Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
İKİNCİ DAİRE 
2005 
4297 
2004 
7942 
23/12/2005 
 
KARAR METNİ
1.1.2002 TARİHİNDEN İTİBAREN KAMU PERSONELİNE İLİŞKİN OLARAK 
GEREÇEKLEŞTİRİLEN YÖNETSEL TASARRUFLARDAN KAYNAKLANAN HARCIRAH ÖDEMELERİNİN 
GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN İDARELER AÇISINDAN BİR ZORUNLULUK OLDU?U (6245 SAYILI 
HARCIRAH KANUNU KAPSAMINDA BULUNAN KURUM VE KURULUŞLARDA; 22.7.2003 TARİHİNDEN 
İTİBAREN İLK DEFA VEYA YENİDEN GÖREVE ALINANLAR İLE 27.4.2005 TARİHİNDEN 
İTİBAREN ZORUNLU YER DE?İŞTİRME, SINAV, SA?LIK SEBEPLERİ VE EŞ DURUMU DIŞINDA 
KENDİ YAZILI TALEPLERİ ÜZERİNE NAKLEN ATANANLAR HARİCİNDE); ANILAN TARİHTEN 
SONRA OLUŞAN VE KAMU PERSONELİ AÇISINDAN BELİRSİZLİKLER İÇEREN BİR HUKUKSAL 
ORTAMDA HARCIRAHINI ALAMAYANLARIN, BU BELİRSİZLİK ORTAMININ YARGISAL SÜREÇ 
SONRASINDA HUKUKSAL AYDINLI?A KAVUŞMASI İLE BİRLİKTE YAPACAKLARI BAŞVURULARIN, 
2577 SAYILI KANUN'UN 10. MADDESİ KAPSAMINDA GÖRÜLMESİ VE BAŞVURULARA İLİŞKİN 
OLARAK TESİS EDİLEN İŞLEMLERE KARŞI AÇILACAK İDARİ DAVALARDA DAVA AÇMA 
SÜRESİNİN, ANILAN MADDEDE YER ALAN SİSTEMATİ?E GÖRE DE?ERLENDİRİLMESİ GEREKTİ?İ 
HK.<
Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı): ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü)-Ankara.
İsteğin Özeti : Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, 
K:2003/1059 sayılı kararının onanması yolunda Danıştay Beşinci Dairesi'nce 
verilen 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın dilekçede yazılı 
nedenlerle düzeltilmesi ve İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : B. Ufuk Kadıgil.
Düşüncesi : Düzeltme isteminin kabulüyle Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 
26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın kaldırılarak İdare 
Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk.
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden 
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce 5286 sayılı Köy Hizmetleri Genel 
Müdürlüğünün Kaldırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 
Kanun'un geçici 1. maddesi hükmü uyarınca davacının kadrosunun Tarım ve 
Köyişleri Bakanlığı'na devredilmesi nedeniyle anılan Bakanlık hasım mevkiine 
alınmak suretiyle işin gereği düşünüldü:
Dava, Köy Hizmetleri ... İl Müdürlüğü'nde jeofizik mühendisi olarak görev 
yapmakta iken, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Köy İçmesuları Daire Başkanlığı 
emrine jeofizik mühendisi olarak yolluksuz biçimde tesis edilen 27.5.2002 günlü 
işlemle naklen atanan davacının, sürekli görev yolluğunun ödenmesi amacıyla 
yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 7.2.2003 günlü, 02015 sayılı işlemin iptali 
ve sürekli görev yolluğunun hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal 
faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı 
kararıyla; "yolluk istemine dayanak yapılan ve atama isteminin yolluksuz olduğu 
belirtilen personel nakil bildiriminin 25.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ 
edilmesine rağmen 60 günlük yasal dava açma süresi geçtikten sonra 31.1.2003 
tarihli başvurusunun 7.2.2003 tarihinde reddi üzerine 8.4.2003 tarihinde açılan 
davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı" gerekçesiyle 
2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre yönünden reddine karar 
verilmiştir.
Davacının, davanın süresinde açıldığını öne sürerek yaptığı temyiz başvurusu 
üzerine Danıştay Beşinci Dairesi, 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 
sayılı kararıyla; "Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 30.9.2003 günlü, 
E:2003/516, K:2003/1059 sayılı karar ve dayandığı gerekçenin hukuk ve usule 
uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığı" gerekçesiyle 
İdare Mahkemesi kararını onamıştır.
Davacı; davanın süresinde açıldığını ve hakkında tesis edilen işlemin hukuka 
aykırı olduğunu öne sürmekte ve Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 
günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın düzeltilmesini ve İdare Mahkemesi 
kararının bozulmasını istemektedir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari 
Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1/c bendine uygun bulunduğundan, karar 
düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 
günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı karar kaldırılarak uyuşmazlık yeniden 
incelendi;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde; Türkiye 
Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, 
insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen 
temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu 
vurgulanmıştır. Belirtilen bu ilkelerin gereği olarak 125. maddede; idarenin her 
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, idari işlemlere 
karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı, 128. 
maddede; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin 
genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin 
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri 
eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, 
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri 
ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği, 138. maddede; yasama ve yürütme 
organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve 
idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların 
yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, 153. maddede; Anayasa Mahkemesi 
kararlarının kesin olduğu, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük 
Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi 
Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa 
Mahkemesi'nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca 
kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı günden 
başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, 
Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de hemen yayımlanacağı ve yasama, 
yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri 
bağlayacağı, 161. maddede de; Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki 
kamu tüzelkişilerinin harcamalarının, yıllık bütçelerle yapılacağı, bütçe 
kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı kuralına 
yer verilmiştir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinde asli unsuru oluşturan ve statü hukukuna tabi olan 
kamu görevlileri ile ilgili olarak Devlet (dar anlamda idarenin) tarafından 
tesis edilen tek taraflı irade açıklamaları, çeşitli görünüm biçimleri 
içerisinde somutlaşmaktadır. Bu irade açıklamalarından bir tanesi de; atama 
işlemidir. Atama işleminin de çeşitli görünüm biçimlerinde somutlaştığı, kamu 
görevine girişin kural olarak bir kadroyla ilişkilendirme ile başladığı, görev 
sırasındaki geçişlerin (yatay veya dikey) hep bir kadrodan diğerine geçiş 
biçiminde olduğu görülmektedir. Bu genel kuralın dışında, geçici görevlendirme, 
görevlendirme, vekaleten görevlendirme ve ikinci görev gibi işlemlerle asıl 
kadroda değişiklik sonucunu doğurmayan göreve yönelik değişikliklerde 
olmaktadır.
İdarenin takdir yetkisi içerisinde re'sen kullanabileceği bir yetki durumunda 
olan atama işlemi, aynı zamanda kamu görevlisinin mevzuatın öngördüğü koşulların 
varlığı halinde talep edebileceği bir hak olarak da ifade edilebilir. Atama 
işlemi sonucunda görev yeri değişen bir kamu görevlisinin maddi açıdan belli bir 
külfetle karşı karşıya kalacak olması nedeniyle, pozitif düzenlemelerde kamu 
hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bu külfetin kamu adına paylaşılması 
amacını taşıyan düzenlemelere yer verilmiştir. Türk hukuk sisteminde "harcırah" 
olarak geçen kavram, kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bu külfetin 
kamu adına paylaşımıdır.
Bu kavramın tanımı doktrinden, hukuksal metinlerden ve yargısal kararlardan 
yapılacak olursa; harcırah; "devamlı veya geçici bir görevle bir yere gönderilen 
görevlilere, bu yere gidebilmelerine, orada yiyip içme ve konaklama gibi 
yapacakları diğer giderlere karşılık verilen para; yolluk" olarak 
tanımlanabilir. 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. 
maddesinin (a) bendinde de; harcırah, bu Kanuna göre ödenmesi gereken yol 
masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafından birini, birkaçını 
veya tamamını ifade eden bir kavram olarak tanımlanmıştır.
14.1.1988 günlü, 311 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri İle İlgili Bazı 
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 16. ve 17. 
maddelerinin, Anayasa'nın 2., 5., 10. ve 128. maddelerine aykırılığı savıyla 
Anayasa Mahkemesi'nde açılan iptal davasında; Yüksek Mahkeme tarafından verilen 
28.9.1988 günlü, E:1988/12, K:1988/32 sayılı kararda, "harcırah" konusu ile 
ilgili olarak yapılan değerlendirmeler genel olarak şunlardır; "??. bilindiği 
üzere, kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki hizmet ilişkileri kural 
tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde, nesnel 
kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, 
yükselme ve nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır.
Kazanılmış hak deyimi, öğretide ve uygulamada, niteliği ve kapsamı ile açık 
biçimde tanımlanmamıştır. Anayasa Mahkemesi'nce de kabul edildiği üzere, "statü 
hukuku" esasına dayalı nesnel ve düzenleyici kuralların egemen olduğu idare 
hukuku alanında bu tür haktan genellikle söz edilmemektedir. Burada ancak statü 
hukukunun olanak verdiği oranlarda ve koşullarda, genel durumun kişisel duruma 
dönüşmesinden sonra kazanılmış haklar ortaya çıkabilmektedir.
Kamu personeline, geçici veya sürekli görevle görevlendirilmeleri durumunda yol 
parası, gündelik, aile masrafı, yer değiştirme gideri, kurs yevmiyesi veya yol 
gideri olarak tazminat verilmesi biçimindeki ödemeler, statü hukukunun kişisel 
duruma dönüşmesinden sonra ortaya çıkan kazanılmış hak niteliğinde değildir. 
Yolluk ödemesi, kamu hizmetinin gerektirdiği durumlarda, bu hizmet için 
görevlendirilen kişilerin katlanacakları giderleri karşılamak üzere yapılan 
parasal nitelikli bir idari işlemdir. Yolluk, geçici veya sürekli 
görevlendirmelerde görevliler tarafından yapılan masrafın karşılığıdır. Başka 
bir deyişle, statü hukukunun düzenlediği ve her zaman kullanılabilen öznel ve 
kazanılmış bir hak olmayıp, gerektiğinde görevlendirilen kişilere, katlandıkları 
zorunlu giderlerin karşılığı olarak yapılan bir ödemedir. Statü hukuku esasına 
dayalı bu tür ödemelerde kazanılmış hak söz konusu değildir. Yapılan masrafı 
karşılamak amacıyla gerçekleştirilen düzenleme işin mahiyetine uygun 
bulunmaktadır.
6245 sayılı Kanuna göre yapılan ödemelerin tümü, yolluk (harcırah) tur. Görevin 
özelliğine, yolluğa hak kazanan kişinin durumuna göre, yolluk unsurlarından 
birinin veya birkaçının ödenmemesi, kimi durumlarda yolluk unsurlarının tek tek 
hesaplanması yönteminden ayrılarak kurs gündeliği, komple kamyon bedeli, abonman 
kartı gibi başka isimler altında belirli bir ödeme yapılması, ödemenin Kanuna 
göre yolluk niteliğini değiştirmemektedir. Hangi isim altında verilirse 
verilsin, yolluk, periyodik biçimde değil, hizmet yapılmasına gerek duyulması ve 
hizmetin yapılması koşulu ile ödenmektedir.
Harcırah Kanunu, kamu hukuku alanında, çalışanla çalıştıranlar arasındaki 
istihdam ilişkilerini ve buna dayanan mali hakları düzenleyen bir yasa değil, 1. 
maddesinde belirtildiği üzere, genel, katma ve özel bütçeli idarelerde, bunlara 
bağlı sabit ve döner sermayeli kurumlarda, özel yasalarla kurulmuş banka ve 
teşekküllerde ... yolluk ödenmesini gerektiren hizmet yapılması hallerinde 
uygulanacak kuralları içeren bir gider yasası niteliğindedir."
Bu anlatımlar ışığında "harcırah"; bir kamu görevlisinin kamu hizmetinin 
yürütülmesi amacıyla katlanmak zorunda kaldığı mali külfete, kamunun aktif 
katılımını sağlayan bir hukuksal argüman olarak tanımlanabilir. Ve dolayısıyla, 
atama işleminin farklı görünüm biçimleri arasında, mali külfetin kamu adına 
paylaşımında farklı anlayışların yerleşmesi, sosyal devlet ve hukuk devleti 
ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda kabul edilebilir olmaktan uzaktır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, "harcırah" konusu ile ilgili olarak 
1.1.2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulamaya sokulan yasama 
tasarrufları ve bu tasarruflara ilişkin yargısal süreçte Anayasa Mahkemesi'nce 
verilen kararlara değinilmesi açıklayıcı olacaktır. Buna göre; 1.1.2002 
tarihinden itibaren yürürlüğe konulan yasama tasarrufları ile Anayasa 
Mahkemesi'nce yapılan anayasal denetimin niteliğini bir açıdan sınıflandıracak 
olursak, 1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemi; bütçe kanunları ile 
harcırah ödemelerinin kısıtlanmaya çalışıldığı ve Anayasa Mahkemesi'nce şekil 
bakımından anayasal denetimin yapıldığı dönem, 22.7.2003 ve sonrasındaki dönemi 
de; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'ndaki değişiklikler ile harcırah ödemelerinin 
kısıtlanmaya çalışıldığı ve Anayasa Mahkemesi'nce esas bakımından anayasal 
denetimin yapıldığı dönem olarak ikiye ayırabiliriz.
1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemde, ilk olarak; 4726 sayılı 
2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. maddesinin (g) bendinden bahsetmek 
gerekmektedir. 22.12.2001 günlü, 24618 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de 
yayımlanan ve 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 12.12.2001 
günlü, 4726 sayılı 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. maddesinin (g) bendinde; 
"6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel 
hükümler gereğince anılan Kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve 
kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden 
göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmez, bu 
amaçla başka bir adla ödeme yapılamaz.
Yukarıdaki fıkra kapsamına girenlerden, aynı fıkra kapsamında bulunan kurum ve 
kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen 
ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak 
görevlendirilenlere, harcırah talep etmediklerine ilişkin yazılı beyanda 
bulunmaları halinde, 6245 sayılı Harcırah Kanununda veya özel mevzuatlarında bu 
atama veya görevlendirmeler için öngörülen harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir 
adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz. 
6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümleri 
uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile; "1.1.2002 tarihinden 
itibaren 6245 sayılı Kanun kapsamında bulunsun ya da bulunmasın tüm kamu kurum 
ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden 
göreve alınanlar ve naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya 
geçici olarak görevlendirilenlerden harcırah talep etmediklerine ilişkin yazılı 
beyanda bulunanlara" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır .
28.3.2003 günlü, 25062 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 
22.10.2002 günlü, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararı ile; anılan Kanun'un 6. 
maddesinin (g) bendinin iptaline karar verilmiştir. Anılan kararda; "Anayasa'nın 
161. ve 162. maddelerinin getiriliş amacı, bütçe yasalarında yıllık bütçe 
kavramı dışındaki konulara yer vermemek, böylece bütçe yasalarını ilgisiz 
kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir.
Harcırah verilmesini gerektirecek durumlar ile harcırah verilecek kişiler 6245 
sayılı Harcırah Kanunu ile bu Yasa kapsamı dışında kalan kurum ve kuruluşların 
kendi kuruluş yasalarında belirlenmiştir. 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. 
maddesinin iptal istemine konu olan (g) fıkrasının birinci paragrafında, 6245 
sayılı Yasa kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince 
anılan kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam 
edilme şekline bakılmaksızın ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların 
aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmeyeceğinin; üçüncü paragrafında da 
6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümlerinin 
2002 mali yılında uygulanmayacağı öngörülerek anılan bütçe yasasıyla öteki 
yasalarda değişiklik yapılmıştır. Bu nedenle kurallar, Anayasa'nın 87., 88., 
161. ve 162. maddelerine aykırıdır." gerekçesine yer verilmiştir.
1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemde, ikinci olarak; 4833 sayılı 
2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 51. maddesinin (f) bendinden bahsetmek 
gerekmektedir. 31.3.2003 günlü, 25065 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de 
yayımlanan ve 1.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe 
giren 29.3.2003 günlü, 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 51. 
maddesinin (f) bendinde; "10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanun kapsamında 
bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince anılan Kanun kapsamı 
dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline 
bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile 
fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir adla ödeme 
yapılamaz.
Yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen personelden, 
kendilerinin yazılı talebi üzerine 1.4.2003 tarihinden itibaren bu kurum ve 
kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen 
ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak 
görevlendirilenlere, 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanunda veya özel 
mevzuatlarında bu atama veya görevlendirmeler için öngörülen harcırah ödenmez, 
bu amaçla başka bir adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz.
10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 2, 3 ve 4 üncü 
bentleri kapsamında 1.4.2003 tarihinden itibaren görevlerinden ayrılacaklar ile 
anılan Kanunun 11 inci maddesine göre aynı tarihten itibaren harcıraha hak 
kazanacak olanlara ve özel hükümler gereğince söz konusu Kanun kapsamı dışında 
yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının aynı durumlarda bulunan personeline, 
bu nedenlere bağlı olarak ilgili mevzuatında öngörülen harcırah ödenmez; 
bunlardan, ilgili mevzuatında yer değiştirmeleri halinde harcırah verilmesi 
öngörülmüş olanlara, yer değiştirme koşulu aranmaksızın ve damga vergisi hariç 
hiçbir vergiye tabi tutulmaksızın 500 milyon lira tutarında ödeme yapılır.
10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanun ile diğer mevzuatın bu bende aykırı 
hükümleri uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile; "31.3.2003 
tarihinden itibaren 6245 sayılı Kanun kapsamında bulunsun ya da bulunmasın tüm 
kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa 
veya yeniden göreve alınanlar ile kendilerinin yazılı talebi üzerine 1.4.2003 
tarihinden itibaren bu kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka 
yerlerdeki birimleri arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde 
sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere" harcırah ödenmemesi 
amaçlanmıştır.
22.7.2003 günlü, 25176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 
17.7.2003 günlü, E:2003/41, K:2003/8 sayılı Kararı ile; "anılan Kanunun 51. 
maddesinin (f) fıkrasının, Anayasa'ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler 
bulunduğu gözetilerek, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya 
olanaksız durum ve zararların önlenmesi için esas hakkında karar verilinceye 
kadar yürürlüğünün durdurulmasına" karar verilmiştir. 8.12.2004 günlü, 25664 
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.1.2004 günlü, E:2003/41, K:2004/4 sayılı 
karar ile "anılan bendin 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a), (c) ve (d) 
fıkraları ile 2. ve 3. maddeleri ile değiştirildiğinden, bu bende ilişkin konusu 
kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına" kararı verilmiştir.
Dolayısıyla, 1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasına ilişkin dönemde bütçe 
kanunları ile getirilen kısıtlayıcı düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi'nin söz 
konusu kararları ile hukuka aykırılığı saptanmış bulunmaktadır. 
22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde; ilk olarak; 4969 sayılı Kanun'un 1. 
maddesinin (a) bendinden bahsetmek gerekmektedir. Ülkemizde harcırah kavramına 
yönelik temel hukuksal metin; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'dur. Bu Kanun'un 
"Seyahat ve Vazifenin Mahiyetine Göre Verilecek Harcırah Yol Masrafı, Yevmiye, 
Aile Masrafı ve Yer Değiştirme Masrafının Birlikte Verilmesini İcabettiren 
Haller" başlıklı II. Kısmında yer alan ve yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve 
yer değiştirme masrafının verileceği halleri düzenleyen 10. maddesinin 1. 
bendinde yer alan; "yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye yeniden veya 
naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan 
veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve 
hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar," biçimindeki düzenleme, 12.8.2003 
günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 22.7.2003 tarihinden geçerli 
olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 
(a) bendi ile değiştirilmiş, ve anılan bendin başına; "Kendi yazılı talepleri 
üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresi eklenmiş ve bentte yer alan 
"yeniden veya" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Buna göre; anılan maddenin 1. 
bendi; "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere; Yurt 
içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla yabancı 
memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde 
diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife 
mahallerine kadar," biçiminde bir düzenlemeye dönüşmüştür. Bu değişiklikler ile; 
"22.7.2003 tarihinden itibaren 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan 
kurum ve kuruluşlarda, ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile kendi yazılı 
talepleri üzerine naklen atananlara" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır.
22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde; ikinci olarak; 5335 sayılı Kanun'un 4. 
maddesinin (a) bendinden bahsetmek gerekmektedir. 27.4.2005 günlü, 25798 sayılı 
Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 21.4.2005 günlü, 5335 sayılı 
Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi ile; 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) 
bendi ile değişik 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendi yeniden 
değişikliğe uğramış ve anılan bendin başına; "Zorunlu yer değiştirme, sınav, 
sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya 
hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine 
gönderilenler hariç olmak üzere;" ibaresi eklenmiştir. Buna göre; anılan 
maddenin 1. bendi; "Zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu 
(bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin 
atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak 
üzere; Yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla 
yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden 
yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni 
vazife mahallerine kadar;" biçiminde bir düzenlemeye dönüşmüştür. Bu değişiklik 
ile; "27.4.2005 tarihinden itibaren 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında 
bulunan kurum ve kuruluşlarda, zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri 
ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların 
eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine naklen atananlara" 
harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır.
