İKİNCİ DAİRE KARARLARI
 
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2005/3253
Karar No   : 2006/59
 
Özeti : Anayasanın 152/3 
maddesinde öngörülen “Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkında karar 
kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralının Anayasa 
Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış olan ve 
görülmekte olan davalarda uyulmasının gerektiği hakkında.
 
            Temyiz İsteminde 
Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı - ANKARA 
            Karşı 
Taraf                    : …
            İsteğin 
Özeti                : Kars İli Arpaçay İlçesi … Köyü İlköğretim Okulunda 
öğretmen olarak görev yapan davacının, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü emrine 
öğretmen olarak atanmasına ilişkin 18.1.2005 günlü, 4927 sayılı işlemin 
yolluksuz kısmının iptali ile hakettiği harcırahın dava tarihinden itibaren 
hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesi yolunda 
Ankara 10.İdare Mahkemesi'nce verilen 20.7.2005 günlü, E:2005/779, K:2005/1130 
sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü 
Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden 
ibarettir. 
            Cevabın 
Özeti               : Cevap verilmemiştir.
            Danıştay Tetkik 
Hakimi : Hasan  Delice 
            
Düşüncesi                    : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği 
düşünülmüştür.
            Danıştay 
Savcısı           : Celalettin Yüksel
            Düşüncesi 
                   : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen 
incelenerek bozulabilmesi  için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 
uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması  
gerekmektedir.
            Temyiz 
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden 
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının 
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay İkinci Dairesi'nce  işin gereği düşünüldü:
            İdare ve vergi 
mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek  
bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde 
belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır. 
            Anayasanın 153. 
maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümeyeceğine ilişkin bulunan 
kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan 
kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek 
amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın bir davaya bakmakta olan mahkeme 
tarafından itiraz yoluyla Anayasa  Mahkemesine götürülen konularda 
uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde 
düzenlenmiş olan; "Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri  sürülmesi" 
kuralının, yazılı hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem 
de yargısal  içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Anayasa'nın 
152/3 maddesinde öngörülen; Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar 
kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır" şeklindeki kural  
da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış 
bulunan ve bakılmakta olan  davalarda uyulması gerektiğini açıkça ortaya 
koymaktadır.   
            Açıklanan 
nedenle, Ankara 10.İdare Mahkemesi'nce verilen 20.7.2005 günlü, E:2005/779, 
K:2005/1130  sayılı karar hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek 
bir  neden de bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle anılan 
kararın yukarıda yazılı açıklamanın eklenmesi suretiyle onanmasına, temyiz 
giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 18.1.2006 tarihinde 
oybirliğiyle karar verildi.
 
İŞLEMDEN KALDIRMA
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2004/4543
Karar No   : 2005/4312
 
Özeti : Vefat eden kişiyi 
ilgilendiren dava dilekçesinin iptali gerekeceği hakkında.
 
            Temyiz İsteminde 
Bulunan (Davacı): … 
            
Vekili                : Av. …
            Karşı 
Taraf        : Batman Valiliği 
            İsteğin Özeti    
: Davacının, Batman İli Merkez Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı olarak görev 
yapmakta iken idarecilik görevinin üzerinden alınarak İl içinde başka bir 
kurumda öğretmen olarak görevlendirilmesine ilişkin 13.2.2002  günlü, 3368 
sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda Diyarbakır İdare 
Mahkemesince verilen 20.2.2003 günlü, E:2002/695, K:2003/179 sayılı kararın 
dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay İkinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 
sayılı Yasayla değişik  14.  maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik  
Hakimi Serpil Tunç'un açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 
incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
            2577 sayılı 
İdari Yargılama  Usulü  Kanununun  26.  maddesinin  1  ve  2. fıkralarında  
"Dava  esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya  
niteliğinde  değişiklik  olursa,  davayı  takip  hakkı  kendisine  geçenin 
başvurmasına  kadar;  gerçek  kişilerden  olan  tarafın  ölümü halinde, idarenin 
mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden  kaldırılmasına 
ilgili  mahkemece  karar  verilir.  Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş 
ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
            Yalnız öleni 
ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir" hükmü yer almıştır.
            Dairemiz temyiz 
aşamasında dosyaya giren belgelerden davacının 19.9.2004 tarihinde vefat ettiği 
anlaşılmakta olup, ilgili Mahkemece 2577 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 26.  
maddesi gereğince  bir karar verilmesi gerekmektedir.
            Açıklanan 
nedenlerle gerekli işlem yapılmak üzere dosyanın Diyarbakır İdare Mahkemesine 
gönderilmesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MEMURLAR VE Dİ?ER KAMU GÖREVLİLERİ
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2005/2665
Karar No   : 2005/4194
 
Özeti : İlköğretim 
Müfettişlerinin, Anadolu Liselerinde görev yapan yönetici ve eğitici konumundaki 
personelle ilgili olarak branş yeterliliği dışında soruşturma yapma yetkisine 
sahip oldukları hakkında.
 
