Davacı şirket adına hükmolunan yargı harcının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme
Tarih: 27.02.2007 Saat: 01:00
Konu:


İMAR HUKUKU İMAR HUKUKU İMAR HUKUK İMAR HUKUKU İMAR HUKUKU İMAR HUKUKU İMAR HUKUKU

T.C. D A N I ? T A Y Dokuzuncu Daire Esas No : 2005/573 Karar No : 2006/334 Özeti : Davacı şirket adına hükmolunan yargı harcının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada 6183 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca idarece mükelleflere bir aylık ödeme süresi verilmesi ve bu sürenin sonunda harcın ödenmemesi üzerine ödeme emri düzenlenmesi gerektiği hakkında. Temyiz İsteminde Bulunan: … Holding A.?. Vekilleri : Av. … Karşı Taraf : Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü- İstemin Özeti : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.5.2003 tarih ve E:1999/466, K:2003/602 sayılı kararıyla hükmolunan yargı harcının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi uyarınca ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 30.9.2004 tarih ve E:2004/516, K:2004/1825 sayılı kararının; 6183 sayılı Yasanın 37. maddesi uyarınca mükellefe bir aylık ödeme süresi verilmesi gerektiği halde bu hususun gözardı edildiği, öne sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Savcısı Yakup Kaya'nın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Tetkik Hakimi G.Nalan Hatipağaoğlu'nun Düşüncesi: İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.5.2003 tarih ve E:1999/466, K:2003/602 sayılı kararı uyarınca hükmolunan ilam harcının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine ilişkindir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 28/a maddesinde; karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin; geri kalanının kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği, karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilamın verilmeyeceği, 37. maddesinde de, bu Kanunda ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenlerin ilgili mahkeme ve daireler tarafından sürenin sonundan itibaren onbeş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirileceği ve harçların vergi dairesince tahsil olunacağı belirtilmektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanunun 37. maddesinde ise; amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak olan tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vadesi günü olduğu, 55. maddesinde de; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır. Yukarıda sözü edilen 6183 sayılı Yasa hükmü uyarınca ödeme emri düzenlenebilmesi için; mükellef tarafından amme alacağının miktarının, vadesinin bilinmesi ve alacağın vadesinde ödenmemesi gerekmektedir. Bu durumda vadenin başlangıcı, ödeme emrinin düzenlenmesi ve amme alacağının geç ödenmesi halinde de istenecek olan gecikme zammı yönünden önem arz etmektedir. Genelde uygulamada, mahkemedeki duruşma sırasında açıklanan kısa kararın harcının ne kadar olduğu çoğu durumlarda henüz hesaplanmamış olduğundan bilinmemekte, borçlu olunan bu meblağ ancak gerekçeli kararın mahkemece hazırlanıp yazılması, kararın tebliğe çıkarılacak hale gelmesi ile açıklığa kavuşmaktadır. Kararın hazırlanması, tebliğe çıkarılacak hale gelmesi tarihlerinin daha önce tespiti tam olarak mümkün olamayacağı gibi bu tarihin, davanın tarafları olan kişilerce de bilinmesi imkansız olduğundan, vade tarihinin başlangıcının belirlenmesi gerekmektedir. Bütün bu açıklamalar karşısında mahkemelerce harç tahsil müzekkeresinin vergi dairesi müdürlüğüne gönderilmesi üzerine 6183 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca idarece mükelleflere bir aylık ödeme süresi verilmesi ve bu sürenin sonunda harcın ödenmemesi üzerine ödeme emri düzenlenmesi icabetmektedir. Olayda ise İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin gönderdiği harç tahsil müzekkeresi üzerine Vergi Dairesi Müdürlüğünce doğrudan ödeme emri tebliğ edildiği, idarece mükellefe ilam harcının ödenmesi konusunda ödeme emrinden önce bir aylık sürenin verilmediği görülmüş olup, bu durumda ortada 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde öngörüldüğü şekilde usule uygun şekilde kesinleşmiş ve vadesinde ödenmemiş bir amme alacağından söz edilemeyeceğinden bu aşamada yükümlü adına düzenlenen ödeme emrinin Vergi Mahkemesince iptali gerekirken davanın reddine ilişkin olarak verilen kararda isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 30.9.2004 tarih ve E:2004/516, K:2004/1825 sayılı kararının bozulmasına 15.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=99