5335 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi, 6245 sayılı Kanun'un 10. 
maddesinin 1. bendine 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile eklenen 
ibareyi kaldırmakla birlikte, 26.11.2005 günlü, 26005 sayılı Resmi Gazete'de 
yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 4.5.2005 günlü, E:2004/54, K:2005/24 sayılı 
kararı ile 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendinin başına 31.7.2003 
günlü, 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile eklenen "Kendi yazılı 
talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresinin iptaline karar 
verilmiştir. Anılan kararda; "?Nakil işlemi, idarece, takdir yetkisi kapsamında, 
kamu görevlisinin istemi olmaksızın tesis edilebileceği gibi, mevzuatın 
öngördüğü koşulların varlığı halinde, yine takdir yetkisi kapsamında, kamu 
görevlisinin talebi üzerine de tesis edilebilir. Bu anlamda, nakil isteminde 
bulunmak, kamu görevlileri için, bir hak olarak gözükmekte ise de, istemin 
yerine getirilmesinin kamu yararı ve hizmetin gerekleri ile sınırlandırılmış 
olması nedeniyle, bu hakkın kullanılmasıyla ortaya konulan istemin, idarelerce, 
mutlaka karşılanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Her iki durumda da, yargısal 
denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, işlemin tesis edilip edilmeyeceği 
idarenin takdirindedir.
Öte yandan, 657 sayılı Kanunun 62. maddesinin 2595 sayılı Kanunun 4'üncü 
maddesiyle değişik 3'üncü paragrafında, yer değiştirme suretiyle yapılan 
atamalarda, memurlara, yolluklarının, atama emirleri tebliğ edilince ödeme emri 
aranmaksızın, saymanlıklarca derhal ödeneceği hükmü yer almış, anılan Kanun 
hükmünde görev yerinin değişmesinin isteğe bağlı olup olmaması yönünden, bir 
ayrım yapılmamıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti 
olduğu belirtilmiştir. Bu maddede belirtilen sosyal hukuk devleti, temel hak ve 
özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan, toplumsal 
gerekleri ve toplum yararını gözeten, kişi ve toplum yararı arasında denge 
kuran, toplumsal dayanışmayı en üst düzeyde gerçekleştiren, güçsüzleri güçlüler 
karşısında koruyarak eşitliği, sosyal adaleti sağlayan, çalışma hayatının 
gelişmesi için önlemler alarak çalışanları koruyan, sosyal güvenlik sorunlarını 
çözmeyi yüklenmiş, ülkenin kalkınmasıyla birlikte ulusal gelirin sosyal 
katmanlar arasında adaletli biçimde sağlanmasını amaç edinmiş devlettir. 
Güçsüzleri güçlülere ezdirmemek ilkesi, herkesi, bu arada çalışanları, 
emeklilerle yaşlıları, durumlarına uygun düzenlemelerle, sağlıklı, mutlu ve 
güven içinde yaşatmayı gerektirir.
Nakil işlemi sonucunda, görev yeri değişen kamu görevlilerinin, maddi açıdan 
belli bir külfetle karşı karşıya kalmaları ve bu külfetin, kamu hizmetinin 
yürütülmesinden kaynaklanması nedeniyle, isteklerine dayalı olarak nakledilmiş 
bile olsalar, söz konusu külfetin kamuca karşılanması icap ettiğinden, iptali 
istenilen kural, Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Öte yandan, Anayasa'nın 10. maddesindeki "Kanun önünde eşitlik ilkesi" hukuksal 
durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal 
eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin 
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını 
ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi 
ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi 
yasaklanmıştır.
Kendi yazılı talepleri üzerine nakledilen kamu görevlileri ile re'sen nakledilen 
kamu görevlilerinin, nakil işleminin hukuksal niteliği yönünden ve yer 
değiştirmeye bağlı olarak ödenen harcırah bakımından, aynı hukuksal konumda 
oldukları kuşkusuzdur. Aynı hukuksal konumda olanlar arasında farklı kurallar 
öngörülmesi Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur." 
gerekçesine yer verilmiştir.
Dolayısıyla, 22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde, 6245 sayılı Kanun'un 10. 
maddesinin 1. bendine 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile getirilen 
kısıtlayıcı düzenlemenin ("Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç 
olmak üzere" ibaresi), Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı ile hukuka 
aykırılığı saptanmış bulunmaktadır.
1.1.2002 tarihinden itibaren "harcırah" konusuna özgü yasama tasarrufları ve bu 
tasarruflara ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarının ortaya çıkardığı görünüm; 
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın dayanağı ve amaçladığı hukukun 
üstünlüğü ilkesini gerçekleştirmenin olmazsa olmaz koşulu durumundaki kuvvetler 
arası denge ilkesinden uzaklaşıldığıdır. Bu uzaklaşma ve bunun sonucu olarak 
ortaya çıkan hukuki belirsizlik ortamından olumsuz biçimde etkilenen kamu 
görevlilerinin hak kaybının önlenmesi için; idari yargı yerlerinde uygulanmakta 
olan dava açma süreleri ile ilgili bir yorumun getirilmesini zorunlu kılmıştır.
Buna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde yer alan; 
dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde 
Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün 
olduğu bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı tarihi 
izleyen günden başlayacağı yolundaki hüküm ile yine anılan Kanun'un 10. 
maddesinde yer alan; ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir 
işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün 
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış 
günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre 
Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre 
içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi 
sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava 
açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden 
itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi 
hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca 
cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği 
yolundaki hüküm, idari yargı yerlerince uygulanan genel kurallar arasında yer 
almaktadır.
Uyuşmazlık konumuz bağlamında, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği 
kuralı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi hükmünün 
birlikte değerlendirilmesi sonucunda ise, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararları 
uyarınca idarelerin harcırah ödemeleri konusunda yeniden bir değerlendirme 
yapıp, hak edilen harcırahı ilgilisine ödemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir 
gereği olmasına karşın, idarelerin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek 
hareketsiz kalması durumunda, ilgililerin hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 
10. madde uyarınca haklarında kanunun öngördüğü işlemin yapılması için her zaman 
idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10. maddede 
öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve sonuç olarak, 657 sayılı Devlet 
Memurları Kanunu'nun 62. maddesinde yer alan; "yer değiştirme suretiyle yapılan 
atamalarda memurlara atama emirleri tebliğ edilince yolluklarının, ödeme emri 
aranmaksızın saymanlıklarca derhal ödeneceği" hükmü, harcırah konusuna özgü söz 
konusu yasama tasarrufları, bu tasarruflara ilişkin yargısal süreç ve yargısal 
süreç içerisinde Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararlardaki hukuksal vurgular 
göz önünde bulundurulduğunda ve de sosyal hukuk devleti ilkesi boyutunda 
düşünüldüğünde; 1.1.2002 tarihinden itibaren kamu personeline ilişkin olarak 
gerçekleştirilen yönetsel tasarruflardan (6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında 
bulunan kurum ve kuruluşlarda; 22.7.2003 tarihinden itibaren ilk defa veya 
yeniden göreve alınanlar ile 27.4.2005 tarihinden itibaren zorunlu yer 
değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu dışında kendi yazılı talepleri 
üzerine naklen atananlar haricinde) kaynaklanan harcırah ödemelerinin 
gerçekleştirilmesinin idareler açısından bir zorunluluk olduğu; ve en önemlisi 
anılan tarihten sonra oluşan ve kamu personeli açısından belirsizlikler içeren 
bir hukuksal ortamda harcırahını alamayanların, bu belirsizlik ortamının 
yargısal süreç sonrasında hukuksal aydınlığa kavuşması ile birlikte yapacakları 
başvuruların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi 
kapsamında görülmesi ve başvurulara ilişkin olarak tesis edilen işlemlere karşı 
açılacak idari davalarda dava açma süresinin, anılan maddede yer alan 
sistematiğe göre değerlendirilmesinin idari yargı yerleri açısından da 
hakkaniyete uygun bir yargılama sürecinin başlangıç noktası sayılacağıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Ankara 9. İdare 
Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı kararının, 2577 
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca 
bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve 
yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere 
dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliğiyle 
karar verildi.
BŞ/ÖEK
 
 
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
İKİNCİ DAİRE 
2006 
39 
2005 
2612 
18/01/2006 
 
KARAR METNİ
DAVA KONUSU İŞLEMİN DAYANA?I OLARAK İLERİ SÜRÜLEN YASA MADDESİ 
ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ NEDENİYLE TESİS EDİLEN İŞLEMİN HUKUKİ 
DAYANA?I KALMAMIŞTIR. BU NEDENLE YOLLU?A İLİŞKİN TEMYİZ TALEBİNİN KABULÜ 
GEREKTİ?İ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Milli Eğitim Bakanlığı/ ANKARA
İsteğin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 24.2.2005 günlü, E:2004/62, 
K:2005/380 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari 
Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması 
isteminden ibarettir. 
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ayhan Göker
Düşüncesi :Dava konusu işlemin dayanağı olan düzenlemenin Anayasa Mahkemesince 
iptal edilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği 
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7/1. maddesinde, dava açma 
süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare 
mahkemelerinde altmış gün olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idareninde iddiası da bulunmasına karşın 
davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmaksızın, davanın 
sonuçlandırıldığı anlaşılmakla, yargılama usulü yönünden İdare Mahkemesi 
kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun 
olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava, Bingöl İli ? İlçesi Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulunda öğretmen olarak 
görev yapmakta iken, İstanbul İli ? İlköğretim Okuluna öğretmen olarak atanan 
davacının, 29.8.2003 günlü, 78960 sayılı işlemin yolluksuz kısmının iptali ile 
hakettiği yolluğun dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine 
karar verilmesi istemiyle açılmıştır. 
İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 24.2.2005 günlü, E:2004/62, K:2005/380 sayılı 
kararıyla; davacının talebi üzerine tesis edilen atama işlemi nedeniyle 4969 
sayılı Yasa ile getirilen düzenleme uyarınca harcırah ödenmesine olanak 
bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi 
kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacının kendi isteği üzerine tesis edilen yolluksuz 
atama işleminin, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 4969 sayılı Kanunun 1. 
maddesiyle değişik 10. maddesinin 1.bendi uyarınca tesis edildiği anlaşılmış 
olup, sözkonusu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle 
Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesi'nin 4.5.2005 günlü, 
E:2004/54, K:2005/24 sayılı kararıyla 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 10. 
maddesinin (1) numaralı bendinin başına 31.7.2003 günlü, 4969 sayılı sayılı Yasa 
ile eklenen "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere;" 
ibaresinin, Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, kararın 
26.11.2005 günlü Resmi Gazete'de yayımlandığı anlaşılmıştır.
Anayasanın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümeyeceğine 
ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların 
ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları 
önlemek amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın bir davaya bakmakta olan mahkeme 
tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının 
mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan; 
"Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" kuralının, yazılı 
hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem de yargısal 
içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Anayasa'nın 152/3 
maddesinde öngörülen; Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar 
kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." şeklindeki kural 
da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış 
bulunan ve bakılmakta olan davalarda uyulması gerektiğini açıkça ortaya 
koymaktadır.
Bu hukuksal durum karşısında dava konusu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen 
yasa maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle tesis edilen 
işlemin hukuki dayanaktan yoksun kaldığı tartışmasızdır. 
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 5. İdare 
Mahkemesince verilen 24.2.2005 günlü, E:2004/62, K:2005/380 sayılı kararın 2577 
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca 
bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve 
yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere 
dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 18.1.2006 tarihinde oybirliğiyle 
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI : 112)
BŞ/Aİ
 
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
BEŞİNCİ DAİRE 
2002 
1607 
2000 
623 
10/04/2002 
 
KARAR METNİ
NAKİL İŞLEMİNİN TEBLİ? TARİHİNİN YASAL FAİZİN BAŞLAMASINA ESAS 
ALINACA?I HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): ... Valiliği
Karşı Taraf : ...
İsteğin Özeti : ... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının 
dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: M. Emin Kaçar
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Günay Erden
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari 
Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden 
hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal 
nedenler karşısın da anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte 
görülmemektedir. 
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının 
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Hizmetli olan davacı, ... Defterdarlığı Vergi Denetmenleri Bürosundan ... İlçesi 
Vergi Dairesi Müdürlüğü emrine atanmasına ilişkin 20.5.1998 tarihli işlemin 
harcırah ödenmeyeceğine ilişkin kısmının iptali ve hak ettiği yolluğun yasal 
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; yasalarda, 
ilgililerin yolluk almayacaklarına ilişkin beyanları ya da nakil işleminin 
isteğe bağlı olarak gerçekleştirilmesi durumunda yolluk ödenmeyeceğine ilişkin 
bir hüküm bulunmadığından, ...'dan ...'e atanan davacıya 657 sayılı Yasanın 62 
ve 6245 sayılı Yasanın 5 ve 10/1. maddeleri uyarınca yolluk ödenmesi gerektiği 
gerekçesiyle 20.5.1998 tarihli işlemin harcırah verilmeyeceğine ilişkin kısmı 
iptal edilmiş ve hesaplanacak harcırahın atama işleminin ilgiliye tebliğ 
edildiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar işletilecek yasal faiziyle 
birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare, davacının nakil işleminden önce harcırah istemediğini 
bildirdiğini, kendi istemi doğrultusunda yolluk ödenmemesinin hukuka uygun 
olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek 
bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile 
incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. 
maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı 
idare tarafından ileri sürülen hususlar İdare Mahkemesi kararının işlemin 
iptaline ve hesaplanacak yolluğun yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine 
hükmedilmesine ilişkin kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte 
görülmemiştir.
Kararın yasal faizin başlangıç tarihiyle ilgili kısmına gelince; 
Dairemizin yerleşik içtihatlarında, iptal ve tam yargı davasının birlikte 
açılması ve tazmini istenen maddi zararlar için yasal faiz istenmesi durumunda, 
hükmedilecek maddi tazminat için davanın (birlikte açılan iptal ve tam yargı 
davasının) açıldığı tarihten (varsa, bu davaya konu olan başvuru tarihinden) 
itibaren faiz yürütülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Davacı, iptal ve tam yargı davasını birlikte açarak ödenmeyen yolluğun yasal 
faiziyle birlikte tazminini istediğine göre, yukarıda yer alan açıklamalar 
karşısında iptal davasının açıldığı 17.6.1998 tarihinden itibaren yasal faize 
hükmedilmesi gerekmekte olup; nakil işleminin tebliğ edildiği 25.5.1998 
tarihinin İdare Mahkemesince yasal faizin başlangıç tarihi olarak alınmasında 
hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının 
işlemin iptali ile ödenmeyen yolluğun yasal faiziyle birlikte davacıya 
ödenmesine hükmedilmesine ilişkin kısmının davalı idarenin temyiz isteminin 
reddi ile onanmasına, kararın yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının 
ise davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama 
Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 
değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek faizin 
başlangıç tarihi hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen 
Mahkemeye gönderilmesine, 10.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
DAN-KAR-DER ; SAYI:2
YÖ/ŞGK
 
 
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
BEŞİNCİ DAİRE 
1999 
3259 
1996 
2675 
28/10/1999 
 
KARAR METNİ
EMEKLİYE AYRILMA İSTEMLİ DİLEKÇELERİNDE EMEKLİYE AYRILDIKLARI 
TARİH İ-
TİBARİYLE İKAMET ETTİKLERİ ADRESİ BİLDİRMİŞ OLMALARI NEDENİYLE KENDİ-
LERİNE HARCIRAH ÖDENMEYEN İLGİLİLERİN, EMEKLİYE AYRILDIKLARI TARİHTEN
İTİBAREN HARCIRAH KANUNUNUN 56. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN 6 AYLIK SÜRE İ-
ÇİNDE ADRESLERİNİ DE?İŞTİRMİŞ OLMALARI HALİNDE, BU SÜRE İÇİNDE İDARE-
LERİNE BAŞVURARAK AYNI KANUNUN 10/2. MADDESİ UYARINCA KENDİLERİNE HAR-
CIRAH ÖDENMESİNİ İSTEYEBİLECEKLERİ VE BU NEDENLE DAVALI İDARECE AKSİ
YÖNDE TESİS EDİLEN İŞLEMDE HUKUKA UYARLIK BULUNMADI?I HK.<
Ankara 10. İdare Mahkemesinin 22.5.1996 günlü, E:1994/947,
K:1996/518 sayılı kararıyla; 6245 sayılı Harcırah Kanununun 10. madde-
sinde, yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının
birlikte verilmesini icabettiren hallerin düzenlendiği; maddenin 2.
fıkrasında, emekliliğini isteyen veya emekliye sevk olunan yahut hak-
larında toptan ödeme hükümleri uygulanan memur ve hizmetlilere, Türki-
ye dahilinde ikamet edecekleri yere kadar ve yalnız bir defaya mahsus
olmak üzere yukarıda sözüedilen harcırahın verilebileceğinin belirtil-
diği; aynı Yasanın 56/c. maddesinde ise, memur ve hizmetlilerden vefat
edenlerle (4. maddenin son fıkrası şümulüne giren hizmetliler de dahil
olmak üzere) emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini ta-
kibeden 6 ay içinde vefat edenlerin aileleri efradına ölüm hadisesinin
vukuu tarihinden itibaren 6 ay zarfında müracaat etmeleri halinde bu
Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın verileceğinin hükme bağlan-
dığı; dava dosyasının incelenmesinden, davacının davalı Belediyenin
Teftiş Kurulundan ... tarihinde Müfettiş olarak emekli olduğu ve aynı
tarihli emeklilik dilekçesinde ikamet adresini Ankara olarak bildirdi-
ği; ancak, daha sonra 18.3.1994 ve (her ne kadar Mahkeme kararında
sehven ... olarak yazılmış ise de) ... tarihli dilekçeleri ile idareye
başvurarak, bundan sonra Kuşadası'nda oturacağından bahisle Ankara-Ku-
şadası arası için harcırah tahakkuk ettirilerek ödenmesini istediği;
bu isteminin, ... günlü "emekliliği talep" dilekçesinde adresinin An-
kara olarak gösterilmesi nedeniyle ve Harcırah Kanununun 10. maddesine
istinaden reddedildiğinin anlaşıldığı; adıgeçen Yasanın 56/c. madde-
sinde emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini takip eden
6 ay içinde, vefat edenlerin aileleri efradına ölüm hadisesinin vukuu
tarihinden itibaren 6 ay içinde müracaat etmeleri halinde bu Kanuna
göre müstahak oldukları harcırahın verileceği açıkça ifade olunduğun-
dan, sözkonusu hüküm gereğince davacıya harcırah ödenmesi gerekirken
aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçe-
siyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, davacının, emeklilik istemini içeren dilekçesinde
emekliliğini geçireceği ikametgah adresi olarak Ankara'yı gösterdiği-
ni, bu nedenle adıgeçene harcırah tahakkuk ettirilmediğini; adıgeçenin
2. başvurusunu yaptığı ... tarihi itibariyle emekli statüsüne kavuşmuş
olduğunu; öte yandan, 6245 sayılı Yasanın 56/c. maddesinin bu davanın
konusuyla ilgisi bulunmadığından, Mahkemece bu hükme dayanılmasının i-
sabetli olmadığını öne sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek
bozulmasını istemektedir.
Dava konusu uyuşmazlığın, davalı idarede Müfettiş olarak görev
yapmakta iken emekliye ayrılan ve emekliye ayrılma dilekçesinde emekli
aylığını alacağı adres olarak Ankara İlini göstermiş olan davacının,
bundan sonra Kuşadası'nda ikamet edeceğinden bahisle harcırahının An-
kara-Kuşadası arasındaki mesafe dikkate alınarak ödenmesi yolundaki
isteminin davalı idarece kabul edilmemesinden kaynaklandığı tartışma-
sızdır.
6245 sayılı Harcırah Kanununun "Harcırah alabilmek için müraca-
at müddeti" başlığını taşıyan 56. maddesinin (c) bendinde, memur ve
hizmetlilerden vefat edenlerle (4 üncü maddenin son fıkrası şümulüne
giren hizmetliler de dahil olmak üzere) emekliye veya açığa çıktıktan
sonra ayrılış tarihini takibeden 6 ay içinde vefat edenlerin aileleri
efradına ölüm hadisesinin vukuu tarihinden itibaren 6 ay zarfında mü-
racaat etmeleri halinde bu Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın
verileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda sözü edilen 56. maddenin (c) bendi incelendiğinde, bu
hükümle "henüz bir kamu görevini yürütmekte iken vefat eden" memur ve
hizmetliler ile, "emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini
takibeden 6 ay içinde vefat eden" memur ve hizmetliler ayırımı yapıl-
mak (bir başka ifadeyle, bu iki farklı durum da gözönünde bulundurul-
mak) suretiyle, vefat etmiş olan memur ve hizmetlilere ilişkin olarak
ve bunların aileleri efradına verilecek harcırah yönünden düzenleme
getirildiği görülmekte olup; davacının "halen emekli statüsünde" oldu-
ğunun dosyadan anlaşılmış olması nedeniyle, Harcırah Kanununun vefat
eden memur ve hizmetliler yönünden düzenleme getiren 56/c. madde hük-
münün dava konusu olaya uygulanmasına hukuken olanak bulunmadığından,
İdare Mahkemesinin, bu hüküm uyarınca davacıya harcırah ödenmesi ge-
rektiği gerekçesiyle iptal hükmü kurmasında hukuki isabet görülmemiş-
tir.
Öte yandan, Harcırah Kanununun dava konusu olayda uygulanması
gereken maddelerinden biri olan 10/2. maddesinde, emekliliğini isteyen
veya emekliye sevk olunan, yahut haklarında toptan ödeme hükümleri uy-
gulanan memur ve hizmetlilere, Türkiye dahilinde ikamet edecekleri ye-
re kadar ve yalnız bir defaya mahsus olmak üzere bu maddede sayılan
yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının bir-
likte ödeneceği; "Harcırah alabilmek için müracaat müddeti" başlığını
taşıyan ve olayda uygulanması gereken diğer bir madde olan 56. madde-
nin (a) bendinde de, re'sen veya isteği üzerine emekliye ayrılan memur
ve hizmetlilerle açıkta kalan ve vekalet emrine alınan memurlara ve
cezaen olmamak üzere kurumlarınca vazifelerine son verilen hizmetlile-
re vazifelerinden ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay zarfında müraca-
at etmeleri halinde bu Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın veri-
leceği açıkça hükme bağlanmıştır.
Bu maddelerde yer alan hükümler karşısında, davalı Belediyede
Müfettiş olarak görev yapmakta iken isteği üzerine ... tarihinde emek-
liye ayrıldığı ve bu tarihten itibaren yukarıda öngörülen 6 aylık süre
içinde yaptığı ... ve ... günlü başvurularında Kuşadası'nda ikamet e-
deceğini belirttiği açık olan davacıya Ankara-Kuşadası arasındaki me-
safe için harcırah ödenmesi gerekirken, davalı idarece aksi yönde te-
sis edilen ... günlü işlemde mevzuata ve hukuka uyarlık görülmediğin-
den, anılan işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararı hüküm fık-
rası itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Öte yandan, davacının davalı Belediyede görevli bulunduğu sıra-
da verdiği emekliye ayrılma istemine ilişkin dilekçesinde emekli aylı-
ğını alacağı adresi Ankara İli olarak göstermesinin, emekliye ayrıldı-
ğı tarihten sonra da aynı İl'de ikamet edeceğine ilişkin sınırlayıcı
bir beyan niteliğinde kabul edilmesi mümkün olmadığından, davalı ida-
renin bu konuya ilişkin aksi yöndeki iddiasına itibar edilememiştir.
Kaldı ki, dava konusu olayda olduğu gibi, "Harcırah Kanununun 10. mad-
desine göre emekliye ayrılan kişilere adreslerini değiştirmelerinden
dolayı harcırah ödenemeyeceğinin" kabulü halinde, bu durumun, emekliye
ayrılan kişilere, anılan Yasanın 10/2. maddesinde ödeneceği hükme bağ-
lanan harcırahla ilgili olarak 6 ay içinde idarelerine müracaat etme
imkanı sağlayan 56. maddenin uygulanabilirliğini ortadan kaldıracağı,
bir başka ifadeyle, maddede öngörülen 6 aylık sürenin uygulanmaması
sonucu doğuracağı da tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle
Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hu-
kuka uygun bulunan ... günlü, ... sayılı kararın yukarıda belirtilen
gerekçeyle onanmasına, karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:103) YÖ/ES
 
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
BEŞİNCİ DAİRE 
1999 
1280 
1996 
800 
27/04/1999 
 
KARAR METNİ
HARCIRAH ÖDENEN KİŞİLERİN BEYANLARININ GERÇEK DIŞI OLDU?UNUN 
SAPTANMA-
SI HALİNDE HER ZAMAN 6245 SAYILI HARCIRAH KANUNUNUN 60. MADDESİNİN 1.
FIKRASI HÜKMÜNÜN UYGULANABİLECE?İ HK.<
Köy Hizmetleri Niğde İl Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken
emekliye ayrılan davacı; kendisine ödenen harcırahın geri istenilmesi-
ne ilişkin ... günlü, ... sayılı işlemin iptali ile ... lira manevi
tazminatın kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla;
davacının eşinin ... Endüstri Meslek Lisesinde öğretmen olarak göreve
devam ettiği, davacının emekli olduktan sonraki resmi yazışmalarında
Niğde adresini gösterdiği, evlilik kurumunun karı ile kocanın birlikte
yaşaması kuralı üzerine kurulduğu, davacıya Hopa-Kemalpaşa'da ikamet
ettiğine ilişkin ikamet senedi düzenleyen muhtar ile davacının kızlık
soyadının aynı olduğu; daha sonra Jandarma marifetiyle yapılan araş-
tırmada düzenlenen ve aynı muhtarca da imzalanan tutanakta, davacının
Kemalpaşa'da ikamet etmediğinin tespit edildiği, bu nedenle davacının
ikamet adresini yanlış beyan ederek aldığı harcırahın 6245 sayılı Ka-
nunun 60. maddesi uyarınca kendisinden geri istenilmesinde hukuka ay-
kırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, ikamet adresinin Hopa-Kemalpaşa olduğunu, bu hususun
muhtardan alınan belge ile kanıtlandığını öne sürmekte ve İdare Mahke-
mesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz
yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması ha-
linde mümkündür.
6245 sayılı Harcırah Kanununun 10. maddesinin 2851 sayılı Yasa
ile değişik 2. fıkrasında; emekliliğini isteyen veya emekliye sevk o-
lunan, yahut haklarında toptan ödeme hükümleri uygulanan memur ve hiz-
metlilere, Türkiye dahilinde ikamet edecekleri yere kadar ve yalnız
bir defaya mahsus olmak üzere yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve
yer değiştirme masraflarının birlikte ödeneceği; 56. maddesinin (a)
bendinde de; re'sen veya isteği üzerine emekliye ayrılan memur ve hiz-
metlilerden, görevden ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay içinde baş-
vuranlara, bu Kanuna göre hak ettikleri harcırahın verileceği hükme
bağlanmış olup, bu hükümlere göre; emekliye ayrılan memura ikamet ede-
ceği yere kadar harcırah ödenebilmesi için, görevden ayrıldıkları ta-
rihten itibaren 6 ay içinde kurumlarına başvurarak Türkiye dahilinde
yerleşmek niyeti ile oturacakları yeri belirtmiş olmaları yeterli gö-
rülmüş, bu konunun belgeye dayalı olarak kanıtlanması şartı aranmamış-
tır.
Ancak yine aynı Yasanın 60. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanuna
göre tahakkuk edecek istihkakın miktarını artıracak şekilde gerçeğe
aykırı beyanname verenlerin, bu yolla aldıkları fazla harcırahın Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna veya genel hükümlere göre
tahsil olunacağı hükme bağlanmış olmakla; kendisine, yukarıda anılan
10. maddesinin 2. fıkrası ve 56. maddenin (a) bendi uyarınca harcırah
ödenen kişilerin beyanının gerçek dışı olduğunun saptanması halinde
60. maddenin 1. fıkrası hükmünün uygulanacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sa-
yılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını
gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile
anılan kararın onanmasına karar verildi.
YÖ/ES
(DAN-DER; SAYI:102)
 
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
BEŞİNCİ DAİRE 
1997 
2612 
1995 
2039 
17/11/1997 
 
KARAR METNİ
KANUNDA HARCIRAHIN AMACI VE NİTELİ?İNE İLİŞKİN OLARAK 
BELİRTİLEN ESAS-
LAR GÖZÖNÜNE ALINDI?INDA, HARCIRAHIN UNSURLARI VE DAVACININ BUNLARDAN
HANGİSİNİ ALABİLECE?İ GÖZETİLEREK KARAR VERİLMESİ GEREKTİ?İ HK.<
... İdare Mahkemesinin ... günlü, 1995/197 sayılı kararının dilekçede
yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
... İdare Mahkemesinin ... günlü ve 1995/197 sayılı kararıyla; 657 sa-
yılı Yasanın 177. maddesi ile, bir görevin ifası için sürekli veya ge-
çici olarak görev yerinden ayrılan devlet memurlarına yol gideri ve
gündeliklerinin ödeneceğinin kurala bağlandığı, naklen atama işlemi
neticesinde davacının anılan yasada öngörülen yolluğu hak ettiği, da-
valı idarece tesis edilen sürekli görev yolluğu verilmemesine ilişkin
işlemde usul ve yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu
işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare; davacının ilçede görev yapmakta iken de il merke-
zinde ikamet ettiğini, dolayısıyla naklen atama işlemi sonucunda fii-
len taşınmadığını, aksi yönde beyanının 6245 sayılı Yasanın 60. madde-
si kapsamına gireceğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının tem-
yizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
6245 sayılı Harcırah Kanununun "Harcırahın Unsurları" başlıklı
5. maddesinde harcırahın yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yerde-
ğiştirme masrafını ihtiva ettiği belirtilerek dört unsuru olduğu kabul
edilmiştir. Anılan yasanın 10. maddesinin 1. fıkrasında ise yurt için-
de veya dışındaki daimi bir vazifeye yeniden veya naklen tayin olunan-
larla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut
bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur
ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar yol masrafı, yevmiye, a-
ile masrafı ve yer değiştirme masrafının birlikte verileceği hükme
bağlanmıştır. Memuriyet mahalli ise 3. maddenin (g) bendinde, memur ve
hizmetlinin asıl görevli olduğu veya ikametgahının bulunduğu şehir ve
kasabaların belediye sınırları içinde bulunan mahaller ile bu mahalle-
rin dışında kalmakla birlikte yerleşim özellikleri bakımından bu şehir
ve kasabaların devamı niteliğinde bulunup belediye hizmetlerinin götü-
rüldüğü veya kurumlarınca sağlanan taşıt araçları ile gidilip geline-
bilen yerler olarak tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; ... İl merkezine naklen atanan dava-
cının, daha önceki görev yeri ... İlçesinde çalışmakta iken de aile-
siyle birlikte ...'da ikamet ettiği ve ... Kaymakamlığınca verilen i-
zin sonucu hergün Konya'ya gidiş geliş yaptığı anlaşılmaktadır.
Kanunda harcırahın amacı ve niteliğine ilişkin olarak belirti-
len esaslar gözönüne alındığında, davacı ve ailesinin ... 'da ikamet
etmeleri dolayısıyla fiili şartları gerçekleşmediğinden adıgeçenin ai-
le masrafı ve yerdeğiştirme masrafı alamayacağı açık olmakla beraber,
harcırahın diğer iki unsuru olan yol masrafı ile davacının eski memu-
riyet mahalli ile naklen atandığı mahal arasındaki uzaklık gözönüne a-
lınarak tespit edilecek bir günlük yevmiyenin davacıya verilmesi ge-
rekmektedir.
Bu durumda, Mahkemece 6245 sayılı Harcırah Kanununun ilgili hü-
kümleri ve fiili durum incelenmeksizin 657 sayılı yasada yer alan ko-
nuya ilişkin genel hükümlere dayanılarak verilen kararda hukuki isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüy-
le, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, 1995/197 sayılı kararının 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uya-
rınca bozulmasına, karar verildi. (MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:96)
 
Dairesi 
Karar Yılı 
Karar No 
Esas Yılı 
Esas No 
Karar Tarihi 
ONUNCU DAİRE 
1991 
3209 
1989 
1688 
11/11/1991 
 
KARAR METNİ
EMEKLİYE AYRILAN MEMURUN GÖREVİNDEN AYRILDIKTAN SONRA ALTI AY 
İÇİNDE
BAŞVURMASI HALİNDE, TÜRKİYE DAHİLİNDE İKAMET EDECE?İ YERE KADAR BİR DE
FAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE ÖDENEN YOLLU?UN, ANCAK ALTI AYLIK SÜRE İÇİNDE,
İKAMET EDECE?İNİ BELİRTTİ?İ YERE TAŞINMAMASI HALİNDE GERİ ALINABİLECE-
?İ HK.<
Davalı idarece, Malatya'da görevli iken emekliye ayrılan davacıya, Ma-
latya-Edirne arası için ödenen yolluğun, emekli olduktan sonra Tarsus'
a yerleştiği nedeniyle geri istenmesine ilişkin işlemin iptali istemiy
le açılan dava sonucunda İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali
yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmekte-
dir.
6245 sayılı Yasanın 59.maddesinde "Harcırah memur ve hizmetlinin gidi-
şinde ve ailenin nakli sırasında peşin olarak ödenir. Harcırah tam mik
tarının önceden tayin ve tesbitinin mümkün olmadığı hallerde yetecek
miktarda para avans olarak verilir. Harcırahını kati olarak veya avans
suretiyle alanlardan sati sebepler yüzünden daimi ve muvakkat vazife
mahallerine 15 gün içinde hareket etmeyenler ile 10.maddenin 2.bendi
kapsamına girenlerden 56.maddede belirtilen süre içinde ikamet edecek-
leri yere taşınmayanlar aldıkları parayı derhal iade etmeye mecburdur-
lar" hükmü getirilmiştir.
Anılan Yasanın, davacının emekliye ayrıldığı, harcırah aldığı ve dava
konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 10. ve 56.mad
desi hükümlerinin yukarıda hükmü yazılı 59.maddesi il
Yeni Sayfa 6
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar 
planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği 
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve 
"ımar hukukçusu". 
 
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-20 (1203 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |