Kamu görevine alınmada cinsiyet ayrımı yapılamayacağı hakkında.
Tarih: 27.02.2007 Saat: 01:21
Konu:


imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imrarhukuku imar hukuku

T.C. D A N I ? T A Y Onikinci Daire Esas No : 2004/4382 Karar No : 2006/539 Özeti : Kamu görevine alınmada cinsiyet ayrımı yapılamayacağı hakkında. Davacı : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Vekili : Av. … Davalılar : 1- Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü-ANKARA Vekili : Av. … 2- Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi - ANKARA Vekili : Av … Davanın Özeti : Davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin; Anayasanın 2. maddesinde Devletin demokratik sosyal bir hukuk Devleti olduğunun belirtildiğini, kadın hakları yönünden Devletin temel niteliklerine aykırı koşullar getirilemeyeceğini, 3232 sayılı Kanunla uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunca onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi hükümlerine göre,istihdam konularında eşit seçim kıstasları uygulanması da dahil,kadınların erkeklerle eşit istihdam olanaklarına sahip olma haklarının bulunduğunu, 3458 sayılı Kanun hükümleri uyarınca elde edilen "Mühendis" ünvanının idari düzenlemelerle ortadan kaldırılamayacağını ileri sürerek iptaline karar verilmesini istemektedir. Davalı Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğünün Savunmasının Özeti: 2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununun 2. maddesinde sayılan görevleri yürütmek üzere,büyük bir çoğunlukla arazide,genellikle de meskun olmayan mahallerde oldukça zor ve meşakkatli şartlarda hizmet verilmeye çalışıldığını,açıktan ataması yapılacak mühendislerin uzun süreli çalışmalar için alınacağını,bu nitelik belirlemesinde kesinlikle ayrımcılık düşünülmediğini,bu yöndeki değerlendirmelerinin Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'nca da benimsendiğini, gerekçelerinin haklı olmasına rağmen kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine,ilgili maddenin iptali için yapılan girişimin Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nca kabul görmeyerek reddedildiğini,haklı gerekçelere dayanılarak yapılan düzenlemenin hukuka uygun olduğu ileri sürülmekte ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Savunmasının Özeti: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde tanımlanan iptal davasının açabilmesi için davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin menfaat ihlalinin bulunmadığını, Merkezce yapılan KPSS sınavları ve yerleştirme işlemlerinin Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre yürütüldüğünü, KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun bu Yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığını,ilgili mevzuat hükümleri uyarınca,herhangi bir kadro için gerekli koşulları o kadroda eleman çalıştıracak olan kamu kurum veya kuruluşu ile ilgili mevzuat çerçevesinde belirleyerek Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'na başvurduklarını,gerekli incelemelerden sonra koşulları belirlenmiş kadroların sınıf,ünvan, derece, sayısı ve bu kadrolar için aranılacak nitelikleri kapsayan bilgilerin kendilerine bildirildiğini, Kılavuzda yer alan koşulun kendileri ile bir ilgisi bulunmadığı ileri sürülmekte ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi : M.Önder Tekin Düşüncesi : Dava; KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için, "Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır. TC. Anayasasının; kamu hizmetlerine girme hakkının düzenlendiği 70 inci maddesinde; Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez." hükmü yer almaktadır. .Anayasa'nın 10. maddesinde; Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükmüne yer verilmiştir. Bu kural,birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz. Eşitlik, hukuk devletine ait bir ilke ve ayrıca onun kaçınılmaz bir gereği olarak nitelendirilmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da eşitlik ilkesine aykırılığın aynı zamanda hukuk devletine de aykırılık oluşturduğu vurgulanmıştır. Eşitlik aynı zamanda hukukun genel ilkelerindendir. Anayasa Mahkemesi eşitlikle ilgili kararlarında ilkeyi açıkça hukukun genel ilkesi olarak nitelendirmemektedir.Ancak; "hukukun bilinen ve bütün uygar ülkelerde kabul edilen ilkeler" olarak tanımladığı hukukun genel ilkeleri içinde "eşitlik" ilkesinin de var olması gerekir. Eşitlik ilkesi öncelikle bir haktır. Eşitlik ilkesinin bir hak olarak kabul edilmesi halinde bu ilkeden yararlananlar açısından eşit işlem görmeyi ve ayrım gözetilmemesini isteme hakkı da olacağı da kuşkusuzdur. Hak eşitliği hukuki bir eşitlik iken, "ayrımcılık yasağı" eşitliğin dinamik ve farklı şekillerde(renk,ırk,cinsiyet,din gibi)uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Anayasanın yukarıda yer verilen hükümlerinden de anlaşılacağı üzere,herkes cinsiyet yönünden kanun önünde eşittir. Aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında cinsiyet farklılığının hukuksal eşitsizliğe gerekçe olabileceği kabul edilemez. Bir yüksek öğretim lisans programına devam edilerek alınan mezuniyet diploması; diplomaya hak kazanan kişinin mesleği her koşulda yerine getirmeye hak kazandığını göstermektedir.Kamu hizmetine girmede cinsiyet ayrımcılığına dayalı engelleyici yönde getirilen koşullar eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi, işlevselliği kalmayan meslek ünvanlarının dolaylı olarak kişilerin elinden alınması suretiyle hak kaybına yol açacaktır. Son olarak 7.5.2004 günlü ve 5170 sayılı Kanunla Anayasanın 10. maddesine getirilen ek hükümle,kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip oldukları,Devletin,bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.Yapılan Anayasa değişikliği ile Devletin kadın-erkek eşitliğini sağlanması konusunda pozitif bir yükümlülüğünün bulunduğunu vurgulayan bir anlam taşımaktadır. (Birleşmiş Milletler 2002 yılı İnsani Kalkınma Raporu'na göre,cinsiyete bağlı gelişme endeksine göre yapılan sıralamada Türkiye 66 ülke arasında 63. sıradadır.) 4857 sayılı İş Kanununun 5. maddesi de, "eşit davranma ilkesi"ni düzenlemiştir.Buna göre iş ilişkisinde, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce,felsefi inanç,din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrımcılık yapılamayacaktır. Madde,iş sözleşmesinin yapılmasında,şartlarının oluşturulmasında,uygulanmasında ve sona erdirilmesinde cinsiyet nedeniyle farklı işlem yapma yasağını getirmektedir. Madde gerekçesinde,maddenin Anayasanın 10. maddesine dayandığı,çalışma şartlarının yaratılmasında cinsler arasında ayrımcılık yapılmamasının çok eskilere dayanan bir geleneğimiz olduğu, düzenleme ile Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine uyum sağlandığının amaçlandığı belirtilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde de;Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanmanın; cinsiyet,ırk,dil,renk,dil,din,siyasal ve diğer kanaatler,ulusal veya sosyal köken.veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanacağı kuralına yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; ayrımcılık kavramının, Sözleşmenin daha iyi bir şart koşmasa bile, bir bireyin, yerinde bir gerekçe gösterilmeden,bir başkasına nazaran daha az iyi muameleye maruz kaldığı vakaları da kapsadığını vurgulamıştır. (Abdulaziz, Cabales ve Balkandalı kararı, İngiltere, 28.5.1985) Kadınlara karşı yapılan ayrımcılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan başka bir uluslararası sözleşmede; Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Tüm Ayrımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi(CEDAW)'dir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 18.12.1979 tarihinde kabul edilen Sözleşme 3.9.1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmenin onaylanmasını, 3232 sayılı ve 11.6.1985 tarihli Yasayla uygun bulmuştur.Sözleşme,Bakanlar Kurulunun 85/9772 sayılı ve 24.7.1985 tarihli kararıyla da onaylanmış ve 14.10.1985 tarihinde yayınlanmıştır.Kadınlara Karşı Tüm Ayrımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi, sözleşme-içi özel koruma sistemi öngören Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden Türkiye'nin onayladığı ilk sözleşmedir. Sözleşmenin 11. maddesinde; istihdam alanında ayrımcılığı kaldırmak için tüm uygun önlemlerin alınması,özellikle çalışma hakkı,aynı istihdam olanakları hakkı,meslek ve işini özgürce seçme hakkı,yükselme ve iş güvencesi hakkı,mesleksel eğitim hakkı,eşit ücret hakkı,eşdeğer bir iş için işlem eşitliği hakkı,sosyal güvenlik hakkı,sağlığın korunması ve çalışma koşulları güvenliği hakkı konularında aynı hakların tanınmasını sağlamak için tüm uygun önlemlerin alınması; evlilik ya da analık nedeniyle ayrımcılığı önlemek ve gerçek çalışma haklarını güvenceye almak için uygun önlemler almayı üstlenmesi,gebelik ya da analık izni nedeniyle işten çıkarmanın yaptırımlara bağlanarak yasaklanması,ücretli analık izni verilmesi,gebe kadınlara özel korumalar sağlanması konularında uygun önlemlerin alınmasını üstlenme konusunda taraf devletlerin yükümlülük altında oldukları vurgulanmıştır. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi de, sözleşme kurallarının devletlerce uygulanmasında gerçekleştirilen ilerlemeleri incelemek amacıyla oluşturulmuştur. Ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi de, Sözleşmedeki rapor sisteminin yürütülmesi, hem de taraf devletlerin ülkelerinde meydana gelen olaylarda, Sözleşmeye aykırılıkta bulunulduğu iddiasıyla yapılacak bireysel şikayetlerin incelenmesi yetkisine sahiptir.Komite yapılan başvurular sonucunda taraf devletlerin ayrımcılık yasağına ilişkin ihlal iddiaları bulunduğuna dair birçok karar vermiştir Açıklanan nedenlerle,kamu hizmetine alınmada erkeklerle eşit muameleye tabi tutulmaları gereken kadınların Anayasa ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olarak,bu haktan yoksun bırakmalarına neden olacak şekilde KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için, "Cinsiyeti erkek olmak." ibaresi ile getirilen düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığından,iptali gerekeceği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı : Yaşar Uğurlu Düşüncesi : Dava; Türk Mühendisler ve Mimar Odaları Birliği tarafından KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun 252 kodunda yer alan, "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa'nın 10. maddesinde; Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınanamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları, 70. maddesinde, Her Türk'ün kamu hizmetlerine girme hakkına sahip bulunduğu ve hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği hükme bağlanmış olup,11.6.1985 tarih ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine Katılmanın Uygun Bulunduğuna Dair 3232 sayılı Kanunla uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 24.7.1985 tarih ve 85/9722 sayılı kararı ile onaylanan 14.10.1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmenin 11. maddesinde ise, Taraf Devletlerin, istihdam alanında kadınlara karşı ayırımı ve kadın erkek eşitliği esasına dayanarak eşit haklar sağlamak için özellikle hangi konularda uygun önlemlerin alınacağının sayıldığı, Başbakanlığın 21.1.2004 tarih ve 2004/7 sayılı Genelgesinde de, personel alımında hizmet gerekleri dışında cinsiyet ayırımının Anayasamız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerdeki kadın-erkek eşitliğine ilişkin hükümlere aykırılık teşkil edeceği, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinde de, iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Açıklanan bu hükümler karşısında kamu hizmetlerine girişte kadın-erkek eşitliğinin teminat altına alındığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Kılavuzundaki Tabloya göre, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatının mühendis kadrolarına yapılacak atamalar için toplam 100 mühendisin atanacağı ve ataması yapılacak mühendislere ilişkin koşul kodlarının incelenmesinde 88 adeti için "Cinsiyeti erkek olmak" koşuluna yer verildiği, 12 si için ise cinsiyeti erkek olmak koşuluna yer verilmediği anlaşılmıştır.Bu durumda, kamu hizmetlerine girişte kadın erkek eşitliği teminat altına alındığına göre ve personel alımlarında başvuru şartlarının görevin gerektirdiği nitelikler ve hizmet gerekleri doğrultusunda belirlenmesi gerekeceğinden, bunun dışında klavuzun 252 kodunda belirtilen "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresi yukarıda açıklaması yapılan hükümler karşısında hukuka uygunluk bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile KPSS -2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun 252. kodunda yer alan "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresini içeren düzenlemenin iptalinin gerekeceği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 22.2.2006 tarihinde davacı Türk ve Mühendis Odaları Birliği vekili Av. …'ın geldiği,davalı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nü temsilen Av. …'nun ve diğer davalı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nı temsilen Av. …'ın geldiği görülerek Danıştay Savcısı Yaşar Uğurlu hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlendikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi.Dava dosyasındaki belgeler incelenerek işin gereği düşünüldü: Davalı idarelerden Ö.S.Y.M. Başkanlığı'nın davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin dava konusu işlem nedeniyle menfaatinin etkilenmediği,dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunmadığına yönelik usuli itirazı haklı görülmeyerek işin esasına geçildi Dava; KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa’nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu yasak, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz. İdare hukuku alanında eşitlik ilkesi kamu hizmeti kavramı ile birlikte aktarılmaktadır.Buna göre eşitlik kamu hizmetinin genel ilkelerinden biridir.Bu çerçevede idare,kamu hizmetini dilediğine sunmakta özgür olmadığı gibi,eşit durumda bulunanlara eşit,farklı konumda bulunanlara da farklı biçimde sunmak zorundadır.Ayrıca kamu hizmetinin tarafsızlığı ilkesi,"ayrımcılık yapmama"yükümlülüğünü de içinde barındırmaktadır. TC. Anayasasının; kamu hizmetlerine girme hakkının düzenlendiği 70 inci maddesinde de; Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez. " hükmü yer almaktadır. Anayasanın yukarıda yer verilen hükümlerinden de anlaşılacağı üzere,herkes cinsiyet yönünden kanun önünde eşittir.Aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında cinsiyet farklılığının hukuksal eşitsizliğe gerekçe olabileceği kabul edilemez.Bir yüksek öğretim lisans programına devam edilerek alınan mezuniyet diploması; diplomaya hak kazanan kişinin mesleği her koşulda yerine getirmeye hak kazandığını göstermektedir.Kamu hizmetine girmede cinsiyet ayrımcılığına dayalı engelleyici yönde getirilen koşullar eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi,işlevselliği kalmayan meslek ünvanlarının dolaylı olarak kişilerin elinden alınması suretiyle hak kaybına yol açacaktır. Dosyanın incelenmesinden,Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatının mühendis kadrolarına yapılacak atamalar için KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunda 100 adet mühendis kadrosundan 88 adeti için 252 kodu ile " Cinsiyeti erkek olmak." koşuluna yer verildiği anlaşılmıştır. Olayda,Anayasanın yukarıda anılan hükümleri gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarına, personel alımlarında, başvuru şartlarının görevin gerektirdiği nitelikler ve hizmet gerekleri doğrultusunda eşitlik ilkesine uygun bir şekilde belirlenmesi gerekmekte olup, bunun dışında hiçbir ayırım gözetilemiyeceği kuşkusuz olduğundan, Tercih Kılavuzunda Anayasanın 10. ve 70. maddelerinin öngördüğü eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde düzenlenen koşulda hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Diğer yönden,dava konusu Ek Yerleştirme Kılavuzunun yürütülmesinin durdurulmasından önce eski düzenlemeye göre,yapılıp sonuçlanan sınavları kazanarak göreve başlayan kişilerin kazanılmış haklarının saklı olduğu ve Kılavuzun iptaline ilişkin kararın sonra açılacak sınavlar yönünden sonuç doğuracağı açıktır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." Ibaresini içeren düzenlemenin iptaline, aşağıda ayrıntıları gösterilen 151.40.-YTL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900.-YTL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,kullanılmayan 68.00.-YTL harç ile 36.70.-YTL posta ücret avansının istemi halinde davacıya iadesine, 22.2.2006 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. K A R ? I O Y Olayda, Anayasanın 135. ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2. maddesi uyarınca, davacı birliğin, üyelerinin hak ve menfaatleri arasında birliktelik olmayan, mensuplarının ortak çıkarlarını zedelemeyen, bir kısım üyelerinin lehine bir kısmının aleyhine sonuç doğuracak şekilde tercih klavuzundaki koşula karşı subjektif anlamda dava açma ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle, usul yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile çoğunluk kararına katılmamakla beraber esas yönünden karara katılıyorum.





Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=115