imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu içtihatları (113 nolu Danıştay Dergisi- imar, imar hukuku) 77
imar hukuku



Türkiyeni imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 9

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU KARARLARI

 

BELEDİYE İŞLERİ

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

İdari Dava Daireleri

Kurulu

Esas  No: 2006/212

Karar No: 2006/129

 

Özeti : 5393 sayılı Belediye Yasasının 26. maddesi uyarınca, gensoru önergesinin meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile gündeme alınıp alınamayacağı karara bağlandıktan sonra 3 tam gün geçmesi ve gensorunun görüşülerek sonucunun karara bağlanması gerektiği hakkında.

 

            İtiraz Eden (Davalı)       : İçişleri Bakanlığı-ANKARA

            Karşı Taraf                    : …

            İstemin Özeti               : Giresun İli, Alucra İlçesi Belediye Başkanı … hakkında 5393 sayılı Belediye Yasanının 26. maddesine göre verilen gensoru önergesinin belediye meclisince görüşülmesi sonucunda ilgilinin meclise yaptığı açıklamaların yeterli görülmemesi üzerine, meclis üye tam sayısının 3/4 çoğunluğu ile verilen yetersizlik kararının aynı yasa maddesi uyarınca incelenmesi istemiyle açılan dosyada; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen ve Alucra Belediye Başkanının 5393 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine ilişkin bulunan 26.12.2005 günlü, E:2005/5506, K:2005/5385 sayılı karara, İçişleri Bakanlığı itiraz etmektedir.

            Danıştay Tetkik Hakimi Emin Sınmaz'ın Düşüncesi: 5393 sayılı Belediye Yasasının 26.maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından düşürülmeye dair uyuşmazlığa ilişkin olarak İl Valiliği tarafından gönderilen istem yazısına istinaden Danıştay Sekizinci Dairesince verilen karara itiraz hakkı bulunmayan, İçişleri Bakanlığı isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Ülkü Erbük'ün Düşüncesi: İçişleri Bakanlığı, Danıştay Sekizinci Dairesinin 26.12.2005 gün ve E:2005/5506, K:2005/5385 sayılı Alucra Belediye Başkanının 5393 sayılı Belediye Yasasının 26. maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine ilişkin kararının 2577 sayılı Yasanın Ek 2. maddesine göre itirazen incelenerek bozulmasını istemektedir.

            Danıştay Sekizinci Dairesi itiraza konu kararında 5393 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca, gensoru önergesinin meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile gündeme alınıp alınamayacağı karara bağlandıktan sonra 3 tam gün geçmesi ve gensorunun görüşülerek sonucunun karara bağlanması gerekirken, gensoru önergesinin gündeme alınması ile görüşülmesinin aynı günlü 12.9.2005 meclis toplantısında yapılması yasada belirtilen usullere uymadığından bu yönüyle işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Alucra Belediye Başkanının Belediye Başkanlığından düşürülmesi istemini reddetmişse de; İçişleri Bakanlığının itiraz dilekçesine ekli belgelerin incelenmesinden, gensoru önergesinin 7.9.2005 tarihinde Belediye Meclis Başkanlığına verildiği, aynı gün gündeme alınarak 12.9.2005 tarihinde saat 14 00 de görüşülmesine karar verildiği, 5393 sayılı Yasa uyarınca 3 tam gün geçtikten sonra 12.9.2005 tarihinde gensoru önergesinin görüşülerek karar verildiği anlaşılmaktadır.

            5393 sayılı Belediye Kanununun 26 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında, Belediye Meclisinin bilgi edinme ve denetim yetkisini faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel görüşme ve gensoru yoluyla kullanacağı, aynı maddenin 4 üncü ve devamı fıkralarında da, belediye başkanınca meclise sunulan bir önceki yıla ait faaliyet raporundaki açıklamaların,meclis üye tam sayısının dörtte üç çoğunluğuyla yeterli görülmezse, yetersizlik kararıyla görüşmeleri kapsayan tutanağın, meclis başkan vekili tarafından mahallin mülki idare amirine gönderileceği; valinin, dosyayı gerekçeli görüşüyle birlikte Danıştay'a göndereceği, yetersizlik kararı, Danıştay'ca uygun görüldüğü takdirde belediye başkanının, başkanlıktan düşeceği, meclis üye tam sayısının en az üçte biri oranındaki üyenin imzasıyla belediye başkanı hakkında gensoru önergesi verilebileceği, gensoru önergesinin, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyu ile gündeme alınacağı ve üç tam gün geçmedikçe görüşülemeyeceği,gensoru önergesinin karara bağlanmasında dördüncü fıkraya göre işlem yapılacağı hükümleri ile aynı yasanın 22 nci maddesinin 5 inci fıkrasında da, oylamanın gizli, işaretle veya ad okunarak yapılacağı, oy vermenin kabul, ret veya çekimser şeklinde olacağı hükmü öngörülmüştür.

            Dosyanın incelenmesinden, gensoru önergesine belediye başkanınca verilen cevapların, belediye meclisinde oylanmasına belediye başkanı dahil 12 kişinin katıldığı,

oylama sonucu 8 yetersiz, 3 yeterli, 1 "görevini suistimal etmiştir" şeklinde oy verildiği anlaşılmaktadır.

            Üye tam sayısı başkan dahil 12 olan belediye meclisinin, dörtte üç çoğunluğu 9 üyeden meydana geldiğinden, 8 üyenin oyu ile alınan yetersizlik kararında yukarıda anılan hükümde geçen dörtte üç çoğunluk sağlanmamış olup, ''görevini suiistimal etmiştir" şeklindeki  oyun yetersiz oy kabulüne olanak bulunmadığından belediye başkanının düşürülme isteminin reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Daire kararının bu gerekçeyle onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622 sayılı Kanunla eklenen Ek 2. madde uyarınca gereği görüşüldü:

            Giresun İli, Alucra İlçesi Belediye Başkanı … hakkında 5393 sayılı Belediye Yasanının 26. maddesine göre verilen gensoru önergesinin belediye meclisince görüşülmesi sonucunda ilgilinin meclise yaptığı açıklamaların yeterli görülmemesi üzerine, meclis üye tam sayısının 3/4 çoğunluğu ile verilen yetersizlik kararının aynı yasa madde uyarınca incelenmesi istemiyle açılan dosyada; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen ve Alucra Belediye Başkanının 5393 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine ilişkin bulunan 26.12.2005 günlü, E:2005/5506, K:2005/5385 sayılı karara, İçişleri Bakanlığı itiraz etmektedir.

            Danıştay Sekizinci Dairesi 26.12.2005 günlü, E:2005/5506, K:2005/5385 sayılı kararı ile; Alucra İlçesi belediye başkanı hakkında, belediye meclisi üyelerinden altı kişinin 1.8.2005 tarihli , belediyenin tasarrufunda bulunan konkasör tesisi ile ilgili 3 maddelik soru önergesine, 9.8.2005 tarihinde belediye başkanınca verilen cevabın yeterli görülmemesi üzerine, meclis üyelerinden 7 kişinin gensoru açılması istemiyle 7.9.2005 tarihinde belediye meclisine başvurdukları ve 3 tam gün geçtikten sonra 12.9.2005 tarihinde saat 14.00 de yapılan meclis toplantısında gensoru önergesi gündeme alınarak oylamaya geçildiği ve yapılan oylama sonucunda 8 yetersiz, 3 yeterli ve 1 görevini suistimal etmiştir oyu ile belediye başkanının yetersizliğine karar verildiğinin anlaşıldığı, 5393 sayılı Belediye Yasasının 26. maddesi uyarınca, gensoru önergesinin meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile gündeme alınıp alınamayacağı karara bağlandıktan sonra 3 tam gün geçmesi ve gensorunun görüşülerek sonucunun karara bağlanması gerekirken, gensoru önergesinin gündeme alınması ile görüşülmesinin aynı günlü (12.9.2005) meclis toplantısında yapılmasının yasada belirtilen usullere uymadığından bu yönüyle  işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Alucra Belediye Başkanının, 5393 sayılı Belediye Yasanın 26. maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine karar vermiştir.

            İçişleri Bakanlığı anılan kararın; 5393 sayılı yasada belirtilen usule uygun karar verildiği iddiasıyla itirazen incelenerek kaldırılmasını istemektedir.

            5393 sayılı Belediye Yasasının "Meclisin bilgi edinme ve denetim yolları" başlıklı 26. maddesinde,

            "Belediye meclisi, bilgi edinme ve denetim yetkisini faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel görüşme ve gensoru yoluyla kullanır.

            Meclis üyeleri, meclis başkanlığına önerge vererek belediye işleriyle ilgili konularda sözlü veya yazılı soru sorabilir. Soru, belediye başkanı veya görevlendireceği kişi tarafından sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılır.

            Meclis üyelerinin en az üçte biri, meclis başkanlığına istekte bulunarak, belediyenin işleriyle ilgili bir konuda genel görüşme açılmasını isteyebilir. Bu istek meclis tarafından kabul edildiği takdirde gündeme alınır.

            Belediye başkanınca meclise sunulan bir önceki yıla ait faaliyet raporundaki açıklamalar, meclis üye tam sayısının dörtte üç çoğunluğuyla yeterli görülmezse yetersizlik kararıyla görüşmeleri kapsayan tutanak, meclis başkan vekili tarafından mahallin mülki idare amirine gönderilir.

            Vali dosyayı gerekçeli görüşüyle birlikte Danıştaya gönderir. 

            Yetersizlik kararı, Danıştayca uygun görüldüğü takdirde belediye başkanı, başkanlıktan düşer. 

            Meclis üye tam sayısının en az üçte biri oranındaki üyenin imzasıyla belediye başkanı hakkında gensoru önergesi verilebilir. Gensoru önergesi, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyu ile gündeme alınır ve üç tam gün geçmedikçe görüşülemez. 

            Gensoru önergesinin karara bağlanmasında dördüncü fıkraya göre işlem yapılır." hükmü yer almıştır.

            2575 sayılı Danıştay Kanununun ilk derece Mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek davalar başlıklı 24. maddesinin 2. fıkrasında, Danıştay'ın, belediyeler ile il özel idarelerinin seçimle gelen organlarının organlık sıfatını kaybetmeleri hakkındaki istemleri inceleyeceği ve karara bağlayacağı belirlenmiştir.

            Danıştay Sekizinci Dairesinin itiraza konu kararı ile gensoru önergesinin gündeme alınması ile görüşülmesinin aynı günlü meclis toplantısında karara bağlanmasının 5393 sayılı Yasanın 26. maddesindeki "gensoru önergesinin meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile gündeme alınıp üç tam gün geçmedikçe görüşülemeyeceği" kuralına uymadığı gerekçesiyle Alucra Belediye Başkanının Belediye Başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine karar verilmiş ise de; İçişleri Bakanlığının, itiraza konu karar aşamasında dosyada bulunmayan ve 15.2.2006 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Kalemi kayıtlarına giren itiraz dilekçesi ekinde sunduğu belgelerden Alucra Belediye Meclisinin 7.9.2005 günlü, 7 sayılı toplantısında aldığı kararla, 7 meclis üyesinin verdiği gensoru önergesinin gündeme alındığı, aynı günlü toplantıda gensorunun  12.9.2005 tarihinde görüşülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

            Belirtilen nedenle, İçişleri Bakanlığının Alucra Belediye Başkanı İbrahim Bıyıkçı'nın 2577 sayılı Yasanın Ek 2 maddesi uyarınca belediye başkanlığından düşürülmesi isteminin reddine ilişkin bulunan 26.12.2005 günlü, E:2005/5506, K:2005/5385 sayılı Danıştay Sekizinci Dairesi kararına karşı yapılan itirazının kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, ortaya çıkan yeni hukuksal durum da değerlendirilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Sekizinci Dairesine gönderilmesine, 16.3.2006 günü oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I   O Y

            Danıştay Sekizinci  Dairesince karar tarihinde dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre verilen kararın yerinde olduğu ve İçişleri Bakanlığı itirazının reddi oyuyla karara karşıyım.

 

İMAR İŞLERİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

İdari Dava Daireleri

Kurulu

Esas  No: 2005/3438

Karar No: 2006/232

 

Özeti : Uyuşmazlık konusu alana ait Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan 1/5000 ve 1/1000  ölçekli imar planı değişikliklerine karşı açılan dava sırasında Bakanlıkça anılan planlarda değişiklik yapılmışsa da, taşınmazların ayrıldığı fonksiyona yönelik bir değişiklik olmadığı, dolayısıyla hukuki sonuçlar doğurmaya devam ettiği anlaşıldığından, dava konusu planların yürürlükten kalktığı ve davanın konusuz kaldığından sözedilmeyeceği nedeniyle işin esasının incelenmesi gerektiği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunanlar:

            I- (Davacılar)                : 1- …

                                                 2- …

                                                 3- …

            Vekili                            : Av. …

            II-Davacılar Yanında Müdahil: ... Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği

            Vekili                            : Av. …

            Karşı Taraf (Davalı )      : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı  ANKARA

            İstemin Özeti               : Danıştay Altıncı Dairesinin 26.4.2005 günlü, E:2001/4971, K:2005/2502 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacılar ve müdahil tarafından istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti        : Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi: Dava konusu işlemden sonra tesis edilen 18.6.2003 günlü imar planı değişiklikleri ile uyuşmazlığa konu taşınmazların fonksiyonunda herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşıldığından, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere Daire kararının bozulması gerektiği  düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:

            Dava, Başkent Üniversitesine ait Ankara ili, Çankaya İlçesi, Yukarı Bahçelievler, … ada, … ve … sayılı parseller ile … ada … sayılı parselin Başkent Üniversitesi Hastanesi ve Eğitim Tesisleri Alanı olarak  ayrılmasına  ilişkin 1/5000 ölçekli ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin onanması yolundaki 4.6.2001 günlü, B.09.TAU.01700001244 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

            Danıştay Altıncı Dairesi 26.4.2005 günlü, E:2001/4971, K:2005/2502 sayılı kararıyla; mevcut imar planının iptal edilerek yeni bir plan yapılması veya yetkili makam tarafından değiştirilmesi durumunda eski planın yürürlükten kalkacağının imar hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu, ayrıca, plan tadilatının yargı kararı ile iptal edilmesi durumunda ise, plan değişikliğinden önceki imar planının tekrar yürürlüğe girmeyeceği, aksine plan değişikliğine konu sahanın plansız alan durumuna geleceğinin yargı içtihatları ile kabul edilmiş bir husus olduğu, dosyanın Danıştay Altıncı Dairesinin E:2003/5806 ve E:2003/6785 sayılı dava dosyalarıyla birlikte incelenmesinden; 3194 sayılı Yasanın 9.maddesi uyarınca yetkili merci olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından giderek artan hasta ve öğrenci sayısıyla tıptaki gelişmelere paralel olarak artan gereksinim nedeniyle edinilen … ve … sayılı parsellerin … Üniversitesi Hastanesi ve Eğitim Tesisleri Alanına İlave edildiği hususları vurgulanarak, … ada, … ve … sayılı parsellere ilişkin eski planların iptal edilerek 1/5000 ve 1/1000; … ada, … sayılı parsele ilişkin  1/1000 ölçekli yeni imar planı yapıldığı ve 18.6.2003 günlü, B.09.TAU.0170000 sayılı işlemle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylandığı, bu ikinci planın iptali istemiyle aynı davacılar tarafından Danıştay Altıncı Dairesinin  E:2003/5806 sayısına kayıtlı dava açıldığı, bu davaya ilişkin olarak yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, eski planın davalı idarece geri alınarak yeni planların yürürlüğe konulmuş olması karşısında artık yürürlükte bulunmayan 4.6.2001 günlü imar planlarına ilişkin bu davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

            Davacılar ve davacılar yanında müdahil bu kararı temyiz etmekte ve 18.6.2003 günlü işlemle onaylanan planların yeni bir plan sayılamayacağı, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği iddiasıyla bozulmasını istemektedirler.

            Davacılar, dava konusu işlemle uyuşmazlığa konu alanın konut kullanımından hastane kullanımına dönüştürülmesiyle alt yapı ve üst yapı hizmetlerinin olumsuz etkilendiği, çevre ve gürültü kirliliğine neden olunduğu ve bölge kat nizamının aşıldığı iddialarıyla işlemin iptalini istemektedirler.

            Dosyanın incelenmesinden, … Üniversitesine ait Ankara, Çankaya İlçesi, Yukarı Bahçelievler … ada, … ve … sayılı parseller ile … ada … sayılı parselin … Üniversitesi Hastanesi ve Eğitim Tesisleri Alanı olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin onanması yolundaki 4.6.2001 tarihli Bayındırlık ve İskan Bakanlığı işlemine karşı açılan bakılmakta olan davada, Danıştay Altıncı Dairesince uyuşmazlığın çözümlenebilmesi amacıyla yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın 18.6.2003 günlü, 415 sayılı işlemiyle 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında değişiklik yapıldığı anlaşılmakta ise de, 18.6.2003 tarihli imar planı değişiklikleri ile … ada'da bulunan mevcut tesislerin ihtiyaca yetmemesi nedeniyle … ve … sayılı parsellerin de hastane alanına dahil edildiği, … ada, … sayılı parselin  H:12:50 metreden H:24:55 metreye, aynı ada … sayılı parselin H:24:50 metreden H:24:55 metreye çıkarıldığı yine … ada … sayılı parsele yönelik olarak 1/1000 ölçek imar planında yapılan değişiklikle de bu parselde öngörülen yapılarda yüksekliğin H:7:80 metreden H:7:95 metreye ve H:10:10 metreden H:10:20 metreye çıkarıldığı, böylece bazı parsellerdeki yüksekliklerin arttırılması dışında uyuşmazlığa konu taşınmazların ayrıldığı fonksiyona yönelik olarak herhangi bir değişiklik yapılmadığı ve davacıların dava açmakla elde etmek istedikleri hukuki sonuçlara ilişkin bir değişiklik olmadığı, dolayısıyla menfaatlerinin devam ettiği anlaşıldığından, 18.6.2003 tarihli imar planı değişiklikleri ile dava konusu planların yürürlükten kalktığı ve davanın konusuz kaldığından sözedilemeyeceği açıktır.

            Bu durumda, öngörülen fonksiyon yönünden herhangi bir değişikliğe uğramayan ve hukuki sonuçlar doğurmaya devam eden dava konusu imar planları hakkında işin esasının incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.

            Açıklanan nedenle davacılar ve davacılar yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulü ile işin esası hakkında karar verilmek üzere temyize konu Danıştay Altıncı Dairesinin 26.4.2005 günlü, E:2001/4971, K:2005/2502 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 23.3.2006 günü oybirliği ile karar verildi.

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

İdari Dava Daireleri

Kurulu

Esas  No: 2005/2477

Karar No: 2005/2822

 

Özeti : Üst ölçekli plan varsa alt ölçekli imar planlarının uygulama işlemi niteliğinde olduğu, dolayısıyla alt ölçekli planlara karşı açılan davada öğrenme üzerine dayanağı olan üst ölçekli planın iptali istemiyle de dava açılabileceği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): … Polimer Teknik Ltd. Şti.

            Vekili                            : Av. …

            Karşı Taraf (Davalı)       : Çevre ve Orman Bakanlığı-ANKARA

            İstemin Özeti               : Danıştay Altıncı Dairesinin 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti        : Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi: 1/1000 ölçekli imar planı üst ölçekli planların uygulanması niteliğinde olduğundan bu plana karşı açılan davada dayanağı planların öğrenilmesi üzerine açılan davanın süresinde bulunduğu nedeniyle Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:

            Dava, Tekirdağ, Çorlu, … Mah. … pafta, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 28.1.2002 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılmıştır.

            Danıştay Altıncı Dairesi 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararıyla, imar planlarına  karşı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuru için, 3194 sayılı Yasanın 8/b maddesi ile özel bir itiraz süresi getirildiğinin anlaşıldığı, bu durum karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde  2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün  içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu  cevap  tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği sonucuna varıldığı, imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış  ise davanın, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılmasının gerektiği, dava konusu 1/25.000 ölçekli planın Çevre ve Orman Bakanlığının 28.1.2002 günlü kararı ile kabul edildiği, anılan planın 1.2.2002-4.3.2002 günlerinde ilan edildiği, bu plana dayanılarak 24.10.2002 günlü, 488 sayılı Çorlu  Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ölçekli planın yapıldığı, davacının 4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı  ile onanan 1/1000 ölçekli plana karşı açtığı davada, davalı idarenin savunmasında 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/25 000 ve 1/5000 ölçekli planların bulunduğunu öğrendiği, söz konusu planların iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesinin Edirne İdare Mahkemesinin 12.7.2004 günlü E:2004/371, K:2004/826 sayılı kararıyla  2577 sayılı İdari Yargılama  Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca her plan için ayrı ayrı dava açılmak üzere reddedilmesi üzerine yenilenen bu davada 1/25.000 ölçekli planın iptalinin  istenildiğinin anlaşıldığı, genel düzenleyici işlem niteliğinde bulunan dava konusu 1/25.000 ölçekli imar planına karşı doğrudan açılan bu davanın anılan planın son ilan tarihini izleyen günden itibaren sözü edilen maddelerde belirtilen süreler içerisinde açılmasının gerektiği, bu durumda bu süreler geçirildikten sonra, kendisi de bir genel düzenleyici işlem olan ve 1/25.000 ölçekli planın uygulama işlemi olarak kabulüne olanak bulunmayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ilanı üzerine  açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.

            Davacı, bu kararı temyiz etmekte ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı açılan davada verilen savunmada dava konusu plandan haberdar olunması üzerine bu davanın açıldığı, ileride uygulama işlemi üzerine de dava açılabileceğinden daha önce öğrenme sonucu açılan davada süreaşımı bulunmadığı, bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği iddialarıyla bozulmasını istemektedir.

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmakla, ilanı gereken düzenleyici işlemler yönünden ilgililere uygulama üzerine dava açma olanağı tanındığı tartışmasızdır.

            İmar mevzuatı ve 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi ile üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11. maddesi hükümleri karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği; imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca imar  planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması gerektiği, ancak bu süreler içerisinde dava açılmamış olması halinde imar planının uygulanmaya konulması ile birlikte uygulama işlemi üzerine işlem ile birlikte imar planına  veya doğrudan işlemin dayanağı olan imar planına karşı yeniden dava açma hakkının bulunduğu ve bu aşamada dava açma süresinin uygulama işleminin süresine tabi olduğunda tartışma bulunmamaktadır.

            İmar planları yargısal içtihatlarla ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmiş bulunması nedeniyle, uygulama işlemi olduğu öne sürülerek işlemin dayanağı imar planının iptalinin istenilmesi halinde planların uygulama işlemlerinin kapsamının ve buna göre de dava açma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.

            3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde, çevre düzeni planı; ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan; nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; uygulama imar planı da; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.

            Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'te de İmar Kanunu'na paralel olarak tanımlama getirilmiş, Yönetmeliğin 7. maddesinde çevre düzeni planı ilke, esas ve kararlarına aykırı imar planı yapılamayacağı belirtilmiştir.

            Anılan hükümler uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında bir bölgede çevre düzeni planı varsa, o bölgede yapılacak olan imar planlarının (nazım imar planı ve uygulama imar planı ) bu plana uygun olması ve yine çevre düzeni planına uygun yapılan nazım imar planından sonra yapılacak olan uygulama imar planının da üst ölçekli planlara uygun yapılması gerekmektedir.

            Bu durumda; 1/1000 ölçekli planların uygulamaya esas planlar olması nedeniyle bu planlara dayanılarak parselasyon, ruhsat, kamulaştırma gibi uygulama işlemlerinin yapılması zorunluluğu karşısında, subjektif uygulama işlemleri üzerine açılacak iptal davalarında 1/1000, 1/5000 ölçekli planlar ile varsa çevre düzeni planı veya diğer üst ölçekli planların da iptalinin istenebileceği açıktır.

            Subjektif nitelikte uygulama işlemi bulunmaması halinde alt ölçekli imar planları üzerine üst ölçekli planlara da dava açılıp açılamayacağı hususuna gelince;

            Çevre düzeni planının yönetsel, mekansal ve işlevsel bütünlük arz eden bölgeler içerisinde arazi koruma ve kullanma dengesini, gelişimi belirleyen ve leke biçiminde plan olduğu, bu plan ile belirlenen ana kararların imar planları olmaksızın uygulamaya geçirilemeyeceği, planlama sürecinde de nazım imar planının öncelikle yapılarak varsa çevre düzeni planı ile uyumlu hazırlanmak suretiyle arazinin genel kullanış biçimi, nüfus yoğunluğu, yapı yoğunluğu, ulaşım gibi konuların belirleneceği, bu plandan sonra da üst ölçekli planların ana kararlarının uygulanması amacıyla ayrıntılı olarak hazırlanan, nazım plana göre daha çok bilgi ve detay içeren ve inşaat ruhsatı, parselasyon gibi subjektif uygulama işlemlerine esas olan uygulama imar planının yapılacağı hususları gözönünde bulundurulduğunda; imar planları arasındaki bu hiyerarşik ilişkinin diğer düzenleyici işlemlerden farklı olduğu ve alt ölçekli planların üst ölçekli planların uygulanması amacıyla tesis edildiği, dolayısıyla üst ölçekli plan varsa alt ölçekli planın (düzenleyici işlem olmakla birlikte) uygulama işlemi niteliğinde olduğu ve bunun sonucunda da nazım imar planı veya uygulama imar planı yapıldıktan sonra henüz subjektif işlem tesis edilmemiş olsa dahi bu planlar ile birlikte üst ölçekli plana dava açılabileceği gibi doğrudan veya alt ölçekli planlara karşı açılan davalarda öğrenme üzerine dayanağı olan üst ölçekli planın iptali istemiyle de dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. Aksi halde 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların çevre düzeni planına uygun tesis edilmiş olması durumunda uygulama programlarını direk etkilemesine karşın bu planların iptali için açılan davalarda işin esasının incelenmesi suretiyle yargısal denetim yapılamayacaktır.

            Yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında uyuşmazlık incelendiğinde, davacının uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı ile onanan  1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle Edirne İdare Mahkemesine açtığı davada davalı idare tarafından verilen savunmada 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/5000 ve 1/25.000 ölçekli planların bulunduğunu öğrenmesi üzerine bu planların iptali istemiyle dava açtığı, Edirne İdare Mahkemesinin 12.7.2004 günlü, E:2004/371, K:2004/826 sayılı kararıyla, 2577 sayılı Yasanın 15/1-d maddesi uyarınca her plan için ayrı ayrı dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine yenilenen dava ile 1/25.000 ölçekli planın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşıldığından, uygulama işlemi üzerine açılan bu davada Danıştay Altıncı Dairesince 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı açılan davanın ve davalı tarafından verilen savunma dilekçesi üzerine 1/5000 ve 1/25.000 ölçekli planlara karşı açılan davanın süresinde olup olmadığı belirlendikten sonra, süresinde olduğunun saptanması halinde işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiğinden, davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 15.3.2005 günlü,  E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 15.12.2005 günü oybirliği ile karar verildi.

 

ÜNİVERSİTE MENSUPLARI

          T.C.

D A N I Ş T A Y

İdari Dava Daireleri

Kurulu

Esas  No: 2006/106

Karar No: 2006/127

 

Özeti : İlgililerin, düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut herikisi aleyhine birden açmış oldukları davada; uygulama işlemi ile birlikte dava konusu edilen düzenleyici işlemin incelenebilmesi için uygulama işleminin tek başına dava konusu edilebilmesi yani kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliğinde olması gerektiği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

            Vekilleri                                    : Av. … - Av. …

            Davacı Yanında Davaya Katılanlar: 1- Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği

                                                                       Başkanlığı

                                                              2- Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığı

                                                              Vekilleri: Av. …

            Karşı Taraf (Davalılar)               : 1- Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 

                                                             Vekili: Av….

                                                             Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 

                                                             2- Gazi Üniveristesi Rektörlüğü-ANKARA

                                                             Vekili: Av. …

            İstemin Özeti    : Danıştay Sekizinci Dairesinin 28.10.2005 günlü, E:2004/2838, K:2005/4458 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.

            Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının Savunmasının Özeti: Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Gazi Üniversitesi Rektörlüğünün Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.

            Danıştay Tetkik Hakimi Pınar Kara'nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Radiye Tiryaki'nin Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:

            Danıştay Onüçüncü Dairesi Üyesi …;

            "2575 sayılı Danıştay Kanununun 5183 sayılı Kanun ile değişik 17. maddesinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, Danıştay Başkanı veya vekillerinden birinin başkanlığında, idari dava daireleri başkanları ile her idari dava dairesinin kendi üyeleri arasından her üyenin Kurulda görev yapacağı şekilde iki yıl için seçilecek üçer üyeden oluşacağı, kurulun tüm üyelerinin katılımı ile toplanacağı, kurul üyelerinin izinli veya özürlü olmaları hallerinde, aynı daireden seçilen yedek üyelerin yerlerine kurula katılacağı, idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, bu dairelerin başkan ve üyelerinin kurul toplantısına katılamayacakları, ancak iki dava dairesinin birlikte yapacakları toplantıda verilen kararların incelenmesinde, kurulun bu iki dava dairesinin dışındaki dava dairelerinin asıl ve yedek üyelerinin katılımıyla toplanacağı düzenlenmiştir.

            Bu düzenleme uyarınca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, idari dava dairelerinin kararlarının temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde 29, iki dava dairesinin birlikte yapacakları toplantıda verilen kararların incelenmesinde 37, idare mahkemelerinin ısrar kararlarının temyizen incelenmesinde 33 kişi ile toplanması zorunlu olup, bu nisapların altında toplantı yapılmasına yasal olanak bulunmamaktadır.

            Anılan yasa hükmünde yalnızca, dava dairelerinin kendi verdikleri kararların temyiz veya itiraz incelemelerine katılamayacağının belirtilmiş olması karşısında, bunun dışında bir dava dairesinin başkan ve üyelerinin tümünün katılmamaları, ancak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda belirlenen nedenlerle çekilme isteminde bulunmaları üzerine yasal prosedür işletilerek, kurulun kabulü ile mümkündür. Ancak bir dava dairesi üyelerinin tümünü yerlerine yedeklerinin katılımıyla kurulun oluşmasına imkan vermeyecek şekilde çekilmesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 56. maddesinin 4. bendinde yer alan, İdari ve Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının toplanmasına engel olacak sayıda çekinilemez hükmü uyarınca da mümkün bulunmamaktadır.

            Bu itibarla, Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından verilen kararın temyizen incelenmesine, usulüne uygun bir çekilme isteminde bulunulmaksızın daha önce yürütmenin durdurulması istemini inceledikleri nedeniyle Danıştay Onikinci Dairesi başkan ve üyelerinin katılmamaları suretiyle, yasa hükmünün belirlediği 29 kişi yerine 25 kişiyle toplantı yapılması yasaya aykırıdır" şeklinde görüş belirtmiştir.

            Ancak 2575 sayılı Danıştay Kanununun, 5183 sayılı Kanunla değişik 17. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunun oluşumu ve toplantı usulü düzenlenmiş olmakla birlikte, "toplantı yeter sayısı" sayısal olarak belirlenmemiş olup, Danıştay Başkanı veya vekillerinden birinin başkanlığında, idari dava daireleri başkanları ile her idari dava dairesinden seçilmiş üçer üyeden oluşan Kurulun, tüm üyelerinin katılımı ile toplanacağı ve idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde bu dairelerin başkan ve üyelerinin kurul toplantısına katılamayacakları kurala bağlanmıştır.

            Anılan maddede; iki dava dairesinin birlikte yapacakları toplantıda verilen kararların incelenmesinde, Kurulun, bu iki dava dairesinin dışındaki dava dairelerinin asıl ve yedek üyelerinin katılımı ile toplanması öngörüldüğü halde; idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, Kurula katılamayacak olan bu dairelerin başkan ve üyelerinin yerine, diğer dairelerin yedek üyelerinin toplantıya katılmaları öngörülmemiştir.

            Dolayısıyla, idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, bu dairelerin başkan ve üyeleri olmaksızın ve yerlerine diğer dairelerden yedek üye alınmaksızın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun toplanması esastır.

            Diğer yandan, Kanunun 17. maddesinde, idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesinde, bu dairelerin başkan ve üyelerinin kurul toplantısına katılamayacakları şeklinde yasa koyucu tarafından yapılan düzenleme; "yürütme ve esas hakkında görüş vermiş" bu dairelerin başkan ve üyelerinin itiraz veya temyiz aşamasında bulunması durumunda ortaya çıkabilecek sakıncaları gidermek amacını taşıyan bir kural niteliğindedir. Yürütme ve esas hakkında görüş vermiş dava dairesi başkan ve üyelerinin, itiraz veya temyiz aşamasında bulunmaması kuralının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun tarafsız ve objektif bir şekilde yargısal denetim yapmasını ve adalet ölçülerine uygun bir karar vermesini sağlayacağında kuşku yoktur. Esasen Türkiye'nin de imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmış olan "adil yargılanma hakkı"nın gerçekleştirilmesi açısından da, yürütme veya esas hakkında görüş vermiş başkan ve üyelerin, itiraz veya temyiz aşamasında bulunmaması kuralı, zorunlu ve vazgeçilmez bir nitelik arz etmektedir.

            Belirtilen bu kural gereği, idari dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda yapılan temyiz veya itiraz incelemesine katılamayacak başkan ve üyelerin, itiraza veya temyize konu kararı veren dava dairesinin başkan ve üyeleri yanında, o davaya konu uyuşmazlıkta yürütme ve esas hakkında dava daireleri arasında görev değişikliği, görevli olmayan dava dairesinde davanın görüşülmesi gibi herhangi bir nedenle görüş belirtmiş diğer daire başkan ve üyelerini de kapsayacağında kuşku yoktur.

            Bu nedenle bakılan davada yürütmenin durdurulması istemi hakkında daha önce karar vermiş olan Danıştay Onikinci Dairesi başkan ve üyelerinin, Danıştay Sekizinci Dairesince işin esasına yönelik olarak verilen kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda yapılan temyiz incelemesine katılmaması, Danıştay Onüçüncü Daire Üyesi Orhun Yet'in ayrışık oyu ile kararlaştırılmıştır.

            Dava, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi olan davacının, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gazi Üniversitesi Yönetim Kurulunun 24.6.2002 günlü, 2002/169 sayılı kararıyla; bu kararın dayanağı olduğu öne sürülen Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin tümünün iptali istemi ile açılmıştır.

            Danıştay Sekizinci Dairesinin 28.10.2005 günlü, E:2004/2838, K:2005/4458 sayılı kararıyla; davacının, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 24.6.2002 gün ve 2002/169 sayılı Üniversite Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle Ankara 5. İdare Mahkemesinin E:2002/1622 sayılı dosyasında da dava açtığı ve Mahkemenin 25.3.2003 gün, K:2003/334 sayılı kararıyla, davacının görev yaptığı Gazi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, disiplin amiri sıfatıyla başlatılan inceleme ve soruşturma sonucunda, Üniversite Yönetim Kurulunun 24.6.2002 tarihli kararının, Rektörlük makamınca da uygun görülerek, Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edildiği anlaşıldığından, kesin, nihai ve icrai idari işlem niteliğini haiz olmayan, tek başına hüküm ifade etmeyen yönetim kurulu kararına karşı açılan davanın, ortada iptal davasına konu olabilecek bir işlem olmadığından, hukuken  incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verildiği, anılan kararın da temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bu durumda, ortada tarafları ve konusu aynı olan ve kesinleşen bir karar varken davacının üniversite öğretim mesleğinden çıkarılması yolundaki davaya konu işlemin iptali isteminin esasının incelenme olanağının bulunmadığı, davacının Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin tümünün iptali istemine gelince; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 53. maddesinin (b) bendinde, öğretim elemanlarının, memur ve diğer personelin disiplin işlemlerinin, disiplin amirlerinin yetkilerinin, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslara göre Yükseköğretim Kurulunca düzenleneceği kuralının, aynı Yasanın 65. maddesinin 9. bendinde ise, öğretim elemanları, memur ve diğer personel ile öğrencilerin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin yetkileri ve disiplin kurullarının teşkili ve çalışması ile ilgili hususların Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak Yönetmeliklerle düzenleneceği kuralının yer aldığı, anılan Yasanın davalı idareye açıkça düzenleme yapma yetkisi verdiği gözönüne alındığında, dava konusu Yönetmelik hükümlerinin, 2547 sayılı Yasada belirtilen ilkeler çerçevesinde, üniversite öğretim üyeliği mesleğinin özellikleri de dikkate alınmak suretiyle disiplin cezalarının amacı, nedenleri, usul ve esaslarına ilişkin genel disiplin hukuku ilkelerine ve hukuka aykırılık içermediği sonucuna ulaşıldığı, müdahillerin Yönetmeliğin iptali istemine gelince ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7. maddesinin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini  izleyen günden  başlayacağı,  ancak bu işlemlerin  uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulama işlemi yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri kuralının yer aldığı, olayda davacı yanında davaya katılan müdahillerin, birel işlemi dava konusu yapmayıp yönetmeliğin iptalini istedikleri açık olduğundan, uygulama işlemini dava konusu etmeden, 21.08.1982 tarihi ve 17789 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe karşı olan taleplerinde süre aşımı bulunduğundan müdahiller yönünden işin esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçeleri ile, Gazi Üniversitesi Yönetim Kuruunun 24.6.2002 günlü, 2002/169 sayılı işleminin iptali isteminin incelenmeksizin reddine, yönetmeliğin iptali isteminin esastan reddine, müdahiller yönünden yönetmeliğin iptali isteminin ise süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

            Anılan karar, yalnızca davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya yalnızca davacının temyiz talepleri ile sınırlı olarak incelenmiştir.

            Davacı; idarenin her türlü işleminin yargı denetimine tabi olduğunu, daha önce, Ankara 5. İdare Mahkemesine açılan davanın Danıştay'da açılan bu dava nedeniyle temyiz edilmediğini, Yükseköğretim Kurulunun yönetmelik ile suç ve ceza koyma yetkisinin bulunmadığını, Anayasa Mahkemesinin, suç ve cezaların yönetmelik, karar, sirküler gibi düzenleyici işlemlerle konulamayacağına dair bağlayıcı kararlarının olduğunu ileri sürmekte ve Daire kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

            Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın in


imar hukukcusu








Türkiyenin imar hukukcusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-09 (3446 okuma)

[ Geri Dön ]