imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisinin cepi yandı. Cafer ERGEN İmar huku
Yeni Sayfa 3

idarenin mahkeme kararlarını şekli olarak değil bütün sonuçlarıyla birlikte uygulaması gerektiği, aksine bir tutumun ağır hizmet kusuru oluşturacağı ve bu nedenle tazmini gereken zarar nedeniyle ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rücu edilmesi gerektiği hk.



Yeni Sayfa 4

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

BE?İNCİ DAİRE

2001

5153

1998

1970

25/12/2001

 

KARAR METNİ

idarenin mahkeme kararlarını şekli olarak değil bütün sonuçlarıyla birlikte uygulaması gerektiği, aksine bir tutumun ağır hizmet kusuru oluşturacağı ve bu nedenle tazmini gereken zarar nedeniyle ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rücu edilmesi gerektiği hk.

 


Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ...
Vekili : Av. ..., Av. ...
Karşı Taraf : Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı,
Vekili : Av. ...
İsteğin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Temyizi isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: Zuhal Bereket Baş
Düşüncesi : Davacının, Sermaye Piyasası Kurulu ... görevinden başka bir göreve atanmak üzere alınmasına ilişkin 20.8.1993 gün ve 1993/42133 sayılı Müşterek Kararname ile Gümrük Müsteşarlığı ... atanmasına ilişkin 6.9.1993 günlü işlemin Danıştay 5. Dairesinin 16.2.1994 gün ve 1993/6936 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması ve 14.3.1995 gün ve 1995/983 sayılı kararıyla iptalinden sonra davacının göreve başlatıldığı, ancak davalı idarenin savunmasında davacıya atfedilen çeşitli kusurlardan bahsedilerek davacının pasifize edildiğinin belirtilmesi, Kurul Başkan Yardımcısı olarak tekrar göreve başlayan davacıya Sermaye Piyasası Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin 28. maddesine göre Kurul Başkanı tarafından hangi görevlerin verildiğinin bilgi ve belgelerle ortaya konulmaması ve davacının olumsuz düzenlenen 1996 yılı siciline karşı açılan dava sonunda ... İdare Mahkemesinin 23.2.1998 gün ve E:1997/509, K:1998/145 sayılı kararıyla, davacının 1996 yılı sicilinin objektif düzenlenmediği gerekçesiyle verilen iptal kararının Danıştay 12. Dairesinin 18.4.2000 gün ve E:1998/2223, K:2001/1734 sayılı kararıyla onanması davalı idarenin yargı kararını şekli olarak yerine getirmek suretiyle ağır hizmet kusuru işlediği açıktır.
Anayasanın 129. maddesinin 5. fıkrasında; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceği şeklinde emredici bir kurala yer verilmiştir.
Anayasanın sözü edilen maddesindeki "kendilerine rücu edilmek kaydıyla" ibaresinin; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar nedeniyle idare aleyhine açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatı yasal yollara başvurarak ilgili kamu görevlisinden tahsil etmeyi ifade ettiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı manevi zararı tazmin etmesi gerektiğinden, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcıs : Serap Aksoylu
Düşüncesi : Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcısı iken görevinden alınan ve yargı kararıgereği olarak görevine başlatılan davacı, 29.3.1996 günlü dilekçesi ile davalı idareye başvurarak, görevini yürütmesi için zorunlu hizmet araçlarının birer birer alınmasıyla görev yapamayacak hale geldiğini belirtmiş ve manevi zarar gördüğü olayları ayrıntılı açıklayarak 500.000.000 lira manevi tazminat ödenmesini istemiş, cevap verilmemesi üzerine bu miktarda manevi tazminat ödemmesi isteğiyle dava açmıştır.
Davalı idare, makam aracı, garajdan yararlanma,makam odası, direkt telefon, sekreter gibi kanunlarla verilmemiş hakların müktesep
