imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK'un 7. maddesi ile ilgili Danıştay içtihatları
imar hukuku



2577 sayılı İdari Yargılama usulü Kanunu'nun 7. maddesi ile ilgili karar örnekleri


Yeni Sayfa 14

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

VERGİ DAVA DAİRELERİ

2005

199

2005

122

23/09/2005

 

KARAR METNİ

HACZİN KALDIRILMASI İSTEMİYLE AÇILAN DAVADAN ÖNCE AYNI İSTEMLE ALACAKLI AMME İDARESİNE YAPILAN BAŞVURUNUN VARLI?I GÖZETİLMEDEN, DAVA AÇMA SÜRESİNİN 2577 SAYILI YASANIN 7 NCİ MADDESİNE GÖRE HESAPLANAMAYACA?I HK.<
Temyiz Eden : ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Galata Vergi Dairesi Müdürlüğü - İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacının yönetim kurulu başkanı olduğu ? Turistik İşletmeler Anonim Şirketinin vadesinde ödenmeyen vergi borçları nedeniyle bir kısım menkul malları haczedilmiştir.
İstanbul 2.Vergi Mahkemesi 8.4.2003 günlü ve E:2003/616, K:2003/1416 sayılı kararıyla; 26.2.2003 tarihli tutanakla yapılan haciz işlemine karşı 3.4.2003 tarihinde açılan davada 30 günlük dava açma süresinin geçirildiği gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 25.3.2004 günlü ve E:2004/92, K:2004/593 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde haczin, 78 inci maddesinde ise haciz sırasında bulunabileceklerin düzenlendiği, haciz sırasında borçlu ya da zilyet dışında bulunanların durumu asıl amme borçlusuna geç haber vermeleri durumunda dava açma süresini düzenleyen bir yasa hükmü bulunmadığından, davacının en geç dava açtığı tarihte hacze muttali olduğunun kabulünün hak ve nasafet kurallarına uygun olacağı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan İstanbul 2.Vergi Mahkemesi 28.10.2004 günlü ve E:2003/2310, K:2004/2177 sayılı kararıyla; davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş, haczin dayanağı olan ödeme emri mahkemece iptal edildiğinden dava konusu haczin kaldırılması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.Kemal TERLEMEZO?LU'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının yönetim kurulu başkanı olduğu ? Turistik İşletmeler Anonim Şirketinin vadesinde ödenmeyen vergi borçları nedeniyle bir kısım menkul mallarının haczine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde 60 gün, vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu kurala bağlanmıştır. Aynı Kanunun 11 inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmez ise isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi ya da reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, haciz işlemine karşı dava açılmadan önce, 5.3.2003 tarihinde vergi dairesi müdürlüğüne haciz işleminin kaldırılması yolunda başvuruda bulunulduğu; ancak bu başvurunun sonucu beklenmeden dava açıldığı anlaşılmakta olup, 2577 sayılı Kanunun 11 nci maddesi hükümleri dikkate alınıp davanın süresinde açılıp açılmadığı belirlenmeden ve vaktinden önce açılan davalardaki Danıştay İçtihatları göz önüne alınmadan verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 2.Vergi Mahkemesinin 28.10.2004 günlü ve E:2003/2310, K:2004/2177 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 23.9.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
X- Davacının konutundaki menkulleri, vekilinin varlığında haczedilmiştir. Gıyapta yapılmayan bu hacze karşı dava açma süresinin haczin yapıldığı tarihe göre hesaplanması gerektiğinden, davacının hacze geç muttali olduğu iddiası bulunmadığı halde, böyle de olabileceğini hükme esas alan Dördüncü Daire bozma kararına uyulmayarak ısrar edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Vergi mahkemesince davanın esası hakkında verilen hüküm, süresinde açılmaması nedeniyle reddi yolundadır.
6183 sayılı Yasa uygulamasında iptal davasına konu yapılabilecek idari işlem, haciz kararıdır. Haciz kararının yerine getirilmesi, alacaklı amme idaresinin malik veya zilyedin elindeki mallara el atması, tasarruf yetkisini sınırlaması sonucunu doğurmaktadır. Bu dava, menkulleri, yönetim kurulu başkanı olduğu bir anonim şirketin vergi borcundan dolayı konutunda haczedilip, yediemin sıfatıyla bir üçüncü kişiye teslim edilen davacı tarafından açılmıştır. Bu yüzden davanın, haciz kararına karşı açılmış bir dava olarak nitelenmesine olanak yoktur. Davacı, uygulanan haczin kaldırılmasını istemektedir. İstemin haczin kaldırılmasından ibaret olduğu, dilekçede 26.2.2003 tarihli haczin hukuka aykırı olduğunun ileri sürülmesinden anlaşılmaktadır. Bu tarih, haciz tutanağının tarihidir.
Haczin yapılmasından altı gün sonra ve 4.3.2003 tarihinde haczi yapan daireye de dava dilekçesindeki iddialarla başvurulduğu, 5.3.2003 tarihinde kayıt gören bu dilekçede, yönetim kurulu başkanı bulunduğu anonim şirketin hacze konu vergi borçlarının teminata bağlı borçlar olduğu, kendisi adına aynı borç için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, bu durumda, iptal kararı verilmesi halinde giderilmeyecek zararlar doğacağı belirtilerek, menkullerinin haczedilemeyeceği ve gerekli düzeltmenin yapılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Bu aşamada yapılabilecek düzeltmenin, haczin kaldırılmasından ibaret olduğu da açıktır.
Haczin 26.2.2003 tarihinde yapılmasından sonra kaldırılması istemiyle vergi idaresine yapılan başvuru, idari davaya konu yapılabilecek bir işlem kurulmasını sağlayacak niteliktedir. Dava, 3.4.2003 tarihinde açılmış olduğundan, idarenin işlem kurmasına özgü süre geçmeden önce açıldığı anlaşılmaktadır. Vergi dairesi müdürlüğünün dava dosyasında bulunan ve vergi mahkemesinde 9.6.2003 tarihinde kayıt gören temyize cevap dilekçesinde gerek usul ve gerekse esas yönünden istemin reddi savunulmuştur. Bu savunmanın yapıldığı tarihte, davacının haczin kaldırılmasını isteyerek 5.3.2003 tarihinde yaptığı başvuru hakkında işlem kurma süresi dolmuştur.
Vergi mahkemesi kararının, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda olması ve karşı tarafın savunmasının alınmasına gerek kalmaksızın verilmesi nedeniyle temyize cevap dilekçesinden idarenin, bu başvuruyu kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Danıştay'ın birçok kararında; idarenin işlem kurma süresi geçmeden açılan davalarda, idarenin savunmasının davanın reddi gerektiği yönünde olması halinde incelenebilir bir davanın varlığı kabul edilmiştir.
Haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurusunun kabul edilmediği anlaşılan davacı tarafından bu davanın; haczin kaldırılması isteminin reddi yolunda kurulmuş sayılan işleme karşı açıldığının kabulü ile vaktinden önce açılması nedeniyle süre aşımının tartışılamayacağı görüşünde olduğumdan, Kurulumuzca verilen bozma kararın; dava açma süresinin, İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 inci maddesine dayanılarak hesaplanması gerektiğine ilişkin kısmına katılmıyorum.
K A R Ş I O Y
XX- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62 nci maddesinde borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı, 78 nci maddesinde de haciz sırasında borçlu veya zilyed veya bunların; vekilleri, işçi, müstahdem veya aileleri efradından birisinin kendilerini temsilen bulunacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 11 nci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracağı kuralı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının evinde 26.2.2003 gününde haciz yapıldığı, davacının vekili tarafından imzalanan haciz tutanağı ile gerçekleşen bu haciz işleminin 3.4.2003 gününde dava konusu edildiği; Mahkemece yasal süre geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle verilen ret kararının gerek dava gerek temyiz dilekçesinde bu konuda herhangi bir iddia bulunmadığı halde davacının hacze geç muttali olduğu gerekçesiyle Danıştay Dördüncü Dairesince bozulduğu anlaşılmıştır.
Hak düşürücü bir süre niteliğinde olan ve kamu düzenini ilgilendirdiği için idari yargı yerince kendiliğinden araştırılması gereken dava açma süresinin hesabının kanunla belirlenen hükümlerin dışında yorum yoluyla değiştirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, Kurulca, Dairenin bozma gerekçesinin dışında olarak dava konusu edilen haciz işleminin kaldırılması istemiyle 5.3.2003 gününde yapılan başvurunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11 nci maddesi hükümleri uyarınca yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilip, bu konuda yapılacak araştırma sonucuna görer karar verilmesi gerektiği gerekçesine de 6183 sayılı Yasa'nın getiriliş amacı ve davacının yaptığı başvuruya yanıt almadan veya idarenin yanıt verme süresi dolmadan dava açmış olması karşısında katılma olanağı görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden aksi yolda verilen karara katılmıyoruz.
(DAN-DER; SAYI: 112)
BŞ/Aİ

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2005

74

2005

102

10/03/2005

 

KARAR METNİ

İDARE VE VERGİ MAHKEMELERİNİN BULUNDU?U METROPOL İLLERDE, İLÇE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE KAYDI YAPTIRILAN DİLEKÇE İLE AÇILAN DAVADA, DAVA AÇMA SÜRESİNİN İDARİ YARGI MERCİ KAYDINA GİRİŞ TARİHİNE GÖRE HESAPLANACA?I HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı ) : Türkiye Fırıncılar Federasyonu
Başkanlığı
Vekilleri : Av. ?, Av. ?,
Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Sağlık Bakanlığı-ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 27.10.2004 günlü, E:2003/3171, K:2004/4050 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Mürteza Güler'in Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ülkü Erbük'ün Düşüncesi : Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava; 6.5.2003 günlü, 25100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda Üretim ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesinin 27.10.2004 günlü, E:2003/3171, K:2004/4050 sayılı kararıyla; Danıştay Başkanlığına gönderilmek üzere 4.7.2003 tarihinde Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kayıtlarına giren dava dilekçesinin 9.7.2003 tarihinde Danıştay kayıtlarına girdiğinin anlaşıldığı, İstanbul İlinde idare ve vergi mahkemelerinin bulunması ve Pendik İlçesi ayrı bir ilçe olsa da İstanbul İlinin içinde yer alması nedeniyle, Pendik İlçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4. maddesinde belirtilen idare ve vergi mahkemelerinin bulunmadığı bir yer olarak değerlendirilmesinin ve 4.7.2003 tarihinde Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle bu davanın açıldığının kabulüne olanak bulunmadığı, buna göre 6.5.2003 günlü, 25100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda Üretim ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9. maddesinin iptali istemiyle 2577 sayılı Kanunun 7. ve 8. maddelerinde belirtilen süreler geçirildikten sonra 9.7.2003 tarihinde Danıştay kayıtlarına giren dilekçeyle açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.
Davacı; davaların en hızlı ve en az masrafla görülmesinin hukukun temel ilkelerinden olduğunu, Pendik İlçesi ile İstanbul İdare Mahkemelerinin bulunduğu Şirinevler arasında 60 Km. mesafe bulunduğunu, 2577 sayılı Kanunun 4. maddesinin dar yorumlanmasının dava açma hakkının ve hak arama hürriyetinin sınırlandırılması niteliği taşıdığını, davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğini öne sürmekte ve Daire kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay Sekizinci Dairesinin 27.10.2004 günlü, E:2003/3171, K:2004/4050 sayılı kararının ONANMASINA, 10.3.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dilekçelerin Verileceği Yerler" başlıklı 4. maddesinde, "Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare ve vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare ve vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk Konsolosluklarına verilebilir." hükmü yer almıştır.
Dava dilekçelerinin kural olarak ait oldukları mahkeme başkanlıklarına verilmesi gerekmekte ise de; söz konusu hükümle, kanun koyucunun idare ve vergi mahkemelerinin ülkenin birçok yerinde bulunmaması durumunu gözönünde tutarak ve ilgililere bu yönden kolaylık sağlayarak gereksiz harcamalardan kurtarmak amacıyla dava dilekçelerinin, savunmaların ve davalara ilişkin her türlü evrakın verilebileceği diğer yerleri de göstermiş ve bunların arasında Asliye Hukuk Hakimliklerine de yer vermiş bulunmaktadır.
Bu nedenle, bakılan uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin Danıştay Başkanlığı'na gönderilmek üzere, müstakil bir ilçe olan, ayrı bir asliye hukuk mahkemesi yargı çevresi niteliğinde bulunan ve İstanbul İl merkezine de uzak bir mesafede bulunan Pendik Asliye Hukuk Hakimliğine verilmesini, 2577 sayılı Kanunun 4. maddesine aykırı kabul etmeye olanak bulunmadığından, 6.5.2003 günlü, 25100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin iptali istemiyle 4.7.2003 tarihinde Pendik Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin 27.10.2004 günlü, E:2003/3171, K:2004/4050 sayılı kararının bozulması gerektiği oyu ile aksine verilen karara katılmıyoruz.
BŞ/ÖEK

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2005

1158

2005

470

05/05/2005

 

KARAR METNİ

İPTAL EDİLEN BİR DÜZENLEYİCİ İŞLEMDEN DOLAYI, MENFAATİ İHLAL EDİLEN VEYA KİŞİSEL HAKKI ETKİLENEN KİŞİNİN, VERİLEN İPTAL KARARININ DO?URDU?U SONUÇLARDAN YARARLANMAK AMACIYLA İDAREYE BAŞVURABİLECE?İ TABİ OLUP, DAVACININ BAŞVURUSUNUN, KENDİSİYLE AYNI DURUMDA OLAN Dİ?ER İLGİLİLERİN AÇTIKLARI DAVALAR SONUCUNDA VERİLEN İPTAL KARARININ KENDİSİNE DE UYGULANMASI İSTEMİYLE YAPIDI?ININ VE 2577 SAYILI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNUN 10. MADDESİ KAPSAMINDA YAPILAN BİR BAŞVURU NİTELİ?İNDE OLDU?UNUN KABULÜNÜN GEREKTİ?İ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı - ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesinin 15.12.2004 günlü, E:2004/5566, K:2004/5210 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Pınar Kara'nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Handan Yağuş'un Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava, Maliye Bakanlığı personeli olan davacı tarafından 4.10.2001-24.4.2004 tarihleri arasında ? Gümrük Saymanlık Müdürlüğünde görev yaptığı süre zarfında, Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği uyarınca aldığı ücretlerin, Maliye Bakanlığı personeline 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek.13. maddesi uyarınca ödenmekte olan ek ödemeden mahsubu suretiyle yoksun kaldığı ek ödeme tutarının ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 19.7.2002 günlü Ek Ödeme Usul ve Esaslarının 4/d maddesinin iptali ve yoksun kaldığı 4.663.650.000.- lira ek ödeme tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
Danıştay Onbirinci Dairesi, 15.12.2004 günlü, E:2004/5566, K:2004/5210 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve İdare Mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu, 11. maddesinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş olan sürenin hesaba katılacağı kuralına yer verdiği, bu durumda, davacının ? Gümrük Saymanlığında görev yaptığı süre zarfında, Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği uyarınca aldığı ücretlerin, Maliye Bakanlığı Personeline verilmekte olan ek ödemelerden mahsubu uygulamasından (işlemlerinden), her aylık ödemesi tarihi itibariyle haberdar olduğunun kabulünün gerektiği, buna göre davacı tarafından, söz konusu yerdeki görevinin sona erdiği 24.4.2004 tarihinden önce aldığı en son aylık tarihinden (15.4.2004 tarihinden) itibaren altmış günlük yasal süre içinde doğrudan dava açılması veya 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesi uyarınca, aynı süre içinde idareye başvurulması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra, 3.8.2004 tarihinde yapılan başvuru üzerine tesis olunan işlem ile bu işlemin dayanağı olduğu ileri sürülen düzenleyici işleme karşı açılan davanın, süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı, diğer taraftan, davanın, 3.8.2004 tarihinde yapılan başvuruya cevap verilmemek suretiyle tesis olunan işleme karşı süresinde açıldığı görülmekle beraber, başlangıçta dava konusu yapılabilecek nitelikte olan mahsup işlemlerine karşı dava açma süresi geçirilmiş olduğundan, yapılan bu başvurunun, geçirilmiş olan dava açma süresini ihya etmesinin mümkün olmadığı" gerekçeleri ile davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Davacı; Gümrük Saymanlığındaki geçici görevinden sonra tekrar Maliye Bakanlığı personeli olarak ? Vergi Dairesindeki görevine atandığını, buradaki görevi sırasında Danıştay'ın aynı durumda olanlar için vermiş olduğu 8.12.2003 günlü, E:2003/906, K:2003/5380 sayılı kararını öğrenerek, kendi durumu için idareden bilgi aldığını ve kendisinden fazla çalışma ücretinin kesildiğini öğrendiği gün olan 3.8.2004 tarihinde idareye başvurduğunu, bilahare 60 günlük süre zarfında cevap verilmemesi üzerine de bu davayı açtığını öne sürmekte ve daire kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde, "İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmü yer almaktadır.
İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi tesis edildiği tarih itibariyle ortadan kaldırarak, o işlemin tesisinden önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir genel düzenleyici işlemin iptal edilmesi durumunda, verilen yargı kararının, sadece o davayı açanı değil, bu genel düzenleyici işlem ile ilgili diğer kişileri de etkileyeceği kuşkusuzdur. İptal kararı ile bu düzenleyici işleme dayanılarak yapılan işlemler hükümsüz hale gelir ve doğurduğu tüm etki ve sonuçlar ortadan kalkar. Bu nedenle iptal edilen bir düzenleyici işlemden dolayı, menfaati ihlal edilen veya kişisel hakkı etkilenen kişinin, verilen iptal kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla idareye başvurabileceği tabiidir.
Maliye Bakanlığı personeli olan davacının 3.8.2004 tarihinde idareye yaptığı başvuru; dava konusu işlemin dayanağı olan 19.7.2002 günlü, Ek Ödeme Usul ve Esasların 4/d maddesinin iptaline ilişkin olarak kurumda çalışan ve davacı ile aynı durumda olan diğer ilgililerin açtıkları davalar sonucunda; Danıştay Onbirinci Dairesince verilen iptal kararının kendi hukuki durumunu da etkilemesi nedeniyle yapılmış bir başvuru olup, davacının bu başvurusunun, genel düzenleyici nitelikteki bir işlemin iptali yolundaki kararın, o düzenleme ile ilgili herkes için hüküm ifade edeceği gerçeğinden hareketle ve o düzenleyici işlem nedeniyle başvurusu reddedilerek menfaati ihlal edilmiş bir kişi olarak, kararın kendisine de uygulanması istemiyle yapıldığının ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda, davacı tarafından yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve başvuruya cevap verilmemesi üzerine süresi içinde açılan davanın, bireysel işleme ve buna bağlı parasal haklara ilişkin kısmının esastan incelenmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Onbirinci Dairesinin 15.12.2004 günlü, E:2004/5566, K:2004/5210 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adıgeçen Daireye gönderilmesine, 5.5.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, Danıştay Onbirinci Dairesinin 15.12.2004 günlü, E:2004/5566, K:2004/5210 sayılı kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması oyuyla, karara karşıyız.
(DAN-DER; SAYI: 111)
BŞ/Aİ

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2005

2365

2005

1729

06/10/2005

 

KARAR METNİ

BİR DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN UYGULANMASI ÜZERİNE İLGİLİLERİN, DÜZENLEYİCİ İŞLEMİ VEYA UYGULAMA İŞLEMİNİ YA DA HER İKİSİNİ BİRLİKTE İPTAL DAVASINA KONU YAPABİLECE?İ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Karşı Taraf (Davalılar) : 1- Sağlık Bakanlığı - ANKARA
2- Maliye Bakanlığı - ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesinin 9.12.2004 günlü, E:2004/2718, K:2004/5136 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.
Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti: Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Mürteza Güler'in Düşüncesi: Davanın 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinin 4. fıkrası uyarınca süresinde açıldığı anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Handan Yağuş'un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
? Devlet Hastanesinde göğüs cerrahisi uzman doktoru olan davacı; 9.2.2004 günlü, 417 sayılı Makam onayı ile yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığına Bağlı İkinci ve Üçüncü Basamak Sağlık Kurumlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönergenin iptali istemiyle dava açmıştır.
Danıştay Onbirinci Dairesi 9.12.2004 günlü, E:2004/2718, K:2004/5136 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde; Danıştay ve idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğunun, bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağının hükme bağlandığı, davacı tarafından dava konusu yapılan düzenleyici işlem niteliğinde olan Yönergenin tebliğ (öğrenme) tarihi olarak dava dilekçesinde açıkça 9.2.2004 tarihinin gösterildiği, ancak anılan Yönergenin iptali istemiyle ? Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla 18.6.2004 tarihinde dava açıldığı, bu durumda, davacı tarafından anılan Yönergenin, tebliğ tarihi olan 9.2.2004 tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre aşılarak 18.6.2004 tarihinde açılan davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir.
Davacı; 6.10.2003 ile 24.5.2004 tarihleri arasında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde ücretli izinli olarak kamu yönetimi yüksek lisans programına devam ettiğini, ? Devlet Hastanesindeki görevine 24.5.2004 tarihinde başladığını, dolayısıyla Yönerge hükümlerinin Hastanedeki görevine döndüğü 24.5.2004 tarihine kadar kendisine uygulanmadığını, Yönergenin kişisel menfaatini ihlal ettiği 24.5.2004 tarihinden sonra süresinde dava açıldığını, ayrıca 3.6.2004 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunarak menfaatine uygun ek ödeme yapılmasını istediğini ve bu başvurusunun reddi üzerine de süresinde dava açıldığını öne sürmekte ve Daire kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinin 4. fıkrasında; "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan maddede açıkca ifade edildiği üzere bir düzenleyici işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlemi veya uygulama işlemini ya da her ikisini birlikte iptal davasına konu yapabileceği kuşkusuzdur.
Davacı tarafından iptal davasına konu edilen ve ilanı gereken düzenleyici işlem niteliği taşıyan Sağlık Bakanlığına Bağlı İkinci ve Üçüncü Basamak Sağlık Kurumlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönerge, kapsamında bulunan personele ek ödemenin aylık dönemler halinde yapılmasını ve döner sermaye komisyonunca dağıtılmaya karar verilen ek ödeme tutarının, o dönemin bitiminden sonraki yirmi gün içinde hak sahiplerine ödenmesini kurala bağladığına göre; bu Yönergenin her ay itibariyle uygulama işlemleri tesis edilmesini zorunlu kıldığı, dolayısıyla ilgililerin her ay itibariyle tesis edilen uygulama işlemi üzerine söz konusu Yönergeye veya uygulama işlemine ya da her ikisi aleyhine birden dava açabileceği açıktır.
Her ne kadar davacı, dava dilekçesinde iptalini istediği Yönergenin tebliğ tarihi olarak 9.2.2004 tarihini göstermiş ve davayı da ? Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.6.2004 tarihinde kaydına giren dilekçe ile açmış ise de; her ay itibariyle ek ödeme yapılmasını öngören Yönergeye karşı, davacı tarafından hakkında tesis edilen aylık uygulama işlemi üzerine açılan davanın yukarıda belirtilen usul hükmü gereğince süresinde olduğunun kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Kaldı ki, davacının, 6.10.2003 ile 24.5.2004 tarihleri arasında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde ücretli izinli olarak kamu yönetimi lisans programına devam ederek, ? Devlet Hastanesindeki uzman tabiplik görevine 25.4.2004 tarihinde başladığı, dolayısıyla iptalini istediği Yönerge hükümlerinin, diğer bir deyişle Yönergedeki ek ödeme kriterlerinin, ? Hastanesindeki görevine döndüğü 24.5.2004 tarihinden itibaren davacıya uygulanmaya başladığı gözönüne alındığında, 24.5.2004 tarihinden sonra gerçekleşen uygulama üzerine Yönergenin iptali istemiyle 18.6.2004 tarihinde açılan davanın süresinde açıldığı kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca Danıştay Onbirinci Dairesinin 9.12.2004 günlü, E:2004/2718, K:2004/5136 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adıgeçen Daireye gönderilmesine, 6.10.2005 günü oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 112)
BŞ/Aİ

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2005

2822

2005

2477

15/12/2005

 

KARAR METNİ

ÜST ÖLÇEKLİ PLAN VARSA ALT ÖLÇEKLİ İMAR PLANLARININ UYGULAMA İŞLEMİ NİTELİ?İNDE OLDU?U, DOLAYISIYLA ALT ÖLÇEKLİ PLANLARA KARŞI AÇILAN DAVADA Ö?RENME ÜZERİNE DAYANA?I OLAN ÜST ÖLÇEKLİ PLANIN İPTALİ İSTEMİYLE DE DAVA AÇILABİLECE?İ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ? Polimer Teknik Ltd. Şti.
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Çevre ve Orman Bakanlığı-ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesinin 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi: 1/1000 ölçekli imar planı üst ölçekli planların uygulanması niteliğinde olduğundan bu plana karşı açılan davada dayanağı planların öğrenilmesi üzerine açılan davanın süresinde bulunduğu nedeniyle Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, Tekirdağ, Çorlu, ? Mah. ? pafta, ? parsel sayılı taşınmaza ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 28.1.2002 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararıyla, imar planlarına karşı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuru için, 3194 sayılı Yasanın 8/b maddesi ile özel bir itiraz süresi getirildiğinin anlaşıldığı, bu durum karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği sonucuna varıldığı, imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılmasının gerektiği, dava konusu 1/25.000 ölçekli planın Çevre ve Orman Bakanlığının 28.1.2002 günlü kararı ile kabul edildiği, anılan planın 1.2.2002-4.3.2002 günlerinde ilan edildiği, bu plana dayanılarak 24.10.2002 günlü, 488 sayılı Çorlu Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ölçekli planın yapıldığı, davacının 4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı ile onanan 1/1000 ölçekli plana karşı açtığı davada, davalı idarenin savunmasında 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/25 000 ve 1/5000 ölçekli planların bulunduğunu öğrendiği, söz konusu planların iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesinin Edirne İdare Mahkemesinin 12.7.2004 günlü E:2004/371, K:2004/826 sayılı kararıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca her plan için ayrı ayrı dava açılmak üzere reddedilmesi üzerine yenilenen bu davada 1/25.000 ölçekli planın iptalinin istenildiğinin anlaşıldığı, genel düzenleyici işlem niteliğinde bulunan dava konusu 1/25.000 ölçekli imar planına karşı doğrudan açılan bu davanın anılan planın son ilan tarihini izleyen günden itibaren sözü edilen maddelerde belirtilen süreler içerisinde açılmasının gerektiği, bu durumda bu süreler geçirildikten sonra, kendisi de bir genel düzenleyici işlem olan ve 1/25.000 ölçekli planın uygulama işlemi olarak kabulüne olanak bulunmayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ilanı üzerine açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Davacı, bu kararı temyiz etmekte ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı açılan davada verilen savunmada dava konusu plandan haberdar olunması üzerine bu davanın açıldığı, ileride uygulama işlemi üzerine de dava açılabileceğinden daha önce öğrenme sonucu açılan davada süreaşımı bulunmadığı, bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği iddialarıyla bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmakla, ilanı gereken düzenleyici işlemler yönünden ilgililere uygulama üzerine dava açma olanağı tanındığı tartışmasızdır.
İmar mevzuatı ve 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi ile üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11. maddesi hükümleri karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği; imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması gerektiği, ancak bu süreler içerisinde dava açılmamış olması halinde imar planının uygulanmaya konulması ile birlikte uygulama işlemi üzerine işlem ile birlikte imar planına veya doğrudan işlemin dayanağı olan imar planına karşı yeniden dava açma hakkının bulunduğu ve bu aşamada dava açma süresinin uygulama işleminin süresine tabi olduğunda tartışma bulunmamaktadır.
İmar planları yargısal içtihatlarla ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmiş bulunması nedeniyle, uygulama işlemi olduğu öne sürülerek işlemin dayanağı imar planının iptalinin istenilmesi halinde planların uygulama işlemlerinin kapsamının ve buna göre de dava açma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde, çevre düzeni planı; ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan; nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; uygulama imar planı da; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'te de İmar Kanunu'na paralel olarak tanımlama getirilmiş, Yönetmeliğin 7. maddesinde çevre düzeni planı ilke, esas ve kararlarına aykırı imar planı yapılamayacağı belirtilmiştir.
Anılan hükümler uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında bir bölgede çevre düzeni planı varsa, o bölgede yapılacak olan imar planlarının (nazım imar planı ve uygulama imar planı ) bu plana uygun olması ve yine çevre düzeni planına uygun yapılan nazım imar planından sonra yapılacak olan uygulama imar planının da üst ölçekli planlara uygun yapılması gerekmektedir.
Bu durumda; 1/1000 ölçekli planların uygulamaya esas planlar olması nedeniyle bu planlara dayanılarak parselasyon, ruhsat, kamulaştırma gibi uygulama işlemlerinin yapılması zorunluluğu karşısında, subjektif uygulama işlemleri üzerine açılacak iptal davalarında 1/1000, 1/5000 ölçekli planlar ile varsa çevre düzeni planı veya diğer üst ölçekli planların da iptalinin istenebileceği açıktır.
Subjektif nitelikte uygulama işlemi bulunmaması halinde alt ölçekli imar planları üzerine üst ölçekli planlara da dava açılıp açılamayacağı hususuna gelince;
Çevre düzeni planının yönetsel, mekansal ve işlevsel bütünlük arz eden bölgeler içerisinde arazi koruma ve kullanma dengesini, gelişimi belirleyen ve leke biçiminde plan olduğu, bu plan ile belirlenen ana kararların imar planları olmaksızın uygulamaya geçirilemeyeceği, planlama sürecinde de nazım imar planının öncelikle yapılarak varsa çevre düzeni planı ile uyumlu hazırlanmak suretiyle arazinin genel kullanış biçimi, nüfus yoğunluğu, yapı yoğunluğu, ulaşım gibi konuların belirleneceği, bu plandan sonra da üst ölçekli planların ana kararlarının uygulanması amacıyla ayrıntılı olarak hazırlanan, nazım plana göre daha çok bilgi ve detay içeren ve inşaat ruhsatı, parselasyon gibi subjektif uygulama işlemlerine esas olan uygulama imar planının yapılacağı hususları gözönünde bulundurulduğunda; imar planları arasındaki bu hiyerarşik ilişkinin diğer düzenleyici işlemlerden farklı olduğu ve alt ölçekli planların üst ölçekli planların uygulanması amacıyla tesis edildiği, dolayısıyla üst ölçekli plan varsa alt ölçekli planın (düzenleyici işlem olmakla birlikte) uygulama işlemi niteliğinde olduğu ve bunun sonucunda da nazım imar planı veya uygulama imar planı yapıldıktan sonra henüz subjektif işlem tesis edilmemiş olsa dahi bu planlar ile birlikte üst ölçekli plana dava açılabileceği gibi doğrudan veya alt ölçekli planlara karşı açılan davalarda öğrenme üzerine dayanağı olan üst ölçekli planın iptali istemiyle de dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. Aksi halde 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların çevre düzeni planına uygun tesis edilmiş olması durumunda uygulama programlarını direk etkilemesine karşın bu planların iptali için açılan davalarda işin esasının incelenmesi suretiyle yargısal denetim yapılamayacaktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında uyuşmazlık incelendiğinde, davacının uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı ile onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle Edirne İdare Mahkemesine açtığı davada davalı idare tarafından verilen savunmada 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/5000 ve 1/25.000 ölçekli planların bulunduğunu öğrenmesi üzerine bu planların iptali istemiyle dava açtığı, Edirne İdare Mahkemesinin 12.7.2004 günlü, E:2004/371, K:2004/826 sayılı kararıyla, 2577 sayılı Yasanın 15/1-d maddesi uyarınca her plan için ayrı ayrı dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine yenilenen dava ile 1/25.000 ölçekli planın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşıldığından, uygulama işlemi üzerine açılan bu davada Danıştay Altıncı Dairesince 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı açılan davanın ve davalı tarafından verilen savunma dilekçesi üzerine 1/5000 ve 1/25.000 ölçekli planlara karşı açılan davanın süresinde olup olmadığı belirlendikten sonra, süresinde olduğunun saptanması halinde işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiğinden, davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 15.12.2005 günü oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:113)
BŞ/Aİ

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2006

729

2005

1553

15/06/2006

 

KARAR METNİ

GEÇİCİ HAK SAHİPLİ?İ LİSTESİ İLE BİRİNCİ İNCELEMEDE HAK SAHİBİ OLMAYANLARA AİT LİSTENİN VE 20.2.2003 GÜNÜNDE ASKIYA ÇIKARTILARAK 5 GÜN SÜREYLE İLAN EDİLEN KESİN HAK SAHİBİ OLANLARA AİT LİSTENİN, SULAMA ALANLARINDA ARAZİ DÜZENLENMESİNE DAİR TARIM REFORMU KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİ?İ UYARINCA İLAN EDİLEREK, İLGİLİLERE BİLDİRİMİN SA?LANMIŞ OLMASI KARŞISINDA YAZILI BİLDİRİMDEN AMAÇLANAN "Ö?RENME" HUSUSUNUN GERÇEKLEŞMİŞ OLDU?UNUN KABULÜ GEREKMEKTE OLUP, BU DURUMDA, 2577 SAYILI YASANIN 7. MADDE HÜKMÜNE GÖRE BELİRTİLEN DAVA AÇMA SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA AÇILAN DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE ESASINI İNCELEME OLANA?ININ BULUNMADI?I HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. ?
Karşı Taraf (Davacı) : ?
İstemin Özeti : Davacının Konya İli, ... İlçesi ... Kasabasında yapılan hazine arazilerinin dağıtımında ilgili yerde ikamet etmediğinden bahisle kesin hak sahibi olamadığı yönünde tesis edilen 17.10.2003 günlü, 4-2885-3892 sayılı işlemin iptali istemi ile açılan davada; Konya 2. İdare Mahkemesince verilen ve Danıştay Sekizinci Dairesinin 10.1.2005 günlü, E:2004/2278, K:2005/36 sayılı bozma kararına uyulmayarak dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararında ısrar edilmesine ilişkin bulunan 28.2.2005 günlü, E:2005/299, K:2005/183 sayılı kararı davalı idare temyiz etmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Pınar Kara'nın Düşüncesi : Konya 2. İdare Mahkemesinin, Danıştay Sekizinci Dairesinin 10.1.2005 günlü, E:2004/2278, K:2005/36 sayılı bozma kararına uymayarak vermiş olduğu dava konusu işlemin iptali yolundaki kararında ısrarına ilişkin bulunan 28.2.2005 günlü, E:2005/299, K:2005/183 sayılı karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının Daire kararı doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Radiye Tiryaki'nin Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava, davacının Konya İli, ... İlçesi, ... Kasabasında yapılan hazine arazilerinin dağıtımında ilgili yerde ikamet etmediğinden bahisle kesin hak sahibi olmadığı yönünde tesis edilen 17.10.2003 günlü, 4-2885-3892 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Konya 2. İdare Mahkemesi 19.4.2004 günlü, E:2003/683, K:2004/429 sayılı kararıyla; 3083 sayılı Kanun ve Kanunun uygulama yönetmeliğinde belirtilen hukuki duruma göre hak sahibi olabilmek için öncelikle o yerde ikamet etme koşulunun yerine getirilmesi ve tarım dışı işlerde sigortalı işçi olunmamasının gerektiği, herhangi bir tereddütün doğması durumunda diğer hususların araştırılabileceği, bakılan davada, davacının, ... İlçesi, ... Kasabasında yapılan toprak dağıtımında hak sahibi olmadığını öğrenmesi üzerine 16.10.2003 günlü dilekçesi ile Konya Tarım Reformu Bölge Müdürlüğüne başvuruda bulunarak hak sahibi olamama nedenlerini sorduğu, bu dilekçesine verilen 17.10.2003 günlü, 3093 sayılı yazı ile toprak dağıtılacak yerde ikamet etmediğinden bahisle hak sahibi olamadığının bildirilmesi üzerine ... Kasabası ... Mahallesinde ikamet ettikleri gerekçesiyle söz konusu işlemin iptalinin istenildiği, davalı idarece, her ne kadar hak sahiplerine ilişkin kesin hak sahibi listelerinin 20.2.2003-24.2.2003 tarihlerinde askıya çıkarılmış olduğu, bu tarihlere göre davanın süresinde açılmamış olduğu iddia edilmekte ise de; davacının başvurusu öncesinde hak sahibi olamayan davacıya bu konuda herhangi bir işlemin tebliğ edilmemiş olması nedeniyle davalı idarenin bu iddiasının yerinde görülmediği, dava dosyasında yer alan davalı idare savunması ile dava konusu işlemden; davacının toprak dağıtılacak yerde ikamet etmediği gerekçesiyle hak sahibi olamadığının anlaşılması üzerine yapılan 14.1.2004 tarihli ara kararı ile ... Kaymakamlığından davacının ... Kasabası ... Mahallesinde sürekli olarak ikamet edip etmediğinin tespitinin istenildiği ve yapılan tespite ilişkin olarak gönderilen 11.2.2004 günlü, 11 sayılı yazıda davacının ... Kasabası ... Mahallesinde ikamet ettiğinin bildirildiği, bu durumda; davacının ... İlçesi, ... Kasabası ... Mahallesinde ikamet ediyor olması nedeniyle toprak dağıtılacak yerde ikamet etmediğinden bahisle 2003 yılında ... Kasabasında yapılan toprak dağıtımında hak sahibi olmaması yönünde tesis edilen 17.10.2003 günlü, 3892 sayılı işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Anılan karar yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Danıştay Sekizinci Dairesinin 10.1.2005 günlü, E:2004/2278, K:2005/36 sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının Dava Açma Süresi başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağının hükme bağlandığı, Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin, Hak Sahipliği Listesi başlıklı 38. maddesinde ise, "Hak sahipliği tespit komisyonunun, verilen beyanname ve belgelerin gerçeğe uygun olup olmadıklarını inceleyerek yapacağı değerlendirmeye göre geçici hak sahibi listesini hazırlayacağı ve bu listeyi onbeş gün süre ile askıya çıkartacağı, askı süresi içinde yapılan itirazların, komisyonca değerlendirilerek geçici hak sahipliği listesinde gerekli değişikliklerın yapılacağı, Genel Müdürlüğün bölgenin özelliği ve güvenliği açısından, ilgili güvenlik kuruluşlarının görüşünü alarak bu listede değişiklik yapmaya yetkili olduğu, kesinleşen listenin, mahallinde alışılmış usullerle ilan edileceği, bu ilanda, hak sahiplerinin öncelik sırası, kimliği, arazi varlığı ve III üncü sınıfa tahvil edilmiş miktarı ile verilmesi gereken arazi miktarının belirtileceği, kesinleşen listelere yapılacak itirazların dikkate alınmayacağı, ancak gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerle hak sahibi olanların, gerçeğin anlaşılması halinde, uygulamanın hangi safhasında olursa olsun hak sahipliğinden düşürüleceği, bunların yerine hak sahipliği listesinde yer alan yedeklerin, sırasıyla getirileceği" hükmüne yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, Konya ili, ... İlçesi, ... Kasabasında 3083 sayılı Yasa uyarınca yapılan toprak dağıtımıyla ilgili olarak Geçici Hak Sahipliği Listesi ile birinci incelemede hak sahibi olmayanlara ait listenin 15 gün süreyle ilan edilerek 10.09.2002 tarihinde askıdan indirildiği ve davacının 1. incelemede hak sahibi olmayanlar listesinin 2. sayfası ve 43. sırasında olduğu, bu listelere 76 kişi tarafından süresi içinde itiraz edilirken davacının itiraz etmediği, öte yandan kesin hak sahibi olanlara ait listelerin 20.2.2003 günü askıya çıkarılarak 5 gün süreyle ilan edildiği, bu arada davacının "köyde ikamet etmemek" ten dolayı hak sahibi olamayacakları kesinlik kazananlara ait listenin 1. sayfasının 43. sırasında yer aldığı, daha sonra 16.10.2003 tarihli dilekçesiyle hak sahibi olamama nedenin tarafına bildirilmesi istemiyle yaptığı başvuru üzerine verilen 17.10.2003 gün ve 2885-3892 sayılı dava konusu edilen yanıt üzerine 21.10.2003 tarihinde iş bu davayı açtığının anlaşıldığı, İdare Mahkemesince, davacıya hak sahibi olmadığına ilişkin bir işlem tebliğ edilmediği gerekçesiyle davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek bir karar verilmiş isede, gerek Geçici Hak Sahipliği Listesi ile 1. incelemede hak sahibi olmayanlara ait listenin ve gerekse de 20.2.2003 gününde askıya çıkartılarak 5 gün süreyle ilan edilen Kesin Hak Sahibi olanlara ait listenin yukarıda belirtilen yönetmelik uyarınca ilan edilerek ilgililere bildiriminin sağlanmış olması karşısında yazılı bildirimden amaçlanan "öğrenme" hususun gerçekleşmiş olduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda, yukarıda anılan yasa hükmüne göre belirlenen dava açma süresi geçtikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığından, işin esasına girilerek verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de, Konya 2. İdare Mahkemesi, Danıştay Sekizinci Dairesinin anılan bozma kararına uymayarak, dava konusu işlemin iptali yolundaki kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare, Konya 2. İdare Mahkemesinin 28.2.2005 günlü, E:2005/299, K:2005/183 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Danıştay Sekizinci Dairesinin bozma kararında belirtildiği gibi, geçici hak sahipliği listesi ile birinci incelemede hak sahibi olmayanlara ait listenin ve 20.2.2003 gününde askıya çıkartılarak 5 gün süreyle ilan edilen kesin hak sahibi olanlara ait listenin, Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliği uyarınca ilan edilerek ilgililere bildirimin sağlanmış olması karşısında yazılı bildirimden amaçlanan "öğrenme" hususunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekmekte olup, bu durumda, 2577 sayılı Yasanın 7. madde hükmüne göre belirtilen dava açma süresi geçtikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağının bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, İdare Mahkemesinin işin esasına girerek dava konusu işlemin iptali yolunda verdiği ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Konya 2. İdare Mahkemesinin 28.2.2005 günlü, E:2005/299, K:2005/183 sayılı ısrar kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin bozma kararı doğrultusunda BOZULMASINA, dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 15.6.2006 günü oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun "Arazi Dağıtımı" başlıklı 8. maddesinin 5. fıkrasında; "Tarım toprağının dağıtımından faydalanacaklar ile bunlarda aranacak şartlar ve dağıtımda gözönünde bulundurulacak sıra ve öncelikler, yönetmelikle tespit edilir." hükmüne, 25. maddesinde de; "Bu kanunda yönetmelikle düzenlenmesi öngörülen hususlar ile bu Kanunun uygulanmasına dair diğer düzenlemeler, Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelik ile belirlenir" hükmüne yer verilmiştir.
Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin "Hak sahipliği listesi" başlıklı 38. maddesinde; Hak sahipliği tespit komisyonunun, verilen beyanname ve belgelerin gerçeğe uygun olup olmadıklarını inceleyerek yapacağı değerlendirmeye göre geçici hak sahibi listesini hazırlayacağı ve bu listeyi köy veya beldede 15 gün süre ile askıya çıkartacağı, askı süresi içinde yapılan itirazların komisyonca değerlendirilerek geçici hak sahipliği listesinde gerekli değişikliklerin yapılacağı, Genel Müdürlüğün bölgenin özelliği ve güvenliği açısından, ilgili güvenlik kuruluşlarının görüşünü alarak, bu listede değişiklikler yapmaya yetkili olduğu, kesinleşen listenin, mahallinde alışılmış usullerle ilan edileceği, bu ilanda hak sahiplerinin öncelik sırası, kimliği, arazi varlığı ve III üncü sınıfa tahvil edilmiş miktarı ile verilmesi gereken arazi miktarının belirtileceği, kesinleşen listelere yapılacak itirazların dikkate alınmayacağı, ancak gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerle hak sahibi olanların gerçeğin anlaşılması halinde, uygulamanın hangi safhasında olursa olsun hak sahipliğinden düşürüleceği" hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Dava Açma Süresi başlıklı 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlacağı belirtilmiştir.
Buna göre idari davalar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda ve özel kanunlarda gösterilen süreler içinde açılabilmekte olup, dava açma süresi kamu düzeni ile ilgili, hak düşürücü bir süre olduğundan, süresinde kullanılmayan dava hakkının düşeceği ve yargı yolunun kapanacağı tabiidir.
Dava açma hakkına süre bakımından getirilen sınırlamanın ancak kanunla olabileceği, kanun düzenlemesi dışındaki hiçbir düzenlemeyle bu konuya ilişkin kural getirilemeyeceği, dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi, Kanunun yönetmelikle düzenlenmesini öngördüğü hususlarda ise, süre konusunda açıkça atıf yapılması gerektiği şüphesizdir.
Görüldüğü üzere, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanununda süre konusunda herhangi bir düzenleme yer almadığı gibi, bu hususun yönetmeliğe bırakıldığına dair herhangi bir belirleme de bulunmamaktadır. Buna göre; yasada düzenlenmeyen ve hak düşürücü nitelikte olan süreye ilişkin hususların yönetmelikle düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından, Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliği uyarınca ilan edilmek suretiyle ilgililere bildirimin sağlanmış olduğu gerekçesiyle davada süre aşımı bulunduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile, dosyanın uyuşmazlığın esası incelenmek üzere Dairesine gönderilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.
(DAN-DER; SAYI: 114)
BŞ/Aİ

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İDARİ DAVA DAİRELERİ

2006

763

2006

133

23/06/2006

 

KARAR METNİ

2577 SAYILI İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNUN 11. MADDESİNDE BELİRTİLEN CEVAPTAN ANLAŞILMASI GEREKEN "İSTE?İN REDDEDİLMESİ VEYA REDDEDİLMİŞ SAYILMASI" HALİ OLUP; İDARENİN İŞLEYİŞİYLE İLGİLİ CEVAPLARIN DAVA AÇMA SÜRESİNİN HESAPLANMASINDA ESAS ALINAMAYACA?I HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : Cumhuriyet Halk Partisi
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 19.12.2005 günlü, E:2005/7722, K:2005/6037 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hu


Türkiyenin imar hukuku sorunları












Yeni Sayfa 6





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar
planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve
"ımar hukukçusu".

 





Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-24 (3017 okuma)

[ Geri Dön ]