21 Temmuz 2007 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 26589
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI
Uyuşmazlık Mahkemesi 
Başkanlığından:
ESAS   
NO   : 2004/127
KARAR NO: 
2007/31
KARAR TR : 
2.4.2007
(Hukuk Bölümü)
 
ÖZET: Su ve 
kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan büyükşehir 
belediyelerinde 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun 23. maddesine göre tahsil edilen 
atık su  bedelinin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı 
Kanun’la eklenen mükerrer 44. maddesinde düzenlenen çevre temizlik vergisi 
uygulamasının kapsamı dışında kalması nedeniyle vergi, resim, harç ve benzeri 
mali yükümlülük niteliğinde OLMADI?I İDARİ YARGI kararının, hüküm uyuşmazlığına 
konu 30.12.1994 ila 29.2.2000 dönemlerine ait atık su bedeli ve gecikme zammına 
ilişkin kısmının KALDIRILMASI ve hukuk ve usule uygun bulunan ADLİ YARGI 
kararının BENİMSENMESİ suretiyle HÜKÜM UYUŞMAZLI?ININ GİDERİLMESİ hk
 
K A R A R
 
Hüküm 
Uyuşmazlığının Giderilmesini İsteyen : İZSU Genel Müdürlüğü  
Vekilleri                      : Av. F.U.-Av.N.K.
Karşı 
Taraf                : Selin Apartmanı adına Yönetici M.K.S. 
Vekili                         : Av. Ö.T 
 
O L A Y     :İZSU 
Genel Müdürlüğü’nün 1991 yılında gönderdiği sözleşme örneği ile aboneliğe davet 
edilen Selin Apartmanı Yönetimince, artezyen kullanımından kaynaklanan atık 
suların kendi foseptik çukuruna akıtıldığı öne sürülerek itiraz edilmiş; 
13.5.1996 tarihli dilekçe ile de, apartman adına atık su ücreti tahakkuk 
ettirilmemesi ve tahakkuk ettirilen ücretlerin de silinmesi istenilmiş; ancak, 
İZSU tarafından, 1.11.1994 tarihi itibarıyla 101295 no’lu örnekleme atık su 
aboneliği tesis edilmiş olan Selin Apartmanı’ndan Kasım/1994 ila Temmuz/2000 
tarihleri arasına ilişkin, 28.7.2000 tarihi itibarıyla hesaplanan 
1.584.160.000.-TL atık su ücreti ve 2.664.657.200.-TL gecikme zammı olmak üzere 
toplam 4.248.817.200.-TL’nin ödenmesi istenilmiştir.
1 - Davacı 
Apartman Yöneticisi vekilince, müvekkil apartman adına tahakkuk ettirilen atık 
su ücretleri ve gecikme zammı tutarı 4.248.817.200.- liranın terkinine ve 
dayanağı olan atık su tarifesinin iptaline karar verilmesi istemiyle, 3.8.2000 
gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.
İZMİR 3. 
VERGİ MAHKEMESİ; 4.6.2001 gün ve E:2000/915, K:2001/860 sayı ile, davanın, 
yükümlü adına tahakkuk ettirilen atıksu ücreti ve dayanağı tarife ve yönetim 
kurulu kararlarının iptali istemiyle açıldığı, yükümlünün, bulundukları 
apartmanın şehir kanalizasyonuna doğrudan bağlantısı bulunmadığını ve 
belediyeden atıksudan dolayı alınmakta olan bir hizmet söz konusu olmadığını, 
davalı idarenin ise, bu hizmetin varlığını iddia etmesi üzerine söz konusu 
uyuşmazlığın açığa kavuşturulabilmesi amacıyla 28.02.2001 tarihinde yapılan 
mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan ve Mahkemelerince 
benimsenen bilirkişi raporuna göre, apartmanın önündeki caddede bir kanalizasyon 
şebekesi ve dolayısıyla kanalizasyon hizmeti bulunduğu, apartmanın atık 
sularının da foseptikler vasıtasıyla kanalizasyon şebekesine boşaltıldığı 
anlaşıldığından, abonelik tesis işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, tahakkuk 
ettirilen atıksu bedeli ile tarifesi ve dayanağı yönetim kurulu kararına 
gelince; öncelikle, 1994 yılına ilişkin tarh ve tahakkuk zamanaşımı 1999 yılında 
dolduğuna göre, 2000 yılında 1994 yılının değişik aylık dönemleri için yapılan 
atıksu tahakkukunda zamanaşımı bulunduğu, Belediye Gelirleri Kanunu'na 15.7.1993 
günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3914 sayılı Kanun’la eklenen ve "Çevre Temizlik 
Vergisi" başlığını taşıyan mükerrer 44 üncü maddeden söz ederek, çevre temizlik 
vergisi tarifesinde yer alan bina gruplarının tespitine ilişkin Bakanlar Kurulu 
Kararının 31.12.1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak 1.1.1994 tarihinden 
itibaren yürürlüğe girdiği, buna göre 1.1.1994 tarihinden itibaren gerek katı 
atık, gerekse atıksu için belediye yahut belediyelere bağlı olarak hizmet gören 
su ve kanalizasyon idarelerince istenilen meblağların, çevre temizlik vergisini 
teşkil ettiği, ayrıca, 2560 sayılı Kanun'un 1.maddesinin 1. ve 4. fıkraları ile 
bu Kanuna 3305 sayılı Kanun’la eklenen Ek 5.maddede; Büyükşehir belediyelerine 
ait olan su kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere büyükşehir belediyelerine 
bağlı, müstakil bütçeli, kamu tüzel kişiliğine haiz "Su ve Kanalizasyon İdaresi 
Genel Müdürlüklerinin" kurulduğunun belirtildiği, yukarıda anılan mükerrer 44. 
maddenin 12. fıkrasının son cümlesinde açıklandığı gibi atık su bedellerinin 
"tahsiline" ilişkin uygulamayı yürütecek olan idarelerin, büyükşehir 
belediyelerine bağlı olarak kurulmuş bulunan işte bu genel müdürlükler olduğu, 
bağlı oldukları büyükşehir belediyesi isimlerine göre İSKİ, ASKİ gibi adlarla 
anılan bu idareler, aslında büyükşehir belediyesine ait olan su kanalizasyon 
hizmetlerini yürütmek üzere kurulan ve bu konularda görevli ve yetkili bulunan 
idareler olduklarından, mükerrer 44. maddedeki tarife ve çevre temizlik vergisi 
tarifesinde yer alan bina gruplarını belirleyen Bakanlar Kurulu Kararına göre, 
atıksu ile ilgili olarak bina gruplarını topluca veya ayrı ayrı dikkate almak 
suretiyle ve su tüketim bedelini aşmamak üzere alınacak olan çevre temizlik 
vergisini tespit için belediye meclislerine verilen yetkiyi kullanma hakkına 
sahip bulundukları, ancak, tarifenin 2560 sayılı Kanun'un 3305 sayılı Kanun’la 
değişik 23. maddesindeki esaslara göre düzenlenmesinin mümkün bulunmadığı, zira, 
uygulanması için tüm koşulların yerine getirildiği 1.1.1994 tarihinden itibaren 
uygulanan ve anılan ödentiyi çevre temizlik vergisi kapsamına alan 2464 sayılı 
Kanun'un mükerrer 44 üncü maddesi, konu ile ilgili tüm kamu idarelerine hitap 
eden ve bu verginin tarifesini, bina gruplarını, haddini belirleyen bir yeni 
düzenleme teşkil ettiği, beldelerden bir kısmı vergiyi düzenleyen mükerrer 44 
üncü madde ve buna ilişkin mevzuata göre çevre temizlik vergisini hesaplayıp 
alırken diğer kısmında vergi dışı ve akdi bir ilişki sayılan zamana ait 
tarifeleri uygulamalarının vergi yükünün kanunla konulup değiştirilebileceği 
hakkındaki Anayasa'nın 73/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, “Tahsile ait 
Usuller" deyiminin mükerrer 44. madde esaslarına uymak suretiyle tarife yapmayı 
ve bu tarifeye göre çevre temizlik vergisini tahsil etme işlemlerini ifade 
ettiği, esasen, yeni bir hüküm olan mükerrer 44 üncü madde ile, anılan genel 
müdürlüklere münhasıran tahsile ait usullerin bırakılmış olmasının, 2560 sayılı 
Kanun'un 23'üncü maddesinin artık uygulanamayacağını gösterdiği, nitekim, 
Danıştay 9. Dairesi’nin benzer bir uyuşmazlıkta karar düzeltme aşamasında 
verdiği 29.6.1999 tarih ve E: 1998/2387, K: 1999/2815 sayılı kararının da bu 
yönde olduğu, bu durumda; İZSU Genel Müdürlüğü’nün 2560 sayılı Kanun’un 23. 
maddesindeki esaslara göre dava konusu dönem için tahakkuk ettirdiği atık su 
ücreti ve ilgili tarife ile dayanağı yönetim kurulu kararlarında yasal uyarlık 
görülmediği gerekçesiyle dava konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı 
tarife kararının atıksu ücretine ilişkin kısmının iptaline karar vermiş; bu 
karar, davalı idarenin temyiz istemi üzerine DANIŞTAY DOKUZUNCU DAİRESİ’nin 
11.6.2002 gün ve E:2001/4337, K:2002/2823 sayılı kararıyla onanmak ve karar 
düzeltme isteği de aynı DAİRE’nin 3.12.2003 gün ve E:2002/5303, K:2003/5284 
sayılı kararıyla reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.
2 - İZSU 
vekili tarafından, 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasına ilişkin kuyu atık 
su konut bedeli olarak ödenmeyen 1.115.110.000.- TL asıl alacak ile 61.590.733.- 
TL işlemiş faiz ve 2.275.233.200.-TL işlemiş gecikme zammı olmak üzere 
3.451.933.933.-TL alacağın tahsili için Selin Apartmanı adına 9.3.2000 gününde 
İZMİR 16. İCRA MÜDÜRLÜ?Ü’nün 2000/1450 sayılı dosyasında ilâmsız takip 
başlatılmıştır.
Davacı 
Apartman Yöneticisi vekilince, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği 
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450 
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda 
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet 
tazminatına hükmedilmesi istemiyle, 17.8.2000 gününde adli yargı yerinde menfi 
tespit davası açılmıştır.
İZMİR 11. 
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 5.6.2003 gün ve E:2000/669, K:2003/470 sayı ile, davacı 
vekili dilekçesiyle davalı idarenin müvekkili aleyhine İzmir 16. İcra 
Müdürlüğü’nün 2000/1450 sayılı dosyası ile takibe giriştiğini, itiraz süresinin 
geçmesi sebebiyle takibin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı idareye karşı 
borçlu olmadığının tespitini istediğini bildirdiği, Selin Apartmanı’na davalı 
tarafından tahakkuk ettirilen 3.451.933.933.-TL atık bedeli için 16. İcra 
Müdürlüğü’nün 2000/1540 Esası altında apartman aleyhine takip yapılmış olup, 
davacı bu dava ile borçlarının olmadığının tespitine karar verilmesini istediği, 
öncelikle atık su bedelinin çevre temizlik vergisi içinde mi yoksa dışında mı 
olduğu ve konunun çözümlenmesine vergi mahkemelerinin mi yoksa adli yargının mı 
bakması gerektiği konusunda bazı tereddütler yaşanmış ise de, daha sonra 
belirlenen uygulama ve ayrıca 13.Hukuk Dairesi’nin 6.12.2001 tarih 
2001/10852-11423 sayılı içtihadında açıkça belirtildiği üzere, İZSU’nun 2560 
sayılı Yasa hükümlerine göre kurulmuş ve atıksular için tesisler kurmak, 
tarifeler hazırlamak, kullanma ve atık sular için para tahsil etmek görev ve 
yetkisi ile donatılmış olduğu, bu yetkinin de idare tekiline verildiği, böylece 
atık su bedelinin çevre temizlik vergisi içerisinde olmadığı, konunun 
çözümlenmesinin de adli yargının görevinde olduğunun belirlendiği, keza belediye 
yaptığı diğer hizmetlerin karşılığını vatandaşlardan alabiliyorsa atıksu içinde 
tesis kurarak bir harcama yaptığına göre bunun bedelini de kullananlardan alması 
kadar normal bir davranış olamayacağı, dolayısıyla, atık bedeli çevre temizlik 
vergisi içinde olmayıp, konunun çözümlenmesinin de adli yargı mahkemelerinin 
görevleri dahilinde bulunduğu, yapılan incelemede bilirkişi verdiği 2 ayrı rapor 
ile yeraltından çıkarılan her damla suyun atık su olarak değerlendirilmesi 
gerektiğini bildirdiği, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu, ayrıca 2. 
rapor ile bilirkişinin tarifeye göre hesaplamalarda yaparak idare tarafından 
talep edilen atıksu bedelinin ve gecikme bedelinin uygun olduğunu belirlediği, 
böylece davalının tarife uyarınca davacı tarafa borcunu bildirdiği, talep edilen 
bedel kadar davacının alacağının mevcut olduğu, davacı taraf icra inkar 
tazminatı istemiş ise de, bu konuda tedbir konulup davacı alacağını geciktirici 
bir süreç yaşanmadığına göre icra inkar tazminatı talebinin reddinin icap ettiği 
gerekçesiyle davanın reddine, dosyada tedbir verilmediği ve davalının alacağı bu 
şekilde durdurucu bir eylem olmadığından davalı lehine icra inkar tazminatı 
verilmesine bu dosya için yer olmadığına karar vermiş; bu karar, davacı 
vekilinin temyiz istemi üzerine YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ’nin 11.3.2004 gün ve 
E:2003/12807, K:2004/3210 sayılı kararı ile onanmak ve karar düzeltme isteği de 
aynı DAİRE’nin 14.9.2004 gün ve E:2004/8038, K:2004/11863 sayılı kararıyla 
reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.
UYUŞMAZLIK 
MAHKEMESİNDEN İSTEK :
İZSU Genel 
Müdürlüğü vekilince, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, Selin Apartmanı’nın 
1994-2000 dönemine ilişkin İdarelerince tahakkuk ettirilen atıksu bedeli 
borcunun olduğu, diğer bir ifadeyle, borçlu Selin Apartmanı’nca 1994-2000 
dönemine ilişkin atıksu bedelinin ödenmediği tespit edilmiş ve İZSU Genel 
Müdürlüğü’nün alacaklı olduğu tespit edilmişken ve bu karar kesinleşmişken İzmir 
3. Vergi Mahkemesi’nce (1994-2000) aynı döneme ilişkin atıksu bedeline ilişkin 
tahakkukun iptal edildiği, bu durumda, yukarıda sözü edilen İzmir 11. Asliye 
Hukuk Mahkemesi ilamı ile, 1994-2000 tarihleri arasına ilişkin İdareleri 
tarafından İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1540 Esas sayılı dosyası ile 
yapılan 3.451.933.933.-TL atıksu bedeli + gecikme bedeline ilişkin borçlarının 
olmadığının tespiti talebi reddedilmiş olmasına karşılık, İzmir 3. Vergi 
Mahkemesi'nce aynı döneme ilişkin atıksu ücreti tahakkukunun iptaline karar 
verildiğinden, söz konusu atıksu bedelinin tahsil edilemez hale geldiği, esasen, 
mahkeme kararları arasındaki çelişmenin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri 
Kanunu'na 3914 sayılı Kanun’la eklenen mükerrer 44. madde ile 01.01.1994 
tarihinden itibaren getirilen "atık su ile ilgili çevre temizlik vergisi" 
uygulamasına ilişkin olarak   büyükşehir   belediyeleri   hakkında Danıştay ve 
Yargıtay'ca farklı görüşlerin benimsenmiş olmasından kaynaklandığı,Danıştay'ın, 
2464 sayılı Kanun'un mükerrer 44. maddesine göre atık su bedelinin 01.01.1994 
tarihinden itibaren vergi olduğu ve 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun 23. maddesi 
uygulanamaz hale geldiğinden, su ve kanalizasyon idarelerince de mükerrer 44. 
maddeye göre hesaplanarak istenebileceği görüşünü benimsemesine karşılık, 
Yargıtay'ın, 2464 sayılı Kanun'un mükerrer 44. maddesinin 12. fıkrası ile 
büyükşehir belediyelerinin ayrık tutulması nedeniyle 2560 sayılı Kanun 
hükümlerine göre su ve kanalizasyon idarelerince abonman sözleşmesine dayalı 
olarak istenen atık su bedelinin bir ücret olduğu görüşünün benimsendiği, 
nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin 14.02.1991 tarih ve E:1990/18, K:1991/4 sayılı 
kararında, atık su bedelinin vergi veya benzeri mali yükümlülük olmadığının 
açıkça belirtildiği; çevre düzenlemesinde kullanılan atık su bedeli alınmasına 
ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada adli ve idari yargı yerleri 
arasında doğan görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesi'nce, 17.06.1996 gün ve 
1996/33-76 sayı ile, davanın adli yargı yerinde görülmesine karar verildiği, 
ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 16.06.2003 tarihli 2002/56 ve 2003/33 sayılı 
hüküm uyuşmazlığına ilişkin kararından söz ederek, atıksu bedeline ilişkin 
tahakkukun iptali için açılan davalarda vergi mahkemelerinin Uyuşmazlık 
Mahkemesi kararına rağmen halen kendilerini görevli görerek hüküm tesis 
ettikleri, Danıştay’ın ise, vergi mahkemelerinin esas hakkında verdikleri 
kararları onaylayarak Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarını gözardı ettiği, idari 
yargıda halen derdest olan bini aşkın atıksu dava dosyaları bulunduğu dikkate 
alındığında, her bir uyuşmazlık dosyası için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne müracaat 
edilerek ayrı(dosyasına münhasır) karar çıkartılmak istenmesi halinde bu hususun 
hem bir kaos yaratacağı, hem de adaletin işleyişini yavaşlatacağı, atıksu bedeli 
ile ilgili tüm ihtilaflarda adli yargı merciilerinin görevli olduğu konusunda 
uyulması zorunlu hale getirilmiş ilke kararı alınmasını, İzmir 11. Asliye Hukuk 
Mahkemesi'nin kesinleşen 05.06.2003 tarih ve 2000/669 E, 2003/470 K sayılı 
kararı ile atıksu bedelinin tahsiline karar verilmiş iken İzmir 3. Vergi 
Mahkemesi’nce aynı döneme ilişkin tahakkukun terkinine dair verilen 04.06.2001 
tarih ve 2000/915 E, 2001/860 K sayılı kesinleşmiş karar ile İdareleri alacağı 
olan atıksu bedeli tahsil edilemez hale geldiğinden; atıksu bedelinin çevre 
temizlik vergisi uygulamasının dışında kalması nedeniyle vergi, resim, harç ve 
benzeri mali yükümlülük niteliğinde olmadığına, İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin 
görev ve yetkisi dışında verdiği ve kesinleşen 04.06.2001 tarih ve 2000/915 
Esas, 2001/860 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, İzmir 11. Asliye Hukuk 
Mahkemesi'nin kesinleşen 05.06.2003 tarih ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar 
sayılı kararının benimsenmesine, atıksu bedelinin tahsiline ilişkin davaların 
görümü ve çözümünde adli yargının görevli bulunduğuna, vergi mahkemesinin 
görevsizliğine, bu suretle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine ve duruşma 
yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Başkanlıkça, 
2247 sayılı Yasa’nın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı 
düşünceleri istenilmiştir. 
YARGITAY 
CUMHURİYET BAŞSAVCISI :
İzmir 3. 
Vergi Mahkemesi tarafından verilen 04.06.2001 gün ve 2000/915 Esas, 2001/860 
Karar sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 
05.06.2003 gün ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar sayılı kararı nedeniyle oluşan 
hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için İZSU Genel Müdürlüğü vekili tarafından 
2247 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereğince yapılan müracaatla ilgili Uyuşmazlık 
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 2005/127 Esas sayılı dosyasının incelendiği, Selin 
Apartmanı yöneticisince davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Su ve 
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) aleyhine İzmir 3. Vergi 
Mahkemesi’ne, 1994-2000 yıllarının bir kısmına ait 4.248.817.200.-TL tutarındaki 
atık su bedeli tahakkuk işlemi ve dayanağı atık su ile ilgili tarifenin iptali 
için dava açıldığı, yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilerek, dava 
konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı tarife kararının atıksu ücretine 
ilişkin kısmının iptaline dair verilen kararın temyiz incelemesi sonunda onanmak 
suretiyle kesinleştiği, davacının, davalı idarenin atıksu bedeline ilişkin 
olarak 3.451.933.933.-TL alacak için İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2000/1450 Esas 
sayılı takip dosyası ile icra takibinde bulunduğu, itiraz edilmeyip takibin 
kesinleşmesi nedeniyle icra takibinin davanın sonuçlanmasına kadar 
durdurulmasıyla borçlarının olmadığına karar verilmesi istemiyle davalı İZSU 
Genel Müdürlüğü aleyhine İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açıldığı, 
yargılama sonunda 05.06.2003 tarih ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar sayılı 
kararıyla, davanın reddine karar verilerek temyiz incelemesi sonucu onanmak 
suretiyle kesinleştiği, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi 
Hakkında Kanun’un 24. maddesinde belirtilen hüküm uyuşmazlığının oluşabilmesi 
için, iki farklı yargı merci tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak 
verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri 
aynı olan, kararlar arasında çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin 
olanaksız olmasının gerektiği, adli ve idari yargı yerlerince davanın esası 
hakkında verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu, taraflar ve davaların 
konusu ve sebepleri ve taraflarının da aynı olduğu ve uyuşmazlığın doğduğunun 
anlaşıldığı, 2560 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile İstanbul   Büyükşehir 
Belediyesi’nin   su   ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken 
her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere 
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine 
haiz bir kuruluş olarak İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 
kurulduğu, anılan Yasanın 13. maddesinin (a) bendinde, su satışı ve kullanılmış 
suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak 
ücretler İSKİ'nin gelirleri arasında sayılmış; aynı Yasanın değişik 23. 
maddesinde, "Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış 
suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı 
tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile, 
amortismanları doğrudan gider yazılan yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve 
%10'dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır. Tarifelerin 
tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir” 
hükümlerine yer verildiği, 2560 sayılı Yasa’ya 5.6.1986 tarih ve 3305 sayılı 
Yasa ile eklenen "Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır" 
şeklindeki Ek 5. madde hükmüne dayanılarak, Bakanlar Kurulu kararı ile, İzmir 
Büyükşehir Belediyesi'nin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere İzmir 
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz 
bir kuruluş olarak İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü’nün 
kurulduğu, davacı vekili dilekçesinde, kullanılan artezyen suyunu kendi mülk ve 
imkanlarıyla yeraltından sağlamış olduklarını ve apartmana ait foseptik çukuru 
bulunduğunu, kanalizasyonlara atıksu vermediklerini, kurum ile sözleşme 
yapmadıklarını, bu nedenle, atıksu parası alınamayacağını ileri sürdüğü, 
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; 14.10.1991 gün ve 1991/29 Esas, 1991/29 Karar 
sayılı kararı ile, gerek 2560 sayılı Yasa'nın 23. maddesi gerekse buna 
dayanılarak çıkarılan İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 5,16 ve 17. maddelerinde, 
İSKİ'ye ait kanalizasyonları kullananlardan atık su bedelinin tarifeye göre 
alınacağının belirtildiği ve bunun taraflar arasında bir sözleşmeye 
dayandırılacağının hükme bağlandığı, buyurucu nitelikteki bu hükmün sözleşme 
yapılmaksızın atık su üretenleri de sözleşme yapmakla yükümlü kıldığı, bu hükme 
uymayanların sözleşme yapma durumunda olmaları nedeniyle atıksu bedeli ödemekten 
kaçınmalarına olanak bulunmadığı, İSKİ tarafından düzenlenen tarifelerle tespit 
edilen atık su bedelinin Anayasa'nın 73. maddesinde öngörüldüğü biçimde kanunla 
konulan vergi, resim, harç ve benzeri bir mali yükümlülük olduğundan söz 
edilemeyeceği, bu itibarla, atık su bedeli, vergi, resim, harç ve benzeri mali 
yükümlülük olmayıp, özel hukuk alanındaki alacak borç ilişkisini içeren abonman 
sözleşmesine dayalı ve idare tarafından düzenlenen tarife uyarınca alınan bir 
bedel olduğundan, bu konuyla ilgili anlaşmazlığın çözümünün adli yargının 
görevine girdiği gerekçesiyle ve Anayasa Mahkemesi'nin 14.02.1991 gün ve 
1990/18; 1991/4 sayılı kararında da, “atık su bedeli, İdareyle kişi arasında 
sözleşmeyle alacak-borç ilişkisi doğmakta, atık suların uzaklaştırılması 
karşılığında alınan ücretlerin vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük 
olarak kabul edilmemesi gerekir" denildiği, yukarıda belirtilen Anayasa 
Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarındaki su bedelinin, vergi benzeri 
mali yükümlülük olmayıp, idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan 
özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında "maliyet-kar esasına 
göre idarece belirlenen tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu" yolundaki 
kabulün sonuçları itibarıyla; idarenin faaliyet alanı ile ilgili olarak 
yürürlüğe koyduğu Yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal 
denetiminin idari yargı yerinde, abonman sözleşmesine dayanan bir alacak-borç 
ilişkisi kapsamındaki atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların ise adli 
yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiği, 3914 sayılı Belediye Gelirleri 
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1. maddesiyle 2464 sayılı 
Belediye Gelirleri Kanunu'na eklenen mükerrer 44.madde ile, su ve kanalizasyon 
hizmetleri özel bir yasa ile düzenlenmiş bulunan Büyükşehir Belediyeleri 
bakımından, 1.1.1994 tarihinden itibaren atık su ile ilgili olarak tahsil 
edilecek bedelin  ücret mi yoksa vergi mi olduğu noktasında düğümlenen 
uyuşmazlığın, mali sıkıntı içinde bulunan belediyelere, katı atıkların 
toplanması ve atık suların uzaklaştırılması hizmetleri karşılığında gelir 
sağlamak amacıyla, acil ve pratik bir çözüm olarak çevre temizlik vergisi ihdas 
edilirken, aynı kaynaktan (atık su) özel kanunlarına göre gelir sağlamakta 
bulunan büyükşehir belediyeleri bakımından bir değişiklik öngörülmeyip, mevcut 
uygulamanın sürdürülmesi yolundaki iradenin açıkça belirtildiği, belediye 
gelirleri bakımından genel bir yasa olan 2464 sayılı Belediye Gelirleri 
Kanunu'nda, özel yasa niteliğindeki 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun 23. maddesini 
yürürlükten kaldıran bir hüküm de bulunmadığı, buraya kadar yapılan açıklamalar 
ışığında: su ve kanalizasyon hizmetleri 2560 sayılı İSKİ Kanunu ile düzenlenen 
büyükşehir belediyelerinin, atık su bedeli uygulaması bakımından 2464 sayılı 
Belediye Gelirleri Kanunu'nun 3914 sayılı Kanun’la eklenen mükerrer 44. maddesi 
ile getirilen çevre temizlik vergisi düzenlemesinin dışında kaldığı; söz konusu 
vergi düzenlemesinin, büyükşehir belediyelerince 2560 sayılı Yasa'nın 23. 
maddesine göre atık su bedelinin bir ücret olarak alınmasına engel teşkil 
etmeyeceği, su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan 
büyükşehir belediyeleri bakımından, atık su bedelinin tahsiline ilişkin 
davaların görüm ve çözümünün adli yargı, Tarifeler Yönetmeliği ile buna dayanan 
tarife kararlarının yargısal denetiminde idari yargının görevli bulunduğu, 
açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen İzmir 3.Vergi Mahkemesi'nin 
kesinleşmiş kararının kaldırılarak İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı 
benimsenmek suretiyle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesi 
gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
DANIŞTAY 
BAŞSAVCISI :
Davacı Selin 
Apartmanı yöneticisi adına 1994 ila 2000 yıllarının değişik dönemleri için 
tahakkuk ettirilen atık su bedeli ile dayanağı tarife ve yönetim kurulu 
kararının iptali istemiyle İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel 
Müdürlüğü aleyhine açılan dava sonucunda verilen ve davalının temyizi üzerine 
Danıştay 9. Dairesi’nce onanmak suretiyle kesinleşen tarife ve tahakkuk 
işlemlerinin iptaline ilişkin İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin 4.6.2001 tarih ve 
E:2000/915; K:2001/860 sayılı kararı ile aynı tarifeye dayalı olarak tahakkuk 
ettirilen ve ödenmemesi üzerine icra takibine geçilen atık su bedelinden dolayı 
davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan ve İzmir 11. Asliye Hukuk 
Mahkemesi’nce davanın reddine ilişkin olarak verilen ve Yargıtay tarafından 
onanmak suretiyle kesinleşen 5.6.2003 tarih ve E:2000/669; K:2003/470 sayılı 
karar arasında İZSU Genel Müdürlüğü’nce hüküm uyuşmazlığı oluştuğu ileri 
sürülerek bunun giderilmesinin istenildiği, adli ve idari yargı kararları 
arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için öncelikle hüküm 
uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği, 2247 sayılı Yasa’nın 
24.maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, idari veya askeri 
yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin 
olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından 
en az biri aynı olan iki ayrı kararın bulunması ve bu kararlar arasındaki 
çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olması gerektiği, hüküm 
uyuşmazlığına konu edilen kararlardan İzmir 3.Vergi Mahkemesi kararı, Selin 
Apartmanı Yöneticisi tarafından 1994-2000 yıllarının değişik dönemleri için 
