maddi ve manevi tazminata yasal faiz hangi tarihten başlatılacak.
Tarih: 06.03.2008 Saat: 19:48
Konu: imar


Davacıya ait yapının heyelan sonucu boşaltılmak zorunda kalması nedeniyle oluştuğu belirtilen maddi ve manevi zararın davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle tazmini istemiyle açılan dava sonucu maddi tazminatın bina bedeline isabet eden kısmı ile manevi tazminatın davalı idalere başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazmini yolundaki mahkeme kararının, manevi tazmınatın uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmında hukuka aykırı yön bulunmadığı, ancak mahkeme kararıyla takdiren para olarak değerlendirilebilecek olan manevi tazminata uygulanacak yasal faizin davanın açıldığı tarihten itibaren yürütülmesi gerektiğinden kararın buna isabet eden kısmında hukuki isabet görülmediği hk.

Danıştay Altıncı Dairesinin 26.12.2005 gün ve E:2004/4923, K:2005/6609 sayılı kararı.



Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

ALTINCI DAİRE

2005

6609

2004

4923

26/12/2005

 

KARAR METNİ

Davacıya ait yapının heyelan sonucu boşaltılmak zorunda kalması nedeniyle oluştuğu belirtilen maddi ve manevi zararın davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle tazmini istemiyle açılan dava sonucu maddi tazminatın bina bedeline isabet eden kısmı ile manevi tazminatın davalı idalere başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazmini yolundaki mahkeme kararının, manevi tazmınatın uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmında hukuka aykırı yön bulunmadığı, ancak mahkeme kararıyla takdiren para olarak değerlendirilebilecek olan manevi tazminata uygulanacak yasal faizin davanın açıldığı tarihten itibaren yürütülmesi gerektiğinden kararın buna isabet eden kısmında hukuki isabet görülmediği hk.

Danıştay Altıncı Dairesinin 26.12.2005 gün ve E:2004/4923, K:2005/6609 sayılı kararı.

 


Temyiz İsteminde Bulunanlar :1- Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?.
2- Seyhan Belediye Başkanlığı - ADANA
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ?.
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Adana 2. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2002/974, K:2004/452 sayılı kararının
tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Can'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının temyiz edilen kısmının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur ?ahinok'un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Adana, Seyhan İlçesi, 100.Yıl Mahallesi, Kadirbeyoğlu Mevki, ? pafta, ? parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davacıya ait yapının 7.1.2002 günü meydana gelen heyelan sonucu boşaltılmak zorunda kalınması nedeniyle 19.800.000.000.-lira bina bedeli ile davacı tarafından yapılan diğer masraflarla bahçedeki çeşitli cins, sayı ve yaştaki ağaçların karşılığı olarak 1.200.000.000.-lira maddi zarar ile olay sonucu yaşanan elem ve üzüntü nedeniyle 2.000.000.000.-lira manevi zararın davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporların dosyada yer alan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu binanın heyelan yaşayan alana yapılması olanağını tanıyan inşaat ruhsatının 1/1000 ölçekli mevzi imar planına dayandığı, bu planın kabulünden önce kadastral parsele yönelik 1/5000 ölçekli mevzi nazım imar plan teklifinin büyükşehir belediye meclisinin gündemine alındığı, bu konuda büyükşehir belediye meclisince nazım imar planının kabulü yolunda bir karar alınmamasına rağmen iç yazışmalarda alınan kararın plan kabulü gibi yorumlanarak gereği için gönderildiği ilçe belediyesince meclisin gündemine bu kez ıslah imar planı şeklinde sunulduğu, ancak teklifin 1/1000 ölçekli mevzi imar planı şeklinde kabul edilip büyükşehir belediye başkanınca onaylandığı, planın onayı öncesinde İller Bankası aracılığıyla 1977 ve 1982 yıllarında yaptırılan jeolojik etüd raporlarında aktif ve olası heyelan bölgesi olarak belirlenen ve yeşil alan olarak kullanımı önerilen bu alanın 1993 yılında düzenlenen jeolojik etüt raporunda bu bölümden çıkarılarak "önlemli alanlar" bölümüne alındığı, mevzi imar planı ile bu alandaki yapılaşmalar için temel özellikleri, zemin irdelemeleri, statik vb. konularda özel koşulların öngörülmediği, bu alanda Adana İmar Yönetmeliği hükümlerine göre yalnızca mimari projeye göre yapılaşmaya gidildiği, yaşanan heyelanın daha önce yaşanmış heyelanın tekrarı niteliğinde olduğu, zemin içerisinde yüzeye yakın eriyebilir alçı taşlarının varlığının bölgenin yapılaşmaya uygun alan olmadığını gösterdiği, bölgenin "önlemli alan" olarak dahi yapılaşmasının uygun olmadığı, alanın yapılaşması sürecinde bu önlemlerin de alınmadığı, davalı idarelerce imar planlaması sürecinde jeolojik etüt raporlarının gereği gibi değerlendirilmediği, alınmaması gereken meclis kararının alındığı, yapılmaması gereken onay işleminin yapıldığı dolayısıyla bireylerin yatırımlarını yönlendiren imar planı yapımıyla toprağın kullanma dengesinin, koruma hizmetinin kusurlu olarak işletildiği, böylece bireylerin mal varlıklarında azalma sonucunu doğuran gider artışları ve/veya mal varlıklarının artışında azalma sonucu doğuran gelir azalışlarında, gerçek, kişisel ve olağanüstü zararların tazmini yönünde davalı idarelerin hukuki sorumluluklarının aynı oranda bulunduğu, yağışların yaşandığı bir dönemde bir doğa olayı olarak ortaya çıkan heyelanın Valilikçe genel hayata etkili bir doğal afet olmadığının tespit edildiği, jeolojik etüd raporlarında eski heyelan bölgesinin planlama yoluyla konut alanına ayrılmasıyla ortaya çıkan öngörülebilir zararın mücbir sebep olarak kabul edilip hizmet ile zarar arasındaki nedensellik bağını ortadan kaldırdığı iddiasının kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının heyelan nedeniyle zarar gören yapısının bina bedeli olarak gerçek zararının inşaat ruhsatında öngördüğü şekliyle bilirkişiye hesaplattırılan 11.385.495.000.-lira olduğu ve tazmini gerektiği, bu bedelden binanın ekonomik alım-satım değerinden indirim nedeni olan amortisman değeri ile heyelan sonucu bina hakkında 3194 sayılı Yasanın 39. maddesi uyarınca işlem tesisi üzerine davacı tarafından yıkılmaması karşısında enkaz bedelinin indirime konu edilemeyeceği, bina bedeli dışında davacının kendi tercihi ile yaptığı harcamaların davalı idarenin işlemleri ile nedensellik bağı kurulamadığından maddi
tazminat isteminin bu kısmının kabulüne olanak bulunmadığı, manevi tazminat istemine gelince, davalı idarelerin hizmet kusuru işledikleri olayda bireyler için konut anlayışının manevi etkileri ve olayın niteliği de göz önünde tutulduğunda 2.000.000.000.-liralık istemin günümüz ekonomik koşullarında zenginleştirici bir değer ifade etmediği, davacının yaşadığı elem ve üzüntünün hukuksal tatminini karşılayabilecek ölçüde olduğu anlaşıldığından, maddi tazminat isteminin 11.385.495.000.-liralık kısmı ile 2.000.000.000.-liralık manevi tazminat isteminin davalı idarelere başvuru tarihi olan 15.3.2002 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden eşit oranda tazminine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; bu kararın tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararının manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmına gelince;
Manevi
tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tatmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Mahkemece manevi tazminata hükmedilebilmesi, kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ve/veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması durumunda söz konusu olabilir.
Bu durumda, ancak mahkeme kararıyla takdiren para olarak değerlendirilebilecek olan manevi tazminatın belirtilen nitelikleri göz önünde tutularak belirlenmesi nedeniyle buna uygulanacak yasal faizin davanın açıldığı tarihten itibaren yürütülmesi gerektiğinden, mahkeme kararının manevi tazminatın davalı idarelere başvuru tarihinden işletilmesine ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,
tazminat isteminin kısmen kabulü ile davanın kısmen reddi yolundaki Adana 2. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2002/974, K:2004/452 sayılı kararının temyiz edilen bölümünün manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmının ONANMASINA, kararın manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA, 20,60'er YTL (20.600.000.-er lira) karar harcının yarısı olan 10,30'ar YTL (10.300.000.-ar lira) ile 15,30'er YTL. (15.300.000.-er lira) harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 26.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=1363