idare hukuku: Tebligat kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle yapılan |
|
|
Dava
konusu işlem, tebligat kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar
eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini
belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği hk.
Danıştay Altıncı Dairesinin 22.12.2004 gün ve E:2003/2824, K:2004/6883 sayılı
kararı.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2004
6883
2003
2824
22/12/2004
KARAR METNİ
Dava
konusu işlem, tebligat kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar
eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini
belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği hk.
Danıştay Altıncı Dairesinin 22.12.2004 gün ve E:2003/2824, K:2004/6883 sayılı
kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan: ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : İzmir Valiliği
İstemin Özeti : İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.02.2003 günlü, E:2002/1431,
K:2003/255 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden,
dava
konusu işlemin Yakaköy Muhtarlığı eliyle tebligata çıkarıldığı, tebligat
zarfının üstünde davacının adresinin yer almadığı, dosyada mevcut ikametgah
İlmühaberinden ise davacının Yakaköy Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde
oturduğunun yazılı olduğu, davacı tarafından da
dava
konusu işlemin 11.11.2002 gününde muhtar eliyle öğrenildiğinden bahisle
22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava
konusu işlem, Tebligat Kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar
eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini
belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü
gerekmektedir. Davalı idare tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir
tarihte öğrendiğine yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih
esas alındığında davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından,
İdare Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava,
İzmir İli, Bornova İlçesi, Yakaköy Köyü, ? pafta, ? ada, ? parsel sayılı
taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak yapılan konut inşaatının 3194 sayılı Kanunun
32.maddesi uyarınca yıkımına ilişkin 17.7.2002 günlü, 04/2002-178 sayılı il
idare kurulu kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden,
dava
konusu işlemin İzmir Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nün 2.2.2002 günlü, 9220
sayılı yazısı ile 13.9.2002 gününde Yakaköy Muhtarına tebliğ edildiği ve
davacının komşusuna da haber verildiği, davanın ise 2577 sayılı Yasanın
7.maddesinde öngörülen 60 günlük
dava
açma
süresi
geçirildikten sonra 22.11.2002 gününde açıldığı anlaşıldığından, 2577 sayılı
Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar
verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda
sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına
paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda
dava
açma
süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, aynı
Kanununun 11.maddesinde üst makamlara başvurma halinde
dava
açma
süresinin nasıl hesaplanacağı düzenlenmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesindede
usulüne aykırı yapılan tebligatlarda muhutabın beyan ettiği tarihin tebliğ
tarihi sayılacağı öngörülmüştür.
3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesinde bu Kanun hükümlerine göre ruhsat
alınmadan yapılabilecek yapılar hariç, ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya
ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının ilgili idarece tespiti, fenni
mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması
üzerine belediye veya Valilikce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği,
yapının mühürlenerek inşaatın durdurulacağı, yapı tatil zaptının, yapı yerine
asılmak suretiyle yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren
en çok bir ay içinde yapı sahibince yapının ruhsata uygun hale getirilmemesi
halinde ruhsata aykırı yapının yıktırılacağı hükme bağlanmış, 7201 sayılı
Tebligat Kanununun 21.maddesinde de kendisine tebligat yapılacak kimse
gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ olunacak evrakın o yerin muhtar veya
azasına teslim edileceği ve ihbarnamenin binanın kapısına asılacağı,
ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı
belirtilmiştir.
Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, bir yapının ruhsatsız ya da
ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığının tespit edilmesi halinde 3194
sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca düzenlenecek olan yapı tatil
tutanağının bir nüshasının yapı yerine asılması, bir nüshasının da muhtara
bırakılması ile yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, tutanağın düzenlendiği
tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapının ruhsata uygun hale getirilerek
veya ruhsat alınarak yapının imar mevzuatına uygun hale getirilmemesi durumunda
tesis edilecek yıkım işleminin ise ilgilisine tebliğ edilmesinin şart olduğu,
ilgilisi, tebligat yapılan adreste oturmuyor ise bu işlemin yapı yerine asılması
ve muhtara bırakılması halinde ilgilisine tebliğ edilmiş sayılamayacağı, bu
usulün kanunda sadece yapı tatil zaptının tebliği için öngörüldüğü, yıkım
işleminin tebliği konusunda ise aksi ispatlanmadıkça ilgilinin öğrenme tarihi
olarak beyan ettiği tarihin tebliği tarihi olarak kabulü gerektiği sonucuna
varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden,
dava
konusu işlemin Yakaköy Köyü Muhtarlığı eliyle tebligata çıkarıldığı, tebligat
zarfının üstünde davacının adresinin yer almadığı , dosyada mevcut ikametgah
İlmühaberinden ise davacının Yakaköy Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde
oturduğunun yazılı olduğu, davacı tarafından da
dava
konusu işlemin 11.11.2002 gününde muhtar eliyle öğrenildiğinden bahisle
22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava
konusu işlem, Tebligat Kanununda öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar
eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini
belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü
gerekmektedir. Davalı idare tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir
tarihte öğrendiğine yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih
esas alındığında davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından,
İdare Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.2.2003 günlü, E:2002/1431,
K:2003/255 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000 lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 11.910.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.12.2004 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:109)
|
|
|
|
| |
|
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
|