Anasayfaya
dönmek için tıklayın
Not:Bu Anayasa Mahkemesi Kararının tam
metnini okuyabilmek için tıklayınız.
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/139
Karar Sayısı : 2007/33
Karar Günü : 22.3.2007
İPTAL DAVASINI AÇANLAR:
1 - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER (Esas
Sayısı: 2005/139)
2 - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Kemal
ANADOL, Haluk KOÇ ile birlikte 117 milletvekili (Esas Sayısı: 2005/158)
İPTAL DAVASININ KONUSU:
19.10.2005 günlü ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun;
1 - 92.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde yer alan “...(d) bendi
hariç, diğer...” ibaresinin, üçüncü fıkrasının birinci tümcesinin, dördüncü
fıkrasının ikinci tümcesinin, beşinci ve son fıkralarının,
2 - 121.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde yer alan “...(d) bendi
hariç, diğer...” ibaresi ile üçüncü, beşinci ve son fıkralarının,
3 - 127.
maddesinin altıncı fıkrasının son tümcesinin,
4 - Geçici 23. maddesinin,
Anayasa’nın 2., 6.,
7., 8., 10., 11., 49., 60., 65. ve 128. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
istemidir.
I - İPTAL VE YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI
İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
A - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
SEZER’in dava dilekçesinin gerekçe bölümü
şöyledir:
“III- İPTAL İSTEMİNİN GEREKÇESİ:
1 -
5411 sayılı
Bankacılık Yasası’nın 92. maddesinde,
“Bu Kanun ile Kuruma verilen
görevlerin gerektirdiği sürekli görev ve hizmetler, bankalar yeminli
murakıpları ve yardımcıları, bankacılık uzman ve yardımcıları, hukuk uzman
ve yardımcıları ile bilişim uzman ve yardımcılarından oluşan meslek
personeli ve idari personel eliyle yürütülür. Kurumun her türlü personelinin
bu Kanunun 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hariç, diğer
bentlerinde yer alan nitelikleri taşımaları zorunludur.
Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek
personeli kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilir. Kadro
karşılığı sözleşmeli çalışan Kurum personeli ücret, malî ve sosyal haklar
dışında, diğer personel ise her türlü hak ve yükümlülükleri yönünden 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbidir.
Bu Kanunun ekinde yer alan (I)
sayılı cetveldeki toplam kadro sayısı geçilmemek üzere, kadro unvan ve
derecelerinin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin esas
ve usûlleri belirlemeye Kurul yetkilidir. Ancak,
meslek personeli dışında kalan Kurum personelinin unvan değişiklikleri 190
sayılı Genel Kadro ve Usûlü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı
olarak yapılır.
Kurumun
anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli
çalıştırılması esastır. Anahizmet, danışma ve
yardımcı hizmet birimlerinde istihdam edilecek personelin nitelikleri
Başkanın teklifi üzerine Kurul tarafından belirlenir. Kurumda yönetici,
müşavir ve meslek personeli unvanlarını haiz olmayan personelin oranı bu
Kanunun eki cetvellerde yer alan toplam kadro sayısının yüzde otuzunu
geçemez.
Kurumda, meslek personeli
sayısının yüzde onunu geçmeyecek şekilde, sektörde en âz
on yıl meslekî tecrübesi olanlar ile Kurumun faaliyet alanına ilişkin
konularda doktor unvan ve derecesini alanlar arasından yeteri kadar uzman
personel, hizmet veya vekâlet akdi hükümlerine göre çalıştırılabilir.
Kurum personeli başka kamu kurum
ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilemez.
Bankacılık, hukuk ve bilişim
uzman yardımcılığı ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atanacaklar
merkezî yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçilir. Uzman
yardımcılığı ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar ikinci
yılın sonunda yetki sınavına tâbi tutulurlar. Yetki sınavı ile bu sınavda
başarılı olanların yetkilerine ilişkin usûl ve
esaslar Kurul tarafından belirlenir. Uzman yardımcılığı
ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar, üç yıl çalışmak ve
olumlu sicil almak kaydıyla Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından en az (C) düzeyinde veya buna denk kabul edilen uluslararası
geçerliliği bulunan yabancı dil puanı alması, yeterlik sınavında başarılı
olması ve konuları ile ilgili hazırlayacakları uzmanlık tezinin
oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi hâlinde ilgisine göre
bankacılık, hukuk ve bilişim uzmanı ile bankalar yeminli murakıbı olarak
atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükseltilmesi
uygulanır. Mazereti olmaksızın tez hazırlamayan veya sınava girmeyen
veya sınavda iki defa başarısız olanlar diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki
öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmak üzere Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir.
Kurumun meslek ve idarî
personelinin yeterlik ve yarışma sınavları, nitelikleri ile çalışma
usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar Kurum
tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.”
düzenlemesine
yer verilmiştir.
a
- Görüldüğü gibi, Yasa’nın 92. maddesinde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu personelinin hukuksal statüsü düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, maddede,
- Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na verilen görevlerin gerektirdiği sürekli
görev ve hizmetlerin, meslek personeli ve yönetim personeli eliyle
yürütüleceği,
- Meslek
personelinin bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları, bankacılık uzman
ve yardımcıları, hukuk uzman ve yardımcıları ile bilişim uzman ve
yardımcılarından oluşacağı,
- Kurum’un
anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren
işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu,
- Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek
personelinin kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacağı,
- Kurum’un
kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsünde çalıştırılan Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek
personelinin ücret, mali ve sosyal haklar dışında; diğer personelin ise tüm
hak ve yükümlülükler yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na bağlı
olduğu,
belirtilmiştir.
Maddenin tüm kurallarının
birarada değerlendirilmesinden, mesleki personel
ve yönetim personelinin iki farklı statüde çalıştırılacağı anlaşılmaktadır.
Maddeye göre,
- Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek
personeli “kadro karşılığı sözleşmeli” statüde,
- Bunların
dışındaki yönetim personeli ise, “memur” statüsünde, çalıştırılacaklardır.
Maddenin,
- Birinci
fıkrasının son tümcesinde, Kurum’un tüm personelinde, Yasa’nın 84.
maddesinin (d) bendinde düzenlenen niteliğin aranmayacağı,
- İkinci
fıkrasında, kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelin
ücret, mali ve sosyal haklar yönünden 657 sayılı Yasa’ya bağlı olmayacağı,
- Son
fıkrasında da, Kurum’un meslek ve yönetim personelinin yeterlik ve yarışma
sınavları, nitelikleri, çalışma ilke ve yöntemleri ile ilgili diğer
konuların yönetmelikle düzenleneceği,
öngörülmüştür.
Yasa’nın 84. maddesinin birinci
fıkrasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyelerinin niteliklerine
yer verilmiş; Kurum personeline uygulanmayacak (d) bendinde ise, Kurul
üyelerinin hangi dallarda öğrenim görenler arasından atanabileceği
açıklanmıştır.
Böylece, Kurum’un meslek ve
yönetim personelinin, 84. maddeye gönderme yapılarak, Yasa’da niteliklerine
yer verilmiş; ancak, hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda eğitim
görenler arasından seçileceği konusu açıkta bırakılmıştır.
Personelin öğrenim düzeyi ve
hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği, niteliği ile doğrudan
ilgilidir. Üstelik öğrenim düzeyi ve dalı, göreve uygun eleman alınmasının
sağlanması, başka bir deyişle hizmetin gerekleri yönünden önemli bir
niteliktir.
Bu önemine karşın, Kurum
personelinin hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda öğretim görenler
arasından seçileceği konusunun Yasa’da düzenlenmediği; bu konunun, maddenin
son fıkrası uyarınca yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, kadro karşılığı
sözleşmeli statüde çalıştırılacak personelin ücret,
mali ve sosyal haklar yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na bağlı
olmadığı belirtilmiş; ancak, bu tür personelin mali statüsü Yasa’nın diğer
maddelerinde de düzenlenmemiştir.
Yine, bu konunun da, maddenin son
fıkrası uyarınca yönetmelikte ya da hizmet sözleşmelerinde düzenleneceği
anlaşılmaktadır.
Yasa’nın 82. maddesinde,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun kamu tüzelkişiliğini haiz
olduğu belirtilmiş; 92. maddesinde de, kadro karşılığı çalıştırılan
personelin ücret, mali ve sosyal haklar dışında, diğer personelin de her
türlü hak ve yükümlülükler yönünden 657 sayılı Yasa kurallarına bağlı
bulunduğu vurgulanmıştır.
Bu durumda, Kurum personelinin,
Anayasa’nın 128. maddesi bağlamında memur ya da diğer kamu görevlisi
olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 128. maddesinin
ikinci fıkrasında, memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin,
atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür.
Bu nedenle,
Kurum personelinin, özellikle üst düzey yönetim personeli ile meslek
personelinin, görevlerinin önemi ve özelliği de gözetilerek, yükseköğretimin
hangi dallarını bitirenler arasından seçileceğine ve ücret, mali ve sosyal
haklarına, başka bir deyişle mali statülerine Yasa’da yer verilmesi
gerekirken, bu konuların yönetmeliğe ya da hizmet sözleşmesine, yani bir
yönetsel düzenleyici işleme bırakılması Anayasa’nın 128. maddesine aykırı
düşmektedir.
Öte yandan, Anayasa’da erkler
ayrılığı ilkesi kabul edilmiş; Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği
belirtilmiş; 6. maddesinde de, hiçbir organın kaynağını Anayasa’dan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu kurallar uyarınca, Anayasa’da
yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yönetmeliğe bırakılması
olanaksızdır. Bu durumun yasada belirtilmiş olması da sonuca etkili
değildir.
Bu tür yasal kurallar Anayasa
Mahkemesi’nce “yetki devri” niteliğinde görülerek iptal edilmektedir. Yüksek
Mahkeme’nin bu yönde pek çok kararı bulunmaktadır.
Bu nedenle, 5411 sayılı Yasa’nın
yukarıda belirtilen düzenlemeleri Anayasa’nın 7. maddesine de aykırı
düşmektedir.
b
- Yasa’nın 92. maddesinin beşinci fıkrasında, Kurum’da, meslek personeli
sayısının yüzde onunu geçmemek koşuluyla, sektörde en az on yıl mesleki
tecrübesi olanlar ile Kurum’un etkinlik alanına ilişkin konularda doktor
unvan ve derecesini alanlar arasından yeteri kadar uzman personelin, “hizmet
akdi” ya da “vekâlet akdi” kurallarına göre çalıştırılabileceği
belirtilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı gibi,
Yasa’nın,
- 82.
maddesinde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun kamu
tüzelkişiliğini haiz olduğu,
- 92.
maddesinin,
• Birinci fıkrasında, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na verilen görevlerin gerektirdiği sürekli
görev ve hizmetlerin meslek personeli ile yönetim personeli eliyle
gördürüleceği,
Meslek personelinin, bankalar
yeminli murakıpları ve yardımcıları, bankacılık uzman ve yardımcıları, hukuk
uzman ve yardımcıları ile bilişim uzman ve yardımcılarından oluşacağı,
• Dördüncü fıkrasında, Kurum’un
anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren
işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu,
• İkinci fıkrasında ise, kadro
karşılığı sözleşmeli çalışan kurum personelinin ücret, mali ve sosyal haklar
dışında, diğer personelin ise tüm hak ve yükümlülükler yönünden 657 sayılı
Devlet Memurları Yasası’na bağlı tutulduğu,
kurala
bağlanmıştır.
Bu kurallara göre, bir kamu
tüzelkişisi olan Kurum’a verilmiş asli ve sürekli görevlerin, Anayasa’nın
128. maddesinde anlatımını bulan memurlar ya da diğer kamu görevlileri
eliyle yürütülmesi zorunludur.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli
kararlarında da belirtildiği gibi, kamu hukuku alanına giren statü hukukuna
bağlı idari hizmet sözleşmesi ile çalışanlar, Anayasa’nın 128. maddesi
bağlamında “diğer kamu görevlileri” kapsamına girmektedirler.
Oysa,
Yasa’nın 92. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “hizmet akdi” ya da
“vekâlet akdi” ile çalıştırma, özel hukuk alanına girmekte ve Borçlar
Yasası’nın 313 ve 386. ve izleyen maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Maddenin beşinci fıkrasında,
hizmet ya da vekalet akdi ile çalıştırılacak
personele gördürülecek hizmetin niteliği açıklanmadığı ve sayısal da olsa
meslek personeli ile bir bağ kurulduğu için, Kurum’un asli ve sürekli
hizmetlerinin de bu tür personel eliyle yürütülebileceği anlaşılmaktadır.
Yukarıda da
belirtildiği gibi, Kurum’a verilen sürekli görev ve hizmetlerin,
emurlar ya da kamu hukuku alanına giren statü
hukukuna bağlı idari hizmet sözleşmeleriyle çalıştırılan diğer kamu
görevlileri eliyle yürütülmesi gerekirken; bu görev ve hizmetlerin görülmesi
için özel hukuk alanına giren “hizmet akdi” ya da “vekâlet akdi” ile uzman
çalıştırmayı öngören beşinci fıkra kuralı, Anayasa’nın 128. maddesiyle
bağdaşmamaktadır.
2 - 5411
sayılı Yasa’nın 121. maddesinde,
“Bu Kanun ile Fona verilen
görevlerin gerektirdiği görev ve hizmetler, Fon avukatları, Fon denetçisi ve
denetçi yardımcıları, Fon uzmanı ve uzman yardımcılarından oluşan meslek
personeli ile idarî personel eliyle yürütülür. Fonun her türlü personelinin
bu Kanunun 113 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hariç, diğer
bentlerinde yer alan nitelikleri taşımaları zorunludur.
Başkan yardımcıları, daire
başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek personeli kadro
karşılığı sözleşmeli statüde istihdam edilir. Kadro karşılığı sözleşmeli
çalışan Fon personeli ücret, malî ve sosyal haklar dışında her türlü hak ve
yükümlülükleri yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbidir.
Bu Kanunun ekinde yer alan (II)
sayılı cetveldeki toplam kadro sayısı geçilmemek üzere, kadro unvan ve
derecelerinin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin esas
ve usûlleri belirlemeye Fon Kurulu yetkilidir.
Fonun
anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren işlerde meslek personeli
çalıştırılması esastır.
Fonun ikinci fıkrada
belirtilenler dışında kalan ve ekli (III) sayılı cetvelde yer alan
pozisyonlarda çalıştırılacak personeli idarî hizmet sözleşmesiyle istihdam
edilir. Bu cetvelde yer alan toplam pozisyon sayısı geçilmemek üzere,
pozisyon unvanlarında değişiklik yapmaya Fon Kurulu yetkilidir. İdarî hizmet
sözleşmesiyle çalıştırılanlar emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tâbidir.
Fonda çalışan personel başka kamu
kurum ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilemez.
Fon denetçi yardımcılığı ile Fon
uzman yardımcılığına atanacaklar, merkezî yarışma sınavıyla belirlenenler
arasından seçilir. Fon uzman yardımcılığı ve Fon denetçi
yardımcılığına atananlar, üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (C)
düzeyinde veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan
yabancı dil puanı alması, yeterlik sınavında başarılı olması ve konuları ile
ilgili hazırlayacakları tezin oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi
hâlinde uzman veya denetçi olarak atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak
üzere bir derece yükseltilmesi uygulanır. Mazereti olmaksızın tez
hazırlamayan veya sınava girmeyen veya sınavda iki defa başarısız olanlar
diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki öğrenim durumlarına uygun kadrolara
atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
Fonun meslek ve idarî
personelinin yeterlik ve yarışma sınavları, nitelikleri ile çalışma
usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar Fon
tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.”
düzenlemesine
yer verilmiştir.
Görüldüğü gibi, Yasa’nın 121.
maddesinde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu personelinin hukuksal statüsü
düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, maddede,
- Fon’a
verilen görevlerin gerektirdiği hizmetlerin, meslek personeli ile yönetim
personeli eliyle yürütüleceği,
- Meslek
personelinin Fon avukatları, Fon denetçisi ve denetçi yardımcıları, Fon
uzmanı ve uzman yardımcılarından oluşacağı,
- Fon’un
anahizmet birimlerinde uzmanlık gerektiren
işlerde meslek personeli çalıştırılmasının esas olduğu,
- Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, başkanlık müşavirleri ve meslek
personelinin kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılacağı,
- Fon’un,
kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalışan personelinin ücret, mali ve
sosyal haklar dışında her türlü hak ve yükümlülükleri yönünden 657 sayılı
Devlet Memurları Yasası’na bağlı bulunduğu,
- Fon’un,
kadro karşılığı sözleşmeli statüde çalıştırılanlar dışında kalan ve Yasa’ya
ekli III sayılı cetvelde yer alan pozisyonlarda görevlendirilecek diğer
yönetim personelinin ‘idari hizmet sözleşmesiyle’ çalıştırılacağı,
vurgulanmıştır.
Maddenin tüm kurallarının
birarada değerlendirilmesinden, mesleki personel
ve yönetim personelinin iki farklı statüde çalıştırılacağı anlaşılmaktadır.
Maddeye göre,
- Başkan
yardımcıları, daire başkanları, müdürler, Başkanlık müşavirleri ve meslek
personeli “kadro karşılığı sözleşmeli” statüde,
- Bunların
dışındaki yönetim personeli ise, ‘idari hizmet sözleşmesi’yle,
çalıştırılacaklardır.
Yasa’da, “idari hizmet
sözleşmesi”yle çalıştırılacak personelin, nitelikleri dışında, bağlı
olacakları kurallar konusunda hiçbir düzenleme yapılmadığı görülmektedir.
Ayrıca, maddenin,
- Birinci
fıkrasında, Fon’un her türlü personelinin bu Yasa’nın 113. maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendi dışında, diğer bentlerindeki nitelikleri
taşımalarının zorunlu olduğu,
- Yedinci
fıkrasında, Fon denetçi yardımcılığı ile
Fon uzman yardımcılığına
atanacakların merkezi yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçileceği,
- Son
fıkrasında da, Fon’un meslek ve yönetim personelinin yeterlik ve yarışma
sınavları, nitelikleri, çalışma yöntem ve ilkeleri ile ilgili diğer
konuların Fon tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği,
öngörülmüştür.
Bu kurallardan da, Fon’da “idari
hizmet sözleşmesi”yle çalıştırılacakların, nitelikleri dışındaki statü
hukukuna ilişkin diğer konularının bir yönetsel işlem olan yönetmelikle ya
da hizmet sözleşmeleriyle belirleneceği sonucuna varılmaktadır.
Ayrıca, Yasa’nın 113. maddesinin
birinci fıkrasında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon Kurulu üyelerinin
niteliklerine yer verilmiş; Fon personeline uygulanmayacak (d) bendinde ise,
Fon Kurulu üyelerinin hangi dallarda öğrenim görenler arasından
atanabileceği belirtilmiştir.
Böylece, Fon’un meslek ve yönetim
personelinin, 113. maddeye gönderme yapılarak Yasa’da niteliklerine yer
verilmiş; ancak, hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda eğitim görenler
arasından seçileceği konusu açıkta bırakılmıştır.
Personelin öğrenim düzeyi ve
hangi alanlarda eğitim görenler arasından seçileceği, niteliği ile doğrudan
ilgilidir. Üstelik öğrenim düzeyi ve dalı, göreve uygun eleman alınmasının
sağlanması, başka bir deyişle hizmetin gerekleri yönünden önemli bir
niteliktir.
Bu önemine karşın, Fon
personelinin hangi öğrenim düzeyinde ve hangi alanlarda öğretim görenler
arasından seçileceği konusunun Yasa’da düzenlenmediği; bu konunun, maddenin
son fıkrası uyarınca yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, kadro karşılığı
sözleşmeli statüde çalıştırılacak üst düzey yönetim ve meslek personelinin
ücret, mali ve sosyal haklar yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na
bağlı olmadığı belirtilmiş; ancak, bu tür personelin mali statüsü Yasa’nın
diğer maddelerinde de düzenlenmemiştir.
Yine, bu konunun da, maddenin son
fıkrası uyarınca yönetmelikte ya da hizmet sözleşmelerinde düzenleneceği
anlaşılmaktadır.
Yasa’nın 111. maddesinde,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kamu tüzelkişiliğini haiz kurum olduğu
belirtilmiş; 121. maddesinde de, meslek ve üst düzey yönetim personelinin de
dahil olduğu kadro karşılığı sözleşmeli statüde
çalıştırılacakların ücret, mali ve sosyal haklar dışında hak ve
yükümlülükler yönünden 657 sayılı Yasa kurallarına bağlı bulunduğu; diğer
personelin ise ‘idari hizmet sözleşmesi’ ile çalıştırılacağı kuralına yer
verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli
kararlarında belirtildiği gibi, kamu hukuku alanına giren statü hukukuna
bağlı “idari hizmet sözleşmesiyle çalışan personel, Anayasa’nın 128.
maddesindeki “diğer kamu görevlileri” kapsamındadır.
Bu durumda, Fon’un her iki
statüde çalıştırılan tüm personelinin, Anayasa’nın 128. maddesi bağlamında
memur ya da diğer kamu görevlisi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 128. maddesinin
ikinci fıkrasında, memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin,
atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve
ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği öngörülmüştür.
Bu nedenle,
Fon personelinin, özellikle üst düzey yönetim personeli ve meslek
personelinin görevlerinin önemi ve özelliği de gözetilerek, yükseköğretimin
hangi dallarını bitirenler arasından seçileceğine ve ücret, mali ve sosyal
haklarına; idari hizmet sözleşmesiyle çalıştırılacakların ise, nitelikleri
dışındaki hukuksal statülerine ilişkin diğer temel konulara Yasa’da yer
verilmesi gerekirken, bu konuların yönetmeliğe ya da hizmet sözleşmelerine,
başka bir deyişle yönetsel düzenleyici işleme bırakılması Anayasa’nın 128.
maddesine aykırı düşmektedir.
Öte yandan, Anayasa’da erkler
ayrılığı ilkesi kabul edilmiş; Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği
belirtilmiş; 6. maddesinde de, hiçbir organın kaynağını Anayasa’dan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu kurallar uyarınca, Anayasa’da
yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yönetmeliğe bırakılması
olanaksızdır. Bu durumun yasada belirtilmiş olması da sonuca etkili
değildir.
Bu tür yasal kurallar Anayasa
Mahkemesi’nce “yetki devri” niteliğinde görülerek iptal edilmektedir. Yüksek
Mahkeme’nin bu yönde pek çok kararı bulunmaktadır.
Bu nedenle, 5411 sayılı Yasa’nın
yukarıda belirtilen düzenlemeleri Anayasa’nın 7. maddesine de aykırı
düşmektedir.
3 - Yasa’nın geçici 23.
maddesinde,
“506 sayılı Kanunun geçici 20
nci maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve
reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi
odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için
kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri ile malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortasından aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri
herhangi bir işleme gerek kalmaksızın bu maddenin yayımı tarihinden itibaren
üç yıl içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna devredilerek 506 sayılı Kanun
kapsamına alınır. Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri 506 sayılı
Kanun kapsamında sigortalı sayılırlar.
Devre esas
olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Sosyal Sigortalar
Kurumu, Sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluş ve sandığı
temsilen birer üyenin katılımıyla oluşturulacak
komisyonca her bir sandık için sandıktan ayrılan iştirakçiler de dâhil olmak
üzere, devir tarihi itibarıyla devredilen kişilerle ilgili olarak,
sandıkların 506 sayılı Kanun kapsamındaki gelir ve giderleri dikkate
alınarak yükümlülüğünün peşin değeri hesaplanır.
Peşin değerin
aktüeryal hesabında kullanılacak teknik faiz
oranı olarak 30.6.2005 tarihi itibarıyla en uzun vadeli
iskontolu Yeni Türk Lirası cinsinden ihraç edilmiş Devlet iç
borçlanma senedinin ihraç anındaki nominal faiz
oranının Orta Vadeli Programda açıklanan tüketici fiyat indeksi yıl sonu
enflasyon hedefi kullanılarak reel hale getirilen faiz oranı esas alınarak
belirlenir.
Belirlenen peşin değer,
onbeş yıldan fazla olmamak üzere, yıllık eşit
taksitlerle her yıl için ayrı ayrı Hazine
Müsteşarlığınca açıklanacak Yeni Türk Lirası cinsinden
iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin yıllık
ortalama nominal faizi üzerinden sandıklardan ve
bu sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlardan
müteselsilen Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Kanun hükümlerine
göre tahsil edilir.
Devir işlemi tamamlanıncaya
kadar, sandık iştirakçilerine sağlanan sosyal sigorta yardımları ile
iştirakçilerin primlerinin tahsiline ilgili sandık mevzuat hükümlerine göre
sandıklarca devam edilir.
Bu madde kapsamındaki
yükümlülüklerin devrinden sonra sandıklar, 506 sayılı Kanunun öngördüğü
sosyal haklarının ve ödemelerinin üzerinde sağladıkları sosyal sigorta
haklarına ve ödemelerine devam edebilirler.
Devralınan iştirakçilerin hizmet
yılları ve primleri ödemek veya ödemiş olmak suretiyle 506 sayılı Kanuna
göre emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılması da dâhil olmak üzere,
bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Komisyonun önerisi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir.
Söz konusu sandıklar ve sandık
iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar ile kurum bu madde uygulamasına
ilişkin tüm işlemler nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim ve harçtan
muaftır.”
düzenlemesine
yer verilmiştir.
Düzenlemede,
- 506
sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın geçici 20. maddesi kapsamındaki
kurumların personeli için kurulmuş bulunan özel sosyal güvenlik sandıkları
iştirakçileri ile bu sandıkların malûllük, yaşlılık, ölüm sigortalarından
aylık alanların ve bunların hak sahiplerinin, herhangi bir işleme gerek
kalmaksızın üç yıl içinde Sosyal Sigortalar Kurumu’na devredilerek 506
sayılı Yasa kapsamına alınacakları,
- Özel
sandık iştirakçilerinin, devir günü itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamında
sigortalı sayılacakları,
-
Devredilecek her
bir sandığın yükümlülüğünün hesaplanacak peşin değerinin,
onbeş yıl içinde, yıllık eşit taksitlerle
sandıklardan ve bu sandıkların iştirakçilerini çalıştıran kuruluşlardan “müteselsilen”
tahsil edileceği,
- Sosyal
Sigortalar Yasası kapsamına alınan özel sandık iştirakçilerinin 506 sayılı
Yasa kapsamındaki emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılacağı,
- Devir
işlemleri tamamlanıncaya kadar, iştirakçilere özel sandıktan sağlanan sosyal
sigorta yardımlarının sürdürüleceği,
- Devirden
sonra, özel sandıkların, 506 sayılı Yasa’da öngörülenin üzerinde
sağladıkları sosyal sigorta haklarını ve ödemelerini sürdürebilecekleri,
öngörülmüştür.
Böylece, geçici 23. madde
düzenlemesi ile,
- 506
sayılı Yasa kapsamında bulunmayan özel sosyal güvenlik sandıklarının
iştirakçilerinin, bu kuruluşlardan aylık alanlarla gelir bağlanmış olanların
ve bunların hak sahiplerinin özel hukuktan doğan sigorta ilişkileri sona
erdirilmekte,
- Bu
gibiler 506 sayılı Yasa kapsamına alınarak özel hukuk kurallarına göre elde
ettikleri aylık ve diğer sosyal hakları kısmen de olsa ellerinden alınmakta,
- Buna
karşılık özel sosyal güvenlik sandıkları ve bu gibileri çalıştıran
kuruluşlar Sosyal Sigortalar Kurumu’na borçlandırılmakta,
- Özel
sandıkların, mali güçleri kalmayacağı için, sosyal sigorta yardımlarını
sürdürmeleri eylemli olarak olanaksız kılınmaktadır.
11.05.1976 günlü, 1992 sayılı
Yasa ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen, 506 sayılı Yasa’nın geçici 20. maddesi
kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans
şirketleri, ticaret ve sanayi odaları, borsalar ya da bunların
oluşturdukları birliklerde yeni işe girecek personeli 506 sayılı Yasa
kapsamına alan,
- Çalışmakta
olanların, özel sandıkların ve bu sandıklardan aylık alan ya da gelir elde
edenlerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na devrini öngören,
ek
1. madde, Anayasa Mahkemesi’nin 25.01.1977 günlü, E.1976/36, K.1977/2 sayılı
kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı 1961 Anayasası
döneminde alınmıştır. Ancak, karara dayanak oluşturan kurallara 1982
Anayasası’nda da yer verilmiştir.
Gerçekten, 1961 Anayasası’nın 2.
maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine, 42. maddesindeki çalışma hakkı
ve ödevine, 48. maddesindeki sosyal güvenlik hakkına ilişkin düzenlemelere
1982 Anayasası’nın sırasıyla 2, 49 ve 60. maddelerinde yer verildiği
görülmektedir. Bu nedenle, kararın gerekçeleri geçerliliğini sürdürmektedir.
Anayasa Mahkemesi kararında da
belirtildiği gibi;
Anayasa’nın
2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “sosyal hukuk devleti” olduğu
belirtilmiş; 49. maddesinde, Devlet’in, çalışanların yaşam düzeyini
yükseltmek, çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı
desteklemek ve çalışma barışını sağlamak için gerekli önlemleri alacağı
vurgulanmış; 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu,
Devlet’in, bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alacağı ve örgütü
kuracağı kurala bağlanmış; 65. maddesinde de, Devlet’in, sosyal ve ekonomik
alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun
öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine
getireceği açıklanmıştır.
Anayasa’nın 49 ve 60.
maddelerindeki kurallar, 2. maddesinde vurgulanan “sosyal hukuk devleti”
ilkesini pekiştiren ve bunun gerçekleşmesini sağlayan düzenlemelerdir.
Kalkınma ve çağdaş uygarlığa
ulaşma çabası içinde olan ülkemizde, sosyal güvenlik örgütlerinin tümünün
Devlet’çe kurulamayacağı gerçeğini gözönüne alan
Anayasa koyucu, ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşma ödevi yönünden Devlet’i,
ancak mali kaynaklarının yeterliği ölçüsünde yükümlü saymıştır.
Sosyal hukuk devletinin temel
amacı, sosyal hakların ve bu bağlamda sosyal güvenliğin en iyi, en güvenilir
ve en etkin biçimde sağlanmasıdır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için ve
Anayasa’nın anılan kuralları uyarınca, Devlet, mali kaynaklarının gücüne
göre sosyal sigortalar ve sosyal yardım örgütlerini ya kendisi kurmak ya da
kaynakları yeterlilik göste