imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 5
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 5


Yeni Sayfa 2

Karar Özeti

Davacının 657 sayılı yasanın 64.maddesine 243 sayılı kanun hükmünde kararname'nin 9.maddesi ile eklenen fıkra uyarınca bir kademe ilerlemesi verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin

davacıya tebliğinden sonra aynı istemle yaptığı ikinci başvurusunun

kullaılmayarak düşmüş olan dava süresini ihya etmeyeceği, bu nedenle

davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği hk.[41]

 

Dava, davacının 657 sayılı Yasanın 64. maddesine 243 sayılı K.

HK.nin 9. maddesi ile eklenen fıkra uyarınca bir kademe verilmesi is-

temiyle yaptığı 2.11.1993 tarihli başvurusunun zımnen reddi yolundaki

davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesinin 31.10.1994 günlü, 1994/1755 sayılı

kararı ile; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 64. maddesine 243

sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen fıkrada; Devlet Memurla-

rından 6 yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olanların

aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe

ilerlemesi uygulanacağının kurala bağlandığı, anılan K.H.K. 31.12.1984

tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 64. maddede yapılan değişikliğin daha

sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği yolunda istisnai bir hükme yer

verilmediği, bu nedenle, maddede sözü geçen altı yıllık sicil notu or-

talaması ibaresinin, ilk uygulama yönünden, anılan K.H.K.nin yürürlüğe

girdiği 31.12.1984 tarihinden önceki altı yılı kapsadığında kuşku bu-

lunmadığı hernekadar, 1986 yılından önceki dönemde siciller not esası-

na göre doldurmadığından ortaya 64. maddenin uygulanması açısından bir

boşluk çıktığı düşünülebilirse de; Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği-

nin geçici 2. maddesi hükmünün kıyas yolu ile diğer yıl sicillerine de

uygulanmasında hukuka ve yasa koyucunun amacına aykırılık bulunmadığı

belirtilen bu hukuksal duruma göre davacının başvurusu üzerine 1979-

1984 yıllarına ait sicillerinin incelenerek işlem tesisi gerekirken,

anılan K.H.K.nin yürürlüğe girdiği 31.12.1984 tarihinden 6 yıl sonra

uygulanabileceği gerekçesiyle istemin reddi yolundaki işlemde hukuka

uygunluk görülmediği gerekçesi ile dava konusu işlem iptal edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi, idari

yargı mercilerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin, kural o-

larak, altmış gün olduğunu hükme bağlamaktadır. Yasanın konuya ilişkin

tüm hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden de anlaşılacağı gibi,

hakkında idari dava açılacak idari işlem ilgilinin idareye başvurusu

üzerine tesis edilmiş olabileceği gibi idarece kendiliğinden (re'sen)

tesis edilmiş de olabilir, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi açısından

burada vurgulanması gereken husus, idari dava açma süresinin işlemeye

başlanmasının idari davaya konu edilebilecek nitelikte idari bir işle-

min varlığına ve bunun yöntemine uygun olarak ilgilisine tebliğ edil-

miş olmasına bağlı tutulduğudur. O halde, ortada idarece tesis edilmiş

bir işlem yoksa ilgilinin dava açma hakkından ve bu hakkın süresinde

kullanılması gereğinden de sözedilemez. Böyle bir durumda ilgililerin

yasalarda aksine bir hüküm yoksa, 2577 sayılı Yasanın 10.maddesine gö-

re idareye "her zaman" başvurarak işlem tesis ettirmeleri ve bu işleme

karşı, süre yönünden 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddelerini de gö-

zeterek, ileriye dönük sonuçlar elde etmek üzere, dava açmaları mümkün

bulunmaktadır.

2577 sayılı Yasanın 10.maddesine göre daha önce yaratılmış ve

sonuçlandırılmamış bir uyuşmazlık bulunmadığı durumlarda, idareye baş-

vuru üzerine tesis edilecek işleme göre dava açma hakkının doğmasının

düşmüş olan dava hakkının ihya etmekle ilgisi bulunmadığı gibi bu tür

bir kabulün idari istikrar ilkesini ya da kamu düzenini ihlal edici

bir yön taşımadığı da ortadadır.

İdarenin kendiliğinden veya başvuru üzerine tesis ettiği idari

işlemlere karşı süresinde dava açılmaması ve böylece dava hakkının

kullanılmayarak düşmüş (sübut) olması halinde ise ilgilinin zamanla

bağlı olmaksızın ikinci bir başvuru yaparak dava hakkını istediği anda

kullanmasına, idari istikrar ilkesi ve dava hakkının belirli bir sü-

reyle sınırlandırılmasını gerektiren nedenler karşısında hukuken ola-

nak bulunmamaktadır. Ancak, idarenin yapılan başvuruyu reddetmesinden

sonra ortaya çıkan nesnel ve hukuki koşullara bağlı olarak (yasa deği-

şikliği, ihtiyaç vb.) yeni bir değerlendirme yapması ve başvuru hak-

kında yeni koşullara göre yeni bir karar verilmesinin gerektiği durum-

larda, örneğin açıktan atama, nakil, kadro değişikliği vb. bu genel

kuraldan ayrılmak gerektiğini ve bu gibi durumlarda ilgililerin yeni

başvurulara dayanarak ileriye dönük sonuçlar elde etmek üzere yeni bir

dava açabileceklerini kabul etmek gerekir.

Olayda; davacının, 11.5.1992 tarihinde davalı idare kayıtlarına

giren dilekçesi ile 1984 yılından geriye doğru 6 yıllık sicil not or-

talamasının değerlendirilerek 657 sayılı Yasanın 64. maddesi uyarınca

bir kademe verilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde not ortala-

masının bildirilmesini istediği,bu isteminin; 31.12.1984 tarihinden

geriye doğru altı yıllık sicil not ortalamasının kademe ilerlemesi i-

çin yeterli olduğu ancak Maliye Bakanlığının ilgili tebliğleri uyarın-

ca, 657 sayılı Yasanın 37 ve 64. maddeleri ile ilgili uygulamanın

1.1.1985 tarihinden sonra yapılacağı nedeniyle reddine ilişkin

7.8.1992 gün ve 442 sayılı işlemin 13.10.1992 tarihinde davacıya teb-

liğ edildiği ancak bu işleme karşı dava açmayan davacının 11.5.1992

tarihli ilk dilekçesi ile aynı içerikli 2.11.1993 tarihli dilekçesi i-

le yeniden davalı idareye başvuruda bulunduğu bu başvurunun cevap ve-

rilmeyerek reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açtığı anla-

şılmıştır.

Bu durumda, 657 sayılı Yasanın 64. maddesinin uygulaması istem-

li ilk dilekçesinden reddine ilişkin işlemin davacıya tebliğden sonra

yeniden karar verilmesini gerektirecek nesnel ve hukuki koşulların or-

taya çıkmamış olması karşısında, davacının ilk dilekçesindeki istemle-

rini tekrarlayan ikinci dilekçesinin, kullanılmayarak düşmüş olan dava

hakkını ihya edemeyeceği açık olup, davanın süre yönünden reddi gere-

kirken İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında karar verilme-

sinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüy-

le, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen 31.10.1994 günlü, 1994/1755

sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. madde-

sinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa

ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar göze-

tilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye

gönderilmesine, karar verildi.

(X) AZLIK OYU

Dava, 657 sayılı Kanunun 243 sayılı KHK. ile değişik 64. madde-

si uyarınca bir kademe ilerlemesi verilmemesine ilişkin işlemin iptali

isteğiyle açılmıştır.

657 sayılı Kanunun değişik 64. maddesinde 6 yıllık sicil notla-

rı ortalaması 90 ve daha yukarı olan personele derece yükselmesinde

gözönüne alınmak üzere bir kademe ilerlemesi verileceği belirtilmiş-

tir.

Bu hüküm, bir derecede iki yılını dolduran, bir başka deyimle

ikinci kademedeki süresini dolduran personelin 6 yıllık sicil notu or-

talaması 90 ve daha yukarı olmak koşulu ile bir kademe ilerlemesi ve-

rilerek normal 3 yıl olan derece yükselmesi süresini beklemeden derece

yükseltilmesinden yararlandırılması amacını taşımakta ve başlangıç de-

recesinin düzeltilmesi suretiyle geçmişten bugüne davacının özlük hak-

larını değiştiren bir intibak hükmü niteliğinde bulunmamaktadır.

Bu durumda, 64. maddeyi geriye dönük biçimde bir intibak hükmü

gibi yorumlamak suretiyle davacıya kademe ilerlemesi uygulanması müm-

kün bulunmadığından, temyiz isteğinin kabulü ile İdare Mahkemesi kara-

rının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına

karşıyım. (MT/NÇ)

(DAN-DER; SAYI:94)

 

 

Karar Özeti

Davacı hakkında olumsuz olarak düzenlenen 1981 yılı sicili, davacıya

tebliğ edilmemiş ise de, davacının bundan sonraki derece ve kademele-

rinin bu intibak işlemi üzerine tesis edilmesi ve böylece tebliğin a-

macına uygun olarak davacının bilgilendirilmiş bulunması karşısında,

aradan uzun bir süre geçtikten sonra idareye yaptığı başvuru üzerine

tesis edilen işlemin iptali istemi ile açılan davada süreaşımı bulun-

duğu hk.[42]

 

Dava; 1981 yılı sicil raporu olumsuz düzenlenen davacının başa-

rısız sayılan bir yılının ön lisans programından mezun olması sebebiy-

le 31.10.1988 tarihi itibarı ile yapılan intibakında değerlendirme dı-

şında tutulmasına ilişkin işlemin iptali istemi ile açılmıştır.

Sivas İdare Mahkemesinin 6.7.1993 günlü, 1993/468 sayılı kara-

rıyla; 657 sayılı Kanunun 117. maddesinde, Devlet memurlarının yeter-

sizlikleri halinde sicil raporlarında yazılı bulunan kusur ve eksik-

likleri, uyarılmaları bakımından fiili bir yazı ile atamaya yetkili

sicil amirleri tarafından kendilerine bildirileceği, 118. maddesinde

ise, 117. maddeye göre kendisine tebliğat yapılan Devlet memurlarının

buna karşı tebliğ tarihinden itibaren ençok bir ay içinde aynı amirle-

re itiraz edebileceklerinin belirtildiği, öte yandan Devlet Memurları

Sicil Yönetmeliğinin 21. maddesinde, yetersiz olarak değerlendirilmiş

bulunan memurların, bu duruma sebep olan kusur ve noksanlıklarını gi-

dermeleri için sicil raporlarının bunların muhafazası ile görevli ma-

kamlara en son teslim tarihini takip eden bir ay içinde atamaya yetki-

li amirlerce gizli bir yazı ile uyarılacaklarının belirtildiği, 22.

maddesinde de itiraz hakkının düzenlendiği, bu hükümlerin birlikte de-

ğerlendirilmesinden, hakkında olumsuz sicil düzenlenen memurların iti-

raz hakkını kullanmaları açısından uyarılmaları, başka bir anlatımla

olumsuz sicillerin ilgililere tebliğ edilmesinin zorunlu olduğu sonu-

cunun çıktığı, olayda, davacının olumsuz düzenlenen 1981 yılı sicili

nedeniyle intibakının da bir yıl eksik değerlendirme yapılması işlemi

dava konusu edilmiş olup, dava ve işlem dosyalarının incelenmesinden,

1981 yılı sicilinin davacıya tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı gerekçe-

si ile dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Davalı İdare; memuriyette iken yüksek okulu bitiren davacının

intibakında, yüksekokul mezunu olarak intibakı yapılanların ayrıca

yükseköğrenimde geçen sürenin intibaktan sayılmasına ve kendisine iki

kademe verilmesine kanunen imkan bulunmadığını öne sürmekte ve İdare

Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde,

dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen haller-

de idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 11. maddesinin ilk üç ben-

dinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işle-

min kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir

işlem tesis edilmesinin üst makamdan, üst makam yoksa işlemi tesis et-

miş olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu

başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduraca-

ğı, başvuruya altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş

sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması durumunda

ise dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tari-

hine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı Kanunun

7. maddesinin (2-a) bendinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda

sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı

hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında

"yazılı bildirim"in esas alınması öngörülmüştür.

Bu kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki

işlemlerin idari tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyuru-

larak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yo-

luna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte

yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacı-

nı taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin işlemlerini ilgili-

lere yazılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne ge-

tirildiğinde de bu yazılı bildirim belgesini dava dosyasına sunması

gerekir. Ancak bu kural idarenin, yazılı bildirim belgesini dosyaya

ibraz etmemesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygula-

manın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu iş-

lemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek

bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi

yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel

değildir. Her durumda yazılı bildirim belgesinin dosyaya sunulmasını

gerekli görmek, kamu düzeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak a-

macını taşıyan "dava süresi" kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve da-

va hakkının kötüye kullanılmasına yol açmak olur.

Olayda, davacının, 31.10.1988 tarihinde Anadolu Üniversitesi A-

çık Öğretim Fakültesi Ön Lisans programını bitirdiği ve 31.10.1988 ta-

rihi itibarı ile intibakının yapıldığı anlaşılmış olup, emsallerinden

bir yıl geride olmasının nedeni olan 1981 yılına ilişkin olumsuz sici-

lin davacıya tebliğine dair bir belge dosya içinde bulunmamakta ve da-

valı idare tarafından da bu husus teyid edilmekte ise de davacının

bundan sonraki derece ve kademelerinin de bu intibak işlemi üzerine

tesis edilmesi ve böylece tebliğin amacına uygun olarak bilgilendiril-

miş bulunması karşısında aradan uzun bir süre geçtikten sonra idareye

yaptığı başvuru üzerine tesis edilen işlemin iptali istemi ile

21.10.1992 tarihinde açtığı davanın süresinde olmadığı açıktır.

Bu durumda İdare Mahkemesince, davanın süreaşımı yönünden red-

dedilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesinde

hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüyle,

Sivas İdare Mahkemesince verilen 6.7.1993 günlü, 1993/468 sayılı kara-

rının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b

fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile deği-

şik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek

yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönde-

rilmesine, karar verildi. (MT/NÇ)

 

(DAN-DER, SAYI:94)

 

 

 

 

 

 

 

Karar Özeti

Ziraat Bankası İstanbul Beşiktaş Şubesinde görev yapmakta iken

2.10.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının, 2577 sayılı Yasanın

10.maddesine göre 19.6.1992 tarihinde 657 sayılı Yasanın 243 sayılı

KHK. ile değişik 37.maddesi hükmü gereğince bir üst dereceden yarar-

landırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işleme karşı

10.7.1992 tarihinde açtığı dava süresinde olduğu halde, davacının

emekli olduğu tarihten itibaren altmış gün içinde açılmadığı nedeniyle

davanın süre aşımı yönünden reddedilmesine dair kararda isabet bulun-

madığı hk.[43]

 

Ankara 5.İdare Mahkemesinin 16.11.1994 E:1992/983, K:1994/1573 sayılı

kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması

isteminden ibarettir.

Ankara 5.İdare Mahkemesinin 16.11.1994 günlü sayılı kararıyla; 2577

sayılı Yasanın 7.maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında

ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde

altmış gün olduğu, bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin

yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer verildiği, ay-

nı Kanunun 11.maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan

önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya

yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yap-

mış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceğinin hük-

me bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, 2.10.1988 tarihinde emekliye

ayrılan davacının, 657 sayılı Yasanın 37.maddesi uyarınca bir üst de-

receye yükseltilmesi istemiyle yaptığı 19.6.1992 tarihli başvurusunun,

9.7.1992 tarihli işlemle reddedildiğinin anlaşıldığı, olayda davacının

emekli olduğu tarihten itibaren altmış gün içinde davalı idareye baş-

vurarak, isteminin reddi halinde bu davayı aşması gerekirken, emekli

olduğu tarihten çok sonra yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin

iptali istemiyle açtığı davanın süre aşımı nedeniyle incelemesine ola-

nak bulunmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı, davanın yasal sürede açıldığını, dava süresinin başlangıcı

açısından emeklilik tarihinin esas alınamayacağını öne sürmekte ve

İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemekte-

dir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, dava açma

süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danış-

tay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğuna işaret edilmiş, 10.

maddesinde ise, "1.ilgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek

bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.

2.Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi i-

çinde, konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava

açabilirler. Dava açılmayan haller ile davanın süreden reddi halinde,

altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap

verilmesi halinde, cevabın tebliğinden itibaren dava açma süresi yeni-

den işlemeye başlar." hükmüne yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, idareye belli bir konuda işlem tesisi için yükümlülük

getiren yasa kuralına karşın, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getir-

meyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ilgililerin, ileriye dönük şekil

de hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 2577 sayılı İdari Yargılama

Usulü Kanununun 10.maddesi uyarınca haklarında yasanın öngördüğü işle-

min yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin red-

dedilmesi halinde de 10.maddede öngörülen usule uygun olarak idari yar

gıda dava açmaları mümkün bulunmaktadır.

657 sayılı Yasanın kimi maddelerinde değişiklik yapan 243 sayılı KHK

31.12.1984 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu KHK'de, 37.maddede ya-

pılan değişikliğin daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği yolunda

istisnai bir hükme yer verilmediğinden, maddede sözü geçen" son altı

yıllık sicil notu ortalaması" ibaresinin ilk uygulaması yönünden değer

lendirmeye esas alınacak devrenin 31.12.1984 tarihinden önceki altı

yıl olduğu açıktır. Bu durumda, sözü edilen 37.madde hükmü uyarınca,

2.10.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının öğrenim durumu, hizmet

sınıfı ve görev ünvanı itibariyle azami yükselebileceği derecenin dör-

düncü kademesinden aylık almaya hak kazandığı tarihin saptanıp, bu ta-

rihten önceki döneme ait altı yıllık sicillerinin incelenerek bir iş-

lem tesis edilmesi idare için yasa koyucunun öngördüğü bir yükümlülük-

tür.

Bu durum karşısında, 657 sayılı Yasanın 243 sayılı KHK ile değişik 37.

maddesi uyarınca hakkında herhangi bir işlem yapılmayan davacının, bu

hükümden yararlandırılmak istemiyle 2577 sayılı Yasanın 10.maddesine

göre 19.6.1992 tarihinde yaptığı başvurunun 9.7.1992 günlü işlemle,

657 sayılı Yasanın 243 sayılı KHK ile değişik 37.maddesi hükmünün

1.1.1991 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacağı, davacının ise bu

tarihten önce emekliye ayrılması nedeniyle bu hükümden yararlanamaya-

cağından bahisle reddi üzerine 10.7.1992 tarihinde açtığı dava süresin

de olduğundan ve davacının başvuru tarihinden önce emekliye ayrılmış

olması sonucu değiştirmeyeceğinden İdare Mahkemesince aksi yönde veri-

len kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Ankara 5.

İdare Mahkemesinin 16.11.1994 günlü, E:1992/983, K:1994/1573 sayılı

kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin

1/b fıkrası uyarınca bozulmasına karar verildi.

 

(DAN-DER; SAYI:92) (MT/ES)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Özeti

16.4.1992 günlü, 9/136 sayılı T.C. Devlet Demiryolları Yönetim Kurulu kararı ile mühendislerin sözleşme ücretlerinin farklı tesbitine ilişkin

13.3.1990 günlü yönetim kurulu kararı 1.1.1992 tarihinden geçerli ola-

rak kaldırıldığına göre, 1990, 1991 yıllarına ait sözleşme ücretleri-

nin noksan ödendiğini engeç 15.12.1991 tarihinde öğrenen davacının, bu

tarihten itibaren 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde öngörülen 60 günlük

süre içinde dava açması veya aynı yasanın 11.maddesi uyarınca başvur-

ması üzerine tesis edilen işleme karşı dava açması gerekirken bu süre

geçirildikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının ince-

lenmesine olanak bulunmadığı hk.[44]

 

T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü Birinci Bölge Başmüdürlüğü

Cer Dairesi Başkanlığında Makina Mühendisi olarak görev yapan davacı,

1990 Ocak ayı ücret artışlarına ilişkin gruplandırmada 5. grup içinde

değerlendirilmesine ilişkin işlemin iptali ile 1.1.1990 tarihinden i-

tibaren doğan aylık farklarının ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava

açmıştır.

İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 11.3.1993 günlü, 1993/361 sayılı

kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde

özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve ida-

re mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğunun hükme bağ-

landığı, anılan Kanunun 11. maddesinde ise bir idari işlemin kaldırıl-

ması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için

yapılacak olan başvuruların dava açma süresine olan etkilerinin belir-

lendiği, aynı Kanunun iptal ve tam yargı davaları başlığını taşıyan

12. maddesinde de, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem

dolayısıyla Danıştay ve İdare ve Vergi Mahkemelerinde doğrudan doğruya

tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davasını birlikte açabilecek-

leri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması

üzerine bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde

verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan za-

rarlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı

davası açabilecekleri, bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca ida-

reye başvurma haklarının saklı olduğu hükmüne yer verildiği; dosyanın

incelenmesinden, davalı idarede sözleşmeli mühendis olarak görev yapan

davacının, 1990 yılı ücret artışlarına ilişkin olarak yapılan gruplan-

dırmada 5. grupta değerlendirildiği, kendisi ile aynı ünvana sahip o-

lan ve aynı işyerinde çalışan bazı personelin ise ODTÜ, İTÜ ve Boğazi-

çi Üniversitesi mezunu olmaları nedeniyle 4. grup içerisinde değerlen-

dirilerek sözleşme ücretlerinin Ocak 1990 tarihinden itibaren ödenmeye

başlandığı, bu farklı uygulamadan 1.1.1992 tarihinden itibaren idarece

vazgeçilerek aynı ünvanlı personel aynı grup içinde değerlendirilerek

ücret ödemelerindeki eşitliğin sağlandığı, davacının 28.2.1992 tari-

hinde idareye başvurarak kendisinin de 4. grup içinde değerlendirilme-

sini istediği, başvurusunun reddi üzerine anılan işlemin iptali ile

Ocak 1990 tarihinden itibaren oluşan ücret farklarının kendisine öden-

mesine hükmolunması istemiyle 10.4.1992 tarihinde bakılan davayı açtı-

ğının anlaşıldığı; belirtilen duruma göre, davacının bir alt grup olan

5. gruptan değerlendirilmesi sonucu sözleşme ücretlerinin Ocak 1990

tarihinden itibaren ödendiğinden ve bu ödemenin her ay devam etmesi

nedeniyle haberdar olduğundan kuşku bulunmadığı gibi, sözkonusu farklı

uygulamaya dayalı olan son ücret ödeme tarihinden itibaren de bu işlem

nedeniyle uğranılan zararlar için idari dava açma süresi geçirildikten

sonra başvuruda bulunduğuna ve anılan başvurunun reddi üzerine bu da-

vayı açmış olduğuna ve sözü edilen başvuru sırasında farklı uygulama-

nın da idarece yürürlükten kaldırılmış bulunduğuna göre, süresi içinde

açılmayan bu davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı

gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.

Davacı, 1.1.1990 - 1.1.1992 tarihleri arasındaki sözleşme ücret

farklarının kendisine ödenmesi istemiyle açtığı davanın süre yönünden

reddinde hukuki isabet bulunmadığını; zira, benzer konuda açılan dava-

ların esastan iptal edildiğini ve buna ilişkin bazı idare mahkemesi

kararlarının ek olarak sunulduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi

kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz

yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü

Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması ha-

linde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan

hiçbirisine uymamaktadır.

Olayda; 16.4.1992 günlü, 9/136 sayılı T.C. Devlet Demiryolları

Yönetim Kurulu kararı ile mühendislerin sözleşme ücretlerinin farklı

tesbitine ilişkin 13.3.1990 günlü Yönetim Kurulu kararı 1.1.1992 tari-

hinden geçerli olarak kaldırıldığına göre, 13.3.1990 günlü Yönetim Ku-

rulu kararından dolayı 1990, 1991 yıllarında sözleşme ücretlerinin

noksan ödendiğini en geç 15.12.1991 tarihinde öğrenen davacının, bu

tarihten itibaren 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen 60 gün-

lük süre içinde dava açması veya aynı Yasanın 11. maddesi uyarınca i-

dareye başvurması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 28.2.1992 ta-

rihinde idareye yaptığı başvurusunun reddi üzerine tesis edilen ve

24.3.1992 tarihinde öğrendiği işleme karşı 10.4.1992 tarihinde açtığı

davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadı-

ğından; son uygulama tarihini 15.12.1991 olarak belirleyip buna göre

davanın süresinde açılmadığına karar veren İdare Mahkemesi kararında

hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen

11.3.1993 günlü, 1993/361 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve

usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığın-

dan davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına,

karar verildi. (MT/NÇ)

 

 

 

 

Karar Özeti

II sayılı cetvele tabi sözleşmeli personel olan davacının, 19.8.1993

tarihinde davalı idareye başvurarak 1991 yılı ikinci yarısına ilişkin

sözleşme ücretinin 30.7.1991 günlü, 91/t-62 sayılı yüksek planlama ku-

rulu kararı ile tek yönetim kurulunun 11.9.1991 günlü 41-57 sayılı ka-

rarı gereğince yeniden tespit edilerek doğacak ücret farklarının öden-

mesi istemiyle yaptığı başvurusunun zımnen reddi üzerine, 28.12.1993

tarihinde açtığı davada, mahkemece 1993 yılı 1 ve 2.yarıyıl sözleşme

ücretlerine ilişkin yönetim kurulu kararları ile uygulama tarihlerinin

araştırılmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken davanın bu sü-

reaşımı nedeniyle reddinde hukuki isabet bulunmadığı hk.[45]

 

Davacı, sözleşme ücretinin Yüksek Planlama Kurulunun 30.7.1991

günlü, ... sayılı, TEK Yönetim Kurulunun 11.9.1991 günlü ... sayılı

kararları doğrultusunda saptanması isteminin cevap verilmemek suretiy-

le reddine ilişkin işlemin iptali ile 1991 yılı 2. yarı ve devam eden

yıllara ait ücretlerinin 11.9.1991 günlü esaslar çerçevesinde saptan-

ması sonucu doğacak aylık farklarının yasal faiziyle birlikte ödenme-

sine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.

Ankara 7. İdare Mahkemesinin 9.2.1994 günlü, 1994/174 sayılı

kararıyla; davacının, YPK'nun ... sayılı ve TEK Yönetim Kurulunun

11.9.1991 günlü, ... sayılı kararları doğrultusunda sözleşme ücretinin

belirlenmesi istemiyle 19.8.1993 tarihinde idareye başvurduğu, idarece

bu işleme altmış gün içinde cevap verilmemek suretiyle zımni ret işle-

mi tesis edildiği, davanın ise 28.12.1993 tarihinde açıldığının dosya-

nın incelenmesinden anlaşıldığı; davacının, zımmen ret işleminin tesis

edildiği 20.10.1993 tarihinden itibaren işlemin iptali istemiyle 60

gün içinde en geç 20.12.1993 tarihinde bu davayı açması gerekirken,

28.12.1993 tarihinde açılan davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü

Kanununun 7. ve 11. madde hükümleri uyarınca süre aşımı nedeniyle in-

celeme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden red-

dedilmiştir.

Davacı, davanın tam yargı davası niteliğinde olduğunu, bu konu-

da 1050 sayılı Yasanın 93. maddesinde özel düzenlemenin yer aldığını,

2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde de paralel bir düzenleme bulunduğu-

nu, bu nedenle dava açma süresinin başvuru tarihinden itibaren hesap-

lanmasının doğru olmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının

temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz

yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü

Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması ha-

linde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar kararın

davacının tazminat talebinin 1991 yılı 2.yarısı ile 1992 yılı 1.ve 2.

yarısına ilişkin kısmının süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmını

kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.

Uyuşmazlığın 1993 yılı sözleşme ücretlerine ilişkin kısmına ge-

lince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12.maddesi idari

işlemlerden, 13.maddesi de idari eylemlerden doğan zararların karşı-

lanması amacıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve süre-

lerini düzenlemiş bulunmaktadır.

"İptal ve Tam Yargı Davaları" başlığını taşıyan ve "İlgililer

haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'a ve idare

ve vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve

tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal da-

vası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın

veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği

veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tari-

hinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu

halde de ilgililerin 11.madde uyarınca idareye başvurma hakları saklı-

dır." hükmünü koyan 12.maddeye göre, maddi ve manevi zararlara neden

olan idari işlemlerden dolayı ilgili doğrudan doğruya tam yargı dava-

sı açabileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte de açabilir;

ya da, önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine,

bu husustaki kararın tebliğinden itibaren de dava süresi içinde tam

yargı davası açma yoluna gidebilir.

12.maddenin son tümcesinin yollamada bulunduğu 11.madde "Üst

makamlara başvurma'yı düzenlemekte olup ilk üç fıkrası "İlgililer ta-

rafından idari dava açılmadan önce,idari işlemin kaldırılması,geri a-

lınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan,üst

makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde

istenebilir.Bu başvurma,işlemeye başlamış olan idari dava açma süresi-

ni durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş

sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava

açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş

süre de hesaba katılır." hükmünü taşımaktadır.

12.madde, belirtilen seçeneklerin dışında, dördüncü bir seçenek

daha düzenlemiş bulunmakta ve ilgililerin "... bir işlemin icrası se-

bebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi

içinde tam yargı davası" açabileceklerine işaret etmektedir. Bu tümce

521 sayılı Danıştay Kanununun 71. maddesine, 1740 sayılı Yasa ile ya-

pılan değişiklikle eklenmiş ve 2577 sayılı Yasanın 12.maddesinde; anı-

lan 71.maddenin değişik Özeti aynen tekrarlanmıştır. 521 sayılı Yasa-

nın söz konusu maddesinde yapılan değişiklik gerekçesine göre, hakkın

ihlali işlemin icrası (uygulanması) tarihinde vuku bulmuş ise, tam

yargı davası işlemin uygulandığı tarihten itibaren yasal süre içinde

açılabilecektir.

Bu hükümler karşısında, sözleşme ücreti farkı yönünden belli

bir uygulama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda 2577 sa-

yılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesine göre uygulama tari-

hinden itibaren altmış gün içinde; uygulama üzerine davacı idareye

başvurmuş ise 12.maddenin göndermede bulunduğu 11.maddeye göre idare-

nin bu başvuruya cevap vermemiş olduğu hallerde uygulama tarihinden i-

tibaren en geç 120 gün, idarenin cevap verdiği durumlarda ise uygula-

ma tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre de hesaba katılmak ko-

şuluyla cevabın davacıya tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde

idari davanın açılması halinde söz konusu uygulamadan doğan sözleşme

ücret farklarına hükmedilebilecektir.

Olayda; davacının, 19.8.1993 tarihinde davalı idareye başvura-

rak 1991 yılı ikinci yarı sözleşme ücretinin 30.7.1991 günlü, ... sa-

yılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile TEK Yönetim Kurulunun 11.9.1991

günlü, ... sayılı kararı doğrultusunda yeniden tesbit edilerek doğacak

sözleşme ücret farklarının kendisine ödenmesini istediği, bu isteğinin

davalı idarece cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine 28.12.1993 ta-

rihinde bakılan davayı açtığı, ancak sözkonusu personelin 1993 yılı 1.

ve 2. yarıyıl sözleşme ücretlerine ilişkin Yönetim Kurulu Kararları i-

le uygulama tarihlerinin tesbitini mümkün kılacak yeterli bilgi ve

belgenin bulunmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın 1993 yılına ilişkin

kısmı hakkında belirtilen hususlar araştırılıp incelendikten sonra yu-

karıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken

davanın bu kısmının da süre aşımı nedeniyle reddinde hukuki isabet gö-

rülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen

9.2.1994 günlü, 1994/174 sayılı kararın 1991 yılı ikinci yarısı ile,

1992 yılı 1. ve 2. yarısına rastlayan döneme ilişkin sözleşme ücret

farkları isteminin süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmı yönünden

davacının temyiz isteminin reddiyle bu kısmının belirtilen gerekçe ile

onanmasına; kararın, 1993 yılı 1.ve 2. yarısına rastlayan sözleşme üc-

ret farklarına ilişkin kısmı yönünden ise, davacının temyiz isteminin

kabulü ile kararın bu kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanu-

nunun 49.maddesinin 1/b.fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin

3622 sayılı Kanunla değişik 3.fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen

hususlar da dikkate alınarak bozulan kısım hakkında yeniden bir karar

verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, karar ve-

rildi. (MT/NÇ)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Karar Özeti

4059 sayılı Yasanın Ek 1. Maddesiyle hazine ve dış ticaret müsteşarlıkları ile darphane ve damga matbaası genel müdürlüğü kadrolarında fiilen çalışan personel için öngörülen ek ödemeden, aralarında herhangi bir hukuksal farklılık bulunmayan bir kısım personelin yoksun bırakılması suretiyle belirlene "ek ödeme usul ve esasları" gerekçe gösterilerek davacıya ek ödeme yapılmamasında hukuka uyarlık bulunmadığı, 2577 sayılı yasanın 7/4 maddesi hükmü uyarınca, düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının, buna dayalı olarak tesis olunan bireysel işlemin iptaline engel oluşturmayacağı hk.[46]

 

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :...

Karşı Taraf : 1- Maliye Bakanlığı

2- Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı

İsteğin Özeti : Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde görev yapan davacı tarafından, 4059 sayılı Yasaya 4315 sayılı Yasayla ilave edilen Ek 1. maddesi uyarınca, genel müdürlük personeli için öngörülen ek ödemeden yararlandırılması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve hesaplanacak ek ücretlerinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ...İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararıyla; 4059 sayılı Yasanın Ek.1 maddesinde, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü kadrolarında fiilen çalışan personele ek ödeme yapılabileceğinin hükme bağlandığı, yasa hükmünde ek ödeme "yapılabilir" ifadesi kullanıldığından bu konuda idarenin takdir yetkisinin bulunduğunun açık olduğu, bu takdir yetkisi çerçevesinde yürürlüğe konulan Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esaslarla davacının da aralarında bulunduğu bir kısım personel için ek ödeme öngörülmediğinden, söz konusu "Usul ve Esaslar" yürürlükte bulunduğu sürece davacıya ek ödeme yapılmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Davalı idarelerce yapılan savunmada temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi : Abdurrahman Şimşeksoy

Düşüncesi : 4059 sayılı Yasanın Ek 1. maddesinde, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıkları ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü Personeline ek ödeme yapılabileceği, bu ödemeye ilişkin esas, usul ve oranların müsteşarlıkların bağlı bulunduğu bakanlar ile Maliye Bakanı tarafından müştereken belirleneceği hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, söz konusu kurumların personeline ek ödeme yapılıp yapılmayacağı hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu görülmekle birlikte, idarece kullanılacak bu yetkinin objektif hukuk kurallarına aykırı olmaması gerektiği açıktır.

Olayda ise, söz konusu yasal düzenleme uyarınca ilgili bakanlıklarca yürürlüğe konulan Ek ödemeye İlişkin Usul ve Esaslarda, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarının bütün personeli için ek ödeme öngörüldüğü halde, Darphane ve Damga Matbaası personeli için bu ödeme sadece daire başkanları ile 1. Hukuk müşaviriyle sınırlı tutularak eşitlik ilkesine aykırı davranılmıştır.

Bu durumda, objektif hukuk kurallarına aykırı bir biçimde bir kısım personel için ek ödeme öngörülmemek suretiyle yürürlüğe konulan usul ve esaslar gerekçe gösterilerek davacıya ödeme yapılmamasında hukuka uyarlık görülmemiştir,

Açıklanan nedenlerle, idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Zehra Birden

Düşüncesi : Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde görev yapmakta olan davacı, 4059 Sayılı Kanuna 4315 Sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen Ek 1. madde uyarınca 30.6.1997 tarihinden itibaren tarafına ek ödeme yapılmasına ilişkin başvurusunun reddi üzerine ek ödeme yapılmamasına ilişkin işlemin iptali ve yoksun kaldığı ek ödeme tutarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın "4059 sayılı Kanuna 4315 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen Ek 1. madde uyarınca Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarının bağlı olduğu Devlet Bakanları ile Maliye Bakanınca belirlenen "Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Personeline Denetleme Aidatı Fon Hesabı ile Serbest Bölgeler Tesis ve Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine ilişkin Usul ve Esaslar"ın eki 2 sayılı cetvelde Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde görev yapan Daire Başkanı ve I. Hukuk Müşaviri için % 35 oranında ödeme yapılmasının öngörüldüğü, Esasların 7. maddesinde de Esasların 1.7.1998 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, davacının Ek 1. madde uyarınca tarafına ek ödeme yapılmasına ilişkin başvurusunun yukarıda sözü edilen Ek ücret ödemesine ilişkin Usul ve Esaslar'a göre Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde görev yapan personelden yalnızca Daire Başkanı ve I. Hukuk Müşaviri kadrolarında bulunan personele ek ödeme yapılabileceği gerekçesiyle reddedildiği, Ek 1. maddede "ek ödeme yapılabilir" ifadesi kullanılarak dareye ek ödeme yapıp yapmama konusunda tanınan takdir yetkisinin aynı zamanda ek ödemenin başlangıç tarihini belirleme yetkisinide kapsadığı, ek ödemenin usul ve esaslarının ilgili Bakanlarca belirlenmesine ilişkin olup, yürürlükte bulunan karar iptal edilmediği sürece davacıya ek ödeme yapılmasının mümkün olmadığı"gerekçesiyle reddine ilişkin idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

4059 Sayılı Kanuna 4315 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen Ek 1. maddede "Müsteşarlıkların merkez ve taşra teşkilatları ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü kadrolarında (merkez teşkilatlarındaki sözleşmeli personel ve yurt dışı kadrolarında çalışan personel hariç) fiilen çalıştırılan personele, bunların yararlandığı, ancak Maliye Bakanlığında çalışan emsali personelin yararlanmadığı fazla çalışma ücreti, tazminat ve benzeri tüm mali ve sosyal hakları mahsup edilmek şartıyla, Maliye Bakanlığı emsali personeline Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan yapılmakta olan ek ödemeler tutarını geçmemek üzere ek ödeme yapılabilir. Ek ödemelerin yapılmasında dikkate alınacak esas ,usul ve oranlar müsteşarlıkların bağlı bulunduğu bakanlar ile Maliye Bakanı tarafından müştereken belirlenir..." hükmü, 6. maddesinde de "Bu kanunun hükümleri 30.6.1997 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, yayım tarihinde yürürlüğe girer" hükmü yer almaktadır.

Yukarıda sözü edilen Ek 1. Madde doğrultusunda ilgili Bakanlar ile Maliye Bakanı tarafından hazırlanan "Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Personeline Denetleme Aidatı Fonu Hesabı ile Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek ücret ödemesine ilişkin Usul ve Esaslar"ın "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde: "Bu Esaslar Müsteşarlıkların merkez ve taşra teşkilatlar ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü kadrolarında (Merkez teşkilatlarındaki sözleşmeli personel ve yurt dışı personel hariç) fiilen çalıştırılan Personeli kapsar." hükmüne yer verildiği halde aynı Esaslar"ın eki 2 sayılı Cetvelde Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde yalnızca Daire Başkanı ve I. Hukuk Müşaviri kadro ve görev unvanında çalışan personele % 35 oranında ek ödeme öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Türk Hukuk sisteminde, yasalar Anayasa'ya, tüzükler Anayasa ve yasalara, yönetmelikler ve daha alt düzenleyici işlemlerde Anayasa'ya,yasalara ve tüzüklere uygun olmak zorundadır.

Uyuşmazlıkta, 4315 sayılı Kanunda ve buna paralel olarak düzenlenmiş olan Esaslar'ın 2. maddesinde açıkça Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü kadrolarında (Merkez teşkilatlarındaki sözleşmeli personel ve yurt dışı kadrolarında çalışan personel hariç) fiilen çalıştırılan personele ek ödeme yapılacağı kurala bağlandığından ek ödemelerin bu kapsam içinde yapılması zorunludur.

Bu durumda, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünde görev yapan davacının 4315 sayılı Kanun uyarınca kendisine ek ödeme yapılmasına ilişkin başvurusunun reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Diğer taraftan Esaslar'ın yürürlük tarihini belirleyen 7. maddeside Danıştay 12. Dairesinin 7.11.1999 günlü, E:1999/344, K:1999/2470 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, Darphane ve Damga Matbaasında görev yapan davacı tarafından, 4059 sayılı Yasanın Ek. 1. maddesinde öngörülen ek ödemeden yararlandıralmamasına ilişkin işlemin iptali ve hesaplanacak ek ücretlerinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna 4315 sayılı Yasayla ilave edilen Ek 1. maddesinde, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıkları ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü kadrolarında (merkez teşkilatlarındaki sözleşmeli personel ve yurtdışı kadrolarında çalışan personel hariç) fiilen çalıştırılan personele, ek ödeme yapılabileceği, ek ödemelerin yapılmasında dikkate alınacak esas, usul ve oranların müsteşarlıkların bağlı bulunduğu bakanlar ile Maliye Bakanı tarafından müştereken belirleneceği hükme bağlanmıştır.

4059 sayılı Yasanın Ek. 1. maddesinde, sözü edilen müsteşarlıklar ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü personeline "ek ödeme yapılabilir" ibaresi yer aldığından, bu kapsamdaki personele ek ödeme yapılıp yapılmayacağı hususunda idareye takdir yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Ancak idarece bu yetki kullanılmak suretiyle bir düzenleme yapılırken veya bu düzenleme uygulanarak bireysel işlem tesis edilirken, başka bir anlatımla düzenleyici kural kişiye uygulanmak suretiyle işlem somutlaşırken, anılan yetkinin objektif esaslar içinde kullanılması, hukuk kurallarını ve hukukun genel esaslarını da ihlal etmemesi gerekmektedir.

Olayda ise, 4059 sayılı Yasanın Ek 1. maddesi hükmü uyarınca ilgili bakanlıklarca söz konusu ek ödemeye ilişkin olarak yürürlüğe konulan "Usul ve Esaslar"la Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığının bütün personeli için ek ödeme öngörüldüğü halde, bu düzenlemede, ek ödemeden yararlanacaklar, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü personeli bakımından Daire Başkanları ile 1. Hukuk Müşaviriyle sınırlı tutularak eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı, böylece yasayla verilen takdir yetkisinin objektif esaslara aykırı kullanılması yanında, hukuk kurallarına ve hukukun genel esaslarına da uygun tesis edilmediği görülmektedir.

Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 7/4 maddesinin ".............. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz" yolundaki hükmü karşısında, idarece 4059 sayılı Yasanın Ek 1. maddesi kapsamında bulunan ve aralarında herhangi bir hukuksal farklılık bulunmayan personelin bir kısmı için ek ödeme öngörülmemek suretiyle belirlediği "Usul ve Esaslar" gerekçe gösterilerek davacıya ek ödeme yapılmamasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının bozulmasına 19.2.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

DAN-KAR-DER; SAYI:1

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

Karar Özeti

2577 sayılı Yasanın 10.maddesi uyarınca tesis edilen vergilendirmeye

ilişkin işlemlere karşı, 213 sayılı Yasada düzenlenen düzeltme ve şi-

kayet yoluna başvurulması sonucunda şikayet başvurusunun reddi yönün-

deki işlemin iptali istemiyle açılacak davada 2577 sayılı Yasanın 10.

maddesinde belirtilen usullere bu yasada yer alan süre ile ilgili ge-

nel hükümlerin uygulanacağı hk.[47]

 

Yükümlü adi ortaklığın 1988 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda

salınan cezalı katma değer vergisinin, aynı raporla saptanan ve indi-

rilemeyen katma değer vergisinden mahsup edilmesi yönündeki istemin

reddi üzerine yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin

işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı Kanunun 11. madde-

sinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin

kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir iş-

lem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan ma-

kamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın

işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracağı, altmış gün i-

çinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin

reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin

yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin

de hesaba katılacağının belirtildiği, aynı Kanunun 7. maddesinde ise,

dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hal-







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (2337 okuma)

[ Geri Dön ]