Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ALTINCI DAİRE
2006
5112
2004
5235
08/11/2006
KARAR METNİ
İmar planı
değişikliği isteminin reddine ilişkin işlemin şehircilik ilkelerine, planlama
esaslarına ve
kamu
yararına uygun olup olmadığı yolunda yapılacak inceleme sonucuna göre karar
verilmesi gerektiği hk.
Danıştay
Altıncı Dairesinin 8.11.2006 gün ve E:2004/5235, K:2006/5112 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan : ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Konak Belediye Başkanlığı-İZMİR
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : İzmir 1. İdare Mahkemesinin 17.03.2004 günlü, E:2003/440,
K:2004/201 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Plan değişikliği isteminin reddine ilişkin işlemin şehircilik
ilkelerine, planlama esaslarına ve
kamu
yararına uygun olup olmadığı yolunda yapılacak inceleme sonucuna göre karar
verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının bozulması genektiği düşünülmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Sedef Türkdoğan'ın Düşüncesi : Plan değişikliği isteminin
reddine ilişkin işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve
kamu
yararına uygun olup olmadığı yolunda yapılacak inceleme sonucuna göre karar
verilmesi gerekeceğinden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, imar planında yeşil alanda kalan İzmir, Konak, 1.Süleymaniye Mahallesi, ?
ada, ? parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılması veya yeşil alandan çıkartılması
amacıyla yapılan imar planı değişikliği isteminin zımnen reddine ilişkin işlemin
iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; İzmir Büyükşehir Belediyesinin
tasarruf yetkisi altında bulunan dava konusu taşınmazın yeşil alan için Konak
Belediye Başkanlığının kamulaştırma yetkisi bulunmadığından, kamulaştırma
isteminin zımnen reddine ilişkin işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı, imar
planı değişikliği istemine gelince; şehircilik esasları, planlama ilkeleri ve
kamu
yararı
gibi nedenler bulunmadığı sürece, salt Anayasa Mahkemesinin iptal kararından
hareketle,
kamu
tesis ve umumi hizmet alanlarında plan değişikliği yapılmasının plan değişikliği
yapılmak veya yapılmaksızın ilgililere yapılaşma hakkı tanınmasının zorunlu
olduğu sonucuna ulaşılamayacağı, bu nedenle dava konusu taşınmazın yeşil alandan
çıkartılması isteminin zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, dava davacı vekilince
temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığa konu taşınmazın yeşil alana ayrılması nedeniyle sözkonusu olan
kısıtlamanın dayanağını oluşturan 3194 sayılı Yasanın 13.maddesinin 1.fıkrası
Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 günlü, E:1999/33, K:1999/51 sayılı kararıyla
iptal edilmesine karşın, henüz iptal edilen hükümler yerine yeni bir düzenleme
getirilmemiş olması nedeniyle taşınmaz maliklerinin genel hükümler uyarınca
öncelikle imar planında değişiklik yapılması yönünde bu konuda işlem tesisine
yetkili olan belediye başkanlığına başvuruda bulunmaları gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın imar planında yeşil alan olarak
ayrıldığı, taşınmazın imar planı değişikliği yapılarak yeşil alandan
çıkartılması isteminin belediye meclisince zımnen reddi üzerine bakılmakta
olunan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İlgililerin imar planı değişikliği istemlerinin idarelerce çevredeki nüfus,
yoğunluk ve donatım dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, planlamanın genel
ilkelerinin dikkate alınarak uyuşmazlık konusu taşınmaza ayrıldığı amaç için
ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde plan değişikliği yapılmasının
mümkün olduğu açıktır.
Bu durumda, idare mahkemesince plan değişikliği isteminin reddine ilişkin
işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve
kamu
yararına uygun olup olmadığı yolunda yapılacak inceleme sonucuna göre karar
verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle İzmir 1. İdare Mahkemesinin 17.03.2004 günlü, E:2003/440,
K:2004/201 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL. karar harcı ile fazladan
yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 08.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ALTINCI DAİRE
2006
1855
2004
982
11/04/2006
KARAR METNİ
Usulüne uygun
biçimde davacıya tebliğ edilmiş ve davacıya ait taşınmaz için tekemmül etmiş bir
kamulaştırma işlemi bulunmadığından, kamulaştırma işleminin tebliğ edilmediği
gerekçesiyle iptali yolundaki idare mahkemesi kararında isabet görülmediği hk.
Danıştay
Altıncı Dairesinin 11.4.2006 gün ve E:2004/982, K:2006/1855 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan :Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü-ANKARA
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Erzurum İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/1272,
K:2003/1112 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü
ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur ?ahinok'un Düşüncesi :İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Erzurum, Pazaryolu İlçesi, Kuymaklı Köyü, Bernak Mevkiinde bulunan
davacının paydaşı olduğu taşınmazın bir bölümünün içme suyu temini amacıyla
12.6.2000 günlü
kamu
yararı
kararı uyarınca kamulaştırılmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali
istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesince verilen
28.1.2003 günlü, E:2001/6979, K:2003/731 sayılı bozma kararına uyularak,
dosyanın incelenmesinden, dava konusu kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Yasa
uyarınca davacıya tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı gibi,
kamulaştırma bedelinin davacı tarafından bankadan çekildiği hususunun da idarece
kanıtlanamadığı anlaşıldığından, usulüne uygun biçimde tebliğ edilmeyen
kamulaştırma işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu
işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz
edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 12.6.2000 günlü
kamu
yararı
kararının alınmasından sonra 23.6.2000 günlü kararla kıymet takdir komisyonunun
oluşturulduğu, 8.11.2000 günlü davalı idare yazısı ile kaymakamlığa bildirilen
kamulaştırma işleminin 28.8.2000-9.10.2000 günleri arasında Kuymaklı Köyü
meydanında ilan edildiği, kamulaştırma bedelinin maliklerin hisse oranları
belirlenerek Ziraat Bankasına yatırıldığı, adresi tesbit edilen maliklere
tebligat yapılmak üzere kamulaştırma evrakının notere verildiği, davacıya ise
tebligat yapılmadığı ve davacının işlemi haricen öğrendiğini belirterek bu
davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, usulüne uygun biçimde davacıya tebliğ edilmiş ve davacıya ait
taşınmaz için tekemmül etmiş bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından,
kamulaştırma işleminin tebliğ edilmediği gerekçesiyle iptal edilmesinde mevzuata
uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Erzurum İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/1272,
K:2003/1112 sayılı kararının BOZULMASINA, 16,09 YTL. karar harcı ile fazladan
yatırılan 11,97 YTL. harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 11.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
İDARİ DAVA
DAİRELERİ
2006
503
2005
2467
08/06/2006
KARAR METNİ
İnşaat izni
verilmesi yolundaki istemin reddine ilişkin işlem, düzenleyici işlem niteliğinde
kabul edilen imar planının uygulanması kapsamında tesis edilmiş olduğundan, bu
işlemle birlikte dayanağı planlara karşı açılan davanın esasının incelenmesi
gerekirken, davanın süre yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi kararında
isabet görülmediği hk.
Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 8.6.2006 gün ve E:2005/2467, K:2006/503
sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar) : 1-? 2- ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Büyükçekmece Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2004 günlü, E:2004/2727,
K:2004/2684 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davacılar
tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile
İdare Mahkemesinin ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesi kararı doğrultusunda
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi : Danıştay Altıncı Dairesinin
11.5.2004 günlü ve E:2002/6974,K:2004/2942 sayılı bozma kararının dayandığı
hukuki ve yasal nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesince
verilen ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul İli, Büyükçekmece, 1. Bölge, ? ada, ? parsel sayılı davacının
mülkiyetinde bulunan taşınmaza inşaat izni verilmesi isteminin reddi yolundaki
30.10.2001 günlü, 2380 sayılı Belediye Başkanlığı işlemiyle dayanağı olan
4.6.2000 günlü, 90 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edilen
imar
planı
değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 2. İdare Mahkemesi 26.6.2002 günlü, E:2001/1681, K:2002/902 sayılı
kararıyla; davanın belediye meclisi kararı ile kabul edilen
imar
planlarının taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle açıldığı, bu planların
15.6.2000 ile 17.7.2000 günleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, son
ilan tarihini izleyen günden itibaren yasal dava açma süresi geçirildikten sonra
26.11.2001 günü açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre
yönünden reddine karar vermiştir.
Bu karar temyiz incelemesi sonucunda; Danıştay Altıncı Dairesinin 11.5.2004
günlü, E:2002/6974, K:2004/2942 sayılı kararıyla; davacıya ait parselin
bulunduğu alanda belediye meclisinin 4.6.2000 günlü, 90 sayılı kararı ile 1/1000
uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım
imar
planlarında değişiklik yapıldığı, böylece parselin kısmen
imar
yolu, kısmen yeşil alan olarak ayrıldığı, davacının 23.10.2001 günlü
başvurusuyla parselinde konut yapmak amacıyla inşaat izni verilmesi isteminde
bulunduğu halde dava konusu işlemle taşınmazın
imar
planındaki durumu belirtilerek istemin reddi üzerine, dava açma süresi
içerisinde
imar
planının uygulaması işlemi olan inşaat izni verilmemesine ilişkin işlem ile
dayanağı olan
imar
planlarının birlikte iptalinin talep edildiği anlaşıldığından, davanın süre
yönünden reddi yolundaki temyize konu kararda isabet görülmediği gerekçesiyle
bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak,
imar
durum belgesinin, ilgililerin taşınmazları hakkında bilgi edinmek amacıyla
belediyelere müracaatları üzerine düzenlenen ve taşınmazların
imar
planındaki fonksiyonu, varsa yapılaşma koşullarını belirten bilgi maliyetinde
bir işlem olduğu, kesin ve icrai bir yönü bulunmayan bu
imar
durum belgesi esas alınarak
imar
planına karşı dava açma süresinin yeniden başlatılmasına yasal olanak
bulunmadığı, ancak
imar
planının uygulanması anlamında taşınmazın kamulaştırılması üzerine davacının,
imar
planına veya kamulaştırma işlemine yahut her ikisine karşı birlikte dava açma
hakkının bulunduğunun da belirtilmesi suretiyle ilk kararında ısrar edilmiştir.
Davacılar, 31.12.2004 günlü, E:2004/2727, K:2004/2684 sayılı bu ısrar kararını
temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 4. fıkrasında; "ilanı
gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden
itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici
işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.
Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin
iptaline engel olmaz." kuralı yer almıştır.
Buna göre, düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerce dava açma
süresi içerisinde, uygulama işlemi, düzenleyici işlem veya her ikisinin birden
dava konusu edilebileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu alana ilişkin 4.6.2000 günlü, 90
sayılı belediye meclisi kararı ile onaylanan
imar
planı
değişiklikleri ile davacılara ait taşınmazın kısmen
imar
yolu, kısmen yeşil alan olarak belirlendiği, davacıların 25.5.2001 günlü
başvurusuyla
imar
durumu istemeleri sonucu taşınmazın planda ayrıldığı amacın 29.5.2001 tarihli
yazı ile bildirildiği, bunun üzerine davacılar tarafından 23.10.2001 günlü
başvuru ile taşınmazda konut yapmak amacıyla inşaat izni verilmesinin
istenildiği, ancak bu istemin dava konusu 30.10.2001 günlü işlemle taşınmazın
imar
planında ayrıldığı amacın belirtilmesiyle yetinilmek suretiyle reddedildiği, bu
yanıt sonrasında da bu işlem ve dayanağı
imar
planlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Düzenleyici işlem niteliğinde olduğu kabul edilen
imar
planlarının uygulanmasına yönelik işlemler; taşınmazda uygulama yapılmasına esas
teşkil eden ve planda ayrıldığı amacın belirtildiği
imar
durumu, buna dayalı olarak verilen inşaat ruhsatı, kamulaştırma, parselasyon
gibi işlemlerdir. Olayda da
imar
planının uygulanması kapsamında inşaat izni verilmesi yolundaki istemin reddi
(inşaat izni verilmeme işlemi) planın uygulanması kapsamında tesis edilmiş bir
işlem olduğundan, bu işlemle birlikte dayanağı planlara karşı açılan davanın
esasının incelenmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddi yolundaki İdare
Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu
İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2004 günlü, E:2004/2727, K:2004/2684 sayılı
ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesi kararı doğrultusunda BOZULMASINA,
dosyanın adıgeçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 8.6.2006 günü oybirliği ile
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 114)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
İDARİ DAVA
DAİRELERİ
2005
2822
2005
2477
15/12/2005
KARAR METNİ
Üst ölçekli
plan varsa alt ölçekli imar planlarının uygulama işlemi niteliğinde olduğu,
dolayısıyla alt ölçekli planlara karşı açılan davada öğrenme üzerine dayanağı
olan üst ölçekli planın iptali istemiyle de dava açılabileceği hk.
Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 15.12.2005 gün ve E:2005/2477, K:2005/2822
sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ? Polimer Teknik Ltd. ?ti.
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Çevre ve Orman Bakanlığı-ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesinin 15.3.2005 günlü, E:2004/5284,
K:2005/1543 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka
uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi
gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi: 1/1000 ölçekli
imar
planı
üst ölçekli planların uygulanması niteliğinde olduğundan bu plana karşı açılan
davada dayanağı planların öğrenilmesi üzerine açılan davanın süresinde bulunduğu
nedeniyle Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen
kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin
bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Altıncı
Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosyanın tekemmül ettiği
anlaşılmakla davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya
incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, Tekirdağ, Çorlu, ? Mah. ? pafta, ? parsel sayılı taşınmaza ilişkin Çevre
ve Orman Bakanlığı tarafından 28.1.2002 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli
çevre düzeni planının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı
kararıyla,
imar
planlarına karşı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuru için, 3194
sayılı Yasanın 8/b maddesi ile özel bir itiraz süresi getirildiğinin
anlaşıldığı, bu durum karşısında,
imar
planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin
başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap
verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60
günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde
cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden
itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği sonucuna
varıldığı,
imar
planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı
Yasanın 7. maddesi uyarınca
imar
planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılmasının
gerektiği, dava konusu 1/25.000 ölçekli planın Çevre ve Orman Bakanlığının
28.1.2002 günlü kararı ile kabul edildiği, anılan planın 1.2.2002-4.3.2002
günlerinde ilan edildiği, bu plana dayanılarak 24.10.2002 günlü, 488 sayılı
Çorlu Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ölçekli planın yapıldığı, davacının
4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı ile onanan 1/1000 ölçekli plana karşı
açtığı davada, davalı idarenin savunmasında 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/25
000 ve 1/5000 ölçekli planların bulunduğunu öğrendiği, söz konusu planların
iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesinin Edirne İdare Mahkemesinin
12.7.2004 günlü E:2004/371, K:2004/826 sayılı kararıyla 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca her
plan için ayrı ayrı dava açılmak üzere reddedilmesi üzerine yenilenen bu davada
1/25.000 ölçekli planın iptalinin istenildiğinin anlaşıldığı, genel düzenleyici
işlem niteliğinde bulunan dava konusu 1/25.000 ölçekli
imar
planına karşı doğrudan açılan bu davanın anılan planın son ilan tarihini izleyen
günden itibaren sözü edilen maddelerde belirtilen süreler içerisinde açılmasının
gerektiği, bu durumda bu süreler geçirildikten sonra, kendisi de bir genel
düzenleyici işlem olan ve 1/25.000 ölçekli planın uygulama işlemi olarak
kabulüne olanak bulunmayan 1/1000 ölçekli uygulama
imar
planının ilanı üzerine açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın
süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Davacı, bu kararı temyiz etmekte ve 1/1000 ölçekli uygulama
imar
planına karşı açılan davada verilen savunmada dava konusu plandan haberdar
olunması üzerine bu davanın açıldığı, ileride uygulama işlemi üzerine de dava
açılabileceğinden daha önce öğrenme sonucu açılan davada süreaşımı bulunmadığı,
bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği iddialarıyla bozulmasını
istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, ilanı gereken
düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren
başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici
işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri
hüküm altına alınmakla, ilanı gereken düzenleyici işlemler yönünden ilgililere
uygulama üzerine dava açma olanağı tanındığı tartışmasızdır.
İmar mevzuatı ve 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi ile üst makamlara başvurmayı
düzenleyen 11. maddesi hükümleri karşısında,
imar
planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin
başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap
verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden 60
günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen 60 gün içinde
cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden
itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği;
imar
planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı
Yasanın 7. maddesi uyarınca
imar
planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde açılması
gerektiği, ancak bu süreler içerisinde dava açılmamış olması halinde
imar
planının uygulanmaya konulması ile birlikte uygulama işlemi üzerine işlem ile
birlikte imar
planına veya doğrudan işlemin dayanağı olan
imar
planına karşı yeniden dava açma hakkının bulunduğu ve bu aşamada dava açma
süresinin uygulama işleminin süresine tabi olduğunda tartışma bulunmamaktadır.
İmar planları yargısal içtihatlarla ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak
kabul edilmiş bulunması nedeniyle, uygulama işlemi olduğu öne sürülerek işlemin
dayanağı imar
planının iptalinin istenilmesi halinde planların uygulama işlemlerinin
kapsamının ve buna göre de dava açma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde, çevre düzeni
planı;
ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım
gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan; nazım
imar
planı;
varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar
üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi
parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin
gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli
yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım
sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama
imar
planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla
açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan; uygulama
imar
planı
da; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak
nazım imar
planı
esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk
ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli
imar
uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri
ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'te de İmar Kanunu'na paralel olarak
tanımlama getirilmiş, Yönetmeliğin 7. maddesinde çevre düzeni
planı
ilke, esas ve kararlarına aykırı
imar
planı
yapılamayacağı belirtilmiştir.
Anılan hükümler uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında bir bölgede
çevre düzeni
planı
varsa, o bölgede yapılacak olan
imar
planlarının (nazım
imar
planı
ve uygulama
imar
planı
) bu plana uygun olması ve yine çevre düzeni planına uygun yapılan nazım
imar
planından sonra yapılacak olan uygulama
imar
planının da üst ölçekli planlara uygun yapılması gerekmektedir.
Bu durumda; 1/1000 ölçekli planların uygulamaya esas planlar olması nedeniyle bu
planlara dayanılarak parselasyon, ruhsat, kamulaştırma gibi uygulama
işlemlerinin yapılması zorunluluğu karşısında, subjektif uygulama işlemleri
üzerine açılacak iptal davalarında 1/1000, 1/5000 ölçekli planlar ile varsa
çevre düzeni
planı
veya diğer üst ölçekli planların da iptalinin istenebileceği açıktır.
Subjektif nitelikte uygulama işlemi bulunmaması halinde alt ölçekli
imar
planları üzerine üst ölçekli planlara da dava açılıp açılamayacağı hususuna
gelince;
Çevre düzeni planının yönetsel, mekansal ve işlevsel bütünlük arz eden bölgeler
içerisinde arazi koruma ve kullanma dengesini, gelişimi belirleyen ve leke
biçiminde plan olduğu, bu plan ile belirlenen ana kararların
imar
planları olmaksızın uygulamaya geçirilemeyeceği, planlama sürecinde de nazım
imar
planının öncelikle yapılarak varsa çevre düzeni
planı
ile uyumlu hazırlanmak suretiyle arazinin genel kullanış biçimi, nüfus
yoğunluğu, yapı yoğunluğu, ulaşım gibi konuların belirleneceği, bu plandan sonra
da üst ölçekli planların ana kararlarının uygulanması amacıyla ayrıntılı olarak
hazırlanan, nazım plana göre daha çok bilgi ve detay içeren ve inşaat ruhsatı,
parselasyon gibi subjektif uygulama işlemlerine esas olan uygulama
imar
planının yapılacağı hususları gözönünde bulundurulduğunda;
imar
planları arasındaki bu hiyerarşik ilişkinin diğer düzenleyici işlemlerden farklı
olduğu ve alt ölçekli planların üst ölçekli planların uygulanması amacıyla tesis
edildiği, dolayısıyla üst ölçekli plan varsa alt ölçekli planın (düzenleyici
işlem olmakla birlikte) uygulama işlemi niteliğinde olduğu ve bunun sonucunda da
nazım imar
planı
veya uygulama
imar
planı
yapıldıktan sonra henüz subjektif işlem tesis edilmemiş olsa dahi bu planlar ile
birlikte üst ölçekli plana dava açılabileceği gibi doğrudan veya alt ölçekli
planlara karşı açılan davalarda öğrenme üzerine dayanağı olan üst ölçekli planın
iptali istemiyle de dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. Aksi halde 1/1000
ve 1/5000 ölçekli planların çevre düzeni planına uygun tesis edilmiş olması
durumunda uygulama programlarını direk etkilemesine karşın bu planların iptali
için açılan davalarda işin esasının incelenmesi suretiyle yargısal denetim
yapılamayacaktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında uyuşmazlık incelendiğinde, davacının
uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 4.2.2003 günlü belediye meclisi kararı ile
onanan 1/1000 ölçekli uygulama
imar
planının iptali istemiyle Edirne İdare Mahkemesine açtığı davada davalı idare
tarafından verilen savunmada 1/1000 ölçekli planın dayanağı 1/5000 ve 1/25.000
ölçekli planların bulunduğunu öğrenmesi üzerine bu planların iptali istemiyle
dava açtığı, Edirne İdare Mahkemesinin 12.7.2004 günlü, E:2004/371, K:2004/826
sayılı kararıyla, 2577 sayılı Yasanın 15/1-d maddesi uyarınca her plan için ayrı
ayrı dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine
yenilenen dava ile 1/25.000 ölçekli planın iptali istemiyle bakılmakta olan
davanın açıldığı anlaşıldığından, uygulama işlemi üzerine açılan bu davada
Danıştay Altıncı Dairesince 1/1000 ölçekli uygulama
imar
planına karşı açılan davanın ve davalı tarafından verilen savunma dilekçesi
üzerine 1/5000 ve 1/25.000 ölçekli planlara karşı açılan davanın süresinde olup
olmadığı belirlendikten sonra, süresinde olduğunun saptanması halinde işin
esasının incelenerek karar verilmesi gerektiğinden, davanın süreaşımı nedeniyle
reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı
Dairesinin 15.3.2005 günlü, E:2004/5284, K:2005/1543 sayılı kararının
BOZULMASINA, dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine 15.12.2005 günü
oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:113)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
İDARİ DAVA
DAİRELERİ
2001
909
1999
318
14/12/2001
KARAR METNİ
Düzenleme
ortaklık
payıyla karşılanacak yerlerden yoldan ihdaslar düşüldükten sonra
düzenleme
ortaklık
payının hesaplanması gerektiği hk.
Danıştay
İdari Dava Daireleri Genel kurulunun 14.12.2001 gün ve E:1999/318, K:2001/909
sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...
Karşı Taraf (Davalı) : ... Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. ...
İstemin Özeti : ... ... ... ada, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların
bulunduğu bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan
parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; ... İdare
Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesinin 9.11.1998 günlü, E:1998/2319,
K:1998/5031 sayılı bozma kararına uyulmayarak verilen ve mahkemenin davanın
reddine dair ilk kararında ısrarına ilişkin bulunan ... günlü, ... sayılı karara
karşı, davacı temyiz isteminde bulunmakta ve bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Arslan'ın Düşüncesi: ... 2. İdare Mahkemesinin
temyize konu ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 9.11.1998 günlü,
E:1998/2319, K:1998/5031 sayılı kararındaki gerekçeler doğrultusunda bozulması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Danıştay Altıncı Dairesinin
9.11.1998 gün ve E:1998/2319,K:1998/5031 sayılı bozma kararındaki düşünce
doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesince verilen ısrar
kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesi uyarınca davacının duruşma yapılması
istemi yerinde görülmeyerek, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
..., ... ... ada, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların bulunduğu bölgede 3194
sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali
istemiyle açılan dava sonucunda; ... 2. İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden, % 19.273 oranında
düzenleme
ortaklık
payı
alındığı ve davacıya boş kadastral parsellerinin yerinde oluşturulan 1259 ada, 4
ve 5 sayılı parsellerden pay verildiği, bitişik kadastral parsellerde ruhsatlı
yapıların bulunması nedeniyle teknik zorunluluktan dolayı yan bahçe mesafeleri
dikkate alınarak ve yapılar korunarak 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin
oluşturulduğu anlaşıldığından,dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin ... günlü, ... sayılı karar, temyiz
incelemesi sonucunda Danıştay Altıncı Dairesinin 9.11.1998 günlü, E:1998/2319,
K:1998/5031 sayılı kararı ile bozulmuş ise de; ... 2. İdare Mahkemesi bozma
kararına uymayarak davanın reddine dair ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı bu kez ... 2. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı ısrar kararını
temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
... 2. İdare Mahkemesi, dosyada mevcut ve davacıya ait ... pafta, ... ada ...
sayılı parsel için verilmiş bulunan ... günlü, ... sayılı imar durumu belgesinde
"... nolu parsel ile birleştikten sonra imara izin verilir." denildiği, imar
durum belgesinde yer alan bu koşulun bir imar planı notu olmadığı, sadece
parselasyon planı yapılmadan önce ... nolu kadastral parsele yapı yapılabilmesi
için öngörülen bir koşul olduğu, çünkü imar planının ve yönetmeliğinin parsel
büyüklüğü ve cephesi yönünden aradığı şartların ancak bu şekilde
sağlanabileceği, 1996 yılında dava konusu parselasyon planı yapılırken 3194
sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi
ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre imar parselleri
oluşturulması gerektiğinden bu sırada 1986 yılında verilen imar durumu
belgesindeki yapılaşma koşulunun sanki imar planı notu imiş gibi geçerli
sayılmasına olanak bulunmadığı, diğer taraftan bozma kararında
düzenleme
ortaklık
payı
hesaplanırken
düzenleme
ortaklık
payı
ile karşılanacak yerlerden yoldan ihdasların düşülmesi gerektiği belirtilmekte
ise de bunun yasal dayanağının gösterilmediği, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi
uyarınca Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 30
ve 31. maddelerinde, düzenlemede umumi hizmetlere ayrılacak payın ve
düzenleme
ortaklık
payının ne şekilde hesaplanacağı belirtilmiş olup, anılan maddelerde bozma
kararında benimsenen ilkeye yer verilmediği, sadece adıgeçen Yönetmeliğin 32.
maddesinde
düzenleme
sahasında umumi hizmetlere ayrılan miktarın düzenlemeye giren alan toplamının %
35'inden fazla çıkması halinde bu miktarın % 35'e düşürülmesi için önce varsa bu
düzenleme
sahasındaki belediyeye ait arsaların bu işe tahsis edileceğinin kurala
bağlandığı, ancak bakılan davada bu maddenin uygulanmasının söz konusu olmadığı
gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin 9.11.1998 günlü, E:1998/2319, K:1998/5031 sayılı
kararında da açıklandığı üzere, imar planında kadastral 15 sayılı parselin 16
sayılı parselle birleştirme koşulunun bulunduğu, parselasyon işleminin de
yürürlükteki imar planı hükümlerine uygun olarak yapılması gerektiğinden, dava
konusu parselasyon işleminin bu koşula aykırı olarak tesis edildiği, diğer
taraftan düzenleme
ortaklık
payıyla karşılanacak yerlerden yoldan ihdaslar düşüldükten sonra
düzenleme
ortaklık
payının hesaplanmasıgerekirken dağıtım cetvelinde yoldan ihdasların da
parselasyon işlemine tabi tutulup imar parsellerine dahil edildiği, bu nedenle
dava konusu işlemin mevzuata aykırı olduğu anlaşıldığından İdare Mahkemesince
davanın reddinde ısrar edilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile ... 2. İdare
Mahkemesinin 23.2.1999 günlü, E:1999/98, K:1999/161 sayılı kararının Danıştay
Altıncı Dairesinin bozma kararı doğrultusunda BOZULMASINA, dosyanın ... 2.İdare
Mahkemesine gönderilmesine 14.12.2001 günü oybirliği ile karar verildi.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ALTINCI DAİRE
2006
4919
2004
|
|
|
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
|