Uyuşmazlık 
	Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS      NO 
	: 2006/29
	KARAR  NO: 
	2006/29
	KARAR  TR : 
	6.11.2006
	(Ceza 
	Bölümü)
	 
	K A R A R
	 
	ÖZET: Asker 
	kişi sanığa  yüklenen eylemin “kasten yaralama” suçunu oluşturması ve bu 
	suçun da  askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri 
	mahkemede yargılanma-yı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan 
	kamu davasının ADLİ YARGI  yerinde görülmesinin gerektiği hk.
	 
	
	Davacı        : K.H.  
	Mağdur      
	: B.T.
	
	Sanık          : E.K.
	 
	O L A Y     
	: Dicle Öz. G/K. Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Er Ertuğrul Kılıç’ın, 
	1.6.2001 günü, aynı Komutanlık sorumluluk sahası içerisinde bulunan 2 nolu 
	kulede 09-12 saatleri arasında tüfekli nöbetçi olarak görevli bulunan mağdur 
	J. Er Bilal Taylan’ın yanına giderek, kulenin yanında bulunan su deposuna 
	bakacağını söylediği sırada mağdurun, psikolojik sorunları olduğunu bildiği 
	sanıktan firar edebileceği düşüncesiyle şüphelenmesi ve nöbet yerinden 
	uzaklaşmasını istemesi üzerine, aralarında çıkan tartışma sonucunda, mağdur 
	Bilal Taylan’ın burnuna yumrukla vurduğu, böylece amire fiilen taarruz 
	suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 91/1 
	maddesi uyarınca  cezalandırılması istemiyle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri 
	Savcılığı’nın 13.6.2001 gün ve E:2001/2184, K:2001/520 sayılı iddianamesiyle 
	kamu davası açılmıştır.
	7. KOLORDU 
	KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 2.10.2003 gün ve E:2003/239, K:2003/971 
	sayıyla; yargılama aşamasında, sanığın “mağdurun öncelikle kendisinin 
	boğazını sıktığı” yönündeki ifadesinin aksi kanıtlanamadığından, şüpheden 
	sanık yararlanır ilkesi ışığında önce mağdurun yersiz müdahale ve icapsız 
	fiillerde bulunduğunun kabul edilerek, mağdurun Askeri Ceza Kanunu’nun 106. 
	maddesindeki korumadan yararlandırılmaması yoluna gidildiği, böylece eylemin 
	aynı rütbedeki erler arasında meydana geldiği, eylemin Türk Ceza Kanunu’nun 
	456/4. maddesinde düzenlenen suça uyduğu, sanığın yargılama sırasında  
	terhis edildiği açıklanarak, yargılama görevinin adli yargı yerine ait 
	olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar 
	kesinleşerek, dava dosyası, Dicle Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
	DİCLE ASLİYE 
	CEZA MAHKEMESİ : 7.9.2005 gün ve E:2005/34, K:2005/90 sayıyla; olay günü, 
	mağdurun nöbetçi olması nedeniyle yüklenen eylemin amire karşı yapılmış 
	sayılması gerektiği, Askeri Ceza Kanunu’nun 92. maddesi uyarınca sanığın 
	ifadesinde belirttiği hususun Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesine göre 
	indirim nedeni olarak düzenlendiği, böylece yüklenen eylemin Askeri Ceza 
	Kanunu’nun 91/1. maddesindeki suçu oluşturduğu açıklanarak, yargılama  
	görevinin askeri  yargı  yerine  ait  olduğu  gerekçesiyle, 7 gün içinde 
	itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, karar tebliğ 
	edilerek, Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 
	10.7.2006 gün ve E:2006/13, K:2006/15 sayılı kararı ile, 2247 sayılı 
	Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. 
	maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi 
	uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip 
	dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez dosyadaki eksiklikler 
	giderilip karar kesinleştirilerek dava dosyası, Dicle Cumhuriyet  
	Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.
	İNCELEME VE 
	GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın 
	Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, 
	Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in katılımlarıyla yapılan 
	06.11.2006 günlü toplantısında;
	I-İLK 
	İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı 
	Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen 
	süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı 
	yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev 
	uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile 
	karar verildi.
	II-ESASIN 
	İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde askeri 
	yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler 
	okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 
	Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı,  Askeri Yargıtay  Başsavcı  Yardımcısı Namık 
	ÖZTÜRK’ün, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine 
	ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP 
	DÜŞÜNÜLDÜ:                 
	353 sayılı 
	Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri 
	Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan 
	"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi 
	yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker 
	kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri 
	ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" 
	denilmektedir.
	"Askeri suç" 
	ise, öğretide ve uygulamada; 
	a) Unsurları 
	ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir 
	anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile 
	cezalandırılmayan suçlar, 
	b) Unsurları 
	kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen 
	suçlar,  
	c) Türk Ceza 
	Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere 
	üç grupta mütalaa edilmektedir.               
	Aynı 
	Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 
	sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı 
	gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu 
	mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması 
	askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış 
	olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin 
	"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa 
	Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 
	1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
	
	Buna göre, 
	askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce 
	işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. 
	Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı 
	bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal 
	kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir 
	önemi bulunmamaktadır. 
	211 sayılı 
	Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 76. maddesinde, "Nöbet; 
	askerlikteki müşterek hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak maksadı 
	ile bu hizmetlerin belli bir sıra ve süre ile subay, askeri memur, astsubay, 
	askeri öğrenci, erbaş ve erler ile Silahlı Kuvvetler Teşkilatı içinde 
	vazifeli olan bilumum sivil şahıslar tarafından yapılmasıdır. 
	
	Nöbetçi: 
	nöbet hizmetinin yapılması için görevlendirilen şahıstır” şeklinde tarif 
	edilmiş, 77. maddesinde de, "Kıtalarda, karargahlarda ve askeri kurumlarda 
	nöbet hizmetine tabi tutulacak personelin kimler olacağı, nöbet 
	hizmetlerinin yapılış tarzı ile şekli ve nöbetçilere ait  vazifeler  
	talimatname  ile  tayin  ve  tesbit olunur."  denilmiştir. 
	1632 sayılı 
	Askeri  Ceza  Kanunu'nun, "Nöbetçi, karakol, devriyenin  tarifi"  başlığı  
	altında  düzenlenen 15. maddesinde;
	"1-Bu 
	kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin, 
	tarassut maksatlariyle silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir 
	talimatı bulunan tek veya çift askerdir. 
	2- Karakol 
	hazarda ve  seferde aynı maksatlarla konulan ve bir  amir emrinde bulunan
	silahlı bir 
	kısım askerdir. 
	3-Devriye 
	hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntıkada seyyar olarak 
	vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir." denilmekte, benzer 
	düzenleme İç Hizmet Kanunu'nun 78. maddesinde  de yer almaktadır. 
	
	Aynı 
	Kanun'un 106. maddesinde "Askeri karakola, nöbetçiye ve devriyeye hakaret 
	eden veya bunları dinlemiyen veya bunlara mukavemette bulunan yahut fiilen 
	taarruz eden bu suçları amire karşı yapmış sayılır ve öylece 
	cezalandırılır."  denilmekte olup, her iki madde birlikte 
	değerlendirildiğinde 15. maddede yazılı olan nöbetçilerin belli suçlar 
	karşısında amir sayılacakları, daha açık bir anlatımla, maddede yazılı 
	suçları işleyenlerin, bu suçları amire karşı işlemiş kabul edilerek ast gibi 
	cezalandırılacakları; 12. maddesinde de “Bu kanunun tatbikatında (Hizmet) 
	tabirinden maksat gerek malûm ve muayyen olan ve gerek bir amir tarafından 
	emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması halidir” denilerek 
	yasanın uygulanmasında hizmetin gerek malum ve muayyen olan ve gerek bir 
	amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması 
	hali olduğu belirtilmiştir.
	Öte  
	yandan,  İç  Hizmet  Yönetmeliği'nin "Askerlikte Nöbet Hizmetleri"  başlığı 
	altında düzenlenen 382 ve devamı maddelerinde nöbet hizmetleriyle ilgili 
	hükümler düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 395. maddesinde, "Kıt'alarda her 
	Kuvvetin özelliğine uygun olarak nöbet hizmetleri yürütülür. Bu yönetmeliğin 
	dışında kalan veya ayrıca özellik arzeden nöbet hizmetleri ihtiyaca göre 
	komutanlıklarca; bu yönetmelik esasları gözönünde tutularak hazırlanıp 
	uygulanır." denilmektedir. 
	Açıklanan 
	yasa hükümleri ile buna bağlı olarak İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği gibi 
	mevzuat hükümleri gözetilerek amir olma durumunun tespit edilmesi 
	gerekmektedir.
	Dosyanın 
	incelenmesinde, dosya içinde mevcut Merkez Jandarma Karakol Komutan-lığının 
	1.6.2001 tarihli nöbet çizelgesinden, 09.00-12.00 saatleri arasında yakınan 
	Bilal Taylan’ın 2 nolu kule devriye nöbetçisi olarak görevlendirildiği 
	anlaşılmıştır. 
	Ancak, olay 
	sırasında, sanığın “mağdurun önce kendisinin boğazını sıktığı” yönündeki 
	ifadesinin aksinin askeri ve adli yargı yerlerince kanıtlanamadığının 
	belirtilmesi karşısında, mağdurun yersiz müdahale ve icapsız fiillerde 
	bulunduğu kabul edilerek, Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesindeki korumadan 
	yararlanmasının mümkün olmadığı, bu durumda, eylemin kasten yaralama suçunu 
	oluşturduğu kuşkusuzdur.
	Sanığın 
	yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden 
	anlaşılmaktadır. 
	Açıklanan 
	nedenlerle, yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı 
	bulunmaması, sanığın terhis edilmesiyle askeri  mahkemede  yargılanmasını  
	gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa'nın 4191 
	sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca, davanın adli yargı 
	yerinde görülmesi ve  Dicle Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının 
	kaldırılması gerekmiştir.
	SONUÇ: 
	Davanın  çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Dicle 
	Asliye Ceza Mahkemesi’nin 7.9.2005 gün ve E:2005/34, K:2005/90 sayılı 
	GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.11.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN 
	OLARAK karar verildi.
	 
	* * *
	 
	Uyuşmazlık 
	Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS      NO 
	: 2006/30
	KARAR  NO: 
	2006/30
	KARAR  TR : 
	6.11.2006
	(Ceza 
	Bölümü)
	   
	
	ÖZET: Mülki 
	(idari)  görevlerine girmesi nedeniyle, jandarma personeli olan asker kişi 
	sanık hakkında açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin 
	gerektiği  hk.
	 
	K A R A R
	 
	
	Davacı        : K.H.  
	
	Sanık          : V.K.
	 
	O L A Y     
	: Datça İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık J.Ulş.Er Volkan 
	Kalaycı’nın, 21.8.2004 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli Uzm.J.Çvş. 
	Satılmış Çakmak komutasında, idaresindeki 748164 plaka sayılı askeri araç 
	ile 14.00-18.00 saatleri arasında devriye görevine çıktıkları sırada, aracı 
	Satılmış Çakmak’ın belirttiği istikametin aksine ve hızlı kullandığı, araç 
	komutanının emirlerine riayet etmediği gibi “arabayı uçuruma sürerim” 
	diyerek tehdit ettiği, böylece, emre itaatsizlikte ısrar etmek ve üst“ü 
	tehdit suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan Askeri Ceza  
	Kanunu’nun 87/1, 82/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Güney 
	Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 9.11.2004 gün ve E:2004/3023, 
	K:2004/788 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
	GÜNEY DENİZ 
	SAHA KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ :15.6.2005 gün ve E:2005/524, K:2005/210 
	sayıyla; yüklenen üst’ü tehdit suçundan sanığın beraetine, diğer suç 
	açısından ise, jandarmanın mülki görevleri sırasında işlendiği, ayrıca 
	yargılama sırasında sanığın terhis edildiği nedeniyle yargılama görevinin 
	adli yargı yerine ait  olduğu  gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, 
	temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Datça Asliye Ceza  
	Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
	DATÇA ASLİYE 
	CEZA MAHKEMESİ : 11.11.2005 gün ve E:2005/276, K:2005/236 sayıyla; asker 
	kişi sanığı, asker kişiye karşı, askerlik hizmet ve görevleri nedeniyle 
	işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine 
	ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, Mahkememize gönderilen 
	dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 6.3.2006 gün ve E:2006/2, K:2006/2 
	sayılı kararı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi 
	Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, 
	aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun 
	reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez 
	dosyadaki eksiklikler giderilip karar kesinleştirilerek dava dosyası, aynı 
	Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.
	İNCELEME VE 
	GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın 
	Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, 
	Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in katılımlarıyla yapılan 
	06.11.2006 günlü toplantısında;
	I-İLK 
	İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı 
	Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen 
	süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı 
	yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev 
	uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile 
	karar verildi.
	II-ESASIN 
	İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli 
	yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler 
	okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 
	Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı,  Askeri Yargıtay  Başsavcı  Yardımcısı Namık 
	ÖZTÜRK’ün, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine 
	ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP 
	DÜŞÜNÜLDÜ:
	353 Sayılı 
	Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri 
	Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan 
	"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi 
	yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker 
	kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri 
	ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" 
	denilmektedir. 
	"Askeri suç" 
	ise öğretide ve uygulamada: 
	a) Unsurları 
	ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir 
	anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile 
	cezalandırılmayan suçlar, 
	b) Unsurları 
	kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen 
	suçlar,  
	c) Türk Ceza 
	Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere 
	üç grupta mütalaa edilmektedir.
	Ancak, sanık 
	Jandarma Personeli olduğuna göre, Jandarmanın hangi nitelikteki görevler ile 
	görevlendirildiğine ilişkin yasal düzenlemenin göz önünde tutulması, suça 
	konu olayın meydana geldiği sırada yerine getirilmekte olan görevin, Yasa'da 
	belirtilen görevlerden hangisine uygun olduğunun incelenmesi, görevli yargı 
	yerinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
	2803 sayılı 
	Jandarma Teşkilat Görev Ve Yetkileri Kanunu’nun 7. maddesinde, Jandarmanın 
	sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri: 
	a)    Mülki 
	görevleri; 
	Emniyet ve 
	asayiş ile kamu düzenini sağlamak,  korumak  ve   kollamak, kaçakçılığı men, 
	takip
	ve tahkik 
	etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, 
	ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak, 
	
	b)    Adli 
	görevleri;
	İşlenmiş 
	suçlarla  ilgili olarak  kanunlarda  belirtilen işlemleri  yapmak ve  
	bunlara  ilişkin  adli
	hizmetleri 
	yerine getirmek,
	c)    Askeri 
	görevleri; 
	Askeri kanun 
	ve  nizamların  gereği  görevlerle  Genelkurmay  Başkanlığı'nca  verilen 
	görevleri
	yapmak,
	
	d)    Diğer 
	görevleri; 
	Yukarıda 
	belirtilen görevler  dışında  kalan  ve  diğer  kanun  ve  nizam   
	hükümlerinin icrası  ile 
	bunlara 
	dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde 
	sayılmıştır.
	Jandarma 
	Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin, “Mülki Görevlerin Esasları” 
	başlığı altında düzenlenen 45. maddesinde, “Jandarma:
	a.Halkın 
	can, ırz ve malını korur.
	b.Suç 
	işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri alır
	c.Asayişi ve 
	gerek kamunun, gerekse kişilerin güvenliğini ve konut dokunulmazlığını 
	korur.
	d…….
	e.Kamunun 
	huzur ve sükununu bozan; kanunlara, nizamlara ve kamu düzenine aykırı bütün 
	eylemlerin işlenmesine; yasa ve nizamlar gereğince engel olur.
	………” 
	denildikten sonra “Mülki Görevlerin Yürütülüş Esasları” başlığı altında 
	düzenlenen 46. maddesinde, “Jandarma mülki görevlerini esas olarak; 
	
	a……
	b.Önleyici 
	kolluk görevini, kendi görev bölgesinde düzenli devriyeler gezdirerek 
	aksaksız yürütmek
	c.Hizmet 
	sırasında dikkatli ve uyanık bulunarak herhangi bir suçun işlenip, 
	işlenmediğini araştırmak, Devlete, kamu veya kişilere, mal ve eşyalara 
	yönelik tehlike, sabotaj, kaza vb. durumlarda gecikmeksizin yardım etmek; 
	kanuni gereğini yerine getirmek” şeklinde sayılmaktadır.
	Dosyanın 
	incelenmesinden, dosya içinde mevcut önleyici kolluk devriyesi hizmet 
	kağıdına göre, sanığın olay günü, olay sırasında önleyici kolluk devriyesi 
	olup “yol emniyet ve kontrol devriyesi”nde görevli olduğu, bu görevin de 
	Jandarmanın askerlik görevi ile ilgili olmayıp mülki görevi ile ilgili 
	olduğu anlaşılmıştır. 
	2803 sayılı 
	Kanun’un 15 ve Yönetmeliğin 186. maddelerine göre jandarma personelinin 
	ancak askeri hizmete ilişkin eylemlerinden dolayı askeri yargıya tabi 
	bulundukları kuşkusuzdur.
	Açıklanan 
	nedenlerle, asker kişi sanığın mülki görevleri sırasında işlediği ileri 
	sürülen suç nedeniyle hakkında açılan kamu davasının adli yargı yerinde 
	görülmesi ve Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının 
	kaldırılması gerekmiştir.
	SONUÇ: 
	Davanın  çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Datça 
	Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.11.2005 gün ve E:2005/276, K:2005/236 sayılı 
	GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.11.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN 
	OLARAK karar verildi.
	 
	* * *
	 
	Uyuşmazlık 
	Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS      NO 
	: 2006/31
	           
	KARAR  NO: 2006/31
	KARAR  TR : 
	11.12.2006
	(Ceza 
	Bölümü)
	
	                ÖZET: 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı 
	Hakkında Kanun’un 107. maddesi 15. fıkrası uyarınca, denetim süresinde hapis 
	cezasını gerek-tiren kasıtlı bir suç işleyen hükümlü hakkındaki şartla 
	salıverilme kararının geri alınmasında, hükmü veren ilk derece mahkemesinin 
	görevli olduğu hk.
	 
	K A R A R
	 
	
	Davacı        : K.H. 
	Hükümlü    : 
	M.Y.
	 
	O L A Y     
	: Antalya 3. P.  Er Eğt. Tug. Avcı Tb. 3. Bl. Komutanlığı emrinde görevli P. 
	Er Muharrem Yavuz’un, cezaevi idaresine karşı ayaklanmaya teşvik ve 
	azmettirmek ve fiilen ayaklanmaya katılmak suçu nedeniyle yapılan 
	yargılaması sonucunda 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 
	25.12.1996 gün ve E:1996/84, K:1996/811 sayı ile yedi yıl altı ay hapis ile, 
	görevli memura hakaret, saldırgan sarhoşluk suçları nedeniyle Koyulhisar 
	Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılaması sonucunda 16.12.1998 gün ve 
	E:1998/6, K:1998/65 sayı ile verilen iki ay altı gün hapis, 1.672.000.TL 
	ağır para, iki ay hafif hapis cezaları, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi 
	Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 5.3.1999 gün ve 1996/84, K:1999/14 sayı ile 
	içtima edilerek yedi yıl sekiz ay altı gün hapis, 1.672.000.TL ağır para, 
	iki ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, kesinleşen 
	bu hükmün, Hafik Kapalı Cezaevinde infazı sırasında, askeri yargı yerince 
	verilen yedi yıl altı ay hapis cezası dışında kalan cezalarının 4616 sayılı 
	Yasa kapsamında kaldığı, askeri yargı yerince verilen cezasının 647 sayılı 
	Yasa hükümleri uyarınca hesap edilerek şartla salıverilmesine karar 
	verilmesi için Hafik Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gönderilen yazı üzerine, 
	Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 25.12.2000 gün ve 2000/285 Müt. sayı ile, 
	647 sayılı Yasa'nın 19 ve ek-2. maddeleri uyarınca, bihakkın tahliye tarihi 
	21.6.2005 olan sanığın 25.12.2000 gününden geçerli olmak üzere şartla 
	salıverilmesine karar verilmiştir.
	Hükümlü 
	Muharrem Yavuz’un, bihakkın tahliye tarihi olan 21.6.2005 gününden önce 
	deneme  süresi  içinde,16.7.2001 günü hırsızlık suçunu  işlemesi  nedeniyle 
	Koyulhisar Asliye Ceza Mahkemesi'nce 29.3.2002 gün ve E:2001/76, K:2002/17 
	sayı ile, üç yıl bir gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi 
	ve hükmün de 21.12.2004 günü kesinleşmesi üzerine, Koyulhisar Cumhuriyet 
	Başsavcılığı’nca, sanık hakkındaki 25.12.2000  günlü, 2000/285 Müt.  sayılı  
	şartla  salıverilme  kararının  geri  alınması  Sivas 2. Ağır  Ceza 
	Mahkemesi'nden istenilmiştir.
	SİVAS 2. 
	A?IR  CEZA MAHKEMESİ: 7.4.2005  gün  ve  2005/51  Müt.  sayıyla; 825 sayılı 
	Kanun'un 5. maddesi uyarınca, hükümlü hakkında mahkumiyet kararını vermiş 
	bulunan askeri mahkemece şartla salıverilme kararının geri alınmasına karar 
	verilmesi gerektiği açıklanarak, “mahkememizin yetkisizliğine” şeklinde 
	karar vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Dağ Komando 
	Okulu ve Eğitim Merkezi  Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
	DA? KOMANDO 
	OKULU VE E?İTİM MERKEZİ KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ 29.4.2005 gün ve 
	E:2005/803, K:2005/154 sayıyla; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yerleşmiş 
	içtihatları dikkate alındığında şartla salıverilme kararının geri alınmasına 
	karar verme görevinin şartla salıverilme kararını veren mahkemeye ait olduğu 
	gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek 
	kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi 
	Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca, Mahkememize gönderilmiştir. 
	
	İNCELEME VE 
	GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın 
	Başkanlığında,Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, 
	Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ, M.Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan 
	11.12.2006 günlü toplantısında;
	I-İLK 
	İNCELEME : Her ne kadar adli yargı yerince hükümde "mahkemenin 
	görevsizliğine" denmemiş ise de; karar gerekçesinde adli mahkemenin görevli 
	olmayıp, askeri mahkemenin görevli olduğu açıkça belirtildiğinden, 
	"mahkemenin yetkisizliğine" şeklinde verilen karar görevsizlik kararı olarak 
	kabul edilmiştir. Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı 
	Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen 
	süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı 
	yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev 
	uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile 
	karar verildi.
	II-ESASIN 
	İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri 
	yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler 
	okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 
	Ahmet BEŞİNCİ’nin askeri yargı,  Askeri Yargıtay  Başsavcı  Tezer Türkay 
	GÜVEN’in, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine 
	ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP 
	DÜŞÜNÜLDÜ:           
	Şartla 
	salıverilme, 1.3.1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 16 ile 17. 
	maddelerinde ve daha sonra da 13.7.1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı 
	Hakkında Yasa'nın 19. maddesinde yeniden düzenlenmiş ve şartla salıverilme 
	kararının geri alınması ise, Türk Ceza Yasası'nın 17. maddesinin 3506 sayılı 
	Yasa ile değişik 1. fıkrasının 1. cümlesinde "şartla salıverilmiş olan 
	hükümlü geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi 
	hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları 
	yerine getirmez ise, şartla salıverilme kararı geri alınır." hükmü ile 
	düzenlenmiş iken, 13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp 
	1 Haziran 2005 günü yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük 
	ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile  825 sayılı Ceza 
	Kanununun Mevkii Mer’iyete Vaz’ına Müteallik Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza 
	Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte, 29.12.2004 gün ve 25685 
	sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp 1 Haziran 2005 günü yürürlüğe giren 5275 
	sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 122. maddesi 
	ile de 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun yürürlükten 
	kaldırılmıştır.
	Şartla 
	salıverilme öğretide, mahkum edildiği  hürriyeti bağlayıcı cezalardan 
	Yasa'nın gösterdiği bir kısmını iyi hal ile kurallara tam uyarak geçirmiş 
	bulunan mahkumun, konulmuş olan şartlara her bakımdan uymaması durumunda 
	geri alınması koşuluyla  mahkumiyet süresini tamamıyla bitirmeden mercii'nce 
	alınacak bir kararla salıverilmesi olarak tanımlanmaktadır. 
	Şu halde, 
	şartla salıverilme; ceza hükmünü ve ilgilinin hükümlü sıfatını ortadan 
	kaldırmayıp, ceza süresinin sonuna kadar şahsi hürriyeti bağlayıcı bir 
	cezaya mahkum olacak şekilde yeniden kasten suç işlememek ve mecbur olduğu 
	şartları yerine getirmek koşullarıyla tanınan bu haktan yararlanan hükümlü 
	hakkındaki cezanın infaz şekillerinden biridir.
	Şartla 
	salıverilme 5275 sayılı Yasa’nın “Koşullu salıverilme” başlığı altında 
	düzenlenen 107. maddesi ile yeniden düzenlenmiştir. Maddenin 11. fıkrasında, 
	“Bir hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında ceza infaz kurumu idaresi 
	tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, hükmü veren mahkemeye; hükümlü başka 
	bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemeye verilir. 
	Mahkeme,  bu raporu uygun bulursa hükümlünün koşullu salıverilmesine dosya 
	üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu uygun bulmadığı takdirde gerekçesini 
	kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir”, 12. 
	fıkrasında, “Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis 
	cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen 
	yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde 
	koşullu salıverilme kararı geri alınır” denilmektedir.
	Aynı 
	Yasa’nın  15. fıkrasında ise  “Koşullu salıverilme kararının geri 
	alınmasına; 
	a)Hükümlü 
	geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına 
	mahkum edilirse, hükmü veren ilk derece mahkemesi veya bölge adliye 
	mahkemesi tarafından, 
	b)Hükümlünün 
	bağlı tutulduğu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde koşullu 
	salıverilme kararına esas teşkil eden hükmü veren ilk derece mahkemesi veya 
	bölge adliye mahkemesi veya koşullu salıverilme kararını vermiş olan mahkeme 
	tarafından, 
	Dosya 
	üzerinden karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz yolu açıktır” hükmü yer 
	almaktadır.
	Açıklanan 
	nedenlerle, cezaevi idaresine karşı ayaklanmaya teşvik ve azmettirmek ve 
	fiilen ayaklanmaya katılmak suçu nedeniyle 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı 
	Askeri Mahkemesi'nin kararıyla yedi yıl altı ay  hapis cezasına mahkum olan 
	hükümlü Muharrem Yavuz’un, deneme süresi içinde hırsızlık suçu nedeniyle 
	hapis cezasına mahkum edildiği anlaşıldığından, koşullu salıverilme 
	kararının hükmü veren ilk derece mahkemesi tarafından geri alınması, bu 
	nedenle Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 
	verilen görevsizlik kararının kaldırılması  gerekmiştir.
	SONUÇ: 
	Davanın  çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Dağ 
	Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri  Mahkemesi’nin 29.4.2005 
	gün ve E:2005/803, K:2005/154 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 
	11.12.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
	 
	* * *
	 
	Uyuşmazlık 
	Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS      NO 
	: 2006/33
	KARAR  NO: 
	2006/33
	KARAR  TR : 
	11.12.2006
	(Ceza 
	Bölümü)
	 
	 
	ÖZET:Asker 
	kişi sanığın, Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu 
	nedeniyle açılan kamu davasının,askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren 
	ilgi kesilmiş olsa dahi ASKERİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği  
	hk.                                                                                               
	                                                             
	 
	K A R A R
	 
	
	Davacı        : K.H.  
	
	Sanık          : T.K.
	 
	O L A Y     
	: Çanakkale İl Merkez Jandarma Komutanlığı emrinde görevli J. Er sanık Tekin 
	Keyvan’ın, 2.7.2001 tarihinde valizlikte yapılan aramada, istihkakı dışında 
	valizinden beş adet yazlık kamuflaj eğitim elbise pantolonu, üç adet eğitim 
	elbisesi üstü, bir adet turizm jandarma pantolonu, bir adet gömleği, bir 
	adet şapkası, iki adet bot, dolabında yapılan aramada da bir takım yazlık 
	kamuflaj elbisesi, bir takım turizm yazlık elbisesi ve bir takım manevra 
	kemeri bulunduğu, 4.7.2001 tarihinde memleketinde yakınlarının evlerinde 
	yapılan aramalarda ise birçok askeri giyim eşyası, matara, asker çantası ve 
	örme bel kemeri gibi askeri malzemelerin bulunduğu, ele geçirilen bu 
	malzemelerin sanığın istihkakının olmayıp az kullanılmış ve halen 
	kullanılabilecek durumda olduklarının anlaşıldığı, böylece, sanığın 
	teselsülen askeri eşyayı çalmak suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine 
	uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1, Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddeleri 
	uyarınca cezalandırılması istemiyle 2. Kolordu Komutanlığı Askeri 
	Savcılığı’nın 15.10.2001 gün ve E:2001/1763, K:2001/915 sayılı 
	iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
	2.Kolordu 
	Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığın yüklenen eylem nedeniyle 
	cezalandırılmasına karar vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi 
	üzerine, Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nce, sanığın birliğindeki dolabı ve  
	valizlikte yapılan aramalarda ele geçirilen askeri malzemeler ile 
	memleketindeki yakınlarının evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen 
	askeri malzemelerin, birlik zimmetinde olup olmadığı, birlik zimmetinde yer 
	alıyorsa, suç tarihi itibarı ile belirtilen malzemelere ilişkin bir eksiklik 
	bulunup bulunmadığının araştırılmamış olması gerekçesiyle hükmün bozulmasına 
	karar verilmiştir.
	2. KOLORDU 
	KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ:30.12.2005 gün ve E:2005/1282, K:2005/1269 
	sayıyla;sanığa yüklenen eylemin askeri eşyayı gizlemek suçu kapsamında 
	kaldığı, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle Askeri Ceza 
	Kanunu’nun 192. maddesi uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine ait 
	olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar 
	kesinleşerek, dava dosyası, Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne 
	gönderilmiştir.
	ÇANAKKALE 1. 
	ASLİYE CEZA MAHKEMESİ:6.7.2006 gün ve E:2006/321,K:2006/367 sayıyla; Askeri 
	Ceza Kanunu’nun 192. maddesinde askeri eşyayı gizlemek suçunun sivil kişiler 
	tarafından işlendiği takdirde yargılama görevinin adli yargı yerine ait 
	olduğu belirtilmiş, olayda ise başlangıçta asker kişi olan sanığın yargılama 
	aşamasında terhis edildiği anlaşıldığından bu maddenin uygulama yeri 
	bulunmadığı, bu nedenle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu 
	gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek 
	kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 
	Mahkememize  gönderilmiştir.
	İNCELEME VE 
	GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın 
	Başkanlığında,Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, 
	Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ, M.Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan 
	11.12.2006 günlü toplantısında;
	I-İLK 
	İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı 
	Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen 
	süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı 
	yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev 
	uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile 
	karar verildi.
	II-ESASIN 
	İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri 
	yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler 
	okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 
	Ahmet BEŞİNCİ’nin askeri yargı,  Askeri Yargıtay  Başsavcı  Tezer Türkay 
	GÜVEN’in, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine 
	ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP 
	DÜŞÜNÜLDÜ:
	353 sayılı 
	Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri 
	Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan 
	"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi 
	yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker 
	kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri 
	ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" 
	denilmektedir.
	"Askeri suç" 
	ise, öğretide ve uygulamada; 
	a) Unsurları 
	ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir 
	anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile 
	cezalandırılmayan suçlar, 
	b) Unsurları 
	kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen 
	suçlar,  
	c) Türk Ceza 
	Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere 
	üç grupta mütalâa edilmektedir.               
	Dosyada 
	mevcut, Çanakkale İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nın Ekim 2005 tarihli 
	yazısından, suça konu malzemelerin, birlik zimmetinde bulunduğu ancak 
	saymanlıkça yapılmakta olan kayıt silme, sarf işlemleri nedeniyle her yıl 
	kayıtlarda değişiklik olması, aynı cins malzemelerin her yıl yenilerinin 
	verilmesi ve suç tarihinde birlik mal sorumlusu olan personelin değişmiş 
	olması nedeniyle suç tarihi itibariyle belirtilen malzemelere ilişkin bir 
	eksiklik bulunup bulunmadığının tesbit edilemediğinin bildirildiği, aynı 
	Komutanlığın 2.12.2005 günlü yazısından, suça konu malzemelerden bir 
	kısmının istihkak olarak verilen terhisinde geri alınan malzemelerden olup, 
	bir kısmının ise görevin özelliğine göre verilen malzemeler olduğunun 
	bildirildiği anlaşılmıştır. 
	Aynı 
	Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 
	sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı 
	gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu 
	mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması 
	askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış 
	olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin 
	"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa 
	Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 
	1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
	
	Buna göre, 
	askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce 
	işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. 
	Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı 
	bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal 
	kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir 
	önemi bulunmamaktadır. 
	Olumsuz 
	görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren askeri 
	yargı yerince sanığa yüklenen eylemin askeri eşyayı gizlemek suçunu 
	oluşturduğu ancak sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle  Askeri 
	Ceza Kanunu'nun 192. maddesi uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine 
	ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, tüm dosya içeriğinden sanığın 
	eylemi Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçlar kapsamında 
	bulunduğundan ve 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahke-melerde 
	yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait 
	davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri 
	bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri 
	mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin 
	görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda  sanığa 
	yüklenen eylemin askeri suç olduğu anlaşıldığından 353 sayılı Yasa’nın 17. 
	maddesi uyarınca davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 2. Kolordu 
	Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması 
	gerekmiştir. 
	SONUÇ: 
	Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 2. 
	Kolordu Komutanlığı Askeri  Mahkemesi’nin 30.12.2005 gün ve E:2005/1282, 
	K:2005/1269 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde 
	OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
	 
	* * *
	 
	Uyuşmazlık 
	Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS      NO 
	: 2006/34
	KARAR  NO: 
	2006/34
	KARAR  TR : 
	11.12.2006
	(Ceza 
	Bölümü)
	 
	
	                                                                    
	                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                
	ÖZET:  2247  
	sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı 
	Yasa'nın 27.maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE 
	karar verilmesinin gerektiği 
	hk.                                                                                                                          
	                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           
	 
	K A R A R
	 
	
	Davacı        : K.H.  
	
	Sanık          : E.S.
	 
	O L A Y     
	: Halen Söke/Aydın 11. P. Tug. 4. P. Tb. 11. P. Bl. Komutanlığı emrinde 
	görevli P. Er Erhan Saz’ın, 6.6.2004 tarihine kadar Askerlik Şubesine 
	müracaatla askere sevkini sağlatması gerekirken kanunen geçerli bir mazereti 
	olmaksızın askere sevkini sağlatmadığı, böylece, 6.6.2004-20.7.2005 günleri 
	arasında temadi eden  bakaya suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan 
	Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-a maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 
	Ege Ordusu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 30.3.2006 gün ve E:2006/447, 
	K:2006/236 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
	Ege Ordusu 
	Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığın yüklenen eylem nedeniyle  
	cezalandırılmasına karar vermiş, karar henüz kesinleşmemiştir. 
	
	EGE ORDUSU 
	KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 11.10.2006 gün 2006/113 Evrak  sayıyla; sanık 
	hakkında, verilen mahkumiyet kararı tebliğ edilemediği için henüz 
	kesinleşmediğinden hükme esas kanun maddesinin 5530 sayılı Kanunla değişik 
	353 sayılı Kanun’un 13. maddesi gereğince askeri yargı yerinin görevi dışına 
	çıktığı açıklanarak, 5530 sayılı Kanunla değişik 353 sayılı Kanun’un 6ncı ek 
	geçici maddesi  uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu 
	gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, 
	dava dosyası, Bitlis Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
	BİTLİS 
	ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 13.11.2006  gün ve E:2006/227, K:2006/284 sayıyla; 
	askeri yargı yerince verilen kararın sanığa tebliğ edildiği, sanık 
	tarafından yasal süre içinde temyiz edilmediği, böylece ilgili kararın sanık 
	tarafından temyiz edilmeyerek 2.10.2006 günü kesinleştiği halde görevsizlik 
	kararı verildiği, 5530 sayılı Yasa ile değişik 353 sayılı Kanun’un ek geçici 
	6/2 maddesi uyarınca ancak kesinleşmeyen dava dosyaları hakkında görevsizlik 
	kararı verilebileceği belirtildiğinden yargılama görevinin askeri yargı 
	yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, 
	Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize  gönderilmiştir.
	
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", 
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği 
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve 
"ımar hukukçusu".
 
 imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-21 (1598 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |