Yeni Sayfa 6
Yeni Sayfa 5
GENEL GEREKÇE
DNA
(deoksiribonükleik asit) hücrenin çekirdeğinde bulunan kimyasal bir maddedir.
Kişiye ait genetik bilgiyi nesilden nesile taşıyan bir yapıt olan
DNA, hem anneden hem de babadan gelen özellikleri taşımakta olup tek yumurta
ikizleri dışında hiçbir kişinin DNA’sı diğerine benzemez. Bir insanın bütün
hücrelerinde bulunan DNA’lar aynı olup bunlar yaşa ve ortama göre değişmezler.
Bu yüzden farklı zamanlarda, farklı yerlerde ve farklı örneklerden elde edilen
örneklerin aynı kişiye ait olup olmadıklarının her zaman karşılaştırılması
mümkündür. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak günümüzde DNA’nın sadece kan,
tükürük, doku, kemik, tırnak, saç gibi biyolojik örneklerden değil, kapı kolu
üzerinde kalan bir parmak izinden, bir bardakta veya sigara izmaritinde kalan
salyadan da de tespiti mümkündür.
DNA verileri
suç ve suçlulukla mücadele ve yargılama bakımından çok büyük bir önem
taşımaktadır. Bu alanda DNA verilerinin kullanılması, parmak izinin bu amaçla
kullanılmasından sonra en büyük gelişmelerden birisidir. Özellikle, öldürme,
cinsel suçlar, bir yerde veya değişik yerlerde aynı kişiler tarafından işlenen
seri suçların soruşturma ve yargılama faaliyetlerinde çok başarılı sonuçlar elde
edilmektedir. Bu verilerin kullanılması yargılamada mutlak maddî hakikatin
ortaya çıkartılmasına büyük oranda yardımcı olmaktadır. Bu özelliği nedeniyle
suçların işlenmesinde bir caydırıcılık fonksiyonu da icra etmektedir. DNA
verilerinin kullanılması, sadece suç şüphesi altında bulunanların tespit
edilmesini değil, aynı zamanda suç şüphesi altında bulunan masum kişilerin de bu
zandan kurtulmasını sağlamaktadır.
DNA verileri,
yargılama dışı amaçlarla da kullanılabilmektedir. Örneğin; deprem, sel, tsunami,
maden göçmesi gibi doğal afetlerde çoğu zaman ölenlerin cesedi bozulduğundan bu
kişilerin kimliklerinin tespiti bakımından tek yöntem olarak DNA verilerinin
kullanılması kalmaktadır. Yine, pek çok ülkede yaşı, akıl sağlığı, hastalığı
veya ölümü nedeniyle kimliği belirlenemeyen kişilerin kimlikleri de aynı
yöntemlerle belirlenebilmektedir. Türkiye’nin de bir deprem ülkesi olması
gerçeği konuyu Ülkemiz açısından da önemli kılmaktadır. Ülkemizde gelişmekte
olan turizm aktivitesi nedeniyle, bir çok ülke vatandaşlarının belirli
merkezlerde birlikte bulunabilmeleri söz konusudur. Dolayısıyla, böyle bir
ortamda meydana gelebilecek doğal afetlerde kimliklendirme açısından da oldukça
önem taşımaktadır. Kayıp kişilerin aileleri, bunların hayatta olup olmadıklarını
bilmediği durumlarda büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. DNA teknolojisi sayesinde
bu kişilerin kimliklerinin daha önce verdikleri örneklerden veya kendilerine ait
eşyalardan ya da anne babalarından elde edilen örneklerin eşleştirilmesi
suretiyle tespit edilmesi mümkündür.
DNA
verilerinin yukarıda sayılan amaçlarla kullanılması, bu verilerin belli bir
sistemde toplanmasını da zorunlu kılmaktadır. Böyle bir sistemin kurulması aynı
zamanda DNA verilerinin toplanması ve alınmasına yönelik amaçların da
gerçekleştirilmesine yardımcı olacaktır. Sistem, hem olay yerinden hem de
kişilerden elde edilen DNA’lara ait profilleri barındıracaktır. Bu sistemde,
kişileri tanımlayabilecek nitelikteki örneğin; isim, lakap veya benzeri bu gibi
bilgilere yer verilmez. Suçluların belirlenmesi bakımından sistemde tutulan
profiller ile olay yerinden veya kişilerden elde edilen profiller elektronik
ortamda karşılaştırılması yoluyla bunların aynı kişiye ait olup olmadığı
belirlenir. Böyle bir sistemin olmadığı koşullarda, ancak olay yerinden alınan
örneklerle şüphelilerden alınan örneklerin karşılaştırılması mümkün olup ulusal
veya uluslararası boyutta suç ve suçlulukla mücadele açısından faydası sınırlı
kalacaktır.
Bilindiği üzere, DNA verileri, ait olduğu kişiyle ilgili kalıtsal pek çok
bilgiyi de içermektedir. Bu bakımdan Anayasanın 20 nci maddesi ile Ülkemizin de
taraf olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
8 inci maddesinde koruma altına alınan
“Özel hayatın gizliliği” ile
ilgili bir husustur. Hür ve demokratik bir toplumda kişi
dokunulmazlığı, hem devletin hem de kişi ve organizasyonların kişinin özel
hayatına girmesinin önünde bir engeldir. Günümüz teknolojisiyle tamamen olmasa
da bilim ve teknikteki gelişmelere bağlı olarak, DNA verilerinden örneğin;
kişinin saç rengi, göz rengi, yapısı, hastalıkları, etnik kökeni, diğer
özellikleri, kardeşi, çocukları veya anne babasının tespit edilmesinin mümkün
olabildiği düşünüldüğünde, verilerin elde edilmesi, saklanması ve
kullanılmasının sıkı yasal koşullara bağlanması zorunluluğunu ve ihtiyacını
ortaya çıkmaktadır.
DNA
verilerinin kullanım amacı ve kişisel verilerin korunması, uluslararası
sözleşmelerde ve Avrupa Birliği müktesebatında da yer almıştır. Bu konuda
Ülkemiz tarafından da imzalanan “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tâbi
Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması”na ilişkin 108 sayılı Avrupa Konseyi
Sözleşmesi, 95/46 EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi, Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesinin Ceza Adaleti Sistemi Uygulamasında DNA Analizlerinin Kullanılmasına
ilişkin 1992 tarihli R(92)1 tavsiye kararı, “DNA Analiz Sonuçlarının Değişimine
Dair” 9 Haziran 1997 tarihli ve 25 Haziran 2001 tarihli Avrupa Birliği Konseyi
Kararları sayılabilir. Avrupa Birliği Konseyinin 25 Haziran 2001 tarihli
kararında, üye ülkelere, DNA verisi elde etmek amacıyla aynı gen bölgelerini
incelemeleri ve birbiriyle uyumlu veri tabanı kurmaları tavsiye edilmiştir.
Bugün çoğu Avrupa Birliği ülkesi benzer kimliklendirme teknolojisini ve
uluslararası standartları kullanmaktadır. Bu şekildeki yapılanma suçla
uluslararası alanda mücadele edilebilmesi amacıyla ülkeler arasında veri değişim
imkânı da vermektedir.
Karşılaştırılmalı hukuka bakıldığında, konuyla ilgili yapılan yasal
düzenlemelerde belli bazı ölçütlerin dikkate alındığı ve uygulandığı
görülmektedir. Bu cümleden olmak üzere örneğin;
1- DNA
analizi için alınacak biyolojik örneklerin hem alınmasının hem de muhafazasının
sıkı yasal şartlara bağlanması,
2- Bir suç
soruşturması veya kovuşturması dışında, idari amaçlarla veya belli bir özel amaç
doğrultusunda gönüllülerden elde edilen DNA verilerinin, bir suç soruşturması
veya kovuşturması kapsamında elde edilen DNA verileri ile eşleştirilmemesi,
3- DNA veri
bankası işlemlerinin idareden tamamen bağımsız, hesap verebilir ve şeffaf bir
organ tarafından yönetilmesi ve denetlenmesi,
4- Bir suç
soruşturması veya kovuşturması kapsamında elde edilen verilerin ait olduğu
kişinin beraat etmesi veya davanın herhangi bir nedenle düşmesi hâlinde bu
örneklerin veya verilerin imha edilmesi,
5- Bir suç
soruşturması veya kovuşturması kapsamında DNA örnekleri alınan kişilere ait
verilerin sisteme kodlanarak girilmesi, bu kişilerin kimlik bilgileri ile
tanınmalarını sağlayacak diğer bilgilerin hiçbir şekilde sistemde yer almaması
hususlarının göz önünde bulundurulduğu görülmektedir.
DNA
verilerinin elde edilmesi, kullanılması ve aktarılmasına ilişkin olarak yukarıda
belirtilen ölçütlerin bir kısmı, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 80 inci maddesinin birinci fıkrası ile 75, 76 ve 78 inci
maddelerde belirtilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu özellikle 75, 76 ve 78 inci
madde hükümlerine göre alınan örneklerin kişisel veri olma niteliğini göz önünde
tutarak gerekli koruyucu ve düzenleyici hükümleri içermektedir. Ancak DNA
verilerinin nitelikleriyle bu verilerin elde edilme amaçları dikkate alınarak
özellikle de kişi dokunulmazlığı ve kişi güvenliğinin teminat altına alınması
amacıyla Tasarıda ek koruyucu hükümlere yer verilmiş bulunmaktadır.
Tasarı,
sekiz bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölümde, Tasarının getiriliş amacı, kapsamı
ve Tasarıda kullanılan bazı terimlerin tanımlarına yer verilmiştir. Tasarının
İkinci Bölümünde ise, DNA analizi sonucu elde edilen verilerin nitelikleri ve bu
işlemlerin yapılış amacı göz önünde tutulmak suretiyle temel ilkeler
sayılmıştır. Tasarının Üçüncü Bölümünde ise DNA analizi yapma yetkisi başta
olmak üzere hakkında DNA analizi yapılanların hak ve yetkileri, yükümlülükler ve
DNA verilerinin aktarılmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Tasarının
Dördüncü Bölümünde, bu Tasarı bakımından en önemli sayılabilecek bir konuya yer
verilerek DNA veri tabanının oluşum şekline ve bu veri tabanında tutulan
profillerin karşılaştırılmasına ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.
Tasarıda getirilen en önemli yenilik, Türkiye Millî DNA Veri Bankasının
kurulmasının öngörülmesidir. Bu amaçla, Tasarının Beşinci Bölümünde Türkiye
Millî DNA Veri Bankasının kuruluş ve görevlerine ilişkin hükümler düzenlenmiş,
Altıncı Bölümünde ise Bankanın Tasarıyla verilen görevleri gerektiği gibi yerine
getirilmesini sağlamak amacıyla öngörülen malî hükümler düzenlenmiştir.
Tasarının Yedinci Bölümünde ceza ve usûl hükümlerine, Sekizinci Bölümünde ise
Tasarıyla ilgili çeşitli hükümlere yer verilmiştir.
Tasarı,
yukarıda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesi için hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1-
Maddede Tasarının amaç ve kapsamı düzenlenmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasında, Tasarının amacının, DNA analizi yapılmasına, DNA verilerinin
saklanmasına, bu verilerden yararlanılmasına ve Türkiye Milli DNA Veri
Bankasının kuruluş ve görevlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek olduğu
hükme bağlanmıştır.
Maddenin
ikinci fıkrasında, Tasarıda yer alan düzenlemelerin hangi DNA analizleri
hakkında uygulanmayacağı öngörülmüştür. Tasarı hükümlerinin uygulanmayacağı DNA
analizleri, öncelikli olarak tıbbi etik kuralları çerçevesinde bir hastalığın
teşhis ve tedavisiyle bilimsel araştırma ve deney amacıyla yapılanlardır.
Maddenin bu düzenlemesiyle, başta Anayasa hükümleri olmak üzere taraf olduğumuz
Uluslararası sözleşme ve bildirgelerde de yer alan yaşam hakkının korunması ile
bilimsel araştırma özgürlüğü ve hakkının geliştirilmesinin sağlanması
amaçlanmıştır.
MADDE 2-
Maddede, Tasarıda geçen bazı terim ve deyimlerin tanımlarına yer verilmiştir.
MADDE 3-
Maddenin birinci fıkrası ile DNA analizlerinin yapılmasında dikkate alınacak en
temel ilke hükme bağlanmıştır. Buna göre, DNA analizleri bu Kanunla veya diğer
kanunlarda öngörülen hâllerde yapılabilecektir. Kanunilik ilkesinin doğal bir
sonucu olarak DNA analizi yapılmasında dikkate alınacak temel hukukî norm bu
Tasarıda yer alan düzenlemelerdir. Ancak, durumun gereklerine ve diğer
oluşabilecek koşullara göre de bu Tasarı hükümleri dışında halen yürürlükte
bulunan veya daha sonra yürürlüğe girecek olan kanunlarda da belli bazı
durumlarda DNA analizi yapılması öngörülmüş ise, bu Kanun hükümleri de kanunilik
ilkesinin doğal bir gereği olarak dikkate alınacaktır.
Maddenin
ikinci fıkrasında ise DNA analizi yapılması bakımından çok önemli bir kurala yer
verilerek kişinin açık rızasıyla da DNA analizi yapılması esası kabul
edilmiştir. Dikkat edilmesi gerekir ki, kişinin açık rızasının bulunması salt
DNA analizi yapılması bakımından yeterli değildir. Başka bir anlatımla kişi,
sadece kendi rızasının bulunduğunu göstermek suretiyle, DNA analizi
yaptıramayacaktır. Bunun için Tasarıda “olmazsa olmaz” niteliğinde iki ana koşul
öngörülmüş bulunmaktadır. Belirtmek gerekir ki bu koşullar kişinin açık
rızasından önce aranması gereken koşullardır. Buna göre:
a) Tasarıda
veya diğer kanunlarda yer alan esas ve ilkelere uygun olarak rıza
gösterilmelidir.
Bu ilke aynı
zamanda Tasarının birinci fıkrasında belirtilmiş olan “kanunilik ilkesi”ni
tamamlamaktadır. Başka bir anlatımla, kişinin “açık rızası” kanunilik ilkesini
bertaraf edecek bir araç olarak kullanılamayacaktır. Belirtmek gerekir ki, açık
rızanın bulunması halinde de aranan kanunilik ilkesi DNA analizi yapılması
sonucunda elde edilen verilerin “kişisel veri” niteliğinde olmasının doğal bir
sonucudur.
b) Rızanın
meşru amaçlarla gösterilmiş olması gerekir.
Meşru amacın
ne olması gerektiği hukukun genel ilkeleriyle tanımlanmış ve hukukî ilkelere
kavuşturulmuş genel bir kavram niteliğindedir. Bu nedenle, hukukun cevaz
vermediği bir amaçla kişinin rıza göstermiş olması hâlinde, bu rıza DNA analizi
yapılması bakımından dikkate alınmayacaktır.
Dikkat
edilmelidir ki, gösterilen rızanın hukuken korunan bir meşru amaç çerçevesinde
bulunması gerekmektedir. Meşru amacın tanımlanmasında ve bu meşruluğun takdir
edilmesinde, DNA analizini yapacak ve bu Tasarıda belirtilen kurum ve mercilerin
belirli bir takdir yetkisi de bulunmaktadır. Zira yukarıda da belirtildiği gibi
“meşruluk kavramı”, hukukilik kavramı gibi genel olarak geçerli olabilecek bir
terim değildir.
c) DNA
analizinin Tasarıda belirtilen kurumlar ile yetkilendirilmiş laboratuarlarda
yapılması gerekir.
MADDE 4-
Maddede, DNA verilerinin elde edilmesi, kullanılması, aktarılmasına ilişkin
temel ilkelere yer verilmiştir.
Bilindiği
gibi, Ceza Muhakemesi Kanununun 80 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre,
yine aynı Kanunun 75, 76 ve 78 inci madde hükümlerine göre alınan örnekler
üzerinde yapılan inceleme sonuçlarının “kişisel veri” niteliğinde olduğu
belirtilmiştir. Başka bir anlatımla, DNA analizi sonucunda elde edilen veriler
kişisel veri niteliğinde olması sebebiyle, bu verilerin işlenmesinde ve diğer
usul hükümleri bakımından Ülkemizin taraf olduğu sözleşme hükümlerinin dikkate
alınması bir zorunluluktur. Bu nedenle, Ülkemiz tarafından da imzalanan “Kişisel
Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına
İlişkin 108 sayılı Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 5 inci maddesine göre,
onaylayan devletlerin söz konusu temel ilkeleri iç hukuklarında yaşama geçirmek
yükümlülüğü bulunmaktadır. Maddeyle Sözleşmeye ve 95/46 EC sayılı Avrupa
Topluluğu Direktifinin 6 ncı maddesi hükümlerine paralel olarak DNA verilerine
ilişkin genel ilkeler belirlenmiş, Tasarıda bentler hâlinde sayılmıştır.
Maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre, DNA analizi sonucunda elde edilen
verilerin hukuk ve dürüstlük kurallarına uygun olarak işlenmesi, kanunlarda
belirtilen meşru amaçlar için toplanması ve bu amaçlara aykırı olarak
kullanılmaması ve aktarılmaması gerekmektedir.
(c) bendine
göre veriler, toplandıkları amaçla bağlantılı, yeterli ve orantılı olmalıdır.
(ç) bendine
göre, verilerin ilgili kişilerin kimliklerini belirtecek biçimde ve
kaydedildikleri veya yeniden işlenecekleri amaç için gerekli olan süre kadar
saklanması zorunludur.
(d) bendine
göre, işlenen veriler doğru olmalı ve gerektiğinde güncellenmelidir.
MADDE 5-
Maddede, DNA analizinin yapılmasına ilişkin ilkeler öngörülmüştür.
Maddenin
birinci fıkrasında, DNA analizinin alınan hangi biyolojik örnekler üzerinde
yapılabileceği bentler hâlinde sayılmıştır. Dikkat edilmek gerekir ki, birinci
fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde sayılan ve DNA analizi yapılmasına esas olmak
üzere alınacak biyolojik örnek alınacaklara ilişkin sayma yöntemi sınırlı sayıda
olmak üzere (numerus clausus) anlaşılmak gerekir. Bu sınırlılık aynı zamanda
Tasarının 1 ve 3 üncü maddelerinde belirtilen ilkelerle de örtüşmektedir. Zira,
Tasarıda DNA analizlerinin yapılmasında amacın kimlik tespiti veya adli amaçlı
olduğu ve bu analizlerin kanunlarda belirtilen hallerde yapılabileceği hiçbir
tereddüte yer verilmeyecek şekilde hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Fıkranın (a)
ve (b) bentlerinde, suç soruşturması ve kovuşturması kapsamında; Ceza Muhakemesi
Kanununda belirlenen esas ve usûller çerçevesinde vücuttan, yine bir suç
sebebiyle olay yerinden alınan biyolojik örnekler üzerinde DNA analizi
yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Ceza Muhakemesi Kanununun 75 ve 76 ncı
maddeleri bir suç soruşturma ve kovuşturması kapsamında, şüpheli ve sanıktan ya
da şüpheli ve sanık dışındaki diğer kişilerden biyolojik örnekler alınmasına
ilişkin esasları tespit ettiğinden biyolojik örnek alınırken bu hükümlerdeki
esaslara uygun olarak hareket edilmesi gerekecektir.
Fıkranın (c)
ilâ (d) bentlerinde kimlik tespiti amacıyla, analiz yapılmasına ilişkin esaslara
yer verilmiştir.
DNA analizi,
bazı hâl ve koşullarda suç soruşturması ve kovuşturmasının bulunmadığı hâllerde
de yararlı ve hatta zorunlu olabilir. Fıkranın (c) ilâ (d) bentlerinde, suç
soruşturması ve kovuşturması söz konusu olmaksızın hangi hallerde analiz
yapılacağı bentler halinde sayılmış bulunmaktadır. Dikkat edilmesi gerekir ki
özellikle (b) ilâ (ç) bentlerinde sayılan hâller hukukî ve fiilî sebeplerle veya
görevsel ve sosyal risk taşıyan meslek gruplarında kimlik tespitinin sağlanması
hâllerine özgüllenmiştir. Örneğin; yaş, akıl durumu, ağır yaralanma, ölüm veya
benzeri sebeplerle kişilerin kimliğinin tespiti mümkün olmayabilir. Madencilik,
itfaiye hizmetleri, askerlik gibi bazı meslekler bünyesinde bir risk taşır. Bu
görevlerde bulunanların görevleri sırasında ölmeleri hâlinde veya
öngörülemeyecek bazı durumlarda kimliklerinin tespiti güç ve hatta imkansız
olabilir. Bu durumlarda bulunan kişilerin, kimliklerinin tespiti amacıyla
kendilerinden biyolojik örnek alınması artık olanaklı hale gelmiş bulunmaktadır.
Fıkranın (d)
bendinde ise gönüllü kişilerden DNA analizi yapılması amacıyla, biyolojik
örnekler alınabileceği hükme bağlanmıştır. Gönüllü kişilerden biyolojik örnek
alınmasının temel nedeni de kimlik tespitidir. Ancak, belli bazı durumlarda da
muhtemel olabilecek olumsuzlukların önüne geçilebilmesi amacıyla da biyolojik
örnek alınabilir. Örneğin; kaybolan kişilerin ya da yangın, deprem, su baskını
ve benzeri doğal afetler sonucu ölenlerin kimliklerinin tespiti amacıyla veya
başka kişisel sebeplerden dolayı karşılaştırma yapmak üzere biyolojik örnek
verilebilir.
Maddenin
ikinci fıkrasında, DNA verilerinin taşıdığı özel önem nedeniyle analiz yapmak
üzere (c) ve (ç) bentleri uyarınca biyolojik örneğin Cumhuriyet savcısının
gözetimi altında alınması esası getirilmiş iken gönüllüler bakımından böyle bir
yöntem öngörülmemiştir.
