imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 1
Yeni Sayfa 23

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı      : 2007/51 Karar Sayısı   : 2007/56 Karar Günü    : 15.5.2007
İPTAL DAVASINI AÇAN:
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Ali TOPUZ, Kemal ANADOL ve 126 Milletvekili.
İPTAL DAVASININ KONUSU: TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102. maddesindeki hükümlere göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülen TBMM’nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.



Yeni Sayfa 22

 

I - İPTAL VE YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ

Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“TBMM İçtüzüğünün 121 inci maddesinin birinci fıkrasında; Cumhurbaşkanının, Anayasanın 101 inci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından, Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçileceği hükme bağlanmıştır.

Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasında; Cumhurbaşkanlığı seçiminde 4 oylama yapılacağı, oylamalar arasında en az 3’er gün süre olacağı belirtilmiştir. Anayasa koyucu, olayın önemi ve müstaceliyeti nedeniyle, gerek oylamaların sayısını ve gerek oylamalar arasındaki süre hususunu, açık ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde düzenleme gereğini duymuştur.

Hal böyle olmasına rağmen; 02.05.2007 tarihli, iptali istenen TBMM kararının (b), (c) ve (d) bendleri ile; 06 Mayıs tarihindeki birinci oylamada toplantı yetersayısı olan (367) sağlanamadığı taktirde, birinci oylamanın 9 Mayıs 2007 tarihli birleşimde tekrarlanması, toplantı yetersayısı sağlanması halinde ikinci oylamanın da aynı gün 9 Mayıs 2007 tarihli birleşimde Saat 14:30’da yapılması, üçüncü ve dördüncü oylamaların ise, 12 Mayıs 2007 Cumartesi Saat 17:00’de ve 15 Mayıs 2007 günü Saat: 19:30’da başlayacak birleşimlerde yapılması yolunda işlem tesis edilmiştir.

Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesinin 01.05.2007 tarih – 2007/45 Esas, 2007/21 Karar sayılı yürürlüğü durdurma kararından sonra 02.05.2007 tarihinde başlayacak şekilde 4 oylamanın 3’er gün arayla yapılması imkanı olduğu halde; mezkur Meclis Kararıyla, Anayasanın ilgili hükmü ihlal edilmiştir.

Bir yandan fiilen 5 tur oylama yolu açılmış, bir yandan da turlar arasında bulunması gereken Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasında zikredilen “en az 3’er gün” süresi ilkesine uyulmamıştır.

Her nedense ilk oylama 6 Mayıs 2007 tarihine ötelenmiş,

Akabinde de 9 Mayıs 2007 tarihinde başlayan süreçte oylamalar arasında en az 3’er gün bulunması ilkesine yönelik açık ihlaller yapılmıştır. Bu ihlaller, Meclis iradesini sakatlayacak boyuttadır. İlk oylamayla sınırlı olarak, ortada herhangi bir ihlalin bulunmadığı yolunda yapılacak muhtemel değerlendirmenin de hukuka uygun olmadığı kanısındayız. Zira, Cumhurbaşkanı seçimi takvimi bir bütündür; diğer yandan 9 Mayıs tarihinde birinci turun tekrarlanması, çoğunluk sağlandığı taktirde aynı gün ikinci oylamanın yapılması, devamında da 12 ve 15 Mayıs tarihlerinde 3 ve 4. oylamaların yapılmak istenilmesi; seçim takvimini tümüyle etkileyen ve sakatlayan sonuçlar doğurmaktadır.

Çünkü; sözü edilen kararın, (b), (c) ve (d) bentleri ile

a) Anayasanın Cumhurbaşkanı seçiminde oylamalar arasında en az üç tam gün bulunmasına ilişkin, 102 nci maddesinin üçüncü fıkrası ihlal edilmektedir. Özellikle dikkat edildiğinde, tekrarlanan ilk oylama ile, ikinci oylamanın aynı tarihe getirilmiş olması bu ihlali çok somut bir hale getirmektedir.

b) Anayasanın 102 nci maddesinde Cumhurbaşkanı seçimi oylama takviminin bir bütün olduğu, 4 oylamayı da içerecek biçimde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bugüne kadar yapılan uygulama da bu doğrultudadır. Ancak alınan karar, terditli bir oylama düzenini ve dördü aşacak sayıda oylamayı göstermektedir. Toplantı yetersayısı ilk oylamada sağlanamadığı taktirde 9 Mayısta ilk oylamanın tekrarlanması durumunda, ikinci oylamanın tekrarlanan ilk oylama ile aynı güne rastlanması ve fiilen gerçeklemesinin imkansız hale gelmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu ise, Anayasa koyucunun Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasında getirmiş olduğu tüm esasların ihlali anlamına gelmektedir.

c) 6 Mayıs 2007 tarihli ilk oylamada yeterli çoğunluk sağlanamaması halinde, ilk oylamanın 9 Mayıs 2007 tarihinde tekrarlanması gerekecektir. O takdirde ancak bir oylama daha takvime sığacak; üçüncü ve dördüncü oylamaların yapılmasına da olanak kalmayacaktır.

Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme bir bütün olduğundan, oylamalardaki aksama doğrudan doğruya tüm seçim takvimini etkileyecektir. Bu nedenle Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasını tümüyle ihlal edecek bir uygulama kendisini gösterecektir.

İptali istenen karar yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasaya aykırı bir işlem olduğu gibi Anayasaya aykırı bir İçtüzük değişikliği niteliğini de taşımaktadır.

Çünkü bu karar ile İçtüzüğün 121 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102 nci maddesindeki hükümlere göre seçilir” ibaresi, oylama takvimi açısından uygulamanın, Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki esaslara değil TBMM’nin vereceği karara göre, oylamalar arasından en az 3’er günlük ara verilmeden yapılabileceği sonucunu doğuracak biçimde değiştirilmiştir.

Bu ise, yukarıda da belirtildiği gibi Anayasanın 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasına açıkça aykırıdır; bu nedenle söz konusu TBMM Kararının (b), (c) ve (d) bentlerinin iptal edilmesi gerekmektedir.

Anayasanın 148 inci maddesi, İçtüzükleri Anayasa Mahkemesinin denetim alanları içerisine almıştır.

Ancak Anayasa Mahkemesi denetimini yaparken işlemin taşıdığı adla bağlı kalmamakta; denetim alanı içindeki işlemlerle aynı etki ve sonuçları doğuran, aynı değerdeki işlemleri de denetim alanı içerisinde görmektedir.

Söz konusu TBMM kararının (b), (c) ve (d) bentleri de eylemli bir İçtüzük değişikliği sonucunu doğuran, İçtüzüğün bir hükmünü değiştiren işlemler olduğu için Anayasa Mahkemesinin denetim alanı içindedir.

Bu nedenle söz konusu (b), (c) ve (d) bentlerinin Anayasa Mahkemesince denetlenerek iptal edilmesi gerekmektedir.

YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

Anayasaya aykırı eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğini taşıyan söz konusu kararın (b), (c) ve (d) bentlerinin, uygulamasının sürdürülmesine, Anayasa Mahkemesince verilecek olan iptal kararının yürürlüğe girmesine kadar imkan tanınacak olursa, Cumhurbaşkanlığı seçiminin tüm oylamaları Anayasaya aykırı bir nitelik taşıyacaktır.

Bunun da Cumhurbaşkanlığı seçiminin tüm aşamalarının meşruiyetini tartışmaya açık tutacağı, Cumhurbaşkanı seçimi konusundaki belirsizliği yaygınlaştıracağı hatta gecikilirse, bu meşruiyet tartışmalarının kapsamına, seçilecek Cumhurbaşkanının yetkilerini kullanması halinde oluşacak işlemlerin de girmesine yol açacağı ortadadır.

Böyle bir durum ise Cumhurbaşkanının Devletin başı olmak konumuna yaraşmayacağı gibi, hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmaz.

Çünkü bir hukuk devletinde, hangi işlem için olursa olsun, hukuki meşruiyeti sağlamak esastır. Bunun yapılamadığı durumlarda hukukun üstünlüğü ilkesi zedeleneceği gibi, hukuka güven duygusu da ortadan kalkar; yalnız devlet kurum ve kuruluşları bakımından değil, fakat kişi hakları açısından da olumsuz etkiler ortaya çıkar.

Bu nedenle, bir hukuk devletinde yasama, yargı ve yürütme organlarına düşen en öncelikli görev, hukuk düzenini hukukun genel ilkelerine, Anayasaya ve kanunlara aykırı işlemlerden arındırmak; devlet yaşamını ve kişi haklarını bu tür işlemlerin olumsuz ve sonradan giderilemeyecek etkilerinden korumaktır.

İptal davasına konu edilen eylemli İçtüzük değişikliği niteliğindeki TBMM Kararının yürürlüğünün, iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar durdurulması da, hukuk düzenimizi Anayasaya aykırı bir uygulamadan arındırmanın, bu uygulamanın getireceği meşruiyet tartışmalarının devlet yaşamımız ve kişi hakları bakımından yol açabileceği olumsuz ve sonradan giderilemeyecek etkilerinden korumanın tek yoludur.

Bu nedenle söz konusu TBMM Kararının, iptali istenen (b), (c) ve (d) bentlerinin iptal davası sonuçlanıp, karar yürürlüğe girinceye kadar durdurulması da istenmiştir.

 

SONUÇ VE İSTEM

TBMM İçtüzüğünün 121 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102 nci maddesindeki hükümlere göre” ibaresini eylemli olarak değiştiren yukarıda belirtilen TBMM kararının (b), (c) ve (d) bentlerinin iptaline ve iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz”.

 

II - METİNLER

A- İptali İstenilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı

TBMM’nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin de yer aldığı ilgili bölümü şöyledir:

“Anayasa Mahkemesinin 1.5.2007 tarihinde vermiş olduğu Karar gereğince, Cumhurbaşkanı seçimi için, Anayasanın 102 nci maddesi gereğince Genel Kurulda yapılacak oylamalardan;

a) 1.5.2007 tarihinde Anayasa Mahkemesince verilen karar doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin 2.5.2007 tarihinde (bugün) gerçekleştirilecek oylamanın yapılmaması,

b) Birinci oylamanın 6 Mayıs 2007 Pazar günü saat: 11.00’de başlayacak birleşimde yapılması,

c) Birinci oylamada toplantı yeter sayısı (367) sağlanamadığı takdirde, birinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat: 14.30’da tekrarlanması, toplantı yeter sayısının sağlanması halinde ikinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat: 14.30’da yapılması,

d) Üçüncü ve dördüncü oylamaların sırayla 12 Mayıs 2007 Cumartesi saat: 17.00’de ve 15 Mayıs 2007 Salı günü saat: 19.30’da başlayacak birleşimlerde yapılması,

e) Bu amaçla 6 Mayıs Pazar ve 12 Mayıs Cumartesi günleri de Genel Kurulun toplanması,

f) Oylamaların ardından kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,

….. (kararlaştırılmıştır)”.

B- Dayanılan Anayasa Kuralı

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 102. maddesine dayanılmıştır.

C- İlgili İçtüzük Kuralı

TBMM İçtüzüğü’nün Cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen 121. maddesi şöyledir:

“Cumhurbaşkanı, Anayasanın 101 inci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından, Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir.

Cumhurbaşkanı seçiminin sonucu, yeni Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının ve birleşimde görevli Başkanlık Divanı Üyelerinin imzaladıkları bir tutanakla bildirilir.

Cumhurbaşkanı seçimi tamamlanınca Başkan, yeni Cumhurbaşkanına seçildiğini bildirmek üzere oturumu kapatır.”

III - İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca 15.5.2007 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, öncelikle, iptali istenilen TBMM kararının Anayasa’ya uygunluk denetimi konusunda Anayasa Mahkemesi’nin görevli olup olmadığının bir ön sorun olarak incelenmesi gerekmiştir.

Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.”; 85. maddesinde ise “Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar.” denilmektedir.

Anayasa’nın 85. maddesinde sözü edilen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM kararları ile Anayasa’nın 148. maddesinde belirtilen TBMM İçtüzüğü’nün hukuki nitelikleri bakımından birer parlamento kararı olduklarında duraksama bulunmamaktadır. Anayasa’da sayılarak gösterilen bu kararlar dışında kalan parlamento kararları kural olarak Anayasa’ya uygunluk denetimine bağlı tutulamamakta ise de, Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında belirtildiği gibi, iptali istenilen bir yasama tasarrufunun Anayasal denetime bağlı tutulabilecek nitelikte olup olmadığı saptanırken sadece, onun bu tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl nitelendirildiğine ve hangi ismin verildiğine veya bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığına bakılması yeterli olmayıp, hukuksal niteliği, etkisi ve doğurduğu sonuçlar gözetilmelidir. Yapılacak değerlendirme sonucunda, iptali istenilen tasarrufun, Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’nin denetim alanına giren kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ile aynı değer ve etkide bir işlem olduğu kanısına varılırsa bu işlem Anayasa Mahkemesi’nce denetlenebilir. Aksi halde, hukuksal nitelikleri, etkileri ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından, Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi tutulan kanun, KHK ve TBMM İçtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de belirtilen işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip, hukuki varlık kazanması gereken bazı yasama tasarrufları, farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine dahil edilerek Anayasa’ya uygunluk denetiminin kapsamı dışına çıkarılabilir.

Bu durumda adı yeni bir içtüzük düzenlemesi veya değişikliği olmadığı ve içtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı halde değer ve etkisi bakımından birer içtüzük kuralı niteliğinde olan TBMM kararları anayasal denetime bağlı tutulabilir. Değer ve etkileri bakımından aralarında fark bulunmayan yasama tasarruflarının aynı yargısal denetime bağlı tutulmaları hukuk devleti olmanın da gereğidir.

Dava konusu 2.5.2007 tarihli 97. Birleşimde alınan Türkiye Büyük Millet Meclisi kararının anayasa yargısı bağlamında tartışılması gereken yönü, esas itibariyle bu karar alınırken, 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü tur oylamaları arasında Anayasa’nın 102. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların” ibaresine uyulup uyulmadığı ile ilgilidir. TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasında “Cumhurbaşkanı, … Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir” denilmektedir. 

Dava konusu kararda, söz konusu oylamaların 6, 9, 12 ve 15 Mayıs 2007 tarihlerinde kararda belirtilen saatlerde yapılması öngörülmüştür. Anayasa ve TBMM İçtüzüğü’nde gün olarak öngörülen ara vermenin, gün hesabıyla yapılması zorunludur. Bu bağlamda iki oylama arasında üç gün aradan söz edilebilmesi için, önceki oylamadan sonra gün hesabıyla üç tam günün geçmesi ve en az dördüncü günde sonraki oylamanın yapılması gerekir. Bu nedenle kararda saat hesabıyla üç günün geçmiş olmasının, “en az üç gün ara” koşulunu sağlamadığı açıktır.

Bu durumda kararla, Anayasa’nın 102. maddesinin üçüncü fıkrasındaki oylamalar arasında en az üçer gün ara olması kuralına da yollama yapan TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki kurala uyulmayıp, yeni bir içtüzük hükmü ihdas edilmiş olduğundan bu kararın Anayasa’ya uygunluğunun denetlenmesi, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkisi içindedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu 2.5.2007 günlü TBMM kararının (b), (c) ve (d) bentlerinin bir içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olduğuna ve işin esasının incelenmesine, Tülay TU?CU ve Sacit ADALI’nın “iptal isteminin görevsizlik nedeniyle reddi gerektiği” yolundaki karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.

 

IV - ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen TBMM kararı, dayanılan Anayasa kuralı, ilgili görülen TBMM İçtüzüğü kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesinde, TBMM’nin iptali istenilen kararında 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimi için öngörülen oylamalar arasında üçer gün aranın olmadığı, oylama takviminin dört oylamayı da kapsayacak şekilde yapılması gerektiği halde kabul edilen terditli bir oylama düzeniyle dördü aşacak şekilde oylamaya neden olunduğu, kararın TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Cumhurbaşkanı, … Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir” kuralını değiştirdiği ve Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.                          

TBMM Genel Kurulu’nun 9 Mayıs 2007 günlü Birinci Oturumunda, tek aday olan Abdullah GÜL’ün 11. Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğine dair dilekçesi okunduktan sonra, Cumhurbaşkanı adayı kalmadığından, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin oylamaların yapılma imkânının bulunmadığı, bu nedenle Cumhurbaşkanı seçimi için daha önce yapılması kararlaştırılan oylamaların iptal edildiği görülmektedir.

Böylece içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olan iptal istemine konu TBMM kararının uygulanma olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi nedeniyle iptali istenilen karara ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

Tülay TU?CU, Fulya KANTARCIO?LU, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa YILDIRIM ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamışlardır.

 

V - YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 2.5.2007 günlü, 97. birleşiminde alınan kararın (b), (c) ve (d) bentleri hakkında 15.5.2007 günlü, E.2007/51, K.2007/56 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu bentlere ilişkin KONUSU KALMAYAN YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADI?INA, 15.5.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.