tahakkuk ettirilen atık su bedeli ile dayanağı tarife ve yönetim kurulu 
kararının iptali istemiyle açılan davada, tarifenin ve buna dayalı tahakkuk 
işleminin iptaline ilişkin olarak verilmiş bir karar, İzmir 11. Asliye Hukuk 
Mahkemesi’nin kararı ise, aynı tarifeye dayalı olarak aynı kişiler adına 
tahakkuk ettirilen ve ödenmemesi üzerine icra takibine geçilen atık su 
bedelinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan menfi 
tespit davasında, davanın reddi yolunda verilmiş bir karar olduğu, bu durumda, 
adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilip 
kesinleşen, aynı konu ve sebebe dayalı, tarafları aynı olan söz konusu kararlar 
arasında çelişki olduğu gibi, bu çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi de 
olanaksız bulunduğundan, olayda 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen 
anlamda hüküm uyuşmazlığının varlığının kabulü gerektiği, anılan uyuşmazlığın ne 
yolda çözümleneceğine gelince; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 
mükerrer 44 üncü maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde 
bulunan ve belediyelerin katı atık toplama ile kanalizasyon hizmetlerinden 
yararlanan konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaların çevre temizlik 
vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 12 inci fıkrasında, belediyelerin su 
tüketim bedelini aşmamak üzere meclislerince belirlenecek miktarda çevre 
temizlik vergisi almalarının ve bu verginin su tüketim bedeli ile birlikte tarh 
ve tahakkuk etmiş sayılarak, bu bedel ile birlikte tahsil edilmesinin 
öngörüldüğü, Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinde yer alan bina gruplarının 
tespitine ilişkin 31.12.1993 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu 
Kararı’nın 8 inci maddesinde, Kararın 1.1.1994 tarihinden itibaren geçerli olmak 
üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtildiğinden, 1.1.1994 tarihinden 
itibaren atık su bedelinin çevre temizlik vergisi kapsamına alınmış bulunduğu, 
olayda, yükümlünün, kullandıktan sonra İZSU Genel Müdürlüğü’ne ait şehir 
kanalizasyonuna verdiği ifade edilen atık sudan dolayı 1994-2000 yıllarının 
muhtelif dönemleri için istenen meblağ çevre temizlik vergisi olarak 
nitelendiğine göre, davanın Vergi Mahkemesinde karara bağlandığı biçimde çözümü 
isabetli olup, bu kararla çelişen adli yargı kararının kaldırılması gerektiği, 
açıklanan nedenlerle, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 5.6.2003 
tarih ve E:2000/669, K:2003/470 sayılı ve menfi tespit isteminin reddi yolundaki 
kararının kaldırılması ve İzmir 3. Vergi Mahkemesi kararı doğrultusunda karar 
verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
USULE İLİŞKİN 
İNCELEME:
Uyuşmazlık 
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü 
ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Abdullah ARSLAN ve Levent 
ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 02.04.2007 günlü toplantısında;
Uyuşmazlık 
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 01.05.2006 gün ve E:2004/127 sayılı “Görüşme ve Ara 
Karar Tutanağı” ile, konunun, İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen 4.6.2001 
günlü, E:2000/915, K:2001/860 sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk 
Mahkemesi’nin kesinleşen 5.6.2003 günlü, E:2000/669, K:2003/470 sayılı kararı 
arasında 30.12.1994-29.2.2000 dönemine ilişkin atık su ile ilgili tahsilat 
hakkındaki dava yönünden, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörüldüğü 
şekilde doğduğu öne sürülen hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle, İZSU 
Genel Müdürlüğü vekili tarafından yapılan başvuru olduğu belirtildikten sonra,
“KARAR  : 
İncelemenin tamamlanması için:
1 - 
Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ait dilekçe ve eklerinin karşı tarafa 
(Selin Apartmanı Yönetimine ) yasal süre olan 30 gün içinde cevap verilmek üzere 
tebliği suretiyle dosyanın tekemmülünün sağlanmasına, 
2 - 
Uyuşmazlıkla ilgili bulunması nedeniyle İzmir 1. Vergi Mahkemesince İZSU 
Tarifeler Yönetmeliği’nin 13/4-b. maddesinin iptali yolundaki 19.4.1999 gün ve 
E:1997/361, K:1999/261 sayılı kararına ilişkin dava dosyasının incelenmek üzere 
mahkemesinden istenilmesine, 
3 - İZSU 
Genel Müdürlüğünden,
a)İZSU 
Tarifeler Yönetmeliği’nin, bu Yönetmelik hükümlerinden varsa mahkeme kararı ile 
iptal edilen veya usulünce değiştirilenleri tarihleriyle birlikte gösteren tam 
metninin;
 b) İzmir 3. 
Vergi Mahkemesinin kesinleşen kararı üzerine İZSU Genel Müdürlüğünce Çevre 
Temizlik Vergisi tahsilatı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılıp 
yapılmadığının sorulmasına ve buna ilişkin varsa belgelerin istenilmesine, 
01.05.2006 
gününde  OYBİRLİ?İ İLE karar verildi” denilmiştir.
Bunun 
üzerine:
1 - 
Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ait dilekçe ve ekleri karşı tarafa 
(Selin Apartmanı Yönetimine ) tebliğ edilmiş ve Selin Apartmanı Yönetimi 
vekilince yasal süresi içinde cevap verilmiştir. 
2 - İzmir 1. 
Vergi Mahkemesi’nce İZSU Tarifeler Yönetmeliği’nin 13/4-b. maddesinin iptali 
yolundaki 19.4.1999 gün ve E:1997/361, K:1999/261 sayılı kararına ilişkin dava 
dosyası incelenmek üzere Mahkemesinden istenilmiş ve söz konusu dosya 
Mahkememize gönderilmiştir. 
3 - İZSU 
Genel Müdürlüğü’nce;
a)İZSU 
Tarifeler Yönetmeliği’nin, bu Yönetmelik hükümlerinden mahkeme kararı ile iptal 
edilen veya usulünce değiştirilenleri tarihleriyle birlikte gösteren tam metni 
gönderilmiştir.
b) İzmir 3. 
Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen kararı üzerine İZSU Genel Müdürlüğü’nce çevre 
temizlik vergisi tahsilatı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılıp 
yapılmadığının sorulması üzerine, dava konusunun atıksu olduğu ve henüz tahsil 
edilmediği bildirilmiştir.
Daha sonra, 
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 5.3.2007 gün ve E:2004/127 sayılı ara 
kararı ile, “İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen 4.6.2001 günlü, E:2000/915, 
K:2001/860 sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 
5.6.2003 günlü, E:2000/669, K:2003/470 sayılı kararı arasında, 2247 sayılı 
Yasa’nın 24. maddesinde öngörüldüğü şekilde doğduğu öne sürülen hüküm 
uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle, İZSU Genel Müdürlüğü vekili tarafından 
yapılan başvurunun incelenmesi sırasında gerekli görüldüğünden, İZSU Genel 
Müdürlüğü’nden:
Selin 
Apartmanı’nın 30.12.1994-29.2.2000 tarihleri arasındaki her bir dönem için atık 
su bedeli borcunun hesaplanmasına dayanak teşkil eden tarifenin;
a)            
 Hangi Genel Kurul ya da Yönetim Kurulu kararıyla belirlendiğinin,
b) Bu Genel 
Kurul veya Yönetim Kurulu kararlarından hangilerinin iptal edildiğinin,
c) Genel 
Kurul veya Yönetim Kurulu kararlarının iptal nedeni mahkeme kararı ise, bu 
kararların kesinleşme durumunun,
sorulmasına 
ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine, 05.03.2007 
gününde OYBİRLİ?İ İLE karar verildi” denilmiş, bunun üzerine, davalı idarenin 
21.3.2007 günlü yazısı ekinde istenilen bilgi ve belgeler Mahkememize 
gönderilmiştir.
2247 sayılı 
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 24. maddesinin 
2592 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı 
mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak 
verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az 
biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi 
olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer 
almaktadır.
