Adalet Bakanlığı 2006 Faaliyet Raporu Bakan Sunuşu
Tarih: 16.05.2007 Saat: 00:39
Konu:


Yeni Sayfa 2



Yeni Sayfa 1

BAKAN SUNU?U

 

Bir memlekette adaletin dağıtılış şekli ile o memleketin uygarlık seviyesi arasında bağlantı kuran düşüncenin büyük bir gerçeği ifade ettiğine şüphe duymamak gerekir.

Mülkün temelinin adalet olduğu yönündeki yüzlerce yıldır sürüp gelen inanç Milletimizin kalbinde kök salmıştır. Adalet, Devletimizin varlığı ve devamlılığı açısından vazgeçilemez ve ihmal edilemez nitelikte bir değerdir. Toplumun huzur ve barış içinde yaşayabilmesi, sosyal ve kültürel gelişmesini sürdürebilmesi, eksiksiz ve zamanında işleyen, çağın ihtiyaçlarını karşılayarak toplumun yargıya güven duymasını sağlayan bir adalet sistemi ile mümkündür.

Ülkemiz için öncelikli konuların başında adaletin tesisi gelmektedir. Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, adalet hizmetlerinin çağdaş bir çalışma ortamında yerine getirilmesi, kaliteli bir yargı hizmetinin sunulabilmesi için gerekli her türlü önlemi almak devletin temel amaçları arasındadır.

Yıllarca sorunlarla, yetersizliklerle, cezaevi isyanlarıyla kamuoyu gündemine gelen, yargı yılı ve yüksek mahkemelerin açılış konuşmalarında sürekli şikayet edilen yargı teşkilatı bugün, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluş yetkililerinin hazırladıkları raporlarda uluslararası standartları vurgulanan cezaevleri, bilgisayar teknolojilerinin kullanımında Devlet kurumları arasında birincilik ödülü alan projeleri, yükselen adliye saraylarıyla gündeme gelmektedir. Bütün bunlar toplumun hemen her kesimi tarafından takdir edilmekte, artık geçmişte şikayet eden kesimler bile bu çalışmalar dolayısıyla beğenilerini ifade etmektedirler.

Büyük bir gayret ve kararlılıkla gerçekleştirilen çalışmalar sonucu dört yıl gibi kısa bir sürede sorunların giderilmesi yolunda büyük mesafeler katedilmiş, yargı sadece sorunlarıyla değil, başarı ve uluslararası standartlara uygun kaliteli hizmetleriyle de anılır hale gelmiştir.

Her ne kadar Bakanlık Faaliyet Raporu 2006 yılını kapsamakta ise de bugünlere nasıl gelindiğini göstermek ve geçmişle kıyaslamak açısından Hükümetimiz döneminde yargı ve adalet hizmetleri alanında yapılan icraatları ana başlıklar altında hatırlatmak faydalı olacaktır.

HUKUK REFORMU

Günümüzde iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler, artan ve çeşitlenen ekonomik ve sosyal faaliyetler, hukuki uyuşmazlıkların çeşit ve sayısını arttırmış, toplumsal ilişkileri değiştirmiştir. Toplumsal düzenin yarattığı hukuki uyuşmazlıkların çözümü ve karmaşık suçlarla etkili mücadele mevzuatın da bu değişime ayak uydurmasını gerektirmektedir.

Bu nedenle mevzuatımızın tüm yönleriyle gözden geçirilerek gerektiğinde yeni müesseseler ihdası ya da bazı müesseselerin revizyonu büyük önem taşımaktadır. Bu faaliyetin yoğun ve hızlı biçimde yapılmaması hukuk mevzuatındaki yetersizliği başa çıkılamayacak hale getirecektir.

Bu bağlamda Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri sürecinde mevzuat yetersizliğini aşmak yolunda büyük adımlar atılmıştır. Tüm çalışmalarda bireyin hak ve özgürlüklerinin korunması ile toplum düzeni ve güvenliğinin sağlanması arasındaki hassas denge gözetilmiştir.

Bu kapsamda, temel kanunlardan olan Türk Medeni Kanunu ile başlayan süreç, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu ve diğer kanunların çıkarılması ile devam ettirilmiştir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Türkiye Hakimler ve Savcılar Birliği Kanunu, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, Genel İdarî Usul Kanunu, İdarî Yargılama Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun gibi toplumun genelini ilgilendiren kanun çalışmalarına çeşitli aşamalarda devam edilmektedir.

Ülkemizde 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren ceza mevzuatı alanında yeni bir adalet sistemine geçilmiştir. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun bu yeni sistemin birer parçasıdır.

Yeni sistemde suç siyaseti ile güdülen amaca ulaşabilmek için uyulması gereken ana ilkeler hukuk devleti ve temel haklar olarak belirlenmiştir. Hukuk devleti ilkesinin bireye sağladığı güvence yeni ceza adaleti sisteminin temelinde yer almaktadır. Bu anlamda, sistemin insana saygı esasına dayanması, işkence ve eziyet niteliği gösteren uygulamaları etkin bir biçimde yasaklaması, insan onuruyla bağdaşmayan cezalar içermemesi, ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında fiilin ağırlığı ve failin tehlikeliliğinin göz önünde bulundurulması öngörülmüştür. Sistemi oluşturan kanunların özgürlükçü karakteri özellikle belirtilmelidir.

Diğer yandan çeşitli tarihlerde çıkarılan genelgelerin güncelliğini sağlama, uygulama kabiliyetini kaybedenleri ayıklama, benzer konuları düzenleyen genelgeleri birleştirmek, aykırılıkları gidermek, dili de dahil olmak üzere sadeleştirmek ve uygulama birliğini sağlamak amacıyla bugüne kadar çıkarılan 4000’in üzerindeki genelge 01/01/2006 tarihinden itibaren kaldırılarak 134 genelge yürürlüğe konulmuştur.

E?İTİM

Yargı mensuplarının bilgi sahibi olmaları en az yargı bağımsızlığı kadar önemlidir. Adaletin yeterli bilgiye dayanılmadan dağıtılması adil yargılanma hakkı ve hak arama özgürlüğünün zedelenmesine, kamu düzeninin bozulmasına ve toplumsal barışın tehlikeye girmesine neden olacaktır.

Bu nedenlerle, Hükümetimiz dönemlerinde hâkim ve Cumhuriyet savcılarımızın meslek öncesi ve meslek içi eğitim, uzmanlaşma, lisansüstü ve yabancı dil eğitimine özel bir önem verilmiş ve verilmeye devam edilmektedir.

Bakanlığımızın katkılarıyla hukuk fakültelerindeki eğitim programının kapsamı genişletilmiş ve eğitim süresi uzatılmıştır. Böylelikle hâkim ve Cumhuriyet savcılarımızın meslek öncesi eğitimleri güçlendirilerek mesleğe daha donanımlı bir şekilde başlamaları sağlanmış olacaktır. Diğer adalet personelinin eğitiminde ise adalet meslek liseleri ve adalet meslek yüksekokullarının önemi inkar edilemez. Burada verilen eğitim ile yargılama hizmetlerinin düzeyi yükselmekte ve saygınlığı artmaktadır. Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü ile yapılan protokolle, tüm personelimize adalet mesleki eğitim ön lisans programından yararlanma imkanı sağlanmıştır.

Türk hukuk ve adalet hayatında önemli bir dönüm noktası da idarî ve malî özerkliğe sahip Türkiye Adalet Akademisi’nin kurulmasıdır. Akademinin kurulması hâkim, Cumhuriyet savcıları, avukat ve noterler ile diğer adalet personelinin mesleğe kabullerinden önce ve meslek hayatları sırasında edindikleri bilgi ve tecrübeleri geliştirmek üzere alacakları eğitime kalite ve ivme kazandırmıştır.

Hâkim ve Cumhuriyet savcılarının uzmanlaşmaları eğitim politikamızın amaçlarındandır. Türkiye Adalet Akademisinin yanı sıra Bakanlığımızca da hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile diğer personele verilen hizmet içi eğitimler yüksek mahkeme başkan ve üyeleri, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile akademisyenler tarafından yürütülmektedir. Uygulama ve öğretinin bir arada verilmesiyle aradaki kopukluk giderilmiş olmaktadır.

Öte yandan Hakimler ve Savcılar Kanununda yapılan değişiklikle hâkim ve Cumhuriyet savcılarının yüksek lisans ve doktora yapmalarını kolaylaştırıcı düzenlemeler getirilmiştir.

Önem verdiğimiz diğer bir konu ise yabancı dil eğitimidir. Buna yönelik olarak 2004 yılından itibaren bazı üniversiteler ve dil kursları ile işbirliğine gidilmiş hâkim ve Cumhuriyet savcılarının yurt içi ve dışında bir yıl süreyle yabancı dil eğitimi imkânı sağlanmıştır. Ayrıca bu işbirliği çerçevesinde hâkim ve Cumhuriyet savcılarının mesai dışındaki yabancı dil eğitimleri devam etmektedir.

İNSAN KAYNAKLARI

Yargının insan kaynağı eksikliği yıllardır gerek yargı çevreleri gerekse diğer kesimlerce yüksek sesle dile getirilmekte, hazırlanan ulusal ve uluslararası raporlar ile bilimsel çalışmalar sorunun önemine vurgu yapmaktadır.

Başta Avrupa olmak üzere diğer ülkeler ile Ülkemizdeki yargının iş yükü arasında büyük uçurum vardır. Bu nedenle hâkim ve Cumhuriyet savcısı sayısının artırılması mutlak zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Bu zorunluluk aynı zamanda yardımcı personel yönünden de geçerlidir.

Görev yaptığımız dönemde sorunun çözümüne büyük önem verilmiş ise de; tamamen çözüldüğünden söz etmek mümkün değildir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun aldığı ilke kararlarına göre bir mahkemenin bakabileceği iş sayısı dikkate alındığında halen mevcut mahkemelere ilaveten 2075 mahkemeye ve 3000 hâkim ve 2000 civarında Cumhuriyet savcısına ihtiyaç duyulmaktadır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesiyle birlikte bu ihtiyaç daha da artacaktır.

Yıllardır dile getirilen ancak bir türlü ilerleme sağlanamayan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının aylık ve ödeneklerinde 5536 sayılı Kanunla önemli iyileştirmeler sağlanmıştır. Bu Kanunla birlikte ağır iş yükü altında görev yapan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının yaşadıkları sıkıntıların giderilmesi, ifa ettikleri görevin saygınlığına ve Anayasada belirtilen konumlarına uygun malî iyileştirmeler sağlanmıştır. Böylelikle yargı organlarının verimliliğinin artırılması, daha nitelikli kişilerin hâkimlik ve savcılık mesleğini seçmeleri ile yargılama faaliyetlerinin etkin bir biçimde sürdürülerek sonuçlandırılması sağlanacaktır.

Ayrıca özlük haklarında iyileştirme sağlayan 5435 sayılı Kanunla; birinci sınıfa ayrılma ve birinci sınıf olma sürelerinin hesabında iyileştirmeler yapılarak bölge adliye mahkemeleri ve üst bölgelerde hâkim ve Cumhuriyet savcısına duyulan ihtiyaç giderilmeye çalışılmıştır. Bilgi ve görgülerini artırmak, meslekleriyle ilgili araştırma yapmak üzere uluslararası kuruluşlarda ya da yargı organlarında çalışmalarına olanak tanınması ise Kanunun getirdiği diğer bir yeniliktir.

Adalet hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde hâkim ve Cumhuriyet savcıları yanında diğer adalet personelinin de nitelik ve nicelik olarak istenen seviyede olmasının büyük önemi bulunmaktadır. Son yıllara kadar özellikle zabıt kâtibi, mübaşir, hizmetli gibi kadrolarda mahkeme ve savcılıkların ciddi sıkıntı içinde oldukları, kadroların büyük bir kısmının boş kaldığı bilinen bir gerçektir.

Bu açığın giderilmesi amacıyla korunmaya muhtaç çocuklar, şehit yakını, sözleşmeli uzman olarak erbaşlıktan ayrılanlar, özelleştirmeden gelenler ve açıktan atananlar da dahil olmak üzere 2003, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında toplam 13.788 personel alınmıştır. Alınanların büyük çoğunluğu zabıt kâtibidir. Bunun yanında, mahkemelerin ihtiyacı olan psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı yanında icra müdür ve yardımcısı, mübaşir gibi personel ihtiyacı da karşılanmaya çalışılmıştır.

Böylece, son 4 yıl içinde sağlanan yardımcı personel takviyesi ile, savcılık ve mahkemelerin personel ihtiyaçları hâkimler ve Cumhuriyet başsavcısından oluşan adalet komisyonları tarafından gerçekleştirilen sınavlarla giderilmeye çalışılmıştır. Halen mevcut kadrolarımızın 1/4’inden fazlası açık bulunmakta olup ayrıca ilave kadrolara ihtiyaç duyulmaktadır.

ADALET SARAYLARI

Bilindiği üzere adalet hizmetinin sunulduğu binalar, bunların tefriş ve donanımı, vatandaşlarımızın hizmete ulaşmadaki kolaylık ve memnuniyeti ile yargı personelinin verimliliği açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca tüm bunlar yargılamanın kalitesi, ciddiyeti ve saygınlığını arttıran unsurlardır.

Çağdaş ülkelerde devlet gücünün simgelerinden biri olarak kabul edilen adliye binaları bulundukları şehirlerin en görkemli binalarından olup “adalet sarayı” olarak adlandırılmaktadır. Buna karşın göreve geldiğimiz 2002 yılında Ülkemizdeki adalet hizmet binalarının genel durumunu vahim olarak nitelendirmek abartılı olmayacaktır. Adalet hizmetleri, hükümet konaklarının zemin katlarında, kiralık apartman daireleri ya da iş hanlarında, mefruşat ve teknik donanım bakımından son derece yetersiz olarak yerine getirilmeye çalışılmaktaydı.

Çağın gelişmelerine, yargının saygınlık ve ciddiyetine uygun, kaliteli, iyi işleyen ve geleceğe dönük olarak planlanan yeni ve modern adliye binaları inşa etmek ana amaçlarımızdandır. Bu amaç doğrultusunda Bakanlığımızca konuya gereken ağırlık verilmiş, özgün Türk mimarisine uygun olarak görkemli adalet sa­rayları yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir.

2003 Yılı sonundan itibaren 31 Mart 2007 tarihine kadar  76 adet adliye binası inşaatı tamamlanarak bunlardan 456.602.000-YTL maliyetli 47 adeti hizmete açılmış olup, 29 adet adliye binası açılışa hazır hale getirilmiştir. 2006 yılında toplam 263.600 m2‘lik 30 adet hizmet binası tamamlanmış ve açılışa hazır hale getirilmiştir. Halen toplam 812.500 M2‘lik 29 adet hizmet binası inşaatı devam etmektedir.

İstanbul ili için Anadolu yakasında 360 bin m2 kapalı alana sahip tek bir adalet hizmet binası yapılması planlanmış olup, 2006 yılı başında ihalesi sonuçlandırılarak inşaatı başlamış ve yapım çalışmaları halen devam etmektedir.

İstanbul ili Avrupa yakası için düşünülen iki adalet sarayının birisi olan 90.000 m2 kapalı alana sahip Bakırköy Adalet Sarayı tamamlanarak hizmete açılmıştır.

İstanbul ili Avrupa yakası için düşünülen ikinci adalet sarayının proje çalışmaları tamamlanmış olup, 320.000 m2 kapalı alana sahip olacak bu binanın ihalesi 30 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilecektir.

Diğer yandan mahkeme ve Cumhuriyet başsavcılıklarında iş sayısının yeterli düzeyde olmaması, hakim ve Cumhuriyet savcılarının terfilerinde ve personel istihdamında yaşanan sorunlar dikkate alınarak çoğunda müstakil adliye binası ve lojman bulunmayan 137 küçük ilçe adliyesi 2004 yılında kapatılmak suretiyle ulaşımında zorluk bulunmayan diğer adliyelerle birleştirilmiştir. Böylece adalet hizmetlerinin daha etkili ve verimli bir biçimde yerine getirilmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.

Türkiye’nin muhtelif yerlerinde kurulacak olan bölge adliye mahkemesi inşaatlarının proje çalışmaları tamamlanarak ihaleleri yapıldıktan sonra 2007 Ocak ayında yer teslimleri gerçekleştirilmiş ve inşaatlarına başlanılmıştır. Erzurum, Diyarbakır ve Ankara’da yapılacak olan bölge adliye mahkemeleri için % 25 ödenek Bakanlığımız kaynaklarınca karşılanmış olup, % 75 ödenek ise Avrupa Birliği fonlarından karşılanacaktır.

CEZA İNFAZ KURUMLARI

VE ÇA?DA? CEZA İNFAZ SİSTEMİ

31/12/2006 tarihi itibariyle Ceza infaz kurumlarımıza ait, 35.145 personel kadrosunun, 26.283’ü dolu, 8.862’si boş bulunmaktadır. 31/12/2002 tarihinden bu yana merkez ve taşra atamalı toplam 4.549 personelin açıktan ataması yapılmıştır.

Halen Ülkemizde 425 ceza infaz kurumu ve 31/12/2006 tarihi itibarıyla bu kurumlarda 63.808’i adli, 3.835’i terör, 2.634’ü çıkar amaçlı suçlardan 70.277 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır.

İsyan, öldürme, yaralama, rehin alma, işgal, koğuş ağalığı, uyuşturucu ticareti, kumar oynatma ile tutuklu ve hükümlülerin birbirlerine karşı her türlü fiziksel ve manevi baskı olaylarının yaşanmasına neden olan koğuş sistemine göre inşa edilen ceza infaz kurumlarında fiziki değişiklikler yapılarak çağdaş ülkelerde olduğu gibi 2, 4, 6, 8’er kişilik odalara dönüşüm çalışmaları tamamlanmıştır.

Uluslararası normlara uymayan ve fiziki şartları ve kapasiteleri itibariyle eğitim ve iyileştirmenin kısıtlı yapıldığı ya da hiç yapılamayan küçük ilçe ceza infaz kurumlarının kapatılarak, birden çok merkeze hitap edebilen çağdaş ve modern ceza infaz kurumlarının yapımı zorunluluk taşımaktadır. Bu aynı zamanda infazın kalitesini arttırırken, personel ve mali kaynak kullanımında da tasarruf sağlayacaktır. Bu çerçevede; 2003 yılında 6, 2004 yılında 62, 2005 yılında 6, 2006 yılında 20 olmak üzere toplam 94 ceza infaz kurumu hizmete kapatılmıştır.

Birleşmiş Milletler Cezaevi Minimum Kuralları ile Avrupa Cezaevi Kurallarına uygun, sağlıklı, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine elverişli yeni ceza infaz kurumu projeleri geliştirilmiş, özellikle büyük şehirlere öncelik verilerek yapımına başlanmıştır.

 2003 yılından bu yana toplam 662.000 m2’lik 15 ceza infaz kurumu ve 3 personel eğitim merkezi hizmete açılmış olup halen yapımı sürdürülen toplam 1.250.000 m2’lik 27 ceza infaz kurumu ile proje çalışmaları devam eden toplam 448.000 m2’lik 4 adet ceza infaz kurumu bulunmaktadır.

Tüm bunlar yanında Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu gereğince Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde denetimli serbestlik ve yardım hizmetlerinden sorumlu daire başkanlığı oluşturulmuş ve  ağır ceza merkezlerinde şube müdürlüğü olarak örgütlenilmiştir. Bu birimde; suça sürüklenen çocuk, şüpheli, sanık ve hükümlünün ayrıca koruma kurulları aracılığı ile ceza infaz kurumundan salıverilen hükümlülerin toplumla bütünleşmesi açısından ihtiyaç duyulan her türlü hizmet, program ve kaynakların sağlanması hizmetleri yürütülmektedir.

 

BİLİ?İM TEKNOLOJİLERİNE GEÇİ?, UYAP

Bilindiği üzere davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, Anayasal bir ilke olup yargının görevidir. Yargının, artan kamusal taleplerle birlikte üzerine düşen görevi yerine getirmesi, hızlı, verimli ve güvenilir şekilde çalışabilmesi için bilgi ve haberleşme teknolojileri ile entegre bir yapı içinde, dinamik bilgi tabanlı çözümlerden azamî oranda faydalanmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu amaçla üretkenliği ve verimliliği arttırmak için geliştirilen Ulusal Yargı Ağı Projesi devreye konulmuştur.

Ulusal Yargı Ağı Projesi ile bütün mahkemelerimizin kendi aralarında ve yüksek mahkemelerle, ayrıca kamu kurum ve kuruluşları ile birbirine bağlanması hedeflenmektedir. Böylece gerek mahkemelerimiz arasında, gerek mahkemelerimizle kamu kurum ve kuruluşları arasında yargı ile ilgili bilgi ve belge akışı sür’atlenecek; hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, Anayasa’mıza ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun biçimde gerçekleşecektir.

Bu proje çerçevesinde en küçük adliyeye kadar tüm yargı teşkilatı ile Adalet Bakanlığı birimleri bilgisayar ve ekipmanlarıyla donatılmış, tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarımıza diz üstü bilgisayarı verilmiş ve yerel bilgisayar ağı tesis edilmiştir.

2006 yılı sonu itibariyle 111 Ağır Ceza Merkezi, 21 Bölge İdare Mahkemesi, 234 Mülhakat Adliye, 451 Ceza İnfaz Kurumu, 6 Adli Tıp Kurumu, 2 Hâkimevi ve 2 Sosyal Tesis UYAP uygulamalarını kullanmaya başlanmıştır. Bugün itibariyle UYAP’ın 35.000 Adalet Bakanlığı personeli, 40.000 avukat kullanıcısı bulunmaktadır.

UYAP, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği ve Türkiye Bilişim Vakfı'nın düzenledikleri "eTR Büyük Ödülü"nü 2004 ve 2005 yıllarında almıştır.

UYAP kapsamında, avukatların bürolarından yetkileri dâhilinde sistemdeki dava dosyalarına erişebilmeleri, inceleyebilmeleri, örnek alabilmeleri, dava dosyalarına evrak katabilmeleri, yeni dava dosyası açabilmeleri ve harç ödeyebilmeleri imkânı veren “Avukat Bilgi Sistemi”; vatandaşlara, adlî ve idarî yargı birimlerinde görülmekte olan dosya bilgilerine erişebilme imkânı veren “Vatandaş Bilgi Sistemi” bulunmaktadır.

AVRUPA BİRLİ?İ SÜRECİ

AB sürecinde yapılan ve yapılmakta olan çalışmalarımızın tek amacı AB’ye üyelik olarak algılanmamalıdır. Çalışmalarımızın asıl ve en önemli amacı, insanımıza çağdaş ve kalkınmış bir ülkede, evrensel olarak kabul görmüş hukuk kuralları çerçevesinde, müreffeh bir yaşam sunmaktır. Dolayısıyla AB sürecinde yaşanacak herhangi bir olumsuzluğa rağmen hukukî ve idarî alanda yapılan bu reformların devam ettirileceği, yapılmış olanların hayata aktarılması çalışmalarının sürdürüleceği muhakkaktır.

ADLİ TIP

Başta adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak doğrultusunda faaliyette bulunan Adlî Tıp Kurumu’nun yürüttüğü hizmetlerin yurt çapına yayılmasının öneminin büyük olduğuna inanmaktayız. Amaçlarımızdan birisi de tüm ağır ceza merkezlerinde adli tıp birimlerinin açılmasıdır. Çalışmalarımız bu amaç doğrultusunda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde devam etmektedir.

Adli Tıp Kurumu’nun daha çağdaş binada hizmet verebilmesi amacıyla İstanbul’da 46.800 m2 arazi içinde 20.000 m2 kapalı alana sahip Adlî Tıp Kurumu merkez binası yapılarak 17/06/2006 tarihinde hizmete girmiştir. Avrupa’da dahi emsali olmayan bu bina niteliklerine uygun modern cihazlarla donatılmış, çalışanlara rahat çalışma ortamları sağlanarak verimlilikleri artırılmıştır. Bunun yanında Kurum beyin gücü bakımından da desteklenmiş yapılan teknoloji transferleri ve alt yapı yenilikleriyle hızlı bir kabuk değiştirme sürecine girmiş, çağdaş ve dinamik bir hüviyet kazanmıştır.

Adlî Tıp Kurumu personelinin özlük haklarına ilişkin iyileştirme yapmak amacıyla ilgili mevzuatta değişikliğe gidilmiş, döner sermaye işletmesi kurulmuş ve bundan personelin de faydalanması sağlanmıştır.

SONUÇ

Büyük sorunlarla devraldığımız Adalet Bakanlığı’nda kısıtlı bütçelerle, önemli başarılara imza atmış bulunuyoruz. Bu başarılarla ulaşmak istediğimiz hedef, Büyük Atatürk’ün önümüze koyduğu çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak, modernleşme sürecine katkı sağlamak, hukuk devleti olmanın alt yapısını daha da sağlam hale getirmektir. Bu yoldan giderek “Adalet Mülkün Temelidir” ilkesini eksiksiz hayata geçirmektir.

Başta hukuk reformu olmak üzere;

Ø      Personelin nitelik ve nicelik bakımından güçlendirilmesi,

Ø      Özlük haklarında yapılan iyileştirmeler,

Ø      Adalet teşkilatının fiziki alt yapı sorunlarının çözülmesi,

Ø      Uluslararası standartlarda ceza infaz kurumları oluşturulması,

Ø      Çağdaş ceza infaz sistemi uygulamaları,

Ø      Ulusal Yargı Ağı Projesi ile bilişim alanında kat edilen yol,

Ø      AB sürecinde üstlenilen aktif rol

ile Bakanlığımızın, 21’inci yüzyıla Büyük Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsüne uygun olarak çağdaş batılı ülkeler düzeyinde bir kurumsal kimlikle taşınması sağlanmıştır.

Demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda; evrensel hukukta kabul edilen ilkelere de dayanmak suretiyle adaletli bir hukuk düzeni oluşturup, toplumumuza her alanda zahmetsiz, hızlı, isabetli, etkin, güvenli yargı ve adalet hizmetini sunmaya yönelik amacımız doğrultusunda çalışmalarımız hızla devam etmektedir

Tüm bu özverili çalışmalara rağmen yargı ile ilgili devasa nitelikteki sorunların bittiğinden söz edilmesi mümkün değildir. Kamu yönetiminin genelinde olduğu gibi adalet teşkilatında da eski tarz yönetim anlayışıyla mevcut sorunları çözmek ve eldeki kaynakları günü birlik ihtiyaçlara göre kullanmak artık söz konusu değildir.

 Ülkemiz de dahil olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerde eldeki kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanmasındaki zorluk dikkate alındığında ihtiyaçların bir öncelik sırasına göre konulmasını; ayrıca kıt kaynakları en yüksek fayda ve verimi en düşük maliyetle yani optimal kullanmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Optimal kullanım sonuçları ise mevcut şartların bir plan dahilinde değerlendirilerek uygulaması halinde görülebilecektir.

Stratejinin geleceğe yönelik amaçlara ulaşmak için geliştirilmiş kapsayıcı ve genel bir plan olduğu göz önüne alındığında kamu yönetimindeki önemi de kendini göstermektedir. Yeni kamu yönetimi anlayışında kamu idareleri özel sektörde olduğu gibi stratejik planlar yaparak geleceğe dönük, orta ve uzun vadeli hareket etmek zorunda kalmışlardır.

Bu bağlamda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile birlikte kamuda reform boyutunda değişikler olmuş kamu kaynaklarının kullanılmasında stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme ilkeleri ile mali saydamlık ve hesap verme sorumluluğu ön plana çıkmıştır.

Bu çerçevede 5018 sayılı Kanun uyarıca kamu idareleri için artık zorunlu olan stratejik planlama sürecine ilişkin takvimin tespitine, stratejik planların kalkınma planı ve programlarla ilişkilendirilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkili kılınmış olup bu doğrultuda hazırlanan Yönetmelikte belirlenen geçiş takvimine göre, Bakanlığımız 2010-2014 yıllarını kapsayacak olan ilk stratejik planını, 31/01/2009 tarihine kadar hazırlayacaktır.

Diğer yandan 5018 sayılı Kanun gereğince hazırlaması gereken faaliyet raporları aynı zamanda performans esaslı bütçeleme sisteminin de temel taşlarından biri olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Faaliyet raporları mali saydamlık ve hesap verme sorumluluğunun hayata geçirilmesi ve ilgili taraflar ile kamuoyunun bilgi sahibi olmasını sağlayacak önemli bir kamu mali yönetimi aracı olarak ortaya çıkmaktadır.

Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan 2006 Yılı Bakanlık Faaliyet Raporu ilk olmasının yanı sıra Hükümetimizin yargı ve adalet hizmetleri ile ilgili yapmış olduğu reform niteliğindeki faaliyetleri yansıtması açısından büyük önem taşımaktadır.

Stratejik yönetim anlayışının ve bu anlayışın bir parçası olarak hazırlanmış olan 2006 Yılı Bakanlık Faaliyet Raporunun Milletimize hayırlı olmasını dilerim.

                                                                      

.

                             Cemil ÇİÇEK

Adalet Bakanı

 

 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=401