VI- SONUÇ

Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 2.5.2007 günlü, 97. birleşiminde alınan kararın (b), (c) ve (d) bentlerine ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADI?INA, Tülay TU?CU, Fulya KANTARCIO?LU, Ahmet AKYALÇIN, Mustafa YILDIRIM ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyları ve OYÇOKLU?UYLA, 15.5.2007 gününde karar verildi.

 

Başkan

Tülay TU?CU

Üye

Sacit ADALI

Üye

Fulya KANTARCIO?LU

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Mustafa YILDIRIM

 

Üye

Cafer ?AT

Üye

A. Necmi ÖZLER

Üye

?evket APALAK

 

Üye

Serruh KALELİ

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

KAR?IOY

 

Dava, TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülen TBMM’nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açılmıştır.

Dava konusu işlem İçtüzük ihdası değil TBMM kararıdır. Zira İçtüzük değişikliğinin hangi yöntemlere uyularak yapılacağı bizzat İçtüzüğün 181. maddesinde gösterilmiştir. Bu yöntem dışında ancak İçtüzükte hüküm bulunmaması nedeniyle hemen çözüm bekleyen bir sorunun halli amacıyla alınan ihdasî kararlar İçtüzük değişikliği kabul edilebilir. Dava konusu işlem bu nitelikte olmayıp denetimi Anayasa Mahkemesi’nin görev alanına girmeyen bir Meclis kararıdır. Bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerekir.

Ancak bu görüşümüz kabul görmeyerek dava konusu işlem bir İçtüzük değişikliği olarak kabul edildiğine göre, Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi nedeniyle uygulanamayacak olması kararın Anayasal denetimini engellemez.

Bu nedenle davanın esasının incelenerek Anayasa’nın 102. maddesine aykırı olan kararın iptali gerekirken, karar verilmesine yer olmadığı yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.

 

 

                                 

                                                                                                                 Başkan

                                                                                                         Tülay TU?CU

 

 

KAR?IOY

 

TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin birinci fıkrasındaki “Anayasanın 102 nci maddesi hükümlerine göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülen TBMM’nin 2.5.2007 tarihli 97. Birleşiminde alınan kararının 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına dair istemle ilgili olarak;

Dava konusu işlem İçtüzük ihdası değil TBMM kararıdır. Anayasa’da sayılan istisnai haller dışında TBMM kararları üzerinde Anayasa Mahkemesi denetimi yoktur. İptal isteminin görevsizlik nedeniyle reddi gerekir.

Bu sebeple çoğunluk yorumuna ve görüşüne katılmamaktayım.

 

 

 

                                                                                                                   Üye

                                                                                                            Sacit ADALI

 

 

KAR?IOY GEREKÇESİ

 

Davacılar tarafından, Cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa’nın 102. maddesi uyarınca Genel Kurul’da yapılacak oylama tarihlerine ilişkin TBMM’nin 2.5.2007 günlü 97. Birleşiminde alınan kararın, içtüzük değişikliği niteliğinde olduğu ileri sürülerek iptali istenmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında belirtildiği gibi, bir yasama metnine verilen ad, onun anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutulup tutulamayacağının saptanmasında tek ve yeterli ölçüt değildir. Yasama belgesinin içeriği de incelenerek niteliğinin belirlenmesi gerekir. Yapılan inceleme söz konusu belgenin Anayasal denetime bağlı tutulan işlemlerle eşdeğerde ve etkinlikte olduğunu ortaya koyuyorsa, onun da adı ne olursa olsun aynı biçimde denetlenebilmesi gerekir.

TBMM İçtüzüğü’nün 121. maddesinin ilk fıkrasında, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 101. maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından Anayasa’nın 102. maddesi hükümlerine göre seçileceği belirtilmekte, Anayasa’nın 102. maddesinin Cumhurbaşkanı seçimi oylamalarını düzenleyen üçüncü fıkrasında da oylamaların en az üçer gün ara ile yapılması öngörülmektedir.

TBMM’nin 2.5.2007 günlü 97. Birleşiminde alınan Cumhurbaşkanı seçim takvimine ilişkin kararın (c) bendinde “Birinci oylamada (6 Mayıs 2007) toplantı yeter sayısı (367) sağlanamadığı takdirde, birinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat 14.30’da tekrarlanması, toplantı yeter sayısının sağlanması halinde ikinci oylamanın 9 Mayıs 2007 Çarşamba günkü birleşimde saat 14.30’da yapılması kararlaştırılarak, toplantı yeter sayısının 9 Mayıs 2007 de sağlanabilmesi durumunda, ikinci oylamanın da aynı tarihte yapılması öngörülmüş böylece içtüzüğün göndermede bulunduğu Anayasa’nın 102. maddesinde belirtilen oylamalar arasında en az üçer gün ara bulunması koşuluna uyulmamıştır.

Her içtüzüğe aykırı uygulamanın, kuşkusuz içtüzük değişikliği niteliğinde olduğu ileri sürülemez. Ancak, kaynağını Anayasa’dan alan İçtüzük kurallarının yerleşik uygulamalarından sapma içeren veya bilinçli olarak değiştirme iradesi taşıyan uygulamalarının içtüzük değişikliği niteliğinde olduğunda duraksanamaz.

TBMM’nin Anayasa’nın 121. maddesiyle ilgili uygulamalarında bugüne kadar Cumhurbaşkanı seçimi oylamalarının en az üçer gün ara ile yapılacağı yolundaki kurala uyularak asgari sürelere bağlı kalındığı görülmektedir. Dava konusu kararla bu yerleşmiş uygulamadan farklı olarak iki oylama arasında en az üçer gün ara bulunması koşulu yerine getirilmeyerek, içtüzüğün 121. maddesi eylemli olarak değiştirilmiştir. Bu nedenle eylemli içtüzük değişikliği niteliğindeki karara ilişkin davanın esasının incelenmesi gerekir.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi seçim işlemini değil ona esas olan oylama takvimine ilişkin TBMM kararını, İçtüzük değişikliği niteliğinde görerek denetim kapsamına aldığından, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde Cumhurbaşkanı adayının, adaylıktan çekilmesi nedeniyle seçimin tamamlanamamasının, dava konusu içtüzük değişikliği niteliğindeki TBMM kararı aynı biçimde bir kararla geri alınmadıkça veya iptal edilmedikçe anayasal denetimi etkilemeyeceği açıktır.

Bu durumda, İçtüzük’te yapılan dava konusu eylemli değişikliğin, Anayasa’nın 102. maddesindeki oylama sürelerine ilişkin kurala aykırılık oluşturduğu bu nedenle iptali gerektiği düşüncesiyle “konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Üye                                                                                                                                                                        Fulya KANTARCIO?LU

 

 

 

KAR?I OY

 

Anayasa’nın 148. maddesinde Anayasa Mahkemesi’nin, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu, Anayasa değişikliklerinin ise sadece şekil bakımından inceleyip denetleyeceği hükme bağlanmıştır. Buna koşut olarak 2949 sayılı “Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun” da benzer düzenleme yer almıştır.

Anılan hükümlerden de anlaşıldığı gibi Anayasa’nın 85. maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düşmesine ilişkin ayrık durumlar dışında Anayasa’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “karar” niteliğindeki işlemlerin anayasal yargı denetimine tâbi tutan açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Ancak bir yasama metnine verilen ad o metnin anayasal yargı denetimine tâbi olup olmayacağı konusunda tek ve yeterli ölçüt olamaz. Metnin içeriğinin ve özünün de göz önünde bulundurulması gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarında belirtildiği gibi yasama metnine verilen ismin anayasal denetiminde tek ve yeterli ölçü olmadığı, yasama metninin kapsam ve özününde göz önünde bulundurulması gerektiği, ismi meclis kararı da olsa içtüzük değerinde, niteliğinde ve etkisinde olan yasama metinlerinin de denetim konusu olacağı; aksi halde içtüzük etkisi doğuran meclis kararlarının Anayasal yargı denetiminden kaçırılması neticesini doğuracağı kuşkusuzdur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 2.5.2007 günlü 97. birleşiminde alınan karar ile 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin (b), (c) ve (d) bentlerinin İçtüzüğün 121. maddesindeki  “Anayasa’nın 102. maddesindeki hükümlere göre” ibaresini eylemli olarak değiştirdiği ileri sürülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü yasama meclisinin, kendi iç çalışmalarını düzenlemek amacıyla koydukları kurallardır.

Anayasa’nın 95. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarının kendi yaptığı içtüzük hükümlerine göre yürütüleceği belirtilmiştir. Buna göre bir konunun içtüzükle düzenlenebilmesi için onun, meclisin çalışma alanı içinde olması gereklidir. TBMM İçtüzüğü Genel Kurul tarafından kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanmaya tabi olmadan “karar” başlığı altında Resmi Gazete’de yayımlanır.

Öte yandan TBMM İçtüzüğü’nün 181. maddesinde “İçtüzükte değişiklik yapılmasını öngören teklifler, milletvekillerince yapılabilir. Bunlar hakkında, Kanun teklifleri hakkındaki hükümler uygulanır.

Bu teklifler, Anayasa komisyonunda incelendikten sonra, bu komisyonun raporu esas almak üzere, Genel Kurulda görüşülür ve sonuçlandırılır…” denilerek içtüzük kuralının değiştirilebilme koşuları belirtilmiştir.

İçtüzüğün 121. maddesinin birinci fıkrasında “…Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın 101 nci maddesinde yazılı nitelikleri taşıyan adaylar arasından, Anayasa’nın 102 nci maddesi hükümlerine göre seçilir” denilmiş; Anayasa’nın 102. maddesinin üçüncü fıkrasında da, oylamaların enaz üçer gün ara ile yapılacağı, ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyunun sağlanamaması halinde üçüncü oylamaya geçileceği, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan adayın Cumhurbaşkanı seçilmiş olacağı, bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanmadığı takdirde üçüncü oylamada ençok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylamanın yapılacağı, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde Türkiye Büyük Millet meclisi seçimlerinin yenileneceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, yapılacak oylamalarda en az üçer günlük aranın bulunması gerekmektedir.

Oysa, 11. Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 2.5.2007 günlü 97. birleşiminde, alınan kararla ilk oylamada toplantı yeter sayısının sağlanamaması halinde birinci oylamanın 9 Mayıs 2007 tarihinde, toplantı yeter sayısının sağlanması halinde ikinci oylamanın yine 9 Mayıs 2007 günlü birleşiminde yapılması belirlenmiştir.

Böylece birinci oylamanın tekrarı ile ikinci tur oylama arasında Anayasa’nın 102. maddesi’nin öngördüğü “oylamalar arasında en az üçer gün bulunması” koşulana uyulmayarak eylemli olarak içtüzüğün 121. maddesinin birinci fıkrası açıkça değiştirilmiştir.

Hernekadar Genel Kurulda 9 Mayıs 2007 gününde saat 14.30 da yapılan birleşimde, oturumu yöneten Başkan, 11. Cumhurbaşkanı adayının çekilmesi ile adayın kalmadığı ve daha önce yapılması kararlaştırılan oylamaların iptal edildiğini kurulun bilgilerine sunmuş ise de açıklamadan öteye geçmeyen bu durum daha önce eylemli olarak değiştirilen içtüzük kuralının kapsam ve özünde bir değişiklik getirmediği gibi Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan çekilmesi eylemli olarak değiştirilen içtüzük kuralını ortadan kaldırmayacağı, kuralın varlığını sürdürmeye devam edeceği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle kuralın Anayasaya uygunluk denetimi yapılması yerine istem hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

 

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mustafa YILDIRIM

 

KAR?IOY YAZISI

 

İlk incelemede, dava konusu 2.5.2007 günlü TBMM kararının (b), (c) ve (d) bentlerinin bir içtüzük hükmü ihdası niteliğinde olduğu saptanmış ve bu kararın Anayasa’ya uygunluğunun denetiminin Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkisi içinde bulunduğuna karar verilmiştir.

Anayasa’ya aykırı şekilde ihdas edilen içtüzük hükmüne göre yapılacak oylamanın aday çıkmaması nedeniyle gerçekleştirilmesine olanak bulunmaması, iptal davasının konusunun kalmadığı anlamına gelmemektedir. Anayasa’ya aykırılık taşıyan içtüzük hükmü, oylamanın yapılmasına karar verilmesi ile ihdas edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak tek adayın çekilmesi, daha önce alınmış TBMM kararını uygulanmaz hale getirse de, ihdas edilen içtüzük hükmünü kendiliğinden ortadan kaldırmaz.

Bu nedenle, dava konusu kural hakkında iptal kararı verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

 

 

                                                                                                                             Üye

                                                                                                          Osman Alifeyyaz PAKSÜT

Tarih: 29.11.2007 Saat: 03:46 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: :
T.C. ADALET BAKANLI?I FAALİYET RAPORU 2006 (İÇERİK)

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 0
Toplam Oy: 0

Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa