imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

uyuşmazlık mahkemesi karraları 7
imar hukuku



Türkiyenin imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 2

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS   NO   : 2006/243

ARAR NO: 2006/233

KARAR TR : 11.12.2006

(Hukuk Bölümü)

 

ÖZET:Kurum alacağının personelden hükmen tahsiline yönelik bulunan davanın,özel hukuk hükümlerine ggöre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı        : PETKİM Petrokimya Holding A. Ş. Genel Müdürlüğü

Vekillleri    : Av. R.E., Av.İ.Y.

Davalı        : A.A.

Vekili         : Av. M.K.Ş.

 

O L A Y     : Petkim’de İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa tabi  kapsam dışı personel olarak çalışmakta iken, talebi üzerine 4046 Sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca  MTA Genel Müdürlüğüne atanan davalı Ayla Acara;  davacı kuruluşta geçen hizmet süresine ait kıdem tazminatının ödenmesini istemiş, kurum tarafından adı geçenin banka hesabına 6.6.2003 tarihinde 29.555,30YTL  yatırılmıştır.

Davacı PETKİM Petrokimya Holding A. Ş. Genel Müdürlüğü vekilince; ödenmemesi gerektiği halde davalıya sehven ödenen 29.555,30YTL  kıdem tazminatının, ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle 21.10.2003 tarihinde adli yargı yerinde alacak davası açılmıştır.

KARŞIYAKA 2. İŞ MAHKEMESİ; 20.10.2005 gün ve E:2005/1503, K:2005/307 sayı ile, Davacı vekilinin dilekçesiyle; davalının müvekkili kurumda kapsam dışı personel olarak çalışmakta iken 26.11.2002 tarihli dilekçe ile; 4046 S.Y. nın 22. maddesi uyarınca Ankara içinde başka bir kuruluşa naklini talep etmesi üzerine MTA Genel Müdürlüğüne atandığını, Petkim de geçen hizmet süresine ait kıdem tazminatının ödenmesini talep etmesi üzerine müvekkili tarafından 29.553.307.000.- TL net kıdem tazminatının davalı hesabına yatırıldığını, daha sonra davalının kendi isteği ile kıdem tazminatı almasının mümkün olamayacağından bahisle sehven ödendiğini beyan ettiği, kıdem tazminatının faizi ile davalıdan  tahsilini talep ve dava ettiği; yapılan yargılama ve toplanan değiller uyarınca 21.5.2004 tarih, 2003/608 esas, 2004/180 karar sayılı dosya ile davanın reddine karar verildiği, davacı tarafça yapılan temyiz üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2004/22470 esas, 2005/16132 sayılı kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesinin 22.01.1996 gün 1995/1 esas ve 1996/1 ilke kararı uyarınca uyuşmazlığın çözümlerinin idari yargı olduğundan bahisle bozulduğunun görüldüğü, bozma ilamına uyulduğu, davacı şirketin özelleştirme kapsamında bulunduğu davalının da kapsım dışı personel statüsünde çalıştığı, bu durumda kapsam dışı personel uyuşmazlıklarında idare mahkemelerinin görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin 22.01.1996 tarih 1995/1 esas, 1996/1 karar sayılı ilke kararıyla belli olmakla uyuşmazlığın, idari yargıda çözümlenmesi gerekeceğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13.12.2005 günlü, E:2005/35688; K:2005/39378 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Bunun üzerine PETKİM Petrokimya Holding A. Ş. Genel Müdürlüğü vekillerince, aynı istemle, Ayla Acara’ya  karşı, 13.4.2006 tarihinde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ; 19.4.2006 gün ve E:2006/891 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları”nın idari dava türleri arasında sayıldığı, Yasa kuralından anlaşıldığı gibi, idare mahkemelerinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları etkilenenler tarafından tam yargı davalarının açılabildiği, bakılan davada, Pektim Petrokimya Holding A.Ş.’de, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa tabi kapsam dışı personel olarak çalışırken 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu uyarınca, başka bir kamu kurumuna nakledilen personele ödenen kıdem tazminatının geri alınması amacıyla bu davanın açıldığının  görüldüğü, uyuşmazlığın idari eylem ve işlemden zarar görme olmayıp, idarenin bir çalışanına ödediği kıdem tazminatının geriye alınması olduğu, söz konusu geri alma işleminin  idarenin bir kamu gücünü kullanmasına dayanmadığı; bu nedenle, davacı kurum ile davalı şahıs arasında meydana gelen uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiğinden, davanın görüm ve çözümünün  mahkemelerinin görevine girmediği; dosyanın incelenmesinden, aynı konuda Karşıyaka 2. İş Mahkemesinde açılan davada, mahkemece 20.10.2005 gününde verilen ve kesinleşen E:2005/1503, K:2005/307 sayılı kararla, davanın idare mahkemesinin görevine girdiğinden dolayı görevsizlik kararı verildiğinin  anlaşıldığı;  açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve yargılamanın bu konuda Yüksek Mahkemece karar verilinceye kadar ertelenmesine, karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİO?LU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 11.12.2006 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare mahkemesince 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde  öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

ll-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde  adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU’nun, davada  adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Petkim’de İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa tabi kapsam dışı personel olarak çalışmakta iken, talebi üzerine 4046 Sayılı Özelleştirme Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca  MTA Genel Müdürlüğüne atanan davalı Ayla Acara’ya; sehven ödendiği iddia edilen kıdem tazminatına ilişkin alacağın, yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

PETKİM Petrokimya Holding A. Ş., 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olup, 11/9/1987 tarih ve 87/12184 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla  özelleştirilmesi kararlaştırılmış ancak özelleştirme süreci henüz sonuçlandırılmamıştır. Diğer taraftan, anılan KHK.'nin 2/2. maddesinde "Teşekkül”; sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Ayla Acara’nın daha önce, davacı kurumda kapsam dışı personel olarak çalıştığı ve bu konuda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığı anlaşılmakta olup; Uyuşmazlık Mahkemesinin 1.3.1996 tarih ve 22567 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı İlke Kararı ile, özelleştirme kapsamında bulunan ya da bulunmayan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli ya da kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların idari yargı yerinde çözümleneceği belirtilmiştir.

Ancak, anılan İlke Kararında sözü edilen anlaşmazlıklar ile, sözleşmeli ya da kapsam dışı personel tarafından idare aleyhine açılabilecek olan ve 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 2/1. maddesinde sayılan iptal, tam yargı veya idari sözleşmelerden doğan idari davaların anlaşılması gerekmekte olup, kişiler aleyhine açılan davaların idari yargı yerinde görülüp çözümlenmesine hukuken olanak bulunmadığından, adli yargı yerinde PETKİM Petrokimya Holding A. Ş. Genel Müdürlüğü vekilince Teşekkül eski personeli olan şahıs aleyhine açılmış bulunan davanın ilke kararında belirtilen anlaşmazlıklar kapsamında görülemeyeceği açıktır.

Bu durumda, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eylem bulunmadığı gibi, bu nitelikleri taşıyan işlem veya eylemden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine 2577 sayılı Yasa'nın 2/1. maddesinde sayılan idari davalardan birisi olarak açılmadığı anlaşılan davanın, salt personel ile Teşekkül arasındaki hukuki ilişkinin idare hukuku kurallarına tabi olduğundan hareketle, idari yargı yerinde çözümleneceği sonucuna ulaşmak imkansızdır.

Öte yandan, 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin düzenlenmesi (...) Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "Teşebbüs Personelinin Yükümlülük ve Sorumlulukları" başlığını taşıyan 11/a. maddesinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel müdür, müessese müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her çeşit personelinin, görevleri ile ilgili olarak mensup oldukları teşebbüs veya bağlı ortaklığa verdikleri zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi bulundukları hükme bağlanmak suretiyle, kurum alacağının ilgili personelden idari usullerle değil adli yargı yerinde açılacak bir alacak davası yoluyla hükmen tahsil edilmesi yöntemi benimsenmiştir.

Belirtilen duruma göre, idari yargı yetkisine giren bir idari dava niteliğinde olmayan teşekkül alacağının tahsili için şahıs aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, PETKİM Petrokimya Holding A. Ş. Genel Müdürlüğünün açtığı davada; İzmir 4. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Karşıyaka 2. İş Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Karşıyaka 2. İş Mahkemesi’nce verilen 20.10.2005 gün ve E:2005/1503, K:2005/307 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

* * *

 

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS   NO   : 2006/244

KARAR NO: 2006/234

KARAR TR : 11.12.2006

(Hukuk Bölümü)   

 

 

ÖZET: Oğullarının, Topçu Çavuş olarak askerlik hizmetini yerine getirmekteyken öldürülmesinden dolayı, kendilerine vazife malullüğü aylığı bağlanması isteğinin reddine  ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın; her iki yargı yerinde dava açıldığı tarihteki hukuki durum dikkate alınarak ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacılar    : K. ve B.C.

Vekili         : Av. K.K.

Davalı        : T.C.Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. T.S.

 

O L A Y     : Oğulları Ayhan Canbaz’ın, Topçu Çavuş olarak askerlik hizmetini yerine getirmekteyken aynı birlikte görevli onbaşı tarafından görev nedeniyle çıkan tartışma sebebiyle 22.12.2001 günü vurularak öldürülmesi üzerine Davacılar; 29.5.2002 tarihinde Emekli Sandığı’ndan, kendilerine vazife malullüğü aylığı bağlanması talebinde bulunmuştur.

İdarece davacılara  bilgi mahiyetinde,  21.6.2002 tarihinde tebliğ edilen yazıyla cevap verilmiş; davacılar vekili, bu yazıyı istemin reddi sayarak  19.8.2002 tarihinde; “vazife malullüğü aylığı bağlanması yolundaki başvurularının reddine ilişkin işlemin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi kayıplarının yasal faizleriyle ödenmesi” istemiyle genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA  7. İDARE MAHKEMESİ; 30.5.2003 gün ve E:2002/1587; K:2003/753 sayı ile, Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre, asker kişiyi ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan işlem ve eylemlerden doğan davaların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde çözümlenmesinin gerektiği, dava konusu işlemde asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiğinin açık olduğu;  olayda davacıların, oğullarının şehit olduğunu ileri sürerek vazife malullüğü aylığı bağlanmasını talep ettiği ve talebin reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığından öncelikle ölüm olayının askerlik hizmeti sırasında ve bu hizmet nedeniyle meydana gelip gelmediğinin saptanması gerekmekte olup, gerek, davalı idarece işlem tesis edilirken, gerekse, bu işlemin yargısal denetiminde, askeri gereklerin, askeri usul ve yöntemin dikkate alınmasının gerekmesi karşısında davada idari işlemin askeri hizmete ilişkin bulunması koşulunun da gerçekleşmiş olması nedeniyle, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, aynı istekle bu kez, 3.9.2003 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRESİ; 2.2.2006 gün ve  E:2003/276; K:2006/211 sayı ile, davacıların vekilinin; 03.09.2003 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğlu Ayhan CANBAZ’ın askerlik hizmetini yapmakta iken aynı birlikte askerlik hizmetini yapan Onb. Mehmet İNEGÖLLÜ tarafından G-3 piyade tüfeği ile vurularak öldürüldüğünü, bundan dolayı müvekkillerine aylık bağlanması gerekir iken davalı idarece aksi yönde işlem tesis edildiğini belirterek, müvekkillerine aylık bağlanmaması işleminin iptali ile yoksun kalınan maddi kaybın yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep ettikleri, dava ve emeklilik sicil dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden; davacıların oğlu Ayhan CANBAZ’IN Tunceli / Pozat 51. İç Güv. Tug. Top. Tb. Kh. Ve Srv. K.lığı emrinde Topçu Çavuş rütbe ve statüsünde askerlik hizmetini yerine getirmekteyken aynı birlikte görevli Top. Onb. Mehmet İNEGÖLLÜ tarafından görev nedeniyle çıkan tartışma sebebiyle 22.12.2001 günü G-3 Piyade tüfeği ile kasten vurularak öldürüldüğü ve olay nedeniyle 8. Kor. K.lığı As. Mah. De açılan kamu davası sonucu anılan mahkemenin 24.3.2004 tarih ve E: 2004/46, K: 2004/109 sayılı kararı ile Mehmet İNEGÖLLÜ hakkında As. C.K.nın 91/3 maddesi uyarınca fiilen taaruz sonucu üstünü öldürmek suçundan dolayı neticeden 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı, bilahare davalı idare yönetim kurulunun 24.06.2004 tarih ve 437 sayılı kararı ile Ayhan CANBAZ hakkında vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına karar verildiğinin anlaşıldığı; Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanması için işlemin konusuna bakılmasının icap ettiği, eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğunun kabul edilmesi gerektiği, diğer bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler  göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu, işlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği; olayda davacının oğlunun vazife malulü olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı,  davalı Kurum tarafından davacıların oğlunun vazife malulü kabul edildiğinin savunmada açıkça belirtildiği, dava konusu uyuşmazlığın, davacılara oğullarının vazife maluliyetinden dolayı 5434 sayılı Kanunun 72 nci maddesi uyarınca aylık bağlanıp bağlanmayacağına ilişkin bulunduğu, Yasa hükmü uyarınca 65 yaşından küçük olan babanın ve evli olan annenin malul ve muhtaç olup olmadıkları ve dolayısıyla aylığa müstahak olup olmadıkları hususunun değerlendirilmesinde, askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmediğinden, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bir yanının bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlıkta askeri hizmete ilişkinlik şartı gerçekleşmediğinden davanın görüm ve çözümünün genel idari yargı yeri olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olmadığı sonucuna ulaşıldığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 27.5.2002 tarih ve 2002/12-19 E.K., 10.10.2005 tarih ve 2005/50-72 E.K. ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Dairesinin 23.12.2004 tarih 2004/1528-1807 E.K. ve 27.1.2004 tarih ve 2004/470-103 E.K. sayılı kararlarının da aynı doğrultuda bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karara karşı yapılan karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 25.5.2006 gün ve E:2006/763, K:2006/636 sayılı kararıyla reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİO?LU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 11.12.2006 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; İdare mahkemesinde açılan davada, mevcut davacılara ek olarak, ölenin kız kardeşi Nevgül Canbaz’ın da bulunduğu görülmekte ise de, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesi’nde açılan davada yer almadığı, dolayısıyla  genel ve askeri idari yargı yerleri arasında  anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının Kayaali ve Bahriye Canbaz yönünden  doğduğu ve askeri idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacılar vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle, usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

ll-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU ile AYİM Savcısı Murat GÜNDO?AN’ın, davada  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların oğullarının, Topçu Çavuş olarak askerlik hizmetini yerine getirmekteyken öldürülmesinden dolayı, kendilerine vazife malullüğü aylığı bağlanması isteğinin reddine  ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler  göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Gerek Anayasa’da gerekse 1602 sayılı Yasa’da öngörülen düzenlemeye göre, askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM’de bakılacağında duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmamaktadır.

Nitekim, bir asker kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak tesis edilen işlemlerde “asker kişiyi ilgilendirme” koşulunun gerçekleştiği; bu nedenle, asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya  kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde AYİM’in görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşik kararları ile kabul görmüş bulunmaktadır.

Buna göre, askerlik görevini yaparken ölen oğullarından dolayı davacılara aylık bağlanması isteği üzerine tesis edilen dava konusu işlemde asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği kuşkusuzdur.

İşlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 12. maddesinin II/k. bendinde sayılan erlerin, vazife malûllükleri ile vazifeden doğma ölümleri halinde bu Kanunla tanınan haklardan faydalanacaklarına işaret edilmiş; 44. maddesinde, “ Her ne sebeple olursa olsun vücutlarında hâsıl olan ârızalar veya duçar oldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere ( Mâlûl) denir ve haklarında bu Kanunun mâlûllüğe ait hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş; 45. maddesinde dört bentde belirtilen hallerde vazife mâlûllüğünün doğacağı öngörülmüş ve bunlardan (a)  bendine göre, 44. maddede yazılı mâlûllüğün, iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olması halinde buna “vazife mâlûllüğü” ve buna uğrayana da “vazife mâlûlü” denilmiş; 49. maddede ise, ilgililerin başvurularına ilişkin süreler düzenlenmiştir.

Öte yandan, aynı Kanunun 72. maddesinde; “ölen iştirakçilerin, iştirakçi bulunmayan dul ve muhtaç anaları ile iştirakçi olmayan ve ölüm tarihinde muhtaç ve (65) yaşını doldurmuş bulunan babalarına Sandığa müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır. Muhtaç babalardan çalışarak geçimini sağlayamayacak derecede malül olanlar için yaş kaydı aranmaz.” hükmü yer almıştır.

Dava dosyası incelendiğinde, davacıların askerlik hizmeti sırasında vefat eden oğullarından dolayı vazife malullüğü yetim aylığı bağlanması isteminin, idarece kesin bir biçimde reddedilmemesine karşın;  davacılar vekilince, verilen cevap  “istemin reddi sayılarak”  19.8.2002 tarihinde genel idari yargıda; davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine yasal süre içerisinde ve aynı istemle, 3.9.2003 gününde  Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açıldığı; yargılama esnasında devam eden yazışmaların sonucunda davalı idarenin 24.06.2004 tarihinde, davacıların oğullarının vefatının vazife malullüğü kapsamında olduğunu kabul ettiği;  dolayısıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açıldığında, vazife malullüğü hükümlerinin uygulanması hususunda idarenin bir kabul beyanı bulunmadığından, çözümü askeri hizmetle doğrudan ilgili olan uyuşmazlık hakkında  AYİM’nin görevli olacağı kuşkusuzdur.

İdari işlemlerin iptali istemiyle idare mahkemelerinde açılan davalarda, işlemin ilk tesis edildikleri andaki hukuki durum irdelenerek bir karara varılması esas olduğundan ve bakılan uyuşmazlıkta olduğu gibi; davalı idarenin, davanın görümü esnasında vazife malullüğü hükümlerinin uygulanması yönünde karar alması davanın kısmen kabulü niteliğinde bulunduğundan,  her iki yargı yerinde dava açıldığı tarihte, askerlik hizmetinin amacı ve askeri görev yerlerinin özellikleri göz önüne alınarak ölenin askeri yeterlik ve yetenekleri ile askeri geçmişinin de değerlendirilmesinin gerekeceği açıktır.

Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Dairesi’nin 2.2.2006 gün ve E:2003/276, K:2006/211 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

* * *

 

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS   NO   : 2006/245

KARAR NO: 2006/235

KARAR TR : 11.12.2006

(Hukuk Bölümü)

 

ÖZET: Askerlik görevini yapmakta iken sağlık raporunda belirtilen nedenle askerliğe elverişli bulunmayan davacının, vazife malulü sayılarak aylık bağlanması isteğinin Emekli Sandığınca reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı        : M.B.

Vekili         : Av.H.Ö.

Davalı        : T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. A.Ö.

 

O L A Y     : Davacı, Şanlıurfa- Viranşehir 20 nci Zırhlı Tugay 3 ncü Hudut Alayı 1 nci Hudut Tabur Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken, Diyarbakır 600 Yataklı Mevki Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 15.07.2005 gün ve 2832 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile hakkında “Akciğer Tüberkülozu” tanısıyla “askerliğe elverişli değildir.” kararı verilmesi ve yetkili üst makamlarca onaylanması üzerine, 13.05.2005 tarihinde  terhis edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkiline vazife malulü aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun davalı idarece zımnen  reddi üzerine; işlemin iptali ve aylık bağlanması istemiyle, 14.11.2005 tarihinde genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davada Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuş; ayrıca verilen esas savunma dilekçesinde de; “…..ilgilinin avukatının 05.09.2005 tarihli dilekçesi vazife malullüğü aylığı bağlanması talebinde bulunması üzerine hakkında Diyarbakır 600 yataklı Mevki Asker Hastanesince düzenlenen 15.07.2005 tarih ve 2832 sayılı rapor, Sandığımız Sağlık Kurulunda incelenerek 05.12.2005 tarih ve 3939 sayı ile

“1- Akciğer veremi yani tüberküloz bünyesel bir rahatsızlıktır. Bu hastalık hakkında GATA Komutanlığının 15 Temmuz 2003 tarih ve 9029-753-03/153 sayılı yazılarının 2., 3.,

4., maddelerinde de,

Ülkemiz koşullarında hemen hemen olguların tamamında tüberküloz basili çocukluk çağında alınmakla ve bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olan hastalıklar, açlık aşırı yorgunluk gibi fiziksel etmenler yoğun, psikolojik stres ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanımı gibi pek çok olumsuz faktörlere bağlı olarak hastalık tekrar alevlenmekte (reaktivasyon tüberkülozu), çoğunlukta beyin, beyin zarları ve akciğerlerde hastalık tablolarına neden olmaktadır.

Tüberküloz, ülkemizde günümüz koşullarında gittikçe artan oranlarda karşılaşılan bir hastalıktır. Bu açıdan TSK’da görevli herhangi bir personel ile sivil hayatın içinde olan kişiler arasında risk açısından bir fark olmadığı değerlendirilmektedir.

Sonuç olarak hastalığının oluşumunda askerlik görevinin neden ve etkisinin olmadığı (menfi) kanaatine varılmıştır.” Denilmektedir. Bu nedenle hastalığının oluşunda askerlik görevinin neden ve etkisinin bulunmadığına,

2- Karara itiraz halinde TSK, SYY’nin 5. bölüm 31. madde 9. bendi gereği AYİM’de açılacak dava ile mahkemece sevk edileceği GATA Komutanlığı Sağlık Kurulu tarafından düzenlenecek “Hastalığının oluşunda askerlik görevinin neden ve etkisi olduğuna” dair raporla kararımızın değişebileceğine” şeklinde karar verildiği ve ilgilinin avukatına hitaben yazılan 06.02.2006 tarih ve B.07.1.EMS.0.10.09.01/83.821.115 sayılı yazımız ile adı geçen hakkında 5434 sayılı kanunun vazife malullüğü hükümlerinin uygulanamayacağının bildirildiği,

Anlaşılmıştır.” hususlarına yer verilerek, ret işleminin gerekçesi açıklanmıştır.

ANKARA 8. İDARE MAHKEMESİ; 13.4.2006 gün ve E:2005/2205 sayı ile, 1602  Yasa'nın 20. maddesine göre AYİM' in bir davaya bakabilmesi için idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği; olayda, davacının asker kişi olduğu kabul edilmesine karşın olay askeri hizmetin görülmesine ilişkin bulunmadığından davanın Mahkemenin görevine girdiği gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı idare vekilince, askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dava dosyası AYİM Başsavcılığına gönderilmiştir.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddeleri hükümlerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin” asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “ askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; davacının asker kişi olduğu görülmekle birinci koşulun gerçekleştiğinde şüphe bulunmadığı; idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği; askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu; dava konusu olayda, askerlik görevi sırasında hakkında “Akciğer Tüberkülozu” tanısıyla “Askerliğe elverişli değildir” kararı verilmesi üzerine terhis edilen davacının davalı idareye vazife malulü aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali konusunda karar verilebilmesi için, davacının Askeri Hastane sağlık kurulu raporu ile tespit edilen maluliyetinin askerlik görevinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının değerlendirilerek uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerektiği, bu durumda, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu sonucuna varıldığı, bu açıklamalara göre olayda Anayasanın 157 nci ve 1602 sayılı AYİM Kanununun 20 nci maddesinde öngörülen idari işlemin “askeri kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkeme görevli bulunduğu  gerekçesiyle,  2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasa’nın 157 ve 1602 sayılı Yasa’nın 20.maddeleri hükümlerine göre, AYİM.’nin bir davaya bakabilmesi için idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; olayda, davacının vazife mâlûlü sayılıp sayılmaması konusunda yapılacak olan yargısal denetimde askerlik hizmetinin özellikleri, askeri kural ve gereklerin dikkate alınmasının gerekmediği, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmediği; açıklanan nedenlerle, AYİM Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre yapılan başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİO?LU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 11.12.2006 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı tarafından 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

ll-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU ile AYİM Savcısı Murat GÜNDO?AN’ın, davada  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, piyade er olarak askerlik görevini yapmakta iken sağlık raporunda belirtilen nedenle askerliğe elverişli bulunmayan davacının, vazife malulü sayılarak aylık bağlanması isteğinin Emekli Sandığınca reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden“askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Davacının 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 12. maddesinin II/k. bendinde sayılan erlerin, vazife malûllükleri ile vazifeden doğma ölümleri halinde bu Kanunla tanınan haklardan faydalanacaklarına işaret edilmiş; 44. maddesinde, “ Her ne sebeple olursa olsun vücutlarında hâsıl olan arızalar veya duçar oldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere ( Malûl) denir ve haklarında bu Kanunun malûllüğe ait hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş; 45. maddesinde dört bentde belirtilen hallerde vazife malûllüğünün doğacağı öngörülmüş ve bunlardan (a)  bendine göre, 44. maddede yazılı malûllüğün, iştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olması halinde buna “vazife malûllüğü” ve buna uğrayana da “vazife malûlü” denilmiş; 49. maddede ise, ilgililerin başvurularına ilişkin süreler düzenlenmiştir.

Olayda, davacının, piyade er olarak askerlik görevini yapmakta iken,  rahatsızlandığı, sağlık raporunda bulgularına göre, askerliğe elverişli olmadığına karar verilerek terhis edildiği, yapılan başvuru üzerine olayı değerlendiren Emekli Sandığı Yönetim Kurulunca, davacıya vazife malûllüğü aylığı bağlanamayacağına karar verildiği anlaşılmıştır.

Dava dilekçesinde, davacının askerliğe elverişli olmaması sonucunu doğuran sağlık sorununun, askerlik görevinden kaynaklandığı ileri sürülmekte olup, vazife malûlü olup olmadığının saptanmasında, tıbbi bulgu ve değerlendirmelerin yanı sıra askerlik hizmetinin amacı ve askeri görev yerlerinin özellikleri göz önüne alınarak ilgilinin askeri yeterlik ve yetenekleri ile askeri geçmişinin de değerlendirilmesinin gerekeceği açıktır.

Bu durumda, davacının vazife malûlü sayılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemin, askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edildiğinin ve bu nedenle de askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerekir.

Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasanın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, AYİM Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ’nin görevli olduğuna, bu nedenle AYİM Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce verilen 13.4.2006 gün ve E:2005/2205 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

* * *

 

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS   NO   : 2006/246

KARAR NO: 2006/236

KARAR TR : 11.12.2006

(Hukuk Bölümü)   

 

ÖZET: Görev sırasında ölen asker kişinin mirasçılarının 2330 ve 3713 sayılı Yasalara göre nakdi tazminat ödenmesi isteklerinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı        :H. ve H.G.

Vekili         :Av. Y.S.Ş.

Davalı        :Milli Savunma Bakanlığı

 

O L A Y     : Davacıların müşterek oğulları P. Ütğm. Yılmaz GÜLHAN, Genelkurmay Özel Kuvvetler Hava Grup Komutanlığı emrinde görevli olarak gönderildiği OHAL Bölgesinden, görev dönüşü Ankara’ya gelmek için bindiği, Diyarbakır’dan kalkan Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığına ait CASA firması tarafından üretilen Hafif Nakliye uçağının, 16 Mayıs 2001 tarihinde MALATYA – Akçadağ – Güzyurdu Köyüne 2 km. mesafede düşmesi sonucu vefat etmiştir.

Davacılar, oğullarının ölüm olayının 2330 ve 3713 sayılı Yasalar kapsamındaki bir görev sırasında meydana geldiğini ileri sürerek, aylık bağlanmamasına ilişkin olarak Emekli Sandığı işlemine karşı açılan dava sonunda, ANKARA 3. İDARE MAHKEMESİ’nce, 27.6.2002 gün ve E:2001/1616, K:2002/1095 sayı ile, olayın terör eylemi sonucu meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; temyiz incelemesinde  DANIŞTAY ONBİRİNCİ DAİRESİ, 30.1.2003 gün ve E:2002/3971, K:2003/495 sayı ile; askeri görev sırasında terör eyleminin etkisiyle şehit olan oğlundan dolayı davacının 2330 ve 3713 sayılı Yasalarda tanınan haklardan yararlanması gerekirken,  aksi yöndeki düşünceyle davayı reddeden Mahkeme kararını bozmuş; anılan Mahkemenin, ilk kararında ısrar etmesi üzerine; Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu, 1.4.2004 gün ve E:2003/774, K:2004/409 sayı ile; ısrar kararının, Danıştay Onbirinci Dairesi’nin bozma kararı doğrultusunda bozulmasına karar vermiş; Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bu karar uygulanmıştır.

Davacılar tarafından, Danıştay İdari Dava Daireler Genel Kurulu’nun yukarıda sözü edilen kararı ile oğullarının ölüm olayının 2330 ve 3713 sayılı Yasalar kapsamında olduğunun kesinleştiğinden bahisle, kendilerine nakdi tazminat ödenmesi istemiyle, 3.5.2005 günlü dilekçeyle davalı idareye başvuruda bulunulmuş ise de, idarece cevap verilmemiştir.

Davacılar vekilince, nakdi tazminat ödenmesi için yapılan başvurunun idarece cevap verilmeyerek reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle, 25.7.2005 gününde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile, genel idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı idarece, birinci savunma dilekçesinde, davanın çözümünde AYİM’nin görevli olduğu ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.  

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ; 2.3.2006 gün ve E:2005/1440, sayı ile, Anayasanın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği,  20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hükmün yer aldığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, olayda ise, davacının oğlunun ölümü nedeniyle 2330 sayılı Kanuna göre tazminat ödenmesi istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşıldığından asker kişi niteliği taşımayan ve askeri hizmetle ilgisi bulunmayan bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve idari yargı dosyası sehven Mahkememize gönderilmiş;  Mahkememizce dilekçe ve dosya AYİM Başsavcısına gönderilmiştir.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; Anayasanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başlıklı 157’nci maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini benzer bir biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 ve 21’inci maddelerine göre uyuşmazlık konusunun Askeri İdari Yargı yerinde görülebilmesi için iki koşulun bir arada gerçekleşmesi gerektiği, “Asker kişiyi ilgilendirme” koşulundan davacının hizmette ya da görevden ayrılmış ve 1602 sayılı Kanunun 20’inci maddesinde sayılan asker kişilerden olması anlaşılabileceği gibi, işlemin “bir asker kişi gözetilerek” tesis edilmesi halinde de davacının bu asker kişiden hareketle menfaat ihlali iddiasında bulunan kişilerden (Örneğin; eşi, ana-babası çocukları vs.) olması halinde de söz konusu koşulun gerçekleştiğinin kabul edildiği, diğer koşulu ise davaya konu işlemin “askeri hizmete ilişkin” bulunması koşulunun oluşturduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerektiği, eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerektiği, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacıların müşterek oğulları olan P. Ütğm. Yılmaz GÜLHAN’ın, Genelkurmay Özel Kuvvetler Hava Grup Komutanlığı emrinde görevli olduğu, görevli olarak gönderildiği OHAL Bölgesinden görev dönüşü Ankara’ya gelmek için, Diyarbakır’dan kalkan Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığına ait CASA firması tarafından üretilen Hafif Nakliye uçağına bindiği, uçağın 16 Mayıs 2001 tarihinde saat 13.09 sıralarında MALATYA – Akçadağ – Güzyurdu Köyüne 2 km. mesafede bahçelik bir alanda yere çakılmak suretiyle düşmesi sonucu vefat ettiğinin anlaşıldığı, bu açıklamalara nazaran; P. Ütğm. Yılmaz GÜLHAN’ın asker kişi olduğu ve davacıların bu asker kişinin varisi olarak ona tebaan işbu davayı açtıkları, ölüm olayının da askerlik hizmetinin ifası sırasında görev dönüşü binilen askeri uçağın düşmesi sonucunda meydana gelmiş olduğu göz önüne alınarak“asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin

olma “ şartlarının birlikte gerçekleşmiş olduğu ve bu itibarla davanın görüm ve çözümünde AYİM.’in görevli olduğu ve bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılmasının gerektiği gerekçesiyle, askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre, Danıştay Başsavcılığından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 157. maddesine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 nci maddesinde de söz konusu Anayasa hükmüne aynen yer verilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı, buna göre, idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının bir arada gerçekleşmesi halinde davanın AYİM’ de çözümlenmesinin gerektiği; olayda, terörle mücadele görevi sona erdikten sonra kıtasına dönerken ölen asker kişinin anne ve babası tarafından 2330 ve 3713 sayılı yasalar uyarınca nakdi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımni reddi üzerine açılan davada, işlemin yargısal denetiminde anılan yasalar çerçevesinde anne babanın tazminata hak kazanıp kazanmadıklarının değerlendirileceği tabi olup, bu haliyle işlemde 1602 sayılı Yasanın 20/1. maddesinde yer alan, asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete İlişkin olma koşullarının bulunduğundan söz edilemeyeceği, öte yandan, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesinin, görev sırasında ölen asker kişinin mirasçılarının 2330 sayılı Yasa’ya göre nakdi tazminat verilmesi isteklerinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada Askeri İdari Yargının görevli olduğu yolunda 17.11.2003 günlü, E: 2003/99, K: 2003/92 sayılı kararı var ise de, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 30. maddesinin son fıkrasında yer alan “Görev konusundaki ilke kararları; Uyuşmazlık Mahkemesini ve bütün yargı mercilerini, hüküm uyuşmazlıkları dolayısıyla verilecek esasa ilişkin ilke kararları ise yalnız Uyuşmazlık Mahkemesini bağlar.” hükmüne göre, yargı mercilerinin sözü edilen ilke kararları dışındaki Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına uymak zorunluluğunun bulunmadığı, bu durumda, 1602 sayılı Yasanın 20/1 maddesinde sayılı koşulların yer almadığı işleme karşı açılan davanın görüm ve çözümünün genel idari yargı yerinin görevinde bulunduğu son






Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı",
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve
"ımar hukukçusu".


 












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-07-21 (2718 okuma)

[ Geri Dön ]