T.C.
D A N I ? T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ
KURULU
YD. İtiraz No:2008/851
İtiraz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı
- ANKARA
İstemin Özeti : Danıştay
İkinci Dairesi'nce verilen ve yürütmenin durdurulması istemi hakkında kısmen
karar verilmesine yer olmadığına, yürütmenin durdurulması isteminin kısmen
reddine ilişkin bulunan 16.7.2008 günlü, E:2007/3873 sayılı karara, davacı
itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini istemektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Yalçın Macar'ın Düşüncesi :
İtirazın kabulü ile davacının tedavisinde kullanılan ilaç salınımlı koroner
stentin bedelinin ödenmemesi işleminin yürütmesinin durdurulması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Saadet Ünal'ın Düşüncesi
: İtiraz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, Danıştay İkinci Dairesi'nce
verilen yürütmenin durdurulması isteminin kısmen reddine, kısmen de karar
verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın redde ilişkin bölümünün
kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden itirazın reddi gerektiği
düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca gereği
görüşüldü:
Dava, Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Genel
Cerrahi Klinik ?efi olarak görev yapan davacının, tedavisinde kullanılan iki
adet ilaç salınımlı koroner stent bedelinin ödenmesi için yaptığı başvurunun
reddine ilişkin 22.12.2006 günlü, 2454 sayılı Ankara Defterdarlığı işlemi ile bu
işlemin dayanağını oluşturan ve 29.4.2006 günlü, 26153 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği'nin 20.1. maddesinin üçüncü
fıkrasındaki "Bu Tebliğin eki (EK-5/C) Listesi'nde yer alan 'Vücut Organ Protez
ve Ortezler Listesi'nde birim fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin
bedelleri, sağlık kurulu raporuyla öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları
aşmayacak şekilde ödenir." ibaresinin, 20.2. maddesinin ve EK-5/C sayılı
Liste'nin 177. sırasının iptali ile stent bedelinin yasal faiziyle birlikte
ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay İkinci Dairesi'nin 16.7.2008 günlü, E:2007/3873 sayılı
kararıyla; Dairelerinin 1.7.2008 günlü, E: 2007/2534 sayılı kararıyla "Tedavi
Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği"nin 20.1. maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Bu
Tebliğin eki (EK-5/C) Listesi'nde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler
Listesi'nde birim fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin bedelleri, sağlık
kurulu raporuyla öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenir."
kuralının yürütmesinin durdurulduğu, bu nedenle aynı kuralın yürütmesinin
durdurulması istemi hakkında yeniden bir karar verilmesine yer olmadığı
sonucuna ulaşılmış, Tebliğin dava konusu diğer kuralları ile bireysel işlem
yönünden ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasa'sının 27. maddesinde
yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için aranan koşulların bulunmadığı
gerekçesiyle yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiştir.
Davacı, tedavisi için ilgili hekim tarafından gerekli ve zorunlu
görülerek ilaç salınımlı koroner stent kullanıldığı, akut miyokart infarktüs
durumunda ilaç salınımlı koroner stent uygulamasının tıbbi açıdan gerekli
olmadığı yolundaki bilimsel görüşlerin ise tedavisinin sağlanmasından çok
sonraki tarihlere ait olduğu savlarıyla anılan karara itiraz etmekte ve stent
bedelinin ödenmemesi işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini
istemektedir.
İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, davacının
Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Genel Cerrahi Klinik ?efi
olarak görev yaptığı, rahatsızlanarak bir özel hastanenin acil servisine
başvurduğu, saptanan koroner arter hastalığının tedavisi için iki adet ilaç
salınımlı koroner stent kullanıldığı ve kullanılan bu malzemenin bedeli olan
11.024,96 YTL'nin davacıdan tahsil edildiği, davacının bu harcamanın
karşılanması için yaptığı başvurunun, düzenlen Sağlık Kurulu Raporu'nda, ilaç
salınımlı koroner stent kullanılmasının "tercih edildiği"nin belirtildiği,
dolayısıyla tedavisi için bu malzemenin kullanılmasının zorunlu olmadığından
bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay İkinci Dairesi'nin "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama
Tebliği"nin 20.1. maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Bu Tebliğin eki (EK-5/C)
Listesi'nde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi'nde birim fiyatları
tespit edilen protez ve ortezlerin bedelleri, sağlık kurulu raporuyla
öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenir." kuralının ilaç
salınımlı koroner stentler yönünden yürütmesinin durdurulmasına ilişkin bulunan
1.7.2008 günlü, E:2007/2534 sayılı kararına davalı idarelerin itirazı Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 18.9.2008 günlü, YD. İtiraz No:2008/778 sayılı
kararıyla; "... Danıştay İkinci Dairesi'nin benzer bir uyuşmazlıkla ilgili
olarak başka bir davada verdiği ara kararına Sağlık Bakanlığı'nın yanıtında ilaç
salınımlı koroner stentlerin "ortez" olarak nitelendirildiği, ayrıca Türkiye
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin görüş yazısına dayanılarak ilaç
salınımlı koroner stentler ile ilaçsız koroner stentlerin kullanılmasının
önerildiği tıbbi durumların belirlendiği ve sözü edilen koroner stentler
hakkında 'Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği'nde ve ekindeki listelerde
herhangi bir kuralın yer almadığı anlaşılmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları
Yasası'nın 'Tedavi Yardımı' başlıklı 209. maddesinin birinci fıkrasında, Devlet
memurları ile herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanmayan eşlerinin
veya bakmakla yükümlü oldukları ana, baba ve aile yardımı ödeneğine hak kazanmış
çocuklarının hastalanmaları durumunda, evlerinde veya resmi veya özel sağlık
kurum ve kuruluşlarında ayakta veya yatarak tedavilerinin kurumlarınca
sağlanması esası benimsenmiş; tedavi ve yol giderlerinin ödenebilmesi, öncelikle
'tedaviye tabip raporu ile lüzum gösterilmesi' koşuluna bağlanmıştır. Diğer
yandan, 5234 sayılı Yasa'yla 657 sayılı Yasa'nın sözü edilen 209. maddesine
eklenen fıkrayla, tedavi kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilere ilişkin
ücretler ile sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine kullanılması gerekli
görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araç bedellerinin kurumlarınca
ödenecek kısmının ve buna ilişkin esas ve usullerin Sağlık Bakanlığı'nın görüşü
alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı'nca tespit edilmesi öngörülmüştür. Getirilen
bu düzenlemenin kamu harcamaları içinde oldukça önemli bir yer tuttuğu bilinen
sağlık harcamalarının etkinleştirilmesi yoluyla kamu kaynaklarının verimli
kullanılmasının sağlanması olduğu gibi, bu harcamaların izlenip, disiplin altına
alınarak kimi kötüye kullanımların önlenmesini de amaçladığı açıktır. Ancak
davalı idarelerden Maliye Bakanlığı'na tanınmış olan bu yetkinin 657 sayılı
Yasa'nın 209. maddesinin tedavi giderlerinin karşılanması için getirdiği koşulun
dışına çıkılarak, tedavi giderlerinin ödenmemesine ya da büyük bir bölümünün
ilgilinin üzerinde bırakılmasına dayanak oluşturduğundan sözetmeye de olanak
bulunmamaktadır. Bu bağlamda, Maliye Bakanlığı'na tanınan yetkinin, Sağlık
Bakanlığı'nın görüşünü alarak, aynı amacı sağlamaya yönelik tedavi yöntemleri
arasından en uygununun belirlenmesini ve bu tedavi yönteminin gerektirdiği
giderlerin 'gerçek değeri' üzerinden karşılanmasını kapsadığı açıktır. Görüldüğü
üzere, idareye tanınan bu yetki hem uygulanan yöntemin tedavi için gerekliliğini
hem de kullanılan tıbbi malzemenin bu tedavi yöntemi için zorunlu olup,
olmadığını belirlemeyi içermektedir. Nitekim bu nedenle, tedavi harcamalarının
kurumlarca ödenecek bölümünün tespit edilmesi yetkisinin kullanılmasında Sağlık
Bakanlığı'nın görüşünün alınması zorunlu tutulmuştur. İtiraz edilen Daire
kararında da belirtildiği üzere, davalı idarelerden Maliye Bakanlığı, koroner
stentleri 'tıbbi sarf malzemesi' olarak değerlendirmekte, bu nedenle sözü edilen
malzemenin bedelinin, Sağlık Bakanlığı'nın görüşünü alarak hazırladığı 'Tedavi
Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği'nin 'Sağlık Kurumları Tarafından Temini
Zorunlu Tıbbi Sarf Malzemeleri' başlıklı 20.2. maddesinin dördüncü fıkrası
gereğince '...sosyal güvenlik kuruluşlarınca belirlenen protokol fiyatı
üzerinden, protokol fiyatı yok ise yapılacak piyasa araştırması sonucu bulunacak
en düşük bedel üzerinden...' ödenmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak Sağlık
Bakanlığı ise Danıştay İkinci Dairesi'nin ara kararına verdiği yanıtta, koroner
stentleri tıbbi sarf malzemesi olarak değil, 'ortez' olarak nitelendirmektedir.
Ortezlerin temini ve birim fiyatları Tebliğin 20.1. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddenin üçüncü fıkrasının davanın konusunu oluşturan ilk cümlesinde ise bu
Tebliğin ekinde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi"nde birim
fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin bedellerinin sağlık kurulu
raporuyla öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenmesi
öngörülmüştür. Bu kuralda sözü edilen Liste'de ise koroner stentler yer
almamaktadır. Dolayısıyla gelinen noktada ister ilaçsız, ister ilaç salınımlı
olsun koroner stentlerinin bedelinin ödenmesine olanak tanıyan bir düzenleme
bulunmamakta olup, bu durumun ise koroner stentler yönünden 657 sayılı Yasa'nın
209. maddesine aykırılık oluşturduğu açıktır. Bu durumda, davalı idarenin,
Sağlık Bakanlığı'nın da görüşünü alarak, ilaç salınımlı stentlerin tedavinin
sağlanması için ilaçsız stentlerin yerine kullanılmasının zorunlu olduğu halleri
bilimsel verilere dayalı olarak saptaması, başka bir ifadeyle, ilaçsız koroner
stentlerin hangi durumlarda ilaç salınımlı koroner stentlerin yerine ikame
edilemeyeceğinin ortaya konulması, buna bağlı olarak da ilaç salınımlı koroner
stentlerin bedelinin kurumlarınca ödenecek bölümünü yukarıda açıklanan esaslar
çerçevesinde belirlemesi gerekmektedir..." gerekçeleriyle reddedilmiştir.
Ortaya konulan bu gerekçeler karşısında, davacının tedavisinde
kullanılan ilaç salınımı stent bedelinin ödenmemesi işlemi yönünden; davalı
idarenin koroner stent bedelinin ödenmesi konusunda yapacağı düzenlemede, ilaç
salınımlı koroner stentlerin kullanılmasının tedavi için gerekliliğinin,
yukarıda değinildiği üzere yapılacak araştırma sonunda saptaması durumunda,
ilaçsız stentlerinin yanı sıra ilaç salınımlı koroner stentlerin bedelinin
kurumlarınca karşılanacak kısmının ayrıca belirleneceği, dolayısıyla davacının
ilaç salınımlı koroner stent bedelinin karşılanması yolundaki başvurusunun da
buna bağlı olarak değerlendirilerek sonuçlandırılacağı açıktır. Dolayısıyla bu
aşamada ilaç salınımlı koroner stentler yönünden 657 sayılı Yasa'nın 209.
maddesi ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 10. maddesinin (p) bendi ile
tanınan yetki kapsamında, davalı idarece bir inceleme yapılmadan, diğer bir
anlatımla ortada eksik bir düzenleme varken ilaç salınımlı koroner stent
bedelinin tamamının ilgili kurum tarafından karşılanacağından söz etmeye de
olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemin
yargısal denetiminin yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması
gerekirken teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir konuda davacının hastalığının
özelliği değerlendirilerek varılan sonuca göre yürütmenin durdurulması isteminin
reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının itirazının KABULÜ ile Danıştay
İkinci Dairesi'nin 16.7.2008 günlü, E:2007/3873 sayılı kararının, ilaç salınımlı
koroner stent bedelinin ödenmemesi işleminin yürütmesinin durdurulması isteminin
reddine ilişkin bölümünün kaldırılmasına 18.9.2008 gününde oybirliği ile karar
verildi.
T.C.
D A N I ? T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ
KURULU
YD. İtiraz
No: 2008/778
İtiraz Eden (Davalılar) : 1-Maliye
Bakanlığı-ANKARA
2-Ankara
Üniversitesi Rektörlüğü-ANKARA
Vekili
:
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay
İkinci Dairesi'nce verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin kısmen reddine,
kısmen kabulüne ilişkin bulunan 1.7.2008 günlü, E:2007/2534 sayılı karara,
davalı idareler itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulması isteminin kabulü
yolundaki bölümünün kaldırılmasını istemektedirler.
Danıştay Tetkik Hakimi Yalçın Macar'ın Düşüncesi:
İtirazların reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Saadet Ünal'ın Düşüncesi
: İtiraz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, Danıştay İkinci Dairesi'nce
verilen yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne, kısmende reddine
ilişkin kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, itirazın
reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca gereği
görüşüldü:
Dava, Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde Fakülte
Sekreteri olarak görev yapan davacının, tedavisinde kullanılan üç adet ilaç
salınımlı koroner stent bedelinin ödenmesi için yaptığı başvuruların reddine
ilişkin 29.9.2006 günlü, 139 sayılı Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Dekanlığı işlemi ile 2.10.2006 günlü, 1765 sayılı Ankara Üniversitesi Strateji
Geliştirme Daire Başkanlığı işleminin, bu işlemlerin dayanağını oluşturan ve
29.4.2006 günlü, 26153 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tedavi Yardımına
İlişkin Uygulama Tebliği'nin (Sıra No:6) 20.1. maddesinin üçüncü fıkrasındaki
"Bu Tebliğin eki (EK-5/C) listesinde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler
Listesi'nde birim fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin bedelleri, sağlık
kurulu raporuyla öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenir."
ibaresi ile EK-5/C sayılı Liste'nin 177. sırasının iptali ile stent bedelinin
yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Açılan bu dava sonunda, Danıştay İkinci Dairesi'nin 1.7.2008
günlü, E:2007/2534 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 209.
maddesine 5234 sayılı Yasa'yla eklenen altıncı fıkra ile 178 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin 10. maddesine yine aynı Yasa'yla eklenen (p) ve (r)
bentleriyle Maliye Bakanlığı'na verilen ve tedavi giderlerinin kurumlarca
karşılanacak kısmının belirlenmesine ilişkin bulunan yetkinin, tedavi giderleri
ile ilgili olarak serbest piyasa ortamında sunulan çeşitli mal ve hizmetler
bakımından oluşan farklı fiyatlar arasından azami faydayı en düşük maliyetle
sağlayacak olanın seçilerek bedelinin ödenmesinin temin edilmesi, böylelikle
gereksiz kaynak aktarımının önüne geçilerek kamu kaynaklarının yerinde
kullanılması, ayrıca planlama ve bazı düzenlemelerin yapılabilmesi amaçlarıyla
kullanılması gerektiği, bunun dışında, bu yetkinin veriliş amacının aşılarak,
ilgililerin sağlık hizmetine ulaşmasının engellenmesinin veya ağır bir mali yük
altında bırakılması sonucunu doğuracak şekilde uygulanmasının hukuken mümkün
olmadığı, Sağlık Bakanlığı'nın ara kararlarına verdiği yanıtların birlikte
değerlendirilmesi sonucunda, diyabetes mellitusu (şeker hastalığı) olan referans
damar çapı 3.5 mm altında olan olgular, sol ön inen koroner arter (LAD)
proksimal (merkeze veya orta bölgeye yakın) ve orta bölgede darlık bulunan ve
referans damar çapı 3 mm ve altında olan olgular, önemli bir miyokard (kalp
kası) alanını besleyen referans damar çapı 3 mm ve altında olan koroner
arterler; çıplak stentlerin restenozuna (tıkanıklığına) bağlı koroner arter
darlığı olanlar, cerrahi şansı olmayan ve canlı miyokard alanını besleyen açık
tek koroner arterdeki darlıklar ile 15-36 mm arasındaki uzun darlıklarda ilaçsız
stentlerin tekrar tıkanma riskinin yüksekliği karşısında ilaçlı stentlerin
kullanımının tıbbi açıdan gerekli olduğunun, bunun yanında daha önce bypass
ameliyatı olmuş kişiler bakımından da ikinci ve üçüncü ameliyatlardaki riskin
yüksekliği karşısında, sayılan koşullardan birini taşıması halinde öncelikle
ilaç kaplı stentlerin tercih edilmesinin gerektiğinin, ayrıca bifurkasyon
bölgelerindeki tıkanıklıklar bakımından da ağırlıklı olarak ilaçlı stentlerin
kullanıldığının, ancak bu yönde henüz yeterli bilimsel verinin olmaması
nedeniyle tavsiye edilmediğinin,, 1219 sayılı Yasa ve Tıbbi Deontoloji Tüzüğü
ile yapılacak tedaviyi belirleme konusunda doktorlara verilen yetki ve getirilen
kurallar doğrultusunda hastanın tedavisi için gerekli görülmesi halinde bu
bölgelerde kullanılan ilaçlı stent bedelinin de ödenmesinin gerektiğinin
anlaşıldığı, başka bir ifadeyle, ilaçlı stent tedavisinin alternatifinin bypass
ameliyatı olduğu tüm durumlarda ilaçlı stent bedelinin Devletçe ödenmesinin
gerektiği sonucuna ulaşıldığı, bütün bu açıklamalar ışığında, ilaçlı stentlerin
belirli durumlarda kullanılmasının tıbben gerekli olduğu anlaşıldığından, Maliye
Bakanlığı'na verilen yetkinin, Sağlık Bakanlığı'nın görüşü de alınmak suretiyle,
bilimsel ölçütler açıkça belirlenerek, zorunlu olmayan durumlarda ilaçlı stent
kullanılması halinde ödeme yapılmaması ve yapılacak ödemelerde aynı faydayı
sağlayan ilaçlı stentler arasında en ucuz olanının bedelinin belirlenmesi
suretiyle ödenmesi yolunda kullanılması gerekirken, uyuşmazlık konusu Tebliğde
koroner stentlerle ilgili olarak hiçbir düzenleme yapılmayarak, kişilerin
tedavileri ile ilgili olarak tıbben gerekli görülen ilaçlı stent bedelini ödemek
zorunda bırakılmalarının sosyal hukuk devleti ilkesine aykırılık taşıdığı gibi,
anılan üst hukuk normlarına da aykırı olduğu, diğer yandan, davalı Maliye
Bakanlığı'nca ödemelerin Tebliğin 20.2. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
hüküm doğrultusunda yapıldığının ifade edildiği, ancak bu maddenin tıbbi sarf
malzemeleri ile ilgili olduğu, oysa Sağlık Bakanlığı'nca ara kararına verilen
yanıtta stentlerin tıbbi sarf malzemesi olarak kabul edilmesinin mümkün
olmadığının, ortez olduğunun belirtildiği, bu durumda stentlerin Tebliğin 20.1.
maddesi veya ortak hükümlere ilişkin 20.4. maddesinde düzenlenmesi gerektiği,
ancak bu maddelerde herhangi bir düzenlemenin yapılmamış olduğu, bu nedenle dava
konusu edilen Tebliğin 20.1. maddesin üçüncü fıkrasındaki "Bu Tebliğin eki
(EK-5/C) listesinde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi'nde birim
fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin bedelleri, sağlık kurulu raporuyla
öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenir." ibaresinin,
sözü edilen listede ilaçlı stentlere yer verilmediği gibi, ilaçlı stentlerin
belirli durumlarda ödenmesini sağlayacak hiçbir düzenlemeye de yer
verilmediğinden eksik düzenleme nedeniyle hukuka açıkça aykırı olduğu, olayda,
davacının şeker hastalığının olması, takılan stentlerin LAD ve önemli bir başka
miyokard alanını besleyen RCA'ya takılması, 3 ve 2,5 mm çaplarında ve
tıkanıklıkların da 15 mm'nin üzerinde uzun darlık şeklinde olması,
dolayısıyla yukarıda sayılan (ilaçlı stent kullanılmasını gerektiren) koşulların
pek çoğunu taşıması nedeniyle tedavisinde ilaçlı stent kullanımının doktorunca
gerekli görüldüğü, bu haliyle, dava konusu edilen Tebliğ hükmü dayanak alınmak
suretiyle Ankara Üniversitesi'nce tesis edilen işlemlerin de hukuka ve mevzuata
açıkça aykırı olduğu ve uygulanması halinde davacının telafisi güç zarara
uğramasına yol açacağı, Tebliğin Ek-5/C Listesi'nin dava konusu edilen 177.
sırasının ise koroner stentlerle ilgili olmaması nedeniyle davacı bakımından
uygulanamayacağı sonucuna varıldığı gerekçeleriyle, Tedavi Yardımına İlişkin
Uygulama Tebliği'nin 20.1. maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Bu Tebliğin eki
(EK-5/C) listesinde yer alan 'Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi'nde birim
fiyatları tespit edilen protez ve ortezlerin bedelleri, sağlık kurulu raporuyla
öngörülmeleri kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenir." ibaresi ile
davacının başvurularının reddine ilişkin 29.9.2006 günlü, 139 sayılı Ankara
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığı işlemi ve 2.10.2006 günlü, 1765
sayılı Ankara Üniversitesi Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı işleminin
yürütmesi durdurulmuş, Tebliğin EK-5/C sayılı Listesi'nin 177. sırası yönünden
ise yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiştir.
Davalı
idareler hukuka aykırı olduğu savıyla anılan karara itiraz etmekte ve yürütmenin
durdurulmasına ilişkin kısmının kaldırılmasını istemektedirler.
İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; davacının
Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde Fakülte Sekreteri olarak görev
yaptığı, rahatsızlanması üzerine resmi sevkle özel hastaneye başvurduğu, kalp
damarlarında daralmadan kaynaklandığı saptanan rahatsızlığının ilaç salınımlı
koroner stent kullanılarak giderildiği, üç uzman hekim ve Başhekim Yardımcısı
tarafından düzenlenen 10.5.2006 günlü sağlık kurulu raporunda "hastanın kendi
isteği üzerine" bir adet stent yerleştirilerek damarda tam açıklık sağlandığını,
7.6.2006 günlü sağlık kurulu raporunda da yine "hastanın kendi isteği üzerine"
iki adet stent yerleştirilerek damarlarda tam açıklık sağlandığının
belirlendiği; kullanılan ilaç salınımlı koroner stentlerin bedelinin ise hasta
katılım payı faturaları karşılığında davacıdan tahsil edildiği; davacının toplam
13.889,25 YTL. tutarındaki bu harcamasının karşılanması için yaptığı
başvuruların, tedavi giderlerinin "Tedavi Yardımına ilişkin Uygulama Tebliği"
uyarınca ilgili hastaneye ödendiği, bunun dışında, bedeli davacıdan alınan ilaç
salınımlı koroner stentler karşılığının ise ödenemeyeceğinden bahisle
reddedildiği; öte yandan benzer bir uyuşmazlıkla ilgili olarak Danıştay İkinci
Dairesi'nin başka bir davada verdiği ara kararına Sağlık Bakanlığı'nın
yanıtında, ilaç salınımlı koroner stentlerin "ortez" olarak nitelendirildiği,
ayrıca Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin görüş yazısına
dayanılarak ilaç salınımlı koroner stentler ile ilaçsız koroner stentlerin
kullanılmasının önerildiği tıbbi durumların belirlendiği ve sözü edilen koroner
stentler hakkında "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği"nde ve ekindeki
listelerde herhangi bir kuralın yer almadığı anlaşılmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın "Tedavi Yardımı" başlıklı
209. maddesinin birinci fıkrasında, Devlet memurları ile herhangi bir şekilde
sağlık yardımından yararlanmayan eşlerinin veya bakmakla yükümlü oldukları ana,
baba ve aile yardımı ödeneğine hak kazanmış çocuklarının hastalanmaları
durumunda, evlerinde veya resmi veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ayakta
veya yatarak tedavilerinin kurumlarınca sağlanması esası benimsenmiş; tedavi ve
yol giderlerinin ödenebilmesi, öncelikle "tedaviye tabip raporu ile lüzum
gösterilmesi" koşuluna bağlanmıştır.
Diğer yandan, 5234 sayılı Yasa'yla 657 sayılı Yasa'nın sözü
edilen 209. maddesine eklenen fıkrayla, tedavi kurum ve kuruluşlarında yapılan
tedavilere ilişkin ücretler ile sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine
kullanılması gerekli görülen ortez, protez ve diğer iyileştirme araç
bedellerinin kurumlarınca ödenecek kısmının ve buna ilişkin esas ve usullerin
Sağlık Bakanlığı'nın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı'nca tespit
edilmesi öngörülmüştür. Getirilen bu düzenlemenin kamu harcamaları içinde
oldukça önemli bir yer tuttuğu bilinen sağlık harcamalarının etkinleştirilmesi
yoluyla kamu kaynaklarının verimli kullanılmasının sağlanması olduğu gibi, bu
harcamaların izlenip, disiplin altına alınarak kimi kötüye kullanımların
önlenmesini de amaçladığı açıktır.
Ancak davalı idarelerden Maliye Bakanlığı'na tanınmış olan bu
yetkinin 657 sayılı Yasa'nın 209. maddesinin tedavi giderlerinin karşılanması
için getirdiği koşulun dışına çıkılarak, tedavi giderlerinin ödenmemesine ya da
büyük bir bölümünün ilgilinin üzerinde bırakılmasına dayanak oluşturduğundan
sözetmeye de olanak bulunmamaktadır.
Bu bağlamda, Maliye Bakanlığı'na tanınan yetkinin, Sağlık
Bakanlığı'nın görüşünü alarak, aynı amacı sağlamaya yönelik tedavi yöntemleri
arasından en uygununun belirlenmesini ve bu tedavi yönteminin gerektirdiği
giderlerin "gerçek değeri" üzerinden karşılanmasını kapsadığı açıktır. Görüldüğü
üzere, idareye tanınan bu yetki hem uygulanan yöntemin tedavi için gerekliliğini
hem de kullanılan tıbbi malzemenin bu tedavi yöntemi için zorunlu olup,
olmadığını belirlemeyi içermektedir. Nitekim bu nedenle, tedavi harcamalarının
kurumlarca ödenecek bölümünün tespit edilmesi yetkisinin kullanılmasında Sağlık
Bakanlığı'nın görüşünün alınması zorunlu tutulmuştur.
İtiraz edilen Daire kararında da belirtildiği üzere, davalı
idarelerden Maliye Bakanlığı, koroner stentleri "tıbbi sarf malzemesi" olarak
değerlendirmekte, bu nedenle sözü edilen malzemenin bedelinin, Sağlık
Bakanlığı'nın görüşünü alarak hazırladığı "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama
Tebliği"nin "Sağlık Kurumları Tarafından Temini Zorunlu Tıbbi Sarf Malzemeleri"
başlıklı 20.2. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince "...sosyal güvenlik
kuruluşlarınca belirlenen protokol fiyatı üzerinden, protokol fiyatı yok ise
yapılacak piyasa araştırması sonucu bulunacak en düşük bedel üzerinden..."
ödenmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak Sağlık Bakanlığı ise Danıştay İkinci
Dairesi'nin ara kararına verdiği yanıtta, koroner stentleri tıbbi sarf malzemesi
olarak değil, "ortez" olarak nitelendirmektedir. Ortezlerin temini ve birim
fiyatları Tebliğin 20.1. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin üçüncü
fıkrasının davanın konusunu oluşturan ilk cümlesinde ise bu Tebliğin ekinde yer
alan "Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi"nde birim fiyatları tespit edilen
protez ve ortezlerin bedellerinin sağlık kurulu raporuyla öngörülmeleri
kaydıyla, bu fiyatları aşmayacak şekilde ödenmesi öngörülmüştür. Bu kuralda sözü
edilen Liste'de ise koroner stentler yer almamaktadır. Dolayısıyla gelinen
noktada ister ilaçsız, ister ilaç salınımı olsun koroner stentlerinin bedelinin
ödenmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamakta olup, bu durumun ise
koroner stentler yönünden 657 sayılı Yasa'nın 209. maddesine aykırılık
oluşturduğu açıktır.
Bu durumda, davalı idarenin, Sağlık Bakanlığı'nında görüşünü
alarak, ilaç salınımlı stentlerin tedavinin sağlanması için ilaçsız stentlerin
yerine kullanılmasının zorunlu olduğu halleri bilimsel verilere dayalı olarak
saptaması, başka bir ifadeyle, ilaçsız koroner stentlerin hangi durumlarda ilaç
salınımlı koroner stentlerin yerine ikame edilemeyeceğinin ortaya konulması,
buna bağlı olarak da ilaç salınımlı koroner stentlerin bedelinin kurumlarınca
ödenecek bölümünü yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde belirlemesi
gerekmektedir.
Uyuşmazlığın, davacının tedavisinde kullanılan ilaç salınımı
stent bedelinin ödenmemesi işlemine ilişkin kısmına gelince; davalı idarenin
koroner stent bedelinin ödenmesi konusunda yapacağı düzenlemede, ilaç salınımlı
koroner stentlerin kullanılmasının tedavi için gerekliliğinin, yukarıda
değinildiği üzere yapılacak araştırma sonunda saptaması durumunda, ilaçsız
stentlerinin yanı sıra ilaç salınımlı koroner stentlerin bedelinin kurumlarınca
karşılanacak kısmının ayrıca belirleneceği, dolayısıyla davacının ilaç salınımlı
koroner stent bedelinin karşılanması yolundaki başvurusunun da buna bağlı olarak
değerlendirilerek sonuçlandırılacağı açıktır. Bu çerçevede, ilaç salınımlı
koroner stentler yönünden 657 sayılı Yasa'nın 209. maddesi ve 178 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin 10. maddesinin (p) bendi ile tanınan yetki kapsamında,
davalı idarece bir inceleme yapılmadan, diğer bir anlatımla ortada eksik bir
düzenleme varken ilaç salınımlı koroner stent bedelinin tamamının ilgili kurum
tarafından karşılanacağından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.
Ayrıca, sağlık hizmetinin ertelenemezliğinin yanı sıra yaşam
hakkı da dikkate alındığında, idarenin, belirtilen inceleme ve düzenlemeyi
gecikmeksizin yapacağı kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin Danıştay İkinci
Dairesi'nin 1.7.2008 günlü, E:2007/2534 sayılı kararının, 29.4.2006 günlü, 26153
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği"nin
20.1. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesinin yürütmesinin durdurulmasına
ilişkin kısmına yönelik itirazlarının yukarıdaki gerekçelerle REDDİNE oybirliği
ile davalı idarelerin itirazlarının kısmen KABULÜYLE, itiraz edilen kararın,
davacının ilaç salınımlı koroner stent bedelinin ödenmesi başvurusunun reddi
işleminin yürütmesinin durdurulması yolundaki bölümünün kaldırılmasına oyçokluğu
ile 18.9.2008 gününde karar verildi.
KAR?I
OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın değişik 27.
maddesinde öngörülen ve yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için
gerekli olan koşulların, davacının tedavisinde kullanılan ilaç salınımlı koroner
stent bedellerinin ödenmemesi işlemi yönünden de gerçekleşmiş olduğu dikkate
alınarak yürütmenin durdurulması isteminin kabul edildiği anlaşıldığından ve
davalı idarelerce öne sürülen hususlar, kararın bu kısmınında kaldırılmasını
gerektirecek nitelikte görülmediğinden, davalı idarelerin itirazının reddi
gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
T.C.
D A N I ? T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ
KURULU
YD. İtiraz
No:2008/798
İtiraz Eden (Davalı) : Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığı
(Devredilen T.C.
Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü)
ANKARA
Vekili :
Diğer Davalı : Maliye
Bakanlığı - ANKARA
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay
İkinci Dairesi'nce verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin kısmen reddine,
kısmen kabulüne ilişkin bulunan 1.7.2008 günlü, E:2007/3294 sayılı karara,
davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı itiraz etmekte ve
yürütmenin durdurulması yolundaki bölümünün kaldırılmasını istemektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Yalçın Macar'ın Düşüncesi :
İtirazın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Saadet Ünal'ın Düşüncesi
: İtiraz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, Danıştay İkinci Dairesi'nce
verilen yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine
ilişkin kararın kabule ilişkin bölümünün kaldırılmasını sağlayacak nitelikte
görülmediğinden, itirazın reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği
görüşüldü:
Dava, emekli öğretmen olan davacının tedavisinde kullanılan
ilaçlı stent bedelinin tamamının tarafına ödenmesi yolundaki başvurusunun
reddine ilişkin 4.5.2007 günlü, 32188 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü (Devredilen) Emekli Sandığı Sağlık
Hizmetleri Dairesi Başkanlığı işlemi ile 29.4.2006 günlü, 26153 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan (6) sıra numaralı "Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama
Tebliği"nin, organ protez ve ortezlerinin temini ve birim fiyatlarını düzenleyen
20.1. maddesinin 3. fıkrasındaki; "Bu Tebliğin eki (EK-5/C) listesinde yer alan
'Vücut Organ Protez ve Ortezler Listesi'nde birim fiyatları tespit edilen protez
ve ortezlerin bedelleri, sağlık kurulu raporuyla öngörülmeleri kaydıyla, bu
fiyatları aşmayacak şekilde ödenir." hükmü ile 20.2. maddesinin ve Tebliğe ekli
EK-5/C sayılı Listenin 177. sırasının iptali ile ödenmeyen stent bedelinin yasal
faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Danıştay İkinci Dairesi'nin 1.7.2008 günlü, E:2007/3294 sayılı
kararıyla; 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 10. maddesine Yasa'yla
eklenen (p) ve (r) bentleriyle Maliye Bakanlığı'na verilen ve tedavi
giderlerinin kurumlarca karşılanacak kısmının belirlenmesine ilişkin bulunan
yetkinin, tedavi giderleri ile ilgili olarak serbest piyasa ortamında sunulan
çeşitli mal ve hizmetler bakımından oluşan farklı fiyatlar arasından azami
faydayı en düşük maliyetle sağlayacak olanın seçilerek bedelinin ödenmesinin
temin edilmesi, böylelikle gereksiz kaynak aktarımının önüne geçilerek kamu
kaynaklarının yerinde kullanılması, ayrıca planlama ve bazı düzenlemelerin
yapılabilmesi amaçlarıyla kullanılması gerektiği, bunun dışında, bu yetkinin
veriliş amacının aşılarak, ilgililerin sağlık hizmetine ulaşmasının
engellenmesinin veya ağır bir mali yük altında bırakılması sonucunu doğuracak
şekilde uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı, Sağlık Bakanlığı'nın ara
kararlarına verdiği yanıtların birlikte değerlendirilmesi sonucunda, diyabetes
mellitusu (şeker hastalığı) olan referans damar çapı 3.5 mm altında olan
olgular, sol ön inen koroner arter (LAD) proksimal (merkeze veya orta bölgeye
yakın) ve orta bölgede darlık bulunan ve referans damar çapı 3 mm ve altında
olan olgular, önemli bir miyokard (kalp kası) alanını besleyen referans damar
çapı 3 mm ve altında olan koroner arterler; çıplak stentlerin restenozuna
(tıkanıklığına) bağlı koroner arter darlığı olanlar, cerrahi şansı olmayan ve
canlı miyokard alanını besleyen açık tek koroner arterdeki darlıklar ile 15-36
mm arasındaki uzun darlıklarda ilaçsız stentlerin tekrar tıkanma riskinin
yüksekliği karşısında ilaçlı stentlerin kullanımının tıbbi açıdan gerekli
olduğunun, bunun yanında daha önce bypass ameliyatı olmuş kişiler bakımından da
ikinci ve üçüncü ameliyatlardaki riskin yüksekliği karşısında, sayılan
koşullardan birini taşıması halinde öncelikle ilaç kaplı stentlerin tercih
edilmesinin gerektiğinin, ayrıca bifurkasyon bölgelerindeki tıkanıklıklar
bakımından da ağırlıklı olarak ilaçlı stentlerin kullanıldığının, ancak bu yönde
henüz yeterli bilimsel verinin olmaması nedeniyle tavsiye edilmediğinin, 1219
sayılı Yasa ve Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ile yapılacak tedaviyi belirleme
konusunda doktorlara verilen yetki ve getirilen kurallar doğrultusunda hastanın
tedavisi için gerekli görülmesi halinde bu bölgelerde kullanılan ilaçlı stent
bedelinin de ödenmesinin gerektiğinin anlaşıldığı, başka bir ifadeyle, ilaçlı
stent tedavisinin alternatifinin bypass ameliyatı olduğu tüm durumlarda ilaçlı
stent bedelinin Devletçe ödenmesinin gerektiği sonucuna ulaşıldığı, öte yandan,
davacının emekli statüsünde olması nedeniyle, 5434 sayılı Yasa'nın geçici 139.
maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere anılan Yasa kapsamına giren
kişilerin tedavisinde öncelikle uygulanacak mevzuatın 6.9.2003 günlü, 25221
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren "Emekli ve Malullük
Aylığı Bağlanmış Olanlarla, Bunların Kanunen Bakmakla Yükümlü Bulundukları Aile
Fertleri, Dul ve Yetim Aylığı Alanların Muayene ve Tedavileri Hakkında
Yönetmelik" olduğu, nitekim 2006-6 sayılı Tebliğin "Kapsam" başlıklı 1.2.
maddesinin (c) bendinde; "...(Yönetmeliklerindeki özel hükümler saklı kalmak
kaydıyla)..." şeklindeki parantez içi hüküm kullanılmak suretiyle, emekliler
bakımından yönetmeliklerinde düzenleme bulunan konularda Tebliğ hükmünün
uygulanmayacağının hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde ifade edildiği,
Sağlık Bakanlığı'nca ara kararlarına cevaben verilen bilgi ve belgelerin
içeriğinden "stent"lerin ortez olarak kabulünün zorunlu olduğu, anılan
Yönetmeliğin "Çeşitli Ortez, Tıbbi Malzeme ve Cihazlar" başlıklı 30.
maddesinde ise bu konuda yeterli düzenlemenin bulunduğu görüldüğünden, emekliler
bakımından stentler ile ilgili işlemlerde bu hükmün uygulanmasının gerektiği,
Yönetmeliğin "Hak Sahipleri Tarafından Karşılanan Giderlerin Ödenmesi" başlıklı
42. maddesinde, herhangi bir nedenle muayene ve tedavi giderlerini kendileri
ödeyenlerin, usulüne uygun düzenlenmiş gider belgeleri ile (rapor, fatura,
reçete ve saire) fiyat küpürleri yapıştırılmış reçeteleri Sandığa vermek veya
göndermek suretiyle fatura bedellerinin kendilerine ödenmesini talep
edebilecekleri belirtildikten sonra, ödemelerin Talimata ekli Fiyat Tarifesine
göre yapılacağı belirtilmiş ise de, Maliye Bakanlığı'nca ara kararına verilen
yanıtta, dava konusu Tebliğ'de koroner stentler ile ilgili olarak herhangi bir
fiyatın belirlenmediği belirtildiğinden bu hükmün de uygulanmasının mümkün
olmadığı, bu durumda, LAD proksimalinde darlıklar saptanan ve OM2 sonrasında
%90-90 oranında ardışık 16 mm uzunluğunda darlık ve diseksiyon tespit edilmesi
nedeniyle sağlık kurulu raporu ile davacının tedavisinde kullanılmasına karar
verilen bir adet ilaçlı stent bedelinin, 5434 sayılı Yasa'nın geçici 139.
maddesinin onbirinci fıkrasında; "Bu madde gereğince sağlanacak iyileştirme
vasıtalarından, topluma uyumu kolaylaştıracak her türlü ortopedik ve diğer
yardımcı araç ve gereçlerin standartlara uygunluğu sağlanır." şeklinde yer alan
hüküm de gözetilerek, anılan Yönetmeliğin 30. maddesi çerçevesinde piyasa
araştırması yapılarak standartlara uygun ilaçlı stentler arasından bedeli en
uygun olanının Sandıkça tespit edilerek ödenmesi gerekirken, ilaçlı stent ile
uygulanma yeri ve şekli dışında teknik benzerliği bulunmayan ilaçsız stent için
firmalarla yapılan anlaşma sonucu belirlenen 150 Avro+KDV üzerinden hesaplama
yapılarak sadece 298,94 YTL ödenmesi suretiyle davacının sosyal hukuk devleti
ilkesi ve anılan mevzuat hükümleriyle çelişir bir şekilde ağır bir mali yük
altında bırakılmasında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı, bu nedenle,
Yönetmeliğin 30. maddesinde uyuşmazlık konusu ortez niteliğindeki stentlerle
ilgili yer alan açık hüküm işletilmek suretiyle emekli statüsündeki davacıya
ödeme yapılması gerekirken, aksi yönde tesis edilen 4.5.2007 günlü, 32188 sayılı
işlemin hukuka ve mevzuata açıkça aykırı olduğunun ve uygulanması halinde
davacıyı ağır mali yük altında bırakarak telafisi güç zararlara uğramasına yol
açacağının anlaşıldığı, davalı idarelerce savunmalarında dayanak olarak
gösterilmekle birlikte, 2006-6 sayılı Tebliğin 20.1. maddesinin 3. fıkrasında
yer alan hüküm ile 20.2. maddesinin ve Tebliğin Ek 5/C Listesi'nin 177.
sırasının ise davacının statüsü ve anılan mevzuat hükümleri uyarınca uyuşmazlık
konusu olayda uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçeleriyle, dava konusu
işlemin yürütmesi durdurulmuş; 2006-6 sayılı Tebliğin 20.1. maddesinin 3.
fıkrasında yer alan hüküm ve 20.2. maddesi ile Tebliğ ekinde yer alan EK-5/C
sayılı Liste'nin 177. sırası yönünden yürütmenin durdurulması istemi
reddedilmiştir.
Davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı anılan
karara itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kısmının
kaldırılmasını istemektedir.
İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, emekli
olan davacının rahatsızlanması üzerine acil olarak Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi'ne başvurduğu, kalp damarında daralmadan kaynaklanan
rahatsızlığının ilaç salınımlı koroner stent kullanılarak giderildiği,
kullanılan ilaç salınımlı koroner stentin bedelinin davacının tahsil edildiği,
davacının 3.120. YTL tutarındaki bu harcamasının karşılanması için T.C. Emekli
Sandığı Genel Müdürlüğü'ne yaptığı başvurusunun, ilaçlı stent isimli tıbbi
malzemeyi satan firmalar ile sözleşme yapılmadığı, bu nedenle ilaçsız stentin
protokolle belirlenen bedeli olan 150 Avro+KDV üzerinden kendisine 298.94. YTL.
ödemenin yapıldığı, bunun dışında ayrıca bir ödeme yapılamayacağı belirtilerek
reddedildiği anlaşılmaktadır.
5434 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası"nın
geçici 139. maddesinin birinci fıkrasında, niteliği bentler halinde sayılan
kimselerin, yasayla düzenlenecek genel sağlık sigortası kapsamına alınacakları
tarihe kadar, hastalanmaları durumunda resmî veya özel sağlık kurum veya
kuruluşlarında yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslara göre muayene ve tedavi
ettirilecekleri, üçüncü fıkrasında, muayene ve tedavinin ilgililerin hekime
muayene ettirilmesi, hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken
klinik ve laboratuvar muayenelerinin yaptırılması, gerekirse sağlık müess
Not:
Bu durumda davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemin yargısal denetiminin
yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması gerekirken teknik bilgi ve
uzmanlık gerektiren bir konuda davacının hastalığının özelliği değerlendirilerek
varılan sonuca göre yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesinde hukuka
uyarlık görülmemiştir.
|
|
|
Ortalama Puan: 1 Toplam Oy: 1
|
|
|
|