Dönem : 
22                                                                       Yasama 
Yılı : 1
 
              
T.B.M.M.                                                (S. Sayısı : 146)
 
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri 
Hakkında
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521)
 
                                 
Not : Tasarı Başkanlıkça;Plan ve Bütçe ve Adalet 
komisyonlarına havale edilmiştir.
 
	
		| 
		 
		   | 
		
		 
		
		
		T.C.  | 
		
		 
		   | 
	
	
		| 
		 
		   | 
		
		 
		
		
		Başbakanlık  | 
		
		 
		
		
		29.1.2003  | 
	
	
		| 
		 
		   | 
		
		 
		
		
		Kanunlar ve Kararlar  | 
		
		 
		   | 
	
	
		| 
		 
		   | 
		
		 
		
		
		Genel Müdürlüğü  | 
		
		 
		   | 
	
	
		| 
		 
		   | 
		
		 
		
		
		Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-510/497  | 
		
		 
		   | 
	
 
TÜRKİYE 
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLI?INA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza 
arzı Bakanlar kurulunca 3.12.2002 tarihinde kararlaştırılan “Adlî Yargı İlk 
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri 
Hakkında Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
                                                                                                                
Abdullah Gül
                                                                                                                  
Başbakan
GENEL 
GEREKÇE
İnsanların birlikte yaşamaya başladıkları ilk çağlardan itibaren oluşmaya 
başlayan adalet kavramı, sosyal ve ekonomik ilişkilerin yoğunlaşmasıyla giderek 
önem kazanmış ve artık çağımızda bir amaç durumuna gelmiştir. Hukuk kuralları, 
adalet kavramının toplum içindeki somut görüntüleri olduklarından bunların 
uygulama usulleri yanında yargı organlarının kuruluşları da büyük önem 
arzetmektedir.
Birleşmiş 
Milletler Evrensel Beyannamesinin 10 uncu maddesi ile, Avrupa İnsan Haklarını ve 
Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin 6 ncı maddesinde mahkemelerin 
bağımsız ve tarafsız olması hükmü bulunmaktadır. Bu bağlamda, hakların ve 
özgürlüklerin güvencesi olan yargılamayı yapacak mahkemelerin yetkilerini 
belirleyen Anayasanın 9 uncu maddesinde, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına 
bağımsız mahkemelerce kullanılacağı ifade edilmektedir. Bu itibarla, Türk 
Milleti adına yargı yetkisini kullanan mahkemelerin kuruluşlarına gereken önemi 
vermek, onları günün değişen sosyal ve ekonomik koşullarına göre geliştirmek ve 
görevlerini açıkça belirlemek zorunludur.
469 
sayılı "Mehakimi Şer'iyenin İlgasına ve Mehakimin Teşkilâtına Ait Ahkâmı Muaddil 
Kanun"a göre, kurulan mahkemeler, hukuk ve ceza mahkemeleridir. Ayrıca özel 
kanunlarla kurulmuş ihtisas mahkemeleri de vardır.
Yargılama 
süreci bir sistemdir. Bu sistem, uyuşmazlık ve çekişme hakkında verilecek hüküm 
kesinleşinceye kadar birden çok evreleri kapsamaktadır. Yargılamanın bu 
özelliği, temelde, gerçeğe ulaşarak adlî hataları önlemek amacına dayanır. 
Evrelerden birisi, "kanun yolu" adı verilen "denetim muhakemesi"dir. Esasta 
denetim muhakemesinin en önemli evresini oluşturan temyiz yolunda, doğrudan 
öğrenme yargılaması yapılmaz. Temyiz üzerine verilecek hüküm sadece hukuka 
aykırılığı denetler; bu nedenle maddî ve hukukî  gerçeklere ulaşmak ve adlî 
hataları gidermek bakımından, uyuşmazlık ve çekişmenin maddî olay yani ispat 
yönünden ve hukuka aykırılık açısından uygun bir sonuca bağlanıp  bağlanmadığını 
denetleyen ve temyiz yolundan önce gelen ayrı bir kanun yoluna gereksinim olduğu 
gerçeği ortaya çıkmaktadır. 
Bugün 
çeşitli ülkelerde yargılama faaliyeti ile görevlendirilmiş bulunan ilk derece 
mahkemelerinin kararlarını inceleyen üst derece mahkemeleri vardır. İki dereceli 
yargı teşkilâtı hak arama hürriyetinin yeterince gerçekleştirilmiş sayılması 
için de zorunlu görülmektedir. 
İlk 
derece mahkemelerince verilen kararların olaylara, hukuka ve usule uygunluğunu 
denetlemek görevini yüklenmiş olan ikinci derecedeki mahkemeler, bazı ülkelerde 
iki, bazı ülkelerde de üç kademede görev yapmaktadırlar. Ülkemizde ikili kademe 
sistemi vardır. Kararların hem hukuka hem de olaylara uygunluğunu ise Yargıtay 
denetlemektedir. Oysa, adlî yargı ilk derece mahkemelerince verilen kararlar, 
bölge adliye mahkemelerince ispat ve hukuka uygunluk yönlerinden ve Yargıtayca 
sadece hukuka uygunluk bakımından incelenmelidir. Yargıtay, bir içtihat 
mahkemesi olarak işlevini sürdürmelidir.
Ülkemizde, 1879 yılında yürürlüğe konulan "Mehakimi Nizamiyenin Teşkilât Kanunu 
Muvakkati" ile "istinaf" adı altında kurulan ikinci derece mahkemeler, 1924 
yılında çıkarılan 469 sayılı "Mehakimi Şer'iyenin İlgasına ve Mehakimin 
Teşkilâtına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun" ile kaldırılmıştır. Bu mahkemelerin 
çalışmalarına, adaletin süratle dağıtımına engel oldukları ve arzu edilen yararı 
sağlamadıkları gerekçesiyle son verilmiştir. Sözü edilen "Muvakkat Kanun", ayrı 
bir istinaf mahkemesi kurmak yerine bu görevi ağır ceza ve asliye mahkemelerine 
vermişti. Ancak, bu mahkemelerin asıl görevlerinin yoğunluğu ve ağırlığı 
karşısında "istinaf" görevlerine yeterli zamanı ayıramamaları sonunda biriken iş 
ve davalar, içinden çıkılamaz derecede çoğalmış olduğundan umulan yararlar elde 
edilememiştir. 
Bugün 
hemen hemen bütün ülkelerde Yargıtayın karşılığı olan yüksek mahkemeler, birer 
içtihat mahkemesi görevini yapmakta, ilk derece mahkemelerince verilen 
kararların olaylara, kanuna ve usule uygunluğunu denetlemek yani istinaf kanun 
yolu incelemesini yapmakla görevli ikinci derece mahkemeler bulunmaktadır.  
Yargıtay ise ilk derece mahkemeleri ile kendi arasında süzgeç görevini yapacak 
bir ara mahkemesi bulunmadığı için her iki görevi, yani hem içtihat yaratmak hem 
de istinafı yürütmek durumunda kalmıştır. Yargıtayın kendisinden beklenen 
içtihat mahkemesi olma niteliğini koruyabilmesi, iş yükünün çok artmış olması 
nedeniyle zorlaşmıştır. Yargıtayın içtihat mahkemesi olma niteliğinin 
korunması,  yargılamanın güvenli ve hızla sonuçlandırılması bakımından istinaf 
kanun yolu incelemesini yapmak üzere bölge adliye mahkemelerinin kurulmasının 
bir ihtiyaç hâline geldiği görülmektedir. 
Mahkemelerin verimli, etkili, süratli ve güvenli çalışmalarını sağlamak ve 
denetim yargılamasını güçlendirmek üzere, eskiyen ve yetersiz hükümler taşıyan 
469 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılarak, bunun yerine adlî yargı ilk derece 
mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluşunu, görevlerini ve 
yetkilerini düzenlemek amacıyla bu Tasarı hazırlanmıştır. 
MADDE 
GEREKÇELERİ
Madde 1. 
- Maddede Kanunun amaç ve kapsamı gösterilmektedir.
Madde 2. 
- Yargılama erki tektir. Buna "yargılama birliği" denir.
Yargılama 
birliğinde esas sorun, yargılamanın bağımsızlığıdır. İdarî yargı dışında kalan 
"adliye mahkemeleri", hukuk ve ceza bölümlerine ayrılır.
Adlî 
yargı ilk derece mahkemeleri uyuşmazlıkların maddî ve hukukî yönlerini inceleyen 
mahkemelerdir.
Madde, bu 
hususları açıklamaktadır.
Madde 3. 
- Uyuşmazlığın; adlî yargı ilk derece mahkemesi tarafından çözülmesinden sonra, 
maddî ve hukukî yönden ikinci kez inceleme yapacak mahkemelerin, "bölge adliye 
mahkemesi" olduğu vurgulanmaktadır.
Uyuşmazlığın maddî ve hukukî yönünün tekrar incelenmesi, istinaf kanun yolunun 
konusunu oluşturur.
Madde 4. 
- Maddeyle, hukuk mahkemelerinin, sulh hukuk, asliye hukuk ve özel kanunlarla 
kurulan diğer hukuk mahkemeleri olduğu belirtilmektedir. 
Madde 5. 
- Maddeyle, hukuk mahkemelerinin, her il merkezinde ve bölgelerin coğrafî 
durumları ve iş yoğunluğu göz önüne alınarak belirlenen ilçe merkezlerinde 
Adalet Bakanlığınca kurulması esası getirilmiştir. Adlî yargı ilk derece 
mahkemelerinin kuruluşunda, bu mahkemelerin uyuşmazlıkların çözümü ve adalet 
hizmetlerinin yerine getirilmesi bakımından önemi göz önüne alınarak ve bu 
mahkemelerin kurulması bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğunun da 
dikkate alınmasını gerektirdiğinden, Anayasanın 159 uncu maddesi çerçevesinde 
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşünün alınması zorunluluğu 
benimsenmiştir.
Sulh 
hukuk ve asliye hukuk mahkemelerinin tek hâkimle görev yapması esası 
benimsenmiştir. Bu hükümle, Tasarının 54 üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılan  
469 sayılı Mehakimi Şer'iyenin İlgasına ve Mehakimin Teşkilâtına Ait Ahkamı 
Muaddil Kanunun sulh hukuk mahkemelerinin tek hâkimle görev yapmasına ilişkin 
esası aynı şekilde korunmuş; toplu mahkeme esasına göre görev yapan asliye 
mahkemeleri açısından ise, hâkim kadrosunun yeterli olmaması, ülke gerekleri ve 
bugüne kadar yerleşmiş uygulama da göz önünde tutularak bunların tek hâkimle 
görev yapması esası benimsenmiştir.
Maddede, 
bir ihtisas mahkemesi konumunda bulunan asliye ticaret mahkemesinin bir başkan  
ile yeteri kadar üyeden oluşması ve mahkemenin bir başkan ve iki üyeyle 
toplanması esası benimsenmiştir. Öte yandan, özel kanunlarla kurulan diğer hukuk 
mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklı tutulmaktadır.
İlk 
derece mahkemelerinin kurulduğu yerlerde nüfus fazlalığı, uyuşmazlıkların 
artması, iş yoğunluğu gibi nedenler karşısında bu mahkemelerin birden fazla 
daireye ayrılması bazı hâllerde zorunlu hâle gelmiştir. Buna uygun olarak iş 
durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesinin 
oluşturulabileceği ve bunların numaralandırılacağı esası benimsenmiştir. Bu iş 
dağılımının yapılması ile esasları Anayasanın 159 uncu maddesi çerçevesinde 
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca saptanacaktır.
Adlî 
yargı ilk derece mahkemeleri, birinci fıkra gereğince il merkezleri ile 
kurulmasına karar verilen ilçelerde oluşturulacağından, bu mahkemelerin 
kuruldukları il veya ilçenin adı ile anılacağı öngörülmüştür.
Madde 6. 
- Asliye ve sulh hukuk mahkemelerinin görevleri, özel hukuk ilişkilerinden doğan 
her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakmaktır. 
Asliye hukuk mahkemelerinin görevleri, sulh hukuk mahkemelerinin Hukuk Usulü 
Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda sayılan görevleri dışında kalanlardır.
Ayrıca 
özel kanunlarla kurulan hukuk mahkemelerinin görevleri saklı tutulmuştur.
Madde 7. 
- Madde ile, hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin, bulundukları il merkezi ve 
ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırları olduğu kural 
olarak belirlenmiştir. 
İkinci 
fıkra ile, büyükşehir belediyesi bulunan illerde büyükşehir belediyesi sınırları 
içerisindeki il ve ilçelerin adları ile anılan hukuk mahkemelerinin yargı 
çevrelerini belirleme görevi, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine karar verecek 
olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bırakılmıştır.
Üçüncü 
fıkrada coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk 
mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel 
kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı 
çevresinin belirlenmesine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Bu hükme göre örneğin 
iş yoğunluğu ayrı mahkeme teşkilâtının kurulmasını gerektirmeyecek ölçüde az 
olan ilçelerdeki mahkemelerin kaldırılarak, birden çok ilçenin yargı çevresi 
bakımından birleştirilebilmesi konusunda, ikinci fıkrada olduğu gibi, Adalet 
Bakanlığının önerisiyle karar vermek üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 
yetkili kılınmıştır. Böylece, adlî hizmetlerin yerine getirilmesinde kaynakların 
gereksiz biçimde kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Fıkrada yer alan 
"coğrafî durum ve iş yoğunluğu" ibaresindeki "ve" bağlacı "ve, veya" anlamında 
uygulanabilecektir.
Madde 8. 
- Maddede, ceza mahkemeleri, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri 
olarak sayılmış, özel kanunlarla bunların dışında ceza mahkemesi kurulabileceği 
belirtilmektedir. 
Madde 9. 
- Bu madde ile, ceza mahkemelerinin her il merkezinde kurulması, ilçelerde ise 
ceza mahkemelerinin kurulmasında ilçenin yer aldığı bölgenin coğrafî durum ve iş 
yoğunluğunun göz önünde bulundurulması öngörülmüştür. Adalet Bakanlığınca ceza 
mahkemeleri kurulurken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü 
alınacaktır. 
Maddenin 
ikinci fıkrasına göre, sulh ceza ve asliye ceza mahkemesi tek hâkimlidir. Üçüncü 
fıkrasında ise ağır ceza mahkemesinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunacağı 
ancak, bu mahkemenin bir başkan ve iki üye ile toplanacağı belirtilmektedir.
Maddede, 
özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler 
saklı tutulmuştur. Örneğin, Anayasanın 143 üncü maddesi gereği özel kanunla 
kurulan Devlet güvenlik mahkemesinin oluşumu 16.6.1983 tarihli ve 2845  sayılı 
Kanunda gösterilmiştir. 
İş 
durumunun gerekli kıldığı il ve ilçelerde ceza mahkemelerinin birden fazla 
dairelerinin oluşturulabileceği ve  bu dairelerin numaralandırılacağı 
öngörülmüştür. 
Adlî 
yargı ilk derece mahkemeleri, birinci fıkra gereğince il merkezleri ile 
kurulmasına karar verilen ilçelerde oluşturulacağından, bu mahkemelerin 
kuruldukları il veya ilçenin adı ile anılacağı ifade edilmiştir.
Madde 10. 
- Tasarının 54 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılan 825 sayılı "Ceza 
Kanununun Mevkiî Mer'iyete Vaz'ına Müteallik Kanunu"nun 29 uncu maddesi, sulh 
ceza mahkemesinin görevlerini eylemlere göre belirlemiştir. Tasarının bu 
maddesine göre, üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dahil) hürriyeti bağlayıcı 
ceza ile bu cezaya bağlı para cezası ve fer'î cezaları gerektiren hükümlerin 
uygulanması, sulh ceza mahkemesinin görevinde  olacak; ayrıca bağımsız olarak 
hükmedilecek her türlü para cezaları ve tedbirlerin uygulanmasına  ilişkin 
kararlar da sulh ceza mahkemesince verilecektir. Ancak, kanunların bu 
düzenlemeden ayrı bir şekilde mahkemeleri görevli kıldığı hâller saklı olacak, 
bu gibi durumlarda özel kanun hükümleri uygulanacaktır.
Madde 11. 
- Maddede, asliye ceza mahkemesi görev açısından asıl ceza mahkemesi olarak 
kabul edilmiş, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, 
diğer ceza mahkemelerinin görevi dışında kalan dava ve işlere bu mahkemede 
bakılacağı belirtilmiştir. 
Madde 12. 
- Ağır ceza mahkemesi, 9 uncu maddede belirtildiği üzere bir başkan ile yeteri 
kadar üyeden oluşacak,  bir başkan ve iki üye ile toplanacaktır. Bu düzenleme, 
ağır ceza mahkemesinin görevinin ağırlığının bir sonucudur. Kamu düzenine etkisi 
büyük ve sonuçları ağır olan suçlara bu mahkemede bakılacaktır. Nitekim, idam,  
ağır hapis ve on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren cürümlerle ilgili dava 
ve işler ağır ceza mahkemesinde görülecektir. Ancak, kanunların bu düzenlemeden 
ayrı bir şekilde ağır ceza mahkemesini görevli kıldığı hâller saklı olacak, bu 
gibi durumlarda özel kanun hükümleri uygulanacaktır. 
Madde 13. 
- Madde ile, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, çocuk mahkemeleri gibi ceza davalarına 
bakan diğer mahkemelerin özel kanunlarında belirtilen dava ve işlere bakacağı 
hükme bağlanmıştır.
Madde 14. 
- Maddede, 10, 11 ve 12 nci maddelerde görevi belirleyen kuralların nasıl 
uygulanacağı gösterilmiştir.  Bir ceza hükmü, kastın yoğunluğunu, suçun işleniş 
biçimini ve özelliğini dikkate alarak o suça çeşitli cezalar tayin etmektedir. 
Bir ceza hükmünde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilerek eylem için 
öngörülen cezanın artırılması ve eksiltilmesine ilişkin düzenlemeye de yer 
verilmiş ise, bu düzenleme esas alınmayacak, mahkemenin görevini tayinde suç 
için öngörülen cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulacaktır. 
Madde 15. 
- Madde ile, sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerinin yargı çevresi 
düzenlenmektedir. Yani, görevleri 10, 11 ve 12 nci maddelerde belirtilmiş olan 
ceza mahkemelerinin coğrafî sınırlar bakımından yetkili oldukları yerler bu 
maddede belirtilmektedir. 
Kural 
olarak, ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler 
ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır. 
Ağır ceza 
mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde büyükşehir belediyesi 
sınırları içerisindeki il ve ilçelerin adıyla anılan sulh veya asliye ceza 
mahkemelerinin yargı çevresi, maddenin birinci fıkrasındaki genel kuralın 
istisnası olarak, birinci fıkrada belirtilen il veya ilçe sınırlarına 
bakılmaksızın, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek 
Kurulunca belirlenecektir. 
Anayasanın 159 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında; Adalet Bakanlığının, bir 
mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir 
mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki önerilerini karara 
bağlama yetkisi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görevleri arasında 
sayılmıştır. 
Maddenin 
üçüncü fıkrası, coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde bulundurularak bir ceza 
mahkemesinin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesini Anayasanın 159 
uncu maddesine uygun olarak düzenlemektedir. Fıkrada yer alan "coğrafî durum ve 
iş yoğunluğu" ibaresindeki "ve" bağlacı duruma göre "ve, veya" anlamında 
uygulanabilecektir. Bu fıkrada yer alan diğer bir hükme göre, özel kanunlarla 
görevlendirilmiş mahkemelerin yargı çevreleri, ilgili kanunlarda belirtilmemiş 
ise, bunların yargı çevreleri de Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve 
Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecektir. 
Madde 16. 
- Mahkemelerin teşkilâtlanmasına paralel olarak, her il merkezi ve ilçede, o il 
veya ilçenin adıyla anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı teşkilâtı kurulması 
öngörülmektedir.
Dışa 
karşı bir makam olarak gözüken Cumhuriyet başsavcılığı kendi içerisinde iş 
bölümü yapar. Bu iş bölümünün gereği olarak, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri 
kadar Cumhuriyet savcısı bulundurulur.
Maddede 
ayrıca, gerekli görülen yerlerde bir veya birden fazla Cumhuriyet 
başsavcıvekilinin atanabileceği; atamanın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine 
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla gerçekleştirileceği 
belirtilmektedir. 
Madde 17. 
- Kuruluşu 16 ncı maddede düzenlenen Cumhuriyet başsavcılığı; Cumhuriyet 
başsavcısı, Cumhuriyet savcıları ve atanmışsa Cumhuriyet başsavcıvekilinden 
oluşan bir bütündür. Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet savcıları ve atanmışsa 
Cumhuriyet başsavcıvekili, Cumhuriyet başsavcılığı adına işlem yapmakta ve 
faaliyette bulunmaktadırlar. 
Cumhuriyet başsavcılığının görevlerinin hükme bağlandığı maddeye göre Cumhuriyet 
başsavcılığının görevleri esas itibarıyla üçe ayrılmaktadır. Bu görevler, kamu 
davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak 
veya yaptırmak; kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına 
izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak ve 
kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak 
ve izlemek şeklinde sayılmaktadır.
Cumhuriyet başsavcılığı ihbar üzerine veya herhangi bir şekilde suç işlendiğini 
haber alır almaz işin gerçeğini araştıracak, başlangıçta basit olan şüphe, 
kuvvetlenerek yeterli şüphe hâlini alırsa kamu davasını açacaktır. Kamu davası 
açıldıktan sonra yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek ve bunlara 
katılmak, bu arada sanığın lehine veya aleyhine görüş ileri sürmek de bu 
görevlerdendir.
Yargılamanın sürekliliğine engel bir neden olmadıkça, mahkemeden mahkûmiyet veya 
beraat gibi uyuşmazlığı doğrudan doğruya çözen bir son karar alıncaya kadar 
Cumhuriyet başsavcılığı iddia görevini yerine getirmeye zorunludur.
Mahkemeden verilen kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğu düşüncesinin varlığı 
hâlinde, kamu adına gerektiğinde kanun yoluna başvurmak da Cumhuriyet 
başsavcılığının görevleri arasında yer almaktadır.
Kamu 
davası açılması nedeniyle yapılan yargılama sonucunda verilen kararın 
kesinleşmesi durumunda, kesinleşen mahkeme kararının yerine getirilmesi ile 
ilgili işlemlerin de Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yapılması ve izlenmesi 
öngörülmektedir.
Bunların 
yanında, kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak da Cumhuriyet başsavcılığının 
görevleri arasında  sayılmaktadır.
Madde 18. 
- Maddede, Cumhuriyet başsavcısının görevleri sayılmaktadır. Cumhuriyet 
başsavcılığını temsil etmek; başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir 
şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak; gerektiğinde adlî görevlere 
ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak ile 
kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak Cumhuriyet başsavcısının görevleri 
olarak hükme bağlanmaktadır. 
Bunların 
yanında, Cumhuriyet başsavcısının, başsavcılığı oluşturan Cumhuriyet savcıları 
ile başsavcıvekilleri üzerinde gözetim ve denetim yetkisi olduğu gibi, ağır ceza 
mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının, ağır ceza mahkemesinin yargı yetkisine giren 
yerlerde görevli Cumhuriyet başsavcıları, Cumhuriyet başsavcıvekilleri ve 
Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi de 
bulunmaktadır. 
Asliye 
ceza Cumhuriyet başsavcısının da o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet 
savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisinin bulunduğu 
son fıkrada hükme bağlanmaktadır.
Madde 19. 
- İşlerin yoğunluğu nedeniyle gerekli görülen yerlerde Cumhuriyet 
başsavcıvekilinin de görevlendirilmesi öngörüldüğünden, maddede Cumhuriyet 
başsavcıvekillerinin görevleri sayılmaktadır. Cumhuriyet başsavcısının verdiği 
görevleri yerine getirmek; Cumhuriyet savcılarının adlî ve idarî görevlerine 
ilişkin işlemlerini inceleyip Cumhuriyet başsavcısına bilgi vermek; gerektiğinde 
adlî göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına 
başvurmak ile Cumhuriyet başsavcısının yokluğunda ona vekâlet etmek Cumhuriyet 
başsavcıvekilinin görevleri olarak hükme bağlanmaktadır.  
Aynı 
yerde görev yapan birden çok Cumhuriyet başsavcıvekilinin bulunması durumunda, 
Cumhuriyet başsavcısına vekâlet edecek olanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek 
Kurulunun belirleyeceği de maddede açıklanmaktadır. 
Madde 20. 
- Maddede Cumhuriyet savcısının görevleri sayılmaktadır. Adlî göreve ilişkin 
işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak; Cumhuriyet 
başsavcısı tarafından verilen adlî ve idarî görevleri yerine getirmek; 
gerektiğinde Cumhuriyet başsavcısına vekâlet etmek ve kanunlarla verilen diğer 
görevleri yapmak da Cumhuriyet savcılarının görevleri olarak hükme 
bağlanmaktadır. 
Maddenin 
son fıkrasında, Cumhuriyet başsavcıvekilinin bulunmadığı yerlerde, Cumhuriyet 
başsavcısına vekâlet edecek olan Cumhuriyet savcısının Hâkimler ve Savcılar 
Yüksek Kurulu tarafından belirlenmesi öngörülmektedir. 
Madde 21. 
- Maddede Cumhuriyet başsavcılığı bakımından yetki konusu düzenlenmektedir.
Birinci 
fıkrada, Cumhuriyet savcılarının, bulundukları il merkezi veya ilçenin idarî 
sınırları ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırları içerisinde 
yetkili oldukları hükme bağlanmaktadır.
Ağır ceza 
mahkemesi ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde 
yer alan Cumhuriyet başsavcılıklarının, yetki alanları içerisinde bu 
mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili soruşturmaları yapmaları, ivedi ve 
zorunlu işleri tamamladıktan sonra düşünce yazısına soruşturma evrakını 
ekleyerek anılan mahkemelerin Cumhuriyet başsavcılığına göndermeleri ikinci 
fıkrada düzenlenmektedir. 
Üçüncü 
fıkrada, büyükşehir belediyesi kurulmuş yerlerde görevli Cumhuriyet 
başsavcılarının, bu yer mahkemesinin yargı çevresinde yetkili olması, büyükşehir 
belediye sınırları içerisinde yer alan ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla 
kurulan diğer ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde ikinci fıkra hükmünün 
uygulanması öngörülmektedir.
Cumhuriyet savcılarının gecikmesinde sakınca bulunan veya olayın özelliğinin 
gerektirdiği hâllerde, yer aldıkları Cumhuriyet başsavcılığının yetki sınırları 
ile bağlı olmaksızın keşif ve diğer soruşturma işlemlerini yapmakla yükümlü ve 
yetkili olmaları dördüncü fıkrada hükme bağlanmak suretiyle, soruşturmanın daha 
etkin ve verimli bir şekilde yapılması amaçlanmaktadır.
Son 
fıkrada, diğer kanunların Cumhuriyet savcılarının yetkisine ilişkin hükümlerinin 
saklı olduğu belirtilmektedir. 
Madde 22. 
- Maddede, yürürlükteki kanunlara göre, Cumhuriyet savcılığının görev yapacağı 
belirtilen mahkemelerdeki duruşmalara, Cumhuriyet başsavcısı,  görevlendireceği 
Cumhuriyet başsavcıvekili veya Cumhuriyet savcısının katılacağı  
öngörülmektedir.
Cumhuriyet başsavcılığında bulunan Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet 
başsavcıvekili ile Cumhuriyet savcılarından bir veya birkaçının duruşmalara 
katılabilmesi olanaklıdır.
Ceza 
yargılaması hukukunda Cumhuriyet savcısı, Cumhuriyet başsavcılığı makamını 
temsile yetkili kılınan kişidir. Cumhuriyet başsavcısından başka bir veya birden 
fazla Cumhuriyet savcısının bulunması, başsavcılık makamının "birlik ve 
bölünmezliği" ilkesi ile açıklanabilir, bu nedenle bir Cumhuriyet savcısının 
başladığı davaya diğer bir Cumhuriyet savcısı devam edebilir. Açılmış olan bir 
davada "iddia makamını"  bir veya birkaç Cumhuriyet savcısı temsil edebilir. 
Burada önemli olan, "makamın temsil edilmesi"dir. Her bir Cumhuriyet savcısının 
makamı temsile yetkisi vardır.
Madde 23. 
- Maddede, ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu yargı çevresinde görev yapmak 
üzere bir adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu kurulacağı hükme 
bağlanmaktadır. Adalet komisyonu, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda 
düzenlenmiş olduğundan, bunların, kuruluş şekli, görev ve yetkileri hakkında söz 
konusu Kanundaki hükümlerin uygulanacağı ifade edilmektedir. 
Madde 24. 
- Maddeyle, mahkemelerde ve Cumhuriyet başsavcılıklarında bir yazı işleri 
müdürlüğünün kurulması; ayrıca Cumhuriyet başsavcılıklarında Adalet Bakanlığınca 
gerekli görülen yerlerde idarî, malî ve teknik işlerle ilgili müdürlüklerin  
kurulması; her müdürlükte bir müdür ve yeterli sayıda memurun bulundurulması 
hükme bağlanarak, yargılama işlemlerinde verimlilik, işbirliği ve gerekli 
sür'atin sağlanması için yargılamada yardımcı idarî teşkilâtlanma 
düzenlenmektedir.
Madde 25. 
- Maddede, bölge adliye mahkemelerinin, bölgelerin coğrafî durumları ve iş 
yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek 
Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulacağı, bu mahkemelerin 
yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkemelerin 
kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek 
Kurulunca karar verileceği, alınan kararların Resmî Gazetede yayımlanacağı 
öngörülmektedir.
Madde 26. 
- Maddede, bölge adliye mahkemelerinin oluşumunda, başkanlık, başkanlar kurulu, 
daireler, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi 
adalet komisyonu ve müdürlüklerin bulunduğu belirtilmektedir. 
Madde 27. 
- Her bölge adliye mahkemesinde, mahkemeyi temsil ve ayrıca başkanlar kurulu ile 
adalet komisyonuna da başkanlık etmek üzere bir başkanın bulunması, bölge adliye 
mahkemesi başkanlığının başkan ile yazı işleri müdürlüğünden oluşması esası 
getirilmektedir. 
Madde 28. 
- Maddede, başkanlar kurulunun oluşumu gösterilmekte, bölge adliye mahkemesi 
başkanı ile daire başkanlarının yokluğunda kurula kimin başkanlık edeceği ve 
kimlerin katılacağı duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirtilmektedir.
Madde 29. 
- Maddede, bölge adliye mahkemelerinin hukuk ve ceza dairelerinden oluşacağı, 
her bölge adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki ceza dairesinin 
bulunacağı, gerekli hâllerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve 
Savcılar Yüksek Kurulunca daire sayısının artırılıp azaltılabileceğine ilişkin 
konular düzenlenmekte  ayrıca, her dairede bir başkan ve iş durumuna göre 
yeterli sayıda üye bulunacağı belirtilmektedir. 
Madde 30. 
- Kamu hukukunun savunulmasını, ceza davalarına ilişkin hüküm ve kararlarla 
ilgili yazılı düşünce düzenlenmesini, duruşmalara katılıp görüş bildirilmesini, 
bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararlarına karşı tanınan kanun 
yollarına başvurulmasını sağlamak üzere her bölge adliye mahkemelerinde bir 
Cumhuriyet başsavcılığının bulunması gerekli görülmüştür. 
Maddede, 
bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının bir Cumhuriyet başsavcısı ile 
yeteri kadar Cumhuriyet savcısından oluşacağı, en kıdemli Cumhuriyet savcısının, 
Cumhuriyet başsavcıvekili olarak görev yapacağı vurgulanmıştır. 
Madde 31. 
- Maddeyle, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun, bölge adliye mahkemesi 
başkanının başkanlığında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca daire başkanları 
arasından belirlenen bir asıl üye ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet 
başsavcısından oluşacağı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ayrıca daire 
başkan veya üyeleri arasından bir yedek üye belirleyeceği öngörülmüştür. 
Başkanın yokluğunda en kıdemli daire başkanının, Cumhuriyet başsavcısının 
yokluğunda Cumhuriyet başsavcıvekilinin, asıl üyenin yokluğunda ise yedek üyenin 
komisyona katılacağı belirtilerek, komisyonun toplantı ve karar nisabı 
düzenlenmiştir. 
Madde 32. 
- Maddede, bölge adliye mahkemesi başkanlığında, bölge adliye mahkemeleri 
dairelerinde, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığında ve bölge adliye 
mahkemesi adalet komisyonunda birer yazı işleri müdürlüğü ile bölge adliye 
mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığında ayrıca bir idarî işler müdürlüğü ve ihtiyaç 
duyulan diğer müdürlüklerin kurulması öngörülmekte, her müdürlükte bir müdür ile 
yeterli sayıda memur bulunacağı ve bu müdürlüklerde çalışanların atama, disiplin 
ve diğer özlük işlerinde adlî yargı ilk derece mahkemelerinde görevli personelin 
tâbi oldukları hükümlerin uygulanacağı belirtilmektedir. 
Madde 33. 
- Maddede bölge adliye mahkemelerinin görevleri düzenlenmektedir.
Adlî 
yargı ilk derece mahkemelerinden verilen kimi hükümlerin kesin nitelikte olduğu 
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile özel 
kanunlarda açıkça belirtilmiş; diğer yandan, kimi hüküm ve kararlar ile ara 
kararlarına karşı herhangi bir kanun yolu öngörülmemiştir. 
Bölge 
adliye mahkemeleri, adlî yargı ilk derece mahkemelerinden verilen ve kesin 
olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları incelemek, gerekli 
hâllerde duruşma yapmak suretiyle karara bağlamakla görevlidirler. 
Ara 
kararlarına karşı esas hükümle birlikte istinaf  yoluna başvurulabilecektir.
Bölge 
adliye mahkemeleri ayrıca yargı çevresi içerisindeki adlî yargı ilk derece 
mahkemesi hâkimleri hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre açılacak 
tazminat davalarına, adlî yargı ilk derece mahkemesi olarak bakmak ve kanunlarla 
verilen diğer görevleri de yerine getirmekle yükümlüdürler. 
Madde 34. 
- Maddede, bölge adliye mahkemesi başkanının görevleri sayılmıştır. 
Mahkemeyi 
temsil etmek yetkisinin, Tasarının 27 nci maddesine göre her bölge adliye 
mahkemesinde bulunan, 28 ve 31 inci maddelerine göre de bölge adliye mahkemesi 
başkanlar kurulu ve bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun da başkanı olan 
bölge adliye mahkemesi başkanına ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Bölge adliye 
mahkemesi başkanlar kuruluna ve bölge adliye mahkemesi adalet komisyonuna 
başkanlık etmek, başkanlar kurulu ile adalet komisyonunca alınan kararları 
yürüterek yerine getirilmelerini sağlamak, başkanın görevi olarak 
düzenlenmiştir. Mahkemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlamak, 
genel yönetim işlerini yürütmek ve bu konuda gerekli olan önlemleri almak, 
mahkeme memurlarını denetlemek veya denetletmek, bu personelden kendisine 
doğrudan bağlı olanlar hakkında ilgili kanunda belirtilen disiplin cezalarını 
uygulamak da başkanın görevi olarak sayılmıştır. Ayrıca hükme bağlanan işlerde, 
dairelerin adlî yargı ilk derece mahkeme hâkim ve savcılarına verdikleri notla 
ilgili düzenledikleri not fişlerini mercilerine göndermek ve kanunlarla verilen 
diğer görevleri yapmak, başkanın görevi olarak belirtilmiştir.
Madde 35. 
- Maddede bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun görevleri belirtilmektedir.
Maddede 
bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun; hukuk ve ceza dairelerinin 
numaralarını ve aralarındaki işbölümünü belirleyeceği ve dairelerin  kendi 
aralarında iş bölümü nedeniyle çıkan uyuşmazlıkları karara bağlayacağı, bir 
dairede herhangi bir nedenle boşalma olup kendi üyeleri ile toplanamadığı 
hâllerde, ilgisine göre diğer dairelerden üye görevlendirileceği; re'sen veya 
bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza  dairesinin ya da Cumhuriyet 
başsavcısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu veya  Ceza Muhakemeleri Usulü 
Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge 
adliye mahkemesi hukuk veya ceza  dairelerince verilen kesin nitelikteki 
kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk 
veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında içtihat 
uyuşmazlığı bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak 
istemeleri üzerine kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay Birinci 
Başkanlığından  isteyeceği ifade edilerek, kurulun toplanma ve karar nisabı 
düzenlenmektedir.
Madde 36. 
- Maddede, bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevleri sayılmaktadır. 
Bölge adliye mahkemeleri öncelikle adlî yargı ilk derece hukuk mahkemelerinden 
verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları 
inceleyip karara bağlamakla görevli kılınmıştır. Bu düzenleme tabiîdir. Çünkü 
adlî yargı ilk derece mahkemelerinden verilen ve kesin olmayan kararlara karşı 
tarafların başvurabilecekleri ilk kanun yolu istinaf yolu olacaktır. İkinci 
olarak, mevcut düzenlemede adlî yargı ilk derece mahkemesi hâkimleri aleyhine 
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre açılacak tazminat davaları için farklı 
görevli ve yetkili mahkemeler belirtilmiş iken, yapılan düzenlemeyle bu davalar 
sadece bölge adliye mahkemelerinde açılıp karara bağlanabilecektir. Bölge adliye 
mahkemeleri bu davalara adlî yargı ilk derece mahkemesi olarak bakacaklardır.
Bölge 
adliye mahkemelerinin diğer bir görevi, merci tayinine ilişkindir. Hukuk 
mahkemeleri arasındaki, olumsuz yetki ve görev uyuşmazlıkları da bölge adliye 
mahkemesi hukuk dairelerinin görevine girmektedir. Mevcut düzenlemede bu 
uyuşmazlıkların çözümü temyiz incelemesi sırasında Yargıtay tarafından 
yapılmaktadır. Ancak, yetki ve görev gibi esasa ilişkin olmayan uyuşmazlıkların 
temyiz incelemesine konu olmayıp, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde 
incelenip sonuçlanması daha uygun olacağından, bu yönde değişiklik yapılmıştır. 
Bunun gibi, yetkili adlî yargı ilk derece hukuk mahkemesinin bir davaya 
bakmasına fiilî veya hukukî bir engel çıkması veya iki mahkemenin yargı 
sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edilmesi hâlinde bölge adliye 
mahkemesi hukuk dairesi, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı çevresi 
içerisinde başka bir hukuk mahkemesine nakline veya yetkili mahkemenin tayinine 
karar verecektir. Son olarak  hukuk daireleri kanunlarla verilen diğer görevleri 
yerine getirecektir.
Madde 37. 
- Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri, adlî yargı ilk derece ceza 
mahkemelerinden verilen ve kesin nitelikte olmayan hüküm ve kararlara karşı 
yapılacak başvuruları incelemek, usul ve esas yönünden bir eksiği bulunmayanları 
dosya üzerinde sonuçlandırmak, kovuşturma yapılmasında ve delillerin 
toplanmasında hukuka aykırılık veya eksiklik bulunması hâlinde ise, yeniden 
yargılama yaparak esas hakkında hüküm  kurmakla görevlidir. 
Bölge 
adliye mahkemesi ceza dairelerinin görevleri arasında ayrıca, yargı çevresi 
içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece ceza mahkemeleri arasında doğan olumlu 
veya olumsuz yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek, yargı çevresindeki adlî 
yargı ilk derece ceza mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmekte hukukî veya fiilî 
engellerinin çıkması hâlinde davayı bölge adliye mahkemesi yargı çevresindeki 
başka bir adlî yargı ilk derece ceza mahkemesine nakletmek ve kanunlarla verilen 
diğer görevleri yapmak yükümlülüğü bulunmaktadır. 
Madde 38. 
- Bölge adliye mahkemesi daire başkanlarının görevlerinin düzenlendiği bu 
maddede, dairelerin uyumlu, verimli, düzenli çalışmasını, işlerin makul süre 
içinde incelenmesini ve karara bağlanmasını sağlamak, dairenin kendi kararları 
arasında meydana gelen farklılık ve uyumsuzlukların giderilmesi için tedbirler 
almak, dosya hakkında rapor hazırlayacakları tespit etmek ve kararların 
yazılmasını sağlamak; personelin sicil raporlarını düzenlemek ve izin 
işlemlerini yürütmek; dairedeki yazı işleri müdürlüğünün işleyişini denetlemek, 
gerekli durumlarda personel hakkında ilgili kanunda belirtilen disiplin 
cezalarını uygulamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak, daire 
başkanının görevleri olarak say
imar hukukçusu
 
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-07 (1299 okuma)
[ Geri Dön ]
		  | 
	
	
		  | 
		  | 
		  |