Maddenin
üçüncü fıkrasında, DNA analizi yapılmak üzere laboratuara gönderilen biyolojik
örneklerin kime ait olduğu, analizi yapacak olan görevlilerden, kodlanmak
suretiyle gizli tutulacağı hüküm altına alınarak böylece kişilere güvence
getirilerek bu verilerin kötüye kullanılmaları engellenmek istenmiştir.
Maddenin
dördüncü fıkrasında, görevleri sebebiyle hayati risk taşıyan meslek mensupları,
biyolojik örneğin alınmasından itibaren laboratuar sonuçlarının kaydına kadarki
süreçte izlenecek kodlama sistemiyle ilgili esas ve usullerin yönetmelikle
belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
MADDE 6-
Maddenin birinci fıkrasında, DNA analizi yapmaya yetkili kurumlar sayılmıştır.
Halen bu analizleri yapmakta olan, Adli Tıp Kurumu, Jandarma Genel Komutanlığı
Kriminal Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis
Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı da bu analizleri yapmaya yetkili kurumlar
arasında sayılmıştır. Maddede belirtilen bu üç kurum dışında kalan diğer gerçek
ve tüzel kişilere ait olan laboratuarlar Sağlık Bakanlığının izniyle bu
analizleri yapabilecektir. Sağlık Bakanlığı bu izni verirken Bankanın görüşünü
almak zorundadır.
Maddenin
ikinci fıkrasında, özel hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin olarak yapılacak
analizlere ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir. Buna göre, özel hukuk
uyuşmazlıklarına ilişkin analizlerde birinci fıkrada belirlendiği şekilde
yapılacaktır. Başka bir ifade ile bu tür analizler de birinci fıkrada belirtilen
kamu kurumları veya Sağlık Bakanlığınca izin verilen laboratuarlar tarafından
yine bu Kanunda belirlenen esas ve usullere göre yapılacaktır.
Maddenin
üçüncü fıkrasında, DNA analizi yapacak gerçek ve tüzel kişilere ait olan
laboratuvarlarda uyulması gerekli esas ve usullerin yönetmelikte gösterileceği
hükme bağlanmıştır.
MADDE 7-
Maddede, DNA analizine tabi tutulan kişinin “bilgi alma ve düzeltme hakkı”na
ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasıyla, DNA analizine tabi tutulan kişiye analizi yapan kurumdan
veya labaratuvardan; yapılan işlem sonucu hakkında bilgi almak, kayıtların
düzeltilmesini veya güncelleştirilmesini isteme hakkı tanınmıştır. Belirtmek
gerekir ki madde düzenlemesiyle amaçlanan DNA analizine tabi tutulan veya kanun
hükümlerine göre DNA analizine tabi tutulmak zorunda bulunanların kendileri
hakkındaki kişisel veri niteliğindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol edilmesini
sağlamaktır. Esasen madde düzenlemesiyle kontrol keyfiyeti bizatihi hakkında
analiz işlemi yapılan kişiye tanınmıştır. Başka bir anlatımla, hak şahsa bağlı
bir hak niteliğindedir. Ancak kontrol ve düzeltme hakkının kötüye kullanımının
engellenmesi ve oto kontrolün de sağlanması amacıyla, istemlerin “yazılı” olarak
yapılması ön koşul olarak getirilmiş bulunmaktadır. Madde düzenlemesiyle,
Tasarının 4 üncü maddesinin (d) bendi hükmünün gerekleri sağlanmıştır.
Maddenin
ikinci fıkrasında, kişinin talebi üzerine kurumca veya laboratuvarca yapılacak
işlemler ve Kurumun veya laboratuvarın ilgili kişiye süresi içinde cevap
vermemesi, cevabın olumsuz olması veya yeterli olmaması hâlinde kişinin bu
karara karşı başvuru hakkı düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre Analizi yapan kurum
veya laboratuvar isteme onbeş iş günü içinde cevap vermek zorundadır. Kurumun
veya laboratuvarın ilgili kişiye süresi içinde cevap vermemesi, cevabın olumsuz
olması veya yeterli olmaması hâllerinde ilgili onbeş gün içerisinde Başkanlığa
başvurabilir. Başkanlık istemi onbeş gün içersinde sonuçlandırır ve onbeş gün
içinde kararını istemde bulunana ve gereği yapılmak üzere de ilgili kuruma veya
laboratuvara bildirir.
Maddenin
üçüncü fıkrasında ise suç soruşturması ve kovuşturmasına ilişkin hükümler saklı
tutulmak suretiyle bu hususta Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer ilgili kanun
hükümlerinin uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır.
MADDE 8-
Maddede DNA profillerinden yararlanma yetkisine ilişkin hükümlere yer
verilmiştir.
Tasarının
“Temel ilkeler” başlıklı 4 üncü maddesinin (b) bendinde DNA profillerinin
“Kanunların belirtmiş olduğu meşru amaçlar için toplanması ve bu amaçlara aykırı
olarak kullanılmaması ve aktarılmaması” ilkesi kabul edilmiştir. Maddede bu
profillerin hangi amaçlarla kullanılacağı sayma suretiyle tespit edilmiştir.
Buna göre, Banka bünyesinde kayıtlı olan DNA profillerinden ancak, bir
soruşturma, kovuşturma veya özel hukuk uyuşmazlığında gerçeğin ortaya
çıkarılabilmesi veya kimlik tespiti amacıyla yararlanılabilir. Burada
sayılanların dışında bir amaçla kullanılmaları mümkün değildir. DNA
profillerinin karşılaştırılması her şeyden evvel Bankada kayıtlı bulunan DNA
profilleri hakkında yapılabilir. Başka bir anlatımla, banka sistemine kayıtlı
olmayan DNA profillerinin karşılaştırılması mümkün değildir. Maddenin getirmiş
olduğu diğer bir önemli hüküm ise, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması
mülahazasının bir görünümü olarak DNA profillerinin karşılaştırılmasını isteme
yetkisi adli makam ve mercilere tanınmıştır. Buna göre, Ceza Muhakemesi
Kanununun getirmiş olduğu sisteme uygun olarak DNA profillerinin
karşılaştırılmasını kovuşturma evresinde mahkeme veya hâkim, soruşturma
evresinde ise Cumhuriyet savcısı isteyebilecektir. DNA profillerinin
karşılaştırılmasının doğrudan Bankadan yapılmasının istenmesi esası kabul
edilmek suretiyle özellikle ceza yargılamasında makul sürede yargılanma hakkını
gerçekleştirilmesi amacıyla DNA analizi yapan kurum veya laboratuvarlardan
istenmesi esası kabul edilmemiştir.
Maddenin
ikinci fıkrasında Bankaca yapılan karşılaştırma sırasında ortaya çıkan
eşleşmeler hakkında yapılacak işlemler ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Buna
göre gerek olay yerinden gerekse, kişilerden alınan biyolojik örnekler üzerinde
gerekli analiz işlemleri yapılarak elde edilen DNA profilleri sisteme
kaydedilirken aynı zamanda sistemde kayıtlı bulunan diğer profillerle de
karşılaştırılarak ortaya çıkan eşleştirmeye ilişkin rapor, talepte bulunan
mercie gönderilir. Yapılan karşılaştırma sonucunda bu profillerin yapılmakta
olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan, ancak başka bir suça ilişkin
eşleşme çıkması halinde bu durum Cumhuriyet savcılığına bildirilir.
MADDE 9-
Maddede gönüllülüğe ilişkin esaslar ve aydınlatma yükümlülüğü düzenlenmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasına göre gönüllü kişi; kendisinden örnek alınmadan önce, bu
örnekler üzerinde ne türlü işlemler yapılacağı, nerede ve ne şekilde saklanıp
kullanılacağı, kimlere aktarılabileceği konusunda aydınlatılır, ayrıca kanundan
kaynaklanan hakları kendisine anlatılarak bu husus bir tutanakla tespit edilir.
Maddenin
ikinci fıkrasında, gönüllünün yapılacak işlemin hukukî anlam ve sonucunu
algılayabilecek durumda olmaması hâlinde, kanunî temsilcisinin onayının
alınacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, ilgilinin kanunî temsilcisinin olmaması
veya tespit edilememesi durumunda hâkim kararının aranacağı öngörülmüştür.
Maddenin
üçüncü fıkrasında, sırf gönüllülere tanınmış haklara yer verilmiştir. Gönüllü
kişiler bir suç soruşturması veya yargılama faaliyeti amacı dışında sırf belli
bir özel amaç için örnek verdiğinden bu örnekler belirlenen amaç
gerçekleştiğinde bu profillerin silinmesini isteyebilir. Gönüllü kişi örnek
verdikten sonra elde edilen profillerin kullanmasından da vazgeçebilir.
Maddenin
dördüncü fıkrasında, gönüllüye ait verilerin silinmesi hususu düzenlenmiştir.
Buna göre, gönüllünün, kendisine ait verilerin silinmesi talebini bankaya
bildirilmesinden itibaren en geç onbeş gün içinde bu kişiye ait veriler
silinerek kendisine bu konuda bildirim yapılır.
Maddenin
beşinci fıkrasında, gönüllülerden elde edilen DNA profillerinin belirtilen amaç
dışında kullanılamayacağı ve başka bir yere aktarılamayacağı düzenlenmiştir.
Gönüllü kişiler belli bir amaç için örnek verdiklerinden elde edilen profillerde
ancak bu amaç doğrultusunda kullanılabilecektir. Bu hükme göre, örneğin, bir
yakınının kimliğinin tespiti için örnek veren bir gönüllüden elde edilen
profiller bir suç soruşturması veya bir babalık davasında kullanılamayacaktır.
Maddenin
altıncı fıkrasında ise maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin esas
ve usullerin yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.
MADDE 10-
Maddede, biyolojik örneklerle DNA izolatlarının saklanması ve yok edilmesine
ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasında, Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (c) ilâ
(d) bentlerinde belirtilen kişilerden biyolojik örnek alınması halinde bu
biyolojik örneklerin ne şekilde saklanacağı ve yine bunların ne şekilde yok
edileceği ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, Tasarının 5 inci
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bent hükümlerine göre gönderilen
biyolojik örnekler ve bunlardan elde edilen izolatlar, DNA analiz sonuçları
ortaya çıktıktan sonra analizin yapıldığı laboratuar yetkilileri tarafından yok
edilerek bu durum bir tutanakla tespit edilecektir. Tutanağın bir sureti ve DNA
analiz sonuçlarının yorumunu içeren rapor, ilgili mercie gönderilecektir.
Ancak
maddenin üçüncü fıkrasında Ceza Muhakemesi Kanununun 80 inci maddesinin ikinci
fıkrası hükmünün saklı olduğu hüküm altına alındığından (a) bendi uyarınca
alınan örnekler ve izolatların yok edilmesi hususunda bu hüküm esas alınacaktır.
Maddenin
ikinci fıkrasında olay yerinden elde edilen biyolojik örneklere ilişkin
hükümlere yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca biyolojik örnekler analiz sonuçları
ortaya çıktıktan sonra yok edilmeyip ilgili mercie analiz sonuçlarının yorumunu
içeren rapor ile birlikte gönderilecek, elde edilen izolatlar ise beş yıl
süreyle saklanacaktır.Ancak gönderen merci bu süreden önce izolatların yok
edilmesini isterse laboratuvar yetkilileri tarafından yok edilerek bu hususta
düzenlenen tutanağın bir sureti, yok edilmesini isteyen mercie gönderilir.
Maddenin
üçüncü fıkrasında, Ceza Muhakemesi Kanununun 80 inci maddesinin ikinci fıkrası
hükmü saklı olduğu hüküm altına alınmıştır. Ceza muhakemesinde temel kanunun
Ceza Muhakemesi Kanunu olması ve bu hususta da düzenlemeler içermesi nedeniyle
bu Kanun kapsamında kalan hükümler saklı tutulmuştur.
Maddenin
dördüncü fıkrasında ise, izolatların saklanmasına ilişkin hükümlere yer
verilmiştir. Buna göre analiz hangi kurum veya laboratuvar tarafından yapılmış
ise, izolatları da teknik koşullara ve usulüne uygun olarak aynı kurum ve
laboratuvarın saklayacağı hükme bağlanmıştır.
MADDE 11-
Maddeyle DNA profillerinin yurt dışına aktarılmasına ilişkin hükümlere yer
verilmiştir. Kural olarak, DNA profillerinin yurt dışına aktarılmasında profilin
istendiği yabancı ülkede ülkemizdekine benzer eşdeğer ve etkin bir korumanın
bulunması gerekecektir.
Maddenin
ikinci fıkrasında ise, birinci fıkrada belirtilen kuralın istisnası
düzenlenmektedir. Buna göre, verinin istendiği ülkede etkin ve eşdeğer bir
koruma bulunmasa dahi, ilgilinin açık rızasının bulunması koşuluyla bir hakkın
tespiti, icrası veya korunması için aktarımı gerekli veya kanun gereği zorunlu
olması halinde DNA profili yurt dışına aktarılabilecektir.
Maddenin
üçüncü fıkrasında ise, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması ön
planda tutularak yabancı ülke makamlarınca eş değer ve uygun bir korumanın
yazılı olarak taahhüt edilmesi halinde DNA profili yurt dışına
aktarılabilecektir.
Maddenin
dördüncü fıkrasında ise, Banka tarafından yurt dışına veri transferinde dikkate
alınması gereken kriterler bentler halinde gösterilmiştir.
Maddenin son
fıkrasında suç soruşturması ve kovuşturmasına ilişkin hükümler saklı
tutulmuştur. Maddenin dördüncü fıkrasında Banka tarafından dikkate alınacak
kriterler arasında fıkranın (a) ve (b) bentlerinde taraf olunan uluslararası
anlaşmalar ile fiilî karşılılık durumuna ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bir
suç soruşturması ve kovuşturmasının söz konusu olması hâlinde, bilindiği gibi,
Ülkemizin taraf olduğu ikili veya çok taraflı sözleşmeler bulunmaktadır. Bunlar
arasında örneğin; Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Ceza İşlerinde
Karşılıklı Adlî Yardım Avrupa Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza
Hukuku Sözleşmesi ve Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler
Sözleşmesi sayılabilir. Bu gibi durumlarda, Banka öncelikli olarak taraf olunan
uluslararası anlaşma hükümlerini, olmaması halinde ise fiilî karşılıklılık
durumunu dikkate alacaktır. Bölgesel ve uluslararası adli yardım taleplerinin
söz konusu olması halinde, yabancı ülke makamlarınca usulüne uygun olarak
gönderilen suç soruşturma ve kovuşturmasına ilişkin talep belgeleri Türk adli
makamlarınca ön incelemeden geçirildikten sonra talep konusunun DNA profiline
ilişkin olması halinde adli makamlar bu talebi Bankaya bildireceklerdir. Dikkat
edilmelidir ki DNA profillerinin suç soruşturması veya kovuşturması kapsamında
yabancı ülkelere aktarılmasında nihai karar mercii yine Türk adli makamları
olacaktır. Ancak adli makamlar buna ilişkin talepleri, Bankanın dördüncü fıkra
hükmüne göre yapacağı değerlendirmeyi dikkate almak suretiyle
sonuçlandıracaklardır.
Dikkat
edilmelidir ki madde uygulamasında DNA profillerinin yurt dışına aktarılmasında
karar ve takdir mercii Banka olacaktır.
MADDE 12-
Madde ile Bankada tutulan DNA veri tabanın yapısına ilişkin düzenlemelere yer
verilmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasına göre, alınan örnekler üzerinden yapılan laboratuvar analizleri
sonucu elde edilen DNA profillerinin niteliği ve kötüye kullanılmasının
önlenmesi bakımından sisteme kodlanarak girilmesi esası kabul edilmiştir. Ceza
Muhakemesi Kanununun 79 uncu maddesinde Moleküler genetik incelemeler
yapılmasına hâkim tarafından karar verileceği, yine incelenecek örneklerin
bilirkişiye ilgilinin adı ve soyadı, adresi ve doğum tarihinin bildirilmeksizin
verileceği öngörülmüştür. Ceza Muhakemesi Kanununun emredici nitelikteki bu
hükmü göz önünde tutularak DNA analizi sonucu elde edilen profillerin sisteme
kodlanmak suretiyle girilmesi kabul edilmiştir. Banka nezdinde tutulacak sistem
Tasarıda belirtilen haller dışında kamuya açık olmayacaktır.
Maddenin
ikinci fıkrasında, veri bankasının yapısı düzenlenmiştir. Buna göre, DNA veri
bankası sistemi, “adlî amaçlı” ve “diğerleri” olmak üzere iki ana dizinden
oluşacaktır. Bu şekilde bir yapı içinde adli ve diğer amaçlı verilerin
karışmaları engellenmek istenmiştir. Tasarının 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca adlî amaçlı profiller, ancak adlî amaçlı ana dizinde yer alan DNA
profilleri ile eşleştirilebilir. Bunun dışındaki profiller de ancak diğerleri
dizini içindeki profillerle eşleştirilebilir.
Maddenin
üçüncü fıkrasında, sisteme veri girişinin hangi kurumlar tarafından
yapılabileceği düzenlenmiştir. Buna göre, sisteme veri girişi, Adlî Tıp Kurumu,
Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Dairesi Başkanlığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğü Kriminal Dairesi Başkanlığı tarafından yapılır.
Maddenin
dördüncü fıkrasında, Laboratuvarlar tarafından elde edilen DNA profilleri ile
adli merciler tarafından sisteme kaydedilmesi istenen DNA profilleri, Cumhuriyet
savcısının talebi ile Banka tarafından sisteme kaydedilebileceği hükme
bağlanmıştır. Buna göre, örneğin, Sağlık Bakanlığının verdiği izinle DNA analizi
yapan laboratuarlara ait verilerin adli merciler tarafından sisteme kaydedilmesi
istenmesi halinde DNA profilleri Banka üzerinden sisteme kaydedilecektir
Maddenin
beşinci fıkrasında, “sisteme veri girişine ilişkin esas ve usullerin
yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.
MADDE 13-
Maddeyle Tasarıda öngörülen Banka bünyesinde oluşturulan sistem ile Bankada
gerçekleştirilecek olan DNA profillerinin karşılaştırılması veya eşleştirilmesi
ile DNA verilerinin elde edilmesine ilişkin işlemlerin gizli olacağı hükme
bağlanarak DNA verileri bakımından, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesiyle de koruma altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının teminat
altına alınması bakımından etkin bir koruma öngörülmektedir.
Maddenin
ikinci fıkrasıyla suçun soruşturulması ve kovuşturulması halleri, birinci
fıkrada öngörülen temel kuralın istisnası olarak kabul edilmektedir.
MADDE 14-
Maddede DNA veri tabanında tutulan profillerin karşılaştırılması düzenlenmiştir.
Maddenin
birinci fıkrasına göre, Banka tarafından sistemdeki DNA profillerinin
karşılaştırılması ve eşleştirilmesi sonucunda. elde edilen DNA profillerinin
anlaşılır yorumu, istemde bulunan mercie, gizlilik kaydı içeren bir rapor olarak
gönderilir.
Maddenin
ikinci fıkrasında ise, karşılaştırmaya ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Tasarının 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında DNA veri bankası sisteminin, adlî
amaçlı ve diğerleri olmak üzere iki ana dizinden oluşacağı öngörülerek farklı
amaçlarla elde edilen profillerin karşılaştırılması önlenmek istenmiştir. Yine
Tasarının 4 üncü maddesinin (b) bendinde DNA verilerinin Kanunların belirtmiş
olduğu meşru amaçlar için toplanması ve bu amaçlara aykırı olarak kullanılmaması
ve aktarılmaması ilkesi getirildiğinden adlî amaçlı veriler, ancak adlî amaçlı
ana dizinde yer alan DNA profilleriyle bunun dışındaki veriler de ancak
diğerleri dizini içindeki profillerle eşleştirilebilecektir.
Maddenin son
fıkrasında ise, profillerin eşleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin
yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.
MADDE 15-
Maddenin birinci fıkrasıyla; bilimsel, idarî ve malî özerkliğe sahip ve
Başbakanlıkla ilgili Ankara’da Millî DNA Veri Bankası kurulması öngörülmüştür.
Kurulması öngörülen
Bankayla, DNA profillerinin saklanması ve işleme tabi tutulmasında uygulama
birliği sağlanması ve halen Adli Tıp Kurumu, Emniyet ve Jandarma Kriminal
Daireleri bünyesinde tutulan profillerin Bankada birleştirilerek ortak bir veri
tabanının oluşturulması amaçlanmıştır. Ortak bir veri tabanı kurulması ve
Bankada saklama ve işleme tabi tutma esaslarının belirlenmesiyle de DNA
profillerinin uluslararası standartlara uygun olarak korunması da gerçekleşmiş
olacaktır.
Karşılaştırmalı
hukuka bakıldığında, benzer nitelikteki DNA Veri Bankalarının da kurulmuş olduğu
görülmektedir. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, İspanya,
İzlanda, İngiltere, Avusturya ve Kanada gibi ülkelerde benzer yapılanmalar
mevcuttur. DNA verilerinin taşıdığı yüksek önem bakımından Ülkemizde, kurulacak
olan Bankanın herhangi bir siyasal veya kurumsal etki altında kalmasının
engellenmesi bakımından idarî ve malî özerkliğe sahip olarak kurulmasının uygun
olacağı değerlendirilmiştir.
Dikkat edilmelidir
ki, Bankada insan vücuduna ait doku veya kan örnekleri veya bunlardan elde
edilen izolatlar değil, bu izolatların değerlendirilmesi neticesi elde edilen
DNA verileri elektronik ortamda saklanacaktır. Banka esasen, işlenen verilerin
değişik sorgulamalara cevap verdiği bir bilgisayar sisteminden oluşacaktır.
Maddenin ikinci
fıkrasında ise, Tasarıda hüküm bulunmayan hallerde Bankanın özel hukuk
hükümlerine tabi olacağı belirtilmiştir.
MADDE 16-
Maddeyle Bankanın teşkilât yapısı belirlenmektedir. Buna göre Bankanın;
Başkanlık, yürütme kurulu, danışma kurulu, ana hizmet birimleri ile yardımcı
hizmet birimlerinden oluşması öngörülmektedir.
MADDE 17-
Maddeyle Başkanlığın oluşumu belirlenmektedir.
MADDE 18-
Maddenin birinci fıkrasıyla Başkan ve başkan yardımcılarının nitelikleri ve
atama usulleri belirlenmektedir. Buna göre , Başkan ve başkan yardımcısının; Tıp
veya Fen Fakültelerinden en az bilim uzmanlığına sahip, Kamu Personeli Yabancı
Dil Bilgisi seviye tespit sınavında maddede sayılan dillerden en az birisinden
(C) düzeyinde yabancı dil puanını alan, Devlet memuru olma niteliğine sahip,
adlî biyoloji alanında kamu veya özel kuruluşlarda fiilen en az on yıl görev
yapmış ve otuzbeş yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Bu niteliklere sahip
kişiler arasından Başkan Başbakanca, başkan yardımcısı ise yürütme kurulunun
teklif ettiği üç aday arasından başkan tarafından atanacaktır.
Maddenin
ikinci fıkrasında ise başkan ve başkan yardımcılarının görev sürelerinin dört
yıl olacağı belirtilmiş, ancak bu sürenin bitiminde aynı usulle bir kez daha
yeniden atanabilecekleri hükme bağlanmıştır.
MADDE 19-
Maddeyle Başkanın görev ve yetkileri bentler hâlinde sayılmıştır.
MADDE 20-
Maddeyle başkan yardımcısının görevleri sayılmaktadır.
MADDE 21- Maddenin birinci fıkrasıyla, yürütme kurulunun oluşumu
düzenlenmektedir. Buna göre yürütme kurulu; başkan, başkan yardımcısı, Adlî Tıp
Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesinden bir, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminâl
Daire Başkanlığı Biyolojik İnceleme ?ube Müdürlüğünden bir, Emniyet Genel
Müdürlüğü Kriminâl Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı Biyolojik
İncelemeler ?ube Müdürlüğünden bir, Adalet Bakanlığından Ceza Hukuku alanında en
az lisansüstü eğitim almış birinci sınıf hâkimlerden bir ve Sağlık Bakanlığı
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünden bir kişi olmak üzere yedi üyeden oluşur.
Başkan aynı zamanda yürütme kurulu başkanlığı görevini de üstlenecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, Kurul üyelerinin konusunda belli bir tecrübe ve
deneyime sahip olanlar arasından seçilmelerinin sağlanması amacıyla, hâkim ve
savcı üye hariç olmak üzere, üyelerin yüksek öğrenim görmüş ve kamu hizmetinde
en az yedi yıl fiilen çalışmış olmaları şartı getirilmektedir.
Kurul üyelerinin görev süresi, üyelerin bilgi deneyim ve tecrübelerinden azamî
istifade edilmesi ve kurumsal hafızanın sürekliliğinin sağlanması amacıyla dört
yıl olarak öngörülmüş ve süresi sona eren üyelerin yeniden seçilebilmesine imkan
sağlanmıştır.
Maddenin yedinci fıkrasıyla, Bankanın, 14 üncü maddede belirtilen özerk yapısı
gereğince; Kurul başkan ve üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son
verilemeyeceği, ancak atanmaları için gerekli şartları taşımadığı anlaşılan,
taksirli suçlar hariç olmak üzere, görevleri ile ilgili olarak işledikleri bir
suçtan dolayı en az bir yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan
dolayı haklarında verilen mahkumiyet kararı kesinleşen kurul başkan ve
üyelerinin görev süreleri dolmadan başkanın Başbakan onayıyla diğer üyelerin
ise, başkanın onayıyla görevden alınabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin son fıkrasında, Kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin hükümlere
yer verilmiştir. Buna göre, Kurul, tam gün esasına göre çalışacak ve en az beş
üye ile toplanabilecektir. Kurul kararlarının toplam üye sayısının yarısından az
bir sayıyla sonuçlandırılmasının engellenmesi bakımından üye tam sayısının salt
çoğunluğu ile karar verileceği hükme bağlanmıştır.
MADDE 22- Maddeyle yürütme kurulunun görevleri bentler hâlinde
sayılmaktadır. Buna göre Kurul; Başkanlık tarafından hazırlanmış olan yıllık
çalışma raporu, programı ile yıllık bütçeyi onaylayacak, eğitim ve hizmetlerine
ilişkin kararları alacak, Banka tarafından verilen hizmetler karşılığında
alınacak ücretleri gösteren tarifeyi hazırlayacaktır. Tasarı hükümleri uyarınca
DNA analizi yapacak kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında ilgili
bakanlıklara görüş bildirme görevi yürütme kuruluna verilmiştir. Ayrıca yürütme
kurulu, Banka tarafından hazırlanarak Cumhuriyet başsavcılıkları ile
mahkemelere sunulan raporların şekil ve içeriklerini belirleyecek, Tasarı
hükümlerine göre, DNA profillerinin yurt dışına aktarımına izin verecek ve
Tasarı ve diğer kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirecektir.
Yürütme kurulunun görevleri arasında maddenin
birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen “Banka tarafından hazırlanarak
Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelere sunulan raporların şekil ve
içeriklerini belirlemek” görevi büyük önem taşımaktadır. Anılan hükümle verilen
görev hem bankanın hem de Kurulun esas görevini oluşturmakta olup; Kurul, Banka
uzmanları tarafından, ilgili soruşturma makamları ve mahkemelerden gelen
talepler doğrultusunda yapılacak karşılaştırma ve eşleştirme işlemlerini karara
bağlayarak, Banka, görüşünü ilgili makamlara bildirecektir. Böylelikle Ülkemizde
DNA verilerinin karşılaştırma ve eşleştirme işlemlerinin birden fazla kurum
yerine tek bir merkezden ve belirlenen kurallar çerçevesinde yürütülmesi ve
kişilerin DNA bilgilerinin veri koruma hukuku prensipleri çerçevesinde mümkün
olan en üst seviyede korunması amaçlanmaktadır.
Tasarının 11 inci maddesiyle DNA verilerinin yurt dışına aktarımı düzenlenmiş
olup, bu çerçevede suç soruşturması ve kovuşturmasına ilişkin hükümler saklı
kalmak üzere gerektiğinde yurt dışına aktarıma karar verecek olan birim de
yürütme kurulu olacaktır.
MADDE 23-
Maddenin birinci fıkrasıyla Danışma kurulunun oluşumu düzenlenmektedir. Buna
göre Danışma Kurulu; Başbakanlık Müsteşarı veya onun yokluğunda görevlendireceği
Müsteşar Yardımcısı, Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan ve moleküler
biyoloji ve genetik alanında uzmanlığa sahip öğretim üyeleri arasından
belirleyeceği bir üye, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğünden en az
birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından belirlenecek bir üye, Türkiye Barolar
Birliğinin mesleki kıdemi en az on yıl olan üyeleri arasından belirleyeceği bir
üye ve Türk Akreditasyon Kurumu Laboratuar Akreditasyon Başkanlığının
belirleyeceği bir üye ve ayrıca kurulun doğal üyesi olarak; Adalet Bakanlığı
Adli Tıp Kurumu Başkanı, İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal
Daire Başkanı, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis
Laboratuvarları Dairesi Başkanı da dahil olmak üzere dokuz üyeden oluşacaktır.
Maddenin
üçüncü fıkrasıyla Danışma Kuruluna Başbakanlık Müsteşarının başkanlık edeceği
öngörülmüş olup, dördüncü fıkrasıyla; Danışma Kurulunun Başkanın gerekli gördüğü
hallerde her zaman olmak üzere, her takvim yılında en az üç defa toplanacağı
hükme bağlanmıştır.
Maddenin son
fıkrasında ise, danışma kurulunun yazı işleri hizmetlerinin Banka tarafından
yürütüleceği belirtilmiş ve bu kurulun toplantı çalışma esas ve usullerinin ise
yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
MADDE 24-
Maddeyle danışma kurulunun görevleri düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre
danışma kurulu; Bankanın yürüteceği faaliyetlerin etkinliğini artırmak üzere
tavsiyelerde bulunmak, Bankanın yıllık çalışma raporu ve programı ile yıllık
bütçesi hakkında görüş bildirmek, Bankanın
yıllık faaliyet planında yer alan konularla ilgili kurum ve kuruluşların
uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek ve Tasarıyla ve diğer
kanunlarla verilen görevleri yapmakla görevli olacaktır.
MADDE 25-
Maddede Banka teşkilâtı ve personeline ilişkin hükümlere yer verilmektedir.
27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları
Hakkında 174 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13/12/1983 Gün ve 174 sayılı.
Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında. Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun
çerçevesinde hazırlanan maddeyle; Bankanın, ana hizmet birimleri olarak veri
işlem ve eğitim daire başkanlıkları; danışma birimi olarak hukuk müşavirliği;
yardımcı hizmet birimi olarak ise insan kaynakları ve destek hizmetleri daire
başkanlığından oluşması öngörülmektedir.
Maddeyle,
Bankanın esas kuruluş amacı olan; Ülkemizde DNA verilerinin karşılaştırma ve
eşleştirme işlemlerinin birden fazla kurum yerine tek bir merkezden ve Tasarıda
belirlenen kurallar çerçevesinde yürütülmesi hedefinin gerçekleştirilebilmesi
amacıyla Bankanın üstlenmiş olduğu fonksiyonların gereği gibi yerine
getirebilecek bir teşkilâtlanmanın sağlanması önem taşımaktadır. Madde
düzenlemesinde özellikle Tasarıda Bankaya yüklenen görevler dikkate alınarak
belirli bir teşkilâtlanma modeli getirilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasıyla, daire başkanlıklarında hizmetin yeterli şekilde
işlemesini sağlayacak kadar uzman istihdam edilmesi düzenlenmiş, beşinci
fıkrasıyla daire başkanlarının, Yürütme Kurulunun önerisi ve Başkanın onayı ile
atanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasıyla; bankada görevli daire başkanları ve diğer meslekî
personelin kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilmesi öngörülmektedir.
MADDE 26-
Maddede Veri İşlem Dairesi Başkanlığının görevleri bentler halinde sayılmıştır.
MADDE 27- Maddeyle eğitim hizmetleri dairesi başkanlığının görevleri
sayılmıştır.
Buna göre, eğitim hizmetleri dairesi başkanlığı;
kurum personeli veya uygun görülen kurumların personellerinin
eğitimlerini sağlamak, Bankanın vereceği
eğitime ilişkin olarak eğitim planını hazırlamak, yayınlamak ve uygulanmasını
takip etmek ve Başkanlıkça verilecek benzeri görevleri yapmakla yükümlü
olacaktır.
Daire başkanlığının görevleri arasında sayılan
eğitim hizmetlerinin sağlanmasında Banka bu hizmeti ücret karşılığı sunabileceği
gibi herhangi bir ücret almadan da yerine getirebilecektir. Bu hususta Bankanın
bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak sunulan eğitim hizmetinin kalite ve
sürekliliğinin sağlanması bakımından, Bankanın malî ve personel rejimi de
dikkate alınarak bazı hizmetlerin ücret karşılığında sunulması özellikle Banka
gelirleri bakımından da bir kaynak oluşturacaktır. Nitekim Tasarının 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde Banka tarafından verilen hizmet
karşılığında alınacak ücretleri gösterir tarifelerin hazırlanması görevi yürütme
kuruluna bırakılmıştır.
MADDE 28- Maddeyle, hukuk müşavirliğinin görevleri bentler
hâlinde sayılmıştır.
MADDE 29-
Maddeyle insan kaynakları ve destek hizmetleri daire başkanlığının
görevleri belirlenmektedir.
MADDE 30- Maddeyle, Milli DNA veri bankası uzman yardımcılığına
atanabilmek için gerekli koşullar belirlenmektedir.
MADDE 31-
Maddeyle Milli DNA Veri Bankası uzmanlığına ilişkin hükümlere yer
verilmektedir.
DNA
verilerinin niteliği, kişilerin temel hak ve özgürlükleri gibi Tasarıyla
korunması öngörülen hukukî hak ve menfaatler birlikte değerlendirildiğinde,
özellikle 21 inci maddenin (d) bendinde belirtilen görevin yerine
getirilebilmesi bakımından Banka teşkilâtında uzman personel çalıştırılmasının
önemi her türlü izahtan varestedir. Özellikle veri
işlem dairesinin görevleri bakımından son derece hayatî bir öneme haiz söz
konusu ihtiyacın, Bankanın kendi bünyesinde görevlendirerek eğiteceği uzman
personel tarafından karşılanması, uzun vadede Bankanın uzman personel
bakımından, zaten kendileri ciddi bir personel sıkıntısı çeken diğer kurumlara
olan bağımlılığını da ortadan kaldıracaktır.
Buna göre; Milli DNA Veri Bankası uzman yardımcılığına atananlar; en az beş yıl
çalışması, olumlu sicil alması, konuları ile ilgili hazırlayacakları uzmanlık
tezinin yürütme kurulu tarafından kabul edilmesi, açılacak mesleki ve yeterlik
sınavında başarılı olması, KPDS sınavından İngilizce, Fransızca veya Almanca
dillerinden en az (C) düzeyinde yabancı dil puanı alması halinde “DNA Veri
Bankası Uzmanı” unvanını alabilecektir. Belirtmek gerekir ki bu madde
hükümlerine göre alınan “DNA Veri Bankası Uzmanı” unvanı, akademik ve bilimsel
bir unvan olmayıp sadece bu Kanunun uygulanması bakımından gerekli deneyimlerin
kazanılmasının bir gerekliliğini ifade etmektedir. Milli DNA Veri Bankası uzman
yardımcılığı sınavı ile Milli DNA Veri Bankası uzmanlığı sınavının uygulama
şekil ve esasları yönetmelikte düzenlenecektir.
MADDE 32- Maddeyle Bankada görev alan tüm personelin görevleriyle ilgili
olarak sır saklama yükümlülüğü düzenlenmektedir.
MADDE 33- Maddede Bankanın bütçesine ilişkin düzenlemelere yer
verilmektedir. Buna göre bankanın bütçesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen
cetvel için öngörülen usul ve esaslara göre hazırlanarak kabul edilecek,
Bankanın gelirleri ise; Banka adına konulacak ödenek, yayın gelirleri, Bankaya
ait taşınır ve taşınmaz mallardan elde edi