Anasayfaya dönmek için tıklayın
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
20 Kasım 2007 SALI
Sayı : 26706
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı
: 2005/55
Karar Sayısı
: 2006/4
Karar Günü :
5.1.2006
İPTAL DAVASINI AÇAN
: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Kemal ANADOL, Haluk KOÇ
ve 117 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU
: 28.4.2005 günlü, 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1
- 3. maddesiyle, 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a
eklenen Ek Madde 10’un “...bu Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar
bünyesinde bulunan kurullarda...” bölümünün,
2
- 18. maddesiyle 17.6.1992 günlü, 3813 sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un değiştirilen
Ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin,
3
- 22. maddesiyle 28.4.2004 günlü, 5149 sayılı Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18.
maddesinin değiştirilen üçüncü fıkrasının,
İptal ve yürürlüğü durdurma istemlerini içeren 9.6.2005
günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:
“1) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü Maddesiyle 3289 Sayılı
Kanuna Eklenen Ek Madde 10’da Yer Alan “bu Kanunda öngörülen veya özerk
federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” İbaresinin Anayasa’ya Aykırılığı
5340 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun’a
eklenen Ek Madde 10 hükmü ile; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri
ile adli ve idari yargı hakim
ve savcılarının, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar
tarafından organize edilen sportif faaliyetlerde, bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri
öngörülmüştür.
Bu hüküm uyarınca maddede belirtilen yargı organlarının
mensubu hakim ve savcılar
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün sürekli kurulları olan; Gençlik ve Spor
Şuralarında, Merkez Danışma Kurulunda, Merkez Ceza Kurulunda, Genel Müdürlük
Ceza Kurulunda, İl Ceza Kurulunda (3289 sayılı Kanun, m.8) görev alabilecekleri
gibi; özerk federasyonların, oluşturmak zorunda oldukları uluslararası
federasyonların öngördüğü bütün kurullarda ve disiplin ve ceza kurulları ile
tahkim kurulunda da görev yapabilecekler, yargı denetimine tabi idari eylem ve
işlem tesis edebileceklerdir. Böyle bir durumun, idari eylem ve işlemi tesis
eden hakim ve savcıyı, tesis
edilen idari eylem ve işlemin “tarafı” yapacağı açıktır.
Böyle bir durumu Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Çünkü hukuk devleti adı
verilen yönetim biçiminin temel unsurlarından birisi yargının bağımsızlığı ve
tarafsızlığıdır. Yargıyı taraf haline getiren bir düzenleme, bu nedenle hukuk
devleti ilkesine ve Anayasa’nın 2 nci
maddesine aykırıdır.
Anayasanın 138 inci maddesinde, hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları ilkesi
ifade edilmiştir. Hakimleri
taraf haline getiren bir düzenlemenin, hakim bağımsızlığı ile bağdaşmayacağı ve
bu nedenle Anayasanın 138 inci maddesi ile de çelişeceği ortadadır.
Hakimlerin bağımsızlığını korumak ve karar verme özgürlüğünü her
türlü etkiden uzak tutmak için Anayasanın 139 uncu maddesinde hakimlik ve
savcılık teminatını kabul etmiş, 139 uncu ve 140 ıncı maddelerinde hakimlerin ve savcıların özlük
işleri hakkında yasalarda yer alması gereken ilkeler gösterilmiş ve böylece
yasama organının bunlara aykırı düzenlemeler yapması önlenmiştir. Anayasa’nın
140 ıncı maddesinin beşinci
fıkrasında “hakimler ve
savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar”
hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, hakim
ve savcıların 3289 sayılı Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde
bulunan kurularda görev alabileceklerine ilişkin Ek Madde 10’da yer alan ibare
Anayasa’nın 140 ıncı
maddesine açıkça aykırıdır.
Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin
Anayasanın 2 ve 11 inci maddelerindeki hukuk devleti, Anayasa’nın üstünlüğü ve
bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 5340 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 10’da yer alan “bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” ibaresi
Anayasa’nın 2 nci, 11 inci,
138 inci ve 140 ıncı
maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
2) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22 nci
Maddesiyle Değiştirilen 3813 Sayılı Kanunun Ek Madde 1’in Birinci Fıkrasının
(b) Bendinin Anayasa’ya Aykırılığı
Ülkemizde spor federasyonları;
- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı Federasyonlar,
- Özerk Federasyonlar,
- Türkiye Futbol Federasyonu
Şeklinde ayrıma tabi tutulmaktadır.
Bu
ayrımın temeli; Türkiye Futbol federasyonunun 3813 sayılı Yasa ile kurulması ve
aynı Yasa ile, özerk bir özel
hukuk tüzel kişi olarak belirlenmesi, 04.03.2004 tarih 5105 sayılı Kanun ile
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında
Kanun’a eklenen Ek Madde 9 ile yürürlüğe giren düzenleme çerçevesinde özerk
haline gelen altı federasyonun bulunması ve diğer 50’ye yakın Federasyonun
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet göstermekte
olmalarıdır.
3289
sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde “Federasyon başkanlarının seçimi, kurulların
teşkili, çalışmaları, görev, yetki ve sorumlulukları ile kurullarını atamaya
ilişkin hükümlerin çıkarılacak yönetmelikle” belirleneceği öngörülmüştür. Bu
hüküm uyarınca “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Federasyon Başkanları Seçim
Yönetmeliği” (R.G.T. 26.08.2004, sa.5565)
çıkarılmıştır.
Bu
yönetmeliğin, 5. maddesinin (c) fıkrası ile başkan adaylarında aranacak şartlar
arasında “En az lise ve dengi okul mezunu olmak” sayılmıştır.
Bu
yönetmeliğin yürürlükten kaldırdığı aynı isimli yönetmelikle (R.G.T. 27.10.1993, sa. 21741)
“Yüksek öğrenim görmüş olmak” şartı yer almakta iken bu şart, son Yönetmelikle
“lise ve dengi okul mezunu olmak” şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Futbol Federasyonu dışında
kalan özerk federasyonların, Genel kurulları tarafından oluşturulacak ana
statülerine esas olmak üzere Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından
hazırlanıp 14.07.2004 tarih ve 25522 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve
Statüsü”nde başkan adayları için hiçbir şart öngörülmemiştir.
Bu
çerçeve statüye dayalı olarak kendi ana statülerini oluşturan federasyon genel kurulları, bu şartları serbestçe
belirlemişler ve Basketbol Federasyonu örneğinde olduğu gibi en az lise ve
dengi mezunu olma şartını yeterli görmüşlerdir.
Hal
böyle iken, 5340 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle 3813 sayılı Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi
değiştirilerek futbol federasyonu başkan ve üyelerinin seçilme şartları arasına
“Yüksek Okul mezunu olmak” şartı eklenmiştir.
Bu
açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; Türkiye Futbol Federasyonu dışında kalan,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bütün spor
federasyonları ile diğer özerk federasyonlarda seçilme şartları arasında
“Yüksek Okul mezunu olmak” şartı yer almamaktadır. Bu durumda, bu düzenlemenin
yapılmasındaki gerçek amacın; yüksek okul mezunu olmayan ancak daha önce bu
görevi üstlenmiş kişilerin futbol federasyonu başkanlığına yeniden
seçilmelerinin engellenmesi olduğu açıktır.
Böyle
bir düzenleme, “kanunların genelliği” ve “kanunların kamu yararına dayanması”
ilkeleri ile bağdaştırılamaz.
Kanunların
genelliği ilkesi, yasaların, aynı özellikleri taşıyan olaylara ve aynı durumda
bulunan herkese uygulanabilecek biçimde düzenlenmelerini zorunlu kılar. Ancak,
bu zorunluluk mutlak değildir. Yasa koyucunun, haklı nedenlere dayanmak
suretiyle getirdiği bir yasa kuralının istisnasını teşkil edecek halleri de
belirleme yetkisine sahip olduğu söz götürmez. Bu noktada yasa koyucunun daima
göz önünde bulundurması gereken husus, kamu yararı düşüncesidir. Kamu yararının
söz konusu olmadığı bir alanda sadece özel çıkarlar için, ya da kişi yararı
gözetilerek kural getirilmesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı,
Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında açıkça vurgulanmıştır.
Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bütün spor federasyonları
ile diğer özerk federasyonlarda seçilme şartları arasında “Yüksek Okul mezunu
olmak” şartı yer almazken sadece Türkiye Futbol Federasyonu için böyle bir şart
getirilmiş olmasında hiçbir haklı neden bulunmadığı gibi, kamu yararı da
yoktur. Bu nedenle, hukuk devleti ve dolaylı olarak da Anayasanın 10 uncu
maddesinde ifade edilen yasa önünde eşitlik ilkelerine aykırı davranılmıştır.
Anayasanın
2 nci maddesinde ifadesini
bulan sosyal hukuk devleti, hukukun üstünlüğü gibi temel bir ilke üzerine
kuruludur. Sözü edilen ilkenin en önemli dayanakları arasında adalet anlayışı
ve her türlü imtiyazı reddeden yasa önünde eşitlik ilkesi yer alır.
Yapılan
bu düzenleme, Anayasanın “temel haklar ve ödevler” başlıklı ikinci kısmının 59
uncu maddesinde “devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh
sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik
eder ve başarılı sporcuyu korur” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, bugün
birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi (Dünya futbol tarihinin
unutulmayan isimleri Michel
Platini ve Franz Beckenbaur,
lise mezunu olup UEFA’da asbaşkanlık yapmaktadırlar.) ülkemizin spor
politikasında da, sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil etmesi
gereken Anayasal bir zorunluluktur.
Futbol
sporunun içinde olan daha bilgili, daha birikimli, daha deneyimli kişilerin bu
spora hizmetin dışında tutulmasının, sporun kitlelere yayılmasının teşvik
edilmesi ilkesiyle bağdaştırılabilecek bir yönü bulunmamaktadır. Bu nedenle
iptali istenen düzenleme Anayasanın 59 uncu maddesine de aykırıdır.
Kaldı
ki, belli bir alanda yüksek öğrenim görmüş olması, kişinin federasyon
faaliyetlerini yüksek öğrenim görmemiş kişilerden daha iyi yürüteceğinin ölçüsü
de olamaz. Çünkü yükseköğrenim, kişiyi belli bir alanda, (Örneğin, kimya, sanat
tarihi, filoloji, tıp, hukuk, maliye gibi) yüksek öğrenim düzeyinde bilgi ve
beceri ile donatır. Ancak, örneğin kimya alanında yükseköğrenim düzeyinde bilgi
edinmiş olması, kişinin iyi bir spor yöneticisi olmak için gerekli bilgi ve
becerileri de kazandığı anlamına gelmez. Böyle bir koşul belki “spor alanında
yükseköğrenim görmüş olmak” bağlamında düşünülebilir; fakat böyle bir
sınırlamaya gidilmeden, her alanı içerebilecek şekilde, yükseköğrenim görmüş
olmanın seçilmenin koşulu haline getirilmesi, işin gereği ile ilgisi olmayan
bir niteliğin ölçüt konumuna sokulmasına yol açmaktadır. Böyle bir koşul
getirilmesinin, Anayasanın 59 uncu maddesinde ifade edilen spor hakkının
Anayasanın 13 üncü maddesinde belirtilen ilkelere aykırı bir biçimde ölçüsüzce
sınırlandırılması anlamını taşıyacağı; sporun kitlelere yayılmasını önlemek ve
başarılı sporcunun yöneticiliğini sırf yükseköğrenim görmediği için engellemek
yoluyla, Devletin Anayasanın 59 uncu maddesinde kendisine verilen görevleri de
yeterince yerine getirilmesine imkan
bırakmayacağı ortadadır.
Bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına
aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de
aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve
E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD.,
sa. 24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 5340 sayılı Kanunun 18 inci
maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinin (b) bendi Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve
59 uncu maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
3) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22 inci Maddesiyle Değiştirilen 5149
Sayılı Kanunun 18 inci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Anayasa’ya Aykırılığı
Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Dair Kanun 5149 sayılı
Kanunun 18 inci maddesinin “Yasaklı olmalarına rağmen müsabakaya girmeleri
halinde, faillere bir aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” şeklindeki
üçüncü fıkrası, 5340 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle “Hakkında idari makamlar
veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler, müsabakanın
başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka
süresince burada bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yasaklı olmasına
rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
şeklinde değiştirilmiştir.
Bu düzenleme ile;
5149 sayılı Kanunun 18 inci, 21 inci ve 24 üncü maddeleri uyarınca üç aydan bir
yıla kadar varan “spor müsabakalarını seyirden men” cezası ile
cezalandırılanların, bu cezaları süresince, müsabakanın başlamasından iki saat
önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka sonuna kadar burada kalmaları
öngörülmüş, ancak, karakola gidilmesi gereken spor müsabakasının hangisi olduğu
hususunda bir belirleme yapılmamıştır. Bu durumda, herhangi bir spor müsabakası
esnasında işlediği bir fiil hakkında spor müsabakalarını seyirden men ceza
almış bir kişi, hangi spor dalında ve hangi kategoride olduğuna bakılmaksızın
hiçbir spor müsabakasını izleyemeyecektir. Bu durumda, sürekli değişik dallarda
sayısız spor organizasyonu gerçekleşen bir ilde bulunan bir kişi sürekli
karakolda kalabilecektir.
Böyle bir düzenleme “kurallarda belirlilik ve
öngörülebilirlik” ve “ölçülülük” ilkeleriyle bağdaşmaz.
Anayasanın 2 nci
maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de, vatandaşlarına
hukuk güvenliğini sağlamasıdır. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik ve
öngörülebilirlik gerektirir. Hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi
için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi
bir zorunluluktur.
İptali istenen kural belirlilik, genellik, soyutluk ve
öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yürütme yetkisinin amacına
uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi, hukuk devleti ilkesi ile
de bağdaşmamaktadır. Açıklanan nedenlerle söz konusu kural, Anayasanın 2 nci maddesine aykırıdır.
Anayasanın 123 üncü maddesinde idarenin görevlerinin
yasa ile gösterileceği belirtilmiş, 8 inci maddesinde ise yürütme yetkisinin ve
görevinin Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp, yerine getirileceği
ifade edilmiştir.
Bu düzenlemeler yürütmenin - idarenin kanuniliği
ilkesini ifade etmekte ve tüm yetkilerini Anayasa ve kanunlardan alacağını
ortaya koymaktadır.
İptali istenen düzenleme ise, bu düzenlemenin gereğini
yerine getirecek olan idarenin yetkilerinde belirlilik sağlayamadığı için
Anayasanın 8 inci ve 123 üncü maddelerine de aykırı düşmektedir.
Diğer taraftan özgürlükler için getirilen
sınırlamaların, Anayasanın 13 üncü maddesi uyarınca ölçülü ve adil olması
hakkın özüne dokunmaması kısaca demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum
içinde bulunması da zorunludur. Bu nedenle, 5340 sayılı Yasa ile getirilen bu
düzenlemenin Anayasanın belirtilen ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır.
Bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına
aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de
aykırılığı sonucunu doğuracaktır(Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve
E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD.,
sa. 24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 28.04.2005 tarih ve 5340 sayılı
Çeşitli Kanun’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22 nci maddesiyle değiştirilen 5149 Sayılı Kanunun 18
inci maddesinin üçüncü fıkrası Anayasanın 2 nci, 8 inci, 11 inci, 13 üncü ve 123 üncü
maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir.
lV - YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ:
1) 5340 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 10’da yer alan,
“bu Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan
kurullarda” ibaresi Anayasanın 2 nci, 11 inci, 138 inci ve 140 ıncı maddelerine açıkça aykırı olup
uygulanması halinde özenle korunması gereken yargının bağımsızlığı ilkesini
zedeleyeceğinden sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara neden
olacağı açıktır.
2) Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 59 uncu
maddelerine açıkça aykırı olan 5340 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle
değiştirilen 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinin (b) bendi
hükmünün uygulamasıyla yapılacak seçimlerde, futbol sporunun içinde olan daha
bilgili, daha birikimli, daha deneyimli kişilerin bu spora hizmetin dışında
tutulması sonucunu da beraberinde getireceğinden sonradan giderilmesi güç ya da
olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır.
3) Anayasanın 2 nci, 8 inci, 11 inci, 13 üncü ve 123
üncü maddelerine açıkça aykırı olan 5340 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle değiştirilen 5149 sayılı
Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması ile özgürlükler ölçülü
ve adil olmayan bir şekilde sınırlandırılacağından sonradan giderilmesi güç ya
da olanaksız durum ve zararların doğabileceği kuşkusuzdur.
V - SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda açıklanan gerekçelerle 28.4.2005 tarih ve 5340
sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun;
1) 3 üncü maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 10’da yer alan “bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” ibaresi Anayasanın 2 nci, 11 inci, 138 inci ve 140 ıncı maddelerine aykırı
olduğundan,
2) 18 inci maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinin
(b) bendi Anayasanın 2 nci,
10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 59 uncu maddelerine aykırı olduğundan,
3) 22 nci
maddesiyle değiştirilen 5149 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası
Anayasanın 2 nci, 8 inci,
11 inci, 13 üncü ve 123 üncü maddelerine aykırı olduğundan,
iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin
durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.
09.06.2005”
II - YASA METİNLERİ
A - İptali İstenen Yasa Kuralları
5340 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un iptali istenilen kuralları da içeren 3., 18. ve 22. maddeleri şöyledir:
1 - “MADDE 3- 3289
sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.
EK MADDE 10: Yargıtay,
Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri ile adlî ve idarî yargı hâkim ve
savcıları; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar tarafından
organize edilen sportif faaliyetlerde, bu Kanunda öngörülen veya özerk
federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilirler.
(…) ”
2 - “MADDE
18- 3813 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
EK MADDE 1 :Genel Kurul tarafından seçilen organların, başkan ve
üyelerinin seçilme şartları şunlardır.
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Yüksek okul mezunu olmak.
c) Seçim tarihinden
önceki beş yıl içerisinde, bir defada bir yıl ve toplam iki yıl hak mahrumiyeti
cezası ile cezalandırılmamış olmak.
ç) Temerrüt halinde,
kesinleşmiş vergi ve sigorta borcu bulunmamak.
d)
Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ve organize suçlardan, zimmet,
nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
emniyeti suiistimal, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti
kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî
ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma
suçlarından dolayı kesin hüküm giymemiş olmak.
Federasyon kurullarında
görev alan üyelerden yüksek okul mezunu olma şartı aranmaz.”
3 - “MADDE 22- 5149 sayılı Kanunun 18
inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Hakkında idarî makamlar
veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler, müsabakanın
başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka süresince
burada bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yasaklı
olmasına rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası
verilir.”
B - Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 2., 8., 10., 11., 13., 59., 123.,
138. ve 140. maddelerine dayanılmış, mahkememizce de, 5. ve 38.
maddeleri ilgili görülmüştür.
III - İLK İNCELEME
IV - ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor,
iptali istenen Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Yasa’nın 3. Maddesi İle 3289 Sayılı Kanun’a Eklenen
Ek 10. Maddesinde Yer Alan “Bu Kanunda Öngörülen Veya Özerk Federasyonlar
Bünyesinde Bulunan Kurullarda” İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yasa’nın 3. maddesi ile 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a
eklenen Ek.10. maddesinde belirtilen hüküm uyarınca, maddede sayılan yargı
mensubu hakim ve savcıların yasada belirtilen kurullarda görev yapabilecekleri,
yargı denetimine tabi idari eylem ve işlem tesis edebilecekleri, böyle bir
durumun ise, idari eylem ve işlem tesis eden hakim ve savcıyı, tesis edilen
idari eylem ve işlemin tarafı yapacağı belirtilerek, kuralın Anayasa’nın 2., 11., 138. ve 140. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kuralda; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay
Başkan ve üyeleri ile adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarının Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da belirtilen kurullar
ile özerk federasyonların bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri
belirtilmiştir.
Anayasa’nın 2.
maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık,
Anayasa’nın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk
ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Hukuk devletinin en önemli öğesi sayılan yargı
bağımsızlığı, mahkemelerin bağımsızlığı üzerine kurulur. Hakimler de, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik
güvencesi esaslarına göre görevlerini yerine getirirler. Mahkemelerin
bağımsızlığı ile hakimlerin
görevlerinde bağımsız olmaları, birbirleriyle eş anlamlı, biri öbürünün nedeni
ve doğal sayılacak ilkelerdir. Hakimlik
güvencesi de bu hukuksal birleşkenin
gereğidir.
Anayasa’nın 138. maddesinde “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya,
kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.”denilmektedir.
Yargı bağımsızlığı da, yargının hiç bir organ ve makama bağlı olmadan, emir ve
talimat almadan görevlerini özgür biçimde yerine getirebilmesidir. Yargı
görevine ilişkin olarak Mahkemelere hiçbir telkin ve tavsiyede bulunulamaz ve
genelge gönderilemez. Herhangi bir baskının yapılması kadar yapılabilme
olasılığı da yargı bağımsızlığını zedeler. Yargı bağımsızlığından, yargının
yalnızca yürütme organı karşısındaki bağımsızlığı anlaşılmaz. Bu bağımsızlığın
yürütme organı yanında yasama organı ile devlet ve toplumda etkili olan sosyal
- ekonomik baskı grupları karşısında da gerçekleştirilmesi gerekir. Yasama,
yürütme ya da öteki güçlerin denetimine bağlı ve etkisine açık olan “yargı”
bağımsız olamaz.
Bağımsız yargı, insan haklarının ve özgürlüklerinin
başlıca güvencesidir. Çünkü hukuk devleti, özünü yargının bağımsızlığında
bulur.
Hakimlerin görevlerine ilişkin nesnel (objektif) bağımsızlık,
onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp, bunun amacı adaletin her türlü etki,
baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı
yerleştirmektir. Bağımsızlık, hakimin,
çekinme ve endişe duymadan, Anayasa’nın öngördüğü gereklerden başka herhangi
bir dış etki altında kalmadan, yansız tutumla, özgürce karar verebilmesidir.
Hakimlik teminatı, hakimlerin bağımsızlığını sağlamaya yönelik
kurumların en önemlisidir. Hakimlerin
bağımsızlığı, hakimlerin objektif bağımsızlığı olduğu halde, hakimlik teminatı
hakimlerin kişisel bağımsızlığıdır. Hakimlik
teminatı hakimlere tanınan bir ayrıcalık değil, toplum için kabul edilen ve
hakimlerin görevlerini tam bir güven ve tarafsızlık içinde yapabilmelerini
sağlayan bir kurumdur. Burada söz konusu olan, hakimin kişisel yararı olmayıp, kamunun yararıdır.
Hakimlik teminatının amacı, bu görevi yürütenlerin özgür ve
tarafsız karar verebilmelerini sağlamak, dolayısıyla topluma, adaletin her
türlü baskı ve etkiden uzak olarak dağıtıldığı hususunda güven vermektir.
İptali istenen Yasa’nın genel gerekçesinde, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonların disiplin, ceza veya Tahkim
Kurulunda hâkim ve savcıların görev almalarının düşünüldüğü ve bir nevi yargı
görevi üstlenen bu kurullarda hâkim ve savcıların görev almalarına olanak
sağlandığı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 140. maddesinde; hakimlerin ve savcıların kanunda belirtilenlerden
başka, resmi ve özel hiçbir görev alamayacakları, buna paralel olarak ta, 2802
sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu’nun 48. maddesinde, yalnızca meslekleri ile
ilgili kimi çalışma ve faaliyetlere katılabilecekleri öngörülmüştür.
Hakim ve savcıların meslekleri ile ilgili olmayan bu
kurullarda görev alırken, bir yandan da yargılama faaliyetine devam etmeleri,
ileride karşılarına çıkacak uyuşmazlıklarda, tarafsızlıklarına gölge düşürecek
niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle; iptali istenen kural, Anayasa’nın
2., 11., 138. ve 140.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ve Şevket APALAK bu
görüşe katılmamışlardır.
B - Yasa’nın 18. Maddesi İle Değiştirilen 3813 Sayılı
Kanun’un Ek 1. Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yasa’nın 18. maddesiyle 3813 sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 1. maddesi
değiştirilerek futbol federasyonu başkan ve üyelerinin seçilme şartları
arasında “Yüksek okul mezunu olmak” şartının eklendiği, kamu yararı ve haklı
neden bulunmaksızın yapılan bu düzenlemenin, “kanunların genelliği” ve
“kanunların kamu yararına dayanması” ilkeleri ile bağdaştırılamayacağı, sadece
özel çıkarlar için, ya da kişi yararı gözetilerek kural getirilmesinin
Anayasa’nın 2., 10., 11., 13.
ve 59. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, kanunların,
kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün
Anayasa’ya aykırılığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere
dayanmaya mecbur değildir. Anayasa Mahkemesi taleple bağlı kalmak kaydıyla
başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle, kural
Anayasa’nın 5. maddesi yönünden de incelenmiştir.
İptali istenen kuralla Futbol Federasyonu başkanının
seçilebilmesi için diğer şartlar yanında “yüksek okul mezunu olma” şartı da
getirilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin sosyal
bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devletinin temel niteliği, tüm
devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Hukuk devleti, insan
haklarına saygı gösteren, bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bu
düzeni sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygun
olan ve yargı denetimine bağlı bulunan devlettir.
Yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik
olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini
gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, yasa koyucunun hukuki
düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde
adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması
gerekir. Buna göre, kamu yararı düşüncesi olmaksızın, diğer bir anlatımla,
yalnız özel çıkar veya belli kişiler için bir yasa kuralı konulamaz.
Anayasa’nın 5. maddesinde, kişinin temel hak ve
özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette
sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve
manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak,
devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
Madde gerekçesinde; “…Devlet aynı zamanda milletin
huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür. Devlet,
ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır. Ferdin, insan haysiyetine uygun
bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir.
Ferdin hayatında, temel hak ve özgürlüklerden olduğu
gibi yararlanmasını engelleyen sebepleri ortadan kaldırmak, sosyal devletin
görevidir.” denilmektedir.
Yasa koyucu iptali istenen kural ile, Yüksek okul mezunu olmayan kişileri Federasyon
Başkanı olmaktan yoksun bırakmıştır. Hukuk devleti ilkesi, kişilerin demokratik
hakları olan seçme ve seçilme haklarının önündeki görevin gerekleri ile
bağdaşmayan engelleri kaldırmayı da içerir.
Bu nedenle; Federasyon Başkanı seçilebilmesi için
yüksek okul mezunu olma şartı getirilmesi Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine
aykırıdır. Kuralın iptali gerekir.
Mehmet ERTEN, A.Necmi
ÖZLER ve Osman Alifeyyaz
PAKSÜT bu görüşe katılmamışlardır.
Kural, Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırı
görülerek iptal edilmiş olduğundan, 10.,
11., 13. ve 59 . maddeleri yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
C - Yasa’nın 22. Maddesi İle Değiştirilen 5149 Sayılı
Kanun’un 18. Maddesinin Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, yapılan bu düzenleme ile “spor
müsabakalarını seyirden men” cezası ile cezalandırılanların, bu cezaları
süresince, müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna
giderek müsabaka sonuna kadar burada kalmalarının öngörülmesine ilişkin
kuralın, hangi spor dalında ve hangi kategoride olduğuna ilişkin hüküm
taşımaması nedeniyle “kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik” ve “ölçülülük”
ilkelerine aykırı olduğu ve bu nedenle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı,
Anayasa’nın 2., 8., 11., 13.
ve 123. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kural ilgisi görülmesi nedeniyle, Anayasa’nın 38.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
İptali istenen fıkrada; hakkında idari makamlar veya
yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenlerin, spor müsabakasının
başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka
süresince burada bulunma zorunluluğu getirilmiş, bu yükümlülüğün yerine
getirilmemesi halinde üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceği
öngörülmüştür.
Hukuk devletinde, Yasa koyucunun Anayasa’nın açık
kurallarıyla birlikte, hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerde benimsenen
ilkelerine uygun davranması gerekir. Kamu düzeninin korunması, güven ve huzuru
bozan eylemlerin etkili bir biçimde önlenmesi için yasama organı, anayasal
sınırlar içinde, değişik cezalar öngörebilir. Ceza alanında düzenleme yaparken,
Anayasa’nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak
koşuluyla, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmamaları, suç
sayılanların hangi tür ve ölçüde yaptırımlarla karşılanmaları gerektiği, yasa
koyucunun görevleri arasında sayılmıştır.
Yasa koyucunun sporda şiddetin önlenmesi konusunda
yasal düzenleme yapmasında herhangi bir sakınca yoktur. Türkiye, “Sportif
Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet
Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi”ni 25.9.1986 gününde
imzalamış, 18.1.1990 tarihli 3608 sayılı Yasa ile Sözleşmenin onaylanması uygun
bulunmuştur.
Anayasa’nın 38. maddesinin 10. fıkrasında; “İdare,
kişi hürriyetini kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.”
denilmektedir.
İptali istenilen kuralla, idarenin vermiş olduğu bir kararla kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu
doğuran bir yaptırım öngörülmekte ve müsabakanın yapıldığı yer ve hangi
müsabakalar için uygulanacağı yönünde yasal bir açıklık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural; Anayasa’nın 2. ve 38.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın; Anayasa’nın 8., 11., 13. ve 123. maddeleri yönünden incelenmesine
gerek görülmemiştir.
V - YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
28.4.2005 günlü, 5340
sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;
A- 3. maddesiyle,
21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 10’un “...bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda...”bölümü,
B- 18. maddesiyle
değiştirilen 17.6.1992 günlü, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun’un ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
28.4.2005 günlü, 5340 sayılı “Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;
A - 3. maddesiyle 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek
Madde 10’un “... bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda ...”
bölümünün, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN ile Şevket APALAK’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B - 18. maddesiyle değiştirilen 17.6.1992 günlü, 3813
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un ek 1.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Mehmet ERTEN, A. Necmi
ÖZLER ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C - 22. maddesiyle değiştirilen 28.4.2004 günlü, 5149
sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un
18. maddesinin üçüncü fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
5.1.2006 gününde karar
verildi.
Başkan Tülay TUĞCU |
Başkanvekili Haşim KILIÇ |
Üye Sacit ADALI |
Üye Fulya KANTARCIOĞLU |
Üye Ahmet AKYALÇIN |
Üye Mehmet ERTEN |
Üye A. Necmi
ÖZLER |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Şevket APALAK |
Üye Serruh KALELİ |
Üye Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
KARŞIOY GEREKÇESİ
28.4.2005
günlü, 5340 sayılı Yasa’nın 3. maddesiyle 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen ek 10. maddede,
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve Üyeleri ile adli ve idari yargı hâkim
ve savcılarının, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar
tarafından organize edilen sportif faaliyetlerde, bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri hükme
bağlanmıştır.
Anayasa’nın 140. maddesinin beşinci fıkrasında, hâkimlerin ve savcıların,
Kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamayacakları
belirtilmiştir. Bu kural uyarınca, hâkim ve savcılara yasa ile olmak koşuluyla
kimi görevler verilebileceği ve konunun yasama organının takdiri içinde
bulunduğu açıktır. Yasa koyucunun ise, ancak hâkim ve savcıların deneyimlerinin
katkı sağlayacağını düşündüğü görevler için bu yola başvurabileceği
kuşkusuzdur.
Dava konusu kuralda belirtilen kurullarda görev alma, hâkim ve savcılara bir
zorunluluk olarak getirilmemiş, isteğe bağlı kılınmıştır. Söz konusu kurulların
tasarrufları dava konusu edildiğinde de yargıçların davadan çekilme hakları
bulunduğundan, bu durumun mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi yönünden Anayasal
bir sakınca yaratacağı ileri sürülemez.
Açıklanan nedenlerle iptal isteminin reddi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
KARŞIOY YAZISI
28.04.2005 günlü ve 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’un;
1- 3. maddesi ile 3289 Sayılı Kanuna Eklenen Ek Madde 10’da Yer Alan “bu
Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda”
ibaresinin uygunluk denetimi.
Ek Madde10’da; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri ile adli ve
idari yargı hakim ve
savcılarının, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar
tarafından organize edilen sportif faaliyetlerde, bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri
öngörülmüştür.
Anayasa’nın 140. maddesinin beşinci fıkrasında “Hâkimler ve savcılar,
kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamazlar”
denilmektedir.
Buna göre, hakim ve
savcıların kanunda belirtilmek koşulu ile resmi ve özel görev alabilecekleri
anayasa koyucu tarafından kabul edilmiştir. Anayasa koyucu böyle bir
düzenlemeye ihtiyaç duymasaydı, Anayasa’nın 146. maddesinin son fıkrası ile
Anayasa Mahkemesi üyeleri için getirdiği sınırlama gibi bir düzenlemeyi hakim ve savcılar için de
getirebilirdi. Böyle bir sınırlama getirilmediğine göre hakim ve savcıların kanunda belirtilen görevleri
almaları Anayasa uygun olacaktır. Nitekim, 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu’nun 48. maddesinde “…Hakim
ve savcılar, kanunlarda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev
alamazlar…” kuralına yer vermek suretiyle 2802 sayılı Kanun’dan başka
kanunlarla da görev verilebileceği kabul edilmiştir. Kanunlarla belirlenecek
resmi ve özel görevlerin tayini ise yasa koyucunun temel unsurlarından olan
yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hakim
yansızlığı, teminatı ve bağımsızlığı ilkelerini içeren, Anayasal düzenlemeleri
gözeteceği açıktır.
Bu açıklamalar ışığında iptali istenilen kural incelendiğinde, öncelikle
kanunla düzenlenmiş olması, ikinci olarak da sportif faaliyetlerle ilgili
kurullarda geçici olarak görev verilmesinin ve anılan kurullarda görev
yapmanın, yapılan görevin niteliği de gözetildiğinde yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı, hakim
yansızlığı, güvencesi ve bağımsızlığı ilkeleriyle çatışan bir yönünün bulunmaması
karşısında, kuralın Anayasa’ya uygun olduğu ve iptal isteminin reddi gerektiği
sonucuna varılmıştır.
2- 18. maddesi ile değiştirilen 3813 Sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Yüksek okul mezunu olmak”
şartının uygunluk denetimi, 3813 Sayılı Kanun’un Ek madde 1’de Türkiye Futbol
Federasyonunun başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçilme şartları
düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile diğer şartların yanı sıra yüksek okul mezunu
olmak da seçilebilmenin koşulu haline gelmiştir.
Anayasa’nın 59. maddesinde “ Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden
ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını
teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur” demek suretiyle sporun
geliştirilmesi için alınacak tedbir, teşvik ve korumaya ilişkin düzenlemelerin
yasa koyucu tarafından yapılabileceğini belirtmiştir. Buna göre, yasa koyucu, temel hak ve hürriyetlerin özüne dokumamak, Anayasa’nın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamamak koşulu ile sporun geliştirilmesi için her
türlü düzenlemeyi yapabilecektir.
3813 Sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan
yüksek okul mezunlarının, belli konuda eğitim alan ve aldıkları eğitimin gereği
olarak da nitelik bakımından almayanlara göre tercih edilmesi gereken kişiler
olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Eğitimin her konuda olduğu gibi sporda da önemli
bir yerinin bulunduğu ret edilemez. Yürütülecek olan görevin ve üstlenilecek
olan sorumluluğun önem ve özellikleri ile eğitim alan kişilerin niteliklerini
gözeten yasa koyucunun, getirdiği yüksek okul mezunu olma koşulu ile
amacının sporu geliştirmek olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Başkaca
yoruma olanak vermeyen bu koşul, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmamış ve
bu hak ve özgürlükleri ölçüsüzce de sınırlandırmamıştır.
Diğer yandan asıl maddesindeki düzenlemelere uygunluğu kabul edilen kural,
hukuk devleti ilkesine aykırı olmadığı gibi karşılaştırma olanağı bulunmadığı
için eşitlik ilkesine de aykırı değildir. Böylece sözü edilen kuralın
Anayasa’ya uygun olduğu ve iptal isteminin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle iptale ilişkin aksi yönünde oluşan çoğunluk kararlarına
katılmadım.
Üye
Mehmet ERTEN
KARŞIOY YAZISI
5340 sayılı Yasa’nın 18. maddesiyle
değiştirilen 3813 sayılı Yasa’nın Ek 1. maddesi ile, Futbol Federasyonu Genel Kurulu tarafından
seçilen organların, başkan ve üyelerinin seçilme şartları yeniden düzenlenmiş,
bu şartlar arasına önceki düzenlemede yer almayan ve iptali istenilen “yüksek
okul mezunu olmak” şartı eklenmiş, maddenin son fıkrasında ise Federasyon
kurullarında görev alan üyelerden bu şartın aranmayacağı öngörülmüştür.
Bu tür görevlere seçilecek kişilerde belli nitelikler aranmasında ve bu
nitelikler arasında öğrenim şartına yer verilmesinde kamu yararı bulunduğu
açıktır. İptali istenilen kuralın belirli kişiler lehine veya aleyhine yasalaştırıldığını
gösteren bir kanıt bulunmadığına göre, düzenlemenin adalet, hakkaniyet ve kamu
yararı ölçütlerini gözetmediği söylenemez.
Türkiye Futbol Federasyonu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı olmayıp,
kendi yasası olan özerk bir federasyondur. Burada belirlenen görevlere
seçilecek kişilerde, yasakoyucunun,
anılan federasyonun niteliğini gözeterek ve eğitim düzeyini yükseltmek amacıyla
öğrenim şartını yüksek okul olarak belirlemesi takdir alanı içindedir. Seçme ve
seçilme hakkına dayanılarak bu alana müdahale edilmesi yerindelik denetimi
niteliğinde olur. Yerindelik denetimine ise, anayasa yargısında yer
verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, bu kurala ilişkin iptal isteminin reddi gerektiği görüş
ve düşüncesinde olduğum için aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmadım.
Üye
A. Necmi ÖZLER
AZLIK OYU
Anayasa’nın 140. maddesinin üçüncü fıkrasında hâkim ve savcıların nitelik ve özlük
işlerinin kanunla düzenleneceği; beşinci fıkrasında hâkim ve savcıların kanunda
belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamayacakları kuralı
öngörülmüştür.
Üçüncü fıkrada sözü edilen kanunun hâkim ve savcılarla ilgili özel yasa olduğu
açıktır.
Beşinci fıkradaki görev sınırlamasıyla ilgili yasa kavramı ise, yalnızca üçüncü
fıkranın öngördüğü kanun ile sınırlandırılmamalıdır. Çünkü beşinci fıkra,
üçüncü fıkraya yollama yapmadan, genel anlamıyla “kanun”dan söz etmiştir.
Herhangi bir yasa, kuşku yok ki amaçlanan ve vurgulanan “kanun” kavramının
kapsamı içindedir. Anayasa; hâkim ve savcılara ancak yasa dışında bir görev
verilmesini yasaklamaktadır. Hâkim ve savcılara görevlerinin önem ve
niteliğiyle çelişmeyecek işlevlerin yasayla verilmesi olanaklıdır.
Öte yandan, Anayasa’nın 59. maddesinde vurgulanan sporun kitlelere yayılması
yolundaki öngörünün, sporun eylemsel özendirilmesi yanında, sporu düzenleyen
birimler dışından da sporla ilgili yönlendirici kurallara nitelikli katılımları
amaçladığı kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, 5340 sayılı Yasa’nın 3. maddesiyle 3289 sayılı Yasa’ya
eklenen 10. maddenin davaya konu kuralın iptaline ilişkin karara karşıyım.
Üye
Şevket
APALAK
KARŞIOY YAZISI
Futbol Federasyonu Genel Kurulu
tarafından Federasyon Başkanı olarak seçilebilmek için yüksek okul mezunu olmak
şartını getiren 3813 sayılı Kanun’un değiştirilen Ek 1. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğu yolundaki çoğunluk görüşüne
aşağıdaki nedenlerle katılmamaktayım:
İngiltere’de doğan bir spor dalı olan futbol, geçtiğimiz yüzyıl içerisinde
gelişerek tüm dünyaya yayılmış, günümüzdeki iletişim teknolojilerinin ve medya
olanaklarının da katkısıyla, on bir kişilik iki takım tarafından oynanan bir
spor müsabakası olmanın çok ötesinde, dünyada her ülkede milyarlarca kişinin
ilgi duyduğu, global bir olgu
hüviyetini kazanmıştır. Bugün dünyada futbol sporu ve buna bağlı sektörlerin
yıllık cirosunun asgari bir hesapla 60-70
milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Bu meblağlar, her ülkenin ayrıntılı
yasalarıyla düzenlendiği ve uluslararası pek çok sözleşmenin de konusunu
oluşturan, silah ticareti gibi yasal, uyuşturucu ticareti ve insan kaçaklığı
gibi yasa dışı sektörlerle ancak kıyaslanabilecek ve ülkelerin kamu düzeni
yönünden ilgisiz kalamayacakları rakamlardır.
Futbolun, gerek ülke içinde şehirler ve yöreler arasındaki ilişkilerde, gerek
uluslararası ilişkilerde bazen dostluk ve kardeşlik açısından olumlu, kimi zaman
da sorun ve gerilim yaratıcı olaylara yol açtığı, bu nedenle de kamu düzeni,
güvenlik ve hatta siyaset alanı ile çoğu kez kesiştiği bilenen bir gerçektir.
Tüm bu nedenlerle, yasa koyucunun futbolla ilgili düzenlemeleri yaparken
Anayasal sınırlar içinde en geniş takdir alanına sahip olmasında kamu yararı
bulunmaktadır. Buna göre, Futbol Federasyonu başkanının yüksek okul mezunu
olmasını öngören düzenlemeler yapmak, yasa koyucunun takdir alanı
içerisindedir.
Belirli görevlere seçilebilmenin belirli niteliklere sahip olma koşuluna bağlanmasında
da Anayasa’ya herhangi bir aykırılık görmemekteyim. Anayasa’nın öngördüğü
seçilme hakkının, hiçbir nitelik ve koşul aranmaksızın herkesin her göreve
gelebilmesi şeklinde anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Aksine, bizzat
Anayasa, Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği gibi
görevlere seçilebilmenin koşullarını belirlemiş, kamu hizmetlerine girişte
görevin gerektirdiği niteliklerin aranmasını öngörmüştür. Bu nedenle, iptali
istenen kuralın, Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırılığından söz edilemez. İptal
isteminin reddi gerekir.
Üye
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT