Yeni Sayfa 18
Yürütmenin Durdurulması "Yürütmenin Durdurulması" ve İptal
Kararlarının Uygulanması
Yeni Sayfa 17
Yürütmenin Durdurulması "Yürütmenin Durdurulması" ve İptal
Kararlarının Uygulanması
İmar uygulamasına
“İmar Uygulaması" ilişkin işlemlerin iptali ile yürütmenin durdurulması XE
“Yürütmenin Durdurulması" istemli davalarda, yargı yeri tarafından verilen
yürütmenin durdurulması ya da iptal kararının idarelerce nasıl uygulanacağı bir
başka ifade ile yargı kararı uygulamasının (yerine getirilmesinin), dava açan
şahsın dava konusu yaptığı taşınmazlarla sınırlı olarak mı, yoksa yeniden tüm
parselasyon “Parselasyon" sahasını kapsayan alanda 3194 sayılı İmar
Kanununun 18. maddesi uyarınca yeniden imar uygulaması XE “İmar Uygulaması"
yapılarak mı uygulanacağı tartışılabilir.
Bir idare yapmış olduğu imar uygulamasın XE “İmar
Uygulaması" ın tapu siciline tescilinden sonra herhangi bir gerekçeye
dayanmaksızın uygulamanın iptal edilerek kadastro parseline XE “Kadastro
Parseli" dönüşünü isteme yetkisine sahip değildir. Ancak belediyeler
önkoşulları sağlamaları halinde ikinci uygulama yetkisine sahip olabilmektedir.
Sözü edilen koşullar ise;
a. İdari yargıya intikal etmeden ortaya çıkan
bir hatanın yeniden doğru şekline getirilmesine yönelik olabilir.
b. Yeni bir imar revizyonu veya değişikliği
(umumi hizmetlere ayrılan alanların değişmesi) nedeniyle yeniden uygulamaya
konu olabilir.
Ancak her iki durum için de yeniden düzenlenecek parseller
birinci uygulama ile tescil edilen imar parselleri olmalıdır.
Davacı tarafından yalnızca imar
uygulamasının XE “İmar Uygulaması" kendi taşınmazıyla ilgili kısmının iptali
istenilmişse yahut yargı yeri tarafından imar uygulamasının davacı taşınmazına
yönelik kısmının iptaline karar verilmişse, bu kararın uygulamasının, yargı
kararında belirtilen ve davacı talebine uygun şekilde davacı taşınmazının
bulunduğu kısmın yeniden uygulanmasının yapılması suretiyle, başka bir ifade
ile davacı taşınmazının durumunun yargı kararının gerekçesinde belirtilen hale
getirilmesiyle ilam yerine getirilmiş olur.
Kadastro parsellerine geri dönüş hem teknik
yönden hem de mükerrer haklara (parsellerin eski yerinin başka parsellere tahsis
XE “Tahsis" edilmiş olması) sebebiyet vermesi nedeniyle mahkemece karar
verilen tapu iptallerinin gerçekleştirilmesi mümkün olmamaktadır. Çünkü, iptal
edilen imar uygulaması XE “İmar Uygulaması" ile kadastro parselin XE “Kadastro Parseli" e dönecek dava konusu parselin imar uygulamasıyla
sınırları değişmekte ve hatta çoğu zaman eski mülkiyet konumundan sirküle
olmaktadır. Bu nedenle bu tür kısmi iptallere adli yargıda yine aynı sonuçları
doğuracak tapu iptal davası açılmadan Anayasanın 138. maddesi ve bu fıkraya
paralel olarak getirilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.
maddesinin birinci fıkrasına istinaden birinci uygulamayı yapan idarenin, iptal
kararına uygun olarak kadastral parsellere dönülmeksizin ikinci uygulamayı
yapması gerekmektedir.
Davacı tarafından kendi
taşınmazına yönelik ayırım yapılmadan “imar uygulamasını XE “İmar Uygulaması"
n iptali” şeklide dava açılması ya da yargı yeri tarafından dar alan
belirtilmeden “davalı idarece yapılan imar uygulamasının iptaline” yahut
“davacı taşınmazını da kapsayan alanda imar uygulaması yapılmasına ilişkin
belediye encümeninin ../../.... tarih ve ... sayılı işleminin iptaline”
şeklinde de karar verilmesi halinde, kararı uygulama için yargı kararının
gerekçesine bakılır. Yargı kararında iptal gerekçesi olarak, düzenleme sınırın
XE “Düzenleme Sınırı" ın hatalı geçirilmesi, düzenleme ortaklık payını XE
“Düzenleme Ortaklık Payı" n hukuka aykırı olarak hesaplânarak tüm uygulamaya
katılan taşınmazlardan fazla DOP alınması, imar plânı bulunmayan yerde 3194
sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar uygulaması yapılması, düzenlemeye giren
parsel sayısı ve alanlarının hatalı hesap edilmesi gibi tüm uygulamanın hukuken
sakat olduğu gerekçesine yer verilmesi halinde, ilgili idarece imar
uygulamasının tamamen yeniden yapılarak yargı kararının uygulanması yerine
getirilmiş olur.
Bu durumlarda, eski
kadastro parsellerine dönülmesi ve böylece doğru verilerle yeniden ikinci
uygulamanın yapılması gerekmektedir. Eski kadastral parsellere dönüş için
geriye dönüş cetvelleri hazırlanmalıdır. Ayrıca oluşturulan imar parsellerinde
aynı hak iktisap eden kişilerin haklarının kaybolmaması nedeniyle geriye dönüş
için gerekli ilan ve tebligatlar İmar Yasasının 19. maddesi gereğince
yapılmalıdır. Belediye encümeninin ilan ve tebligatların yapılarak geriye dönüş
düzenlemesinin kesinleştiğine dair kararına istinaden ilgili tapu sicil
müdürlükleri kadastro parsellerine dönüşü sağlayan tescil işlemlerini
yapacaklardır.
Bunun dışında, sadece davacı taşınmazında değişiklik
yapılması ya da bir kaç taşınmazın durumunu düzeltilmesiyle yargı kararının
gerekçesine uygun çözüm elde edilebilecekse ve bu husus uygulamaya giren diğer
taşınmazların haklarına dokunmuyorsa o zaman tüm uygulamanın yeniden
yapılmasına gerek olmayabilir.
Yine, parselasyon XE
“Parselasyon" işleminin idare mahkemesince iptal edilmiş olmasına rağmen,
aradan uzun yıllar geçmiş ve taşınmaz iyi niyetli üçüncü şahıs adına tescil
edilmiş olması halinde, bu durumda üçüncü şahıs adına yapılan tescil işlemi
tamamen özel hukuku ilgilendirdiğinden, bu durumda üçüncü kişi adına yapılan
tescile karşı adli yargıda dava açılacaktır. Medeni Kanunun 931. maddesine göre
tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak
kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı hüküm altına alınmıştır.
İmar uygulamalarına karşı dava açıp da, lehine karar
verilen şahıslar, bir şekilde taşınmazlarına sahip olamaz ya da elde edemezler
ise, bu durumda tazminat davası gündeme gelir. Çünkü, imar uygulaması XE “İmar
Uygulaması" sonucu oluşan parselin üçüncü kişiye satılması halinde, imar
uygulaması iptal edilse bile eğer taşınmazı satın alan kişi iyi niyetli ise
artık bu kişilerin elinden anılan parseli geri alma imkanı bulunmamaktadır.
Yargıtay’a göre böyle iyi niyetli kişiler korunmaktadır.
Ya da parselasyon XE “Parselasyon" işlemine karşı açılan davada verilen iptal
kararı, idarelerce uygulanmadığı hallerde de, tazminat davası açılabilir. İşte
bu bahsedilen durumlarda açılacak tam yargı davaları da yine idare
mahkemelerinde açılacaktır. Burada görevli ve yetkili idare mahkemesinin, ilk
işleme bakan idare mahkemesi olmasında pratik ve hukuki açıdan fayda vardır.