Uyuşmazlık Mahkemesi 
	Başkanlığından:
	ESAS   
	NO   : 2006/68 
	KARAR 
	NO: 2007/24
	KARAR 
	TR : 5.3.2007
	(Hukuk Bölümü)
	
	 
	ÖZET: 
	2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte 
	gerçekleşmediğinden BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk
	
	 
	K A R A R
	 
	Hüküm 
	Uyuşmazlığının Giderilmesini İsteyen ( Davalı): Sermaye Piyasası Kurulu  
	
	Vekilleri                      : Av. P.G.-Av.A.K.
	Karşı 
	Taraf (Davacı) : B.T.A – M.B. 
	
	Vekilleri                     : Av. E.K.-Av.S.K.-Av.E.A.
	 
	O L A 
	Y                    : 1) Heranouche İcad(daha sonra vefat etmiştir), Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan vekili tarafından, müvekkillerinin 
	müşterek murisi Norayr Artin İcad ile eşi Heranouche İcad’ın birlikte 
	Derborsa Borsa Bankerliği Anonim Şirketi’nde 26.8.1996 tarihinde müşterek 
	hesap açtırdıklarını ve 5.536.988.000.- TL nominal değerli Ereğli Demir 
	Çelik hisse senetlerini Derborsa Borsa Bankerliği Anonim Şirketi’nin 
	İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takasbank’taki saklama hesabına virman 
	yaptırdıklarını, hesap sahiplerinden Norayr Artin’in vefat ettiğini, hesabın 
	açıldığı tarihte süratli işlemlerin yapılabilmesi için vekaletname 
	düzenlenerek verildiğini ve Çiçek Çınar’ın yetkili kılındığını, Çiçek 
	Çınar’dan hesapların muntazaman faksla kendilerine bildirilmesinin 
	istenildiğini, 27.1.1997 tarihinde günlük overal durumun 68.834.000.000.- TL 
	olduğunu, veraset ilamının alınmasından sonra Çiçek Çınar tarafından hesap 
	bakiyesinin 6.000.000.000.- TL olarak bildirildiğini, meydana gelen bu 
	farklılık nedeniyle ihtarnameler gönderildiğini, 16.4.1997 tarihinde İMKB 
	Başkanlığı’na müracaat edildiğini ve İMKB Teftiş Kurulu’nca çok geniş 
	kapsamlı soruşturma ve inceleme yapıldığını, bir takım hisse senetlerinin 
	eksik olduğunun tespit edildiğini, Mehmet Temel’in şirket temsilcisi, Çiçek 
	Çınar’ın ise şirket müstahdemi olduğunu, suç teşkil eden işlemler ile 
	ortadan yok edilmeye çalışılan hisse senetlerinin tamamından ve 
	temettülerden Derborsa’nın birinci derecede sorumlu olup, Mehmet Temel’in ve 
	Çiçek Çınar’ın zimmetinde hisseler bulunduğunu, İMKB teftiş heyeti 
	raporunda, eksik bulunan 6000 lot Konya Çimento, 8321 lot Marmaris Martı, 
	6540 lot Melko, 300 lot Raksev, 640 lot Tüpraş hissesinin davalıların 
	zimmetinde olup, ayrıca 2.342.800.000.- TL hisselere isabet eden temettü 
	alacaklarının bulunduğunun tespit edildiğini, her bir davalının sorumluluğu 
	dikkate alınarak söz konusu hisse senetlerinin aynen iadesine, temettü 
	alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle Derborsa Borsa Bankerliği 
	Anonim Şirketi, Mehmet Temel ve Çiçek Çınar’a karşı 17.10.1997 tarihinde 
	adli yargı yerinde dava açılmıştır.
	İSTANBUL 
	1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 8.12.1999 gün ve E:1997/1093, K:1999/1225 sayı 
	ile, yargılama aşamasında davacılardan Heranouche İcad’ın öldüğü, dosyaya 
	sunulan veraset ilamından, diğer davacılar Meri Büküciyan ile Berç Tateos’un 
	mirasçı olduğunun saptandığı, bu iki davacının murisleri ile davalı Derborsa 
	Borsa Bankerliği A.Ş. arasında 26.8.1996 tarihli menkul kıymet alım satım 
	takas sözleşmesinin ve davacılar yönünden müşteri kartının düzenlendiği, 
	28.6.1996 tarihli temsilci yetki belgesi ile Çiçek Çınar’a 1069 no’lu hesap 
	yönünden yetki verildiğinin dosya kapsamından saptandığı, İMKB teftiş raporu 
	da dosya içerisine getirtildikten sonra tarafların iddia ve savunmaları 
	çerçevesinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi 
	raporundan söz ederek, Mahkemelerince dava dilekçesinde mevcut davacı 
	tarafın davalılardan ayrı ayrı istemi dikkate alınarak bilirkişilerden her 
	bir davalının ayrı ayrı sorumluluğunun belirlenmesi yönünden ek rapor 
	alınmasına ve ayrıca itirazların irdelenmesine karar verildiği, 
	bilirkişilerin yapmış oldukları incelemeler sonucunda verdikleri raporda yer 
	alan tespitlere yer vererek, toplanılan ve değerlendirilen deliller 
	çerçevesinde Norayr Artin İcad ile eşi Heranouche İcad’ın davalı şirkette 
	26.8.1996 tarihinde hesap açtırarak menkul değerler yönünden alım satım 
	işlemlerinin yapılabilmesi için sözleşme düzenlendiği, sözleşme uyarınca 
	menkul değerlerle ilgili işlemlerin yapılabilmesi yönünden Çiçek Çınar’ın da 
	temsilci vekili tayin edildiği, Çiçek Çınar’ın kendisine verilen yetki 
	belgesi çerçevesinde işlemleri sürdürdüğü, bu arada Norayr Artin’in 1997 
	yılı Ocak ayında vefat ettiği, hesaptaki incelemeler sonucunda, Çiçek 
	Çınar’ın, kendisine verilen yetki belgesi çerçevesinde yaptığı işlemlerde 
	vekaleti kötüye kullandığının, hesapta biriken para ya da kıymetleri 
	müşterinin bilgisi dışında ve müşterinin aleyhine hesap dışına aktardığının, 
	incelenen hesaplardan, İMKB teftiş raporu ile bilirkişi heyetinden alınan 
	rapor kapsamından açıkça anlaşıldığı, bilirkişi raporunda da belirlendiği 
	gibi Çiçek Çınar’ın hesaplar üzerinde oynamalarda bulunduğu, hisse 
	senetlerinin fiziken çekilerek diğer davalı Mehmet Temel’in hesabına virman 
	yapıldığı ya da davacılar dışındaki kişilere virman yapıldığı, Çiçek 
	Çınar’ın bizzat kendisinin de davacı taraf hesaplarından kendi hesaplarına 
	virman yaptığının çok açık seçik bir şekilde belirlendiği, Çiçek Çınar’ın 
	vekil sıfatıyla yapmış olduğu bu işlemlerden davacıları haberdar etmediği ve 
	hesap ekstrelerinin hesabın açıldığı ilk 4 ay içinde davacı tarafa 
	gönderilmediğinin saptandığı, bu durumda, davalı şirket ile temsilci Çiçek 
	Çınar’ın yapılan bu işlemlerden dolayı sorumlu olduğu, diğer davalı Mehmet 
	Temel de davalı şirketin yöneticisi konumunda olup, Çiçek Çınar tarafından 
	kendisine virman edilen hisse senetlerinden dolayı sorumlu bulunduğu, 
	davalılar davacıların isteği çerçevesinde virmanlama işleminin yapıldığını 
	savunmuşlarsa da dosya kapsamında davacıların yapılan bu işlemlerin 
	iradeleri doğrultusunda gerçekleştirildiğine ilişkin herhangi bir belgenin 
	sunulmamış olması nedeniyle, vekalet sözleşmesine uygun hareket edilmediği 
	ve bu nedenle davalıların bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde sorumlu 
	olduklarının anlaşıldığı gerekçesiyle; 
	“Davanın 
	kısmen kabulüyle tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla:
	1- 
	6.000.- lot Konya Çimento hissesinin (4200.- lot tan Mehmet Temel, 1800.- 
	lot tan Çiçek Çınar sorumlu olmak koşuluyla) davalılardan aynen alınarak 
	davacıya teslimine, 
	
	600.000.000.- TL temettü bedelinin (420.000.000.- TL sinden Mehmet Temel, 
	180.000.000.- TL sinden Çiçek Çınar sorumlu olmak koşuluyla) davalılardan 
	tahsiline, 
	2- 8321 
	lot Marmaris Martı hissesinin davalılardan (davalı Mehmet Temel 5072 lot 
	tan, davalı Çiçek Çınar 3249 lot tan sorumlu olmak koşuluyla) davalılardan 
	aynen tahsiline, 
	
	1.664.380.000.- TL temettü alacağının ise (davalılardan davalı Mehmet Temel 
	1.014.400.000.- TL ile, davalı Çiçek Çınar ise 649.980.000.- TL ile sorumlu 
	olmak koşuluyla ) davalılardan tahsiline,
	3- 4540 
	lot Merko Gıda hissesinin davalılardan (davalı Mehmet Temel 4540 lot tan, 
	davalı Çiçek Çınar ise 2.000 lot tan sorumlu olmak koşuluyla) aynen alınarak 
	davacıya teslimine,
	4- 640 
	lot Tüpraş hisse senedinin davalı Derborsa ve Çiçek Çınar’dan tahsilde 
	tekerrür olmamak koşuluyla aynen alınarak davacıya teslimine,
	5- 
	Yukarıda ayrı ayrı miktarı belirtilen toplam 2.264.380.000.- TL temettü 
	alacağının dava tarihinden itibaren  % 30, 1.1.1998 tarihinden itibaren % 50 
	yasal faiz uygulanarak tahsiline, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının 
	saklı tutulmasına, davacı tarafça rüçhan bedelinin ödenmesi halinde temettü 
	alacaklarının kendilerine ödenmesine,
	6- Hisse 
	senetleri yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, yukarıda belirtilen 
	hisse senetlerinin aynen iadesinin mümkün olmaması halinde, İİK 24. madde 
	hükmünün infaz sırasında aynen dikkate alınmasına, fazla talebin reddine…”
	karar 
	vermiş; bu karar, davacılar ve davalılardan Derborsa Borsa Bankerliği Anonim 
	Şirketi ve Mehmet Temel yönünden kesinleşmiştir. Çiçek Çınar, bu karara 
	karşı temyiz isteminde bulunmuş, temyiz istemi henüz sonuçlanmamıştır.
	Derborsa 
	Borsa Bankerliği Anonim Şirketi vekili tarafından, kararın hüküm fıkrasında 
	şirket hakkında tespit edilen sorumluluğun açıklığa kavuşturulması hususunda 
	tavzih kararı verilmesinin istenilmesi üzerine, İstanbul 1. Asliye Ticaret 
	Mahkemesi’nin 25.10.2001 gün ve E:1997/1093,K:1999/1225 sayılı kararı ile, 
	tavzihi istenen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 gün ve 
	E:1997/1093,K:1999/1225 sayılı kararının hüküm fıkrasının 4. maddesindeki 
	“640 lot Tüpraş hisse senedinin davalı Derborsa ve Çiçek Çınar’dan tahsilde 
	tekerrür olmamak koşuluyla aynen alınarak davacıya teslimine” ibaresinde, 
	davalı şirketin sorumluluğunun açık olarak anlaşılması için kararın 
	tavzihini gerektirecek bir sebep bulunmadığı, zira; hüküm fıkrasının 6. 
	maddesinde “Hisse senetlerinin aynen iadesinin mümkün olmaması halinde 
	İİK’nun 24. madde hükmünün infaz sırasında aynen dikkate alınmasına” karar 
	verildiği, İİK’nun 24/4-5 madde hükmünde kararın nasıl infaz edileceğinin 
	açıkça belirlendiği, bu itibarla, kararın hüküm fıkrasının 4. maddesinin 
	tavzihini gerektirir yasal bir neden olmadığı yönünde tavzih isteminin 
	reddine karar vermiştir.
	Davacılar 
	vekilince, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 gün ve 
	E:1997/1093,K:1999/1225 sayılı kararının hüküm bölümünün 1,2,3 ve 4. 
	maddelerinde belirtilen hisse senetlerinden davalılardan Derborsa Borsa 
	Bankerliği Anonim Şirketi’nin sorumlu olduğu hususunda kararın tavzihinin 
	istenilmesi üzerine, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.4.2002 gün 
	ve E:1997/1093,K:1999/1225 sayılı kararı ile, tavzihi istenen kararın hüküm 
	fıkrasının 1,2 ve 3. maddesinde “davalılar Mehmet Temel ve Çiçek Çınar’ın 
	sorumlu oldukları lot miktarı” belirtilmek suretiyle davalılardan tahsiline, 
	4. maddesinde ise açık olarak davalı Derborsa Borsa Bankerlik Anonim Şirketi 
	ve Çiçek Çınar’dan tahsiline karar verildiği, davalı olarak Derborsa Borsa 
	Bankerliği Anonim Şirketi davanın tarafı olmakla ve kararın hüküm fıkrasında 
	“davalılardan” ibaresinde davalı olarak Derborsa Borsa Bankerlik A.Ş.’nin 
	sorumlu olduğunun açık ve seçik olarak anlaşılması karşısında, davacı 
	vekilinin hüküm fıkrasının tavzihi isteminin mahkemeyi fuzulen işgal 
	etmekten başka bir şey olmadığı, bu itibarla, açık ve seçik olan kararın 
	hüküm fıkrasının tavzihini gerektirir yasal bir neden olmadığı yönüyle 
	tavzih isteminin reddine karar vermiştir.
	Bu arada 
	Sermaye Piyasası Kurulu 5.4.2002 gün ve 17/451 sayılı işlemi ile: 
	“1- 
	İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 tarih ve E:1997/1093, 
	K:1999/1225 sayılı kararı çerçevesinde Takasbank Anonim Şirketi’ne bedeli 
	nezdlerindeki Sermaye Piyasası Aracı Kurum Blokaj Teminatları hesaplarında 
	bulunan aracı kuruma ait menkul kıymetlerden karşılanmak üzere, 640 lot 
	Tüpraş hisse senedinin dava tarihi olan 17.10.1997 tarihinden bugüne kadar 
	bedelli ve bedelsiz sermaye arttırımları dahil ulaşacağı sayıda hisse senedi 
	alınarak bu hisse senetlerinin ve dava tarihinden bugüne kadar söz konusu 
	hisse senetlerine karşılık gelen kar payları toplamından belirtilen sürede 
	bedelli sermaye arttırımlarına ilişkin olarak hesaplanacak tutarın farkının 
	müşterek murisler Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adına bloke 
	edilmesi hususunun bildirilmesine, 
	2- Aracı 
	kuruma ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak saklamada bulunan 
	menkul kıymetlerden 1 nolu bentte belirtilen işlemden sonra kalan bölümün 
	şirkete iade edilmesine,
	3- Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adlı yatırımcılar adına vekilleri Av. 
	Ersan Kültüral ve Av.Sedat Konurca tarafından 28.5.2001 tarihinde Kurulumuza 
	yapılan başvuruya ilişkin olarak söz konusu vekillere 1 nolu bentte yer alan 
	husus ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 tarih ve 
	E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararı ve 25.10.2001 tarihli anılan kararın 
	4. maddesinin tavzihini gerektirir yasal bir neden olmadığı yönüyle tavzih 
	isteminin reddine ilişkin kararı çerçevesinde aracı kurumun 1 no’lu bentte 
	belirtilen Tüpraş hisse senetleri dışında bir borçtan dolayı doğrudan 
	sorumlu tutulması yönünde bir sonuca ulaşılmasının mümkün olmadığı hususunun 
	bildirilmesine…” karar vermiştir.
	2) Bunun 
	üzerine, Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan vekili tarafından, Derborsa 
	Menkul Değerler A.Ş.'ne ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak 
	saklamada bulunan menkul kıymetlerden 640 lot Tüpraş hisse senedinin Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adına bloke edilmesinden sonra kalan 
	bölümün Derborsa Menkul Değerler A.Ş.'ne iade edilmesine ilişkin Sermaye 
	Piyasası Kurulu'nun yukarıda sözü edilen 5.4.2002 günlü, 17/451 sayılı 
	kararının iptali ile işlemden dolayı uğranılan 378.846.316.400.-TL maddi 
	zararın 12.4.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 
	tazmini istemiyle Sermaye Piyasası Kurulu’na karşı 14.6.2002 tarihinde idari 
	yargı yerinde dava açılmıştır.
	ANKARA 6. 
	İDARE MAHKEMESİ; 12.6.2003 gün ve E:2002/988, K:2003/930 sayı ile, 2499 
	sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 1, 22, 32 ve 46. maddeleri ve Sermaye 
	Piyasası Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliği'nin 7. ve 9. 
	maddeleri ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun değişik 30 uncu 
	maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılan aracılık faaliyetleri ile bu 
	faaliyetleri Kanunun 31,32,33,34 ve 50 nci maddeleri hükümleri çerçevesinde 
	yapacak kuruluşların, kuruluş, faaliyet ve yetkilendirilmelerine ilişkin 
	esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan V-46/ seri nolu "Aracılık 
	Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliği"nin 6. ve 
	14. maddelerinden söz ederek, dava dosyasının incelenmesinden; Sermaye 
	Piyasası Kurulu'nun 18.5.1999 tarih, 46 sayılı toplantısında, aracı kurum 
	Derborsa Menkul Değerler A.Ş.'nin yetki belgelerinin iptaline ve sermaye 
	piyasası faaliyetlerinin 20.04.1999 tarihinden itibaren durdurulmasına karar 
	verildiği, aracı kurum tarafından sermaye blokajı olarak saklamada bulunan 
	Devlet İç Borçlanma senedinin 35.000.000.000.-TL nominal değerli kısmının 
	genel giderlerinin finansmanında kullanılmak üzere iade edilmesi talebiyle 
	24.2.2001 tarihinde Kurula başvurulduğu, anılan talebe ilişkin olarak 
	29.03.2001 tarih ve 15 sayılı kararla, aracı kurumun unvanını ve faaliyet 
	konusunu sermaye piyasası faaliyetlerini içermeyecek şekilde değiştirmesi, 
	henüz ödenmeyen müşteri alacaklarının aracı kurum tarafından bildirilen 
	listeye uygun olarak Takasbank A.Ş.'de müşteriler adına bloke edilmesi ve 
	aracı kurum yönetim kurulunun, sermaye piyasası faaliyetlerinden kaynaklanan 
	ve sonradan ortaya çıkabilecek borçlarını ödeyeceklerine ilişkin taahhütname 
	vermelerini takiben aracı kurumun Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı 
	olarak saklamada bulunan menkul kıymetlerinin tamamının aracı kuruma iade 
	edilmesine karar verildiği, davacılar Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan 
	adlı yatırımcıların Kurula hitaben yazdıkları 28.5.2001 tarihli dilekçe ile, 
	aracı kurumun merhum müstekileri Norayr Artin İcad ile Heronouche İcad'ın 
	müşterek murisleri oldukları, aracı kurum ile çalışan ve yöneticisi hakkında 
	İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde alacak davası açtıkları ve 
	Mahkemenin 08.12.1999 tarih ve E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararıyla 
	aracı kurumun sorumluluğuna hükmedildiğinden bahisle, zararların ödenmesi ve 
	mağduriyetlerinin giderilmesini istemeleri üzerine, Kurulun 20.06.2001 
	tarih, AFO/838-6952 sayılı yazısı ile aracı kurumdan açıklama talep 
	edildiği, aracı kurumdan alınan 26.6.2001 tarih, 1078 sayılı yazıda, söz 
	konusu mahkeme kararında sadece 640 lot Tüpraş hisse senedine ilişkin olarak 
	şirketlerinin sorumluluğunun tespit edildiğinin bildirilmesi üzerine, aracı 
	kurumdan mahkeme kararının temyiz edilip edilmediği ve şirketleri hakkında 
	tespit edilen sorumluluğun açık olarak anlaşılması açısından kararın 
	tavzihinin istenip istenmediği hususlarının Kurulun 06.07.2001 günlü yazısı 
	ile sorulması üzerine, aracı kurum tarafından gönderilen 26.11.2001 günlü 
	yazıda, söz konusu mahkeme kararının temyiz edilmediği, 25.10.2001 tarihinde 
	tavzih talebinde bulunulması üzerine, İstanbul 1. Asliye Ticaret 
	Mahkemesi’nin, 25.10.2001, tarihinde "Mahkemelerinin tavzihi istenen 
	08.12.1999 tarih ve E: 1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararının hüküm 
	fıkrasının 4.maddesindeki "640 lot Tüpraş hisse senedinin davalı Derborsa ve 
	Çiçek Çınar'dan tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla aynen alınarak davacıya 
	teslimine" ibaresinde, davalı şirketin sorumluluğunun açık olarak 
	anlaşılması için kararın tavzihini gerektirecek bir talep bulunmadığından" 
	bahisle, kararın hüküm fıkrasının 4.maddesinin tavzih isteminin reddine 
	karar verdiği, Kurulun 29.03.2001 günlü, 15 sayılı kararı çerçevesinde, 
	şirketlerden istenilenlerin eksiksiz olarak yerine getirildiği belirtilerek 
	şirketlerinin Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak saklamada 
	bulunan menkul kıymetlerinin tamamının iade edilmesine karar verilmesinin 
	talep edildiği, aracı kurum tarafından, Takasbank A.Ş.'ne hitaben yazılan 
	4.9.2001 tarih ve 1096 sayılı yazı ile Kurul kararlarının yerine 
	getirildiğinden bahisle bloke işlemlerinin 640 lot Tüpraş hisse senedi 
	üzerinden yapılmasının istenmesi üzerine, Takasbank A.Ş. tarafından Kurula 
	hitaben yazılan 04.02.2002 tarih ve 1857 sayılı, 26.2.2002 tarih ve 1474 
	sayılı yazılar ile söz konusu işlemin uygunluğu konusunda onay talep 
	edilmesi üzerine, Aracılık Faaliyetleri Dairesi'nin 1.4.2002 tarih ve 341 
	sayılı müzekkeresinde yer alan tespitleri değerlendiren Kurul karar 
	organının, anılan talebe ilişkin olarak dava konusu 05.04.2002 tarih ve 
	17/451 sayılı toplantısında, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 
	"08.12.1999 tarih ve E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararı çerçevesinde 
	Takasbank A.Ş.’ne bedeli nezdlerindeki Sermaye Piyasası Aracı Kurum Blokaj 
	Teminatları hesaplarında bulunan aracı kuruma ait menkul kıymetlerden 
	karşılanmak üzere, 640 lot Tüpraş hisse senedinin dava tarihi olan 
	17.10.1997 tarihinden bugüne kadar bedelli ve bedelsiz sermaye artırımları 
	dahil ulaşacağı sayıda hisse senedi alınarak, bu hisse senetlerinin ve dava 
	tarihinden bugüne kadar söz konusu hisse senetlerine karşılık gelen kâr 
	payları toplamından belirtilen sürede bedelli sermaye artırımlarına ilişkin 
	olarak hesaplanacak tutar farkının müşterek murisler Meri Büküciyan ve Berç 
	Tateos Arhanyan adına bloke edilmesi hususunun bildirilmesine, aracı kuruma 
	ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak saklamada bulunan menkul 
	kıymetlerden 1 no’lu bentte belirtilen işlemden sonra kalan bölümün şirkete 
	iade edilmesine, Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adlı yatırımcılar 
	tarafından 28.05.2001 tarihinde Kurula yapılan başvuruya ilişkin olarak söz 
	konusu kişilere 1 nolu bentte yer alan husus ile İstanbul 1. Asliye Ticaret 
	Mahkemesi'nin 08.12.1999 tarih ve E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararı ve 
	25.10.2001 tarihli anılan kararın 4 üncü maddesinin tavzihini gerektirir 
	yasal bir neden olmadığı yönüyle tavzih isteminin reddine ilişkin kararı 
	çerçevesinde, aracı kurumun 1 no’lu bentte belirtilen Tüpraş hisse senetleri 
	dışında bir borçtan dolayı doğrudan sorumlu tutulması yönünde bir sonuca 
	ulaşılmasının mümkün olmadığı hususunun bildirilmesine" karar verildiği ve 
	bu durumun Kurulun, 8.4.2002 tarih 475.4814 sayılı yazısı ile Takasbank 
	A.Ş.'ne, 08.04.2002 tarih, 474.4813 sayılı yazısı ile şirkete, 08.04.2002 
	tarih ve 476.4815 sayılı yazısı ile davacılara bildirildiği, Takasbank A.Ş. 
	tarafından İstanbul 2.İcra Müdürlüğü'ne hitaben yazılan 12.4.2002 tarih, 
	3839 sayılı yazı ile, anılan Mahkeme kararının hüküm kısmının 
	incelenmesinden, aracı kurumun, 640 lot Tüpraş hisse senedinden sorumlu 
	bulunduğu, mahkeme kararında yer alan diğer hisse senetlerinden sorumlu 
	bulunmadığı, haciz ihbarnamesinin buna göre düzenlenmesinin istenildiği, 
	İstanbul 2.İcra Müdürlüğü'nün 12.4.2002 tarih, 2000/7336 sayılı kararı ile 
	haczin sadece 640 lot Tüpraş hisse senediyle geçerli sayılmasına karar 
	verildiği, Kurul tarafından İstanbul 2.İcra Müdürlüğü'nün 12.4.2002 tarih, 
	2000/7336 sayılı kararı ve Kurulun 05.04.2002 tarih, 17/451 sayılı kararı 
	gereğince 640 lot Tüpraş hisse senedi değeri tutarı olan miktarın "SPK 
	Müşteri Bloke" hesabına bloke edilmesinden sonra geriye kalan 
	378.846.316.400.-TL'sinin aracı kurum Derborsa A.Ş. sonrası yeni kurulan 
	Transtam Uluslararası Nakliyat A.Ş.'ne gönderildiği, bilahare davacılar 
	tarafından Kurul'un 5.4.2002 tarih, 17/451 sayılı kararının iptali ile bu 
	karar gereği uğranılan 378.846.316.400.-TL maddi zararın tazmini istemiyle 
	bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, yukarıda aktarılan mevzuatta 
	görüleceği gibi Sermaye Piyasası Kanunu’nun ana amacının, piyasanın güven, 
	açıklık ve kârlılık içinde çalışması, tasarruf sahiplerinin hak ve 
	yararlarının korunması ve bu suretle kaynakların iktisadi kalkınmanın emrine 
	sunulması olup, bu amaç ve hedefin gerçekleşmesi için sermeye piyasalarının 
	düzgün işleyişini sağlamaktan sorumlu organ olarak Kurula düzenleme, 
	gözetleme ve denetleme görev ve yetkisi verildiği, Yasayla sermaye 
	piyasasında çok önemli görevler verilen Kurulun, bu görevlerini yerine 
	getirirken her türlü bilgi ve belgeyi isteyerek izleme ve denetleme gibi çok 
	geniş yetkilerle donatıldığı, bakılan uyuşmazlıkta, her ne kadar davalı 
	idarece İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 tarih ve 
	E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı kararı ve 25.10.2001 tarihli anılan kararın 
	4 üncü maddesinin tavzihini gerektirir yasal bir neden olmadığı yönüyle 
	tavzih isteminin reddine ilişkin kararı çerçevesinde aracı kurumun Tüpraş 
	hisse senetleri dışında kalan diğer hisse senetlerinden dolayı doğrudan 
	sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı nedeniyle aracı kuruma ait Takasbank 
	A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak saklamada bulunan menkul kıymetlerden 
	640 lot Tüpraş hisse senetlerine karşılık gelen tutardan sonra kalan bölümün 
	şirkete iade edildiği iddia edilmekte ise de, Norayr Artin İcad ile 
	Heranouche İcad'ın müşterek mirasçıları olan davacıların, aracı kurum olan 
	Derborsa Borsa Bankerliği A.Ş. ile birlikte Mehmet Temel (aracı kurumun en 
	büyük hissedarı) ve Çiçek Çınar aleyhine "hisse senetlerinin aynen tahsili 
	ve temettü alacaklarının tahsili" için açtıkları davada, İstanbul 1. Asliye 
	Ticaret Mahkemesi'nin 08.12.1999 günlü, E:1997/1093, K:1999/1225 sayılı 
	kararıyla; 6000 lot Konya Çimento hissesinin davalılardan aynen alınarak 
	davacıya teslimine, 28321 lot Marmaris Martı hissesinin davalılardan aynen 
	tahsiline, 1.664.380.000.-TL temettü alacağının ise davalılardan tahsiline, 
	3540 lot Marko Gıda hissesinin davalılardan alınarak davacıya teslimine, 640 
	lot Tüpraş hisse senedinin davalı Derborsa ve Çiçek Çınar'dan tahsilde 
	tekerrür olmamak koşuluyla aynen alınarak davacıya teslimine" karar 
	verildiği, anılan mahkeme kararının içeriğinden Derborsa A.Ş.'nin, 4 bentde 
	sayılan hisselerin hepsinden müştereken sorumlu olduğu hususunun açıkca 
	ifade edilerek davacıların anılan şirketden alacak miktarının tespit 
	edildiği ve bu durumun davacılar tarafından 11.5.2001 tarihinde yapılan 
	başvuruyla bildirildiği halde, aracı kurumun davacılara olan borçlarının 
	tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması mümkün iken, İstanbul 1. Asliye 
	Ticaret Mahkemesi’nin 25.10.2001 tarihli tavzih kararı esas alınarak Yasayla 
	kendisine verilen görevi layıkı ile yerine getiremediği, tasarruf sahipleri 
	olan davacıların hak ve yararlarının korunmadığı, gözetleme ve denetleme 
	görevinin yerine getirilmediği anlaşılmakla, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 
	dava konusu 5.4.2002 günlü, 17/451 sayılı kararında hukuka ve mevzuata 
	uyarlık görülmediği, davacının 378.846.316.400.-TL maddi tazminat istemine 
	gelince; Anayasa’nın 125.maddesine göre idarenin kendi eylem ve 
	işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu, idarenin belirtilen 
	hukuki sorumluluğu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olma 
	niteliğinin de doğal bir sonucu olduğu, kamu idarelerinin yapmakla yükümlü 
	oldukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmekle yükümlü 
	bulundukları, idarenin bu yükümlülüğü hiç veya gereği gibi yerine 
	getirmeyerek hizmetin kötü ve geç işlemesi ve bu yüzden bir zarara neden 
	olunması halinde zararı tazminle yükümlü olacağı, idare yönünden tazmin 
	borcunun doğabilmesi için, sadece zararın varlığı yeterli olmayıp, bu 
	zararın kesin olarak ortaya çıkmış, miktar olarak belirgin, yani gerçek 
	zarar olması gerektiği, dosyadaki mevcut belgelerden, İstanbul 2.İcra 
	Müdürlüğü'nün 10.4.2002 tarih, 2000/7336 sayılı haciz ihbarnamesi ile 
	İstanbul Asliye 1.Ticaret Mahkemesi'nin 97/1093 Esas, 1999/1225 Karar sayılı 
	ilamına istinaden borçlu Derborsa Borsa Bankerliği A.Ş.'nin 6000 lot Konya 
	Çimento, 8321 lot Marmaris Martı, 4540 lot Marko Gıda, 640 lot Tüpraş hisse 
	senetlerinin aynen teslimi, mümkün olmadığı takdirde nakde tahvil edilmesi 
	suretiyle tahsiline, ayrıca temettü, mahkeme masrafı, vekalet ücreti ve icra 
	masrafları tutarı 19.128.412.000.-TL borcu nedeniyle banka nezdinde bulunan 
	temettü, kâr payı v.s. hak ve alacaklarının haczine karar verildiği, 
	bilahare anılan İcra Müdürlüğünün dava konusu edilen Kurul karar organının 
	05.04.2002 tarih, 17/451 sayılı toplantısında alınan karar çerçevesinde 
	Derborsa A.Ş.'nin sadece Tüpraş hisse senetlerinden sorumlu olması nedeniyle 
	söz konusu hisse senetleri üzerinde haciz işlemlerinin uygulanması sonucu 
	sermaye blokajı hesabında kalan 378.846.316.400.-TL'nin 12.4.2002 tarihinde 
	davalı idarece Derborsa A.Ş. sonrası kurulan Transtam Uluslararası Nakliyat 
	A.Ş.'ne iade edildiği, oysa, yukarıda da açıklandığı üzere, aracı kurum 
	Derborsa A.Ş.'nin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 8.12.1999 tarih, 
	E:1997/1093, K:1990/1225 sayılı kararında yer alan 6000 lot Konya Çimento, 
	8321 lot Marmaris Martı, 4540 Iot Marko Gıda, 640 lot Tüpraş hisse senedinin 
	tamamından sorumlu olduğu ve bu hisse senetleri için İstanbul 2.İcra 
	Müdürlüğü tarafından haciz varakası düzenlendiği halde, davalı idarenin 
	5.4.2002 tarih, 17/451 sayılı kararı çerçevesinde, ilgili İcra Müdürlüğü 
	tarafından sadece 640 lot Tüpraş hisse senetleri için haciz işlemi 
	uygulandığı, bu haliyle davacıların aracı kurumdan icra yoluyla 
	alacaklarının Kurul karar organının kararı uyarınca tahsil edilemediği, 
	diğer bir deyişle aracı kurumun sermaye blokajı hesabında bulunan 
	378.846.316.400.-TL'nin aracı kuruma iade edilmesi neticesinde, davalı 
	idarenin gözetleme ve denetleme görevini gereği gibi yerine getirememesinden 
	dolayı davacıların zarara uğradığı, davalı idarenin mahkeme kararını yanlış 
	uygulamak suretiyle hizmet kusuru işlediği açık olmakla, davacıların bu 
	yüzden uğradıkları maddi zararın tazmininin Anayasa’nın 125. maddesi gereği 
	olduğu, öte yandan, eksilen yada yoksun kalınan maddi değerin 
	karşılanmasının zaman içinde gecikmesi de ayrıca bu gecikmeden doğan zararın 
	telafisi için hükmedilecek maddi tazminata faiz yürütülmesini gerekli 
	kıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının uğradığı 
	378.846.316.400.-TL maddi zararın tazmini isteminin kabulü ile söz konusu 
	miktarın 12.04.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 
	davacıya ödenmesine karar vermiş; bu karar, DANIŞTAY ONÜÇÜNCÜ DAİRESİ’nin 
	14.6.2005 gün ve E:2005/972; K:2005/3064 sayılı kararıyla onanmak ve karar 
	düzeltme istemi de aynı Dairenin 22.11.2005 gün ve E:2005/9136; K:2005/5605 
	sayılı kararıyla reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir. 
	
	UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK :
	Sermaye 
	Piyasası Kurulu vekili tarafından, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 
	kararında Derborsa Menkul Değerler Anonim Şirketi’nin sadece "640 lot Tüpraş 
	hisse senedi"nden sorumlu tutulduğu, konuya ilişkin davacıların başvurusu 
	üzerine doğan tereddütün giderilmesini teminen tavzih kararı alınmasının 
	sağlandığı ve aracı kurumun sadece 640 lot Tüpraş hisse senedinden sorumlu 
	olduğu hususunun Mahkemenin 25.10.2001 tarihli tavzih kararı ile de açıklığa 
	kavuştuğu, söz konusu yargı kararları karşısında, Kurulun görevinin mahkeme 
	kararları hükümlerine uymak olduğu, dava konusu Kurul kararının bu çerçevede 
	alındığı, aracı kurumun Mahkeme kararında yer alan "640 lot Tüpraş hisse 
	senedi" dışındaki senetlerden de sorumlu olduğuna ilişkin tavzih kararının, 
	davacılar tarafından 12.4.2002 tarihli dilekçe ile aynı karara ilişkin 2. 
	kez tavzih talep edilmesi üzerine, Mahkemece görüş değiştirildiğinin 
	Takasbank'a mutad olmayan ifadeler ile bildirilmesi sonrasında verilen 
	12.4.2002 tarihli tavzih talebinin reddi kararı olduğu ve söz konusu kararın 
	da dava konusu 5.4.2002 tarih ve 17 sayılı Kurul kararının verilmesinden 
	sonraki tarihli olduğu, söz konusu karar üzerine de 19.4.2002 tarih ve 
	AFD/545-5381 sayılı yazı ile, Kurullarının 5.4.2002 tarih ve 17/451 sayılı 
	kararının hak sahipliğini tespite yönelik bir karar olmadığı, yargı 
	kararları veya icra daireleri kararları doğrultusunda işlem yapılması 
	gerektiği, bu bağlamda İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 12.4.2002 tarih, 
	2000/7336 sayılı tezkeresi doğrultusunda haciz kararının uygulanması 
	gerektiğinin Takasbank'a bildirildiği, dava konusu Kurul kararının tesis 
	edildiği tarih itibariyle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 8.12.1999 
	tarihli kararı ile 25.10.2001 tarihli tavzih kararı çerçevesinde 
	Derborsa'nın 640 lot Tüpraş hisse senedinden sorumlu olduğunun açık 
	bulunduğu, Kurulun kendisinden beklenen özeni göstermek suretiyle hukuka ve 
	mahkeme kararına uygun şekilde dava konusu kararını tesis ettiği, buna 
	karşın, söz konusu Kurul kararının iptali ve doğduğu iddia edilen zararın 
	ödenmesi talebi ile Ankara 6. İdare Mahkemesi nezdinde açılan davada yapılan 
	yargılama sonucunda Mahkemece, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 
	anılan kararının, kararda sorumluluğun ayrı ayrı belirtildiği parantez içi 
	hükümler yok sayılmak suretiyle Derborsa'nın 640 lot Tüpraş hisse senedinin 
	yanı sıra, 6000 lot Konya Çimento, 8321 lot Marmaris Martı ve 3540 lot Merko 
	Gıda hisse senetleri için de sorumluluğuna hükmedildiği şeklinde hatalı 
	yorumlanması ve bu hatalı yoruma dayanılarak 12.6.2003 tarih ve E:2002/988; 
	K:2003/930 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka 
	aykırı bulunduğu, bu durumda, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ile 
	Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin anılan kararları arasında hüküm uyuşmazlığı 
	bulunduğu, bu açıdan anılan kararlar arasındaki çelişkinin giderilerek, 
	anlaşmazlığın esasının Derborsa'nın sadece 640 lot hisse senedinden sorumlu 
	olduğu ve bu çerçevede Kurulun 5.4.2002 tarih ve 17 sayılı kararının hukuka 
	uygun olması nedeniyle söz konusu karar aleyhine açılan iptal ve tam yargı 
	davasının reddi yönünde hükme bağlanması istemiyle, 18.1.2006 günlü dilekçe 
	ile, Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuştur.
	
	Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili 
	Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir. 
	YARGITAY 
	CUMHURİYET BAŞSAVCISI: 
	Hüküm 
	uyuşmazlığının giderilmesi talebinde bulunan davacı Sermaye Piyasası Kurulu 
	vekilleri tarafından İstanbul Asliye 1.Ticaret Mahkemesi ile Ankara 6.İdare 
	Mahkemesi kararları nedeniyle oluşan hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için 
	2247 sayılı Kanun’un 24.maddesi gereğince yapılan müracaatla ilgili 2006/68 
	Esas sayılı dosyanın incelendiği; yatırımcı Norayr İcad murisleri Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan vekilleri tarafından, Derborsa Borsa 
	Bankerliği A.Ş., Mehmet Temel ve Çiçek Çınar aleyhine hisse senetlerinin 
	aynen ve temettü alacaklarının tahsili istemiyle İstanbul Asliye 1.Ticaret 
	Mahkemesi’ne açılan davanın yargılaması sonucunda; Norayr Artin İcad ile eşi 
	Heranouche İcad'ın davalı şirkete 26.08.1996 tarihinde hesap açtıkları ve 
	menkul değerler yönünden alım satım işlemlerinin takibinin yapılabilmesi 
	için de Çiçek Çınar'ı temsilci vekil tayin ettikleri, işlemlerin bu kişi 
	tarafından sürdürüldüğü, Norayr Artin İcad'ın 1997 yılında ölümü üzerine 
	hesaplardaki incelemelerde Çiçek Çınar'ın vekaleti kötüye kullandığının 
	saptandığı, şirket temsilcisi Mehmet Temel'in de virman işlemlerini 
	yürüttüğünden bu işlemlerden şirketle birlikte sorumlu bulunduğu 
	anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüyle; 6000 lot Konya Çimento, 8321 lot 
	Marmaris Martı, 540 lot Merko Gıda, 640 lot Tüpraş hisselerinin aynen ve 
	2.264.380.000.-TL temettü alacağının davalılardan birlikte tahsiline ilişkin 
	08.12.1999 gün ve 1997/1093 Esas ve 1999/1225 Karar sayı ile hüküm 
	kurulduğu, anılan kararın infazı sırasında tereddüt hasıl olduğundan, 
	Sermaye Piyasası Kurulu'ndan davacı vekillerinin görüş istemesi üzerine, 
	05.04.2002 tarih ve 17 sayılı kararıyla İstanbul Asliye 1 .Ticaret 
	Mahkemesi'nin hüküm kısmının 4.fıkrasında yer alan 640 lot Tüpraş hisse 
	senedinden Derborsa'nın sorumlu olduğundan davacıların hesabına 
	yatırılmasına, kalan miktarın ise Derborsa'ya iadesine karar verildiği, 
	davacı vekillerinin aracı kurumdan icra yoluyla alacaklarını Kurul karar 
	organının kararı uyarınca tahsil edemediğinden, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 
	sermaye blokajı hesabında bulunan 378.846.400.-TL'nin aracı kuruma iade 
	edilmesine ilişkin bölümün iptali için idari yargı yerinde dava açıldığı, 
	Ankara 6.İdare Mahkemesi'nin 12.06.2003 tarih 2002/988 Esas ve 2003/930 
	Karar sayılı kararında; Sermaye Piyasası Kurulu'nun İstanbul Asliye 
	1.Ticaret Mahkemesi'nin kararını yanlış yorumlaması nedeniyle hizmet kusuru 
	işlediğinden, Derborsa'ya iadesine karar verilen 378.846.326.400.- TL ile 
	ilgili bölümün iptaline karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği, 2247 
	sayılı Yasa’nın 24. maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, 
	idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili 
	olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe 
	ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan iki  ayrı kararın bulunması ve bu 
	kararlar arasındaki çelişki yüzünden  hakkın yerine getirilmesinin olanaksız 
	olması gerektiği, hüküm uyuşmazlığına konu edilen İstanbul Asliye 1. Ticaret 
	Mahkemesi'ne açılan dava, hisse senetlerinin aynen tahsili ve temettü 
	alacaklarının tahsiline hükmedilmesine ilişkin olmasına karşın, Ankara 
	6.İdare Mahkemesi'ne açılan davanın, Derborsa Menkul Kıymetler A.Ş.'ye ait 
	teminat olarak tutulan miktarın Sermaye Piyasası Kurulu'nca bloke 
	edilmeyerek iade edilen işlemin iptali ile zararın ödenmesi istemine ilişkin 
	olduğu, adli ve idari yargıda açılan davaların taraflardan birinin aynı 
	olmasına karşın, aynı konu ve sebebe dayalı olmadığı ve bu kararlar arasında 
	dayanaklarının ve istemlerinin farklı olması nedeniyle aykırılık bulunmadığı 
	gibi, hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir çelişkinin varlığından 
	söz edilemeyeceği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde 
	belirtilen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı 
	düşünce vermiştir.
	DANIŞTAY 
	BAŞSAVCISI :
	Yatırımcı 
	Norayr Artin İcad murisleri Heranouche İcad, Meri Büküciyan ve Berç Tateos 
	Arhanyan vekilleri tarafından Derborsa Borsa Bankerliği A.Ş., Mehmet Temel 
	ve Çiçek Çınar aleyhine hisse senetlerinin aynen, temettü alacaklarının ise 
	nakden tahsili istemiyle açılan davada verilen ve davalı Çiçek Çınar 
	dışındaki diğer davalılar yönünden kesinleşen, davanın kısmen kabulü ile, 
	6000 lot Konya Çimento hissesinin davalılardan aynen alınarak davacıya 
	teslimine, 600.000.000.- TL temettü bedelinin davalılardan tahsiline, 8321 
	lot  Marmaris Martı hissesinin davalılardan aynen tahsiline, 1.664.380.000.- 
	TL temettü alacağının davalılardan tahsiline, 4540 lot Merko Gıda hissesinin 
	davalılardan aynen alınarak davacıya teslimine, 640 lot Tüpraş hisse 
	senedinin davalı Derborsa ve Çiçek Çınar'dan tahsilde tekerrür olmamak 
	koşuluyla aynen alınarak davacıya teslimine yolundaki İstanbul 1. Ticaret 
	Mahkemesi’nin 8.12.1999 günlü, E:1999/1093, K:1999/1225 sayılı kararı ile 
	Berç Tateos Arhanyan ve Meri Büküciyan tarafından Derborsa Menkul Değerler 
	A.Ş.'ne ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak saklamada bulunan 
	menkul kıymetlerden karşılanmak üzere 640 lot Tüpraş hisse senedinin 
	hesaplanacak tutarının davacılar adına bloke edilmesinden sonra kalan 
	bölümünün Derborsa Menkul Değerler A.Ş.'ne iade edilmesine ilişkin Sermaye 
	Piyasası Kurulu’nun 5.4.2002 günlü, 17/451 sayılı kararının iptali ve 
	378.846.316.400.- TL maddi zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda 
	verilen ve temyiz ve karar düzeltme aşamasından geçerek kesinleşen Ankara  
	6. İdare   Mahkemesi’nin 12.6.2003  günlü,   E:2002/988,  K:2003/930 
	sayılı   kararı arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının 
	giderilmesinin istenildiği, hüküm uyuşmazlığına konu edilen İstanbul 1. 
	Asliye Ticaret Mahkemesi kararının, hisse senetlerinin aynen, temettü 
	alacaklarının nakden tahsiline ilişkin olmasına karşın, Ankara 6. İdare 
	Mahkemesi kararının, Derborsa Menkul Değerler A.Ş'ne ait olup, saklamada 
	bulunan Tüpraş hisse senedinin hesaplanacak tutarının davacılar adına bloke 
	edilmesinden sonra kalan bölümünün Derborsa Menkul Değerler A.Ş.'ne iade 
	edilmesi yolundaki Sermaye Piyasası Kurulu işleminin iptaline ilişkin 
	bulunduğu, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 24. maddesinin 2592 
	sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, 1. maddede gösterilen yargı 
	mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın verilmiş 
	veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı 
	olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi 
	olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği 
	hükmüne yer verildiği, bu durumda, sözü edilen adli ve idari yargı mercileri 
	tarafından verilen kararlardan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 
	kararının davalılardan biri yönünden kesinleşmemiş olması, öte yandan, 
	taraflarından en az biri aynı olmakla birlikte, davanın konusu ve sebepleri 
	aynı olmadığından, bu kararlar arasında hakkın yerine getirilmesini 
	olanaksız kılan çelişki bulunmaması nedeniyle hüküm uyuşmazlığının 
	varlığının söz konusu olmadığı, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun’un 24. 
	maddesinde öngörülen anlamda hüküm uyuşmazlığı doğmadığından, istemin reddi 
	gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
	İNCELEME 
	VE GEREKÇE : 
	
	Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, 
	Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİO?LU, Z. Nurhan YÜCEL, H.Ayfer 
	ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 
	05.03.2007 günlü toplantısında; Raportör Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı 
	Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki 
	raporu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile Danıştay Başsavcısı’nın 
	başvurunun reddi gerektiğine ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler 
	okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Savcısı Ayla 
	SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU’nun başvurunun reddi gerektiğine 
	ilişkin yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra 
	GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
	2247 
	sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 24. 
	maddesinin 2592 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “1 nci maddede 
	gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili 
	olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe 
	ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki 
	yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm 
	uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.
	Anılan 
	hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için: 
	
	a)Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden 
	en az ikisi tarafından verilmesi,
	b) Konu, 
	dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
	c) Her 
	iki kararın da kesinleşmiş olması,
	d) 
	Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,
	e) 
	Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız 
	bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
	Hüküm 
	uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, ortada adli 
	ve idari yargı yerlerince verilmiş kararlar bulunduğu; her iki kararda 
	davanın esasının hükme bağlandığı; taraflarından en az birinin (Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan) aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu 
	kararlardan:
	Asliye 
	Ticaret Mahkemesi kararı, Heranouche İcad(daha sonra vefat etmiştir), Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan vekili tarafından, Derborsa Borsa 
	Bankerliği Anonim Şirketi, Mehmet Temel ve Çiçek Çınar’a karşı, her bir 
	davalının sorumluluğu dikkate alınarak uyuşmazlık konusu hisse senetlerinin 
	aynen iadesine, temettü alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle 
	açılan davada, davanın kısmen kabulü suretiyle hisse senetlerinden ve 
	temettü alacağından, Derborsa Borsa Bankerliği Anonim Şirketi de dahil olmak 
	üzere davalıların sorumlu olduğu miktarın tespitine ilişkindir.
	İdare 
	Mahkemesi kararı ise, Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan vekili 
	tarafından, Sermaye Piyasası Kurulu’na karşı, Derborsa Menkul Değerler 
	Anonim Şirketi'ne ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye blokajı olarak 
	saklamada bulunan menkul kıymetlerden 640 lot Tüpraş hisse senedinin Meri 
	Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adına bloke edilmesinden sonra kalan 
	bölümün Derborsa Menkul Değerler Anonim Şirketi'ne iade edilmesine ilişkin 
	Sermaye Piyasası Kurulu'nun 5.4.2002 günlü, 17/451 sayılı kararının iptali 
	ile işlemden dolayı uğranılan 378.846.316.400.-TL maddi zararın 12.4.2002 
	tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 
	açılan davada, dava konusu işlemin iptaline, davacının uğradığı 
	378.846.316.400.-TL maddi zararın tazmini isteminin kabulü ile söz konusu 
	miktarın 12.04.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 
	davacıya ödenmesine ilişkindir.
	Bir başka 
	ifadeyle, Asliye Ticaret Mahkemesinde, eksik bulunan bir kısım hisse 
	senedinin davalıların zimmetinde olduğu, ayrıca hisselere isabet eden 
	temettü alacaklarının bulunduğu ileri sürülerek hisse senetlerinin aynen 
	iadesi ile temettü alacağının tahsili; İdare Mahkemesinde ise, Derborsa 
	Menkul Değerler Anonim Şirketi'ne ait Takasbank A.Ş. nezdinde sermaye 
	blokajı olarak saklamada bulunan menkul kıymetlerden 640 lot Tüpraş hisse 
	senedinin Meri Büküciyan ve Berç Tateos Arhanyan adına bloke edilmesinden 
	sonra kalan bölümün Derborsa Menkul Değerler Anonim Şirketi'ne iade 
	edilmesine ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu işleminin hatalı olduğu ileri 
	sürülerek bu işlemin iptali ile işlemden dolayı uğranılan maddi zararın 
	yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açılmış olup, bu haliyle 
	davaların konularının farklı olduğu gibi, sebeplerinin de farklı olduğu 
	anlaşılmıştır. 
	
	Belirtilen duruma göre, olayda, “konu ve dava sebebinin aynı olması” 
	koşulunun gerçekleşmemesi karşısında, uyuşmazlığa konu edilen adli ve idari 
	yargı kararları arasında hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir 
	çelişkinin varlığından söz etmek olanaksızdır. 
	Açıklanan 
	nedenlerle, hüküm uyuşmazlığının varlığı için 2247 sayılı Yasa’nın 24. 
	maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden, başvurunun reddi 
	gerekmiştir.
	SONUÇ: 
	Hüküm uyuşmazlığının varlığı için 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde 
	öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden, BAŞVURUNUN REDDİNE, 
	05.03.2007 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 
	 
	* * *
	 
	
	Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS   
	NO   : 2006/86 
	KARAR NO: 
	2006/173
	KARAR TR 
	: 6.11.2006
	(Hukuk 
	Bölümü)
	 
	ÖZET: 
	2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, 
	aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.
	 
	K A R A R
	 
	
	Davacı        : Aslanlar İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
	
	Vekili         : Av. V.K.
	
	Davalı        : Bandırma Kaymakamlığı (İlçe Özel İdare Müdürlüğü)
	 
	   O L A 
	Y  : Taş ocağı işletmeciliği yapan davacı şirket adına; orman sahası ile 
	bitişiğinde bulunan mülga Köy Hizmetlerine ait taş ocağı sahasına taşmak 
	suretiyle üretim yaptığından bahisle, 27.07.2005 tarih, 1-7/53 sayılı 
	işlemle; 3213 Sayılı Maden Kanunu’nun uygulanması ile ilgili Maden Kanunu 
	Uygulama Yönetmeliğinin 43. maddesi uyarınca idari para cezası kesilmiş; 
	davacı şirket vekili tarafından,  işlemin iptali istemiyle idari yargı 
	yerinde dava açılmıştır.
	BURSA 1. 
	İDARE MAHKEMESİ ; 20.09.2005 gün, E:2005/1208, K:2005/1147 sayı ile; 5326 
	sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesine göre “kabahat” deyiminden kanunun 
	karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın 
	anlaşılacağı; 3. maddesinde, bu Kanunun genel hükümlerinin diğer 
	kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağının öngörüldüğü; 16. 
	maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların 
	idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğunun, idari tedbirlerin 
	ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer 
	tedbirler olduğunun hükme bağlandığı; anılan Kanun’un genel hükümleri 
	arasında yer alan 27. maddesinin birinci fıkrasında, idari para cezasına ve 
	mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı, 
	kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde 
	sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüş olup, bu Kanun’un 
	yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden  itibaren idari para cezalarının, 
	idare mahkemelerinin görev alanından çıkarıldığı, bu durumda davacı  
	şirkete, 3213 Sayılı Maden Kanunu uyarınca verilen idari para cezasından 
	doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde yukarıda anılan 5326 Sayılı Yasa 
	hükümlerine göre Sulh Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 
	görevsizlik kararı vermiş; Başkanlık yazısı ile anılan İdare Mahkemesi 
	kararının kesinleşme durumunun sorulması üzerine, Bursa 1.İdare Mahkemesi 
	Başkanlığınca verilen 20.4.2006, 24.5.2006 ve 9.8.2006 günlü cevap 
	yazılarında, itiraz süreci sonuçlanmayan kararın kesinleşmediği 
	belirtilmiştir.
	Davacı 
	şirket vekili, aynı istekle 14.10.2005 gününde adli yargı yerinde itirazda 
	bulunmuştur.
	BANDIRMA 
	SULH CEZA MAHKEMESİ; 19.01.2006 gün ve  Değ.İş.E:2005/589, Değ.iş.K:2006/27 
	sayı ile; davada taraf olan İl Özel İdaresinin, 13.3.1994 tarihli İl Özel 
	İdare Kanunu ile düzenlendiği, valiye bağlı, emvalinin devlet emvali, 
	personelinin devlet memuru niteliğinde olduğu, kamu kurumu  olan Özel 
	İdarenin denetimi ve gözetimi altında bulunan Ocak işletmelerinin 
	faaliyetlerinin,  yasada  öngörüldüğü  biçimde bu idarenin ruhsat ve 
	denetimine tabi tutulması ve bu konuda idareye yaptırım yetkisi verilmiş 
	olmasının, bu faaliyetin kamu hukukunun buyurucu kurallarına bağlı olduğunu 
	gösterdiği, (Uyuşmazlık Mahkemesinin 7.7.1994 tarih ve 1994/18 esas, 1994/18 
	sayılı kararının örnek gösterildiği) Anayasanın 125.maddesinin son fıkrası 
	ve İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 2/1-b maddesi uyarınca uyuşmazlığın 
	çözümünde idari yargı yerinin görevli bulunduğu, ayrıca genel nitelikte bir 
	kanun olan 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’nun özel kanunda belirtilen hükmü 
	ortadan kaldırmayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle, görevsizlik kararı 
	vermiş, bu karar  itiraz  edilmeyerek kesinleşmiştir.
	İNCELEME 
	VE GEREKÇE:
	
	Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, 
	Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, 
	Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 6.11.2006 günlü 
	toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen 
	koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki 
	belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay 
	Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ  ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU’nun, 
	başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da 
	dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 
	2247 
	sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 
	14.maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri 
	sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az 
	ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz 
	görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması 
	gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında 
	ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. 
	maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev 
	uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından 
	inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş 
	istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.
	Anılan 
	düzenlemeye göre, olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından söz edebilmek 
	için: adli, idari veya askeri yargı yerlerinden en az ikisi tarafından kesin 
	olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması 
	gerekmektedir.
	Olayda, 
	Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının itiraz edilmeyerek 
	kesinleşmesine karşılık,  idare mahkemesi tek hâkiminin görevsizlik 
	kararına, davacının yaptığı itirazın reddi üzerine yapılan karar düzeltme 
	talebinin Bölge İdare Mahkemesince karara bağlanmamış olması nedeniyle, 
	ortada idari yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı 
	bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen “kararların 
	kesin veya kesinleşmiş olması” koşulu gerçekleşmemiştir.
	Açıklanan 
	nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan 
	başvurunun aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
	SONUÇ: 
	2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  
	BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 6.11.2006 gününde 
	OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
	 
	* * *
	 
	
	Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
	ESAS   
	NO   : 2006/108
	KARAR NO: 
	2006/215
	KARAR TR 
	: 11.12.2006
	(Hukuk 
	Bölümü)
	 
	ÖZET: 
	Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmakta iken disiplinsizlik ve ahlaki 
	nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararı ile ilişiği kesilen davacının;  görevi 
	sırasında hakkında düzenlenmiş olan bazı sicil belgeleri ve kanaat 
	raporlarının 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca kendisine 
	verilmesi isteminin reddine ilişkin işleminin iptali istemiyle açılan 
	davanın ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk
	 
	K A R A R
	
	 
	
	Davacı        : İ.Y.
	Davalı    
	    : Milli Savunma Bakanlığı
	 
	O L A 
	Y     : Türk Silahlı Kuvvetlerinde Hv. Svn. Kd. Üçvş. rütbesiyle görev 
	yapmakta iken disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle Yüksek Askeri Şura kararı 
	ile ilişiği kesilen Davacı,  görevi sırasında hakkında düzenlenmiş olan bazı 
	sicil belgeleri ve kanaat raporlarının 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu 
	uyarınca kendisine verilmesini Milli Savunma Bakanlığından istemesi üzerine, 
	Genel Kurmay Başkanlığınca tesis edilen 12.10.2005 tarih ve 1123279 sayılı 
	işlemle, “gizli ve açıklanması yasaklanan bilgiler” kapsamında 
	değerlendirildiğinden istemi karşılanmamış, bir kısım bilgiler,  belge 
	üzerinde karartma yapılarak verilmiştir.
	Davacı, 
	görevi sırasında hakkında düzenlenmiş olan bazı sicil belgeleri ve kanaat 
	raporlarının 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca kendisine 
	verilmesi isteminin reddine ilişkin işleminin iptali istemiyle 28.10.2005 
	tarihinde genel idari yargıda dava açmıştır.
	Davalı 
	idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde davanın görüm ve çözümünde 
	Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu ileri sürülerek görev 
	itirazında bulunulmuştur.
	ANKARA 5. 
	İDARE MAHKEMESİ ; 5.1.2006 gün ve E:2005/2181 sayı ile, 1602 sayılı Yasanın 
	20. maddesi hükmüne göre AYİM’in bir davaya bakabilmesi için dava konusu 
	işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması 
	koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, olayda, her ne kadar 
	yukarıda açıklanan 20. maddede görevden ayrılmış olsa da askeri personelin 
	asker kişi sayılacağı belirtilmekte ise de; askeriyeden ayrılan davacının 
	isteğinin, askerlikle ilgili olmayıp kendisi ile ilgili olarak düzenlenen 
	sicil belgesi ve kanaat raporlarının bilgi edinme yasası gereği verilmesi 
	olduğundan; yasada öngörülen askeri kişi ve askeri hizmete ilişkin 
	bulunmadığı, bu durumda, askeriyeden ayrılan davacının bilgi edinme yasası 
	uyarınca istediği sicil belgesi ve kanaat raporlarının, sivil kişinin  aynı 
	yöndeki isteğinden ve onun çözümü ile varılacak sonuçtan farklı olmadığı,  
	davanın görüm ve çözümünün İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle 
	davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir. 
	 Davalı 
	İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı 
	çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine; dilekçe ve idari yargı 
	dosyası Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığına gönderilmiştir.
	ASKERİ 
	YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; Anayasanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 
	başlıklı 157’nci maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini benzer bir 
	biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 ve 21’inci 
	maddelerine göre uyuşmazlık konusunun Askeri İdari Yargı yerinde 
	görülebilmesi için iki koşulun bir arada gerçekleşmesi gerektiği, “Asker 
	kişiyi ilgilendirme” koşulundan davacının hizmette ya da görevden ayrılmış 
	ve 1602 sayılı Kanunun 20’inci maddesinde sayılan asker kişilerden olmasının 
	gerektiği, diğer koşulu ise davaya konu işlemin “askeri hizmete ilişkin” 
	bulunması koşulunun oluşturduğu, idari işlemin, görevli yargı yerinin 
	tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi 
	için işlemin konusuna bakılması gerektiği, eğer idari işlem askeri 
	gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise 
	bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerektiği, daha açık 
	bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker 
	kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri 
	geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik 
	hizmetinin amacı, askeri görev yer
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", 
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği 
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve 
"ımar hukukçusu".
 
 imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-21 (2961 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |