle ret) kararının bozulması istenmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, 22.11.1999 tarihli nakil işleminin davacıya 6.12.1999 tarihinde tebliğ edildiği, ancak, yine aynı günlü Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığı yazısıyla "durumlarının bir süre daha izlenebilmesi için ikinci bir talimata kadar görevlerinden ayrılışlarının ertelenmesi" hususunun davacıya duyurulduğu ve 10.07.2001 tarihine kadar eski görevinde çalıştırılan davacının ilişiğinin bu tarihte kesildiği anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesi 1/a fıkrasında "iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil,sebep,konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar) olarak tanımlanmış, 7 nci maddesinde; "Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış ..... gündür" "Bu süreler idari uyuşmazlıklarda,yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar" denilmiştir.

Görüldüğü üzere, bir işlemin iptal davasına konu olabilmesi için öncelikle ilgilinin menfaatini ihlal etmesi ve icrailik yani uygulanabilirlik özelliğini taşıması gerektiği açıktır.

Dava konusu olayda ise davacının nakil işlemi idarece durdurulmuş ve 10.07.2001 tarihinde icrai nitelik kazandırılarak yürürlüğe konulmuş olduğundan, dava konusuyla davacının menfaat ilişkisinin bu tarihte doğduğu tartışmasızdır.

Bu durumda 10.07.2001 tarihinde yürürlüğe konulan nakil işlemine karşı 31.07.2001 tarihli dilekçeyle açılan davanın,yukarıda anılan 7 nci madde uyarınca süresinde olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Dava, ... Kadastro Müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak görev yapan davacının ... Kadastro Müdürlüğü emrine naklen atanmasına ilişkin, 16.3.2001 günlü yazı ile tebliğ edilen 22.11.1999 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; bakılan davada davacı tarafından 16.3.2001 tarihli işlemin nakil işlemi olarak kabul edilmek suretiyle dava konusu edildiği, oysa söz konusu işlemin 22.11.1999 tarihli nakil işlemi uyarınca davacının görevden ayrılışının temin edilmesine yönelik bir işlem olduğu, 22.11.1999 tarihli nakil işleminin ise, 6.12.1999 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, buna göre 22.11.1999 tarihli nakil işleminden 6.12.1999 tarihinde haberdar olan davacının, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi hükmü uyarınca 60 günlük süre içerisinde dava açması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 31.7.2001 tarihinde açtığı davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.

Davacı, 16.3.2001 günlü işlemi 10.7.2001 tarihinde tebellüğ ettiğini, davanın süresinde açıldığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Dosyanın incelenmesinden, ... Kadastro Müdürlüğünde kontrol mühendisi olarak görev yapan davacının, 22.11.1999 tarihli işlemle ... Kadastro Müdürlüğü emrine naklen atandığı, bu atama işleminin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığının 2.12.1999 tarih ve 41945 sayılı işlemiyle durdurularak "22.11.1999 tarihinde atamaları yapılan ilgililerin durumlarının bir süre daha izlenebilmesi için ikinci bir emre kadar görevlerinden ayrılışlarının ertelenmesi" nin emredildiği, bu işlemin davacıya 6.12.1999 tarihinde bildirildiği, 16.3.2001 tarihli 13294 sayılı işlemle ise, 22.11.1999 tarihinde ataması yapılan davacının görevden ayrılışının sağlanması için gereğinin yapılmasının bildirildiği, bu işlemin 10.7.2001 tarihinde adı geçene tebliği üzerine 31.7.2001 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bir idari işlemin iptal davasına konu olabilmesinin koşullarından birisi işlemin uygulanabilirlik (icrailik) özelliği taşımasıdır.

İşlemin hukuki sonuç doğurması, ancak işlemin uygulanması ile mümkündür. Davalı idarece 2.12.1999 tarihli işlemle uygulanması bir süre askıya alınan 22.11.1999 tarihli nakil işleminin, 16.3.2001 tarihinde uygulamaya sokulması, bu tarih itibariyle hukuki sonuç yaratacağından 10.7.2001 tarihinde davacıya bildirilen işlem üzerine 31.7.2001 tarihinde açılan davada süre aşımından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.

Belirtilen nedenle davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 30.4.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

Temyize konu karar hukuk ve yönteme uygun olup bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından istemin reddi ile kararın onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara katılmıyorum.

 

DAN-KAR-DER; SAYI:1

 

 

 

Karar Metni

İntibak uyuşmazlıklarında, gelinen derece ve kademeyi açıkça gösteren maaş bordrosunun imzalanması suretiyle maaşın alınması halinde, maaş bordrosunun dava açma süresinin başlangıcına esas alınmasının mümkün olduğu; maaşların otomatik para çekme makinalarından alınması halinde maaş gününün dava açma süresinin başlangıcı olarak alınamayacağı hk.[192]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ....

Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı

İsteğin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Hasan Turgut

Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Ayfer Özdemir

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

... Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacı, ... Üniversitesi işletme Fakültesi Önlisans Programını 23.10.1998 tarihinde bitirmesi üzerine 18.12.1998 tarih ve 27494 sayılı işlemle yapılan intibakının düzeltilmesi yolundaki 9.12.1999 tarihli başvurusunun cevap verilmeyerek reddi üzerine, anılan intibak işleminin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; davacının 23.10.1998 tarihinde ... Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü Önlisans Programını bitirmesi nedeniyle 657 sayılı Yasanın 36/A-12(d) maddesi uyarınca 5. dereceli kadroda 4. derecenin 9. kademesine yükseltildiği, yapılan bu nitibak işleminin davacıya tebliğini gösteren bir belge dosya içerisinde bulunmamakla birlikte davacının intibak işlemi sonucu maaş bordrolarını imzalayarak maaşlarını almış olması ve daha sonraki terfiilerinin de bu derece ve kademe üzerinden yapılması ve böylece davacının tebliğinin amacına uygun olarak bilgilendirilmiş olması karşısında, aradan yaklaşık bir yılı aşkın bir süre geçtikten sonra 9.12.1998 tarihinde sözkonusu intibak işleminin düzeltilmesi için idareye yaptığı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamındaki başvurusunun reddedilmesi üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı, dava konusu işlemin kendisine tebliğ edilmediğini, intibak nedeniyle maaşında meydana gelen artışın küçük miktarda olması ve yıllık maaş artışına denk gelmesi sebebiyle fark edilemediğini, maaş ödemelerinin bordro imzalatılarak değil banka aracılığı ile ödendiğini, bu şekilde yapılan ödemelere ilişkin dekontlarda ya da hesap ekstrelerinde derece ve kademeye ilişkin bilgilerin yeraldığını, dava konusu inibak işlemi ile davalı idareye başvurusu arasında bir yıldan az bir süre bulunduğunu ileri sürmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, Danıştay' da ve İdare Mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğuna işaret edilmiş; 11.maddesinde de "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava

açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır..." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2/a. bendinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında "yazılı bildirim" in esas alınması öngörülmüştür.

Bu kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin, işlemlerini ilgililere yazılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne getirildiğinde de yazılı bildirim belgesini dava dosyasına sunması gerekir. Ancak bu kural, idarenin, yazılı bildirim belgesini dosyaya ibraz edememesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, üst öğrenimi bitirmesi üzerine 18.12.1998 günlü intibak işlemiyle 5. derece kadroda 4. derecenin 5. kademesinden, 5. derece kadroda 4. derecenin 9. kademesine yükseltildiği; adı geçenin bu intibakının düzeltilmek suretiyle 1. derecenin 1. kademesine getirilmesi için yaptığı 9.12.1999 günlü başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine 22.3.2000 tarihinde bakılan davayı açtığı anlaşılmıştır.

Gelinen derece ve kademeyi açıkça gösteren maaş bordrosunun imzalanması suretiyle maaşın alınması halinde, maaş bordrosunun dava açma süresinin başlangıcına esas alınması mümkündür. Bununla birlikte, cari uygulamada bordronun imzalanmadığı ve maaşların otomatik para çekme makinalarından çekildiği açık olup; dava konusu olayda davalı idarece davacı tarafından imzalanmış bir maaş bordrosunun dosyaya ibraz edilemediği görülmüştür.

Bu durumda, 18.12.1998 günlü intibak işleminin davacıya tebliğine ilişkin bir belge dosyada bulunmadığı gibi, adı geçenin sözkonusu intibak işlemini açıkça öğrenmesine neden olabilecek nitelikte (örneğin, davacının aynı intibakla getirildiği derece ve kademe üzerinden bu kademe ilerlemesi süresi sonunda yapılacak bir ilerleme ve yükselme işlemi gibi) bir işlemin de tesis edilmediği anlaşıldığndan, davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek işin esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 9.10.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

BŞ/ÖEK

 

 

 

 

Karar Metni

İdareye belli bir konuda işlem tesisi için yükümlülük getiren yasa kuralına karşın, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ya da belli göreve veya kadroya atama gibi zaman içerisinde maddi ve hukuksal koşulların değişmesi nedeniyle idarenin yeni bir değerlendirme yapmasını gerektiren konularda, ilgililerin ileriye dönük şekilde hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere, 2577 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca idareye başvurmaları ve istemlerinin reddi halinde dava açabilmelerinin mümkün olduğu hk.[193]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : İçişleri Bakanlığı

İsteğin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Serpil Gençbay

Düşüncesi : İlgililerin, ileriye dönük şekilde hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi uyarınca, kadro verilmesi işleminin yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10. maddede öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunmaktadır.

Bu durum karşısında, davacının, eski görevi olan polis memurluğuna dönmek için yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine açılan bu davada süreaşımı bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Salih Er

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Davacı, Emniyet Hizmetleri Sınıfına geçmek isteğiyle yapmış olduğu 13.1.1997 tarihli başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; davacının, polis memuru olarak görev yapmakta iken kendi isteği üzerine ... Belediyesi zabıta memurluğuna 18.11.1994 tarihinde atandıktan sonra 21.8.1996 tarihli dilekçesiyle tekrar eski görevi olan emniyet hizmetleri sınıfında polis memurluğuna dönmek için yapmış olduğu başvurusunun Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 12.9.1996 gün ve 196903 sayılı işlemi ile reddedildiği, davacı tarafından bu işlem dava konusu edilmeksizin aynı konuda 15.1.1997 tarihinde yapmış olduğu başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi sonucu davanın 8.4.1997 tarihinde kayda geçen dilekçe ile açıldığı, davacının emniyet hizmetleri sınıfına atanmak isteğiyle 21.8.1996 tarihinde davalı idareye başvurduğu ve bu isteği 12.9.1996 gün ve 196903 sayılı işlemle reddedildiğine göre idareye yapmış olduğu 15.1.1997 tarihli başvuruda öğrendiğinin kabulü zorunlu olduğundan bu tarihten itibaren yasada öngörülen 60 günlük sürede en geç 17.3.1997 tarihine kadar davanın açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 8.4.1997 tarihinde açılan davada süre aşımı buluduğu; her ne kadar 15.1.1997 günlü başvuruya yasada öngörülen 60 günlük sürede cevap verilmemek suretiyle isteğin reddi üzerine ondan sonra gelen 60 günlük süre içinde dava açılmışsa da, aynı konuda yapılan ikinci başvurunun dava açma süresini canlandırmayacağı gerekçesiyle dava, süreaşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı, 13.1.1997 tarihli başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine açtığı davanın süresinde olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü yer almakta; aynı Yasanın 10. maddesinde ise, "1- İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.

2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmüne yer verilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının polis memuru olarak görev yapmakta iken kendi isteği üzerine 18.11.1994 tarihinde ... Belediyesi Zabıta Memurluğuna atandığı, 21.8.1996 tarihli dilekçesiyle, tekrar eski görevi lan emniyet hizmetleri sınıfında polis memurluğuna dönmek için yaptığı başvurusunun Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 12.9.1996 gün ve 196903 sayılı işlemi ile reddedildiği, davacı tarafından bu işlemin dava konusu edilmediği; ancak, aynı konuda 15.1.1997 tarihinde yapmış olduğu başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine 8.4.1997 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

İdareye belli konuda işlem tesisi için yükümlülük getiren yasa kuralına karşın, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ya da belli göreve veya kadroya atanma gibi zaman içerisinde maddi ve/veya hukuksal koşulların değişmesi nedeniyle idarenin yeni bir değerlendirme yapmasını gerektiren konularda, ilgililerin ileriye dönük şekilde hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi uyarınca haklarında yasanın öngördüğü işlemin yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10. maddede öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunduğundan ve 15.1.1997 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle yasal süre içinde bakılan davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süreaşımı yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 2.5.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

 

Karar Metni

Görevden uzaklaştırılan davacının terfiinde değerlendirilmeyen sürelerin hakkındaki yargı kararının kesinleşmesi üzerine 657 sayılı yasanın

141. maddesinin 2. fıkrası gereğince idarece kendiliğinden değerlendi-

rilerek terfisinin yapılması gerektiği hk.[194]

 

... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazı-

lı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Ankara 1. İdare Mahkemesinin 25.10.1996 günlü, E:1995/791,

K:1996/930 sayılı kararıyla; 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi ile idari

dava açma süresinin altmış gün olarak belirlendiği, 11. maddesi ile

de ilgililerin idari dava açmadan önce idareye yapacakları başvurula-

rın dava açma süresine etkisinin düzenlendiği, hakkında açılan soruş-

turma nedeniyle ... tarihinde görevden uzaklaştırılan davacının ...

tarihinden itibaren yapılmadığını ileri sürdüğü terfi işlemleri sebe-

biyle göreve iade edildiği ... tarihinden itibaren altmış gün için i-

dareye başvurması gerekirken bu süre geçirildikten sonra ve ... ve ...

günlü başvurularına da cevap verilmemesi üzerine ... tarihinde üçüncü

kez idareye başvurduğu ve başvurusunun zımnen reddi üzerine ... tari-

hinde açtığı davanın 2577 sayılı Yasanın 15. maddesi uyarınca incelen-

me olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava süreaşımı nedeniyle reddedil-

miştir.

Davacı, davalı idarenin iddia ettiğinin aksine durumunun 657

sayılı Yasanın 141. maddesine uymadığını öne sürmekte ve İdare Mahke-

mesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, dava

açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Da-

nıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu hükme bağlanmış o-

lup; aynı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan 10.maddesinde de,

"İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya ey-

lemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün için-

de bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış

günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre

Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış gün-

lük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı,

isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekle-

yebilir. Bu takdirde dava açma süresi başvuru tarihinden itibaren altı

ayı geçemez. Dava açılması veya davanın reddi hallerinde, altmış gün-

lük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilir-

se, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler,"

hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, hakkında yapılan soruşturma nedeniyle

davacının ... tarihinde görevden uzaklaştırıldığı, ... günlü olurla

göreve başlatılmasının uygun görülmesi üzerine de ... tarihinde göre-

vine başladığı; fakat hakkında açılan ceza davasının henüz sonuçlanma-

dığı gerekçe gösterilerek görevden uzaklaştırıldığı tarihten davanın

açıldığı tarihe kadar terfilerinin yapılmadığı, adıgeçenin ise sözko-

nusu durumun düzeltilmesi istemiyle idareye ..., ... ve ... tarihle-

rinde başvurduğu ve son başvurusunun davalı idarece zımnen reddi üze-

rine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın temelinin "Görevden Uzaklaştırma"ya dayanması ne-

deniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun anılan konuya ilişkin

hükümleri üzerinde durmak gerekli görülmüştür:

657 sayılı Kanununun 137. maddesinde, görevden uzaklaştırmanın,

kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde görevi başında kalmasında sa-

kınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbir

olduğu belirtilmiş ve bu tedbirin soruşturmanın herhangi bir safhasın-

da alınabileceği belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 143. maddesinde ise görevden uzaklaştırılan me-

murun göreve tekrar başlatılmasının zorunlu olduğu haller tek tek sa-

yılmış, 144. maddede de, "140 ve 142 nci maddelerle 143 üncü maddenin

a, b, c fıkralarında yazılı olanlar hakkındaki görevden uzaklaştırma

tedbiri, Devlet memurunun soruşturmaya konu olan fiillerinin, hizmet-

lerini devama engel olmadığı hallerde her zaman kaldırılabilir." hük-

müne yer verilmek suretiyle maddede öngörülen koşullarda, görevinden

uzaklaştırılan memurların görevlerine döndürülüp döndürülmemesi husu-

sunda idarelere takdir yetkisi tanınmıştır.

Diğer taraftan, yine aynı Kanunun değişik 141. maddesinde, "Gö-

revden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi

bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde

aylıklarının üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördüğü sosyal

hak ve yardımlardan faydalanmaya devam ederler. 143 üncü maddede sayı-

lan durumların gerçekleşmesi halinde, bunların aylıklarının kesilmiş

olan üçte biri kendisine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre,

derecelerdeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi i-

çin gerekli en az bekleme süresini aşan kısmı, üst dereceye yüksel-

meleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle de-

ğerlendirilir." hükmü yer almıştır.

Görüldüğü gibi yasa koyucu 143. madde ile görevinden uzaklaştı-

rılan devlet memurları hakkında verilecek beraat kararının kesinleşme-

si halinde görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılmasının zorunlu

olduğu halleri düzenlemiş, 144. madde ile de görevden uzaklaştırma

tedbirinin daha önce de kaldırılması konusunda idareye takdir yetkisi

tanımıştır. Bununla birlikte, 144. madde uyarınca göreve iade edilen-

lerin, görevden uzakta geçirdikleri sürenin terfilerinde değerlendi-

rilmesi ancak, 143. maddede sayılan durumların gerçekleşmesi ile müm-

kündür. Diğer bir anlatımla, haklarında cezai kovuşturma yapılan Dev-

let Memurlarının görevlerine iade edilmeleri konusunda idareye takdir

yetkisi verildiği halde, bu takdir yetkisinden hareketle görevlerine

iade edilenlerin görevden uzakta geçirdikleri sürenin terfiinde değer-

lendirilmesi için haklarındaki beraat kararının kesinleşmesi zorunlu

kılınmıştır.

Bu durum karşısında, davacının terfiinde değerlendirilmeyen sü-

relerin, hakkındaki yargı kararının kesinleşmesi üzerine 141. maddenin

2. fıkrası gereğince idarece kendiliğinden değerlendirilerek terfiinin

yapılması gerekmektedir.

Bilindiği gibi, İdareye belli bir konuda işlem tesisi için yü-

kümlülük getiren yasa kuralına karşın idarenin bu yükümlülüğünü yerine

getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ilgililerin 2577 sayılı İ-

dari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi uyarınca haklarında yasanın

öngördüğü işlemin yapılması için her zaman idareye başvuruda bulunma-

ları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de sözkonusu 10. maddede ön-

görülen usule uygun olarak idari yargıda deva açmaları mümkün bulun-

maktadır.

Bu durumda, yargılanması sonucu davacı hakkında verilecek kara-

rın, 143. madde gözönüne alınarak değerlendirilmesi sonucu idarece

kendiliğinden işlem tesis edilmesi gerekmekte olup, ilgililerin de bu

aşamadan sonra idareye her zaman 10. madde kapsamında başvurup idarece

tesis edilecek işlemi dava konusu yapabilecekleri açık olduğundan,

yargılamanın sonuçlanmaması nedeniyle davacının bu konudaki başvurusu-

nun cevap verilmemek suretiyle reddi işleminin iptali istemiyle açılan

davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken, süreaşımı bulunduğu gerekçe-

siyle davanın reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de, bu

husus, sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararı-

nın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle ...

İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun

bulunan ... günlü, ... sayılı kararın yukarıda belirlenen gerekçeyle

onanmasına karar verildi.

 

(X) AZLIK OYU :

 

Dosyanın incelenmesinden, davanın 2577 sayılı Yasanın 10. mad-

desi kapsamındaki bir başvuru sonucunda oluşan işlemin iptali istemiy-

le açıldığı ve İdare Mahkemesince uyuşmazlığın özüne girilmeyerek da-

vanın süreden reddedildiği anlaşılmıştır.

Yapılan incelemede, davada süreye bakılmadığı anlaşıldığına gö-

re işin esasının İdare Mahkemesince incelenmek üzere temyiz konusu İ-

dare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği görüşüyle onama yönünde-

ki çoğunluk kararına karşıyım.

(DAN-DER; SAYI:103)

 

Karar Metni

Davacının hakkındaki intibak işlemini açıkça öğrendiğini gösteren herhangi bir işlem tesis edilmediğinden davanın süreaşımı nedeniyle reddi

yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği hk.[195]

 

Davacı, üst öğrenimi bitirmesi nedeniyle yapılan intibakının

düzeltilmesi için yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle red-

dine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

Danıştay Beşinci Dairesinin 6.10.1997 günlü, 1997/1959 sayılı

bozma kararı üzerine yeniden araştırma yapılarak verilen Ankara 3. İ-

dare Mahkemesinin 6.5.1998 günlü, 1998/455 sayılı kararıyla; olayda

davacının 18.2.1994 günlü onayla 14.2.1994 tarihinden itibaren 6. de-

recenin 3. kademesine intibakının yapıldığı, bu intibak işleminin da-

vacıya tebliğine ilişkin belge sunulmamakla birlikte 15.3.1994 tarihli

maaş bordrosunun incelenmesinden, adıgeçenin 6. derecenin 3. kademe-

sinden maaş aldığı ve bu suretle anılan intibak işlemini öğrendiği,

2577 sayılı Yasanın 11. maddesinde öngörülen süreyi geçirdikten sonra

yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemi

karşı açtığı bu davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle dava süre a-

şımı nedeniyle reddedilmiştir.

Davacı; davada süre aşımı bulunmadığını öne sürmekte ve İdare

Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, Da-

nıştay' da ve İdare Mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural o-

larak yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren alt-

mış gün olduğuna işaret edilmiş; 11.maddesinde de "İlgililer tarafın-

dan idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alın-

ması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst

makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde

istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süre-

sini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedil-

miş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde

dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar

geçmiş süre de hesaba katılır..." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari

Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2/a. bendinde, idari işlemlere

karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi

izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda

dava süresinin başlamasında "yazılı bildirim" in esas alınması öngö-

rülmüştür.

Bu kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nitelikteki

işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyurularak

bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna

başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan

gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşı-

maktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin, işlemlerini ilgililere ya-

zılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne getirildi-

ğinde de yazılı bildirim belgesini dava dosyasına sunması gerekir. An-

cak bu kural, idarenin, yazılı bildirim belgesini dosyaya ibraz edeme-

mesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuç-

larını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve bu-

nunla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazı-

lı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildi-

rimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, üst öğrenimi bitirmesi ü-

zere 18.2.1994 günlü intibak işlemiyle 6. derecenin 3. kademesine ge-

tirildiği, adıgeçenin, bu intibakının düzeltilerek 5. derecenin 3. ka-

demesine getirilmesi için yaptığı 25.7.1994 günlü başvurusunun cevap

verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine 26.9.1994 tarihinde bakılan

davayı açtığı anlaşılmıştır.

Gelinen derece ve kademeyi açıkça gösteren maaş bordrosunun im-

zalanması suretiyle maaşın alınması haline maaş bordrosunun dava açma

süresinin başlangıcına esas alınması mümkün olmakla birlikte cari uy-

gulamada bordronun imzalanmadığı ve maaşların bankamatiklerden çekil-

diği açık olduğu gibi davalı idarece davacı tarafından imzalanmış bir

maaş bordrosunun ibraz edilmediği görülmüştür.

Bu durumda 18.2.1994 günlü intibak işleminin davacıya tebliğine

ilişkin bir belge dosyada bulunmadığı gibi adıgeçenin anılan intibak

işlemini açıkca öğrenmesine neden olacak (aynı intibakla getirildiği

derece ve kademe üzerinden yapılacak ilerleme ve yükselme işlemleri

gibi) bir işlem de tesis edilmediğinden davanın süre aşımı yönünden

reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiş olup, Mah-

kemece Dairemizin 6.10.1997 günlü, E:1996/373, K:1997/1959 sayılı ka-

rarında belirtilen hususlara göre işin esası hakkında bir karar veril-

mesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle An-

kara 3. İdare Mahkemesince verilen ... günlü, 1998/455 sayılı kararın

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/c. fıkra-

sı uyarınca bozulmasına, karar verildi. (MT/NÇ)

 

 

 

 

 

Karar Metni

6245 sayılı Harcırah Kanununun 59.maddesinde düzenlenen süre dava süresi olmayıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir beyanname verme süresi olarak düzenlenmiş olduğundan, beyanname verilmesi için öngörülen bu bir aylık sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilemeyeceği hk.[196]

 

... İdare Mahkemesinin ... günlü, 1995/863 sayılı kararının dilekçede

yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

... İdare Mahkemesinin 1.11.1995 günlü, E:1995/78, K:1995/863

sayılı kararıyla; 6245 sayılı Harcırah Kanununun 59/3. maddesinde, da-

imi memuriyetle bir yere gönderilenlerin gidecekleri mahalle varış ta-

rihinden ve muvakkat vazife ile gönderilenlerin de memuriyetleri ma-

halline dönüş tarihinden itibaren bir ay zarfında beyannamelerini ev-

rakı müsbiteleri ile birlikte dairesi amirine tevdi edecekleri hükmü-

nün getirildiği; özel kanunlarında bir konuda hüküm bulunması halinde

bu hükme itibar edileceğinin hukukun genel ilkelerinden olduğu; bu ne-

denle 59. madde uyarınca bir ay içinde başvurmayanların isteğinin red-

di halinde açacakları davanın süre aşımı nedeniyle reddinin gerekceği;

olayda davacının memuriyet mahalline döndükten sonra 30 günlük süreyi

geçirerek geçici görev yolluğunun ödenmesini istediği ve isteğinin

reddi üzerine bakılan davayı açtığının anlaşıldığı gerekçesiyle dava

süre aşımından reddedilmiştir.

Davacı; duruşmada idareyi ilgili şube amirinin temsil etmesi

4353 sayılı Kanunun 22. maddesi hükmü gereğince zorunlu olduğu halde

hiç ilgisiz birinin temsil ettiğini, öte yandan davada süre aşımının

bulunmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen ince-

lenerek bozulmasını istemektedir.

Her ne kadar davacı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve

Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi U-

sullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Ya-

pılmasına Dair 4353 sayılı Kanunun değişik 22. maddesi hükmünden ba-

hisle duruşmada idareyi ilgili şube amirinin temsil etmesi gerekirken

İlköğretim Müfettişleri Kurulu Başkanvekilinin temsil etmesini bozma

nedeni olarak ileri sürmekte ise de, davanın ret ile sonuçlandığı ve

temyiz talebinde de davacının bulunduğu hususları gözönünde bulundu-

rulduğunda, duruşma usulüne ilişkin bu hususun kararın bozulmasını ge-

rektirmeyeceği açıktır.

Olayda davacının ... günlü Bakanlık oluruyla ... tarihinden i-

tibaren bir yıl süreyle ...'da görevlendirildiği, ilgilinin ... tari-

hinde memuriyet mahalline döndükten sonra ... tarihinde idareye başvu-

rarak geçici görev gündeliklerinin ödenmesini istediği, bu isteğinin

... günlü işlemle reddi üzerine ... tarihinde bakılan davayı açtığı

dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.

6245 sayılı Harcırah Kanununun "Harcırahın Sureti Tediye ve

Mahsubu" başlıklı değişik 59. maddesinin 1. fıkrasında, harcırahın me-

murun ve hizmetlinin gidişinde ve ailenin nakli sırasında peşin olarak

verileceği, harcırahın tam miktarının önceden tayin ve tespitinin müm-

kün olmadığı hallerde yetecek miktarda paranın avans olarak verilece-

ği; aynı maddenin 3. ve takip eden fıkralarında da, daimi memuriyetle

bir yere gönderilenlerin, gidecekleri mahalle varış tarihinden ve mu-

vakkat vazife ile gönderilenlerin de memuriyet mahalline dönüş tarih-

lerinden itibaren bir ay zarfında harcırah beyannamelerini, evrakı

müsbiteleri ile birlikte dairesi amirine tevdi edecekleri, beyannameyi

alan daire amirlerinin, bunu vize ettikten sonra taşrada mahallin en

büyük malmemuruna ve merkezde de alakadar mali mercie vermekle mükel-

lef oldukları; vaki masrafın verilen avans paradan fazla olması duru-

munda, bu fazlalığın tesviye, az olması halinde ise bu farkın re'sen

istirdat olunacağı; harcırah itası ve avansların mahsubu muamelele-

rinde aksi sabit oluncaya kadar memurun beyanına itibar olunacağı hük-

me bağlanmıştır.

Görüldüğü gibi anılan maddede düzenlenen süre dava süresi olma-

yıp, verilen avansın kapatılması amacına yönelik bir beyanname süresi-

dir. Bu nedenle beyanname verilmesi için öngörülen bir aylık sürenin

hak düşürücü bir süre olarak nitelendirilemiyeceği açıktır.

Nitekim, konuyla doğrudan ilgili olmamakla birlikte, 6245 sayı-

lı Kanunun "Harcırah alabilmek için müracaat müddeti" başlıklı 56.

maddesinde, "a) Re'sen veya isteği üzerine emekliye ayrılan memur ve

... hizmetlilere vazifelerinden ayrıldıkları;

....

Tarihlerden itibaren 6 ay zarfında müracaat edenlere bu kanuna

göre müstehak oldukları harcırah verilir. Müracaata mani bir mücbir

sebebin vukuu halinde bu müddet mücbir sebebin zail olduğu tarihten i-

tibaren başlar. Bu müddetlerin geçmesinden sonra müracaat edilmesi ha-

linde harcırah verilmez." hükmüne yer verilerek belirli bir süre için-

de harcırah için başvurmayanların bu haktan yararlanamayacakları be-

lirtilerek hak düşürücü süre açık bir şekilde düzenlenmiştir.

Bu nedenle İdare Mahkemesince 59. maddenin 3. fıkrasında beyan-

name vermek için öngörülen bir aylık süre, dava süresi olarak değer-

lendirilip, davacının bir aylık sürede beyanname vermediğinden bahisle

ret hükmü kurulmasında usule uyarlık görülmemiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde da-

va açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde

Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu hükme bağlanmış;

11. maddesinde de "1- İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce,

idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni

bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan

makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işle-

meye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.

2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sa-

yılır.

3- İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava

açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş

süre de hesaba katılır." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, Danıştay Beşinci Dairesinin pekçok kararında da

vurgulandığı üzere, 2577 sayılı Yasanın "İptal ve Tam Yargı Davaları"

başlıklı 12. maddesi, idari İşlemler dolayısıyla açılacak tam yargı

davalarının yöntem ve süresini dört ayrı seçenek halinde düzenlemiş

bulunmakta ve bakılan davaya konu uyuşmazlıklara yönelik olarak ilgi-

lilere " bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra

tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilme" ola-

nağını tanımaktadır. Buna göre, idari bir işlem nedeniyle kişisel hak-

kın ihlali idari işlemin tesis edildiği tarihte değil de, sonraki bir

tarihte, yani işlemin uygulandığı (icra edildiği) tarihte meydana gel-

miş ise, tam yargı davası, işlemin uygulandığı tarihten itibaren yasal

süre içinde açılabilecektir.

Yukarıda belirtilen hükümler karşısında, yurt dışında geçici

görevli olarak bulunulan süreye ait gündeliklerin ödenmemesinden kay-

naklanan zararlar yönünden belli bir uygulama tarihi esas alınarak is-

tekte bulunulan davalarda İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesine

göre uygulama tarihinden itibaren altmış gün içinde; uygulama üzerine

davacı idareye başvurmuş ise 12.maddenin göndermede bulunduğu 11. mad-

deye göre idarenin bu başvuruya cevap vermemiş olduğu hallerde uygula-

ma tarihinden itibaren en geç 120 gün, idarenin cevap verdiği durum-

larda ise uygulama tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre de he-

saba katılmak koşuluyla cevabın davacıya tebliğ tarihinden itibaren

altmış gün içinde idari davanın açılmış olması gerekir.

Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu tarihten

itibaren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın açıldığı tarih-

ten geriye doğru 120 günü geçmemek koşuluyla, başvuru tarihinden geri-

ye doğru altmış günlük süre içindeki ilk uygulama esas alınarak anılan

gündeliğin ödenmesi gerekecek; idareye başvuru tarihinden itibaren 120

günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren altmış gün-

lük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda ise ancak dava ta-

rihinden geriye doğru altmış günlük süre içinde kalan ilk uygulamadan

doğan zarara hükmedilebilecektir.

Yukarıda açıklandığı üzere, davacının ...'a gönderilmesi, ...

günlü Bakan Oluruna dayanmaktadır. Başka bir anlatımla, davacının ba-

kılan davada talep ettiği yurtdışı görev gündeliklerinin ödenmemesinin

hukuki dayanağı Milli Eğitim Bakanlığının belirtilen onayıdır.

Bu durum karşısında, davacı tarafından, anılan gündeliklerin

kendisine ödenmemesine yol açan ... günlü Bakan Olurunun iptali iste-

miyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen sürede doğrudan veya

11. maddesinde belirtilen süreci işlettikten sonra dava açılması müm-

kün olduğu gibi; anılan Yasanın 12. maddesi uyarınca tam yargı davası

açılabileceğinde de kuşkuya yer bulunmamaktadır. 12. madde hükmü çer-

çevesinde açılacak davalarda, geçici görev süresince ödenecek gündeli-

ğin "günlük harcama karşılığında verildiği" hususu da dikkate alındı-

ğında; son uygulama (icra) tarihinin, ilgilinin geçici görev gündeli-

ğine en son müstehak olduğu gün olan "yurt dışı görevinin sona erdiği

gün" olarak kabulü zorunludur.

Ancak, dosyadaki belgelerden, davacıya yurtdışında bulunduğu

süre içinde yurtdışı aylığı ödendiği anlaşıldığından, Mahkemece önce-

likle davacının yurtdışı görevinin niteliği araştırılarak, aylık kar-

şılığı mı yoksa geçici görevli olarak mı gönderildiğinin belirlenmesi

ve geçici görevli olarak gönderilmiş olduğunun tesbiti halinde de yu-

karıda belirtilen açıklamalar gözönünde tutulmak suretiyle davanın sü-

resinde açılıp açılmadığı saptandıktan sonra bir karar verilmesi ge-

rekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile ...

İdare Mahkemesince verilen ... günlü, 1995/863 sayılı kararın, 2577

sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası u-

yarınca bozulmasına, karar verildi. (MT/ES)

 

(DAN-DER; SAYI:96)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

657 sayılı Yasanın 36/a-12-d maddesi uyarınca yapılacak intibaklarda;intibakı yapılacak ilgililerin başarılı hizmet sürelerinin değerlendirilmesi sonunda emsalin yükselebileceği derece ve kademeye ulaşılıyor ise olumsuz hükümlü sicillerin bu intibak işlemi nedeniyle tartışılmasına gerek bulunmadığı hk.[197]

 

Manisa İdare Mahkemesinin 25.12.1991 günlü, E:1991/161, K:1991/722 sa-

yılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozul-

ması isteminden ibarettir.

İlkokul Öğretmeni olarak görev yapmakta iken 30.11.1988 tarihinde Açık

Öğretim Fakültesinin Ön Lisans Programını bitiren davacı, bu nedenle

yeniden yapılan intibakında 1972 yılına ait sicil raporunun olumsuz ol

duğundan bahisle 1 yılın değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin işle

min iptali istemiyle dava açmıştır.

Manisa İdare Mahkemesinin 25.12.1991 günlü, E:1991/161, K:1991/722 sa-

yılı kararıyla; 657 sayılı Yasanın 36/A-12-d. maddesinde, bir üst öğre

nimin bitirilmesi üzerine yeniden yapılacak intibaka ilişkin düzenleme

lere yer verildiği; dava dosyasının ve getirtilen işlem dosyasındaki

bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, 30.6.1990 tarihine kadar

normal terfilerini yapan ve kendisine başarısız olduğu yolunda hiç bir

tebligat yapılmayan davacının, bir üst öğrenimi bitirmesi üzerine yeni

den yapılan intibakı sırasında 1 yılının başarısız olduğundan bahisle

sözkonusu 1 yıllık süre dikkate alınmadan initibakının yapıldığı; anı-

lan yıla ait sicilinin, önce olumlu kabul edilerek kademe ve derece

yükseltilmelerinde değerlendirilmesine karşın, 1988 yılında değerlen-

dirme dışı bırakılarak yapılan intibakında davacıya atfı kabil bir ha-

ta, hile veya kusurdan söz edilemeyeceği, bu nedenle, yıllar önce yapı

lan hatalı bir işlemin yıllar sonra geri alınmasının kazanılmış hakla-

ra ve hakkaniyet kuralına aykırı olduğu; kaldı ki, anılan işlemde, Da-

nıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E:1952/151, K:1952/244 sayılı

kararına ve İdare Hukuku İlkelerine de uyarlık görülmediği gerekçesiy-

le dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Davalı idare, davacının, 1972 yılı başırısızlığına dayanan işlemin ip-

tali istemiyle açtığı davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi ge-

rektiğini; öte yandan, adıgeçenin 1972 yılına ait sicil raporunun,

4357 sayılı Yasanın 3.maddesinde yazılı makamlardan ikisinin ayrı ayrı

yetersiz rapor vermesi nedeniyle olumsuz olarak tekemmül ettiğini, bu

nedenle, 1972 yılı sicili değerlendirme dışı bırakılarak yapılan inti-

bak işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığını öne sürmekte ve İdare

Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, Danıştayda

ve İdare Mahkemelerinde idari dava açma süresinin kural olarak yazılı

bildirimin yapıldığı tarihten itibaren altmış gün olduğuna işaret edil

mekte; 11.maddesinde de "İlgililer tarafından idari dava açılmadan ön-

ce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya ye-

ni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış

olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma,

işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün

içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin redde-

dilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden iş

lemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katı-

lır..." hükmüne yer verilmektedir.

Dava açma süresinin işlemeye başlamasını yazılı bildirimin yapılması

koşuluna bağlayan kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nite-

likteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyu

rularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava

yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte

yandan gereksiz, müphem ve mürerrer başvurulura meydan vermemek amacı-

nı taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin işlemlerini ilgilile

re yazılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne geti-

rildiğinde de yazılı bildirim belgesini dava dosyasına sunması gerek-

mektedir. Ancak bu kural idarenin, yazılı bildirim belgesini dosyaya

ibraz etmemesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulama

nın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işle-

min ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bun-

ları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazı-

lı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değil

dir. Her halde ve durumda yazılı bildirim belgesinin dosyaya sunulması

nı gerekli görmek, kamu düzeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak

amacını taşıyan "dava süresi" kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve da







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (2811 okuma)

[ Geri Dön ]