Anılan hükme 
göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:
a) Uyuşmazlık 
yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi 
tarafından verilmesi,
b) Konu, dava 
sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
c) Her iki 
kararın da kesinleşmiş olması,
d) Kararlarda 
davanın esasının hükme bağlanması,
e) Kararlar 
arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması 
koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
Hüküm 
uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının 
incelenmesinden:
a)     Adli 
ve idari yargı yerlerince verilmiş kararlar bulunmaktadır.
b)     
30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasına ilişkin atık su ve gecikme zammı 
yönünden her iki yargı yerinde görülen davada, konu aynı olduğu gibi, dava 
sebebi ve tarafları da aynıdır.
c)     Her 
iki karar da kesinleşmiştir.
d)     Söz 
konusu kararlarda davanın esası hükme bağlanmıştır.
e) ASLİYE 
HUKUK MAHKEMESİ’nce; 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri için hesaplanan kuyu 
atık su bedeli, gecikme zammı ve faizinin tahsili amacıyla ödeme emri 
gönderilmek suretiyle icra takibi yapılması üzerine, Selin Apartmanı 
Yöneticiliği tarafından, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği 
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450 
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda 
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet 
tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
VERGİ 
MAHKEMESİ’nce; şehir suyu kullanırken aynı zamanda artezyenden de faydalanan ve 
101295 abone numarası ile 01.11.1994 tarihinden itibaren davalı idarenin 
örnekleme atıksu abonesi olan Selin Apartmanı Yöneticiliği tarafından, davalı 
idarece, 1994 yılının Kasım ila 2000 yılının Temmuz ayları için atıksu bedeli 
ile gecikme zammı hesaplanması üzerine, ilgili dönemlere ilişkin atıksu bedeli 
ve gecikme zammının kaldırılması ve tarifenin iptali istemiyle açılan davada, 
dava konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı tarife kararının atıksu 
ücretine ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.
Buna göre, 
adli yargı kararı ile, İZSU Genel Müdürlüğü’ne atık su bedeline ilişkin olarak 
tanınan tahsil etme hakkının, idari yargı yerince verilen tahakkukun terkini 
yolundaki karar nedeniyle infaz edilebilme olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen 
nedenlerle, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İzmir 3. Vergi Mahkemesi 
kararları arasında, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulların 
gerçekleştiği 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasındaki dönemlere ait atık 
su bedeli ve gecikme zammı yönünden HÜKÜM UYUŞMAZLI?I BULUNDU?UNA, OYBİRLİ?İ ile 
karar verilmiştir.
İNCELEME VE 
GEREKÇE : 
Başvuru 
dilekçesi ve ekleri, uyuşmazlığa konu edilen kararlara ilişkin dava dosyaları, 
ilgili Başsavcıların düşünce yazıları, dayanılan Yasa ve Yönetmelik kuralları 
ile uygulamaya ilişkin İZSU Genel Kurul ve Yönetim Kurulunun atık su tarifeleri, 
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 1.5.2006 ve 5.3.2007 günlü ara kararları 
uyarınca ilgili yerlerce gönderilen dosya, bilgi ve belgeler, getirtilen ve konu 
ile ilgili görülen yargı kararları, davacı tarafından verilen cevap dilekçesi ve 
ekleri ve Raportör- Hakim Nurdane TOPUZ’un hazırladığı rapor, okunup 
incelendikten; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 
Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU’nun yazılı düşünceler 
doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra, 2247 sayılı Yasa’nın 25. 
maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 
20.11.1981 
gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş 
ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin 
su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi 
kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve 
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon 
İdaresi’nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu 
tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu belirtilmiş, 6.  maddesinin (f)  
bendinde, su  satışı  ve kullanılmış  suların  boşaltılmasına  ilişkin  
tarifeleri
inceleyerek 
karara bağlamak, Genel Kurulun görevleri arasında sayılmış, 9. maddesinin (k) 
bendinde, Genel Müdürlükçe hazırlanan su satışı ve kullanılmış suların 
boşaltılmasına ilişkin tarifeleri tespit ederek Genel Kurulun onayına sunmak, 
Yönetim Kurulunun görevleri arasında yer almış, 13. maddesinin (a) bendinde, 
İSKİ’nin gelirleri arasında su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına 
karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler, gösterilmiş, 23. 
maddesinde, su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış 
suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı 
tarifeler yapılacağı, bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri 
ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah 
ve tevsi masrafları ve % 10'dan aşağı olmayacak nispetinde bir kar oranının esas 
alınacağı, tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esasların bir 
yönetmelik ile belirleneceği, ek 5. maddesinde, bu Kanunun diğer büyükşehir 
belediyelerinde de uygulanacağı, geçici 10. maddesinde ise, diğer büyükşehir 
belediyelerinde kurulacak su ve kanalizasyon idarelerinin adına, kadrolarına, 
mevcut personelinin ve mal varlığının devrine ilişkin esasların İçişleri 
Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit edileceği 
düzenlemesine yer verilmiştir. 
İstanbul Su 
ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Kuruluşu Hakkında 2560/3009 sayılı 
Kanun’a eklenen 3305 sayılı Kanun ve 25.03.1987 tarih, 19411 sayılı Resmi 
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11.03.1987 tarih ve 87/11594 sayılı 
Bakanlar Kurulu Kararı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde su ve kanalizasyon 
hizmetlerini yürütmek amacıyla 01.04.1987 tarihinden itibaren İzmir Büyükşehir 
Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi kurulmuştur.
İzmir Su ve 
Kanalizasyon İdaresi  (İZSU) Genel Müdürlüğü’nün 3305 sayılı Yasa ile değişik 
23. maddesi hükmü gereği, su satışı ve atıksuların uzaklaştırılması 
hizmetleriyle ilgili tarifelerin hangi kriterlere göre hesaplanacağı ve bu 
şekilde saptanan bedellerin hangi usul ve esaslara göre tahsil edileceğini 
belirlemek amacıyla İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 
“Tarifeler Yönetmeliği” İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Yönetim 
Kurulu'nun 30.12.1987 tarih, 87 / 119 sayılı, Genel Kurul'un 13.03.1988 tarih, 
GK/4 sayılı kararı ile kabul edilerek 01.01.1988 tarihinden itibaren yürürlüğe 
girmiştir.
İZSU Kuruluş 
Yasası’nın 1. maddesinin 2. fıkrasıyla belirlenen görev alanı içerisinde, 
kaynaklardan sağladığı içme ve kullanma suyunu konutlara, işyerlerine, sanayiye 
vb. ulaştırılması ve kullandıktan sonra uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak 
abonelerine götürdüğü her türlü hizmetin bedel, teminat ve yaptırımlarla 
bunların tahsili esaslarının düzenlendiği Tarifeler Yönetmeliği’nin 51. 
maddesinde, Yönetim Kurulunca tespit edilen tarifelerin, her yıl bütçe ile 
birlikte Genel Kurulun onayına sunulacağı, tarife değişikliğini gerektiren 
fevkalade durumlarda Genel Kurulun olağanüstü toplantıya çağrılabileceği, yıl 
içinde yapılacak tarife ve tarife değişikliğinin uygulama tarihini tespite Genel 
Kurulun yetkili olduğu, ancak su satış bedellerinin tespitine esas girdileri 
içeren bir formülasyonun Genel Kurul'ca onaylanması halinde onaylanan bu formül 
uyarınca herhangi bir duyuruya gerek kalmaksızın su satış bedellerinin hesap 
edilerek uygulanmasının başlatılmasının İZSU Yönetim Kurulu Kararıyla yürürlüğe 
gireceği belirtilmiştir.
Olayda, Vergi 
Mahkemesinde dava, şehir suyu kullanırken aynı zamanda artezyenden de faydalanan 
ve 101295 abone numarası ile 01.11.1994 tarihinden itibaren davalı idarenin 
örnekleme atıksu abonesi olan Selin Apartmanı Yöneticiliği tarafından, davalı 
idarece, 1994 yılının Kasım ila 2000 yılının Temmuz ayları için atıksu bedeli 
ile gecikme zammı hesaplanması üzerine ilgili dönemlere ilişkin atıksu bedeli ve 
gecikme zammının kaldırılması ve tarifenin iptali istemiyle açılmıştır. Asliye 
Hukuk Mahkemesindeki dava ise, 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri için 
hesaplanan kuyu atıksu bedeli, gecikme zammı ve faizinin tahsili amacıyla ödeme 
emri gönderilmek suretiyle icra takibi yapılması üzerine Selin Apartmanı 
Yöneticiliği tarafından, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği 
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450 
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda 
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet 
tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Hüküm 
uyuşmazlığına konu atık su bedeli yönünden konu incelendiğinde;
Su abonesi 
olmayan kişi hakkında İSKİ Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre tahakkuk 
ettirilen atık su bedeline ilişkin faturanın iptali istemiyle açılan bir davada; 
İSTANBUL 3. VERGİ MAHKEMESİ’nce, dava konusu bedelin vergi, resim, harç benzeri 
mali yüküm olduğu kabul edilmek suretiyle işin esası hakkında verilen kararı 
temyizen incelemekte olan DANIŞTAY DOKUZUNCU DAİRESİ tarafından, işyerinde yer 
altı suyunun kullanılması nedeniyle İSKİ tarafından istenen atık su bedelinin 
vergi, resim, harç benzeri mali yükümlülük olmayıp, akdi nitelik taşıdığı 
kanaatine varıldığından bahisle temyiz incelemesi ertelenerek, 2247 sayılı 
Yasa’nın 20. maddesine göre görevli yargı yerininin belirlenmesi için başvuruda 
bulunulması üzerine, UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ; 14.10.1991 gün ve 
E:1991/29, K:1991/29 sayı ile, gerek 2560 sayılı Yasa’nın 23. maddesi gerekse 
buna dayanılarak çıkarılan İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 5,16 ve 17. 
maddelerinde, İSKİ’ye ait kanalizasyonu kullananlardan atık su bedelinin 
tarifeye göre alınacağının açıkça belirtildiği ve bunun taraflar arasında bir 
sözleşmeye dayandırılacağının hükme bağlandığı, buyurucu nitelikteki bu hükmün 
sözleşme yapılmaksızın atık su üretenleri de sözleşme yapmakla yükümlü kıldığı, 
bu hükme uymayanların sözleşme yapma durumunda olmaları nedeniyle atık su bedeli 
ödemekten kaçınmalarına olanak bulunmadığı, sözleşmeden kaçınmanın söz konusu 
bedelin ödenmesinden kurtulma sonucunu doğurmayacağı ve bunların da sözleşmeli 
sayılmalarının gerektiği, öte yandan Yasa ve Yönetmelik ile öngörülen usul ve 
esaslara göre İSKİ tarafından düzenlenen tarifelerle tespit edilen atık su 
bedelinin Anayasa’nın 73. maddesinde öngörüldüğü biçimde kanunla konulan vergi, 
resim, harç ve benzeri bir mali yükümlülük olduğundan söz edilemeyeceği, bu 
itibarla, atık su bedeli, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük olmayıp, 
özel hukuk alanındaki alacak- borç ilişkisini içeren abonman sözleşmesine dayalı 
ve idarece düzenlenen bir tarife uyarınca alınan bir bedel olduğundan, bu 
konuyla ilgili anlaşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği 
gerekçesiyle ve Anayasa Mahkemesi’nin 14.2.1991 gün ve E:1990/18, K:1991/4 
sayılı kararında yazılı gerekçede de bu görüşün kabul edildiğinden bahisle, 
Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nce yapılan başvurunun KABULÜ ile uyuşmazlık konusu 
davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiğine karar vermiştir. (Bu karar 
26.11.1991 tarih ve 21063 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
Anılan 
Uyuşmazlık Mahkemesi kararında atıfta bulunulan ANAYASA MAHKEMESİ’nin 8.5.1991 
tarih ve 20865 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.2.1991 gün ve E:1990/18, 
K:1991/4 sayılı kararında, atık sular karşılığı alınacak bedelin niteliği sorunu 
ayrı bir başlık altında ele alınmış ve aynen  “Vergi benzeri mali 
yükümlülüklerin en belirgin özellikleri (...) genellikle, bir kamu hizmeti 
karşılığında kamu gücüne dayanılarak tek taraflı yükletilmeleri, harç ve resime 
göre, daha çok ücret görünümünde olmalarıdır.
Atık su 
bedeli, kullanılmış suların uzaklaştırılması karşılığında yapılacak bir tarifeye 
ve abonman sözleşmesine göre alınmaktadır. Başka bir deyişle, idareyle kişi 
arasında sözleşmeyle alacak- borç ilişkisi doğmakta, ödenecek miktar İSKİ ile 
kişi arasında abonman sözleşmesiyle özel hukuk ilişkisi kurulmasından sonra 
yapılan hizmet karşılığında maliyet- kâr esasına göre belirlenmektedir. Ödemenin 
hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil, tarifeye ve iki taraf arasında yapılan 
abonman sözleşmesine dayanmaktadır. Nitekim, ödemelerin yapılmaması durumunda 
İSKİ alacağını, Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Yasa’ya göre değil, özel 
hukuk ilişkisi içinde ilgili Yasa’ya göre alacaktır. Abone ile İstanbul Su ve 
Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) arasında yapılan abonman sözleşmesi, daha çok “tip” 
sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle 
birlikte düzenlemesi yerine katılımı (iltihakı) söz konusudur. Ancak bu durum, 
idareyle kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, kamu hukuku ilişkisine 
dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye 
götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla, tip sözleşmelerle ve kişilerin 
katılımıyla gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır. (...)”
“Açıklanan 
nedenlerle, atık suların uzaklaştırılması karşılığında alınan ücretlerin vergi, 
resim, harç benzeri mali yükümlülük olarak kabul edilmemesi gerekir” 
denilmiştir.Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi 
kararlarındaki “atık su bedelinin, vergi benzeri mali yükümlülük olmayıp, 
idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan özel hukuk ilişkisi 
çerçevesinde ve hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre idarece belirlenen 
tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu” yolundaki kabulün sonuçları 
itibarıyla: idarenin faaliyet alanıyla ilgili olarak yürürlüğe koyduğu 
yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminin idari yargı 
yerinde -idare mahkemeleri-; abonman sözleşmesine dayanan bir alacak- borç 
ilişkisi kapsamındaki atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların ise adli 
yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, uygulama bu doğrultuda 
istikrar kazanmıştır.
Ne var ki, 
15.7.1993 tarih ve 3914 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması 
Hakkında Kanun’un 1. maddesiyle 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na eklenen 
Mükerrer 44.madde ile, katı atık ve atık su ile ilgili “çevre temizlik vergisi” 
ihdas edilmesi ve yasal süreç tamamlandıktan sonra da 1.1.1994 tarihinden 
itibaren uygulamaya geçilmesi üzerine atık su ile ilgili uyuşmazlıkların, 
belediye ayrımı gözetilmeksizin vergi kapsamına alındığı gerekçesiyle vergi 
mahkemelerinde bakılarak sonuçlandırılması ve diğer taraftan tahsilata ilişkin 
uyuşmazlıkların da ücret kapsamında adli yargı yerinde çözümlenmesine devam 
edilmesi nedeniyle, inceleme konusu uyuşmazlık ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Su ve 
kanalizasyon hizmetleri özel bir yasa ile düzenlenmiş bulunan büyükşehir 
belediyeleri bakımından, 1.1.1994 tarihinden itibaren atık su ile ilgili olarak 
tahsil edilecek bedelin ÜCRET mi yoksa VERGİ mi olduğu yönündeki uyuşmazlığın 
çözümlenebilmesi için anılan Yasanın mükerrer 44. maddesinin incelenmesi 
gerekmiştir:
2464 sayılı 
Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı Kanun’la eklenen Mükerrer 44. 
maddesinin birinci fıkrasında, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde 
bulunan ve belediyelerin katı atık toplama ile kanalizasyon hizmetlerinden 
yararlanan konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalar, çevre temizlik 
vergisine tabidir.” hükmü yer almış; aynı maddenin onikinci fıkrasında, 
“Belediyeler, atık su ile ilgili olarak da; katı atıklarla ilgili tarifede yer 
alan bina gruplarını topluca veya ayrı ayrı dikkate almak suretiyle ve su 
tüketim bedelini aşmamak üzere meclislerince belirlenecek miktarda çevre 
temizlik vergisi alırlar. Atık su ile ilgili çevre temizlik vergisi, su tüketim 
bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk etmiş sayılır ve bu bedel ile birlikte 
tahsil edilir. Su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş 
bulunan belediyelerde ise, atık su bedellerinin tahsiline ilişkin uygulama kendi 
kanunlarındaki hükümlere tabidir.” denilmiş ve son fıkrasında da, bu maddenin 
uygulanmasına ilişkin usul ve esasların, İçişleri ve Çevre Bakanlıklarının 
görüşleri alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceğine işaret 
edilmiştir.
Anılan Yasa 
maddesine ilişkin “Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 
Kanun Tasarısı” Genel Gerekçesinde (Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel 
Müdürlüğü; 10.6.1993-Sayı:   B.02.0.KKG/101 - 530/04937),   çevre  temizlik  
vergisinin,  belediyelerin   içinde   bulunduğu   mali 
sıkıntılara 
acil ve kısa vadeli bir çözüm olmak üzere getirildiği belirtilmiş; madde 
gerekçelerinde ise onikinci fıkra hakkında, “Belediyeler, belediye meclislerince 
yapılacak tarifeler üzerinden su tüketim bedelini aşmamak üzere, kanalizasyon 
hizmetlerinden yararlananlardan belirlenecek miktarlarda ayrıca çevre temizlik 
vergisi alacaklar, su tüketim bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk ettirilecek 
bu vergi su bedeli ile birlikte tahsil olunacaktır. Ancak su ve kanalizasyon 
hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan belediyelerde, atık su 
bedellerinin tahsiline ilişkin uygulama kendi kanunlarındaki hükümlere tabi 
olacaktır.” denilmiştir.
Buna göre, 
yasakoyucu tarafından, mali sıkıntı içinde bulunan belediyelere, katı atıkların 
toplanması ve atık suların uzaklaştırılması hizmetleri karşılığında gelir 
sağlamak amacıyla, acil ve pratik bir çözüm olarak çevre temizlik vergisi ihdas 
edilirken aynı kaynaktan (atık su) özel kanunlarına göre gelir sağlamakta 
bulunan büyükşehir belediyeleri bakımından bir değişiklik öngörülmeyip mevcut 
uygulamanın sürdürülmesi yolundaki irade açıkça belirtilmiştir.
Nitekim, 
anılan Yasa maddesinin  verdiği yetkiye  dayanılarak  uygulamaya ilişkin  usul 
ve esasları açıklamak üzere Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan ve 8.1.1994 tarih ve 
21812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14 seri no’lu Belediye Gelirleri Kanunu 
Genel Tebliği’nin 9. maddesinde, “Maddenin onikinci fıkrası uyarınca, atık su 
bedeli almayan belediyeler, atık su ile ilgili olarak da su tüketim bedelini 
aşmamak üzere çevre temizlik vergisi alacaklardır. Bu şekilde alınacak verginin 
belediye meclislerince tespitinde, katı atıklarla ilgili tarifede yer alan bina 
grupları, topluca veya ayrı ayrı dikkate alınacaktır. Atık su ile ilgili çevre 
temizlik vergisi, su tüketim bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk etmiş 
sayılacak ve bu bedel ile birlikte tahsil edilecektir. Halen atık su bedeli 
almakta olan belediyelerce ayrıca bu vergi alınamayacaktır.” denilmek suretiyle, 
çevre temizlik vergisinin atık su bedeli almayan belediyeleri ilgilendirdiği, 
atık su bedeli alan belediyelerin ise kapsam dışında kaldığı açıklanmıştır.
Öte yandan, 
belediye gelirleri bakımından genel bir yasa olan 2464 sayılı Belediye Gelirleri 
Kanunu’nda, özel yasa niteliğindeki 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun 23. maddesini 
yürürlükten kaldıran bir hüküm de bulunmamaktadır.
Buraya kadar 
yapılan açıklamalar ışığında: su ve kanalizasyon hizmetleri 2560 sayılı İSKİ 
Kanunu ile düzenlenen büyükşehir belediyelerinin, atık su bedeli uygulaması 
bakımından 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı Kanun’la 
eklenen Mükerrer 44. maddesi ile getirilen çevre temizlik vergisi düzenlemesinin 
dışında kaldığı; sözkonusu vergi düzenlemesinin, büyükşehir belediyelerince 2560 
sayılı Yasa’nın 23. maddesine göre atık su bedelinin bir ücret olarak alınmasına 
engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Bunu 
doğrulayan bir açıklama, sözü edilen Mükerrer 44. madde gerekçesinde de yer 
almaktadır. Şöyle ki, anılan maddede konuya ilişkin herhangi bir ibareye yer 
verilmediği halde, birinci fıkra gerekçesinde, “ (...) Maddede, yararlanılması 
söz konusu edilen katı atık toplama hizmetleri endüstriyel atıklar dışında kalan 
evsel atık toplama hizmetlerini içermektedir. Bu düzenleme, endüstriyel 
atıklarla ilgili olarak diğer mevzuattaki düzenlemelere ve bunlara ilişkin 
hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. (...)” denilmiş olup, 
yasakoyucu bu suretle, düzenlemeden önceki uygulamaların sürdürülmesi iradesini 
farklı bir yöntemle de ortaya koymuş bulunmaktadır.
Varılan  bu  
sonuca göre  ve  büyükşehir  belediyelerince   alınan  atık  su bedelinin vergi, 
resim, harç ve benzeri mali yükümlülük niteliğini taşımaması karşısında, 
uyuşmazlıkta öncelikle görev sorununun çözümlenmesi gerekecektir.
2464 sayılı 
Yasa’nın Mükerrer 44. maddesi ile getirilen düzenleme büyükşehir belediyelerince 
ücret olarak tahsil edilen atık su bedelinin hukuki niteliğini değiştirmediğine 
göre bu düzenlemeden önce istikrar kazanmış bulunan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 
göreve ilişkin uygulamasının yeniden ele alınmasını gerektiren bir neden de 
bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bülümü’nün yine hüküm uyuşmazlığı konusunda verdiği 
16.6.2003 gün ve E:2002/56; K:2003/33 ve E:2002/57; K:2003/34 sayılı kararları 
da bu yöndedir.
Buna  göre,  
su  ve  kanalizasyon hizmetleri  ayrı  bir  Kanunla  düzenlenmiş bulunan 
büyükşehir belediyeleri bakımından, atık  su  bedeline ilişkin davaların görüm 
ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, incelenen uyuşmazlığa konu 
edilen  İZMİR 3. VERGİ MAHKEMESİ kararı, atık su bedeli ve gecikme zammı 
yönünden 2577 sayılı Yasa’nın 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine aykırı 
olarak görevi dışında verilmiş bir karar niteliğinde olup, hüküm uyuş
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", 
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği 
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve 
"ımar hukukçusu".
 
 
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-21 (4056 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |