idari yargı: Tazminat davasında miktar nasıl olacak, Maddi ve Manevi Tazminat ve YTL değeri i |
|
|
Maddi
ve manevi tazminat miktarının ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği YTLdışında bir
para birimi ile tazminat davası açılamayacağı, ayrıca ancak 3095 sayılı yasa
uyarınca yasal faiz istemiyle tazminat istenebileceği hk.
Danıştay Altıncı Dairesinin
21.12.2005 gün ve E:2005/2255, K:2005/6540 sayılı kararı.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
6540
2005
2255
21/12/2005
KARAR METNİ
Maddi ve
manevi tazminat miktarının ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği ytl dışında bir para
birimi ile tazminat davası açılamayacağı, ayrıca ancak 3095 sayılı yasa uyarınca
yasal faiz istemiyle tazminat istenebileceği hk. Danıştay Altıncı Dairesinin
21.12.2005 gün ve E:2005/2255, K:2005/6540 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunanlar :1-Milli Eğitim Bakanlığı-ANKARA
2- ?Belediye Başkanlığı-ANKARA
Vekili : Av. ..
3- ?
Karşı Taraf :1- ?
Vekili : Av. ?
2-Milli Eğitim Bakanlığı
3- ? Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti : Ankara 7.İdare Mahkemesinin 25.11.2004 günlü, E:2003/1653
K:2004/2246 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığının Savunmasının Özeti :Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması
gerektiği savunulmaktadır.
... Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti :Savunma verilmemiştir.
Davacının Savunmasının Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Sedef Türkdoğan'ın Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Ankara, ..., ... Mahallesi, ? Bölge ? ada, ? parsel sayılı taşınmazdaki 45
metrekarelik arsa payının kamulaştırma bedelinin ödenmesi, ödenmemesi halinde
konut alanına dönüştürülmesi,
imar
planının yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen sürede inşaat yasağı ve
diğer nedenlerle taşınmazdan yararlanılamamasından doğan zararların karşılanması
istemiyle belediye başkanlığı'na yapılan başvurunun, kamulaştırma işleminin
Milli Eğitim Bakanlığı'nca yapılacağı,
imar
planı
değişikliğinin ise ancak
nazım
imar
planı
değişikliği halinde yapılacağı gerekçesiyle reddine ilişkin 10.7.2003 günlü
işlem ile, yine kamulaştırma bedelinin ödenmesi, ödenmemesi halinde
imar
planında okul alanına ilişkin tahsisin kaldırılması için kamulaştırma
yapılamayacağı yönünde olumlu görüş verilmesi, ayrıca bugüne kadar taşınmazın
kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmamasından ve taşınmazdan yararlanamamasından
doğan zararların faiziyle ödenmesi istemiyle Milli Eğitim Bakanlığı'na yapılan
başvurunun, temel eğitim alanı olarak ayrılan parselde yaklaşık 265 kişinin
hissedar olduğu, yeterli ödenek temin edildiğinde kamulaştırma yapılacağı, arsa
üzerinde ileride yatırım yapılmasının düşünüldüğü gerekçesiyle reddine ilişkin
işlemin iptali, toplam 40.960 EURO maddi ve manevi zararın devlet bankalarının
EURO cinsi bir yıl vadeli döviz mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranında,
(9.10.2003 günlü dilekçe ile şimdilik zararın 1.000 EURO'luk kısmının) tazmini
istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, davanın, davalı belediye başkanlığı'na
yapılan başvurunun reddine ilişkin kısmı irdelendiğinde; kamulaştırmanın Milli
Eğitim Bakanlığının yetkisinde olması nedeniyle belediyece davacının
kamulaştırma bedelinin ödenmesi yolundaki isteminin karşılanmasına yasal olanak
bulunmadığı, davacının
imar
planı
değişikliği yapılması ve planda okul alanına ayrılan alanın konut alanına
dönüştürülmesi yolundaki isteminin ise,
nazım
imar
planı
değişikliği yapılmadan uygulama
imar
planı
yapılmasına olanak bulunmaması ve
nazım
imar
planı
değişikliği yapma yetkisinin ise büyükşehir belediyesine ait olup, davalı ilçe
belediyesinin bu konuda yasal yetkisinin bulunmaması nedeniyle; uyuşmazlığın
davacının Milli Eğitim Bakanlığı'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin kısmı
incelendiğinde, Milli Eğitim Bakanlığı'nın
imar
planında okul yeri olarak ayrılmış alanla ilgili olarak, plan değişikliği yapma
yetkisinin bulunmaması nedeniyle, ancak kamulaştırmayı gerçekleştirmesinin
mümkün olduğu, taşınmazın
imar
planında okul yeri olarak ayrıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuatta ve 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununda ise idarelere,
imar
planında kendi görev ve yetkilerine ayrılmış alanları kamulaştırma konusunda
belli bir süre tayin edilmemiş olması nedeniyle yargı kararı ile idarelerin
kamulaştırma yapmaya zorlanmasına olanak bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinin
benzer bir uyuşmazlık için açılan davada, verdiği 3194 sayılı Yasanın
13.maddesinin 1 ve 3.fıkralarının iptaline ilişkin karar ve anılan kararın
gerekçesine göre de durumun irdelenmesi gerektiği,
imar
planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne
kadar devam edeceği konusundaki belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları
üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu, davacının 10 yıldır,
hissedar olarak maliki olduğu taşınmazı üzerinde tasarruf edememesi durumunun,
belki kendi ömrünü de aşan bir süreye kadar devam edebileceğinin kabulü , hukuk
devleti olmanın anlamı ile bağdaşmayacağından, bu nedenle doğan zararın tazmini
suretiyle mağduriyetinin giderilmesi gerektiği, davacının Milli Eğitim
Bakanlığı'na başvurusu üzerine, 45 metrekare taşınmazının kullanılamamasından,
doğan zararının hesaplanarak, tazmini yoluna gidilmesi gerektiği, aksi yönde
tesis edilen dava konusu işlemde hukuki isabet bulunmadığı, ... Belediyesinin,
doğrudan davacının isteği doğrultusunda işlem tesisine olanak bulunmadığı
yukarıda belirtilmekle birlikte, ... Belediye Meclisinin 11.2.1994 gün ve 60
sayılı kararı ile onaylanan ... Mahallesi 2.Etap Islah İmar Planına dayanılarak
5.1.1995 tarihinde ... Belediye Emcümeninin 95/1032.15 sayılı kararıyla yapılan
parselasyon işlemi üzerinden 10 yıl geçmesi nedeniyle, davacının başvurusu
üzerine, gerekli çalışmaların ve
nazım
imar
planı
değişikliği için büyükşehir belediyesi nezdinde girişimde bulunulmayarak
hareketsiz kalınmasına ilişkin ... Belediye Başkanlığı işleminin de; olayın
özelliği ve idarelerin Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen karar
gerekçelerine uygun olarak işlem tesis etme zorunluluğu gözetildiğinde,
davacının zararının tazmini yolundaki talebine ilişkin iş bu davada tazminat
yükümlülüğü doğurduğu, manevi tazminat, idarelerin hatalı işlem ve eylemleri
veya hizmet kusuru nedeniyle, bireylerin şeref ve haysiyetinin zedelenmesi,
toplumsal veya ailesel konumunda olumsuzluklar yaratılması vb durumlar
nedeniyle, yaşadıkları derin üzüntü ve sıkıntının, kısmen ve manevi açıdan
giderilmesi amacıyla, hükmedilebilecek bir tazminat olmakla olayda, koşulları
var olmayan manevi tazminat isteminin reddi gerektiği, davacının maliki olduğu
taşınmazı üzerinde, tasarruf edememesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini
gerektiğinden, bu yolda tesis edilmeyen dava konusu işlemlerin iptaline; manevi
tazminat isteminin reddine, karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3 maddesinde dilekçeler üzerinde
yapılacak ilk inceleme konuları belirtilmiş, (9) bendinde 3 ve 5 nci maddelere
uygun olup olmadıkları yönünden yapılacak inceleme bunlar arasında
sayılmıştır.15.maddesinin 1/d bendinde de 14.maddenin 3/g bendine aykırılık
görülmesi halinde otuz gün içinde 3 ve 5 nci maddelere uygun şekilde yeniden
düzenlemek üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükmü getirilmiştir.
Aynı Yasanın 3/2-d maddesinde ise vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve
bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık
konusu miktarın gösterileceği belirtilmiştir.
Dava, dilekçesinin incelenmesinden, davacı tarafından Ankara, ..., ...
Mahallesi, ? Bölge ? ada, ?parsel sayılı taşınmazdaki 45 metrekarelik arsa
payının kamulaştırma bedelinin ödenmesi, ödenmemesi halinde konut alanına
dönüştürülmesi,
imar
planının yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen sürede inşaat yasağı ve
diğer nedenlerle taşınmazdan yararlanılamamasından doğan zararların karşılanması
istemiyle belediye başkanlığı'na yapılan başvurunun, kamulaştırma işleminin
Milli Eğitim Bakanlığı'nca yapılacağı,
imar
planı
değişikliğinin ise ancak
nazım
imar
planı
değişikliği halinde yapılacağı gerekçesiyle reddine ilişkin 10.7.2003 günlü
işlem ile, yine kamulaştırma bedelinin ödenmesi, ödenmemesi halinde
imar
planında okul alanına ilişkin tahsisin kaldırılması için kamulaştırma
yapılamayacağı yönünde olumlu görüş verilmesi, ayrıca bugüne kadar taşınmazın
kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmamasından ve taşınmazdan yararlanamamasından
doğan zararların faiziyle ödenmesi istemiyle Milli Eğitim Bakanlığı'na yapılan
başvurunun, temel eğitim alanı olarak ayrılan parselde yaklaşık 265 kişinin
hissedar olduğu, yeterli ödenek temin edildiğinde kamulaştırma yapılacağı, arsa
üzerinde ileride yatırım yapılmasının düşünüldüğü gerekçesiyle reddine ilişkin
işlemin iptali, toplam 40.960 EURO maddi ve manevi zararın devlet bankalarının
EURO cinsi bir yıl vadeli döviz mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranında,
(9.10.2003 günlü dilekçe ile şimdilik zararın 1.000 EURO'luk kısmının) tazmini
istemiyle bu davanın açıldığı, uyuşmazlık konusu miktarın Yeni Türk Lirası
cinsinden gösterilmediği, maddi ve manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı
belirtilmediği ve devlet bankalarının EURO cinsi bir yıl vadeli döviz mevduatına
uyguladığı en yüksek faiz oranında tazmin isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yazılı Yasa maddesinde yer alan "tam yargı davalarında uyuşmazlık
konusu miktarın gösterileceğine ilişkin kural Türkiye Cumhuriyetinin resmi para
biriminin Yeni Türk Lirası olması nedeniyle idari yargıda açılacak tam yargı
davalarında miktarın Yeni Türk Lirası cinsinden gösterilmesini gerekli
kılmaktadır.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca değer ölçüsüne göre
harca tabi olan tam yargı davalarında (1) sayılı tarifeye göre nispi karar ve
ilam harcının alınabilmesi içinde anlaşmazlık konusu değerin dava dilekçesinde
Yeni Türk Lirası olarak belirlenmesi zorunlu bulunmaktadır.
Diğer taraftan maddi ve manevi tazminat koşullarının farklı olması nedeniyle
istenilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı gösterilmesi
gerektiği gibi, tazminat isteminin kabulü halinde 3095 sayılı Kanuni Faiz ve
Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca kanuni faiz oranının uygulanması
mümkündür.
Ayrıca İdari Yargılama Usulünde, ilgililerin fazlaya ilişkin haklarını saklı
tutarak tam yargı davası açabilmesine olanak tanınmamıştır.
Bu durumda davacının tazminine karar verilmesini istediği zararın Yeni Türk
Lirası cinsinden ve maddi ve manevi tazminat miktarının ayrı ayrı gösterilmemesi
nedeniyle dava dilekçesinin 2577 sayılı Yasanın 3.maddesine uygun olarak
düzenlenmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafından taşınmaza ilişkin kamulaştırma bedelinin ödenmesi,
ödenmemesi halinde konut alanına dönüştürülmesi istemiyle belediyeye yapılan
başvurunun kamulaştırma işleminin Milli Eğitim Bakanlığınca yapılacağı,
imar
planı
değişikliğinin ise ancak
nazım
imar
planı
değişikliği halinde yapılacağı gerekçesiyle reddine ilişkin 10.7.2003 günlü
işlemde yine kamulaştırma bedelinin ödenmesi, ödenmemesi halinde
imar
planında okul alanına ilişkin tahsisin kaldırılması için kamulaştırma
yapılamayacağı yönünde olumlu görüş verilmesi istemiyle Milli Eğitim
Bakanlığı'na yapılan başvurunun yeterli ödenek temin edildiğinde kamulaştırma
yapılacağı, arsa üzerinde ilerde yatırım yapılmasının düşünüldüğü gerekçesiyle
reddine ilişkin işlemin mahkemece irdelenmesinin yapılarak anılan işlemlerde
hukuka aykırılık bulunmadığının belirtilmesine karşın mahkeme kararının hüküm
fıkrasında anılan işlemlere yönelik hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Ankara 7. İdare Mahkemesinin 25.11.2004 günlü, E:2003/1653
K:2004/2246 sayılı kararının BOZULMASINA, 22.90' ar YTL karar harcı ile fazladan
yatırılan 17.00' şer YTL harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın
adı geçen mahkemeye gönderilmesine 21.12.2005 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|
|
|
|
| |
|
Ortalama Puan: 3 Toplam Oy: 2
|
|
|
|