imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 16
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 16


Yeni Sayfa 2

Karar Metni

İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tesis edilen işlem dolayısıyla, işlemin dayanağı düzenleyici işleme karşı açılan davada da, ihtirazi kayıt dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı inceleme yapılacağı hk.[161]

 

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: ...

Vekilleri : Av. ...

Karşı Taraf : Başbakanlık

Davanın Özeti : 8.1.2003 gün ve 24987 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2003/5141 sayılı; 14.10.2003 gün ve 25259 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2003/6258 sayılı ve 14.3.2004 gün ve 25402 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 8.3.2004 gün ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle açılan dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması istemine ilişkindir.

Savunmanın Özeti : 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda yer alan açık bir yetki hükmü kullanılarak çıkarılmış olan Bakanlar Kurulu Kararlarının açıkça hukuka aykırı olduğunun ileri sürülemeyeceği; 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Kararın 8 ila 13'üncü maddelerinin 2004/7792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Tetkik Hakimi Ayşegül Şahin'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe, Temmuz/2004 dönemi özel tüketim vergisi beyannamesinin, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararının 8'inci maddesine göre hesaplanan özel tüketim vergisine itirazları olduğu şerhini içeren ihtirazi kayıt dilekçesi ile verilmesinden sonra, bu beyannameye göre tahakkuk ettirilen verginin tebliği üzerine, biranın tabi olduğu özel tüketim vergisi oran ve miktarlarını düzenleyen 2003/5141; K:2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki kararlarının "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Davacı Şirketin düzenleyici işlemlerin iptali istemini içeren bu davayı açmasının nedeni tahakkuk işlemi, ihtirazi kayıtla verdiği Temmuz/2004 dönemi beyannamesi üzerine tesis edildiğinden ve ihtirazi kayıt dilekçesinde de 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ek Kararın 8'inci maddesine göre hesaplanan vergiye itirazı bulunduğu belirtildiğinden, 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların, bu uygulama işlemi dolayısıyla davacı Şirketin menfaatini ihlal ettiğinden de söz edilemeyeceğinden, davacı Şirketin 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi; 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ek Kararın "birayla" ilgili kısmının ise Danıştay Yedinci Dairesinin 2003/2142 esasında kayıtlı dosyanıda yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğinden, buna ilişkin istem hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı H.Hüseyin Tok'un Düşüncesi: Davacı şirket tarafından 2003/5141, 2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki kararların bira ile ilgili kısımlarının iptali istemiyle açılan davada, 2003/6258 sayılı kararın eki karara karşı açılan dava sebebiyle Danıştay Yedinci Dairesince 29.4.2004 gün ve E:2003/2595 sayılı kararla yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinden anılan Bakanlar Kurulu Kararı yönünden yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 2003/5141 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki kararlara yönelik yürütmenin durdurulması isteminin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe, Temmuz/2004 dönemi özel tüketim vergisi beyannamesinin, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 8'inci maddesine göre hesaplanan özel tüketim vergisine itirazları olduğu şerhini içeren ihtirazi kayıt dilekçesi ile verilmesinden sonra, bu beyannameye göre tahakkuk ettirilen verginin tebliği üzerine, biranın tabi olduğu özel tüketim vergisi oran ve miktarlarını düzenleyen 2003/5141; 2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması niteliğinde bulunması koşuluna bağlıdır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378'inci maddesininin 2'nci fıkrasında; mükelleflerin, beyan ettileri matrahlara ve bu matrah üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları hükme bağlanmış, fıkranın devamında ise, bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz olduğu belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında da, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlere karşı dava yoluna gidilebileceği yolunda düzenlemelere yer verilmek suretiyle, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanılarak yapılan tarh işlemlerinin idari davaya konu edilebileceği dolaylı olarak kabul edilmiştir.

Bu düzenlemelere ve Danıştayın istikrar bulan içtihadına göre, kural, beyan edilen matrahlar üzerinden yapılan tarh işlemlerine karşı dava açılamayacağıdır. Bu kuralın istisnası, vergi hatası sebebiyle öngörülen düzeltme ve şikayet başvuruları sonucu tesis edilen işlemler ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden yapılan tarh işlemlerine karşı idari dava yoludur. Ancak, tüm bu hallerde, dava konusu edilen idari işlemin hukuka uygunluk denetimi, söz konusu istisnai durumlarla sınırlıdır..

Olayda; davacı Şirketin, düzenleyici işlemlerin iptali istemini içeren bu davayı açmasının nedenini oluşturan tahakkuk işlemi, ihtirazi kayıtla verdiği Temmuz/2004 dönemine ait beyannamesi üzerine tesis edildiğinden ve ihtirazi kayıt dilekçesinde de, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 8'inci maddesine göre hesaplanan vergiye itirazı bulunduğu belirtildiğinden; söz konusu tahakkuk işleminin, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulaması olduğu açıktır. Dolayısıyla, bu uygulama işlemine dayanılarak, daha önceki tarihlerde Resmi Gazete'de yayımlanan ve süresinde idari davaya konu edilmeyen 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların iptali istenen "birayla" ilgili kısımlarının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine; 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın "birayla" ilgili kısmının ise, Dairemizin 2004/2142 esasında kayıtlı dosyasında yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğinden, işbu dosyadaki istem hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, 2.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

Karar Metni

Dava konusu işlem, tebligat kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği hk.[162]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ?

Vekili : Av. ?

Karşı Taraf : İzmir Valiliği

İstemin Özeti : İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.02.2003 günlü, E:2002/1431, K:2003/255 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin Yakaköy Muhtarlığı eliyle tebligata çıkarıldığı, tebligat zarfının üstünde davacının adresinin yer almadığı, dosyada mevcut ikametgah İlmühaberinden ise davacının Yakaköy Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde oturduğunun yazılı olduğu, davacı tarafından da dava konusu işlemin 11.11.2002 gününde muhtar eliyle öğrenildiğinden bahisle 22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlem, Tebligat Kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Davalı idare tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir tarihte öğrendiğine yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih esas alındığında davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İzmir İli, Bornova İlçesi, Yakaköy Köyü, ? pafta, ? ada, ? parsel sayılı taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak yapılan konut inşaatının 3194 sayılı Kanunun 32.maddesi uyarınca yıkımına ilişkin 17.7.2002 günlü, 04/2002-178 sayılı il idare kurulu kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin İzmir Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nün 2.2.2002 günlü, 9220 sayılı yazısı ile 13.9.2002 gününde Yakaköy Muhtarına tebliğ edildiği ve davacının komşusuna da haber verildiği, davanın ise 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde öngörülen 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 22.11.2002 gününde açıldığı anlaşıldığından, 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, aynı Kanununun 11.maddesinde üst makamlara başvurma halinde dava açma süresinin nasıl hesaplanacağı düzenlenmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesindede usulüne aykırı yapılan tebligatlarda muhutabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı öngörülmüştür.

3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesinde bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç, ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine belediye veya Valilikce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği, yapının mühürlenerek inşaatın durdurulacağı, yapı tatil zaptının, yapı yerine asılmak suretiyle yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibince yapının ruhsata uygun hale getirilmemesi halinde ruhsata aykırı yapının yıktırılacağı hükme bağlanmış, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesinde de kendisine tebligat yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ olunacak evrakın o yerin muhtar veya azasına teslim edileceği ve ihbarnamenin binanın kapısına asılacağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı belirtilmiştir.

Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, bir yapının ruhsatsız ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığının tespit edilmesi halinde 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca düzenlenecek olan yapı tatil tutanağının bir nüshasının yapı yerine asılması, bir nüshasının da muhtara bırakılması ile yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapının ruhsata uygun hale getirilerek veya ruhsat alınarak yapının imar mevzuatına uygun hale getirilmemesi durumunda tesis edilecek yıkım işleminin ise ilgilisine tebliğ edilmesinin şart olduğu, ilgilisi, tebligat yapılan adreste oturmuyor ise bu işlemin yapı yerine asılması ve muhtara bırakılması halinde ilgilisine tebliğ edilmiş sayılamayacağı, bu usulün kanunda sadece yapı tatil zaptının tebliği için öngörüldüğü, yıkım işleminin tebliği konusunda ise aksi ispatlanmadıkça ilgilinin öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihin tebliği tarihi olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin Yakaköy Köyü Muhtarlığı eliyle tebligata çıkarıldığı, tebligat zarfının üstünde davacının adresinin yer almadığı , dosyada mevcut ikametgah İlmühaberinden ise davacının Yakaköy Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde oturduğunun yazılı olduğu, davacı tarafından da dava konusu işlemin 11.11.2002 gününde muhtar eliyle öğrenildiğinden bahisle 22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlem, Tebligat Kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Davalı idare tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir tarihte öğrendiğine yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih esas alındığında davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.2.2003 günlü, E:2002/1431, K:2003/255 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 11.910.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:109)

 

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

 

Karar Metni

Belediye encümeni kararıyla tesis edilen yıkım işlemine karşı, 2577 sayılı Yasanın 11.maddesinde öngörülen usule göre dava açılabileceği hk.[163]

 

Temyiz İsteminde Bulunan :1-?

Vekili : Av. ?

2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. ?

Karşı Taraf :1 - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. ?

2-?

Vekili : Av. ?

İstemin Özeti :İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/749, K:2003/1084 sayılı kararının davacı tarafından usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması davalı idare tarafından ise vekalet ücreti yönünden bozulması istenilmektedir.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın Savunmasının Özeti :Temyiz edilen kararın esasına ilişkin kısmında bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Davacının Savunmasının Özeti :Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Halil Koç'un Düşüncesi :Davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesinde öngörülen usule uygun olarak süresinde açıldığının anlaşılması karşısında idare mahkemesince, işin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi :Davacıya ait yapıda projeye aykırı olarak yapılan ilavelerin 2960 sayılı yasanın 13/d maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 23.1.2003 günlü 50 sayılı Büyük Şehir belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılan davayı süre yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

Temyiz dosyasının incelenmesinden; dava konusu belediye encümen kararının davacıya tebliğini takiben 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca anılan karara itiraz edildiği, itirazın reddedilmesi izerine yasal sürede davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenle davanın süre yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi Kararının bozularak işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul, ? İlçesi, ? pafta, ? ada, ? sayılı parselde bulunan yapıda projeye aykırı olarak yapılan tadilatların 2960 sayılı Yasanın 13/d maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 23.1.2003 günlü, 50 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu belediye encümeni kararının davacıya 7.2.2003 gününde tebliğ edildiği halde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 22.5.2003 gününde açılan davada süre aşımı bulunduğu anlaşıldığından, davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, bu karar esas yönünden davacı vekili, vekalet ücreti yönünden ise davalı idare tararfından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; bu sürenin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı belirtilmiş yine aynı Yasanın "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, olayda, dava konusu belediye encümeni kararının davacının adresine, 7.2.2003 gününde tebliğ edildiği, davacı tarafından 21.2.2003 gününde davalı idareye başvurularak encümen kararının iptalinin istenildiği, davalı idarece 9.4.2003 gününde itirazın reddedilmesi üzerine de 22.5.2003 gününde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11.maddesinde öngörülen usule uygun olarak süresinde açıldığı anlaşıldığından idare mahkemesince, işin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, İdare Mahkemesince, bozma kararından sonra uyuşmazlık ve vekalet ücreti hakkında yeniden bir karar verileceğinden , bu aşamada davalı idarenin temyiz istemi hakkında bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/749, K:2003/1084 sayılı kararının bozulmasına, 20.600.000'er lira karar harcı ile fazladan yatırılan 15.300.000'er lira harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 12.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

(DAN-KAR-DER; SAYI:6)

 

 

Karar Metni

Vekile yapılan tebligatın dava açma süresini başlatmayacağı hk.[164]

 

Temyiz İsteminde Bulunan :...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf :Maçka Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Trabzon İdare Mahkemesinin 8.5.2002 günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Trabzon İli, Maçka ilçesi, ... Köyü, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca gerçekleştirilen parselasyon işlemine ilişkin 27.8.1996 tarihli, 531 sayılı Maçka Belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacının en geç, Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından itiraz edildiği 26.3.2001 tarihinde, dava konusu işlemden haberdar olduğunun kabulü gerektiğinden bahisle, bu tarihten itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7.maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde açılması gereken davanın, 26.2.2002 tarihinde açılmış olması nedeniyle süreaşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

T.C. Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa ilişkin Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli olacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi

 

sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.

Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun parselasyon planlarına karşı açılacak davalara ilişkin 12.2.1970 günlü, E:1969/2, K:1970/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Anayasanın idarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süreaşımının yazılı bildirim tarihinden başlayacağı hükmü karşısında ilan tarihini dava açma süresine başlangıç tarihi kabul etmenin imkansız olduğu, zira Anayasanın temel hukuk kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu hükmün daha önceki kanunlarda bulunup aynı konuyu düzenleyen hükümlere aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen Anayasa hükmünün uygulanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde, düzenlemeye giren her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden, bu planların düzenlemeye tabi tuttukları taşınmaz sahipleri için subjektif ve kişisel işlemler oldukları kuşkusuzdur. Ayrıca, 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında da yukarıda belirtilen düzenlemelerin geçerli olduğu açıktır. Bu itibarla idarenin böyle bir işlemi bizzat davacıya 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca tebliğ etmesi gerekmektedir.

Anılan hükümler uyarınca, olayda, Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada davacı vekiline tebliğ edilen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından 26.3.2001 tarihinde yapılan itirazda dava konusu işlemden bahsedilmiş ise de bu kararın davacıya değil, davacının vekiline tebliğ edilmiş olması karşısında, davacının bu tarihte dava konusu işlem hakkında dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi olduğunun kabulüne olanak bulunmadığından, bu raporun dava açmaya esas alınamayacağı tabiidir.

Bu nedenle, davalı idarece söz konusu işlemin daha önceki bir tarihte davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığına göre, davacının söz konusu işlemi öğrenme tarihi olarak, dava dilekçesinde belirttiği 28.12.2001 tarihi kabul edilmek suretiyle, bu tarihe göre süresinde açılan bu davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğinden İdare Mahkemesince davanın süreaşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Trabzon İdare Mahkemesinin 8.5.2002 günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı kararının BOZULMASINA, 10.120.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YÖ/ÖEK

 

 

 

 

Karar Metni

Parselasyon işleminin dayanağı olan imar planının, parselasyonun idarece yeniden yapılmış olması nedeniyle bu aşamada incelenemeyeceği hk.[165]

 

Temyiz İsteminde Bulunan : İstanbul Valiliği

Vekili :Av. ...

Karşı Taraf : ... Belediye Başkanlığı

Vekili :Av. ..., Av. ...

İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 25.1.2002 günlü, E:2000/1850, K:2002/52 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Şule Tataroğlu'nun Düşüncesi :Davacı imar planının iptali istemini parselin Temel Eğitim ve Lise alanı olarak belirlenmesi yerine sadece Temel Eğitim alanı olarak ayrılmasının daha uygun olduğu savına dayandırmaktadır. Bu durumda söz konusu iddianın yönetmelikte öngörülen asgari standartlar da dikkate alınmak suretiyle dava konusu alandaki eğitim alanı ihtiyacının belirlenmesi suretiyle karşılanması gerekmektedir. Bu durumda mahkeme kararının parselasyon işlemine yönelik kısmın onanması imar planına ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Dava, Gaziosmanpaşa ilçesi, Boğazköy Beldesinde hazine adına kayıtlı ... pafta ... parselide kapsayan alanda 2981 sayılı Kanunun 10/b-c maddesi uyarınca uygulama yapılmasına ilşikin 15.2.1999 gün ve ... sayılı Belediye Encümeni kararı ile bu uygulamanın dayanağı olan imar planlarının iptali istemi ile açılmış, İdare Mahkemesince, 15.2.1999 gün ve ... sayılı Encümen kararı, 12.6.2000 gün ve ... sayılı Encümen kararı ile ortadan kaldırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, uyuşmazlık konusu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın plana yönelik kısmınında reddine karar verilmiştir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari YargılamaUsulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, 11.11.1998 gün ... sayılı Boğazköy Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonu ile 1/1000 ölçekli ıslah imar uygulama planının kabul edildiği ve hazine adına kayıtlı 19.300 m2 büyüklüğündeki ... pafta ... parselin Temel Eğitim ve lise alanı olarak belirlendiği, davacı idarenin ise söz konusu parsellerin tamamının Temel Eğitim alanı olarak ayrılması gerektiği belirtilerek dava açtığı anlaşılmakta ise de,bilirkişi raporunda bu konunun incelenmediği görülmüştür.

İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 10.maddesi uyarınca Ek-1 deki tabloda belirtilen asgari standartlara uyulup uyulmadığı konusunun araştırılmadan verilen kararda isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle davacının encümen kararına yönelik temyiz isteminin reddi ile kararın, karar verilmesine yer olmadığına yönelik kısmının onanması, imar planlarına yönelik temyiz isteminin kabulü ile eksik incelemeye dayalı idare Mahkemesi kararının redde yönelik kısmının ise bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul, Gaziosmanpaşa, ... pafta, ... parsel sayılı taşınmazda parselasyon yapılmasına ilişkin 15.2.1999 günlü, ... sayılı belediye encümeni kararı ile, bu uygulamanın dayanağı olan ve son onay tarihli imar planının iptali istemiyle açılmış, idare Mahkemesince; E:2000/1182 sayılı dava dosyası ve yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden,dava konusu parselasyon işleminin 12.6.2000 günlü 80 sayılı belediye encümeni kararı ile ortadan kaldırıldığından söz konusu işlem hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın imar planına yönelik kısmında ise taşınmazın 11.11.1998 günlü Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planlarda kısmen yol, kısmen ilköğretim ve lise alanı olarak ayrıldığı, planın şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının parselasyon işlemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmında 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Davanın imar planına yönelik kısmına gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 1.fıkrasında; "Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür." 4.fıkrasında da "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz" hükümleri yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, 15.2.1999 günlü ... sayılı belediye encümeni kararlarıyla onaylanan parselasyon işleminin 12.6.2000 günlü, ... sayılı belediye encümeni kararıyla yeniden parselasyon yapılması nedeniyle geçerliliğini yitirdiği ve hukuken mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, anılan parselasyon işleminin dayanağını oluşturan imar planının iptaline ilişkin istemin bu aşamada incelenemeyeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 25.1.2002 günlü, E:2000/1182, K:2002/51 sayılı kararının parselasyon işlemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının ONANMASINA, imar planına yönelik kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 10.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Karar Metni

Dava konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme karşı açılan davada süreaşımı bulunmadığı hk.[166]

 

Temyiz İsteminde Bulunanlar :...

Vekili :Av. ...

Karşı Taraf :1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili :Av. ...

2-... Belediye Başkanlığı

Vekili :Av.

İstemin Özeti :...İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu'nun Düşüncesi :Dava konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme karşı açılan davada süreaşımı bulunmadığından İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, ...'nda davacılara ait parselleri de kapsamına alan bölgedeki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve ... günlü, ... sayılı imar durum belgesinin iptali istemiyle açıldığı, İdare Mahkemesince, 14.4.1999 onay tarihli imar planlarının 29.6.1999-28.7.1999 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, davacının 27.2.1999 gününde yaptığı itirazın cevap verilmeyerek reddedildiği, 14.1.2000 günlü dilekçeyle imar durumu istenildiği, verilen imar durumu üzerine bakılan davanın açıldığı, dava konusu plana karşı askı süresi içinde yapılan itiraza bir aylık askı süresinin son gününden itibaren 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi üzerine itirazın zımnen reddedildiği tarih olan 25.9.1999 gününden itibaren en geç 24.11.1999 gününde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra, imar durumu belgesinin tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildiriminin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, dördüncü fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.maddesinin 1.fıkrasında; "süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar" hükmüne, yine aynı Kanunun 11.maddesinde; "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa iistemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur" hükmüne yer verilmiştir.

Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar planının iptali istemiyle 257 sayılı Yasanın 7.maddesine belirtilen süre içerisinde dava açılabileceğinde anılan hükümler karşısında duraksama bulunmamaktadır.

Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durrumu belgesinin iptali istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, imar planlarıyla bu planların uygulanması niteliğindeki imar durumu belgesi hakkında inceleme yapılarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, ...İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının BOZULMASINA, 3.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

DAN-KAR-DER; SAYI:1

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

Karar Metni

İmar planına karşı bır aylık askı süresı ıçınde ve askı süresının son gününü ızleyen günden ıtıbaren 60 günlük yasal ıdarı dava açma süresı ıçerısınde ıtırazda bulunulabıleceğı ve dava açma süresının hesaplanması hk.[167]

 

Temyiz İsteminde Bulunan :Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı

Karşı Taraf :1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili:Av. ...

2-... Belediye Başkanlığı

Vekili:Av. ...

İstemin Özeti :... İdare Mahkemesinin ... günlü,... sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmaların Özeti:Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulumadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının

onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, ..., ... pafta, ... parsel sayılı taşınmazı belediye hizmet alanı olarak belirleyen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı ... Belediye Meclisi kararının ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında değişiklik yapılmasına ilişkin ... günlü, 19 sayılı ... Büyükşehir Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu imar planı değişikliklerinin 3.6.1998-3.7.1998 günleri arasında askıya çıkartıldığı, askı süresi içinde ... gününde tebliğ edilen .. günlü, .. sayılı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı yazısı ile de parselde plan tadilatı yapıldığının davacı idareye bildirildiği, bu planlara karşı askı süresi içinde itirazda bulunulmadığı,askı süresinden sonra ... günlü,... sayılı dilekçe ile plan tadilatlarına karşı itirazda bulunulduğu ve itirazın reddedilmesine ilişkin işlemin ... gününde tebliğ edilmesi üzerine ... gününde bu davanın açıldığı anlaşıldığından, dava konusu planlara karşı askı süresi içinde itirazda bulunulmadığından, son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmiş; bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Yasanın "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, Altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır.

Özel Kanun olan 3194 sayılı İmar Kanununun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin (b) bendinde ise, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlar" kuralı yer almaktadır.

Anılan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, imar planlarına karşı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuru için, özel bir Kanun olan 3194 sayılı Yasanın 8/b maddesi ile özel bir itiraz süresi getirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği gibi; planlara karşı askı süresinin son gününü izleyen günden itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi kapsamında başvuruda bulunulması halinde ise, işlemeye başlayan idari dava açma süresinin duracağı ve 60 gün içinde cevap verilmemesi halinde istek reddedilmiş sayılacağından, 60 günlük yasal idari dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye başlayacağı, bu sürenin son gününe kadar cevap verilmesi halinde ise bu tarihi izleyen günden itibaren yine kalan sürenin işlemeye başlayacağı ve toplam olarak 60 günlük bu süre içinde idari dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda ise, 3.6.1998-3.7.1998 günleri arasında askıda kalan planlara karşı askı süresinin son gününü izleyen günden itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde ... günlü dilekçe ile itirazda bulunulduğu ve 60 günlük süre içinde itirazın reddedildiğinin ... gününde davacıya bildirilmesi üzerine, kaldığı yerden işlemeye başlayan 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde ... gününde bu davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının BOZULMASINA 10.12.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y :İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyoruz.

 

Karar Metni

Turizm merkezi ilan edilen bölgenin 1/5000 ölçekli nazım imar planı olmaksızın 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılıp onaylanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu edilen diğer işlemlerin iptali için ise süresinde dava açılmadığı hk.[168]

 

Davacılar : ..., ..., ..., ..., ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : 1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı

2-... Belediye Başkanlığı

3-Turizm Bakanlığı

4-Başbakanlık

5-Bayındırlık ve İskan Bakanlığı

Davanın Özeti : 19.2.1980 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı ... Belediye Meclisi kararı ile kabul edilerek 27.5.1998 günü Turizm Bakanlığı'nca onaylanan ... ... Bölgesi (... ile ... Bulvarı arasında kalan) "Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini" kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının, ... ... halihazır paftalarına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve alanın 1982 yılında Turizm Merkezi olarak ilanına ilişkin kararın, imar mevzuatına, şehircilik esaslarına, planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu, kıyı kenar çizgisini aşan binalar yapıldığı, kıyı bandının yoğun yapılaşmaya açıldığı, koruma kurulu kararlarına uyulmadığı, Konyaaltı Plajının korunması gerektiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

... Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.

... Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti:Uyuşmazlığa konu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 1/5000 ölçekli nazım imar planına göre yapıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Turizm Bakanlığının Savunmasının Özeti: Davanın süresinde açılmadığı,uyuşmazlığa konu planların kesinleştiği, 1/1000 ölçekli planın 2634 sayılı Yasanın 7.maddesi uyarınca onandığı, herhangi bir yoğunluk artışı getirilmediği, Kıyı Kanununa uygun olduğu, turizm merkezinin iptali isteminin şehrin gelişimi ve çevre değerleri açısından kabul görmesinin mümkün olmadığı, davanın yasal dayanağının bulunmadığı ileri sürülerek reddi gerektiği savunulmaktadır.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Savunmasının Özeti:1980 yılı onaylı 1/5000 ölçekli planın iptali istemiyle süresinde dava açılmadığı, turizm merkezi ilanından sonra bölgede 1/5000 ölçekli nazım imar planının yapılmadığı, ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Başbakanlığın Savunmasının Özeti: Davada süreaşımı bulunduğu, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi E. Emel Çelik'in Düşüncesi : Uyuşmazlığa konu taşınmazların bulunduğu bölgenin turizm merkezi olarak ilanına ilişkin karar ile 1/2000 ölçekli vaziyet planının 1980 yılı onaylı 1/5000 ölçekli planın iptali istemiyle açılan davanın süresinde olmaması nedeniyle reddedilmesi, turizm merkezi ilanından sonra 1/5000 ölçekli plan yapılmadan 1/1000 ölçekli planın yapılarak onaylanması 3194 ve 2634 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olduğundan anılan dava konusu 1/1000 ölçekli imar planının iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : 19.2.1980 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı ... belediye meclisi kararı ile kabul edilerek 27.5.1998 günü Turizm Bakanlığı'nca onaylanan ... Bölgesi (... ile ... Bulvarı arasında kalan) "Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini" kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının, ... halihazır paftalarına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve alanın 1982 yılında Turizm Merkez olarak ilanına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı Yasanın 8.maddesinin (b) fıkrasında; "imar planlarının nazım imar planı ve uygulama imar planından meydana geleceği mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı ve bunların belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği;

2634 sayılı Yasanın 7.maddesinde de Turizm bölgelerinde ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılan veya yaptırılan ve İmar ve İskan Bakanlığına sunulan planların 6 ay, haritalar ve kıyı kenar çizgisinin iki ay içinde onaylanacağı, Bakanlığın Turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde İmar ve İskan Bakanlığınca onaylı nazım imar planlarına uygun olarak, turizm amaçlı imar uygulama planlarını tadil etmeye ve onaylanmaya yetkili olduğu kurala bağlanmış olup, dava dosyasının incelenmesinden yukarıda belirtilen yasa kuralları uyarınca turizm merkezi olarak ilan edilen bölge içerisinde kalan dava konusu alanla ilgili nazım imar planının Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca, uygulama ima planının Turizm Bakanlığınca onaylanmasında vaziyet planının Belediye ve Bakanlıkca müştereken onaylanmış olan uygulama imar planına göre Turizm Bakanlığınca incelenerek w uygun görülmesinde imar mevzuatına, kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü.

Dava, 19.2.1980 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı ... Belediye Meclisi kararı ile kabul edilerek 27.5.1998 günü Turizm Bakanlığı'nca onaylanan ... Konyaaltı Bölgesi (... ile ... Bulvarı arasında kalan) "Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini" kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının, ... halihazır paftalarına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve alanın 1982 yılında Turizm Merkezi olarak ilanına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılam Usulü Kanununun 7.maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptali istemiyle 27.5.1998 gününde açılan davada dilekçe ret kararı verilmesi üzerine 2.7.1999 gününde kayda giren yenileme dilekçesinde yukarıda anılan imar planları yanında bölgenin 1982 yılında turizm merkezi olarak ilan edilmesine ilişkin kararın, 1/2000 ölçekli vaziyet planının da iptalinin istenildiği, ayrıca dava konusu işlemlerin 25.5.1998 günlü basından öğrenildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, uyuşmazlığa konu bölgeye ilişkin 1/2000 ölçekli vaziyet planının ve turizm merkezi ilanının 25.5.1998 gününde öğrenilmesi üzerine yukarıda belirtilen yasal 60 günlük süre geçirildikten sonra anılan işlemlerin iptali istemiyle 2.7.1999 gününde açılan davada süreaşımı bulunmaktadır.

27.2.1980 gününde askıya çıkarılan 19.2.1980 onaylı 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle askı süresinin son gününü izleyen 60 gün içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 27.5.1998 gününde açılan davanın bu kısmının da süreaşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.

Uyuşmazlığın 1/1000 ölçekli plana ilişkin kısmına gelince;

3194 sayılı İmar Kanununun 5.maddesinde; nazım imar planları; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının gene kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasında esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlar; uygulama imar planları ise, nazım imar planları esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama proğramlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanmıştır.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 7.maddesinde de, Turizm Bakanlığının turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylı nazım imar planlarına uygun olarak, turizm amaçlı imar uygulama planlarını değiştirmeye ve onaylamaya yetkili olduğu belirtilmiştir.

Yukarıdaki hükümlerin birlikte incelenmesinden, Turizm merkezi ilanından itibaren planlamada var olan planlar arasındaki hiyerarşi ilkesi uyarınca 1/5000 ölçekli nazım imar planı yapılıp onaylandıktan sonra bu plana uygun olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da yapılarak onaylanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, turizm merkezi ilan edilen uyuşmazlığa konu bölgenin 1/5000 ölçekli nazım imar planı olmaksızın 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılıp onaylanmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, 19.2.1980 onaylı 1/5000 ölçekli nazım imar planının, turizm merkezi ilanına ilişkin işlemin ve 1/2000 ölçekli vaziyet planının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptaline, aşağıda dökümü yapılan ...-lira yargılama giderinin yarısı olan ...-liranın davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı ile Avukatlık Ücret Tarifesine göre ....-lira avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya, ...- lira avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalılardan ... Belediye Başkanlığına verilmesine 5.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Karar Metni

Dava konusu işlemı tesis ve tebliğ etmeye yetkili olmayan idari birime yapılan başvuru nedeniyle işlemden haberdar olunduğunun kabul edilerek söz konusu başvuru ve başvuruya verilen yanıt esas alınarak dava açma süresinin başlatılmasında isabet görülmediği hk.[169]

 

Temyiz İsteminde Bulunanlar:...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : 1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili: Av. ...

2-... Belediye Başkanlığı

İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

... Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

... Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti:Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Gül Filiz Ercan Aslantaş'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, ..., ..., Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden davacıların uyuşmazlık konusu parselasyon işlemi ile ilgili olarak ... tarihli dilekçe ile ... Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurdukları, anılan idarece 2577 sayılı Yasanın 10.maddesinde öngörülen süre içinde (60 gün)yanıt verilmemesine karşın ikinci altmış gün içinde dava açılmadığı, sonradan söz konusu başvuruya verilen ... günlü yanıt üzerine altmış günlük süre geçirildikten sonra ... gününde kayda giren dilekçeyle açıldığı anlaşılan davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun Uygulanmasına İlişkin hükümleri içeren Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise, tebliğin muhatap muttali olmuş ise muteber olacağı, aksi takdirde tebligatın yapılmamış addedileceği muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bu tarihin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.

Diğer taraftan,3194 sayılı İmar Kanununun arazi ve arsa







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (1902 okuma)

[ Geri Dön ]