imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 11
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 11


Yeni Sayfa 2

Karar Metni

Tıpta uzmanlık öğrenimini yapan davacıya yasal zorunlu çalışma süresini aşan ve izin verilmek süretiyle karşılanmayan nöbet hizmetleri için

sağlık bakanlığına bağlı hastanelerde çalışan emsali sağlık personeli-

ne ödenen tutar üzerinden ödenmesi gerektiği hk.[111]

 

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde asistan olarak görev ya

pan davacının, 1992 Mali Yılı Bütçe Yasasının 46.maddesinin d bendi

uyarınca nöbet tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine

ilişkin işlemin iptali ve hakettiği nöbet tazminatlarının yasal faiziy

le birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada; Ankara Üniversitesi Tıp

Fakültesi Hastanesinde asistan olarak çalışmakla yataklı tedavi kuru-

munda görev yaptğı açık olan davacının, 1992 yılı Bütçe Yasasının 46.

maddesinin d bendi uyarınca 1.4.1992 gününden itibaren nöbet hizmetle-

ri tazminatından yararlandırılması gerekirken, aksine tesis edilen iş-

lemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemi ip-

tal eden ve 1.4.1992 tarihinden itibaren nöbet tazminatı ödenmesine ve

dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına ilişkin Ankara 6.İda

re Mahkemesinin 31.3.1994 gün ve 731 sayılı kararının temyizen incele-

nerek bozulması istemidir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu

ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Ya-

sasının 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde

mümkün olup, davalı idarece öne sürülen hususlar mahkeme kararının, iş

lemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nite-

likte görülmemiştir.

Ankara 6.İdare Mahkemesi kararının davacıya 1.4.1992 gününden itibaren

ödenmesi gereken nöbet hizmetleri tazminatının, dava tarihinden itiba-

ren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin

kısmına gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama usulü Yasasının 12.maddesi idari işlemler-

den, 13.maddesi de idari eylemlerden doğan zararların karşılanması ama

cıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve usullerini düzen

lemiş bulunmaktadır.

"İptal ve Tam Yargı Davaları" başlığını taşıyan ve "İlgililer hakları-

nı ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'a ve İdare ve Vergi

Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yar-

gı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası aça-

rak, bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya

kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya

bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden

itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de

ilgililerin 11.madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." kura

lının yeraldığı 12.maddeye göre, maddi ve manevi zararlara neden olan

idari işlemlerden dolayı ilgili doğrudan doğruya tam yargı davası aça-

bileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte açabilir; ya da ön-

ce iptal davası açarak bu davanın kararı bağlanması üzerine, bu husus-

taki kararın tebliğinden itibaren de dava süresi içinde tam yargı dava

açma yoluna gidebilir.

12.maddenin son tümcesinin yollamada bulunduğu 11.madde "Üst makamlara

başvurma" yı düzenlemekte olup ilk üç fıkrası "İlgililer tarafından

idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması de

ğiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yok

sa işlemi yapmış olan makamdan, İdari dava açma süresi içinde istenebi

lir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdu

rur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süre

si yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de

hesaba katılır." kuralı yer almaktadır.

12.madde, belirtilen seçeneklerin dışında, dördüncü bir seçeneği daha

düzenlenmiş bulunmakta ve ilgililerin "... bir işlemin icrası sebebiy-

le doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi için-

de tam yargı davası" açabileceklerine işaret etmektedir. Bu tümce 521

sayılı Danışta Kanununun 71.maddesine, 1740 sayılı Yasa ile yapılan de

ğişiklikle eklenmiş ve 2577 sayılı Yasanın 12.maddesinde 71.maddenin

değişik Özeti aynen tekrarlanmıştır. 521 sayılı Yasanın söz konusu mad

desinde yapılan değişiklik gerekçesine göre, hakkın ihlali işlemin ic-

rası (uygulanması) tarihinde vuku bulmuş ise, tam yargı davası işlemin

uygulandığı tarihten itibaren yasal süre içinde açılabilecektir.

Bu hükümler karşısında, nöbet tazminatı yönünden belli bir uygulama ta

rihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda İdari Yargılama Usulü

Kanununun 7.maddesine göre uygulama tarihinden itibaren altmış gün

içinde; uygulama üzerine davacı idareye başvurmuş ise 12.maddenin gön-

dermede bulunduğu 11.maddeye göre idarenin bu başvuruya cevap vermemiş

olduğu hallerde uygulama tarihinden itibaren en geç 120 gün, idarenin

cevap verdiği durumlarda ise uygulama tarihinden başvuru tarihine ka-

dar geçen süre de hesaba katılmak koşuluyla cevabın davacıya tebliğ ta

rihinden itibaren altmış gün içinde idari davanın açılmış olması gere-

kir.

Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu tarihten itiba-

ren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın açıldığı tarihten ge-

riye doğru altmış günlük süre içinde ilk uygulama esas alınarak nöbet

tazminatının ödenmesi gerekecek; idareye başvuru tarihinden itibaren

120 günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren altmış

günlük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda ise ancak dava

tarihinden geriye doğru almış günlük süre içinde kalan ilk uygulamadan

doğar zarara hükmedilecektir.

İdare Mahkemesince yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda karar ve-

rilmesi gerekirken, 1.4.1992 tarihinden itibaren idarece hesaplanacak

nöbet tazminatının davanın açıldığı günden itibaren hesaplanacak yasal

faizi ile birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesinde hukuka uyarlık

bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Ankara 6.İdare Mahkemesi kararının işleme yönelik

kısmının onanmasına, tazminata yönelik kısmının ise, davalı idarenin

temyiz isteminin kabulü ile bozulmasına karar verildi.

