Dava konusu
"Adli ve İdari Yargıda Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav Mülakat ve
Atama Yönetmeliği", 24.2.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu'nun 7-9.
maddelerine dayanılarak hazırlanmış ve Yönetmelikle; adli ve idari
yargıda adaylığa başvurma,
yazılı sınav ve mülakat kurullarının oluşumu ve görevleri, sınav
konuları, yazılı sınav ve
mülakatın yapılış şekli ve değerlendirilmesi, atama ile
bunlara ilişkin diğer hususlar
düzenlenmiştir.
2802 sayılı
Yasa'nın 7. maddesinde adaylık dönemini geçirip maddedeki koşullara
uygun olarak
ehliyetini kanıtlamış olmadıkça hiç kimsenin hakimlik ve savcılığa
atanamayacağı, adayların Devlet Memurları Kanunundaki Genel idare Hizmetleri
Sınıfına dahil
olup
hakimlik ve savcılığın sınıf ve derecelerine dahil olmadıkları ve haklarında
Devlet
Memurları
Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş; 8.
maddesinde de adaylığa
atanacaklarda bulunması gereken nitelikler sayılmış, "Adaylığa
atama" başlıklı 9. maddesinde ise;
"Her yıl
alınacak aday sayısı, avukatlık mesleğinden alınacaklarla birlikte Türkiye
Adalet Akademisinin görüşü
alınmak suretiyle, kadro ve ihtiyaç durumuna göre Adalet
Bakanlığınca tespit edilir.
Yukarıdaki
maddede belirtilen niteliklere sahip olup, yazılı yarışma sınavı ile
mülakatta başarı gösterenler, başarı
derecelerine göre sıraya konularak Adalet Bakanlığınca
önceden
belirlenen ihtiyaç sayısına, daha önce başka görevlerde kadro, maaş ve
derece
yönünden
iktisap etmiş oldukları haklar nazara alınmak suretiyle lisans, lisansüstü (master)
ve
doktora öğrenim durumlarına göre Devlet memuriyetine giriş derece ve
kademesiyle veya bu
■
derecelerden aşağı olmamak şartıyla müktesep olarak almış oldukları derece
ve kademeyle
adaylığa
atanırlar. Bu atamada, daha önce serbest avukatlık yapmış olanların
avukatlıkta geçen sürelerinin üçte ikisi de değerlendirilir. Bu sıraya göre
ihtiyaç sayısınca atananların
dışında
kalanlar bir hak iddia edemezler.
Doktora
yapanlar sadece mülakata tabi tutulurlar.
Adayların
yarışma sınavı ve mülakatı ile 8 inci maddenin (g) bendinin uygulanmasına
ilişkin hususlar yönetmelikte düzenlenir."
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı
Yasa'nın 10. maddesinde, adaylık süresi ve eğitim konusunda, 11. maddesinde
de
adaylar hakkında düzenlenecek belgeler hakkında düzenleme yapıldıktan
sonra 12.
maddesinde,
maddede sayılan koşulların gerçekleşmesi halinde adayların görevlerine
Adalet
Bakanlığınca
son verileceği öngörülmüştür.
2802 sayılı
Yasa'da, yazılı yarışma sınavı ve mülakatı yapacak makam gösterilmemiş
ise
de, 9. maddenin son fıkrasında, adayların yarışma sınavı ve
mülakatının uygulanmasına
ilişkin
konuların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Bu hükme dayanılarak,
Adalet
Bakanlığı'nca yürürlüğe konulan dava konusu "Adli ve İdari Yargıda Hakim ve
Savcı Adaylığı
Yazılı
Sınav, Mülakat ve Atama Yönetmeliği”nde yarışma sınavı ve mülakatın Adalet
Bakanlığı
tarafından
yapılacağı öngörülmüştür.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin temel niteliklerinden olan "hukuk devleti" ilkesi vatandaşların
hukuk güvenliğini
sağlayan, idarenin hukuka bağlılığını amaç
edinen, buna karşılık kamu gücünün sınırsız
ölçüsüz ve keyfi kullanılmasını önleyen en önemli unsurlardan
biridir. Nitekim hukuk devleti ilkesinin
yaşama geçirilmesini sağlayacak araçlar arasında Anayasa'nın 8.
maddesinde, yürütme yetkisi ve
görevinin, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine
getirileceği, Anayasa'nın 125. maddesinde de, İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolunun açık
olduğu kuralına yer verilmiştir.
Hukuk
devleti ilkesi karşısında idarenin yargısal denetim yapılmasını ortadan
kaldıracak ya da bu denetimin yapılmasını imkansız kılacak işlem ve
eylemlerde bulunması
mümkün
değildir.
Öte yandan
adil bir hukuk düzeninin kurulmasının yargının bağımsızlığı, hakim
bağımsızlığı ve güvencesinin sağlanması ile mümkün olacağında kuşku
bulunmamaktadır.
Anayasanın
138. maddesinde, "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya
kanuna ve
hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler "denilerek
hakimlerin
bağımsızlığı ilkesi kabul edilmiştir. Anayasa'da ayrıca bu ilkeyle
yetinilmeyerek 139. maddede
"hakimlik ve savcılık teminatı "kabul edilmiştir. Öte
yandan Anayasa'nın 140. maddesinde;
hakim ve savcıların nitelikleri ve
atanmalarının mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre
yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür.
Bu bağlamda,
hakim ve savcı adayları Genel idare Hizmetleri Sınıfına tabi iseler de
staj
döneminin ardından yapılacak yeterlilik sınavından sonra hakim ve savcı
olarak
atanacakları hususu gözetildiğinde, adayların seçimi için yapılacak sınavın
ileride atanacakları görevin özellikleri de dikkate alınarak nesnel, yansız
ve sadece liyakati ölçmeyi amaçlayan bir yöntemle yapılması gerekmektedir.
2802
sayılı Yasa'nın 9. maddesinin son fıkrasında "... yarışma
sınavı ve
mülakatı(na).." ilişkin hususların
Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş; ancak sınavın şekli, sınav ve
mülakat kurulu ve mülakatın amacı ve içeriği ile ilgili herhangi bir
düzenlemeye yer
verilmeyerek
idareye takdir yetkisi tanınmış bulunmaktadır. İdare bu takdir yetkisini
kullanırken
adayların
seçimlerinin
yukarıda da
değinildiği gibi tarafsız, nesnel ve sadece liyakatı ölçmeye yarayan
sınavla yapılmasını sağlayacak düzenlemeler yapmakla yükümlüdür.
Öte yandan
gene bu
düzenlemelerde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 15.12.1985 günlü,
46/146 sayılı Kararındaki
" Hakimlik mesleğine, yeterli hukuk eğitimi görmüş, yetenekli ve kişilikli
bireyler seçilecektir. Seçim yönteminde,
amaca aykırı düşüncelerin rol oynamasını engelleyecek
tedbirler alınmalıdır. Hakimlerin
seçiminde, bir kişiye karşı ırk, renk, cinsiyet, din, siyasi veya diğer
fikirler, milli veya sosyal menşe ve mal varlığı gibi
düşüncelerle hiçbir ayırım yapılmayacak; ancak hakim adayının ülke vatandaşı olması
şartı, ayrımcılık olarak nitelendirilmeyecektir." şeklindeki yargı
bağımsızlığının temel ilkesinin ve yine Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin 13.10.1994 günlü,
518 inci toplantısında aldığı karardaki " Hakimlerin
mesleki kariyerlerine ilişkin tüm kararlar
objektif kriterlere dayanmalı, hakimlerin seçimi ve
kariyerleri; eğitimsel özelliklerini, dürüstlük, yetenek ve
etkinliklerini de gözeten liyakat esasına
göre olmalıdır." şeklindeki ilkesinin de gözönünde
tutması gerektiğinde kuşku
bulunmamaktadır.
2802 sayılı
Yasa'nın 7-9. maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 9.9.1991 günlü,
20986
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan ve zaman
içinde kimi
maddelerinde değişiklik yapılan dava konusu
Yönetmeliğin 1 ila 3. maddelerinde "Amaç,
Kapsam ve Hukuki Dayanak" konulan; 4 ila 7.
maddelerinde "İlan, Başvuranlarda Aranacak
?artlar,
Başvuru" konuları; 8 ila 35. maddelerde "Sınavlara Dair Esaslar", 36. ve
devamı
maddelerde
ise sınavı kazananların atanması ve diğer konular
düzenlenmiş olup;
Yönetmeliğin
iptali istenilen 4., 5., 8., 9., 10., 12., 13., 23., 24., 25., 31., 32.,
33. ve 36. maddeleri ile 21. maddesinin üçüncü ve son fıkraları ve 29.
maddesinin ikinci fıkrasında
dayanağı Yasa kurallarına ve hukuka
aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu
Yönetmeliğin 11., 20., 27., 28. ve 32. maddeleri ve 29. maddesinin
birinci
fıkrası ile yapılan düzenlemelere gelince;
1-Yönetmeliğin "Yazılı Sınavın Amacı, ?ekli, Yeri ve Zamanı" başlıklı 11.
maddesinde;
"(Değişik
fıkra : 02/08/2006- 26247 S.RG. Yön/4.mad) Yazılı sınav, katılanların
öğrenim konularına ilişkin bilgileri ile genel yetenek ve genel kültür
bilgilerini değerlendirmek amacıyla yapılır.
Bakanlıkça
gerekli görüldüğü takdirde yazılı sınav test usulü ile de yapılabilir. Test
sınavları ile ilgili hususlarda diğer kurumlardan yararlanılabilir.
Yazılı sınav
yerleri, sınava gireceklerin sayısı göz önüne alınmak suretiyle yapılır.
Yazılı
sınav, müracaat tarihinin sona erdiği günden itibaren en az 15 gün sonra
yapılır.
(Ek:
25.2.1998 - 23269 Sayılı R.G.) Yazılı sınav gerektiğinde başka kurumlara da
yaptırılabilir.
(Ek:
25.2.1998-23269 Sayılı R. G.) Bu durumda: yapılacak sınavın yerleri,
konuları, soruların konulara göre dağılımı, yürütülmesinde gözetilecek
hususlar, tarihi, süresi, notlama ve kazananların belirlenmesi gibi usul ve
esaslar Bakanlık ile sınavı yapan kurum arasında yapılacak bir protokol ile
tespit edilir.
(Ek:
25.2.1998 - 23269 Sayılı R.G.) Bu protokol ile diğer kurumun sınav ve
değerlendirme esaslarına uyulması kararlaştırılır ise, Yönetmeliğin yazılı
sınava ait kuralları
uygulanmaz.
(Ek:
25.2.1998 - 23269 Sayılı R.G.) Sınavı yapan kurum tarafından talep edilen
masraf, başvuru sırasında adaylardan alınır."
düzenlemesine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin "Yazılı Sınav Kurulunun Kuruluş ve Görevleri" başlıklı 20.
maddesinde
ise;
"Yazılı
Sınav Kurulu, Personel Genel Müdürünün görevlendireceği Genel Müdür
Yardımcılarından birinin Başkanlığında; Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Ceza
İşleri Genel
Müdürlüğü,
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü ve Personel Genel Müdürlüğünden bakanlıkça
tensip edilecek Hâkim ve savcı sınıfına dahil görevlilerden oluşur.
Yazılı
Sınav Kurulu; Sınav sonuçlarını değerlendirmek ve buna göre başarı listesi
düzenlemek ve gerektiğinde itirazlar: inceleyerek karara bağlamakla
görevlidir."
hükmü yer
almıştır.
Yönetmelik
hükümlerine göre, yazılı sınav doğrudan Bakanlıkça yapılabileceği gibi,
1998
yılında eklenen fıkralar ile sınavın başka kurumlara da yaptırılabileceği
öngörülmüş,
böylece
Bakanlığa yazılı sınavın yöntemi konusunda takdir yetkisi verilmiştir.
Bilindiği
üzere yarışma sınavı ve mülakatı kazananlar 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'na tabi "Genel
idare Hizmetleri Sınıfı"na ait kadrolara atanmakta ise de, belli bir
yetişme dönemi sonunda Türkiye Adalet
Akademisi bünyesinde yapılan yeterlilik sınavında
başarılı olmaları halinde hakim ve
savcılık görevine atanmaktadırlar. Yukarıda değinildiği gibi
adaylığa alınırken uygulanacak
yarışma sınavının nesnel, yansız ve liyakati ölçmeye
yarayacak bir şekilde yapılması
zorunludur. Bu çerçevede 11. maddeye 1998 yılında eklenen
hükümler ile yarışma sınavının başka
kurumlara da yaptırılabileceği öngörülerek, yapılan protokollere göre
yarışma sınavı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezine yaptırılmaya
..başlanmış ise de, maddede bu yöntemin uygulanıp uygulanmaması konusunda
Bakanlığa takdir yetkisi verilerek ve Yönetmeliğin 20. maddesindeki
yarışma sınavının Adalet Bakanlığında (hakim ve savcı sınıfından da
olsa) Bakanın emri altında çalışan bürokratlardan
oluşan Sınav Kurulunca yapılmasına
ilişkin kurallarda korunmak suretiyle yazılı sınavın yapılış yöntemi tamamen
idarenin takdirine bırakılarak hukuka aykırı düzenleme yapılmıştır.
Bunun
sonucu olarak, yazılı sınavın Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezine
yaptırılması'
sınavdan beklenen nesnelliği sağlayacak bir kural olmakla birlikte, bunun
tamamen idarenin takdirine
bırakılmasında hukuki isabet görülmemiştir. Dolayısıyla 11.
maddeyle bağlantısı nedeniyle
Yönetmeliğin- 20. maddesinde de hukuka uygunluk
bulunmamaktadır.
2-Yönetmeliğin "Mülakat Kurulu" başlıklı 27. maddesinde;
"Mülakat
Kurulu: Müsteşar veya görevlendireceği Müsteşar Yardımcısının
Başkanlığında, Teftiş Kurulu Başkanı, Ceza İşleri, Hukuk işleri, Personel
Genel Müdürlerinden oluşur."
düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda da değinildiği gibi 2802 sayılı
Yasa'nın 9. maddesinde "... yarışma sınavı ve
mülakatı
..." ile ilgili hususların Yönetmelikle düzenleneceğinin öngörülmesine
karşın, sınavın
şekli ve
sınav kurulunun oluşumu ile ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Yasa ile
Adalet
Bakanlığına sınav yapma ve buna ilişkin konulan Yönetmelikle düzenleme
konusunda
görev ve
yetki verilmiş ise de, bu konuların münhasıran Bakanlık bürokratlarınca
yerine
getirileceğine ilişkin açık bir düzenleme yapılmamıştır.
Yönetmeliğin yayımlanmasından sonra 23.7.2003 tarihli ve 4954 sayılı Yasa
ile adli,
idari ve
askeri yargı hakim ve savcıları ve noterler ile avukatların meslek öncesi ve
meslek içi
eğitimi için
kurslar açmak, adli ve idari yargı hakim ve savcı adaylarının meslek öncesi
eğitimlerinin hazırlık ve son dönemlerini ilgili Yasa ve Yönetmelik
hükümlerine göre yürütmek
v.b.
görevleri yürütmek üzere kurulan Türkiye Adalet Akademisinin kuruluş amacı
ve teşkilat
yapısı ile
değinilen görevleri gözetildiğinde, diğer bir deyişle alınacak adayların,
Akademinin
öğrencileri olacağı ve eğitim verecek olan
kurumun adayların seçiminde de etkili olması
gerektiği hususu dikkate alındığında
"Mülakat Kurulu"nun, Türkiye Adalet Akademisinde
görevli özellikle Danıştay ve
Yargıtay mensuplarının da Bakanlık üst düzey yöneticileri ile
birlikte katılımının sağlanması suretiyle
oluşturulması gerekmektedir.
3-
Yönetmeliğin "Mülakat ve Amacı" başlıklı 28. maddesinde;
"Mülakat,
ilgilinin ifade ve bir konuyu kavrayıp özetleme ve değerlendirme yeteneğini,
davranışını, genel ve fiziki durumunu tespit için mülakat kurulu tarafından
Adalet Bakanlığınca yapılır."
hükmüne yer
verilmiştir.
Sözlük
anlamı, davranış ve düşünceleri üstüne bilgi edinmek amacıyla bir kişiyle
yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, yazılı yarışma sınavını
tamamlayıcı nitelikte ve
yine bilgi ve
liyakati ölçmek, bunun yanında adayın hakimliğe yaraşır yeteneğe, kültüre,
çağdaş yaşam anlayışına sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılacağı
açıktır. Bu
kapsamda
yapılacak oîan bir müiakatın nesnei olduğundan sözedilebilmesi için mesieğin
önem
ve özelliği de dikkate alınarak bütün bu kriterlerin ne şekilde
uygulanacağına liişkin hususların, kriterlerin ağırlıklarını ve buna göre
değerlendirme esaslarını içeren nesnel bir
yöntemin düzenlenmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, Yönetmelikte
mülakatın kriterleri
açık bir şekilde düzenlenmelidir. Dava konusu Yönetmelikte ise belirtilen
hususlara ilişkin
herhangi bir
düzenlemeye
yer
verilmemekte: genel, ifadelerin yetinilmektedir, Örneğin, ancak
sağlık
kurulunca tespit edilebilecek "fiziki durum”dan neyin kastedildiğinin
açıklıkla ortaya
konulmadığı
görülmektedir. Dolayısıyla Yönetmeliğin 28. maddesinde öngörülen yöntemde
hukuka uygunluk
bulunmadığı gibi, bu suretle tamamen Kurulun takdirine bırakılan mülakat
yöntemi ile nesnellikten uzak bir uygulamaya neden olunabileceği de
açıktır.
Kaldı ki,
yukarıda çerçevesi çizilen düzenlemenin yapılmamış olmasının mülakat ile
ilgili olarak açılacak bir iptal davasında yargısal denetimin
yapılmasını güçleştireceği, hatta,
olanaksız
kılacağı da ortadadır. Oysa mülakatta başarısız sayılma işleminin de, diğer
tüm idari
işlemlerin
yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve amaç olmak
üzere
işlemin tüm
unsurları yönünden yargısal denetiminin yapılması esas olmalıdır. İdari
işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olmak
üzere yapılan bir yargısal denetimin,
hukuk devleti ilkesinin öngördüğü güvenceyi sağlamayacağı açıktır.
Nitekim
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin (1/a) bendi
gereğince iptal davalarında, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve
amaç unsurları
yönünden
yargısal denetime tabi tutulması zorunlu bulunmaktadır.
Dolayısıyla
mülakatta başarısız sayılma işleminin yargısal denetimini sağlayacak
altyapının
tüm unsurlarıyla oluşturulmasını sağlamak hukuka bağlı idarenin görevidir.
Yukarıda
da
belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesinin, idarenin yargısal denetim
yapmasını ortadan
kaldıracak,
olanaksız kılacak ya da güçleştirecek şekilde bir idari işlem tesis etmesine
izin
vermesi
mümkün değildir.
4- Dava
konusu Yönetmeliğin "Yazılı Sınav Kağıtlarının Değerlendirilmesi" başlıklı
21.
maddesinin üçüncü fıkrasında, "Yazılı sınav veya test
kağıtları 100 puan üzerinden
değerlendirmeye tabi tutulur. Yazılı
veya test sınavını kazanabilmek için not ortalamasının 70 puan veya
daha yukarı olması şarttır."denilmiş; 29. maddesinin birinci fıkrasında da;
"Yazılı sınavda başarı gösterenler mülakata katılır."
düzenlemesine yer verilmek suretiyle, yazılı sınavda başarılı olabilmek için
gerekli not ortalaması olan 70 puanı alan herkesin mülakata çağrılacağı
öngörülmüştür.
2802 sayılı
Yasa'nm hem "Adayların nitelikleri"nin düzenlendiği 8. maddesinde, hem
metni
yukarıya alınan 9. maddesinin son fıkrasında "yazılı yarışma sınavı"
ibaresine yer
verildiği halde, Yönetmeliğin 29.
maddesinin birinci fıkrasında "yarışma sınavı" niteliğine aykırı
olarak "70
ve üzeri puan alan" herkesin mülakata çağrılması öngörülerek, yapılan sınav
"yeterlik sınavı" niteliğine dönüştürülmekte, böylece yazılı
sınavın öğrenci Seçme ve
Yerleştirme
Merkezi'ne yaptırılması ile sağlanmaya çalışılan nesnel uygulamanın sonucu
ortadan kaldırılmaktadır. Oysa aday adaylarının yarıştırıldığı bir sınavda
ilan edilen kadro
sayısının en başarılıdan başlayarak kaç katı
adayın mülakata çağrılacağının önceden
-açıklanması zorunlu oitıp,-
belirlenen barajı geçen tüm aday
adaylarının mülakata : çağrılmasının, idarenin takdir
yetkisinin kullanılmasında sübjektif nedenlerin öne geçmesine
yol
açacağı, bu durumun ise kamu yaran ve hizmet gerekleriyle bağdaşmayacağı
açıktır.
Dolayısıyla
29. maddenin birinci fıkrasındaki düzenleme Yönetmeliğin dayanağı Yasa
kuralına ve hukuka açık aykırılık taşımaktadır.
Sonuç
olarak; hukuka ve dayanağı Yasa kurallarına aykırı bulunan ve uygulanmaya
devam edilmesi halinde
telafisi imkansız zararlara neden olacağı sonucuna varılan dava konusu
Yönetmeliğin 11., 20., 27., 28. maddeleri ve 29. maddesinin birinci
fıkrasının yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.
Öte yandan,
anılan maddelerin yürütülmelerinin durdurulması ile uygulanma olanağını
yitiren Yönetmeliğin 14., 15., 16., 17., 18., 19. ve 22. maddeleri ile 21.
maddesinin bir ve ikinci fıkralarının da yürütülmesinin durdurulması
gerekmektedir.
Bu arada
Yönetmeliğin "Nihai Başarı Listesi" başlıklı 32. maddesinde;
"Sınava
katılanların, yazılı sınav kurulu ve mülakat kurulu tarafından imza altına
alınan ve yukarıda zikredilen başarı listelerinde yazılı bulunan puanlarının
aritmetik ortalaması
tespit
edilerek en yüksek puan alandan başlamak üzere sıraya konularak nihai başarı
listesi Personel Genel Müdürlüğünce hazırlanır.
Bu sıralamaya tabi
tutulanların nihai puanlarının eşit olması halinde, yazılı sınavda
aldığı puana öncelik tanınır. Yazılı
puanların da eşit olması halinde kura çekilmek suretiyle sıra
belirlenir ve bu konuda yapılan işlemler düzenlenecek tutanakta gösterilir."
denilmektedir.
Değinilen düzenlemede hukuka
aykırılık bulunmamakta ise de, yazılı sınav kurulu ve
'mülakat kurulu ile ilgili maddelerin
yürütülmesi durdurulduğundan; bu karar nedeniyle yapılacak yeni
düzenlemede bu maddenin de yeniden düzenleneceği tabiidir.
Davanın sınava ilişkin kısmına
gelince; yazılı sınavın Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezi'ne yaptırıldığı anlaşıldığından,
sınavın bu kısmında hukuka aykırılık bulunmamakta ise de; dava konusu
Yönetmeliğin mülakata ilişkin 27.ve 28. maddeleri ile 29. maddesinin birinci
fıkrasının yürütülmesinin durdurulması nedeniyle 9.8.2006 tarihinde ilan
edilen ve 15.10.2006 tarihinde yapılan
sınavın "mülakaf'a ilişkin kısmı da hukuki dayanaktan yoksun kalmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onikinci Dairesinin "yürütmenin
durdurulması isteminin reddi"ne ilişkin 9.3.2007 günlü, E:2006/4784 sayılı
kararına yönelik davacı itirazının kısmen
kabulü ile dava konusu Yönetmeliğin 11., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20.,
22., 27. ve