hak teşkil etmeyeceğini,yargı kararı gereği olarak parasal hak kayıplarının ödendiğini, Kurul üst yönetimiyle uyumlu bir çalışma içinde olmadığı, sürekli olarak kural çalışmalarını eleştiren bir davranış içinde olduğunu, mesai saatlerine uyumu konusunda özenli olmadığını, bu nedenle uyarıldığını iddia etmektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesine esas olan hizmet araçlarının dağılımının ve hizmetin yürütülmesine tahsis edilen fiziki ortamın niteliğinin, Kurumun olanakları içinde ve kişinin görev ünvanı ve üstlendiği sorumluluk esas alınarak eşitlik ilkesi çerçevesinde yapılması,bu hizmetin doğal gereğidir.Hizmet araçlarının niteliği ve niceliği her kurumun kendi olanakları içinde farklıdır. Aslolan husus mevcut olanakların aynı görev ünvanını taşıyanlar arasında hizmetin gereğine uygun bir biçimde eşit olarak dağılımı,Yasa ve Yönetmeliklerle verilen görevlerin ve sorumlulukların da bu amaç ve kapsam içinde verilmesidir.
Dosyadaki bilgilerin tümünün birlikte incelenmesinden;davacıya Yasa ve Yönetmeliklerle verilmiş olan görev esaslarına uygun bir sorumluluk verilmediği ve çalışma ortamı ve hizmet aracı sağlanmadığı açıkca anlaşılmış olup,yöneti gücünün ve maziyeti üzerindeki saygınlığının zedelenmesi nedeniyle uğradığı manevi zarar karşılığı tazminatın Mahkemesince takdir edilecek miktarda ödenmesine karar verilmek üzere Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Sermaye Piyasası Kurulu ... olan davacının Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinden bir başka göreve atanmasına dair 20.8.1993 gün ve 1993/42133 sayılı Müşterek Kararname ile Gümrük Müsteşarlığı ... atanmasına ilişkin 6.9.1993 günlü işlemlerin Danıştay 5. Dairesinin 16.2.1994 gün ve 1993/6936 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması ve 14.3.1995 gün ve 1995/983 sayılı kararıyla iptalinden sonra karar gereği göreve başlatılmak zorunda kalınan davacının göreve eniden başlatıldığı tarihten bugüne kadar görevini yürütmesi için zorunlu hizmet ve araçların birer birer elinden alınması, görevini yürütemeyecek çalışma koşullarına itilerek pasifize edilmeye çalışılması gibi gerekçelerle ağır hizmet kusuru iddiası ile 500.000.000.-TL manevi tazminatın 29.3.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile Kurulu Başkanı Sayın ...'a rücuan davalı idareden alınarak davacıya verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; davacı görev tahsisli lojmandan çıkarıldığını ve kendisine lojman verilmediğini iddia etmekte ise de davacının oturduğu ... Sokakta bulunan lojman binasının satılmasına karar verildiği, bu karar uyarınca söz konusu lojmanın boşaltılması çalışmalarına başlandığı ve bu binadaki lojmanlarda oturan Kurul personelinden başka bir lojman tahsisi isteyenlerin talep formları dikkate alınarak mevcut lojmanlardan tahsis yapıldığı, davacının yeni bir lojman tahsisi talebi olmadığı, dosyadaki belgelerden davacının mesai saatlerine riayet etmediği dikkate alındığında garajın dolu olması olasılığının her zaman gündemde olabileceği, gazete istek talebi olmadığı anlaşıldığından olayda manevi tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı; ağır hizmet kusuru olması nedeniyle tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138. maddesinin son fıkrasında "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" yolunda açık, kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 4001 sayılı yasayla değişik 1. fıkrasının birinci tümcesi de "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur" şeklindeki kuralıyla Anayasanın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesine uygun bir düzenleme getirmektedir. Sözkonusu ilke karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını "aynen" ve "gecikmeksizin" uygulamaktan başka bir seçeneği bulunmamaktadır.
Anayasanın 2. maddesinde yer alan "Hukuk Devleti" ilkesinin doğal sonucu olarak idarenin mahkeme kararını şekli olarak değil, bütün sonuçları ile uygulaması zorunludur.
Diğer taraftan, Anayasanın 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu belirtilerek Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü vurgulanmış; bu bağlamda olmak üzere 129. maddenin 1. fıkrasında da, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları hükme bağlanarak, Anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü kamu görevlileri yönünden tekrar ve teyit edilmiştir.
Bu nedenle bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında hukuk kurallarına uyulmaması, hizmeti yürüten idarenin ağır hizmet kusuru işlediğini gösterir ve tazmin sorumluluğunu doğurur.
Davacının, Sermaye Piyasası Kurulu ... görevinden başka bir göreve atanmak üzere alınmasına ilişkin 20.8.1993 gün ve 1993/42133 sayılı Müşterek Kararname ile Gümrük Müsteşarlığı ... atanmasına ilişkin 6.9.1993 günlü işlemin Danıştay 5. Dairesinin 16.2.1994 gün ve 1993/6936 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması ve 14.3.1995 gün ve 1995/983 sayılı kararıyla iptalinden sonra davacının göreve başlatıldığı, ancak davalı idarenin savunmasında davacıya atfedilen çeşitli kusurlardan bahsedilerek davacının pasifize edildiğinin belirtilmesi, ... olarak tekrar göreve başlayan davacıya Sermaye Piyasası Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin 28. maddesine göre Kurul Başkanı tarafından hangi görevlerin verildiğinin bilgi ve belgelerle ortaya konulmaması ve davacının olumsuz düzenlenen 1996 yılı siciline karşı açılan dava sonunda ... İdare Mahkemesinin 23.2.1998 gün ve E:1997/509, K:1998/145 sayılı kararıyla, davacının 1996 yılı sicilinin objektif düzenlenmediği gerekçesiyle verilen iptal kararının Danıştay 12. Dairesinin 18.4.2000 gün ve E:1998/2223, K:2001/1734 sayılı kararıyla onanması davalı idarenin yargı kararını şekli olarak yerine getirmek suretiyle ağır hizmet kusuru işlediğini açık olarak ortaya koymaktadır.
Davalı idarenin, bu ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı manevi zararı tazmin etmesi gerekmektedir.
Doktrinde de kabul edildiği üzere manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın
parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olayın gelişimi ve sonucu, ilgilinin durumu itibariyle uğradığı manevi zarara karşılık takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat idarenin olaydaki kusurunun niteliğini ve ağırlığını ifade edecek ölçüde saptanması zorunlu bulunmaktadır.
Olayın yukarıda özetlenen gelişimi dikkate alınarak, davacı hakkında verilen yargı kararının biçimsel olarak uygulanması nedeniyle Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ancak idare adına verilen kararlarla ortaya çıkan ve yukarıda idarenin ağır hizmet kusuru olarak nitelindirilen "yargı kararını uygulamama" eyleminin, gerçekte bu konuda idare adına yetki kullanan kamu görevlilerinin kişisel kusurlarından doğduğu açıktır. Çünkü bir hukuk devletinde Anayasa'nın ve yasaların açık hükmüne karşın, (hukuka aykırılığı yargı kararlarıyla saptanan işlemlerin iptali üzerine) davacının Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine biçimsel olarak başlatılması "ilgilinin Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yapmasının engellenmesi" suretiyle bilinçli olarak sergilenen keyfi bir davranışın idareden kaynaklandığını kabul etmek olanaksızdır.
Öte yandan, Anayasanın 129. maddesinin 5. fıkrasında; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabileceği şeklinde emredici bir kurala yer verilmiştir.
Anayasanın sözü edilen maddesindeki "kendilerine rücu edilmek kaydıyla" ibaresinin; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar nedeniyle idare aleyhine açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatı yasal yollara başvurarak ilgili kamu görevlisinden tahsil etmeyi ifade ettiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Davacı hakkında tesis edilen bir dizi işlemin, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı ve diğer yetkililerinin kişisel kusurları dışında, kasta dayalı olmayan hukuki hata olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla hükmedilen tazminatı ödeyecek olan idarenin, olayda kişisel kusuru ve sorumluluğu saptanacak ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rücu etmesi Anayasadan kaynaklanan bir zorunluluktur.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, ... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. Fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 25.12.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
B?/ÖEK

 

Tarih: 27.09.2007 Saat: 12:15 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: :
T.C. ADALET BAKANLI?I FAALİYET RAPORU 2006 (İÇERİK)

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 0
Toplam Oy: 0

Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa