5366 sayılı Yasaya göre kentsel dönüşüm (yenileme) alanı koşulları ?
Tarih: 09.09.2009 Saat: 09:09
Konu: imar


                5366 sayılı Yasa uyarınca hazırlanan, 17.11.2005 günlü, 2005/9668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan ve 14.12.2005 günlü, 26023 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 5366 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin tanımlar başlıklı 4. maddesinin (f) bendinde "Yenileme alanı, sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanları" ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

5366 sayılı Yasa uyarınca bir bölgenin yenileme alanı olarak saptanabilmesi için bölgenin sadece sit alanı ve koruma alanlarını içermesi yeterli olmayıp, aynı  zamanda bu özellikteki alanın yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir.



                Dava, Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan Ulus, Hacıbayram Camii ve Civarı, Bentderesi İle Ankara Kalesi ve Civarını kapsayan alanın 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun'un 2.maddesi uyarınca "Yenileme Alanı" olarak tespit edilmesine ilişkin 07.09.2005 günlü, 25929 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 08.08.2005 günlü, 2005/9289 sayılı Bakanlar Kurulu kararı, yenileme alanı olarak tespit edilen bölge içerisinde bulunan Ankara İli, Altındağ İlçesi, Ahiyakup Mahallesi, 8782 ada, 1, 13 sayılı parseller ile 8 pafta, 31 ada, 4 sayılı parsel ile üzerindeki yapıların da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırılmasına, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesine göre "Acele Kamulaştırmanın" uygulanmasına ilişkin 21.03.2007 günlü, 26469 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 15.03.2007 günlü, 2007/11836 sayılı kararı ile bu karar uyarınca Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni'nin 02.08.2007 günlü, 745.3253 sayılı acele kamulaştırma yapılmasına ilişkin kararı ve bu kararın tashihine ilişkin anılan encümenin 18.10.2007 günlü, 935 sayılı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.

                Danıştay Altıncı Dairesi, 26.5.2008 günlü, E:2008.2283 sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu taşınmazın içerisinde yer aldığı, sit alanı olarak tescil ve ilan edilen Ankara Tarihi Kent Merkezinin, gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgede konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının oluşturulması, doğal afet risklerine karşı önlemler alınması yolundaki 5366 sayılı Yasanın öngördüğü amaçların gerçekleştirilmesine dönük olarak yenileme alanı olarak ilan edilmesine ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında, dava dilekçesindeki iddialar da göz önünde tutulduğunda, kamu yararına ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiği yolundaki iddiasına gelince, Anayasanın mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına olanak tanıyan düzenlemeleri uyarınca dava konusu edilen Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanının tespit edildiği, bu yönüyle hukuka aykırılık taşımadığı, yenileme alanı kararının kapsadığı alanın büyüklüğü, bu alan kapsamında yer alan taşınmazların çokluğu nedeniyle, yenileme alanının sınır koordinatları yoluyla kroki şeklinde belirlenerek gösterilmesinin teknik bir gereklilik olup, mülkiyet hakkının bu şekilde ihlal edildiği iddiasının yerinde görülmediği, acele kamulaştırmaya ilişkin işlemler yönünden uyuşmazlık incelendiğinde; 5366 sayılı Yasanın 2. ve 4. maddelerinde yer alan kamulaştırma yapılır hükümlerine göre, bu yasa uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı içeren 27. maddesi de dahil tüm hükümlerinin uygulanmasının öngörüldüğü; dosyanın incelenmesinden, Bakanlar Kurulu'nun 15.03.2007 günlü, 2007/11836 sayılı Kararında, Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan ve 08.08.2005 günlü, 2005.9289 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanı olarak tespit edilen bölgenin Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılmasında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27.maddesinin uygulanmasının öngörüldüğü, bu karar uyarınca, Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından, yenileme alanı içerisinde oluşturulan etap içerisinde anılan Yasa uyarınca acele kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, yenileme alanı içerisindeki etap sınırında meydana gelen değişiklik üzerine de önceki belediye encümeni kararının tashihi yolunda karar alındığı, bu kararların alınmasından önce 1.5000 ve 1.1000 ölçekli koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planı ve notlarının Ankara Yenileme Alanı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 17.05.2007 günlü, 25 sayılı kararı ve düzeltme içeren 03.10.2007 günlü, 68 sayılı kararı ile uygun bulunduğu, uyuşmazlık konusu taşınmazların bu planlar kapsamında yer aldığının anlaşıldığı, uyuşmazlığa konu edilen, yenileme alanı olarak tespit edilen bölgenin kamulaştırılmasında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27.maddesinin uygulanmasının kararlaştırıldığı ve "aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak haller" kapsamında dava konusu kararın alındığı görülmekte olup, bu durumda aceleliği gerektiren durumun varlığı yönünden yargısal incelemenin yapılmasının gerektiği, tarihi ve kültürel yapı ile bu özellikleri taşıyan alanlarla ilgili çalışmaların güç ve zahmetli bir iş olduğu kadar, bu bölgelerin ruh ve yapısının geniş bir zaman dilimi içerisinde yok olmakla karşı karşıya kalması nedeniyle, tarihi ve kültürel varlıkların ve değerlerin korunması amacıyla yenileme alanları içerisinde yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş alanların yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgede konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının oluşturulması, doğal afet risklerine karşı önlemler alınmasına yönelik olarak kamulaştırılmasında acele kamulaştırmaya ilişkin hükümlerin uygulanmasında kamu yararı bulunduğundan, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık görülmediği, Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında kalan ve 5366 sayılı Yasa uyarınca yenileme alanı olarak tespit edilen bölgede yapılacak kamulaştırmalarda acele kamulaştırma hükümlerinin uygulanması kararı doğrultusunda ve bu alandaki plan hükümlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından alınan dava konusu kararlarda da hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiştir.

                Davacılar bu karara itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasını istemektedirler.

                5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun’un Amaç ve Kapsam başlıklı birinci maddesinde: "Bu Kanunun amacı, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasıdır.

                Bu Kanun, yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda oluşturulacak olan yenileme alanlarının tespitine, teknik altyapı ve yapısal standartlarının belirlenmesine, projelerinin oluşturulmasına, uygulama, örgütlenme, yönetim, denetim, katılım ve kullanımına ilişkin usûl ve esasları kapsar" kuralı yer almıştır.

                Anılan Yasanın Alanların Belirlenmesi başlıklı 2.maddesinde ise: "Yenileme alanları, il özel idarelerinde il genel meclisi, belediyelerde belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile belirlenir. İl özel idaresinde il genel meclisince, büyükşehirler dışındaki belediyelerde belediye meclisince alınan kararlar Bakanlar Kuruluna sunulur. Büyükşehirlerde ise ilçe ve ilk kademe belediye meclislerince alınan bu kararlar, büyükşehir belediye meclisince onaylanması halinde Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu projenin uygulanıp uygulanmamasına üç ay içinde karar verir.

                Bakanlar Kurulunca kabul edilen alanlardaki uygulama bir program dahilinde etap etap projelendirilebilir.

                Etap proje ve programları, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve belediyelerde belediye başkanının, il özel idarelerinde valinin onayı ile uygulamaya konulur.

                Belirlenen alan sınırları içindeki tüm taşınmazlar, belediyece ve il özel idaresince hazırlanacak yenileme projelerinin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanmasını müteakip bu Kanuna göre yapılacak yenileme projesi hükümlerine tâbi olurlar. Büyükşehir belediye sınırları içinde büyükşehir belediyelerinin yapacaklarının dışında kalan yenileme projeleri, ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanması ve meclislerinde kabulünden sonra büyükşehir belediye başkanınca onaylanarak yürürlüğe girer. Buna göre kamulaştırma ve uygulama yapılır.

                Yenileme alanlarının teknik altyapı ve yapısal standartların oluşturulması, bu alanların yönetimi ile örgütlenme ve uygulama alanlarında bulunan hak sahiplerinin veya bölge halkının katılımına dair usûl ve esaslar yönetmelikte belirlenir" kuralları bulunmaktadır.

                5366 sayılı Yasa uyarınca hazırlanan, 17.11.2005 günlü, 2005.9668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan ve 14.12.2005 günlü, 26023 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 5366 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin tanımlar başlıklı 4. maddesinin (f) bendinde "Yenileme alanı, sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanları" ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

                Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca bir alanın 5366 sayılı Yasa uyarınca yenileme alanı olarak belirlenebilmesi için öncelikle bu bölgenin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca sit alanı olarak tescil ve ilan edilmiş olan bölge ve bu bölgelere ait koruma alanları içinde yer alması ve yine aynı bölgenin yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş olması gerekmektedir.

                Davalı idarelerce, uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer aldığı bölgenin 12.4.1980 günlü, A-2167 sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile belirlenen Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer aldığı, bu kapsamda anılan karar ile bölgede arkeolojik ve kentsel sit alanları ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının tespit ve tescilinin yapıldığı, 1.1000 ölçekli Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Amaçlı İmar Planının Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 10.11.1989 günlü, 954 sayılı kararı ile uygun görüldüğü, daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ihale edilerek yeniden yaptırılan Ankara Eski Kent Dokusu Koruma Amaçlı İmar Planlarının Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 02.07.2004 günlü, 9280 sayılı kararı ile uygun görülüp, 1.5000 ve .1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının Altındağ Belediye Meclisi'nin 08.02.2005 günlü, 26 sayılı kararı ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 14.09.2005 günlü, 2405 sayılı kararı ile onaylandığı, bu kapsamda yenileme alanı sınırlarına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 15.07.2005 günlü, 1952 sayılı kararı sonrasında dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının alındığı, yenileme alanının 266,81 hektarı kapsadığı, Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı içerisinde Ulus, Kale, Eski Kent Dokusu ile Roma Hamamı'nın yer aldığı belirtilmektedir.

                Ancak, dosyanın incelenmesinden, yenileme alanı sınırlarının tespitine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında, alanın büyüklüğü nedeniyle sınırın X ve Y koordinatları şeklinde belirtilmekle yetinildiği ve Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında sit alanı ve koruma alanı olarak belirlenen bölgenin sınırlarının bu kararda işaretli olmadığı, dolayısıyla sit alanı ve koruma alanı sınırları ile yenileme alanı  sınırlarının çakışıp çakışmadığının anlaşılamadığı, buna ilişkin olarak dosyada başkaca bir belge de olmadığı anlaşıldığından, yenileme alanı sınırı tespitine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının bu yönüyle 5366 sayılı Yasaya uygun olup olmadığının tespiti yapılamamıştır. Bu aşamada, belirtilen hususun teknik bir bilgiyi gerektirmesi nedeniyle konusunda uzman bilirkişi kurulunca yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesinden sonra konunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

                Davacı tarafından, yenileme alanı sınırının iptali istenilirken  her ne kadar açıkça sınırın 5366 sayılı Yasa'ya aykırı olarak belirlendiği, bölgenin Yasa kapsamındaki şartları taşımadığı öne sürülmemişse de; iptal davalarında re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde iptali istenilen idari işlemin hukuka ve kamu yararına uygunluğunun tespiti amacıyla işlemin tüm unsurları yönünden idari yargı yerince incelenebileceği açık olduğundan, olayda da öncelikle yenileme alanı sınırına yönelik olarak sınırın 5366 sayılı Yasa'ya uygun olarak belirlenip belirlenmediğinin yargı yerince tespiti gerekeceği açıktır. Diğer taraftan, 5366 sayılı Yasa uyarınca bir bölgenin yenileme alanı olarak saptanabilmesi için bölgenin sadece sit alanı ve koruma alanlarını içermesi yeterli olmayıp, aynı  zamanda bu özellikteki alanın yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir. Bu durumda, yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile, yenileme alanı sınırının 5366 sayılı Yasa'ya uygun belirlenip belirlenmediğinin yanısıra, bölgenin anılan Yasa ile öngörülen şartları taşıyıp taşımadığı hususunun da bölgenin bütünü incelenmek suretiyle ortaya konulması, bu kapsamda uyuşmazlığa konu taşınmazların yenileme alanı içerisinde yer almasının uygun olup olmadığının saptanması suretiyle sonucuna göre işlem hakkında karar verilmesi gerekirken, Danıştay Altıncı Dairesince bu yola başvurulmaksızın yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesinde isabet görülmemiştir.

                Davanın acele kamulaştırılmaya ilişkin 15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu karar uyarınca davacıların taşınmazlarının acele kamulaştırılması yolundaki 2.8.2007 günlü, 745.3253 sayılı Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni kararı ve bu kararın tashihine ilişkin 18.10.2007 günlü, 935 sayılı encümen kararına yönelik kısmına gelince;

                5366 sayılı Yasa'nın 2. ve 4. madde hükümleri ile yenileme alanlarında kamulaştırma yapılabileceği belirtilmiş olduğundan, anılan Yasa uyarınca yapılacak olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi hükmünün de uygulanabileceği açıktır.

                2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Acele kamulaştırma başlıklı 27. maddesinde ise: "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın (Değişik ibare: 24/4/2001 – 4650.15 md.) 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına (Değişik ibare: 24/4/2001 – 4650.15 md.) 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." kuralına yer verilmiştir.

                Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt  savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de,

acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede  belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.

                Tarihi ve kültürel değerlerin yok olmalarının önlenmesi, bu değerlerin korunması ve yaşatılarak gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla, 5366 sayılı Yasa uyarınca yıprandığı ve özelliğini kaybetmeye yüz tuttuğu tespit edilen tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu taşınmazların 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinde yer alan koşullarla acele kamulaştırılmalarında kamu yararının bulunduğunda tereddüt olmamakla birlikte, 5366 sayılı Yasa uyarınca yenileme projeleri kapsamında yapılacak olan kamulaştırmalarda, Yasanın 4. maddesinde, yenileme alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolunun esas olduğu, anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların ilgili idarelerce kamulaştırılabileceğinin belirtilmiş olduğu da gözönünde bulundurulduğunda, yenileme projelerinin uygulanmasında öncelikle anlaşma yoluna gidilmesi gerektiği, anlaşma sağlanamayan durumlarda kamulaştırma yapılması ve bu halde de kamulaştırmanın 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca gerçekleştirilebilmesi için ise yukarıda da açıklandığı üzere acele kamulaştırmanın koşullarının gerçekleşmiş olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiği tabiidir.

                Bu açıklamalar çerçevesinde, bakılmakta olan dava değerlendirildiğinde, olayda yenileme alanı olarak belirlenen sınırlarda uygulamanın etaplar şeklinde projelendirildiği de gözönünde bulundurularak, projelendirme aşamalarında projenin uygulanmasına yönelik olarak davalı belediyece, öncelikle taşınmaz malikleri ile anlaşma yoluna gidilmesi, anlaşmanın gerçekleşememesi halinde de yine ilk önce olağan kamulaştırma yolunun tercih edilmesi, ancak 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinde yer alan acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde anılan madde uyarınca acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp  sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde Bakanlar Kurulunca 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.

                Dosyanın incelenmesinden,  Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nca 2.3.2007 günlü, 221 sayılı yazı ile İçişleri Bakanlığı'na yapılan başvuruda; yenileme alanındaki planların bittiği belirtilerek, bu alandaki kamulaştırmaların 2942 sayılı Yasanın 27 nci maddesine göre yapılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulunca izin verilmesi için gereğinin yapılması istenilmek suretiyle genel bir yetkinin talep edildiği ve hangi taşınmazların, hangi zorunlu nedenlerle acele kamulaştırılmasının istenildiğinin açıklanmadığı, belediyenin başvurusu üzerine, İçişleri Bakanlığının başvuruyu iletmesi sonucunda da dava konusu 15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının alındığı anlaşılmaktadır.

                15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında ise; Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan ve 8.8.2005 günlü, 2005/9285 sayılı kararname ile yenileme alanı olarak tespit edilen bölgenin Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılmasında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesinin uygulanması, İçişleri Bakanlığının 5.3.2007 tarihli ve 45303 sayılı yazısı üzerine, anılan Kanunun 27 nci maddesine göre Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır, denilmek suretiyle anılan bölgeye ilişkin genel bir acele kamulaştırma yetkisi verilmesi ve böylece acele kamulaştırılacak taşınmazları tespit konusunda tamamen belediyeye takdir hakkı tanınmış olması nedeniyle dava konusu Bakanlar Kurulu kararında 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin amacına ve uygulanma koşullarına uyarlık görülmemiştir.

                15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yukarıda yer verilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunduğundan, bu karara dayanılarak tesis edilen, Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni kararları da dayanaklarının kalmamış olması nedeniyle hukuka uygun bulunmamaktadır.

                Açıklanan nedenlerle, davacıların itirazının kabulü ile, 8.8.2005 günlü, 2005.9289 sayılı Bakanlar Kurulu kararı hakkında yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere itiraza konu Danıştay Altıncı Dairesi  kararının bu bölümünün kaldırılmasına, oyçokluğu ile, 15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 2.8.2007 günlü, 745.3253 sayılı ve 18.10.2007 günlü, 935 sayılı kararlarının ise olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 4001 sayılı Kanunla değişik 27 nci maddesinde öngörülen ve yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından yürütülmelerinin durdurulmasına oybirliği ile 8.7.2008 gününde karar verildi.

K A R ? I   O Y

                X- 8.8.2005 günlü, 2005/9289 sayılı Bakanlar Kurulu kararına yönelik olarak yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü  Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koşulların bakılan uyuşmazlıkta gerçekleşmediği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin Daire kararına yapılan itirazın reddi oyuyla, kararın bu bölümüne karşıyız.

 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=1799