Any. Mah. Kararı. 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 s
Tarih: 28.05.2007 Saat: 12:29
Konu:


Yeni Sayfa 2

 Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

          Esas Sayısı      : 2003/92

          Karar Sayısı    : 2007/25

          Karar Günü    : 15.3.2007

          İTİRAZ YOLUNA BA?VURAN: Ankara 5. İdare Mahkemesi

             İTİRAZIN KONUSU: 8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin Anayasa’nın 2., 5. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.



Yeni Sayfa 1

26 Mayıs 2007 CUMARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 26533

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

        Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

          Esas Sayısı      : 2003/92

          Karar Sayısı    : 2007/25

          Karar Günü    : 15.3.2007

          İTİRAZ YOLUNA BA?VURAN: Ankara 5. İdare Mahkemesi

             İTİRAZIN KONUSU: 8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin Anayasa’nın 2., 5. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.

             I - OLAY

             Menşe şahadetnamesi ve veteriner sağlık raporu bulunmaksızın hayvan taşınması nedeniyle kesilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

          II - İTİRAZIN GEREKÇESİ

             Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

             “1 - İTİRAZ KONUSU HÜKÜM ANAYASA’NIN 2. MADDESİNE AYKIRIDIR.

             Anayasa Mahkemesinin 06.07.1995 gün ve Esas No:1994/80, Karar No:1995/27 sayılı kararında; ‘…tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilincinden ayrılmayan Devlet …’ olarak tanımlanan hukuk devleti ilkesinin tam olarak geçerli olabilmesinin; en önemli koşulu vatandaşlara hukuk güvenliği temelinde kendilerini yargı organları önünde savunabilme gereklerinin tam olarak yerine getirebildiği bir Devletin algılanması gerekir.

             Bir suç işlediği kendisine isnat edilen kişinin fiilin işlenmesinde kendi kusurunun bulunmadığını ortaya koyarak sorumluluktan kurtulmasını sınırlandıran yasa hükmü ile Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ‘hukuk Devleti’ ilkesine aykırı olan bir düzenleme yapılmıştır.

             2 - İTİRAZ KONUSU HÜKÜM ANAYASA’NIN 5. MADDESİNE AYKIRIDIR.

             Anayasa’nın 5. maddesinde, kişilerin, toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.

             Yasakoyucu yasal düzenleme yaparken Anayasa’nın yukarıda yer verilen 5. maddesine uygun hareket etmek zorundadır. Kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan değil, kullanımını, gelişimini amaçlayan yasal düzenlemelerin yapılması yasakoyucunun temel amacı olması gerekir.

             Bu sebeple, davacının bir fiilin işlenmesinde kusurunun bulunmadığını ortaya koyabilmesinin, ancak; savunma hakkının etkin bir şekilde kullanabilmesiyle olanaklı olduğu gözetilmeksizin getirilen yasa kuralı, Anayasa’nın 5. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

             3 - İTİRAZ KONUSU HÜKÜM ANAYASA’NIN 36. MADDESİNE AYKIRIDIR.

             Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde de, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelini oluşturur. Önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü, yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil, aynı zamanda bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Bu hakkın kullanılması, yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı, olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren, güçleştiren engeller kaldırılmalıdır.

             İtiraz konusu hüküm ile davacının bu kimliğiyle yargı mercileri önünde sahip olduğu savunma hakkını gereği gibi kullanmasına engel getirilmiştir.

             Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarının üç ay süre ile trafikten men edilmesi ve bu araçların sahiplerine idari para cezası verilmesine ilişkin itiraz konusu düzenleme ile araç sahiplerinin adlarına kayıtlı araçların başkalarınca kullanılmaları ve yasaya uygun olmayacak şekilde hayvan ve hayvan maddelerini taşımaları halinde kusurlu bir hareketi bulunmasa bile kusurlu kabul edilerek idari para cezası verilmesi ve araçlarının üç ay süreyle trafikten men edilmesi öngörülmektedir. Böylece, kişinin kusurlu olmadığını kanıtlayıp sorumluluktan kurtulmasına olanak tanınmamıştır. Bu durumun Anayasa’nın 36. maddesinde öngörülen kişinin hak arama özgürlüğünü sınırlandırdığı açıktır.

             Diğer taraftan, kişilerin üzerlerine kayıtlı aracı tasarruf edip etmedikleri araştırılmaksızın sadece kayıt işleminin objektif sorumluluğa esas alınması adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu sürdürmekle yükümlü olan hukuk Devleti anlayışı ile de bağdaşmaz.

             HÜKÜM

             Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 152. ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin, o dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerektiğini düzenleyen 2949 sayılı Kanun’un 28. maddesinin 2. fıkrası gereğince 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilen 47. maddesinin (f) fıkrasında yer alan ‘Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beşyüzmilyon lira, idari para cezası verilir.’ hükmünün Anayasa’nın 2., 5. ve 36. maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ve bakılan davalar açısından bu fıkranın uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen fıkranın yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine, davanın Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karara kadar bekletilmesine 10.10.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

             III - YASA METİNLERİ

          A - İtiraz Konusu Yasa Kuralı

             8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının, itiraz konusu (f) bendi şöyledir:

             “f) Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beşyüzmilyon lira, idari para cezası verilir.”

             B - Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları

             Başvuru kararında Anayasa’nın, 2., 5. ve 36. maddelerine dayanılmış ve 38. maddesi ile ilgisi görülmüştür.

             IV - İLK İNCELEME

             Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIO?LU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TU?CU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ve Fazıl SA?LAM’ın katılmalarıyla 11.11.2003 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle sınırlama sorunu üzerinde durulmuştur.

             Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır. Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından yapılan başvuruda, 3285 sayılı Yasa’nın 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen “Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve havyan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beş yüz milyon lira, idari para cezası verilir.” biçimindeki 47. maddesinin (f) bendinin iptali istenmiştir. Kuralda geçen “idari para cezası verilir.” ibaresi maddenin diğer bentlerinde geçen idari para cezalarını da kapsaması nedeniyle esas incelemenin bendin bu ibare dışında kalan bölümüyle sınırlı olarak yapılmasına OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.

             V - YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMİ

             8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin YÜRÜRLÜ?ÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 11.11.2003 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.

             VI - ESASIN İNCELENMESİ

             Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

             Başvuru kararında, hukuk devleti ilkesinin en önemli koşulunun hukuk güvenliği olduğu, kendisine bir suç isnat edilen kişinin fiilin işlenmesinde kendi kusuru bulunmadığını ortaya koyarak sorumluluktan kurtulmasını sınırlandıran itiraz konusu kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, kuralın kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırladığı, davacının yargı mercileri önünde sahip olduğu savunma hakkının engellendiği, kişilerin adlarına kayıtlı aracı tasarruf edip etmedikleri araştırılmadan sadece kayıt işleminin sorumluluğa esas alınmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılamayacağı, kuralın bu nedenlerle Anayasa’nın 2., 5. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

             2949 sayılı Yasa’nın 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmaya mecbur olmadığından, kural ilgili görülen Anayasa’nın 38. maddesi yönünden de incelenmiştir.

             3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu (f) bendinde, menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beş yüz milyon lira idari para cezası verileceği belirtilmiştir.

             Anayasa’nın, 38. maddesinin ilk fıkrasında, “kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz”, üçüncü fıkrasında da, “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek suçun ve cezanın yasallığı esası benimsenmiş, yedinci fıkrasında ise ceza sorumluluğunun şahsi olduğu belirtilerek, herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı, başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandırılamayacağı kabul edilmiştir. Aynı maddenin idarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağına ilişkin onbirinci fıkrası ile idarenin, hürriyeti bağlayıcı ceza uygulamasına olanak tanınmamış ise de, para cezası verebilmesi engellenmemiştir.

             Yasa koyucu, suçların niteliği, işlenme biçimi, içerik ve yoğunluğu, kamu düzenini ihlal derecesi ve cezaların caydırıcılığı gibi nedenleri gözeterek, Anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleri çerçevesinde, hangi eylemlerin suç sayılacağını ve bunlara verilecek cezaların tür ve miktarını saptayabileceği gibi toplumsal sonuçları bakımından doğurduğu tehlikenin ağırlığına göre, kimi eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezalar dışında, idari yaptırımlar uygulanmasını da öngörebilir.

             Anayasa’nın 56. maddesinde kurala bağlanan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının gerçekleştirilebilmesi için, ilgili yasalarda hürriyeti bağlayıcı cezaların yanı sıra, adli veya idari nitelikte para cezalarına da yer verilmiştir. Bu bağlamda, itiraz konusu kuralla, menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine idari para cezası uygulanması öngörülmüştür.

             Hayvanlardan ve hayvan maddelerinden insan ve hayvanlara geçebilen hastalıklardan korunulmasını ve bulaşıcı hayvan hastalıkları ile mücadele edilmesini sağlamak ve bu husustaki önlemleri almak amacıyla, 3285 sayılı Yasa ile kimi yöntemler benimsenmiştir. Bunlardan biri de hayvan ve hayvan maddelerinin bir yerden bir yere nakledilirken menşe ve sağlık raporlarının ibraz edilmesi zorunluluğudur. Gerekli raporlar düzenlenmeden hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarının sahiplerine idari para cezası öngörülmesi ve araçların belli bir süre için trafikten men edilmesi kamu yararına yönelik olup, bu kural ile hayvanlardan ve hayvan maddelerinden insan ve hayvanlara geçebilen hastalıklardan korunma amaçlanmaktadır. Öte yandan, aracın çalınması, zor kullanılarak ele geçirilmesi gibi sorumluluk yüklenemeyecek durumlar dışında, menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmadan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan aracın sürücüsü ile sahibi arasında hiç bir bağlantının bulunmadığı da söylenemez. Kaldı ki, araç sahibi olmayan sürücünün usulsüz olarak mal taşıması halinde, adına ceza kesilen araç sahibinin sürücüye rücû etme olanağının bulunduğu da göz ardı edilemez.

             Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2., 5., 36. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

             Bu görüşlere Mehmet ERTEN, ?evket APALAK ve Serruh KALELİ katılmamışlardır.

             VII - SONUÇ

             8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 19.4.2001 günlü, 4648 sayılı Yasa ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının “Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve havyan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beş yüz milyon lira,” biçimindeki (f) bendinin, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Mehmet ERTEN, ?evket APALAK ile Serruh KALELİ’nin karşıoyları ve OYÇOKLU?UYLA, 15.3.2007 gününde karar verildi.

 

Başkan

Tülay TU?CU

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Sacit ADALI

 

 

Üye

Fulya KANTARCIO?LU

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

 

 

Üye

A. Necmi ÖZLER

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

?evket APALAK

 

 

Üye

Serruh KALELİ

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

KAR?IOY

             8.5.1986 günlü, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 4648 sayılı Kanun ile değiştirilen 47. maddesinin birinci fıkrasının itiraza konu (f) bendinde “Menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtaları üç ay süre ile trafikten men edilerek nakil vasıtalarının sahiplerine beşyüzmilyon lira idari para cezası verilir” denilmektedir.

             Hükümde, menşe şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarına trafikten men, nakil vasıtalarının sahiplerine de idari para cezası öngörülmüştür. Böylece,  Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nda belirlenen usullere göre hayvan taşınması sağlanarak hayvan sağlığı korunmak ve ülkeye kaçak hayvan girişi önlenmek istenmiştir.

             Cezalandırma Devlete özgü bir hak ve yetkidir. Bunun sınırları ise Anayasa’da gösterilmiştir. Bunlardan bir kısmı “Kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz”, “Cezalar ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur”, “Ceza sorumluluğu şahsidir” biçimindeki kurallardır. Bu kurallar ve ceza hukukunun genel ilkeleri korunmak şartıyla, suç ve cezaları saptamak yasa koyucunun takdirindedir.

             İtiraz konusu kuralda tarif edilen hukuka aykırı eylem ve bunun için tayin edilen trafikten men ve idari para cezasının, Anayasanın 38. maddesinde öngörülen suç ve ceza olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bu durum, uygunluk denetiminin Anayasa’nın 38. maddesindeki suç ve cezaya ilişkin kurallar esas alınmak ve Ceza hukukunun temel ilkeleri gözetilmek suretiyle yapılmasını gerektirmektedir.

             Ceza hukukunda, eylemle sonuç arasında bulunması gereken illiyet bağı suçun oluşması için aranan unsurlardan biridir. Bu unsur ise dayanağını Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinden almaktadır. Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen kuralda ise nakil vasıtası sahiplerinin suça hangi eylemleri ile katıldıkları belirtilmeden, nakil vasıtaları trafikten men edilmekte ve kendilerine de idari para cezası verilmektedir. Nakil vasıtası sürücüsü ile nakil vasıtası sahiplerinin her zaman aynı kişi olmayabileceği ve aralarındaki ilişkinin de menşe şahadetnamesiz veya veteriner sağlık raporu olmaksızın hayvan ve hayvan maddelerini taşımak üzere yapılmış bir anlaşma olarak kabul edilemeyeceği gözetildiğinde, nakil vasıtası sürücüsünün suça konu eyleminden dolayı illiyet bağı kurulmadan nakil vasıtası sahibi sorumlu tutulmaktadır.

             Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan biri hukuka aykırı eylemin yasada belirtilmiş olmasını, diğeri de bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirir. Kuralda, nakil vasıtası sahipleri yönünden hukuka aykırı hangi eylemlerin suç sayılacağı gösterilmediği gibi, mülkiyet hakkının bir gereği olan vasıtanın sahibi olma ile suç arasında illiyet bağının ne suretle oluştuğu da belirtilmemiştir.

             Öte yandan, Anayasa Mahkemesi anayasal denetim yapma yerine, çoğunluk gerekçesinde belirtilen şekilde mahkemenin yerine geçip saydığı istisnai durumlarla ilgili olarak araç sürücüsü ile araç sahibi arasında hukuki bağlantı kurarak yaptığı değerlendirmeyi kendisine gerekçe yapması ise kabul edilemez.

             Bu nedenlerle hukuka aykırı eylemin ne olduğu ve illiyet bağının ne suretle gerçekleştiği gösterilmeden nakil vasıtası sahipleri için ceza öngören kural, Anayasa’nın 38. maddesinde belirtilen suç ve cezanın kanuniliği ile ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerine aykırıdır.  

             Kuralın iptali gerekir.

 

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Serruh KALELİ

 

 

AZLIK OYU

             Anayasa’da anlamını bulan yürütme yetki ve görevini somutlaştıran ve yönetsel birimlerin yönetim hukuku alanındaki Kamu gücünü sergilemesine etken olan idari işlemlerin işlevlerinden biri de yasal kurallar içinde bireylerin hak ve ödevlerini göstermesi ve böylece toplumsal yaşamın dirlik ve esenliğini sağlaması ve korumasıdır.

             Belirtilen görev alanı içinde, idari uğraşların sağlıkla yürütülmesi ve bireylerin hukuksal konumlara uymasını sağlamak için yönetimlerin idari yaptırımlardan yararlanması kaçınılmazdır. İdari işlem kuramı ve kuralları içinde ortaya çıkan idari yaptırımlar Anayasa’nın öngörüleri doğrultusunda idare hukuku ilkelerinden ayrı tutulamaz.

             Bu oluş ve özellikler yanında, Anayasa’nın Hukuk Devleti tanımı ile Devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yollarına başvuracağını belirten 40. maddesinin öz ve sözüyle güttüğü amaç doğrultusunda, idari işlemlerin ilgili kişilere yönelik gerçekleştireceği açıkça anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, Hukuk Devleti ilkesinin güvenilirlik ve öngörebilirlik yönündeki açılımlarından ve idari görevin özündeki varoluş nedenlerinden ötürü, birel idari işlemlerin ve özellikle idari yaptırımların ilgili kişilere yönlendirileceği konusunda kuşku bulunmamaktadır. Cezaların kişiselliği yolundaki Anayasa’nın 38. maddesindeki genel ilkenin de, idari yaptırımlar uygulanırken göz önünde bulundurulacağı da açıktır.

             Üzerinde durulan yasal metinler ve açıklamalar karşısında, yasaklama konusu hayvan taşıma işini yapan veya buna neden olan kişiye idari yaptırım uygulaması gerekirken, bu zorunluluğun dışına çıkılarak yapılan düzenleme Anayasa’nın belirtilen kurallarına aykırıdır.

             İtiraza konu kuralın bu nedenlerle iptali gerekeceği oyuyla karara karşıyım.

 

                                                                                                                                                   Üye

                                                                                                                                       ?evket APALAK

 

 

 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=486