UYGULAMA İMAR PLANI KAPSAMINDA KALDI?INDAN DOLAYI, "KISMİ YAPILA?MA" DE?ERLENDİR |
|
|
DAVACININ TA?INMAZI MEVZİ DE?İL UYGULAMA İMAR PLANI KAPSAMINDA KALDI?INDAN DOLAYI, "KISMİ YAPILA?MA" DE?ERLENDİRMESİNİN SADECE PARSELİN YER ALDI?I İMAR ADASI KAPSAMINDA DE?İL, SAHİL ?ERİDİNDEKİ TÜM İMAR ADALARI BAZINDA YAPILMASI GEREKTİ?İ HK.
Yeni Sayfa 13
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
1115
2004
7361
23/02/2005
KARAR METNİ
DAVACININ
TA?INMAZI MEVZİ DE?İL UYGULAMA İMAR PLANI KAPSAMINDA KALDI?INDAN DOLAYI, "KISMİ
YAPILA?MA" DE?ERLENDİRMESİNİN SADECE PARSELİN YER ALDI?I İMAR ADASI KAPSAMINDA
DE?İL, SAHİL ?ERİDİNDEKİ TÜM İMAR ADALARI BAZINDA YAPILMASI GEREKTİ?İ HK.<
Kararın Düzeltilmesini İsteyen: ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Bulancak Belediye Başkanlığı - GİRESUN
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesince verilen 24.3.2004 günlü, K:2004/1793
sayılı kararın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesi uyarınca
düzeltilmesi istemidir.
Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi ?ule Tataroğlu'nun Düşüncesi: Davalı idarece yapılan
tespite göre uygulama imar planının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde
100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının sayısının
yüzde ellisinden fazlasında yapılaşmanın gerçekleşmiş olması karşısında dava
konusu taşınmaz açısından Yasa ve Yönetmelikte öngörülen kısmi yapılaşma
gerçekleştiğinden Kıyı Kanunu ve Yönetmeliği'ne uygun olan inşaat ruhsatının
iptaline ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile davanın reddi yolundaki
idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım'ın Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde
ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü
maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasasının 54.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendine göre karar
düzeltme istemi yerinde görüldüğünden dairemizin 24.3.2004 günlü,
E:2002/4656,K:2004/1793 sayılı kararı kaldırılarak işin gereği görüşüldü:
Dava, Bulancak İlçesi, İsmetpaşa (Uçarlı) Mahallesi, ? ada, ? parsel sayılı
taşınmaz için davacıya verilen 5.6.2001 günlü, 1/47 sayılı inşaat ruhsatının
iptaline ilişkin 6.9.2001 günlü, ? sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış;
İdare Mahkemesince, inşaat ruhsatına konu taşınmazın 1985 tarihli imar planında
yeşil alanda kaldığı, 26.2.1986 günlü, 23 sayılı belediye meclisi kararı ile
yapılan değişiklik ile taşınmazın turizm amaçlı alana dönüştürülerek blok nizam
3 katlı yapılaşma hakkı tanındığı, 4.8.2000 günlü, 15 sayılı belediye meclisi
kararı ile kat adedinin 5'e çıkarıldığı, dava konusu inşaat ruhsatının 11.1.2001
günlü, 4 sayılı imar durumu belgesi uyarınca blok nizamı, 5 katlı yapılaşma için
verildiğinin görüldüğü, onaylı kıyı kenar çizgisi ile parsel mülkiyet sınırının
çakıştığı, sahil şeridinin 3621 sayılı Yasanın geçici maddesi uyarınca bu Yasaya
uygun olarak imar planı revizyonunun yapılmadığı anlaşıldığından, dava konusu
işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
2709 sayılı T.C. Anayasasının 43.maddesinde: "Kıyılar, Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır. Deniz,göl,akarsu kıyılarıyla,deniz ve göllerin kıyılarını
çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı
gözetilir.Kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliği ve
kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." hükmü
yer almıştır. Anılan Anayasa hükmünde kıyılardan yararlanmak için kıyı alanının
belirlenmesi yeterli görülmemiş,kıyıların kara yönünde devamı olan ve onu
çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada bazı kurallara yer verilmiştir.Buna
göre kamu yararının gözetilmesi ve bu alanların kullanılış amaçlarına göre
derinliği ile kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla
düzenlenmesi öngörülmüştür.
3621 sayılı Kıyı Kanununun 4.maddesinde; Sahil şeridi: kıyı kenar çizgisinden
itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan olarak
tanımlanmış, anılan Yasa uyarınca çıkarılan Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair
Yönetmeliğin 4.maddesinde sahil şeridi tanımlanırken sahil şeridinin birinci
bölümünün,sadece açık alanlar olarak düzenlenen yeşil alan, çocuk bahçesi,
gezinti alanları, dinlenme ve Yönetmelikte tanımlanan rekreaktif alanlardan ve
yaya yollarından oluşan, kıyı kenar çizgisinden itibaren, kara yönünde yatay
olarak 50 metre genişliğinde belirlenen alan olduğu, ikinci bölümünün, sahil
şeridinin birinci bölümünden sonra kara yönünde yatay olarak en az 50 metre
genişliğinde olmak üzere belirlenen ve üzerinde sadece Kanunun 8. maddesinde ve
bu Yönetmelikte tanımlanan toplumun yararlanmasına açık günübirlik turizm yapı
ve tesisleri, taşıt yolları,açık otoparklar ve arıtma tesislerinin yer aldığı
bölüm olduğu belirlenmiştir.
3621 sayılı Yasanın geçici maddesiyle, "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış
1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümlerinin
geçerli olduğu." hükme bağlanmıştır.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan ;kısmi
yapılaşma tanımı 30.3.1994 tarih ve 21890 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan
Yönetmelikle değiştirilerek, kısmi yapılaşma; "Belediye ve mücavir alan
sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım
amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzi imar planlarının kıyı
kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar
adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun
olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az su basman seviyesinde
inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan
toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanın
yüzde ellisinden fazla olması durumudur" biçiminde belirlenmiş, aynı Yönetmelik
değişikliği ile "Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını
kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım
ve fonsiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce
onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara
yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının
sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma
olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükmü geçerlidir." hükmüne, Sahil
?eridinin belirlenmesine ilişkin 16.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde de, "11
Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planı bulunan kentsel ve
kırsal yerleşmelerde, turizm merkez ve alanlarındaki turizm amaçlı alanlar ile
turizm merkez ve alanlarındaki kentsel ve kırsal yerleşmelerde kısmen veya
tamamen yapılaşma varsa, onaylı imar planındaki sahil şeridi geçerlidir..."
hükmüne yer verilmiştir.
Sözü edilen Yasa ve Yönetmelik hükümleri karşısında, sahil şeridinde yer alan
binaların korunabilmesi için 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama
imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik band
içerisinde kalan kesimde yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden
fazlasında yapılaşmanın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Yönetmelik maddelerinde yer alan düzenlemelerle ile daha önce kanunla
belirlenmiş hakların korunması ve kişilerin mağdur edilmemeleri amaçlanmıştır.
Ancak imar hukukunda müktesep hak olarak belli bir ölçütün Kıyı Kanunun amacına
uygun olarak belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle yönetmelikte mevzi imar
planlarının olduğu yerlerle imar adası bazında uygulama imar planları olan
yerlerde tüm imar adaları bazında değerlendirme yapılmış ve mevzi imar
planlarının olduğu yerlerde yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya
kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya
toplam alanın yüzde ellisinden fazla olması durumu, uygulama imar planları olan
yerlerde tüm imar adaları bazında toplam parsel sayısının veya toplam alanın
yüzde ellisinden fazla olması kişilere korunacak haklar sağlayan ölçüt olarak
alınmıştır.
Yönetmelikteki kısmi yapılaşma tanımı ve bu tanım uyarınca yapılacak
uygulamalara açıklık getirilen hükümlerle daha önce Kanunla verilen hakların
korunması ve vatandaşların mağdur edilmemeleri amaçlanmış, kısmi yapılaşmada
belli bir yoğunluğu zaten aşmış imar adalarında henüz yapılaşmamış parsellere
yapılaşma olanağı sağlanarak eşitlik ilkesinin bozulmamasına çalışılmıştır.
Bunun dışında doluluk oranı belirlenen miktarı sağlayamayan imar adalarında
yoğunluğu arttırıcı bir uygulamaya gidilmesinin Kanunun gerekçesine ve amacına
aykırı olacağı açıktır.
Olayda,dava konusu taşınmaz 1985 onay tarihli planda yeşil alanda kalmakta iken
26.2.1986 gününde yapılan plan değişikliği ile Blok nizamda 3 katlı Turizm
Alanına alınmış, 4.8.2000 günlü, 15 sayılı belediye meclisi kararı ile onaylanan
imar planı değişikliği ile söz konusu inşaatın bulunduğu imar adasında kat adedi
5'e çıkarılmış, davacıya imar planına uygun olarak hazırlananan imar durumu
belgesi ve inşaat ruhsatı verilmiş, adı geçen tarafından inşaata başlanmış,
Giresun Valiliği tarafından, inşaatın bulunduğu alanın yürürlükteki imar ve kıyı
mevzuatına aykırı olarak planlandığı ve yapı ruhsatı verildiğinden bahisle
yeniden imar planı değişikliği yapılarak usulsüz verilen ruhsatların iptalinin
istenilmesi üzerine Belediye Başkanlığı tarafından davacıya verilen inşaat
ruhsatının iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki belgeler arasında yer alan Belediye Başkanlığının 24.5.2002 günlü
yazısında: Yönetmeliğin 4. maddesinin "Kısmi Yapılaşma" tanımının (b) fıkrasına
göre, 11 Temmuz 1992'den önce onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 m'lik band içerisinde kalan kesiminde yer
alan imar adalarının tamamında yapılan tesbite göre yapılaşma oranının %50'yi
geçtiği belirtilmektedir.
İdare mahkemesince, dava konusu parselin yer aldığı imar adası bazında kısmi
yapılaşma gerçekleşmediğinden müktesep hak bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ise
de; taşınmazın mevzi değil, uygulama imar planı kapsamında kalması, davalı
idarece yapılan tespite göre uygulama imar planının kıyı kenar çizgisinden
itibaren kara yönünde 100 metrelik band içerisinde kalan kesiminde yer alan imar
adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında yapılaşmanın gerçekleşmiş
olması karşısında dava konusu taşınmaz açısından Yasa ve Yönetmelikte öngörülen
kısmi yapılaşmanın gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Bu durumda davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Ordu İdare Mahkemesinin 19.6.2002 günlü, E:2001/801,
K:2002/428 sayılı kararının BOZULMASINA, 10.120.000.-lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar
verildi.
K A R ? I OY
3621 sayılı Yasanın 3830 sayılı Kanunla eklenen geçici maddesinde, "Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve
kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil
şeritleri ile ilgili hükümleri geçerlidir..." hükmü getirilmiş, Kıyı Kanununun
Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin (a) bendinde;"Kısmi Yapılaşma;
belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden
önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzi
imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim
içerisindeki imar adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan
ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az su basman
seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya
kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya
toplam alanın yüzde ellisinden fazla olması durumudur" hükmü ile (b) bendinde
"Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak
yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve
fonsiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce
onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara
yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının
sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma
olması durumudur..." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin 16.maddesinin (c) fıkrasının 4. bendinde de, "Sahil şeridinde
11 Temmuz 1992 tarihinden önce yürürlükteki plan ve/veya mevzuata uygun olarak
yapılmış veya inşaat ruhsatı alınarak en az su basman seviyesine kadar inşaatı
tamamlanmış yapılardaki müktesep haklar saklıdır" hükmü getirilmiştir.
Yönetmelikteki uygulama imar planı bulunan alanlardaki sahil şeridinin; kısmen
ve tamamen yapılaşmış imar adaları ve kısmi yapılaşmanın oluşmadığı boş imar
adaları olmak üzere ikiye ayırarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda
anılan 11.7.1992 günlü 21281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
ve 3621 sayılı Kıyı Kanununa bir geçici madde getiren 3830 sayılı Kanunla
belirlenen sahil şeridi içinde kalan ve daha önce yürürlükte olan plan ve
mevzuata uygun olarak yapılmış veya ruhsat alınarak 11.7.1992 gününde en az su
basman seviyesine gelmiş yapıların kazanılmış hakları bulunmaktadır. En az su
basman seviyesinde yapıların bulunduğu imar adalarında bu seviyedeki yapılar
için onaylı plana göre uygulamaya devam edilmesi, tüm imar adalarındaki parsel
sayısına göre % 50 den az veya hiç yapılaşma olmayan alanlarda ise plan
revizyonu yapılması ve Yasanın öngördüğü sahil şeridi belirlenerek uygulamaya
geçilmesi gerekmektedir.
Dava konusu parselde 3830 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 11.7.1992 tarihinden
önce yürürlükte olan plan ve mevzuat hükümlerine göre alınmış inşaat ruhsatına
göre subasman seviyesine gelmiş bir inşaat olmaması nedeniyle kısmi yapılaşma
tanımına girmemekte ve müktesep hakkı bulunmamaktadır.
Bu durumda karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda
belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
(DAN-DER; SAYI: 111)
| | | |