            Temyiz İsteminde 
Bulunan (Davalı): Samsun Valiliği
            Karşı 
Taraf                    : …
            İsteğin 
Özeti                : Samsun İdare Mahkemesi'nin 23.6.2005 günlü, E:2005/507, 
K:2005/1095 sayılı  kararının, dilekçede  yazılı  nedenlerle 2577 sayılı İdari 
Yargılama Usulü Kanunu'nun 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması 
isteminden ibarettir.
            Cevabın 
Özeti               :Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu 
nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır. 
            Danıştay Tetkik 
Hakimi : Ali Ün
            
Düşüncesi                    : İdare Mahkemesi kararının  bozulması gerektiği 
düşünülmektedir.
            Danıştay 
Savcısı           : S. Sema Kabukçu
            
Düşüncesi                    : … Merkez Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesinde 
Teknik Müdür Yardımcısı olan davacının,soruşturma nedeniyle bu görevinden 
alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Anadolu Meslek 
Liseleri Öğretmenleri hakkında ilköğretim müfettişlerinin soruşturma yapma 
yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi 
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
            Dosyanın 
incelenmesinden; davacı hakkında Döner Sermaye iş ve işlemlerinin yapılmasında 
yetersiz kaldığı ve işlerin yığılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle valilik 
oluru ile soruşturma açıldığı, ilköğretim müfettişi tarafından düzenlenen 
soruşturma raporuna dayanılarak dava konusu işlemin tesis edildiği 
anlaşılmaktadır.
            Davacı hakkında 
yapılan soruşturma konusu davacının branş yeterliğinin tespitine yönelik 
değil,yöneticilik görevindeki tutum ve davranışlarına ilişkin olduğundan 
soruşturmanın İlköğretim Müfettişi tarafından yapılmasında mevzuata aykırılık 
bulunmamaktadır. 
            Bu durumda 
soruşturma raporunda belirtilen hususlara göre davacının müdür yardımcılığı 
görevinden alınması işleminin yargısal denetiminin yapılması gerekeceğinden aksi 
yönde verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
            Açıklanan 
nedenlerle temyiz isteminin kabul edilerek İdare Mahkemesi kararının 
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin 
durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
            Dava, … Merkez 
Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi'nde Teknik Müdür Yardımcısı olarak görev 
yapan davacının, Vali onayı ile görevlendirilen ilköğretim müfettişince yapılan 
soruşturma üzerine getirilen teklif doğrultusunda, yöneticilik görevinin 
üzerinden alınmasına ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı 
parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
            Samsun İdare 
Mahkemesinin 23.6.2005 günlü, E: 2005/507, K:2005/1095  sayılı kararıyla; Milli 
Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliğinin 
42.maddesinden bahisle, Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi Teknik Müdür 
Yardımcısı olarak görev yapan davacı hakkında, yetkili olmayan İlköğretim 
Müfettişlerince düzenlenen soruşturma raporuna dayanılarak tesis edilen dava 
konusu işlemde, hukuka uyarlık görülmeyerek dava konusu işlemin iptaline, tazmin 
isteminin kabulüne karar verilmiştir.
            Davalı idare, 
davacı hakkında İlköğretim Müfettişlerinin soruşturma yapma yetkisinin olduğunu 
ve soruşturma sonucu tesis edilen dava konusu işlemi iptal eden mahkeme 
kararının, hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek 
bozulmasını istemektedir.
            İlköğretim 
Müfettişlerinin, Anadolu Liselerinde görev yapan yönetici ve eğitici konumundaki 
personel hakkında, soruşturma yapıp yapamayacaklarının çözümlenmesi, bu konuda 
kurumsal ve statüleri bakımından yetkilerinin bulunup bulunmadığının 
irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
            5442 sayılı İl 
İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin (D) bendinde, Valinin, dördüncü maddenin son 
fıkrasında belirtilen adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire, 
müessese ve işletmesini denetleyeceği, teftiş edeceği belirtilmiş; 3797 sayılı 
Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 53. maddesinin 3. 
fıkrasına dayanılarak düzenlenen ve 13.8.1999 günlü, 23785 sayılı Resmi 
Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri 
Başkanlıkları Yönetmeliği'nin, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte 
yürürlükte olan müfettiş ve müfettiş yardımcılarının görev alanlarını belirleyen 
42. maddesinin (t) bendinde, "Valilikçe denetimi uygun görülen diğer okul ve 
kurumlar", İlköğretim Müfettişlerinin görev alanları kapsamında yer almış; 43. 
maddesinin d/1. bendinde, İl İdaresi Kanunu hükümlerine göre, valilikçe 
verilecek soruşturma emirleri gereğince resmi ve özel okul ile kurumlarda 
görevli öğretmen, yönetici ve diğer personel hakkında soruşturma yapmak, aynı 
maddenin d/8. bendinde, soruşturmalarda, muhbir, şikayetçi, sanık ve tanıkların 
celbi ve dinlenmesi gibi soruşturmanın gerektirdiği her türlü işlemlerin yerine 
getirilmesinde ilgili mevzuat hükümlerine göre hareket etmek, anılan 
Müfettişlerin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
            Öte yandan, 4483 
sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 2. 
maddesinde, bu Kanunun, devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare 
esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli 
görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle 
işledikleri suçlar hakkında uygulanacağı, 3. maddesinde ilçede görevli memurlar 
ve diğer kamu görevlileri hakkında kaymakamın, ilde ve merkez ilçede görevli 
memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında valinin soruşturma izni vermeye 
yetkili oldukları, 5. maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu kanun 
kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı 
şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı, ön incelemenin, izin vermeye 
yetkili mercii tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendirdiği bir veya 
birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur 
ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabileceği 
belirtilmiştir.
            Görüleceği 
üzere, anılan İl İdaresi Kanununa göre, Valiye, adli ve askeri teşkilat dışında 
kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmesini denetleme ve teftiş etme 
yetkisi verilmiş, anılan Yönetmeliğin İlköğretim Müfettişlerinin görev 
alanlarından birini belirleyen 42. maddesinin (t) bendinde de, Valilikçe 
denetimi uygun görülen okul ve kurumlar açısından herhangi bir sınırlama 
getirilmemiştir. Kaldı ki 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 23. maddesi 
ile getirilen, İlköğretim Müfettişlerinin öğretim ve eğitim alanındaki görev ve 
yetkilerinin, İlköğretim ve İlköğretim Öğretmenleri ile sınırlandırılmasına 
ilişkin hüküm, 4359 sayılı Kanunun 16. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 
Dolayısıyla, Valilikçe uygun görülen tüm eğitim kurumlarında, konusu disiplin ya 
da cezai yönden suç teşkil eden hususların soruşturulması konusunda kurumsal 
açıdan İlköğretim Müfettişlerinin yetkiyi haiz oldukları açıktır. Nitekim anılan 
4483 sayılı Kanunda da bu Kanun kapsamındaki memurlar hakkında ön inceleme 
yapılması konusunda, kurumsal açıdan herhangi bir ayrıma gidilmemiştir.
            Öte yandan 
disiplin soruşturması ve cezai yönden ön inceleme yapan memurun, bu yetkisini 
kullanabilmesi için, statü bakımından uygun niteliğe sahip olması gerektiği 
mevzuatla ve yargısal içtihatlarla belirlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, 
soruşturma izni vermeye yetkili mercii tarafından, memurların disiplin ya da 
cezai yönden suç teşkil eden eylemleri nedeniyle soruşturma ya da incelemenin 
denetim elemanlarınca yaptırılabileceğinde kuşku yoktur. Hatta, bu soruşturma ya 
da incelemenin, denetim elemanları dışında, hakkında soruşturma ya da inceleme 
yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı 
eliyle de yaptırılabileceği dikkate alındığında, Anadolu Lisesinde görev yapan 
yönetici ve eğitici konumundaki personelin işledikleri suçlar nedeniyle denetim 
konusunda uzmanlaşmış İlköğretim Müfettişlerinin statüleri bakımından soruşturma 
ya da inceleme yapamayacakları düşünülemez.
            Kaldı ki, 
soruşturma ya da incelemenin idari işlem yönünden usul unsuru içinde yer aldığı 
ve sonucunun yetkili makamı bağlayıcı nitelikte olmadığı dikkate alındığında; 
Anadolu Liselerinde yönetici ve eğitici konumundaki personel hakkında soruşturma 
ya da incelemenin usulüne uygun olarak görevlendirilmiş İlköğretim Müfettişleri 
tarafından yapılmış olması, soruşturma sonucunun ve bu soruşturmada ortaya 
konulan belgelerin, işlem tesisi için yetkili makamca değerlendirilmesine ve bu 
değerlendirme sonucunda varılan kanaate göre işlem yapma yetkisinin 
kullanılmasına engel teşkil etmemektedir.
            Ancak, Lise 
öğretmenlerinin branşlarındaki yeterliliklerinin tespiti ve bu konuyla ilgili 
olarak yapılacak soruşturmaların, branşlara yönelik ayrı bir uzmanlık bilgisini 
gerektirdiği gözönüne alındığında, branş yeterliliğinin tespiti ve 
soruşturulmasının, ilköğretim müfettişlerinin denetim alanının dışında 
tutulacağı da açıktır.
            Dolayısıyla, 
Vali tarafından soruşturma yapmak üzere görevlendirilen İlköğretim Müfettişi 
tarafından davacı hakkında yapılan ve branş yeterliliği ile ilgili olmayan 
soruşturmanın, soruşturmacının yetkisi açısından geçersizliğinden söz  etmek 
mümkün değildir.
            Bu durumda, 
davacının branş yeterliliğinin tespitine yönelik olmayan, eylemlerinin 
incelenmesi sonucu belirlenen tespitlere dayalı olarak tesis edilen dava konusu 
işlemin esasının irdelenerek bir karar verilmesi gerekli iken, yetkisiz 
İlköğretim Müfettişlerinin soruşturmasına dayalı olduğu gerekçesiyle, işlemi 
iptal eden Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
            Açıklanan 
nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Samsun İdare Mahkemesi'nce 
verilen 23.6.2005 günlü, E:2005/507, K:2005/1095 sayılı kararın, 2577 sayılı 
İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, 
aynı maddenin 3.fıkrası gereğince yukarıda belirtilen hususlarda gözönünde 
bulundurularak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, adıgeçen Mahkemeye 
gönderilmesine, 19.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2004/3972
Karar No   : 2006/77
 
Özeti : Müdür 
Yardımcılığından norm kadro fazlası sayılarak alınan kişinin, görev yaptığı 
okulda, branşında boş kadro olmaması halinde ihtiyaç bulunan bir okula öğretmen 
olarak atanabileceği hakkında.
 
            Temyiz İsteminde 
Bulunan (Davalı): İzmir Valiliği
            Karşı 
Taraf                    : …
            İsteğin Özeti    
            : İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin 15.2.2001 günlü, E:2001/764, 
K:2002/104 sayılı  kararının  dilekçede  yazılı  nedenlerle temyizen 
incelenerek  bozulması isteminden ibarettir.
            Cevabın 
Özeti               :  Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu 
nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır. 
            Danıştay Tetkik 
Hakimi : Ali Alpat
            
Düşüncesi                     : 6.8.1999 günlü işlemin (ikinci defa) iptaline 
ilişkin Mahkeme kararının Dairemizce bozulduğu da dikkate alındığında, ilgili 
mevzuata uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık 
bulunmadığından aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği 
düşünülmüştür.
            Danıştay 
Savcısı           : Fahrünnisa Tunca 
            
Düşüncesi                    : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların 
temyizen incelenerek bozulabilmesi  için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü 
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması  
gerekmektedir.
            Temyiz 
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden 
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının 
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
            Davacı, … 
İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığından … İlköğretim Okulu Öğretmenliğine 
atanmasına ilişkin 24.8.2001 günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
            İzmir 1. İdare 
Mahkemesinin 15.2.2001 günlü, E:2001/764, K:2002/104 sayılı kararıyla; davacının 
… İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden norm kadro fazlası sayılmak 
suretiyle alınarak aynı okul öğretmenliğine atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü 
işlemin, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 13.9.2000 günlü, E:1999/819, K:2000/525 
sayılı kararıyla iptal edildiği, bu kararın Danıştay Beşinci Dairesinin 
24.4.2001 günlü, E:2000/7040, K:2001/1534 sayılı kararıyla bozulması üzerine 
dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan dosyada İzmir 3. İdare Mahkemesinin 
12.12.2001 günlü, E:2001/813, K:2001/1074 sayılı kararıyla davacının müdür 
yardımcılığından alınmasına ilişkin işlemin iptal edildiği, bu durumda, 
Danıştayın bozma kararı üzerine davacının okul müdür yardımcılığından aynı okula 
öğretmen  olarak  atanmasına  ilişkin  6.8.1999 günlü işlem, dava  konusu 
işlemin tesis edildiği tarihte hukuk aleminde varlığını sürdürdüğünden davacının 
… İlköğretim Okulundaki öğretmenlik görevine devam etmesi gerekmekte olup, İzmir 
3. İdare Mahkemesi kararının bozulmuş olması davacı hakkında yeni bir işlem 
tesisini gerektirecek bir durum olmadığı gibi, davacının müdür yardımcılığından 
alınmasına ilişkin işlem İzmir 3.İdare Mahkemesinin 12.12.2001 günlü, 
E:2001/813, K:2001/1074 sayılı kararıyla iptal edilmiş olmakla idarece ileri 
ileri sürülen gerekçe de ortadan kalkmış olduğundan işlemde hukuka uyarlık 
bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
            Davalı idare; 
davacının görev yaptığı okulda, kendi branşında boş norm kadro olmadığını öne 
sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını 
istemektedir.
            Öğretmen 
ihtiyacının karşılanmasında personel istihdam sisteminde önemli değişiklikler 
öngören "norm kadro" uygulaması ile her okul ve kurumda eğitim ve öğretim 
hizmetlerinin gerekli ve yeterli personelce yürütülmesi, personel boyutunda atıl 
kapasitenin oluşturulmaması, var olan atıl kapasitenin ihtiyaç duyulan okul ve 
kurumlara yönlendirilerek verimliliğe dönüştürülmesi suretiyle kamu yararı ve 
hizmet gereklerinin gözetildiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
            Dava konusu 
işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim 
Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 
değişik 30.maddesinin 4.fıkrasında, norm kadro fazlası müdür başyardımcıları ve 
müdür yardımcılarının, istekleri ve müdür yardımcılığı boş bulunan kurum 
müdürünün önermesi halinde aynı tür ve tipteki kurumlara müdür yardımcısı 
olarak, bunun da mümkün olmaması halinde norm kadro durumuna göre öncelikle 
kadrolarının bulunduğu kurumlara ya da diğer kurumlara öğretmen olarak 
atanacakları hükmü yer almış; 21.6.2000 günlü, 2000/68 sayılı Genelgenin 
6.maddesinde de, bu durumda olanların bulundukları okul ve kurumlarda açık 
öğretmen norm kadrosu bulunması durumunda öncelikle bu kadroyla 
ilişkilendirilecekleri; bunlardan görevli olduğu okul ve kurumlarda branşında 
açık öğretmen norm kadrosu bulunmaması nedeniyle ilişkilendirilemeyenlerin 
birden fazla eğitim bölgesi oluşturulan yerlerde koordinatör okula, eğitim 
bölgesi oluşturulamayan veya tek eğitim bölgesi oluşturulan yerlerde ise aynı 
yerleşim yeri içindeki branşında boş öğretmen norm kadrosu bulunan okul ve 
kurumlara atanacaklari belirtilmiştir.
            Anılan 
Yönetmeliğin değişik 30. maddesinde, norm kadro fazlası olan müdür 
yardımcılarının öncelikle kadrolarının bulunduğu kurumlara ya da diğer kurumlara 
öğretmen olarak atanacaklarının öngörülmüş olması karşısında, 21.6.2000 günlü, 
2000/68 sayılı Genelgenin 6.maddesiyle, bu konunun; bulundukları okul veya 
kurumda branşlarında açık öğretmen norm kadrosu bulunması durumunda öncelikle bu 
kadroyla ilişkilendirilecekleri, açık öğretmen norm kadrosu bulunmaması 
nedeniyle ilişkilendirilemeyenlerin ise diğer okul ve kurumlara atanacakları 
yolunda açıklama getirilmiştir. 
            Davacının … 
İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak aynı okula öğretmen 
olarak atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü işlemin iptali yolunda İzmir 3. İdare 
Mahkemesi'nce verilen 13.9.2000 günlü, E:1999/819, K:2000/525 sayılı kararın, 
Danıştay Beşinci Dairesinin 24.4.2001 günlü, E:2000/7040, K:2001/1534  sayılı  
kararıyla ve ''norm kadro içinde kalan müdür yardımcıları ve norm kadro fazlası 
davacı hakkında düzenlenmiş değerlendirme formları dikkate alınarak dava konusu 
işlemin irdelenmesi gerektiği'' gerekçesiyle bozulması üzerine bakılan davaya 
ait 24.8.2001 günlü işlemin tesis edildiği, sözü edilen bozma kararı üzerine 
İzmir 3.İdare Mahkemesinin 12.12.2001 günlü, E:2001/813, K:2001/1074 sayılı 
kararıyla 6.8.1999 günlü işlemin yeniden iptal edildiği, ancak bu kararın, 
''değerlendirme puanına göre en son sırada bulunan davacının norm kadro fazlası 
sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı'' gerekçesiyle 
Dairemizin 22.11.2005 günlü, E:2004/1123, K:2005/3712 sayılı kararıyla bozulduğu 
anlaşılmıştır.
            Bu durumda, 
davacının, … İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak aynı okula 
öğretmen olarak atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü işlem yürürlük kazandığından 
yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Genelge hükümlerine uygun olarak, anılan okulda 
kendi branşında (Sosyal Bilgiler) açık norm kadro olmaması nedeniyle ihtiyaç 
bulunan … İlköğretim Okulu Öğretmenliğine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde 
hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki 
isabet görülmemiştir.
            Açıklanan 
nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle İzmir 1. İdare 
Mahkemesi'nce verilen 15.2.2001 günlü, E:2001/764, K:2002/104 sayılı kararın 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası 
uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası 
gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar 
verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 20.1.2006 tarihinde 
oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2005/2279
Karar No   : 2005/4239
 
Özeti : Sicilinin olumsuz 
doldurulması için somut bir bilgi ve belge bulunmadığından objektif 
doldurulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme 
kararının bozulması gerektiği hakkında.
 
            Kararın 
Düzeltilmesini İsteyen ( Davacı): … 
            
Vekili                            : Av. …
            Karşı 
Taraf                    : İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü -
            
Vekili                            : Av. …
            İsteğin 
Özeti                : İzmir 3. İdare Mahkemesinin 30.9.2004 günlü, E:2004/891, 
K:2004/1248 sayılı kararının onanmasına  dair Danıştay İkinci Dairesince 
verilen  13.4.2005  günlü, E:2004/7958, K:2005/1299 sayılı kararın dilekçede 
yazılı nedenlerle düzeltilmesi  isteminden ibarettir.
            Cevabın 
Özeti               : Cevap verilmemiştir.
            Danıştay Tetkik 
Hakimi : Hasan Delice 
            
Düşüncesi                    : Karar düzeltme isteminin kabul  edilerek İdare 
Mahkemesi  kararının bozulması  gerektiği düşünülmektedir.
            Danıştay 
Savcısı           : Celalettin Yüksel
            
Düşüncesi                    : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen 
nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı 
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
            Dava, İzmir Su 
ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünde mühendis olarak görev yapan davacının 
olumsuz olarak düzenlenen 1999 yılı sicil raporunun iptali istemiyle açılmıştır.
            İzmir 3. İdare 
Mahkemesinin 30.9.2004 günlü, E:2004/891, K:2004/1248 sayılı kararıyla; 
davacının olumsuz doldurulan sicil hanelerinin, nitelikleri itibariyle gözlem ve 
kanaata dayalı cevapları gerektirmesi , davacının anılan yıl sicil raporunu 
düzenleyen 1. ve 2. sicil amirlerinin davacı hakkındaki gözlem ve kanaatleri ve 
davacının geçmiş yıl sicilinin de vasat  düzeyde düzenlenmiş bulunması 
karşısında, dava konusu sicilin olumsuz düzenlenmesinde hukuka ve sicillerin 
objektif düzenlenmesi gerektiği yolundaki ilkelere aykırılıktan söz 
edilemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
            Davacının 2002 
yılı sicilinin husumet sonucu keyfi biçimde düzenlendiğini ileri sürerek yaptığı 
temyiz başvurusu Danıştay İkinci Dairesinin 13.4.2005 günlü, E:2004/7958, 
K:2005/1299 sayılı kararı ile reddedilerek, kararın hukuk ve usule uygun olduğu 
gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
            Davacı; 
sicilinin sicil amirlerince şahsi kin ve husumet sonucu olumsuz olarak 
düzenlendiğini ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının 
bozulmasını istemektedir.
            Kararın 
düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama 
Usulü  Kanunu'nun 54. maddesinin 1/c fıkrası hükmüne uygun bulunduğundan karar 
düzeltme isteminin kabulü  ile Danıştay İkinci Dairesince verilen 13.4.2005 
günlü, E:2004/7958, K:2005/1299 sayılı karar kaldırılarak  uyuşmazlığın esası 
yeniden incelendi:
            657 sayılı 
Devlet Memurları Kanunu'nun 111. maddesinde, Devlet memurlarının ehliyetlerinin 
tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma 
veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca 
dayanak olduğu; 113. maddesinde, sicil amirlerinin belli zamanlarda 
düzenleyecekleri sicil raporlarında, memurların liyakat derecesini not esasına 
göre kıymetlendirerek tespit edecekleri; 115. maddesinde, sicil amirlerinin 
maiyetlerindeki memurların sicil raporları ile birlikte, bunların genel durum ve 
davranışları bakımından da olumlu ve olumsuz nitelikleri, kusur ve eksiklikleri 
hakkında  mütalaalarını  bildirecekleri;  119. maddesinde  de, sicil  
raporlarındaki  sicil  notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olanların 
olumlu sicil almış sayılacağı, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 60'ın 
altında olanların olumsuz sicil almış sayılacağı belirtilmiştir.
            657 sayılı 
Devlet Memurları Kanunu'nun 121. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan Devlet 
Memurları Sicil Yönetmeliği'nde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan 
Yönetmeliğin 17. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporunu doldurdukları her 
memuru;
            a) dış görünüşü 
(kılık, kıyafet),
            b) zeka derecesi 
ve kavrayış kabiliyeti,
            c) azim ve 
sebatkarlık, dürüstlük, sır saklamada güvenirlilik ve beşeri münasebetlerdeki 
başarısı,
            d) alkol, kumar, 
vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme, dedikodu yapma, 
kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy davranışları,
            bakımından genel 
bir değerlendirmeye tabi tutacakları, sicil döneminde edinilen bilgi ve 
müşahadelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme sonuçlarına göre 
memurların olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki 
düşüncelerin sicil raporunun şahsiyet değerlendirilmesine ait bölümüne ayrı ayrı 
açık ve gereğine göre kısa veya teferruatlı olarak yazılacağı, sicil amirlerinin 
memurların genel durum ve davranışları hakkındaki düşüncelerinin, not 
takdirlerinde dikkate alınacağı; 19. maddesinde, sicil amirlerinin sicil 
raporlarını itinalı, doğru ve tarafsız bir şekilde düzenlerken, Devlete sadakat 
ve bağlılığı, memuriyet sıfatının gerektirdiği şeref ve itibar ile hizmetlerin 
süratli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini, güvenilir ve yetenekli memurların 
yükselmelerini, diğerlerinin ise kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmaları 
gerektiğini esas alacakları; 20. maddesinde de, her derecedeki sicil amirlerinin 
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak 
memurlar hakkında sicil raporlarında yaptıkları değerlendirmelerin birbirinden 
bağımsız ve 16 ncı madde hükümlerine göre etkili ve geçerli olduğu hükme 
bağlanmıştır.
            Yukarıda 
belirtilen hukuki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, sicil raporları; her 
yıl için yeniden düzenlenen, ilgili memurun o yıl içindeki mesleki bilgisini, 
deneyimini, tutum ve davranışlarını yansıtan ve tüm bu hususların yetkili sicil 
amirlerince değerlendirilmesinden sonra oluşan bir hukuki belgedir. Sicil 
raporlarında ki kanaatin oluşmasına etki eden hususların somut bilgi ve belgeye 
dayandırılma zorunluluğu ise, "sicillerin objektifliği" ilkesinin sonucudur.
            Dava dosyasının 
incelenmesinden, davalı Genel  Müdürlüğün Arıtma Tesisleri  Daire Başkanlığına  
bağlı Ruhsat ve Denetim Şube Müdürlüğünde Çevre Mühendisi olarak görev yapan 
davacı hakkında 1997 yılında açılan soruşturma sonucu uyarma cezası verildiği, 
23.7.1997 günlü işlemle de Abone İşleri Daire Başkanlığına bağlı Atıksu 
Servisinde görevlendirildiği, bu işleme karşı açılan davada İzmir 1. İdare 
Mahkemesinin 24.3.1998 günlü, E:1997/633, K:1998/209 sayılı kararıyla  iptal 
edildiği ve bu kararında Danıştay Beşinci Dairesinin 17.9.1998 günlü, 
E:1998/1653, K:1998/2165 sayılı kararıyla onandığı, eski görevine iade edilen 
davacının 30.3.1998 günlü işlemle de Konak Bakım Onarım Şube Müdürlüğünde 
görevlendirilmesi  üzerine açtığı davada İzmir 3. İdare Mahkemesinin 8.10.1998 
günlü, E:1998/233, K:1998/784 sayılı kararıyla işlemin iptal edildiği,  diğer 
taraftan, davacı hakkında değişik sicil amirlerince düzenlenen 1998, 1997, 1996, 
ve 1995 yıllarına  ait sicil notlarının sırasıyla 64, 80, 80, 79 ve 79 olduğu, 
uyuşmazlık konusu 1999 yılı  sicil raporunu düzenleyen ve davacının 1 ve 2. 
sicil amirleri tarafından davacı hakkında düzenledikleri 1998 yılı sicil 
raporunda ise sırasıyla 79,3 ve 69 not verildiği anlaşılmaktadır.
            Bu durumda; 
davalı idarece dava konusu  işlemin gerekçesi  olarak ileri sürülen ve davacıya 
isnat edilen  eylemlerin 1997 ve 1998 yıllarına ait bulunması, bu eylemler 
nedeniyle tesis edilen görevlendirme işlemlerinin de mahkeme kararlarıyla iptal 
edilmesi ve 1999 yılı sicil raporunun  olumsuz düzenlenmesini hukuken geçerli  
kılacak herhangi bir somut bilgi ve belge de sunulmaması nedeniyle uyuşmazlık 
konusu sicilin hukuka ve sicilin objektif doldurulması gerektiği yolundaki 
ilkeye aykırı olarak düzenlendiği anlaşıldığından, aksi düşünceyle verilen İdare 
Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.
            Açıklanan 
nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İzmir 3. İdare Mahkemesince 
verilen 30.9.2004 günlü, E:2004/891, K:2004/1248 sayılı kararın 2577 sayılı 
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca 
bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve 
yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere 
dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 20.12.2005 tarihinde oyçokluğuyla 
karar verildi.
 
A Y R I Ş I K   OY
            İdare 
Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuka ve usule uygun olup, 
karar düzeltme isteminin reddedilerek Mahkeme kararının onanması gerektiği 
görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum. 
 
Ö?RETİM İŞLERİ
 
          T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas  No   : 2004/1650
Karar No   : 2006/527
 
Özeti : Anadolu Liselerine 
Öğretmen Atanmasına ilişkin 5.9.2001 günlü 82904 sayılı genelgesinin 2. 
paragrafı ile 3. paragrafının iptali hakkında.
 
            Davacı 
             : …
            Vekili 
               : Av. …
            
Davalı               : Milli Eğitim Bakanlığı / ANKARA
            İsteğin Özeti    
: Davacı, Milli Eğitim Bakanlığının "Anadolu Liselerine Öğretmen   Ataması"   
konulu   5.9.2001  günlü,  82904  sayılı  Genelgesinin  2. paragrafındaki 
".....  Anadolu   liseleri   öğretmen   kaynağı,   yönetmelikte belirtilen  
ölçütlere  göre  ihtiyacı  karşılayabilecek  sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b) 
yönetmeliğin 17. maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam  onayı ile  
yönetmeliğin  seçme  sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak 
üzere uygulanmamasına ...." cümlesi ile 3. paragrafındaki, "....., 1. 
31.12.1999  tarihi itibariyle bu okullarda kadrolu olarak görev yapmakta iken 
(c) Yönetmelik gereğince norm kadro ile ilişkilendirilemeyenler (Norm kadro  
fazlası  durumunda bulunanlar), ilgi  (b)  Yönetmeliğin  yürürlüğe girdiği 
1.1.2000 tarihinden önce kadrolu olarak görev yapıp, bu tarihten önce  bu  
okullardan  ayrılanlar  ...... öncelik  hakkına  sahip  olmak  üzere ......, 2. 
30 Eylül 2001 tarihi itibariyle Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl 
öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil notu ortalaması 90 ve yukarı 
olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet  yılı için bir puan eklenmek 
suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak" cümlesinin iptalini 
istemektedir.
            Savunmanın 
Özeti        : Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı her türdeki Anadolu Liselerinde 
eğitim-öğretim hizmetlerinin en etkin ve verimli şekilde yürütülmesi bakımından, 
bu okullarda görev alacak öğretmenlerin nitelikleri, seçimi, atama ve yer 
değiştirmelerine ilişkin usul ve esasların Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı 
Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelikle 
düzenlendiğini, anılan Yönetmeliğin 17/3 ve 24. maddeleri uyarınca Bakanlığa 
verilen yetkiye dayanılarak acil ve zorunlu ihtiyaç nedeniyle  çıkarılan 
genelgenin mevzuata aykırı olmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği 
savunulmaktadır.
            Danıştay Tetkik 
Hakimi : Hasan Delice
            
Düşüncesi                     : Uyuşmazlık konusu genelge hükümlerinin Milli 
Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına 
İlişkin Yönetmelikle öngörülen sınav usulünü ortadan kaldırması nedeniyle, 
anılan Yönetmeliğe aykırı genelge hükümlerinin iptali gerektiği düşünülmüştür.
            Danıştay 
Savcısı           : Saadet Ünal
            
Düşüncesi                    : Davacı, Milli Eğitim Bakanlığının "Anadolu 
Liselerine Öğretmen Ataması" konulu 5.9.2001 günlü, 82904 sayılı Genelgesinin 2. 
paragrafındaki".... Anadolu liseleri öğretmen kaynağı, yönetmelikte belirtilen 
ölçütlere göre ihtiyacı karşılayabilecek sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b) 
yönetmeliğin 17. maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam onayı ile 
yönetmeliğin Seçme Sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına  mahsus olmak  
üzere uygulanmasına..."cümlesi ile  3. paragrafındaki,"....1-31.12.1999 tarihi 
itibariyle bu okullar da kadrolu olarak görev yapmakta iken (c) Yönetmelik 
gereğince norm kadro ile ilişkilendirilemeyenler (norm kadro fazlası durumunda 
bulunanlar), ilgi (b) Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce 
kadrolu olarak görev yapıp, bu tarihten önce bu okullardan ayrılanlar.... 
öncelik hakkına sahip olmak üzere .......... 2,30 Eylül 2001 tarihi itibariyle 
Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil 
notu ortalaması 90 ve yukarı olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet yılı 
için bir puan eklenmek suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak" 
cümlesinin iptalini istemektedir.
            Yasaların 
uygulanmasını göstermek içine çıkartılan tüzük, yönetmelik ve talimatların 
dayalı oldukları yasalara aykırı düzenlemeler öngöremeyecekleri İdare hukukunun 
ilkelerindendir.
            Milli Eğitim 
Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseliri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına ilişkin 
Yönetmelik hükümlerine göre, anadolu lisesi öğretmenliğine atamaların sınavla 
yapıldığı; sınav sonuçlarının 5 yıl süreyle geçerli olduğu; daha önce bu 
okullarda görev yapmakta iken herhangi bir nedenle bu Yönetmeliğin yürürlüğe 
girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanların da, söz konusu 
Yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sınava tabi tutulmaları 
gerektiği; dava konusu genelgeyle ise, Yönetmeliğin Seçme sınavına yönelik 
hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak üzere uygulanmamasına karar verildiği; 
2000 yılında yapılan sınavı kazananlarda dahil olmak üzere belli nitelikleri 
taşıyanlara öncelik tanımak suretiyle anadolu liselerine sınavsız öğretmen atama 
usulünün getirildiği; davacının 2000 yılında yapılan sınavı kazandığı, ancak 
tercih ve norm kadro durumuna göre o yıl atamasının yapılamadığı; sınavı 
kazanmış olması nedeniyle 5 yıl tercihte bulunma hakkına sahip olan ilgilinin 
atanmak istediği okula kendisinin değil, daha önce anadolu lisesinde görev 
yapmış bir öğretmenin atandığı anlaşılmaktadır.
            Milli Eğitim 
Bakanlığı Anadolu liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin 
Yönetmelik Resmi Gazetede yayınlanmamış ise de, davalı idare Anadolu liselerine 
öğretmen atamalarına ilişkin düzenlemeyi yönetmelik düzeyinde 
gerçekleştirmiştir. Bundan kısa bir süre önce çıkartılan dava konusu genelge 
ise, yönetmelik hükümlerinin uygulanmasını askıya almış; Yönetmelikle getirilen 
sistemin temel unsuru olan sınav usulü ortadan kaldırılmış ve yapılan 
uygulamanın da genelgede belirtilen öncelik sıralamasına koşut bir biçimde 2000 
yılındaki sınavı kazananların haklarını ihlal edici bir nitelik taşıdığı 
görülmüştür.
            Bu durumda, 
normlar hiyerarşisinde daha alt sırada bulunan bir genelgeyle yönetmelik 
hükümlerinin askıya alınması ve Yönetmeliğin koruduğu hakların gözardı 
edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
            Açıklanan 
nedenlerle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı 
düşünülmüştür.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
            Hüküm veren 
Danıştay  İkinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
            Dava, Milli 
Eğitim Bakanlığının "Anadolu Liselerine Öğretmen   Ataması"   konulu   5.9.2001  
günlü,  82904  sayılı  Genelgesinin  2. paragrafındaki ".....  Anadolu   
liseleri   öğretmen   kaynağı,   yönetmelikte belirtilen  ölçütlere  göre  
ihtiyacı  karşılayabilecek  sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b) yönetmeliğin 17. 
maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam  onayı ile  yönetmeliğin  seçme  
sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak üzere uygulanmamasına 
...." cümlesi ile 3. paragrafındaki, "....., 1. 31.12.1999  tarihi itibariyle bu 
okullarda kadrolu olarak görev yapmakta iken (c) Yönetmelik gereğince norm kadro 
ile ilişkilendirilemeyenler (Norm kadro  fazlası  durumunda bulunanlar), ilgi  
(b)  Yönetmeliğin  yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce kadrolu olarak 
görev yapıp, bu tarihten önce  bu  okullardan  ayrılanlar  ...... öncelik  
hakkına  sahip  olmak  üzere ......, 2. 30 Eylül 2001 tarihi itibariyle 
Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil 
notu ortalaması 90 ve yukarı olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet  yılı 
için bir puan eklenmek suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak" 
cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
            1999/Aralık 
tarihli ve 2507 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinde yayımlanan 
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve 
Atamalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre, Anadolu lisesi öğretmenliğine 
atamaların sınavla yapıldığı; sınav sonuçlarının 5 yıl süreyle geçerli olduğu; 
daha önce bu okullarda görev yapmakta iken herhangi bir nedenle bu Yönetmeliğin 
yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanların da, 
söz konusu Yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sınava tabi 
tutulmaları gerektiği; dava konusu genelgeyle ise, Yönetmeliğin seçme sınavına 
yönelik hükümlerinin 2001 yılına  mahsus olmak üzere uygulanmamasına karar 
verildiği; 2000 yılında yapılan sınavı kazananlar da dahil olmak üzere belli 
nitelikleri taşı
imar hukukcusu
 
Türkiyenin imar hukukcusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-09 (3091 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |