Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
6609
2004
4923
26/12/2005
KARAR METNİ
Davacıya
ait yapının heyelan sonucu boşaltılmak zorunda kalması nedeniyle oluştuğu
belirtilen maddi ve manevi zararın davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren
işleyen yasal faiziyle tazmini istemiyle açılan dava sonucu maddi tazminatın
bina bedeline isabet eden kısmı ile manevi tazminatın davalı idalere başvuru
tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazmini yolundaki mahkeme kararının,
manevi tazmınatın uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki kısmında hukuka
aykırı yön bulunmadığı, ancak mahkeme kararıyla takdiren para olarak
değerlendirilebilecek olan manevi tazminata uygulanacak yasal faizin davanın
açıldığı tarihten itibaren yürütülmesi gerektiğinden kararın buna isabet eden
kısmında hukuki isabet görülmediği hk.
Danıştay
Altıncı Dairesinin 26.12.2005 gün ve E:2004/4923, K:2005/6609 sayılı kararı.
Temyiz İsteminde Bulunanlar :1- Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?.
2- Seyhan Belediye Başkanlığı - ADANA
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ?.
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Adana 2. İdare Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2002/974,
K:2004/452 sayılı kararının
tazminat
isteminin kabulüne ilişkin kısmının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Can'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile
mahkeme kararının temyiz edilen kısmının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur ?ahinok'un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Adana, Seyhan İlçesi, 100.Yıl Mahallesi, Kadirbeyoğlu Mevki, ? pafta, ?
parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davacıya ait yapının 7.1.2002 günü meydana
gelen heyelan sonucu boşaltılmak zorunda kalınması nedeniyle
19.800.000.000.-lira bina bedeli ile davacı tarafından yapılan diğer masraflarla
bahçedeki çeşitli cins, sayı ve yaştaki ağaçların karşılığı olarak
1.200.000.000.-lira maddi zarar ile olay sonucu yaşanan elem ve üzüntü nedeniyle
2.000.000.000.-lira manevi zararın davalı idarelere başvuru tarihinden itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince,
yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporların
dosyada yer alan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa
konu binanın heyelan yaşayan alana yapılması olanağını tanıyan inşaat ruhsatının
1/1000 ölçekli mevzi imar planına dayandığı, bu planın kabulünden önce kadastral
parsele yönelik 1/5000 ölçekli mevzi nazım imar plan teklifinin büyükşehir
belediye meclisinin gündemine alındığı, bu konuda büyükşehir belediye meclisince
nazım imar planının kabulü yolunda bir karar alınmamasına rağmen iç yazışmalarda
alınan kararın plan kabulü gibi yorumlanarak gereği için gönderildiği ilçe
belediyesince meclisin gündemine bu kez ıslah imar planı şeklinde sunulduğu,
ancak teklifin 1/1000 ölçekli mevzi imar planı şeklinde kabul edilip büyükşehir
belediye başkanınca onaylandığı, planın onayı öncesinde İller Bankası
aracılığıyla 1977 ve 1982 yıllarında yaptırılan jeolojik etüd raporlarında aktif
ve olası heyelan bölgesi olarak belirlenen ve yeşil alan olarak kullanımı
önerilen bu alanın 1993 yılında düzenlenen jeolojik etüt raporunda bu bölümden
çıkarılarak "önlemli alanlar" bölümüne alındığı, mevzi imar planı ile bu
alandaki yapılaşmalar için temel özellikleri, zemin irdelemeleri, statik vb.
konularda özel koşulların öngörülmediği, bu alanda Adana İmar Yönetmeliği
hükümlerine göre yalnızca mimari projeye göre yapılaşmaya gidildiği, yaşanan
heyelanın daha önce yaşanmış heyelanın tekrarı niteliğinde olduğu, zemin
içerisinde yüzeye yakın eriyebilir alçı taşlarının varlığının bölgenin
yapılaşmaya uygun alan olmadığını gösterdiği, bölgenin "önlemli alan" olarak
dahi yapılaşmasının uygun olmadığı, alanın yapılaşması sürecinde bu önlemlerin
de alınmadığı, davalı idarelerce imar planlaması sürecinde jeolojik etüt
raporlarının gereği gibi değerlendirilmediği, alınmaması gereken meclis
kararının alındığı, yapılmaması gereken onay işleminin yapıldığı dolayısıyla
bireylerin yatırımlarını yönlendiren imar planı yapımıyla toprağın kullanma
dengesinin, koruma hizmetinin kusurlu olarak işletildiği, böylece bireylerin mal
varlıklarında azalma sonucunu doğuran gider artışları ve/veya mal varlıklarının
artışında azalma sonucu doğuran gelir azalışlarında, gerçek, kişisel ve
olağanüstü zararların tazmini yönünde davalı idarelerin hukuki sorumluluklarının
aynı oranda bulunduğu, yağışların yaşandığı bir dönemde bir doğa olayı olarak
ortaya çıkan heyelanın Valilikçe genel hayata etkili bir doğal afet olmadığının
tespit edildiği, jeolojik etüd raporlarında eski heyelan bölgesinin planlama
yoluyla konut alanına ayrılmasıyla ortaya çıkan öngörülebilir zararın mücbir
sebep olarak kabul edilip hizmet ile zarar arasındaki nedensellik bağını ortadan
kaldırdığı iddiasının kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının heyelan
nedeniyle zarar gören yapısının bina bedeli olarak gerçek zararının inşaat
ruhsatında öngördüğü şekliyle bilirkişiye hesaplattırılan 11.385.495.000.-lira
olduğu ve tazmini gerektiği, bu bedelden binanın ekonomik alım-satım değerinden
indirim nedeni olan amortisman değeri ile heyelan sonucu bina hakkında 3194
sayılı Yasanın 39. maddesi uyarınca işlem tesisi üzerine davacı tarafından
yıkılmaması karşısında enkaz bedelinin indirime konu edilemeyeceği, bina bedeli
dışında davacının kendi tercihi ile yaptığı harcamaların davalı idarenin
işlemleri ile nedensellik bağı kurulamadığından maddi
tazminat
isteminin bu kısmının kabulüne olanak bulunmadığı, manevi
tazminat
istemine gelince, davalı idarelerin hizmet kusuru işledikleri olayda bireyler
için konut anlayışının manevi etkileri ve olayın niteliği de göz önünde
tutulduğunda 2.000.000.000.-liralık istemin günümüz ekonomik koşullarında
zenginleştirici bir değer ifade etmediği, davacının yaşadığı elem ve üzüntünün
hukuksal tatminini karşılayabilecek ölçüde olduğu anlaşıldığından, maddi
tazminat
isteminin 11.385.495.000.-liralık kısmı ile 2.000.000.000.-liralık manevi
tazminat
isteminin davalı idarelere başvuru tarihi olan 15.3.2002 gününden itibaren
işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden eşit oranda tazminine,
fazlaya ilişkin maddi
tazminat
isteminin reddine karar verilmiş; bu kararın
tazminat
isteminin kabulüne ilişkin kısmı davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararının manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki
kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.
fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmına gelince;
Manevi tazminat,
patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tatmin aracı
olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya
yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu
kılmaktadır.
Mahkemece manevi tazminata hükmedilebilmesi, kişinin fizik yapısını zedeleyen,
yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi
ve/veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve
üzüntünün duyulmuş olması ya da şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması
durumunda söz konusu olabilir.
Bu durumda, ancak mahkeme kararıyla takdiren para olarak değerlendirilebilecek
olan manevi tazminatın belirtilen nitelikleri göz önünde tutularak belirlenmesi
nedeniyle buna uygulanacak yasal faizin davanın açıldığı tarihten itibaren
yürütülmesi gerektiğinden, mahkeme kararının manevi tazminatın davalı idarelere
başvuru tarihinden işletilmesine ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,
tazminat
isteminin kısmen kabulü ile davanın kısmen reddi yolundaki Adana 2. İdare
Mahkemesinin 15.4.2004 günlü, E:2002/974, K:2004/452 sayılı kararının temyiz
edilen bölümünün manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihi dışındaki
kısmının ONANMASINA, kararın manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç
tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA, 20,60'er YTL (20.600.000.-er lira) karar
harcının yarısı olan 10,30'ar YTL (10.300.000.-ar lira) ile 15,30'er YTL.
(15.300.000.-er lira) harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 26.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.