imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştay VergiDava Daireleri Kurulu içtihatları (113 nolu Danıştay Dergisi- imar, imar hukuku) 79
imar hukuku



Türkiyenin imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 10

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARLARI

 

BELEDİYE GELİRLERİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2005/232

Karar No: 2006/9

 

Özeti : Tükettiği elektriği kendisi üreten şirketler için elektrik tüketim vergisinin matrahında, TEDAŞ'ın üçüncü kişilere satış fiyatının esas alınmasının hukuka uygun olmadığı hakkında.

 

            Temyiz Eden     : … Sınai ve Tıbbi Gazlar İstihsal Endüstrisi Anonim Şirketi

            Vekili                : Av. …

            Karşı Taraf        : Bayırköy Belediye Başkanlığı - Bayırköy/BİLECİK

            İstemin Özeti    : Yükümlü şirket adına 2002 Ağustos dönemi için elektrik tüketim vergisi salınmıştır.

            Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi 26.6.2003 günlü ve E:2003/61, K:2003/706 sayılı kararıyla; yükümlü şirket tarafından uyuşmazlık döneminde, bizzat üretilip kendi tesislerinde kullanılan elektrik nedeniyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatı esas alınarak beyanda bulunduğu, davalı belediye başkanlığı tarafından ise, TEDAŞ'ın üçüncü şahıslara uyguladığı satış fiyatı esas alınarak, iki fiyat arasındaki farka isabet eden elektrik tüketim vergisinin yükümlü şirketten istenildiği, 18.5.2000 tarih ve 2000/743 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve Türkiye Elektrik Üretim İletim Anonim Şirketi ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Dışındaki Kuruluşlara Elektrik Enerjisi Üretim Tesisi Kurma ve İşletme İzni Verilmesi Esaslarını Belirleyen Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin (g) bendinin 10 uncu paragrafında yer alan, otoprodüktör ve/veya otoprodüktör grubu şirketlerin, faaliyet gösterdikleri bölge içinde TEAŞ, TEDAŞ, bağlı ortaklıkları veya görevli şirketler ile enerji satış anlaşması imzalayacakları, otoprodüktör ve/veya otoprodüktör grubu şirketlerin TEAŞ, TEDAŞ, bağlı ortaklıklar veya görevli şirketler enerji alışverişi konusunda mahsuplaşma yapacakları, mahsuplaşılan enerji için tarafların Bakanlıkça belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatı üzerinden karşılıklı olarak fatura düzenleyecekleri hükmünün, sadece mahsuplaşma yapılırken otoprodüktör enerji satış fiyatının esas alınmasını kabul ettiği, uyuşmazlık konusu olayda ise, davacı şirketçe üretilerek kendi tesislerinde kullanılan enerjinin otoprodüktör enerji satış fiyatı ile ilgisinin bulunmadığı, bu durumda, davalı belediye sınırları ve mücavir alan dahilinde tüketilen elektrik için ilgili dönem itibarıyla TEDAŞ tarfından belirlenen fiyat uygulanmak suretiyle bulunan matrah farkına bağlı olarak tarh edilen elektrik tüketim vergisinde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

            Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 21.12.2004 günlü ve E:2003/3292, K:2004/6842 sayılı kararıyla; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 34 ve 37 nci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, genel olarak elektriği kendisi üretmeyip, tüketeceği elektriği TEDAŞ'tan satın alan kişi ve kurumlar açısından elektrik tüketim vergisinin matrahının TEDAŞ'ın satış fiyatı olduğunun açık olduğu, fakat davacı şirket gibi kendi tesislerinde ürettiği elektriği yine kendi üretim tesislerinde kullanan otoprodüktör şirketlerin elektrik tüketim vergisi matrahının ne olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmadığı, ancak tükettiği elektriği kendisi üreten davacının elektrik alış fiyatının, ürettiği elektriğin birim maliyet fiyatı olacağından ve bu fiyata en yakın fiyat, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca otoprodüktör enerji satış fiyatı olarak belirlendiğinden, bu tip firmalar açısından elektrik tüketim vergisine esas alınacak matrahın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca belirlenen otoprodüktör firmaların TEDAŞ'a enerji satış fiyatı olmasının, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu yolundaki genel vergi hukuku prensibi ile hak ve nasafet ilkelerine uygun düşeceği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

            Bozma kararına uymayan Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi 29.4.2005 günlü ve E:2005/295, K:2005/182 sayılı kararıyla, davanın reddi yolundaki kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş, kendisi tarafından üretilerek üretim faaliyetinde kullanılan elektriğin tüketim vergisine esas matrahının TEDAŞ'ın üçüncü şahıslara satış fiyatı olmayıp, maliyet fiyatına en yakın değer olan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatı olması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti        : Savunmada bulunulmamıştır.

            Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Yakup KAYA'nın Düşüncesi: Danıştay 9. Dairesinin esas karardaki bozma nedenleri doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu mahkeme ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Kendi tesislerinde üreterek üretim faaliyetinde kullandığı elektrik enerjisine ait elektrik tüketim vergisi matrahını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatını esas alarak hesaplayıp beyan eden davacı adına, TEDAŞ'ın üçüncü şahıslara uyguladığı satış fiyatını matraha esas alarak iki fiyat arasındaki farka isabet eden miktarda elektrik tüketim vergisi salınması üzerine açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.

            2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 34 üncü maddesinde; belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketiminin elektrik ve havagazı tüketim vergisine tabi olduğu, 37 nci maddesinde ise, verginin matrahının tüketilen elektriğin satış bedeli olduğu hükme bağlanmıştır.

            Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, tüketeceği elektriği TEDAŞ'tan satın alan kişi ve kurumlar açısından elektrik tüketim vergisinin matrahının, TEDAŞ'ın satış fiyatı olduğu açıktır. Ancak, kendi tesislerinde ürettiği elektrik enerjisini yine kendi tesislerindeki üretim açısından girdi olarak kullanan otoprodüktör şirketlerin tükettikleri elektrik enerjisinin matrahının ne olacağı Kanunda açıkça düzenlenmemiştir.

            Diğer taraftan, Türkiye Elektrik Üretim İletim Anonim Şirketi ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Dışındaki Kuruluşlara Elektrik Enerjisi Üretim Tesisi Kurma ve İşletme İzni Verilmesi Esaslarını Belirleyen Yönetmelik'in "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde; otoprodüktörün, kendi faaliyet alanlarının enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin (g) bendinde belirtilen şartları taşıyan üretim tesisi kurup elektrik üreten tüzel kişileri ifade ettiği, aynı bendin 10 uncu paragrafında, otoprodüktör ve/veya otoprodüktör gurubu şirketlerin, faaliyet gösterdikleri bölge içinde TEAŞ, TEDAŞ'a bağlı ortaklıklar veya görevli şirketler ile Enerji Satış Anlaşması imzalayacakları, otoprodüktör ve/veya otoprodüktör gurubu şirketlerin TEAŞ, TEDAŞ'a bağlı ortaklıklar veya görevli şirketlerin enerji alışverişi konusunda enerji mahsuplaşması yapacakları, mahsuplaşılan enerji için tarafların Bakanlıkça belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatı üzerinde karşılıklı olarak fatura düzenleyecekleri hükme bağlanmıştır.

            Yönetmelik hükümlerinin incelenmesinden, ürettikleri elektrik enerjisini TEDAŞ'a veya kendi konumlarındaki otoprodüktör firmalara veren şirketlerin bu satış veya mahsuplaşmaları Bakanlıkça belirlenen otoprodüktör enerji satış fiyatı üzerinden fiyatlandıracaklarına ilşkin hükmü ile, otoprodüktör şirketlerin TEDAŞ'a elektrik satış fiyatlarının, genel olarak TEDAŞ'ın üçüncü şahıslara sattığı fiyattan farklı ve daha düşük bir fiyata satacakları düzenlenmek suretiyle üçüncü şahıslara TEDAŞ tarafından yapılan satışlar ile otoprodüktör firmalarca TEDAŞ'a yapılan satışlara ilişkin fiyatlar birbirinden ayrılmıştır. Yönetmelikte kendi tesislerinde elektrik üreterek bu elektriği sadece kendi üretim faaliyetinde kullanan otoprodüktör şirketler hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bunların ürettiği elektriğin kendileri açısından alış fiyatı, üretilen elektriğin birim maliyet fiyatına isabet edeceğinden ve bu fiyata en yakın fiyat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca otoprodüktör enerji satış fiyatı olarak belirlenen fiyat olabileceğinden, elektrik tüketim vergisi matrahına bu fiyatın esas alınması uygun olacaktır.

            Davacının, tükettiği elektrik enerjisini TEDAŞ'tan satın almadığı halde kullandığı elektrik bedelinin TEDAŞ'ın üçüncü kişilere satış fiyatı esas alınarak saptanması ve buna göre tarhiyat yapılması, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olması karşısında, hak ve nasafet ilkelerine de uygun düşmediğinden, aksi yolda verilen ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle, Eskişehir 1.Vergi Mahkemesinin 29.4.2005 günlü ve E:2005/295, K:2005/182 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 27.1.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I   O Y

            Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, aksi yolda verilen karara katılmıyoruz.

 

DAMGA VERGİSİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2006/26

Karar No: 2006/93

 

Özeti : İhaleyi yapan kurum tarafından davacının istihkakından kesilerek vergi dairesine ödenen damga vergisinin ret ve iadesi istemiyle açılan davayı görevinde gören vergi mahkemesi ısrar kararında, ısrar  hükmü yönünden hukuka aykırılık görülmediği, esasa yönelik temyiz incelemesinin görevli dairece yapılması gerektiği hakkında.

 

            Temyiz Eden     : Doğanbey Vergi Dairesi Müdürlüğü - ANKARA

            Karşı Taraf        : … İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

            Vekili                : Av. …

            İstemin Özeti    : Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünden ihale ile alınan dekapaj işinin sözleşme hükümleri doğrultusunda artırılması üzerine, davacının istihkakından kesilerek vergi dairesine ödenen damga vergisinin ret ve iadesi istemiyle dava açılmıştır.

            Ankara 1.Vergi Mahkemesi 5.11.2001 günlü ve E:2001/490, K:2001/903 sayılı kararıyla; ihalesi yapılmış bir işin devamı sırasında sözleşmede yer alan bir maddeye istinaden, ihaleyi veren kurumun yönetim kurulu kararı ile ilave dekapaj işinin üstlenildiği, yeni bir ihale yapılmadığından ve yeni bir kağıt düzenlenmediğinden,  Damga Vergisi Kanununa bağlı (1) sayılı tablonun II/2 nci maddesine göre damga vergisi tahsilinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle verginin ret ve iadesine karar vermiştir.

            Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 28.4.2005 günlü ve E:2002/785, K:2005/829 sayılı kararıyla; Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılan dekapaj işi için anılan Kurumla davacı Şirket arasında 12.3.1999 günlü sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 18'inci maddesi uyarınca 6.000.000 metreküp dekapaj işinin de davacı Şirketçe yapılmasının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulunun 4.4.2001 günlü kararı ile uygun görülmesi üzerine 5.4.2001 tarihli protokolün imzalandığı, artırılan iş miktarı nedeniyle binde 4,5 oranında hesaplanan damga vergisinin, adı geçen Kurum tarafından davacı Şirketin istihkakından kesilerek beyan edilip ödendiği, davacı Şirketçe, ortada yeni bir ihale kararı olmadığından damga vergisi doğmadığı iddiası ile, bu verginin iadesi istemiyle dava açıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci, 377 nci ve 378 inci maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü, 24 üncü ve 19 uncu maddelerinde yer alan hükümlere göre, damga vergisinde kağıdı imzalayan olarak belirlenen mükellef sözleşme ile değiştirilemeyeceği gibi, beyana dayanan vergi tarh ve tahakkuk işlemlerinin, beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması hali dışında, idari davaya konu edilemeyeceği, olayda, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, davacı Şirketin istihkakından keserek vergi dairesine ödediği damga vergisi, istihkakın ödenmesinde kullanılan kağıtlara ait bir vergi olmadığından, Damga Vergisi Kanununun 19'uncu maddesinde düzenlenen istihkakta kesinti şekliyle ödeme niteliği taşımadığı, anılan Kurum, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 24'üncü maddesi hükmü uyarınca, ileride doğması olası sorumluluğunu gidermek amacıyla, söz konusu işlemlere ilişkin damga vergisinin tamamını davacı Şirketin istihkakından keserek, kendi adına ve ihtirazi kayıt koymaksızın beyan ederek ödediğinden; ortada idari davaya konu edilmesi olanaklı bir vergilendirme işlemi mevcut olmadığı, dolayısıyla, beyan sahibi tarafından idari davaya konu edilmesine olanak bulunmayan böyle bir işlemin, aralarında yaptıkları (açık ya da kapalı, sözlü veya yazılı) sözleşmeye dayanarak muhatap olmayanlar tarafından dava konusu edilebileceğinin kabul edilemeyeceği, eğer, söz konusu meblağ, davacı Şirketten, Kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiş ise, bu durumun, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün davacı Şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiğini göstereceği, sebepsiz zenginleşmeden doğan uyuşmazlıkların, adli yargı yerinde, Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebileceği, sebepsiz zenginleşilen para ile vergi borcunun ödenmiş olmasının, aleyhine sebepsiz zenginleşilen tarafa, muhatabı olmadığı söz konusu vergilendirme işleminin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkı vermeyeceği, bu nedenle incelenmeksizin reddi gereken davada, işin esasına girilerek karar verilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

            Bozma kararına uymayan Ankara 1.Vergi Mahkemesi 28.9.2005 günlü ve E:2005/1328, K:2005/1130 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, dava konusu ihtilafta sorumlu durumunda olan Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, davaya konu olan miktarı makbuz karşılığı ve "… İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi karar pulu oluru fir. tahsil olunan" açıklaması ile davacı şirketin istihkakından keserek davalı idareye ödediği, damga vergisinin mükellefinin davacı şirket, sorumlusunun ise Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü olduğu, davacının rızaen ödemesinin söz konusu olmadığı, haksız olarak kendisinden tahsil edilip idareye yatırılan bir bedel olduğunu düşünerek açtığı davanın, ihtisas mahkemesi olan vergi mahkemesinde görüşülebileceği, davacının ihtirazi kayıt koyma imkanı olmadığı gibi Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu üzerinde kalan bir para da mevcut olmadığından sebepsiz zenginleşmeden de söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü yolundaki kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, söz konusu verginin tahsilinde yasal düzenlemeye aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti        : Savunmada bulunulmamıştır.

            Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri  sürülen iddialar temyize konu  kararın ısrar hükmü yönünden bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, işin esasına yönelik temyiz incelemesi henüz yapılmadığından, dosyanın temyiz istemini incelemekle görevli Danıştay Yedinci Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı H.Hüseyin TOK'un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünden ihale ile alınan dekapaj işinin sözleşme hükümleri doğrultusunda artırılması üzerine kurum tarafından davacının istihkakından binde 4,5 oranında kesilerek vergi dairesine ödenen damga vergisinin ret ve iadesi istemiyle açılan davayı kabul ederek söz konusu verginin ret ve iadesine karar veren vergi mahkemesi ısrar kararı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.

            488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu kurala bağlanmıştır.

            Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu tarafından, davacının istihkakından kesilen damga vergisi davalı idareye ödenmiş olduğundan, ihtilafın çözümü, damga vergisi açısından vergiyi doğuran olay bulunup bulunmadığı ve vergiyi doğuran olay varsa mükellefinin kim olduğunun belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde, vergi mahkemelerinin, genel bütçeye il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harç ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümlemekle görevli olduğu kurala bağlanmış olduğundan, kendisinden haksız vergi alındığını iddia eden davacının açtığı davayı inceleyen vergi mahkemesi ısrar kararında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

            Ancak mahkemece verilen ilk karar, mahkemenin görevinde olmadığından davanın incelenmeksizin reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olup, işin esasına girilerek temyiz incelemesi yapılmamış olduğundan, esasa ilişkin temyiz isteminin ilk derece yargı yerlerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince sonuçlandırılması gerekmektedir.

            Bu nedenlerle, temyize konu kararda ısrar hükmü yönünden hukuka aykırılık bulunmadığına, davanın esasına ilişkin temyiz incelemesi için dosyasının Danıştay Yedinci Daire Başkanlığına gönderilmesine, 14.4.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I   O Y

            Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

 

KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2005/211

Karar No: 2006/102

 

Özeti : İhtiyati haciz işleminin iptali istemiyle açılan davanın, tarhiyata karşı açılan davadan bağımsız ve işlemin tesis edildiği andaki hukuki duruma göre incelenmesi gerektiği hakkında.

 

            Temyiz Eden     : Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü - İSTANBUL

            Karşı Taraf        : … Konfeksiyon Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

            Vekili                : Av. …

            İstemin Özeti    : Davacı şirketin 2001 ve 2002 yılı işlemlerinin incelenmeye başlanılması üzerine tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

            İstanbul 4.Vergi Mahkemesi 26.1.2004 günlü ve E:2003/1574, K:2004/166 sayılı kararıyla; 4811 sayılı Vergi Barışı Yasasının yürürlüğe girdiği tarihten önce davacı şirket hakkında 2001 ve 2002 yıllarına ilişkin vergi incelemesi başlatıldığı, inceleme sonuçlanmadan 4811 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle 1998-2001 yılları için matrah artırımında bulunulduğu, inceleme sonucunda ise yükümlü şirketin 2001 yılında indirim konusu yaptığı bazı katma değer vergilerini içeren faturaların sahte olduğunun tespit edildiğinden bahisle 2001/Aralık döneminden 2002 yılına devreden katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle dava konusu ihtiyati haczin dayanağı olan cezalı tarhiyatların yapıldığı, bu tarhiyatlara karşı açılan davada Mahkemelerinin 26.1.2003 günlü ve E:2003/1573, K:2004/165 sayılı kararıyla, davacı şirketin matrah artırımında bulunduğu dönem için inceleme yapılamayacağı ve sözkonusu dönem kayıtları esas alınarak tarhiyat yapılmasının mükerrer vergilendirme  yaratacağı, bu durumun 4811 sayılı Yasanın matrah artırımına ilişkin hükümleri ile sağlanmak istenen amaca ve vergilendirme ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle cezalı tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiş olduğundan, dava konusu ihtiyati haczin dayanağı vergi ve cezaların kaldırılması nedeniyle dayanağı kalmayan ihtiyati haciz kararının iptaline karar vermiştir.

            Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 22.12.2004 günlü ve E:2004/1193, K:2004/6901 sayılı kararıyla; 4811 sayılı Yasanın 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında katma değer vergisi mükelleflerinin; her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dahil) beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden Şubat 2003 sonuna kadar idareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri halinde, bu mükelleflerin nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılamayacağının hükme bağlandığı, aynı maddenin 7 nci fıkrasında ise; artırımda bulunulan yıllarla ilgili olarak kendileri hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak üzere, inceleme ve tarhiyat hakkının saklı olduğu düzenlemesinin yer aldığı, bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, yükümlülerin artırımda bulundukları yıllarla ilgili olarak sonradan vergi incelemesi ve tarhiyat yapılamayacağı anlaşılmaktaysa da, bunlar hakkında artırımda bulundukları yılların Aralık ayından bir sonraki yıla devreden katma değer vergileriyle sınırlı olmak üzere inceleme ve buna bağlı olarak tarhiyat yapılabileceği hususunun açık bulunduğu, bu durumda, olayda, en son 2001 yılı için artırımda bulunan yükümlü şirketin bu yılın Aralık ayından sonraki döneme devreden katma değer vergisinin sahte fatura kullanımı nedeniyle azaltılması suretiyle bir sonraki yılın muhtelif dönemleri için cezalı tarhiyat yapılabileceğinden, mahkemece  ihtiyati hacze ilişki bu davanın işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararı bozmuştur.

            Bozma kararına uymayan İstanbul 4.Vergi Mahkemesi 15.4.2005 günlü ve E:2005/573, K:2005/726 sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen kararın, ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için teminat altına alınması gereken bir amme alacağı bulunması gerektiği ve amme alacağının terkinine hükmedilmesi nedeniyle ihtiyati haczin de iptali gerektiği gerekçesine dayalı olduğu, dolayısıyla bozma kararında belirtilen inceleme ve tarhiyat yapılabileceği ve işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği yönündeki gerekçeye katılma imkanı bulunmadığı gibi, katma değer vergisi yönünden davanın kabulü ile cezalı tarhiyatın terkini yolundaki kararın bozulması üzerine ilk kararda ısrar edilerek vergi ve cezanın kaldırılmasına karar verilmesi nedeniyle, dava konusu ihtiyati haczin dayanağı kalmadığından iptali gerektiği gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş, yapılan işlemlerde yasaya aykırılık olmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti        : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

            Danıştay Tetkik Hakimi Özlem ULAŞ'ın Düşüncesi: Israr kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Buket ORAL'ın Düşüncesi: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22.12.2004 tarih ve E:2004/1193, K:2004/6901 sayılı bozma kararının dayandığı gerekçe karşısında temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            2001 ve 2002 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2002 yılının Temmuz ila Kasım dönemleri için re'sen salınan vergi zıyaı cezalı katma değer vergisi nedeniyle davacı şirket adına tesis edilen 26.8.2003 günlü ve 2003-147 sayılı ihtiyati haciz kararının iptali yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmiştir.

            6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin (1) işaretli bendinde; 9 uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip  haller mevcut ise ihtiyati haczin, hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme iadesinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal uygulanacağı düzenlemesi yer almış, aynı Kanunun 9 uncu maddesinde de, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca ceza kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği öngörülmüştür.

            6183 sayılı Kanunun kamu alacağının korunması ile ilgili hükümleri kapsayan Birinci Kısmının İkinci Bölümünde yer alan teminat istenmesi, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk müesseseleri, henüz kamu alacağı olma niteliği kazanmamış vergi ve cezaların, tahakkuk ettikleri tarihte karşılaşılabilecek tahsil imkansızlığına bir önlem olarak öngörülmüştür. Dolayısıyla özel kanunlara göre henüz tahakkuk etmemiş vergi ve cezalar hakkında, kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla öngörülen teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacze karşı açılacak davaların, dava konusu edilmekle tahsili duran vergi ve cezalar hakkında yapılacak yargılamadan ayrı ve bağımsız olarak incelenmesi ve hukuka uygunluk denetiminin de, tedbir mahiyetinde tesis edilen işlemin tesis edildiği andaki hukuki duruma göre yapılması gerekmektedir.

            Bu durumda, dava konusu ihtiyati haciz kararı hakkında, belirtilen esaslar doğrultusunda bir inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, vergi mahkemesince, ihtiyati haciz işlemi ile teminat altına alınmak istenen amme alacağının Mahkemelerince terkinine hükmedilmiş olması nedeniyle ihtiyati haczin de iptali gerektiği gerekçesiyle ısrar kararı verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 4.Vergi Mahkemesinin 15.4.2005 günlü ve E:2005/573, K:2005/726 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 14.4.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2005/308

Karar No: 2006/36

 

Özeti : Kesinleşmiş kamu alacağının tahsili amacıyla müteselsil sorumlu sıfatıyla ticaret borsası adına ödeme emri düzenlenebilmesi için ihbarname düzenlenmesine gerek bulunmadığı hakkında.

 

            Temyiz Edenler : 1- Şükrü Kanatlı Vergi Dairesi Müdürlüğü -Antakya/HATAY

                                      2- Antakya Ticaret Borsası

                                      Vekili: Av. …

            İstemin Özeti    : Çırçır ve prese fabrikası işleten … Çırçır ve Presecilik  Limited Şirketi tarafından Ekim 1996 döneminde müstahsilden satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilip beyan edilmesi gereken gelir (stopaj) vergisi ve fon payının beyan edilmemesi ve ödenmemesi üzerine söz konusu vergilerle bunlara ilişkin ceza ve gecikme faizinden, zirai ürün alışlarını tescil eden davacı ticaret borsasının müteselsilen sorumlu olduğu görüşüyle ödeme emri düzenlenmiştir.

            Hatay 1.Vergi Mahkemesi 25.7.2002 günlü ve E:2001/407, K:2002/203 sayılı kararıyla; kotasyona tabi olan ve belli bir miktardan fazla tarım ürününü üreticiden satın alan tüccarın, bu alım satımı ticaret borsasında tescil ettirmek zorunda olduğu, 164 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4'üncü bölümünün ilk paragrafının, 213 sayılı Kanunun 11'inci maddesinin altıncı fıkrasında da öngörülen yetkiye dayanarak, böyle bir alım satımın ticaret borsasında tescili sırasında müstahsil fişinin usulüne uygun düzenlenmiş ve Gelir Vergisi Kanununda yer alan kurallar gereği gelir vergisi kesintisinin yapılmış olmasının borsa yetkililerince aranmasını öngördüğünü, bu araştırma ve gereğinin yerine getirilmemesine karşın tescilin yapılmış olması halinde, borsaları da alıcı tüccarla birlikte müteselsilen sorumlu tutan bir düzenleme getirdiği, henüz beyanname verme süresi dolmamışken yapılan tescil sırasında borsaların beyannamenin düzenlenmiş ve ilgili vergi dairesine verilmiş olmasını aramaları düşünülemeyeceğinden, tebliğin bu paragrafında öngörülen sorumluluğu, tevkifatın yapılmasıyla sınırlı kabul etmek gerektiği, bununla birlikte, Borçlar Kanununun 141'inci ve 142'nci maddeleri karşısında alacaklı vergi dairesinin tarhiyat safhasından itibaren her aşamada müteselsilen sorumlulardan sadece birine vergi alacağının tahsili için başvuracağı sonucuna varıldığı, olayda, asıl borçlu yönünden yapılan tarhiyatın yargı kararıyla kesinleşmesi nedeniyle tahsil edilebilir hale gelen kamu alacağının, müteselsil sorumluluğu bulunan davacı borsadan doğrudan ödeme emri ile istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak 164 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4'üncü bölümünün ikinci paragrafına göre tahsil edilemeyen gelir (stopaj) vergisi üzerinden kesilen ağır kusur cezasından davacı borsanın müteselsil sorumlu tutulmasında kanuna ve cezaların şahsiliği ilkesine uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, ödeme emrinin ağır kusur cezasına ilişkin kısmının iptaline; davanın ödeme emrinin gelir (stopaj) vergisi, fon payı ve gecikme faizine ilişkin kısmının reddine, karar vermiştir.

            Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 4.3.2004 günlü ve E:2002/3510, K:2004/643 sayılı kararıyla; vergilendirmeye ilişkin işlemlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ihbarname kuralına göre takip edileceği, tescil ettiği zirai ürün alımları üzerinden tevkif edilip beyanı gereken, ancak beyan edilip ödenmeyen vergiden müteselsil sorumlu tutulan, iddia ve savunmalarını idareye karşı ileri sürmek hak ve yetkisine sahip olan ticaret borsasının bu olanağı kullanabilmesinin, söz konusu sorumluluğu nedeniyle, verginin tarh ve tahakkuku anından itibaren takibi ile mümkün olabileceği, uyuşmazlıkta, beyan edilmeyen ve ödenmeyen vergiler ile bunlara ilişkin ceza ve gecikme faizinden müteselsilen sorumlu tutulan ticaret borsasına, öncelikle vergi ve ceza ihbarnamesiyle söz konusu alacakların bildirilmesi gerekirken, doğrudan ödeme emriyle istenmesinde yasaya uygunluk bulunmadığından, aslı borçlu adına yapılan tarhiyatın kesinleşmesi nedeniyle tahsil edilebilir hale gelen kamu alacağının müteselsil sorumlu bulunan ticaret borsasından doğrudan ödeme emriyle istenebileceği yolunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı, davalı idarece ileri sürülen iddiaların kararın idare lehine bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin reddine,davacı temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

            Vergi dairesi müdürlüğünün kararın düzeltilmesi istemi, Danıştay Üçüncü Dairesinin 16.2.2005 günlü ve E:2004/1533, K:2005/396 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

            Bozma kararına uymayan Hatay 1.Vergi Mahkemesi 31.5.2005 günlü ve E:2005/262, K:2005/198 sayılı kararıyla, ilk kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı taraflarca temyiz edilmiş; vergi dairesi müdürlüğünce, ağır kusur cezasına ilişkin hüküm fıkrasının yasaya aykırı olduğu; davacı ticaret borsasınca, ihbarname gönderilmeksizin ödeme emri tebliğ edilemeyeceği, Tebliğin düzenlemesinde sadece vergiden sorumluluk hususu belirtildiğinden, fon payı ve gecikme faizinden sorumluluklarının söz konusu olamayacağı, yargılama giderleri dağıtımının da hakkaniyete uygun yapılmadığı, ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti        : Taraflarca savunma verilmemiştir.

            Danıştay Tetkik Hakimi Özlem ULAŞ'ın Düşüncesi: Ödeme emrinin ağır kusur cezasına ilişkin kısmının iptaline yönelik hüküm fıkrası kesinleşmiş olduğundan, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin incelenmeksizin reddi, ticaret borsasınca temyiz  dilekçesinde  ileri  sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden davacı isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Sefer YILDIRIM'ın Düşüncesi: İdare vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemlerinin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Zirai ürün alımlarını tescil ettiği … Çırçır ve Presecilik Limited Şirketi hakkında düzenlenen inceleme raporu ile şirketin Ekim 1996 döneminde yaptığı zirai ürün alımlarına ilişkin tevkifatı beyan etmediğinin ve ödenmediğinin belirlenmesi üzerine, sözü edilen kamu alacağı ile hesaplanan gecikme faizinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesi uyarınca müteselsil sorumlu sıfatıyla Antakya Ticaret Borsasından tahsil edilmesi gerektiği yolunda düzenlenen müteselsil sorumluluğa ilişkin vergi inceleme raporuna dayanılarak, davacı borsa adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı kısmen reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı taraflarca temyiz edilmektedir.

            Vergi mahkemesinin ilk kararının, ödeme emrinin ağır kusur cezasına ilişkin kısmının iptali yolundaki hüküm fıkrasına karşı vergi idaresince yapılan temyiz başvurusu Danıştay Üçüncü Dairesince reddedilerek söz konusu hüküm fıkrası kesinleşmiş olduğundan, kararın ödeme emrine karşı açılan davanın kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasından sonra verilen ısrar kararının varlığı, idare yönünden kesinleşen hüküm fıkrasının yeniden temyiz incelemesine tabi tutulmasına olanak vermeyeceğinden,  vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin incelenmesi mümkün değildir.

            Antakya Ticaret Borsasının temyiz istemine gelince; temyiz dilekçesinde belirtilen borcun doğrudan ödeme emriyle istenemeyeceği yolundaki iddialar, mahkeme kararının bu yöndeki ısrar hükmünün bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır.

            Ancak, vergi mahkemesinin ilk kararı ödeme emri içeriğinde yer alan amme alacağının, müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı ticaret borsasına öncelikle vergi ve ceza ihbarnamesiyle duyurulması gerektiği ve doğrudan ödeme emriyle istenmesinde yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş olduğundan, uyuşmazlığın esasına ilişkin bir temyiz incelemesi yapılmamış olup, bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerlerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.

            Bu nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin incelenmeksizin reddine, davacı temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddine, diğer konular incelenmek üzere dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesine, 24.2.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I   O Y

            Israr kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.

 

KATMA DE?ER VERGİSİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2005/272

Karar No: 2005/281

 

Özeti : Defter ve belgelerini yanması nedeniyle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat yükümlülüğünün ortadan kalkmadığı ve ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği hakkında.

 

            Temyiz Eden     : Bornova Vergi Dairesi Başkanlığı - İZMİR

            Karşı Taraf        : … Kozmetik Sanayi Ticaret Limited Şirketi

            Vekili                : Av. …

            İstemin Özeti    : 1995 yılına ilişkin defter ve belgelerini yanması nedeniyle incelemeye ibraz edemeyen davacı şirketin katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilemeyeceği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 1995 yılının tüm dönemleri için re'sen katma değer vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir.

            İzmir 1.Vergi Mahkemesi 27.2.2003 günlü ve E:2000/1365, K:2003/215 sayılı kararıyla; olayda, mahkemece yandığı belirlenen defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan, re'sen takdir sebebinin varlığının kabulünün zorunlu halde geldiği, ancak, bu durumun, ticari icaplara göre emtia satın aldığı kişi ve kuruluşları tanımak ve bilmek durumundaki bir alıcının, emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği, aksi halde indirimlerin kabul edilmeyeceği, Mahkemelerince verilen ara kararı ile ihtilaflı dönemlere ilişkin mal alış faturası veya katma değer vergisi indirimine esas teşkil eden belgelerin ibrazı için davacı şirkete ve firmalara süre verildiği, gönderilen bilgi ve belgelerden, adı geçen mükelleflerin büyük bir kısmının davacı şirketle ticari ilişkisinin bulunduğu, mal satışı yapıldığı, faturaların gönderildiği, ancak aradan uzun zaman geçmiş olması ve zamanaşımı nedeniyle bazılarının defter ve belgelerinin zayi olduğu veya imha edildiğinin anlaşıldığı, bazı mükelleflerce ihtilaflı dönemle ilgili olarak davacı şirketle bir mal alışverişinin bulunmadığı ve fatura verilmediği belirtilmiş ise de, bu firmaların bazılarının davacının daha önceki dönemlerde mal alışı yaptığı listede mevcut mükellefler olduğu, bazılarının inceleme elemanının listesinde yer almadığının anlaşıldığı, şirketin faaliyet konusu nedeniyle çeşitli yerlerden mal aldığı ve belgelerin tamamını temin imkanı bulunmayıp, büyük kısmı ibraz edildiğinden, yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle vergi ve cezanın kaldırılmasına karar vermiştir.

            Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 21.12.2004 günlü ve E:2003/2502, K:2004/6841 sayılı kararıyla; Asliye Hukuk Mahkemesinin tespit  zaptı  ile  yandığı  belirlenen defter  ve  belgelerin  ibraz edilmemesi nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmış olduğundan, re'sen takdir sebebinin varlığının kabulünün zorunlu hale geldiği, ancak defter ve belgelerin ibraz edilememiş olmasının Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde öngörülen ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek hukuki bir neden olarak düşünülemeyeceği, bu gibi durumlarda Vergi Mahkemesince, yükümlüden fatura ve gider belgelerinin istenilmesi, ibraz edilecek olan fatura ve gider belgelerinden vergi dairesi müdürlüğünün de haberdar edilmesi suretiyle sözkonusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtialara ait  faturalar olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenecek verginin tespiti için gerekirse bu belgeler ve faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, bunun sonucunda ne kadar belge ibraz edilmiş ise bu belgelerde yer alan katma değer vergilerinin indiriminin kabul edilmesi, ibraz edilmeyen ya da sahte fatura olduğu sabit olan belgelerde yer alan katma değer vergilerinin indiriminin kabul edilmemesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece ara kararı ile istenilmesi üzerine yükümlü tarafından bir kısım faturalar ibraz edildiği halde bu faturalar üzerinde bir inceleme yapılmaksızın davanın kabul edildiği, bu durumda, ibraz edilen ve tekrar istenilmesi üzerine sunulacak olan belgeler üzerinde bu doğrultuda bir inceleme yapılması ya da yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, böyle bir araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmadığı, öte yandan yükümlü adına kesilen kaçakçılık cezası yönünden, 213 sayılı Kanunun 373. maddesindeki "bu Kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmeyeceği" yolundaki hükmün Mahkemece gözönüne alınacağının da tabii olduğu, gerekçesiyle kararı bozmuştur.

            Bozma kararına uymayan İzmir 1.Vergi Mahkemesi 12.5.2005 günlü ve E:2005/330, K:2005/409 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak, aynı yangında yanan defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 1993 yılının tüm dönemleri için re'sen salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davada Mahkemelerince verilen ve vergi ve cezaların kaldırılmasına ilişkin 9.11.2000 günlü ve E:1999/39, K:2000/997 sayılı kararın Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 20.1.2004 günlü ve E:2001/1138, K:2004/424 sayılı kararıyla onandığı ve yine aynı Dairenin 28.12.2004 günlü ve E:2004/1428, K:2004/7011 sayılı kararıyla da karar düzeltme isteminin reddedildiği, gerekçesiyle vergi ve cezaların kaldırılması yolundaki kararında ısrar etmiştir.

            Vergi dairesi başkanlığınca, yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek ısrar kararı temyiz edilmiştir.

            Savunmanın Özeti        : Savunma verilmemiştir.

            Danıştay Tetkik Hakimi Özlem ULAŞ'ın Düşüncesi: Israr kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Zerrin GÖNGÖR'ün Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            İzmir 1.Vergi Mahkemesinin 12.5.2005 günlü ve E:2005/330, K:2005/409 sayılı ısrar kararı, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

            Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 9.12.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I   O Y

            Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan esaslar  doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Vergi Dava Daireleri

Kurulu

Esas No : 2006/19

Karar No: 2006/92

 

Özeti : Serbest meslek kazancında katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay mal teslimi veya hizmet ifası anında meydana geldiğinden, tahsil tarihine göre beyanda bulunulmasında yasal isabet bulunmadığı hakkında.

 

            Temyiz Eden     : Çorlu Vergi Dairesi Müdürlüğü - TEKİRDA?

            Karşı Taraf        : …

            İstemin Özeti    : Serbest muhasebecilik yapan davacı adına, 1998 yılında hasılatının bir kısmını serbest meslek makbuzu düzenlememek suretiyle, kayıt ve beyan dışı bıraktığından ve mükerrer gider kaydı bulunduğundan bahisle, inceleme raporuna dayanılarak 1998/Şubat, Temmuz ve Ekim dönemleri için kusur, Aralık dönemi için ağır kusur cezalı olarak katma değer vergisi salınmıştır.

            Tekirdağ Vergi Mahkemesi 14.11.2000 günlü ve E:2000/168, K:2000/297 sayılı kararıyla; olayda, davacının 1998 yılında muhasebecilik hizmeti verdiği müşterilerinden 1999 yılında tahsil ettiği ücretleri en geç hizmetin tamamlandığı 31 Aralık 1998 tarihinde, hizmet verilen müşterilerden ifadesine başvurulan dördünün, hizmetin verildiği yılı içerisinde ödediklerini beyan ettikleri ücretleri de ödeme tarihlerinde beyan etmesi gerektiği; çünkü vergiyi doğuran olayın, bu tarihlerde meydana geldiğinin kabulü suretiyle dava konusu cezalı tarhiyat yapılmış ise de; dosyadaki belge ve bilgilerden, ifadesine başvurulan müşterilerin 1998 yılında ödemede bulunmadıkları, 1999 yılındaki tahsilatların da ilgili yılda belgelendirildiği hususlarının anlaşıldığı; serbest meslek faaliyetinde, vergiyi doğuran olayın, verilen hizmet karşılığında kısmen veya tamamen ücret tahsil edilmesiyle meydana geleceği ve serbest meslek makbuzunun da bu tarihte düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmıştır.

            Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 31.3.2004 günlü ve E:2001/765, K:2004/791 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19 uncu maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin (a), (b), (c) fıkralarında yer alan, yasal düzenlemelere göre, katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana gelmekte olup, bu hususta ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler yönünden farklı bir düzenlemeye yer verilmediği, serbest meslek kazancının tespitinde, gelir vergisi açısından, tahsilat esasının getirilmiş olmasının da, yukarıda anılan hukuki durumu değiştirmeyeceği, dava hakkında, serbest muhasebecilik faaliyetinde verilen hizmet tanımlandıktan sonra, hizmetin yapıldığı tarihin araştırılması ve vergiyi doğuran olayın, hizmetin yapıldığı tarihte meydana geldiği hususunun gözetilmesi suretiyle yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, aksi yoldaki temyize konu mahkeme kararında isabet görülmediği, ayrıca mahkemece davanın mükerrer gider kaydından kaynaklanan ve davacı tarafından da kabul edilen kısmının incelenmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

            Bozma kararına üzerine Tekirdağ Vergi Mahkemesi 29.9.2005 günlü ve E:2005/295, K:2005/298 sayılı kararıyla; mükerrer gider kaydından kaynaklanan kısma yönelik davayı reddetmiş, serbest meslek kazancına yönelik kısmı ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca kaldırmıştır.


imar hukukcusu








Türkiyenin imar hukukcusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-09 (2542 okuma)

[ Geri Dön ]