 

ŞT/NÇ

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Uygulama işlemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi durumunda, davanın düzenleyici işleme ilişkin bölümünü inceleme

olanağı bulunmadığı hk.[112]

 

Dava, 25.10.1982 gün ve 17489 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kamu

Kurum ve kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair

Yönetmelik ile bu yönetmeliğe dayalı olarak Yükseköğretim Kurumları

Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 5/g mad-

desi uyarınca verilen uyarma cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7/4.maddesinde ilanı gere-

ken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan gününü izleyen günden

başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin dü-

zenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisine karşı dava aça-

bileceği kuralı yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacıya verilen cezanın 7.7.1992 günlü

21277 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3817 sayılı

Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affına

ilişkin yasa kapsamında olduğu, davacının davasına devam etmek istedi-

ğini bildirmediği anlaşıldığından anılan yasanın 2.maddesi uyarınca

disiplin cezası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, uygulama

işlemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi nede-

niyle davanın düzenleyici işleme ilişkin bölümünün incelenme olanağı

bulunmadığından incelenmeksizin reddine karar verildi.

AZLIK OYU:

Dava, davacının uyarma cezası ile cezalandırılması yolundaki işlem ile

25.10.1982 gün ve 17489 sayılı Resmi GAzetede yayınlanan Kamu Kurum ve

Kuruluşlarına Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine ilişkin yönetme-

liğin iptali istemidir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/d maddesinde dilekçe

ret kararları üzerine ilgililerin en geç otuzgün içinde usulüne uygun

biçimde düzenleyecekleri dilekçe ile dava açabilecekleri kuralı bulun-

maktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının açtığı ilk davada Danıştay 8.Dai-

resince verilen dilekçe ret kararı davacıya 11.11.1991 gününde bildi-

rilmesine karşın davacının 30 günlük süreyi geçirerek 12.12.1991 günü

yeniden dava açtığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda davacının 30 günlük dava açma süresini geçirdiği tartışma-

sızdır.

2577 sayılı yasada dava dilekçelerinin yasadaki sıra ile ilk inceleme-

lerin yapılacağı öngörülmüştür. Bu inceleme usul incelemesi olup, dava

dilekçeleri usule uygunsa işin esasına girilerek dava konusu irdelene-

cektir. Süre bir usul kuralıdır, ve davaların açılması belli sürelerle

sınırlıdır.

Süresinde açılmayan bir davanın esasına girilip karar verilmesi ola-

naksızdır.

Bir disiplin işinin 3817 sayılı yasa kapsamına girip girmediği usule

değil esasa ilişkin bir konudur.

Olayda dava süresinde olmadığına göre artık işin esasına girilip karar

verilemez.

Bu nedenle davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği oyuyla çoğun-

luk kararına katılmıyoruz. (MT/SE)

 

 

Karar Metni

Doçentlik bilim sınavında başarısız olduğunu sözlü olarak öğrenen davacı yeni bir bilim jürisi oluşturulması için üniversitelerarası kurul

başkanlığına, oradan aldığı yanıt üzerine de yükseöğretim kuruluna baş

vurmuş ise de yükseköğretim kurulu aynı veya üst makam olarak kabul

edilemeyeceğinden bu başvurunun yeni bir dava açma süresi başlatmayaca

ğı veya işlemeye başlayan süreyi kesmeyeceği hk.[113]

 

Uyuşmazlık; Davacının 8.11.1989 gününde girdiği doçentlik bilim sınavı

nın eserlerin incelenmesi aşamasında başarısız sayılmasına ilişkin iş-

leme yaptığı itirazı reddeden Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı işle

minin iptali isteminden ibarettir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının olay gününde yürürlükte

olan 7.maddesinde özel yasalarda ayrı süre gösterilmeyen durumlarda da

va açma süresinin 60 gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklar da

yazılı bildirimin yapıldığı günü izleyen günden başlıyacağı, aynı yasa

nın 11.maddesinde ise ilgililerce idari dava açılmadan önce idari işle

min kaldırılması, geri alınması değiştirilmesinin idari dava açma süre

si içinde üst makamlardan, üst makam yoksa işlemi yapan makamdan iste-

nebileceği, bu başvuru ile idari dava açma süresinin duracağı, altmış

gün içinde yanıt verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin

reddi veya reddedilmiş sayılması durumunda duran dava açma süresinin

yeniden istemeye başlıyacağı, başvurma gününe kadar geçen sürenin de

hesaba katılacağı kuralları getirilmiştir.

Olayda 8.11.1989 günü yapılan doçentlik bilim sınavında davacı başarı-

sız olmuş, başarılı olmadığı dava dilekçesinde de açıkca belirttiği gi

bi aynı gün (8.11.1989) gün kendisine sözlü olarak duyurulmuştur.

Doçentlik sınav yönetmeliğinin eserlerin incelenmesi başlıkla 8.madde-

sine göre adayın eserlerin inceleyen bilim jürisi eserlerin bilimsel

araştırma ve yayın niteliğinde olup olmadığına oyçokluğuyla karar ve-

rip bir tutanak tutmakta ve verilen kararda jüri tarafından adaya söz-

lü olarak bildirilmektedir. Jüri kararı olumsuz ise bunu belirleyen

tutanak, jüri üyelerinin kişisel raporları doçentlik sınav komisyonuna

gönderilmesi için ilgili Rektörlüğe teslim edilmektedir. Sınav sonuçla

rının kurala gönderilmesi, sonucun bu kurulca belli edileceği anlamın-

da değildir. Asıl olan jüri görüşü ve bunun ilgililere duyurulmasıdır.

Bu duyurmada yukarıda açıklandığı gibi sınav sonunda adaya jüri tara-

fından sözlü olarak yapılmaktadır.

Olayda davacı 29.12.1989 gününde Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına

başvurarak yeni bir bilim jürisi oluşturulmasını istemiştir. Üniversi-

telerarası Kurul Doçentlik bilim sınavı işinde yukarıda açıklanan yasa

kuralına göre başvurabileceği makamdır.

Ancak davacı Üniversitelerarası Kurulun verdiği yanıttan sonra 5.2.

1990 günlü dilekçe ile Yükseköğretim Kuruluna aynı istemle başvurmuş

isede dava konusunda Yükseköğretim Kurulu aynı veya üst makam olarak

kabul edilemeyeceğinden bu başvurusununda yeni bir dava açma süresi

başlatmayacağı veya işlemeye başlayan süreyi kesmeyeceği açıktır.

Buna göre 8.11.1988 gününde yapılan sınavda başarısız olduğu aynı gün

kendisine duyurulan davacının 30.7.1990 gününde açtığı davada yukarıda

açıklanan yasa kurallarına göre süre aşımı vardır.

Açıklanan nedenlerle davanın süre aşımından reddine karar verildi.

(DAN-DER, SAYI:82-83) BŞ/YÖ

 

 

Karar Metni

Uygulanan işleme karşı idareye itirazda bulunulmuşken, bu itiraza bir yanıt verilmeden açılan davanın görümü sırasında dava açma süresinin

dolması ve idarenin tutumunun ortaya çıkması halinde, davanın süresin-

den önce açıldığını kabule olanak bulunmadığı hk.[114]

 

2872 sayılı Çevre Yasası ve ilgili yönetmelik kurallarına dayanılarak

düzenlenen ceza kararnamesinin iptali ve anılan cezanın faizi ile bir-

likte tazmini istemine ilişkin davayı; 2872 sayılı çevre yasasının

3301 sayılı Yasa ile değişik 8/1-22/a,b,c ve 24/a maddeler uyarınca dü

zenlenen ve davacıya 30.8.1988 gününde bildirilen ceza kararnamesine

karşı, anılan yasanın 25.maddesi uyarınca 7 gün içinde dava açılması

gerekirken bu süre geçirilerek 18.10.1988 gününde açıldığı anlaşılan

davanın süre aşımı nedeniyle inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle

süre aşımından reddeden İdare Mahkemesi kararının bozulması istemidir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7.maddesinde, Danıştayda

dava açma süresinin özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen durumlar-

da altmış gün olduğu belirtilmiştir.

Anılan Yasasının 11.maddesinde de "İlgililer tarafından idari dava

açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştiril-

mesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işle-

mi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği,

bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdu-

racağı, altmış gün içinde bir yanıt verilmezse isteğin reddedilmiş sa-

yılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava

açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma gününe kadar

geçen sürenin hesaba katılacağı" kuralına yer verilmiştir.

Öte yandan 2872 sayılı Çevre Yasasının 25.maddesinde, İdari cezalara

karşı, cezanın bildirim gününden başlayarak en geç yedi gün içinde yet

kili idare mahkemesine itiraz edileceği öngörülmüştür.

Olayda, davacı şirkete, denizi kirlettiği gerekçesiyle 2872 sayılı Çev

re Yasasının 3301 sayılı Yasa ile değişik 22/a-b-c ve 24/a maddeleri

uyarınca düzenlenen ceza kararnamesi ile para cezası verildiği, buna

karşı davacının, anılan özel Yasanın 25.maddesinde belirlenen yedi gün

lük süre içerisinde 6.8.1988 gün ve 16670 sayılı dilekçe ile davalı

idareye itirazda bulunduğu, itirazına idarece bir yanıt verilmeden 18.

10.1988 gününde dava açtığı tartışmasızdır.

2577 sayılı Yasanın 11.maddesindeki, itirazın idarece reddedilmiş olma

sı veya altmış gün içinde bir yanıt verilmemesi üzerine dava açma süre

sinin yeniden işlemeye başlayacağı kuralı karşısında, davanın süresin-

den önce açılmış olduğu düşünülse bile, davanın görümü sırasında bu sü

renin dolduğu ve idarece davacının başvurusunun kabul edildiği yolunda

bir karar verilmediği gibi aksine altmış günlük süre dolmadan önce da-

vacının isteminin reddedildiği, böylece idarenin tutumunun ortaya çık-

tığı ve bu tutumun davacının yararına aykırı olduğu görülmektedir.

Bu durumda, artık yasada belirtilen süre içerisinde idarenin tutumunun

belli olmadığını ve böylece davanın süresinden önce açıldığını kabule

olanak kalmamıştır.

Açıklanan nedenlerle süresinde açılan davayı süre aşımı gerekçesiyle

reddeden İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi 1.

bendi uyarınca bozulmasına ve işin esası hakkında karar verilmek üzere

dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:76-77)

 

BŞ/SE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Sınav sonuçlarının öğrenciye ilan tahtasından duyurulmasında ve gireceği sınav günlerinin de yine buradan bildirilmesinde usule aykırı

bir yön bulunmadığı hk.[115]

 

Davacı öğrenciye 1985-1986 ilkbahar yarı yılında girdiği sınavlarda so

ruların çalınması olayına adının karıştığı gerekçesiyle girdiği sınav-

larda geçer not yerine (I) notu verilmesine ilişkin işlemin iptali is-

teğiyle açılan davanın , idarenin süreye ilişkin itirazının yerinde ol

madığı ve ilgili yönetmeliğin 6.maddesine göre (I) notunun öğrencilere

verilebilmesi, öğrencilerin gösterdikleri özürlerinin idarece kabul

edilmesi halinde yerine getiremedikleri yükümlülükleri yerine getire-

bilme olanağı sağlıyan bir usulü içerdiği, toplu kopya olayı nedeni

ile böyle bir uygulamaya gidilmesi ve sınav için yönetmelik kuralına

uygun bir duyuru yapılmadığı ve sınav günü belirlenmediği gerekçesiyle

iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının; olayda öğrenciye verilen

sınav notunun ilan tahtasına asıldığı ve bu duyuruya göre davanın süre

sinde açılmadığı öne sürülerek 2577 sayılı yasanın 49.maddesine göre

bozulması isteğidir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7.maddsi dava açma süresi-

nin İdare Mahkemelerinde yazılı bildirimden başlıyarak altmışgün oldu-

ğu, aynı yasanın 11.maddeside üst makama başvuru halinde, altmış gün

içinde yanıt verilmezse istek reddedilmiş sayılacağı ve başvuru gününe

kadar geçen sürenin de dava açma süresi hesabında gözönüne alınacağı

belirtilmiş olduğundan, olayda sınavda toplu kopya (soru çalma) olayı-

na adı karışan öğrenciye bu sınavlar nedeniyle yönetmeliğe göre "I" no

tu verildiği ve belirlenen sınav günleri fakülte ilan tahtasına asıl-

mak suretiyle ilanen 9.7.1986 gününde duyurulduğu, buna ise ilgili öğ-

cinin, 5.9.1986 günlü dilekçe ile okul idaresine itirazda bulunduğu ve

yanıt verilmemek suretiyle isteği reddedilen öğrencinin 8.12.1986 gü-

nünde davasını açtığı tartışmasızdır.

İdarenin öğrencilere yapacağı duyuruları, bu konu için ayrılmış yerler

den de yararlanmak suretiyle yapılabileceği açıktır. Kaldı ki olayımız

da da olduğu gibi sınav zamanına ve sınav sonuçlarının belirlenmesine

ilişkin bir zamana denk gelen süre içinde öğrencilerin okul idaresi ve

idarenin duyuruları ile sıkı bir bağlantı içinde olması gerekeceği tar

tışmasızdır.

Bu nedenle sınav sonuçlarının öğrenciye ilan tahtasından duyurulmasın-

da ve gireceği sınav günlerinin de yine buradan bildirilmesinde usule

aykırı bir yön yoktur.

Davacı öğrenci bu duyurudan başlamak üzere süresi içinde idareye baş-

vurmuş ve itirazda bulunmuştur. Ancak yanıt verilmemek suretiyle iste-

ğinin reddi yolundaki işlem üzerine başvuru gününe kadar işleyen dava

açma süresini de gözönüne alarak altmış gün içinde davasını açması ge-

rekirken bu süreyi geçirdikten çok sonra davasını açmış olduğu anlaşıl

dığından davalı idarenin süreye ilişkin itirazını reddederek işin esa-

sına giren idare mahkemesi kararında yasaya uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve 2577 sa-

yılı yasanın 49/2 maddesine göre davanın süre aşımı yönünden reddine

karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:76-77)

 

Karar Metni

Hukuka bağlı bir idarenin, ilgililer başvurmasa bile karar gereğini ye

rine getirmesinin bir görev ve zorunluluk olduğu, iptal kararı üzerine

yapılan başvuruların amacı idareyi harekete geçirmek olup kararın yeri

ne getirilmemesinden doğan tazminat hakkı nedeniyle açılacak davanın

süresinin hesabına esas alınamayacağı hk.[116]

 

Davacının sıralama sınavında başarısız olduğundan Özel Tarsus Amerikan

Lisesine aktarma yoluyla geçemiyeceğine ilişkin işlemi iptal eden ve

Danıştay 8.Dairesince de onanan İdare Mahkemesi kararının uygulamaya

konulmaması sonucu hizmet kusuru nedeniyle uğranılan maddi ve manevi

zararın tazmini istemiyle açılan davayı; süre aşımı bulunduğu gerekçe-

siyle reddeden İdare Mahkemesi kararının, bozulması istemidir.

İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinin birinci fıkrasında, "Da-

nıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esas ve

yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların icaplarına göre idare en

geç altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur

olur." denilmekte, aynı maddenin üçüncü fıkrasında "Danıştay, Bölge

İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeleri kararlarına göre işlem

tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Da-

nıştay ve ilgili İdari Mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açıla

bilir." kuralına yer verilmektedir.

Ancak, üçüncü fıkra söz konusu davaların dahi olacağı süreyi gösterme-

miştir. Öte yandan kararın uygulanmasını sağlamak için ilgililerin ida

reye başvurmalarına gerek olup olmadığına gerek varsa bunun ne kadar

süre içinde yapılabileceği belirtilmemiştir. Herne kadar maddenin bi-

rinci fıkrasında altmış günlük bir yerine getirme süresi öngörülmüşse

de bu süre doğrudan idareye yönelik olup kararı uygulamakla görevli

olan idareleri ilgilendirmektedir.

Hukuka bağlı bir idarenin, ilgililer başvurmasa dahi karar gereğinin

yerine getirmeleri bir görev ve zorunluluktur. İlgililerin karar gere-

ğinin yerine getirilmesi için idareye yaptıkları başvurular üzerinden

belli sürelerin geçmesiyle kararın infazı zorunluluğunun ortadan kalka

cağını söylemek olanağı bulunmamaktadır.

Davacının 2.7.1985 günlü iptal kararı üzerine, 4.9.1985 ve 25.9.1985

günlü başvuruları, karar gereğinin yerine getirilmesi için idareyi ha-

rekete geçirmek amacıyla yapılmış olup, kararın yerine getirilmemesin-

den doğan tazminat hakkı nedeniyle açacağı davanın süresinin hesabına

esas alınmaması gerekir. Kararın yerine getirilmemesi nedeniyle açıla-

cak davalarda bir süre hükmü bulunmadığına göre, genel olarak ilamla-

rın yerine getirilmesi için mevcut 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde

tazminat isteiminde bulunmaya engel bir durum bulunmamaktadır.

İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde İdari Davalar için öngö-

rülen 60 günlük sürenin ilgilinin, kararın yerine getirilmemesinden do

ğan zararın ödenmesi için yapacağı başvursunun reddi üzerine işlemeye

başladığı kabul edilir.

Davacının, idarenin temyiz ve düzeltme istemlerinin reddinden sonra

25.11.1987 günlü başvursunda, idarenin karar gereğini yerine getirmeye

ceğinin açkca ortada bulunması nedeniyle bu başvurusuna altmış gün

içinde yanıt verilmemesi üzerine altmış günlük sürenin son günü olan

24.3.1988 gününde açtığı davada süre aşımı söz konusu olmadığından İda

re Mahkemesi kararımız bozularak davanın esası hakkında bir karar ve-

rilmesi için dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine esasta ve gerek-

çede oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU:

Yasalarımızda İdari yargı kararlarının yerine getirilmemesi halinde il

gililerce tazminat davası açılabileceği belirtildiği halde bu davanın

süresi konusunda herhangi bir kural konulmamıştır. Gerçekten de 2577

sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının, kararların sonuçları başlıklı

28.maddesinin 1.tümcesinde İdarenin İdare Mahkemesi kararlarının gerek

lerine göre en geç altmış gün içinde işlem yapmak veya eylemde bulun-

mak zorunda olduğu kurala bağlandıktan sonra 4.fıkrasında mahkeme ka-

rarlarının altmış gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getiril

memesi halinde ilgilinin idareye karşı dava açabileceği öngörülmüştür.

İdare Mahkemesi kararını yerine getirmeyen İdareye karşı ilgililerce

2002 sayılı icra ve iflas yasasının 39.maddesinden esinlenerek on yıl-

lık dava süresi tanınması 521 sayılı Danıştay yasasının yürürlüğe gir-

mesinden beri genel kabul gören bir görüştür. Söz konusu maddede, bir

borcun ödenmesine veya bir edimin yerine getirilmesine ilişkin mahkeme

kararlarının icra mercilerince yerine getirilmesinin istenebilme süre-

si düzenlenmiştir. İdari Yargı yerlerince verilen ve icra dairelerince

yerine getirilebilen tam yargı kararlarına uygulanabilecek bu maddenin

iptal kararlarının idarece yerine getirilmemesi nedeni ile açılacak

tazminat davalarına da uygulanması hukuka ve yasaları aşırı ölçüde zor

lamak olacaktır.

Aralarında benzerlik iki ayrı hakka ilişkin süreyi, yargı kararlarının

icra mercilerince yerine getirilmesinin istenebilme süresi ile yargı

kararını yerine getirmeyen idareye karşı açılacak tazminat davası süre

si birbirine karıştırılmamalıdır. Yargı kararlarına saygınlık kazandır

ma amacının abartılması bu amaca ters düşer.

Konunun çözümü için konuda 521 sayılı Danıştay Yasasından daha fazla

kural içeren 2577 sayılı yasa ile idare hukuku kurallarına başvurulma-

sı yeterlidir.

Yasalarda ayrı süre gösterilmeyen bu davanın süresinin de 2577 sayılı

yasanın 7.maddesi uyarınca altmış gün olması tartışmayı gerektirmeye-

cek ölçüde açıktır. Sürenin başlangıcına gelince, ilgililerin dava hak

kı 28.maddenin 1. ve 4.fıkralarına göre iptal kararının idareye bildi-

riminden sonraki altmış birinci gün başlamaktadır. Bilindiği gibi mah-

keme kararlarını ancak temyiz ve karar düzeltilmesi aşamasından geçtik

ten veya bu yollara ilişkin sürelerin geçirilmesinden sonra kesin ka-

rar niteliğine ulaşır. Yasaların kesin olmayan bir karara tanıdığı hak

ve yükümlülüklerin kesin karara tanınmadığı, daha açık bir anlatımla

iptal kararı ile ortaya çıkan tazminat davası hakkının bu kararın tem-

yiz ve karar düzeltilmesi aşamasından geçen kesinleşme sürecini de kap

samadığı düşünülemez. Bu durumda, temyiz ve karar düzeltilmesi yoluna

başvurulmasının mahkeme kararına bağlı tazminat davası hakkının kulla-

nımını durdurmamakla birlikte süresini kestiğinin kabul edilmesi yasa-

lara ve idare hukuku kurallarına en uygun yorum olacaktır.

Temyiz ve karar düzeltilmesi yollarına başvurulan İdare Mahkemesi kara

rının kesinleşme gününe göre süresinde açıldığı anlaşılan tazminat da-

vasınının görülmesi yolunda verilen karara sonuç olarak katılmakla bir

likte yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçe yönünden katılmıyorum.

AZLIK OYU:

Mahkeme kararlarının temyizen incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı Ya

sanın 49.maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağıldır.

Temyizen incelenerek bozulması istenen Adana İdare Mahkemesi kararının

dayandığı gerekçe, yukarıda açıklanan madde hükümlerinin hiçbirisine

girmediğinden temyiz isteminin reddedilerek mahkeme kararının onanması

gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.

AZLIK OYU:

2577 sayılı Yasanın 28.maddesinde mahkeme kararları üzerine idarenin

işlem veya eylem yapmaya zorunlu olduğu, aksi halde kararların uygulan

mamasından zarar görenlerin bu zararın giderilmesi için maddi ve mane-

vi tazminat davası açabileceği kuralı getirilmiş olup, maddede idare-

nin Mahkeme kararının tebliğinden başlıyarak 60 gün içinde işlem yapma

ya veya eylemde bulunmaya zorunludur. dendiğine göre 60 günlük sürenin

başlangıcı mahkeme kararının tebliği olup, kararın uygulanmaması halin

de 60 günlük sürenin bitiminden başlıyarak bir yıl içinde tazminat da-

vası açılması gerekirken bu süreler geçirilerek 24.3.1988 gününde açı-

lan davada süre aşımı bulunduğundan temyizen incelenerek bozulması is-

tenen mahkeme kararının sonucu bakımından onanması gerektiği görüşüyle

karara katılmıyorum.(DAN-DER; SAYI:76-77) BŞ/SE

Karar Metni

Öğrenci kaydının silinmesine ilişkin olarak bildirimin belgelendirilme

mesi nedeniyle ilanen bildirim kurallarının geçerli sayılacağı hk.[117]

 

Davacının üniversiteden çıkartılmasına ilişkin kara karşı yapılan baş-

vuruyu süreaşımı nedeniyle reddeden üniversite Yönetim Kurulu kararını

"Fakülte Yönetim Kurulunca verilen Üniversiteden çıkarma kararına kar-

şı 84-284 esas numara ile Mahkemelerinde dava açıldığı, Mahkemelerin-

ce, Fakülte Yönetim Kurulu kararına karşı bir üst merci olan Üniversi-

te Yönetim Kuruluna itiraz edilmesi gerektiğinden bu merciden buna i-

lişkin bir karar verilmedikçe kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelik ta-

şımıyacağı sonucuna varılarak merci atlanarak mahkemelerine verilen

dilekçenin yetkili merci olan Üniversite Yönetim Kuruluna gönderilme-

sine karar verildiği, anılan merciin ise bu kez işbu davaya konu edi-

len kararı ile Fakülte Yönetim Kurulu kararına karşı Yüksek Öğretim

Kanununun 54.maddesinde yer alan 15 günlük süre içinde itiraz edilme-

diği gerekçesiyle davacı isteğinin dikkate alınmaması yolunda karar

verildiğinin anlaşıldığı, görüldüğü gibi, davaya konu edilen işlemin,

işin özüne girmeyerek itirazı süreden reddeden bir işlem olduğu, buna

karşın gerek dava dilekçesinde, gerekse savunmada, okuldan çıkarma gi-

bi değerlendirerek açıklamalarda bulunulması adı geçen işlemin niteli-

ğini değiştirmediği, işin özüne geçildiğinde ise, 2577 sayılı İdari

Yargılama Usulü Kanunun 15.maddesinin 2.fıkrasında dilekçelerin görev-

li mercie gönderilmesi halinde Danıştay'a veya ilgili Mahkemeye baş-

vurma tarihinin mercine başvurma tarihi olarak kabul edileceği ve 7.

maddenin 3.fıkrasında da ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel

yasada aksine bir kural bulunmadıkça sürenin son bildirim gününü izle-

yen günden başlayarak onbeş gün sonra işlemeye başlayacağının kurala

bağlandığı, aynı kuralın bir benzerinin 7201 sayılı Tebligat Yasasının

31.maddesinde de yer aldığının görüldüğü, Davacıya Fakülte kararının

ne şekilde bildiriminin yapıldığı konusu idareden sorulup istendiği,

gelen yanıtta, bildirimin adi posta ile yapıldığı, bu nedenle alındı-

sının olmadığının, ayrıca okulun ilan tahtasında asılarak ilan edildi-

ğinin belirtildiği, bu durumda şahsa yapılan bildirim belgelendirile-

mediğine göre ilanen bildirim kurallarını geçerli saymak gerektiğini,

mahkemelerine gönderilen imzalı belgeden ilan yoluyla bildirim tarihi-

nin 4.7.1984 olduğu, Mahkemelerine açılan ilk dava tarihinin ise

24.7.1984 olduğu, 24.7.1984 gününü yukarıda belirtilen yasal kurallara

göre aynı zamanda mercie başvuru tarihi olarak saymak gerekeceğinden,

2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 54.maddesinde belirtilen 15 gün-

lük sürenin geçirilmemiş olduğu, bu nedenle Üniversite Yönetim Kuru-

lunca başvurunun işin özü incelenerek karar verilmesi gerekirken, sü-

renin aşıldığı nedeniyle isteğin uygun görülmemesi yolundaki işlemde

isabet bulunmadığı" gerekçesi iptal eden İdare Mahkemesi kararının

temyizen incelenmesi istemidir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından, verilen kararların temyiz yolu

ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanu-

nunun 49.maddesinin 1.fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlı-

dır.

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya

uygun olup, bozulmasını gerektiren başka bir neden de bulunmadığından;

temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verildi.

AYRIŞIK OY:

Dava dilekçesinde Üniversite yönetim kurulu kararı ile birlikte fakül-

te yönetim kurulunun ilişik kesme işlemi de dava konusu edilmiştir.

Davacının kaydı, ÜSY sınavında kendi yerine başkasını sınava soktuğu-

nun belirlendiğinden bahisle ÜSY merkezinin bildirisi üzerine Fakülte

Yönetim Kurulunca idari işlemin geri alınması suretiyle silinmiş bu-

lunmaktadır.

Hukuken üniversite öğrencisi olmadığı iddia edilen davacı hakkında

2547 sayılı yasanın 54.maddesi uyarınca işlem yapılması söz konusu o-

lamıyacağından, fakülte yönetim kurulunun ilişik kesme işlemine karşı

açılan davanın esastan incelenerek bir karar verilmesi gerekirken Üni-

versite Yönetim Kurulunun itirazın süreden reddine ilişkin işleminin

iptali yolunda karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteğinin kabulü ile işin esası incelenmek

suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması

gerekeceği görüşü ile karara katılmıyoruz.

 

(DAN-DER, SAYI:66-67)

 

(MT/SE)

 

Karar Metni

İhbarnamelerin tebliğ edildiği tarihte, bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza almış olması nedeniyle cezaevinde yükümlü olan, dolayısıyla medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmayan davacıya yapılan tebligat geçersiz olduğundan, dava açma süresinin, kendisine vasi tayin edilmeyen davacının tahliye olup, medeni hakları kullanma ehliyetini kazandığı tarihten itibaren başlatılması gerektiği; anılan tarihten itibaren 30 gün içinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı hk.[118]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ?

Vekili : Av. ?

Karşı Taraf : Hazar Vergi Dairesi Müdürlüğü - ELAZI?

İstemin Özeti : Davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, 1997/Ocak-Aralık dönemleri için re'sen salınan banka ve sigorta muameleleri vergileriyle kesilen kaçakçılık cezalarına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, davaya konu ihbarnamelerin davacıya, cezaevinde hükümlü bulunduğu sırada, 7.7.2000 tarihinde tebliğ edildiği; bu tarihte davacıya tayin edilmiş bir vasinin bulunmadığı; Mahkemelerinde, 25.8.2000 tarihinde açılan davanın ehliyet yönünden reddedildiği; 1.1.2001 tarihinde tahliye olması nedeniyle kısıtlık hali sona eren davacının, 29.1.2001 tarihinde işbu davayı açtığının anlaşıldığı; ancak, usulsüzde olsa, yapılan tebligata muttali olduğundan, bu tarihten itibaren en geç 12.9.2000 tarihine kadar dava açılması gerekirken 29.1.2001 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu; dava açma ehliyetinin olmadığı sırada açtığı davanın ehliyet yönünden reddedilmesinin, davacıya, dava açma ehliyetinin kazanıldığı tarihten itibaren yeni bir süre kazandırmayacağı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, süre yönünden reddeden Elazığ Vergi Mahkemesinin 10.12.2001 gün ve E:2001/26; K:2001/177 sayılı kararının; tebligatın usulsüz olduğu, dava açma ehliyetinin kazanıldığı tarihe göre süresinde dava açıldığı ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Ergün GÖKDAM'ın Düşüncesi: Davaya konu vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği sırada, bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza almış olması nedeniyle cezaevinde hükümlü olan, dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmayan davacıya 7.7.2000 tarihinde yapılan tebligat geçersiz olduğundan, dava açma süresinin, davacının cezaevinden tahliye olup, medeni hakları kullanma ehliyetini kazandığı, 1.1.2001 tarihinden itibaren başlatılması gerekir. Bu durum karşısında; davacının medeni hakları kullanma ehliyetini kazandığı tarihten itibaren, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'inci maddesinde öngörülen 30 gün içerisinde, 29.1.2001 tarihinde açtığı davada süre aşımı bulunmadığından, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Bu nedenle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mukaddes ARAS'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu; davacı adına tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptali istemiyle açılan davayı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı sebebiyle reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

Türk Medeni Kanununun 357'nci maddesinde, bir sene veya veya daha ziyade hürriyeti salib bir ceza ile mahkum olan her reşit için, bir vasi naspolunacağı, hükmü icraya memur dairenin, mahkumun cezasını görmeye başladığını, sulh mahkemesine, hemen ihbarla mükellef olduğu hüküm bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, bir yıldan fazla hapis cezası alarak, 29.1.2000 tarihinde cezaevine girdiği ve 1.1.2001 tarihinde de 4616 sayılı şartlı salıvermeye ilişkin Kanundan yararlanarak tahliye olduğu; cezaevinde hükümlü bulunduğu sırada davacıya vasi tayin edilmediği; davaya konu ihbarnamelerin davacıya, medeni haklarını kullanma ehliyetinin olmadığı, kısıtlı bulunduğu dönemde 7.7.2000 tarihinde tebliğ olunduğu; 25.8.2000 tarihinde açılan davanın ise, aynı Mahkemece ehliyet yönünden reddedildiği; 1.1.2001 tarihinde fiil ehliyetini tekrar kazanan davacının 29.1.2001 tarihinde açtığı işbu davanın da Mahkemece 7.7.2000 tarihi esas alınmak suretiyle süre aşımı sebebiyle reddedildiği anlaşılmıştır.

Davaya konu vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği sırada, bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza almış olması nedeniyle cezaevinde hükümlü olan, dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmayan davacıya 7.7.2000 tarihinde yapılan tebligat geçersiz olduğundan, dava açma süresinin, davacının cezaevinden tahliye olup, medeni hakları kullanma ehliyetini kazandığı, 1.1.2001 tarihinden itibaren başlatılması gerekir. Bu durum karşısında; davacının medeni hakları kullanma ehliyetini kazandığı tarihten itibaren, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'inci maddesinde öngörülen 30 gün içerisinde, 29.1.2001 tarihinde açtığı davada süre aşımı bulunmadığından, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulün mahkeme kararının, işin esasının incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

(DAN-DER; SAYI: 111)

BŞ/ÖEK

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Davada süre aşımı bulunduğundan, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen temyize konu mahkeme kararında isabet bulunmadığı hk.[119]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

Yeşilköy Otomotiv İhtisas Gümrük Müdürlüğü İSTANBUL

Karşı Taraf : ...

Vekili : Av. ... - Av. ...

İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 23.11.2001 tarih ve 4975 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya uygulanan iskontonun beyan edilmediğinden bahisle yapılan katma değer vergisi ek tahakkukuna vaki itirazın reddine dair işlemi; ithale konu aracın satış anındaki hallerine göre her alıcı için geçerli olan fiyat dikkate alınarak düzenlenen fatura kıymeti üzerinden iskonto uygulandığı yolunda herhangi bir tespitin bulunmaması nedeniyle, beyan edilen kıymetin, aracın model, hal ve durumları çerçevesinde normal fiyatı olduğu; gerçekleştirilen ithalatta %20 oranında iskonto uygulandığından bahisle yapılan ek tahakkukta mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden İstanbul Üçüncü Vergi Mahkemesinin 17.4.2003 gün ve E:2002/1437; K:2003/1614 sayılı kararının; satış sırasında %20 iskonto uygulandığının satıcı firma yazısı ile sabit olması nedeniyle kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Ergün Gökdam'ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, yükümlü tarafından yapılan itirazın İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünce 30.4.2002 gün ve 1007 sayılı kararla reddedildiği, bu kararın Yeşilköy Otomotiv İhtisas Gümrük Müdürlüğünün 5849 sayılı yazısı ekinde; yükümlüye 24.5.2002 tarihinde tebliğ edildiği, 30 günlük dava açma süresinin son günü 23.6.2002 tarihinin pazar gününe rastlaması sebebiyle, davanın, 24.6.2002 tarihinde açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra, 25.6.2002 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, davanın süre aşımı sebebiyle reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mukaddes Aras'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2'nci fıkrasının (b) bendinde, bu sürelerin, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı; 8'inci maddesinde, sürenin son gününün tatil gününe rastlaması halinde, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı belirtilmiş, 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının (e) bendinde "süre aşımı" ilk inceleme konuları arasında sayılarak, 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, süresinde olmayan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın İncelemesinden, ithale konu eşyanın beyan edilen kıymetine, satıcı tarafından uygulanan iskontonun dahil edilmediğinden bahisle yapılan katma değer vergisi ek tahakkukuna vaki itirazın reddine dair İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü işleminin, 24.5.2002 tarihinde, davacı Şirketin iş yeri adresinde, Muhasebe Müdürü Ersin Kömbe'ye tebliğ edildiği; bu işlemin iptali istemiyle, 25.6.2002 tarihinde, işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava dilekçesinde tebliğ tarihi olarak, 26.5.2002 tarihi gösterilmiş ise de; dosyada mevcut tebliğ alındısına göre, dava konusu işlemin tebliğ tarihi 24.5.2002'dir.

Bu durumda, 30 günlük dava açma süresinin sonu olan 23.6.2002 tarihinin pazar gününe rastlaması sebebiyle, takip eden gün olan 24.6.2002 tarihinde açılması gerekirken, 25.6.2002 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan, bu husus gözetilmeksizin, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 17.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

BŞ/ŞGK

 

 

 

 

 

Karar Metni

İtirazın süre aşımı nedeniyle reddine dair olan işlemlerin hukuka uygun olup olmadıklarını araştırması gereken idari yargı yerinin, tahakkukun hukukiliğini incelemesinin yargılama hukukuna uygun olmadığı hk.[120]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Gemlik Gümrük Müdürlüğü

Karşı Taraf : ...

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Gemlik Gümrük Müdürlüğünde tescilli 13.2.2001 gün ve 1523, 13.3.2001 gün ve 2071, 14.12.2000 gün ve 11495, 10.7.2000 gün ve 5890, 10.1.2001 gün ve 401 sayılı gümrük giriş beyannameleri muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan dampinge karşı vergi ile katma değer vergisi tahakkuklarına vaki itirazların süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin işlemleri; olayda, ithalatın, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 99/7 sayılı Tebliğin 36'ncı maddesinde, vergi oranı %0 olarak öngörülen üretici firmadan yapıldığı ve bu nedenle vergi alınmaması icap ettiği gerekçesiyle iptal eden Bursa Vergi Mahkemesinin 3.7.2003 gün ve E:2002/2203; K:2003/2456 sayılı kararının; Bursa Gümrükleri Başmüdürlüklerine yapılan itirazların süre aşımı nedeniyle reddedildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket adına tescilli gümrük giriş beyannameleri muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan dampinge karşı vergi ile katma değer vergisi tahakkuklarına vaki itirazların süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; Mahkemece işin esasının incelenmesi suretiyle tahakkukların iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

Gümrük Kanunu uyarınca yapılan tahakkukta, yargı denetimine tabi olan, tahakkuka yapılan itirazın reddine ilişkin işlemdir.

Sözü edilen hukuki durum karşısında, yargılama hukukuna göre, davada, Mahkemece, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekli bulunmaktadır.

Bu itibarla, işin esasına girilmesi suretiyle verilen kararda isabet bulunmadığından; mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, savunma dilekçesinde, dava konusu tahakkuklara süresinde itiraz edilmediği belirtilmesine karşın, Mahkemece, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verildiği; temyiz dilekçesinde de, tahakkuklara süresinde itiraz edilmediği ileri sürülerek kararın bozulmasının istendiği anlaşılmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, yükümlülerce, gümrük vergilerine yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu başmüdürlük nezdinde itiraz edilebileceği belirtilmiş olup, aynı maddenin yedinci fıkrasında da, tesis ettikleri işlemlerin iptali istemiyle, gümrük başmüdürlüklerinin bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükmüne yer verilmiştir.

Sözü edilen hükümlere göre; öngörülen prosedürün işletilmesi sonucu tesis edilen nihai işlemin, 2577 sayılı Kanunun 7'nci maddesinde yazılı genel dava açma süresi içerisinde, idari davaya konu edilmesi gerekmektedir. Yapılan itirazların, yukarıda yer verilen maddede öngörülen süre içerisinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi, itiraza konu ek tahakkukun hukuka uygunluğunu dava yoluyla denetletme olanağını ortadan kaldıran, kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem tesisidir. Olayda da, dava konusu olan nihai işlem davalı idarece bu yolda tesis edilen işlemdir. Bu işlem, idarece geri alınmak veya idari yargı yerince iptal edilmek suretiyle, hukuk düzeninden kaldırılmadıkça, idari prosedürün yeniden işletilmesi ve idari dava hakkının kullanılması olanaklı değildir. Bu bakımdan; itirazın süre aşımı sebebiyle reddine dair olan dava konusu işlemlerin hukuka uygun olup olmadıklarını araştırması gereken idari yargı yerinin, tahakkukun hukukiliğini incelemesi ve b







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (1896 okuma)

[ Geri Dön ]