imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 18
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 18


Yeni Sayfa 2

Danıştay Altıncı Dairesinin 13/10/1993 gün ve E:1993/3260, K:1993/4251 kararı.

 

Karar Metni

Parselasyon planları 2981 sayılı Yasa gereğince yapılsa bile subjektif

ve kişisel işlemler olduğu nedeniyle ilgililere tebliğ edilmesi gerek-

tiği hk.[181]

 

Dava, davacıya ait taşınmazın 2981/3290 sayılı yasaya göre düzenlemeye

tabi tutulmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmış, İdare Mahke

mesince; davanın 14.6.1991 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde ipta-

li istenilen işlemin tebliğ tarihi veya öğrenme tarihinin gösterilmedi

ği, dava konusu kararın dilekçeye eklenmemesi nedeniyle dilekçe ret ka

rarı verildiği, yenilenen dava dilekçesinde ise bu davanın her zaman

açılabileceği ileri sürülerek karar gereğinin yerine getirilmediği ge-

rekçesiyle davanın 2577 sayılı Yasanın 15/5 maddesi uyarınca reddine

karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak dava-

larda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında

da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlık

larda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayaca

ğı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa İlişkin Tebligat Tüzüğü-

nün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli olaca

ğı, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve muhata-

bın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihinin iddia ve ispatına ce-

vaz bulunmadığı öngörülmüştür.

Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun parselasyon planla-

rına karşı açılacak davalara ilişkin 1970/1 sayılı İçtihadı Birleştir-

me Kararında da Anayasanın idarenin işlemlerinden dolayı açılacak dava

larda süre aşımının yazılı bildirim tarihinden başlayacağı hükmü karşı

sında ilan tarihini dava açma süresine başlangıç kabul etmenin imkan-

sız olduğu, zira Anayasanın temel hukuk kuralları dışında bir konuyu

ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu hükmün daha önceki Kanunlarda bulunup

aynı konuyu düzenleyen Anayasa hükmünün uygulanmasının tabii olduğu hü

küm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca parse-

lasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde kapsadıkları alan içindeki

her taşınmız mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu

imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin ko-

numu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden bu planların düzenlemeye

tabi tuttukları taşınmaz sahipleri için subjektif ve kişisel işlemler

oldukları kuşkusuzdur. Ayrıca, 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarın

ca yapılan parselasyon planlarında da buna paralel kurallar yer almış

bulunmaktadır. Bu itibarla idarenin böyle bir işlemi bizzat davacıya

ve 7201 sayılı yasanın ilgili hükümleri uyarınca tebliğ etmesi gerek-

mektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden ise; dava konusu işlemin ilanen tebli-

ği yoluna başvurulmadan önce davacının adresine tebligat yapılmadığına

ilişkin bir belge veya bilgi bulunmadığı gibi bu hususun İdare Mahkeme

since de araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda yenileme dilekçesinde dava konusu işlemin tebliğ yada öğren

me tarihinin dilekçe ret kararına rağmen gösterilmemiş olması nedeniy-

le davanın reddedilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Adana 1.İdare Mahkemesinin 6.8.1991

günlü, 1991/820 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Düzenleyici işlem olan imar planlarına karşı 2577 sayılı İYUK 'nın

7/4 maddesi uyarınca ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içe-

risinde dava açılmasının mümkün olduğu, 3194 sayılı yasanın 8/b madde-

sine göre 1 aylık askı süresi içerisinde itiraz yoluna başvurabileceği

hk.[182]

 

Dava, Dikmen Deresi Yeşil alan Projesine ait 1/5000 ölçekli nazım imar

planının kısmen iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince dava konu

su nazım imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla

onanarak yürürlüğe girdiği, davacı kooperatifin taşınmazı üzerinde in-

şaat yapmak amacıyla 20.11.1986 tarihinde davalı idareye yaptığı başvu

ruya verilen 2.1.1987 günlü cevapta kooperatife ait 1900 ada, 52 par-

selin belediye meclisinin 17.11.1986 günlü, 366 sayılı kararı ile onay

lanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planında yeşil alan

içerisinde kaldığının bildirildiği ve anılan cevabın davacıya aynı gün

tebliğ edildiğinin 30.9.1987 günlü savunmaya cevap dilekçesinde açıkça

belirtildiği, bu durumda 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde belirtilen

60 günlük dava açma süresinin 2.1.1987 tarihinden itibaren işlemeye

başladığı, imar planının 22.1987 günlü Resmi Gazetede yayınlanmasıyla

bu tarihten itibaren 3194 sayılı Yasanın 8/b maddesinde öngörülen plan

lara karşı belediye meclisine yapılacak itiraz süresi başladığı, dava-

cının anılan madde uyarınca davalı idareye yaptığı 20.2.1987 günlü baş

vurunun işlemekte olan dava açma süresini 2577 sayılı Yasanın 11.madde

si uyarınca 49.gününde kesmiş olup, altmış günlük cevap süresinin son

günü olan 21.4.1987 tarihini takipeden günden itibaren dava açma süre-

sinden kalan 11 günlük süre içerisinde ve son olarak 4.5.1987 gününde

davasını açması gerekirken bu tarih geçirildikten sonra 18.5.1987 tari

hinde açılan bu davanın süre aşımı nedeniyle incelenmesinin mümkün bu-

lunmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş,

bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 1.bendinde da

va açma süresinin, özel kanunlarında süre gösterilmeyen hallerde İdare

Mahkemelerinde altmış gün olduğu, aynı maddenin 4.bendinde de ilanı ge

reken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen gün

den başlayacağı kurala bağlanmıştır.

3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinin b bendinde de, nazım ve uygula

ma imar planlarının belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girece-

ği, bu planların onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tes-

bit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edileceği, bir aylık

ilan süresi içinde planlara itiraz edilebileceği, belediye başkanlığın

ca belediye meclisine gönderilen itirazları ve planları belediye mecli

sinin on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlanacağı öngörül-

müştür.

Düzenleyici işlem olan imar planlarına karşı 2577 sayılı Yasanın 7.mad

desinin 4.bendine göre ilan tarihini izleyen günden itibaren altmış

gün içinde dava açmak mümkün olduğu gibi, 3194 sayılı Yasanın 8.madde-

sinin b bendine göre bir aylık askı süresi içinde itiraz yoluna gitmek

de mümkündür. Zira dava yolu ile itiraz yolu ayrıdır.

Olayda da, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 22.1.1987 gü

nünde ilan edildiği, bir aylık ilan süresinin 22.2.1987 gününde doldu-

ğu, davanın bu tarihi izleyen günden itibaren 2577 sayılı Yasanın 7.

maddesinin 4.bendinde kurala bağlanan altmış gün içinde açılması gere-

kirken bu süre geçirilerek 18.5.1987 gününde açılmış olduğu dosyanın

incelenmesinden anlaşılmakta olup, davanın bu nedenle süre yönünden

reddedilmesi gerekirken İdare Mahkemesince, henüz imar planı ilan edil

meden davacının başvurusu üzerine belediyece verilen 2.1.1987 günlü ce

vaptan itibaren dava açma süresinin başlatılması suretiyle yukarıda be

lirtilen gerekçeyle davanın süre yönünden reddedilmesinde mevzuata ay-

kırılık görülmemiştir.

Dava konusu işlemin iptali istemi ile açılan davanın süre yönünden red

di yolundaki temyize konu Ankara 1.İdare Mahkemesi kararında, 2577 sa-

yılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayı-

lan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerin-

de görülmeyerek anılan mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe

ile onanmasına karar verildi.

KARŞI OY:

3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinin (b) bendinde; "belediye sınır-

ları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili

belediyelerce yapılıp veya yaptırılacağı, belediye meclisince onaylana

rak yürürlüğe gireceği, bu planların onay tarihinden itibaren belediye

başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ilan edilece-

ği, bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebileceği, Beledi

ye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazların ve planla-

rın, belediye meclisince onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağ

lanacağı," İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Dair Esaslara Dair

Yönetmeliğin 14.maddesinde de; "Onaylanmış planların; onay tarihinden

itibaren ilgili idarece herkesin görebileceği şekilde ilan yerlerine

asılmak ve nerede nasıl görülebileceği mahalli haberleşme araçları ile

duyurulmak suretiyle 30 gün süre ile ilan edileceği, 30 günlük ilan sü

resi içinde planlara itirazın, ilgili idare nezdinde yapılacağı, Bele-

ye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde; Belediye Başkanlı-

ğınca Belediye Meclisine gönderilen itiraz ve planların Belediye Mecli

since 15 gün içinde incelenerek, gerekçeleri de belirtmek suretiyle ke

sin karara bağlanacağı ve karar tarihinden itibaren 15 gün içinde Bele

diye Başkanlığınca ilgilisine yazı ile bildirileceği" hükme bağlanmış-

tır.

Dava dosyasının incelenmesinden; dava konusu nazım imar planının 22.1.

1987 tarihinde ilan edildiği, davacının; 3194 sayılı Kanunun 8.maddesi

nin ilgililere tanıdığı itiraz hakkını kullanarak, bir aylık ilan süre

sinin bittiği 22.2.1987 tarihinden önce 20.2.1987 tarihinde belediye

başkanlığına verdiği dilekçe ile plana itiraz ettiği, itirazının alt-

mış gün içinde cevap verilmemek suretiyle reddedilmiş sayılması üzeri-

ne işlemeye başlayan dava açma süresi içinde, 18.5.1987 tarihinde söz

konusu planın iptali isteğiyle bu davayı açmış olduğu anlaşılmaktadır.

Henüz imar planı ilan edilmeden, davacı kooperatifin, taşınmazı üzerin

de inşaat yapmak amacıyla 20.11.1986 tarihinde davalı idareye yaptığı

başvuru üzerine, belediyece verilen 2.1.1987 tarihli cevap, dava açma

süresini başlaymayacağından İdare Mahkemesince dava açma süresinin, bu

tarihten başlatılmak suretiyle, davanın süre yönünden reddedilmesinde

mevzuata uyarlık görülmemiştir.

Bu nedenle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği

oyuyla, dairemizin onama kararına katılmıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Kamulaştırma işlemlerinde vesayet denetiminin işlemin kaldırılması,

değiştirilmesi veya yeni işlem tesis edilmesi yetkilerini kapsamadığı,

vesayet makamına yapılan başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı

hk.[183]

 

Dava, taşınmazın köy konağı yapılmak amacıyla kamulaştırılmasına iliş-

kin Köy İhtiyar Kurulu kararının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mah-

kemesince kamulaştırma kararının davacıya noter aracılığıyla 25.9.1990

gününde tebliğ edildiği, davanın ise 2942 sayılı Yasada öngörülen 30

günlük süre geçirildikten sonra 30.10.1990 günlü dilekçe ile açıldığı-

nın anlaşılması karşısında davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle

süre yönünden reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde dava açma sü-

resinin özel kanunların ayrı süre gösterilmeyen hallerde İdare Mahke-

melerinde altmış gün olduğu belirtilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda öngörülen 30 günlük sürenin ise ka-

mulaştırma işlemleri için özel dava açma süresi niteliğinde bulunduğu

tartışmasız olduğuna göre bu özel sürenin yukarıda anılan 2577 sayılı

yasanın 11.maddesi uyarınca işlemin kaldırılması veya değiştirilmesi-

nin tesis eden makamdan istenmesi yoluyla durdurulması mümkün değil-

dir.

Diğer taraftan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 5.maddesinde köy ya-

rarına kamulaştırmalarda Köy İhtiyar Kurulunun kamu yararı kararı ve-

receği, aynı yasanın 6.maddesinde köy ihtiyar kurulları kararlarının

ilçelerde kaymakamın onayı ile tamamlanacağı, anılan kanunun 21.madde-

sinde ise idarenin kamulaştırmanın her safhasında kamulaştırma kararı

veren ve onaylayan yetkili merciin kararı ile kamulaştırmadan tek ta-

raflı olarak vazgeçebileceği kuralları yer almıştır.

Bu kurallar uyarınca köy yararına kamulaştırma kararı verilmesi ve ka-

mulaştırmadan vazgeçilmesinde asıl yetkinin köy iktiyar kuruluna ait

olduğu, Kaymakamlığın ise köy ihtiyar kurulunun kamulaştırma kararları

üzerinde vesayet denetimi bulunduğu, vesayet denetiminin ise kamulaş-

tırma işleminin kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni işlem tesis

edilmesi yetkilerini kapsamadığı açıktır.

Şu hale göre, köy ihtiyar kurulunca verilmiş kamulaştırma kararının

tebliği üzerine işlemin kaldırılması için kaymakamlığa yapılan başvu-

runun dava açma süresini durdurmasına olanak bulunmadığından bu yolda-

ki davacı iddiasında da isabet görülmemiştir.

Dava konusu işlemin iptali istemi ile açılan davanın yukarıda özetle-

nen gerekçeyle süre aşımı yönünden reddi yolundaki temyize konu Edirne

İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun

49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bu-

lunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararı-

nın onanmasına karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Parselasyon planlarına karşı açılan davalarda dava açma süresinin Anayasanın 125.maddesine göre yazılı bildirim tarihinden itibaren başlaya

cağı hk.[184]

 

Dava, taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca düzen-

lemeye tabi tutulmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali di-

leğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yapılan düzenlemeye ilişkin parse

lasyon planının 25.11.1986 günlü belediye encümeni kararı ile onaylana

rak 3194 sayılı Yasanın 19.maddesi uyarınca 9.12.1986 ile 8.1.1987 gün

leri arasında belediyede asıldığı gibi belediye hoparlörü ile ve mahal

li gazetelerde yayınlanmak suretiyle ilan edildiğinin anlaşıldığı, bu

tarihten çok sonra davacının yurt dışında olduğunun bahisle haberdar

olduğunu öne sürdüğü 28.7.1987 günlü başvurusunun idarece reddi üzeri-

ne 19.10.1987 günlü dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunduğu ge-

rekçesiyle süre aşımı yönünden reddedilmiş, karar davacı tarafından

temyiz edilmiştir.

T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak dava-

larda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında

da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlık

larda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlaya-

cağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa ilişkin Tebligat Tüzü-

ğünün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli ola

cağı, muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihinin iddia ve

ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.

Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun parselasyon planla-

rına karşı açılacak davalara ilişkin 12.2.1970 günlü, E:1969/2, K:

1970/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da Anayasanın idarenin

işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımının yazılı bildirim

tarihinden başlayacağı hükmü karşısında ilan tarihinin dava açma süre

sine başlangıç kabul etmenin imkansız olduğu, zira Anayasanın temel

hukuk kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu

hükmün daha önceki Kanunlarda bulunup aynı konuyu düzenleyen hükümlere

aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen Anayasa hükmünün uygu-

lanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca parse-

lasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde kapsadıkları alan içindeki

her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu

imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı parsellerin konu

mu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden bu planların düzenlemeye

tabi tuttukları taşınmaz sahipleri için subjektif ve kişisel işlemler

oldukları kuşkusuzdur.

Olayda ise yurt dışında işçi olarak çalışan davacının 19.7.1987 günün-

de yurda giriş yaptıktan sonra maliki olduğu taşınmaz hakkındaki düzen

leme işlemini öğrendiğini belirterek anılan işleme karşı 10.8.1987 gün

lü dilekçeyle itiraz ettiği, ancak itirazın davalı idarece 60 gün için

de cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine 19.10.1987 günlü di

lekçeyle parselasyon işleminin iptali için bu davanın açıldığı dosya-

nın incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, yurt dışında oturan bir kimsenin belediye sınırları için-

deki hoparlör, askı v.s.gibi yollarla işlemden haberdar olmasının müm-

kün bulunmadığı, ancak yurda döndükten sonra haberdar olarak yaptığı

yazılı itirazın reddinden itibaren dava açma süresinin başlayacağı gös

terilmeksizin davanın süre aşımı yönünden reddinde isabet görülmemiş-

tir.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına

karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:74-75)

 

 

Karar Metni

Yapı ruhsatı alınması için gerekli bilgi ve belgelerin düzenlenebilme-

si, başvuru üzerine idarece verilecek imar çapı ile mümkün olduğundan,

imar çapının düzenleyici işlem olan imar planının uygulanması niteli-

ğinde bulunduğu hk. [185]

 

Dava, taşınmazın bir kısmının yol olarak belirlenmesine ilişkin imar

planı değişikliği işleminin iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesin

ce; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 4.fıkra-

sında ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihi-

ni izleyen günden başlayacağının belirtildiği, dava konusu plan deği-

şikliği işleminin 10.11.1985 gününden 12.12.1985 gününe kadar belediye

ilan tahtasına asılmak suretiyle ilan edildiği, itiraz edilmeksizin ke

sinleştiği, davacının ise 19.9.1986 tarihinde istediği imar çapı vesi-

kasının verilmesi sırasında imar planına muttali olduğundan bahisle

planın iptali istemiyle bu davayı açtığı, imar planları ve değişiklik-

leri düzenleyici işlemler olduğundan bu işleme karşı ilan tarihini iz-

leyen günden itibaren dava açma süresi içinde dava açılması gerekirken

süre geçirildikten sonra açıldığı, her ne kadar 2577 sayılı Yasanın 7.

maddesinin 4.fıkrasında düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine dü-

zenleyici işleme karşı dava açılabileceği öngörülmüş ise de, belediye-

den imar çapı isteminin imar planının uygulanması niteliğinde bulunma-

dığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddedilmiş, karar davacı tara-

fından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun dava açma süresini düzenle

yen 7.maddesinin 4.fıkrasında "ilanı gereken düzenleyici işlemlerde da

va süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu iş-

lemlerin uygulanması üzerine ilgililer düzenleyici işlem veya uygula-

nan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler" kuralı yer

almıştır.

Diğer taraftan, dava konusu plan değişikliğinin düzenlendiği tarihte

yürürlükte bulunan 6785 sayılı İmar Kanununun 4.maddesinde yapı ruhsa-

tı almak için belediyeye bir dilekçe ile başvurulması ve dilekçeye ka-

nuna uygun olarak hazırlanmış mimari, statik ve tesisat plan, proje,

resim ve hesaplarının eklenmesi gerektiği belirtilmiş, daha sonra yü-

rürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanununun 22.maddesiyle de ruhsat almak

için önceki yasaya paralel bir başvuru şekli öngörülmüştür.

şu hale göre yapı ruhsatının alınması için yasanın ibrazını zorunlu

kıldığı mimari ve statik projelerin, üzerinde yapı yapılmak istenen ta

şınmazın yürürlükteki imar planında gösterilen tahsis şekli, binanın

niteliği, yapı nizamı, kat adedi v.s. gibi bilgiler olmaksızın düzen-

lenmesi düşünülemiyeceğinden başvuru üzerine idarece verilen imar çapı

nın, düzenleyici işlem olan imar planının uygulanması niteliğinde bu-

lunduğu kuşkusuzdur.

Bu durumda, belediyece verilen imar durumu belgesi üzerine yasal alt-

mış günlük süre içinde sözü edilen belgenin dayanağını oluşturan imar

planı değişikliği işlemine karşı açılan davanın esasının incelenmesi

gerekirken, planın ilanından itibaren yasal dava açma süresinin geçi-

rildiğinden bahisle davanın süre aşımı yönünden reddinde usul ve yasa-

ya uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması-

na karar verildi. (DAN-DER SAYI:72-73) RD/YÖ

 

Karar Metni

Konut tahsisinin ıptali amacıyla kendilerine konut tahsis edilmeyenler tarafından açılan davada danıştay'ca verilen iptal kararı konut tahsisi yapılan kişilerin tümünü ilgilendirdiğinden bu kararın ilgilili ki-

şilere bildirilmesinin kararın gereği olduğu, buna ilişkin tebligat

ile konutların tahliyesini amaçlayan tebligatın, bakanlık onayının ge-

ri alınarak tapu verilmesi istemini içeren başvurunun cevap verilmemek

suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada süre

başlangıcı kabul edilemeyeceği hk.[186]

 

Dava, Gecekondu Önleme Bölgesindeki sosyal konutlardan davacıya yapı-

lan tahsisi iptal eden Bakanlık onayının geri alınarak tapu verilmesi

istemini içeren başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin

işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince davacıya davalı

Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca Çankaya-Yıldız Gecekondu Önleme Böl-

gesindeki sosyal konutlardan 25.7.1980 tarihli onayla tahsis yapıldı-

ğı, ancak bu konutlarda kiracı olarak oturanlardan mülk tahsisi yapıl-

mayan kişilerce Danıştay'a açılan davada, Danıştay 6.Dairesince mülk

tahsisine ilişkin 26.7.1980 tarihli Bakanlık olurunun iptal edilmesi

üzerine tahsisin 25.4.1983 günlü onayla kaldırıldığı ve bu işlemin da-

vacıya 31.8.1983 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu işlemin te-

bellüğ tarihinden itibaren 2577 sayılı Yasanın 7 ve 11.maddeleri hü-

kümleri uyarınca 60 gün içinde dava açması ya da davalı idareye bu iş-

lemin kaldırılması, geri alınması veya yeni bir işlem yapılması için

müracaatı gerekirken, bu süreler geçtikten sonraki bir tarih olan

25.4.1986 tarihinde tapu tahsisinin iptali işleminden dönülerek tapu

verilmesi talebiyle davalı idareye müraccat ederek davalı idarece 60

gün içinde cevap verilmemesi üzerine 25.6.1986 tarihinde açılan dava-

nın süreaşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı belirtilerek da-

va süreden reddedilmiş bu karar davacı vekillerince temyiz edilmiştir.

Olayda davacıyla birlikte 60 kişiye 25.7.1980 günlü, Bakanlık onayı

ile yapılan tahsisin iptali için kendilerine konut tahsis edilmeyenler

tarafından açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin tahsisin iptali

yolundaki kararı, konut tahsisi yapılan kişilerin tümünü ilgilendirdi-

ğinden bu kararın ilgili kişilere bildirilmesi aynı kararın bir gereği

olup buna ilişkin tebligat ile Bakanlıkça bu kararın bir sonucu olarak

değerlendirilerek sözü edilen kişilerin konutlardan tahliyesini amaç-

layan tebligatın bu davada süreye başlangıç kabul edilmesine olanak

bulunmadığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme

kararının bozulmasına;

Uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler

dava hyakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden, 2577 sayılı Yasa-

nın 49.maddesinin 2.bendi uyarınca işin esasının inceleneesine gelin-

ce; 775 sayılı Gecekondu Yasası Uygulama Yönetmeliğinin 36.maddesinde;

Gecekondu Kanununun 31.maddesi gereğince İmar ve İskan Bakanlığınca

yaştırılan konutların gecekondu bölgelerinin tasfiyesi ve ıslahı sebe-

biyle açıkta kalacaklara ve arsa tahsisi için yönetmelikte öngörülen

şartları taşıyıp kendisine arsa tahsis edilmeyen konutsuz vatandaşlara

mülk olarak tahsis edilmesi öngörülmüş, aynı yönetmeliğin 5.maddesinde

de, Gecekondu Yasasına göre konut yardımından yararlanacak kişilerin

yoksul ve dar gelirli olması, ayrıca kendisinin veya eşinin veya ergin

olmayan çocuğunun herhangi bir belediye sınırı içinde ev yapmaya elve-

rişli arsa veya apartmanın ayrı bir dairesine, karşılık olan payına

sahip bulunmamasının şart olduğu kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Çankaya'da 1969-1970 yılları proğramına göre

775 sayılı Yasa uyarınca inşa ettirilen konutların 60 adedinin Cumhur-

başkanlığı Genel Sekreterliğince gönderilen listede isimleri belirti-

len Cumhurbaşkanlığı personeline bu görevleri süresince kullanılmak

koşuluyla kiralık olarak tahsis edildiği, daha sonra Cumhurbaşkanlığı

Genel Sekreterliğinin 4.7.1980 günlü yazılarıyla, kiralık olarak kul-

landırılmakta olan 60 konutun anılan yazı ekinde liste halinde isimle-

ri gönderilen 60 kişiye mülk olarak tahsisinin istenilmesi üzerine

25.7.1980 günlü onayla sözü edilen 60 konutun 775 sayılı Yasa ve Yönet

melik uyarınca verilmesi gereken beyannameler ve gerekli diğer belge-

lerin tamamlattırılarak listede adı yazılı kişilere tahsis edildiği,

bu arada 60 konutta Cumhurbaşkanlığı personeli sıfatıyla kiracı olarak

oturupta, gönderilen listede isimleri bulunmayan ve bu nedenle kendi-

lerine tahsis yapılmayan 9 kişi tarafından tahsis yapılmasına ilişkin

olurun iptali istemiyle Danıştay 6.Dairesinde açılan davalar sonucunda

anılan Dairece, 775 sayılı Yasa ile ilgili Yönetmelikte yazılı esas ve

usuller gözönüne alınmadan sadece Cumhurbaşkanlığı Genel sekreterliği-

nin gönderdiği listede isimlerinin yazılmış olması nedeniyle sosyal

konutların bu kişilere mülk olarak tahsis edilmesinde mevzuata uyarlık

görülmediğinden olurun iptaline karar verildiği, bu karar üzerine

25.4.1983 günlü onayla 60 kişiye mülk olarak tahsis edilen 60 konutla

ilgili 25.7.1980 günlü Bakanlık olurunun iptal edildiği ve bu konutlar

da oturanların tahliyesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak Da-

nıştay Altıncı Dairesince verilmiş bulunan karar bu kişilere hiç bir

şekilde tahsis yapılamayacağı anlamında olmayıp uyuşmazlığa konu konut

ların 775 sayılı Yasa ve ilgili yönetmelikte yazılı esas ve usullere

uyulmadan tahsis edilmesinin mevzuata aykırılık teşkil ettiği gerekçe-

siyle konut tahsisine ilişkin olurun iptaline yöneliktir.

Bu durumda davalı idarece sadece bu olurun iptali ile yetinilmeyip,

Danıştay 6.Daire kararında yazılı gerekçe doğrultusunda 775 sayılı

Yasa ve Uygulama Yönetmeliği gereği kendilerine konut tahsisi istemiy-

le Bakanlığa başvuranların tümünün durumunu inceleyerek yeniden değer-

lendirme yapılması ve hak sahibi olan kişilerin belirlenmesi gerekir.

Oysa böyle bir değerlendirme yapılmadan söz konusu konutların bir kamu

kuruluşuna satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı Bakanlık, ancak beyanname

ve gerekli diğer belgeleri verenlerin değerlendirmesini yapıp hak sa-

hibi olanları belirledikten sonra mevcut konutlardan artan olması ha-

linde bu konutlar hakkında mevzuat çerçevesinde işlem tesis edebilir.

Konutların tümünü, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın bir kamu ku-

ruluşuna devretmesi mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

İlk dilekçede tazmini istenilen miktar 8 milyon ise de ikinci dilekçe-

de miktar 4 milyon olarak belirtildiğinden ve ikinci dilekçede talep

edilen miktarın indirilmesine engel bir kural bulunmadığından, süreden

red kararında avukatlık ücretinin 4 milyon üzerinden hesaplanması ge-

rektiği hk. [187]

 

Dava, taşınmaza inşaat ruhsatı verilmesi isteminin reddi yolundaki iş-

lemin Danıştay'ca iptali üzerine tazminat istemiyle açılmış, mahkemece

dava süresinde açılmamış olduğu gerekçesiyle reddedilmiş, karar davacı

lar tarafından temyiz edilmiştir.

Mülga 521 sayılı Danıştay Kanununun 71.maddesinde, ilgililerin hakları

nı da ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'da doğrudan doğ-

ruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte aça-

bilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlan

ması üzerine bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması ha

linde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle do-

ğan zararlardan dolayı, icra tarihinden itibaren doksan gün içinde tam

yargı davası açabilecekleri hükme bağlanmıştır.

20.1.1982 günü yayımlanarak yürürlüğe giren 2577 Sayılı İdari Yargıla-

ma Usulü Kanununun 12.maddesinde de yukarıdakine paralel bir hüküm ge-

tirilmiş, dava açma süresi ise yasanın 7.maddesinde altmış gün olarak

belirlenmiş bulunmaktadır.

Dava konusu olayda ise inşaat ruhsatı isteminin 22.3.1979 günlü işlem-

le reddi üzerine davacılardan Abdulkadir Celeloğlu'nun tesis edilen bu

olumsuz işlemin iptali için dava açtığı,bu davanın Danıştay Altıncı Da

ire kararıyla işlemin iptali şeklinde sonuçlandığı, iptal kararının

adı geçene 28.4.1983 günü tebliğ edildiği, Danıştay Altıncı Dairesinin

E: 1979/1649 sayılı dava dosyasının incelenmesinden anlaşılmakta olup,

Abdulkadir Celaloğlu yasada öngörülen 60 günlük süreyi geçirdikten son

ra 20.7.1983 tarihinde tazminat davasını açmış, diğer iki davacı ise

olay tarihinde yürürlükte bulunan 521 sayılı Kanun hükümleri uyarınca

doksan gün içinde iptal veya tam yargı davası açmayarak dava açma süre

sini geçirmiş bulunmaktadır. Her ne kadar Abdulkadir Celaloğlu'nun aç

tığı iptal davasının sonuçlanması üzerine onunla birlikte tazminat is-

temiyle bu davayı açmışlarsa da kendileri yönünden dava açma süresi

ruhsat isteminin reddi şeklindeki işlemin tebliği tarihi olan 29.3.

1979 günü başlamış olup, paydaşları Abdulkadir Celaloğlu'nun açtığı da

vanın işlemin iptali şeklinde sonuçlanması 1979 yılında geçirilmiş bu-

lunan dava açma süresini ihya etmeyeceğinden İdare Mahkemesinin dava-

nın süre aşımı yönünden reddi yolundaki kararı sonuç itibariyle yerin-

de bulunmakla anılan mahkeme kararının bu gerekçelerle onanmasına;

Öte yandan davacılar her ne kadar 20.7.1983 günü İdare Mahkemesi kayıt

larına geçen dava dilekçelerinde talep ettikleri tazminat miktarını 8

milyon lira olarak göstermişlerse de davalı Belediye Başkanlığının ce-

vabına karşılık olarak süresinde verdikleri dilekçelerinde aslında ta-

lep ettikleri miktarın 4 milyon lira olduğunu, dava dilekçesinde dakti

lo hatası olarak 8 milyon lira olarak yazıldığını belirttikleri gibi

süresinde verilen ikinci dilekçede talep edilen tazminat miktarının in

dirilmesini engelleyen bir hüküm de bulunmadığından, davacıların açtık

ları davanın 4 milyon lira tazminat ödenmesi istemini içeren bir dava

olarak görüşülerek karara bağlanması ve dava süreaşımı yönünden redde-

dildiğinden davalı lehine takdir edilen avukatlık ücretinin de bu mik-

tar üzerinden hesaplanması gerekmekte olup avukatlık ücretinin 8 mil-

yon lira üzerinden hesaplanmış olması nedeniyle kararın bu bölümünün

bozulmasına;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 3.fıkrası

uyarınca karar verildi.

 

(DAN-DER, SAYI:60-61)

 

 

Karar Metni

Tebellüğden imtina edildiğine ilişkin tutanağın, yazılı bildirimin yerine geçmeyeceği hk.[188]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ?

Vekilleri : Av. ?

Karşı Taraf : Sağlık Bakanlığı

İsteğin Özeti : Ankara 2. İdare Mahkemesinin 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K:2003/1039 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Süleyman Aydın

Düşüncesi : Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Semra Şentürk

Düşüncesi : Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi hemşiresi olan davacının Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşireliğine naklen atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, davayı süreaşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Anayasanın 125. maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin (2-a) bendinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle dava açma süresinin başlamasında, "yazılı bildirimin" esas alınması öngörülmüştür.

Yazılı bildirimle amaç, hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından, ilgililere idari işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılabilir biçimde duyurulmasıdır. İşlemin ilgilisi tarafından tebellüğ etmekten kaçınması halinde öğrenme ile beklenen amacın gerçekleştiği de kabul edilmektedir ki, bu husus kamu düzeninden sayılan idari istikrarı sağlamanın gereğidir.

Bu durumda, dava açma süresini başlatacak ve yazılı bildirimden beklenen amacı gerçekleştirecek olan öğrenme idari işlemin biçim ve içerik bakımından tam olarak ilgilisine aktarılması koşuluyla sağlanabilecektir.

Olayda, dava konusu işlemi, davacının 26.7.2002 gününde öğrendiği kabul edilmekle birlikte, bu durumun dayanağı olarak gösterilen tutanakta dava konusu işlemin, tüm unsurlarıyla davacıya aktarıldığı ve bu suretle duyurulduğu yolunda bilgi bulunmadığı gibi davacının aynı gün düzenlenen sağlık raporunu ibraz ettiği de gözönüne alındığında, söz konusu tutanağa dayanılarak, dava açma süresinin başlatılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği görülerek yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:

Davacı, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi hemşireliğinden Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşireliğine naklen atanmasına ilişkin 12.7.2002 tarihli işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı özlük ve parasal kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesinin 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K:2003/1039 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, idari işlemin bildirim tarihinden itibaren 60 gün olduğu; bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirildiği; bakılan davada, idarece dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı; bu suretle yazılı bildirimle beklenen amacın gerçekleştiği; sözü edilen tarihi izleyen 27.7.2002 gününden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 25.9.2002 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı, davanın süresinde olduğunu ileri sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, Danıştay'da ve idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak, altmış gün olduğu belirtilmiş; Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2/a. bendinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında "yazılı bildirim" in esas alınması öngörülmüştür.

Anılan kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eder nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılır bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Ancak bu kural idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.

Bakılan davada, Mahkemece; dava konusu işlemin 26.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmek istenildiği; ilgilinin sözü edilen tebligatı almaktan kaçınması üzerine bu durumun 26.7.2002 tarihli tutanakla kayıt altına alındığı, bu suretle yazılı bildirimden beklenen amacın gerçekleştiği gerekçesine yer verilerek, dava süresi, tutanak tarihini izleyen günden itibaren başlatılmış ise de, sözü edilen tutanakta dava konusu işlemin, yazılı bildirimden beklenen amacı gerçekleştirecek şekilde tüm unsurlarıyla ilgilisine aktarıldığı ve bu suretle duyurulduğu yolunda bilgi bulunmadığı; idarece, Dairemizin 23.3.2004 tarihli ara kararına cevap olarak gönderilen belgelerden davacının sözü edilen evrakı tebellüğden kaçınması üzerine ilgili evrakın Tebligat Kanunu'nun 21. ve Tebligat Tüzüğü'nün 30. maddeleri uyarınca davacıya tebliğ edildiğine dair bilgi ve belge de sunulmadığı anlaşıldığından, söz konusu tutanağa dayanılarak dava açma süresinin başlatılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Belirtilen durum karşısında, dava dilekçesinde gösterilen bildirim tarihine (2.8.2002) göre süresinde açılan davada, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davanın reddinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 30.6.2003 günlü, E:2002/1404, K:2003/1039 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan 12.800.000.- lira harç pulu ile 6.500.000.- lira posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine, 11.6.2004 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

AZLIK OYU

Temyize konu edilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.

 

(DAN-KAR-DER; SAYI:6)

 

 

Karar Metni

Dava açma süresi geçirildikten sonra, dava konusu yönetmeliğin değiştirilmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun, 2577 sayılı kanunun 11. maddesine göre dava açma süresini durdurmayacağı hk.[189]

 

Davacı : ...

Vekili : Av. ...

Davalı : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

İsteğin Özeti : Davacı Sendika tarafından 1 Aralık 1999 gün ve 23893 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Memurlarının Atama ve Yerdeğiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin 11. ve 12. maddelerinin ve alt bentlerinin iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETi ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi gereğince ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi Serpil Gençbay'ın açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğuna işaret edilmiş; 11. maddesinde de "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır..." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, aynı Kanunun 8. maddesinde sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, 7. maddesinin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hükmü yer almıştır.

Dava konusu edilen Yönetmelik 1 Aralık 1999 günlü, 23893 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup, bu tarihi izleyen günden itibaren altmış gün içerisinde dava açılmadığı gibi davacı Sendikanın, dava açma süresinin geçirilmesinden sonra dava konusu Yönetmelik maddelerinin değiştirilmesi istemiyle davalı idareye yaptığı 31.3.2003 günlü başvuru; 2577 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 11 inci maddesine göre dava açma süresini durdurmayacağından, davanın süre aşımı yönünden reddine, 22.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

DAN-KAR-DER ; SAYI:3

 

 

Karar Metni

İdareye belli konuda işlem tesisi için yükümlülük getiren yasa kuralına karşın, idarenin hareketsiz kaldığı durumlarda ya da belli bir göreve veya kadroya atama gibi zaman içinde koşulların değişmesi nedeniyle idarenin yeni bir değerlendirme yapmasını gerektiren konularda, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca idareye başvurulup, dava açılabileceği hk.[190]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : ... Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. ..., Av. ...

İsteğin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Ali Alpat

Düşüncesi : 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi dikkate alındığında davada süre aşımı bulunmadığından aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Saadet Ünal

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Davacı, başarılı olduğu kurum içi memurluk sınavı gereğince memur pozisyonuna atanmak için yaptığı başvurunun reddine ilişkin ... günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; ... tarihinde yapılan sınavı kazanan davacının, göreve başlatılmaması üzerine makul bir süre bekletildikten sonra 2577 sayılı Yasanın 7. ve 11. maddeleri uyarınca doğrudan ya da idareye başvurduktan sonra yasal süresi içinde dava açması gerekirken aradan uzunca bir süre geçtikten sonra ... tarihinde idareye başvuruda bulunarak bu davayı açtığından davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle dava, süre aşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı; davanın süresinde olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü yer almakta; aynı Yasanın 10. maddesinde ise, "1- İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.

2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmüne yer verilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, teknisyen yardımcısı olarak görev yapan davacının ... tarihinde yapılan kurum içi memurluk sınavını kazandığı, ancak ... günlü Başbakanlık Genelgesi ve Ulaştırma Bakanlığının ... günlü yazısı gerekçe gösterilerek atamasının yapılmadığı, davacının, memurluğa atanmak için yaptığı ... günlü başvurusunun, ...günlü dava konusu işlemle reddi üzerine ... tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İdareye belli konuda işlem tesisi için yükümlülük getiren yasa kuralına karşın, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ya da belli bir göreve veya kadroya atanma gibi zaman içerisinde maddi ve/veya hukuksal koşulların değişmesi nedeniyle idarenin yeni bir değerlendirme yapmasını gerektiren konularda, ilgililerin ileriye dönük şekilde hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi uyarınca haklarında yasanın öngördüğü işlemin yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10. maddede öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunduğundan ve ... tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle yasal süresi içinde bakılan davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süreaşımı yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına,15.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

DAN-KAR-DER ; SAYI:3

 







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (2378 okuma)

[ Geri Dön ]