imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Imar Hukukcusu SSS (Sıkça Sorulan Sorular)



Kategori: Anasayfa -> imar

Soru
·  Tarla ve sebze bahçesi olarak kullanılan taşınmazın 3194 sayılı yasanın 40. maddesinde belirtilen hususlar kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı mı
·  Aynı bağımsız bölüm içinde kalmak şartı ile bölme duvarlarının kaldırılması ruhsata tabi mi, iki ayrı bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılmasının ruhsata tabi mi
·  İmar planı bulunmayan bir alanda hisselendirme suretiyle taşınmazın devri mümkün mü
·  Tevhit ve ifrazın, 3194 sayılı yasanın 18. maddesinin uygulandığından bahisle re'sen yapılamayacağı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 15.2.2006 gün ve E:2005/6177, K:2006/598 sayılı kararı.
·  İmar programına alınmamış olan taşınmaz için emlak vergisi ödenecek mi?
·  Kiracı imar planına karşı iptal davası açabilir mi
·  İdare mahkemesinde hangi davaları açabilirim
·  İmar davası nedir
·  Ek Madde 1 (Ek 1. Madde) uygulamasının şartları nelerdir?
·  ÇEVRE DÜZENİ PLANLARINA DAİR YÖNETMELİK
·  İnşaat Ruhsatı Almak İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
·  DAVA AÇILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
·  YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN YAPILMASI İÇİN SÜRE KAÇ GÜNDÜR.
·  1. sınıf tarım arazisi yapılaşmaya açılabilir mi bunun için hangi koşullar gerekir?
·  Yıkım kararından sonra plan değişmiş ise yapı yeni plana göre değerlendirilir mi?

Cevap
·  Tarla ve sebze bahçesi olarak kullanılan taşınmazın 3194 sayılı yasanın 40. maddesinde belirtilen hususlar kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı mı

 

 

Tarla ve sebze bahçesi olarak kullanılan taşınmazın 3194 sayılı yasanın 40. maddesinde belirtilen hususlar kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 9.2.2005 gün ve E:2003/4482, K:2005/620 sayılı kararı.


Temyiz İsteminde Bulunan :Odunpazarı Belediye Başkanlığı-ESKİ?EHİR
Vekili : Av. ?, Av. ?
Karşı Taraf : ?
İstemin Özeti : Eskişehir İdare Mahkemesinin 29.4.2003 günlü, E:2003/440, K:2003/541 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Alaybeyoğlu'nun Düşüncesi : Mahkeme kararlarının temyiz incelemesi sonucu bozulması halinde, yeniden verilecek kararlara karşı yapılacak temyiz başvurularının bozma esaslarına uyulup uyulmadığı yönünden incelenmesi mümkün olup, temyize konu mahkeme kararının Danıştay bozma kararında öngörülen esaslara göre inceleme yapılarak verildiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Odunpazarı belediye encümeninin 11.1.2001 günlü, 104 sayılı işleminin
bahçe duvarının belediye tarafından yapılıp masraflarının %20 fazlasıyla tahsil edilmesine ilişkin bölümünün iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Danıştay 6. Dairesinin 3.12.2002 günlü, E:2001/6052,K:2002/5732 sayılı bozma kararına uyularak, davacıya ait 6 sayılı parselde bulunan arsanın çevresinde bahçe duvarı olmadığı, bu durumun, umumun sağlık ve selametini ihlal ettiği, şehircilik ve estetik bakımdan çirkin görüntü arzettiği, toz ve dumana neden olduğunun davalı idarece tespit edilmesi üzerine, 3194 sayılı Yasanın 40 ve 41.maddelerine göre bahçe duvarı yapılmasının yasa gereği olduğu, çevre düzenlemesi ve yeşillendirme çalışmaları doğrultusunda 30 gün içinde bahçe duvarının yapılarak beyaz kireçle boyatılması gerektiği hususunun davacıya bildirildiği, verilen süre içinde bahçe duvarının yapılmadığının belirlenmesi üzerine dava konusu işlemle bahçe duvarının belediye tarafından yapılarak masrafın %20 fazlasıyla tahsil edilmesine ve aynı Yasanın 42.maddesi uyarınca da para cezası verilmesine karar verildiği, davacının tarla ve sebze bahçesi olarak kullandığı taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 40.maddesinde belirtilen enkaz, birikinti, gürültü ve duman çıkaran tesis, hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerleri kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı, bu durumda, tarla ve sebze bahçesi olarak kullanılan taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 40.maddesi kapsamında değerlendirilerek davacıya etrafına bahçe duvarı yapılması yükümlülüğünün getirilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki temyize konu Eskişehir İdare Mahkemesinin 29.4.2003 günlü, E: 2003/440, K: 2003/541 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının ONANMASINA, fazla yatırılan 11.970..000.-lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  Aynı bağımsız bölüm içinde kalmak şartı ile bölme duvarlarının kaldırılması ruhsata tabi mi, iki ayrı bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılmasının ruhsata tabi mi

 

Aynı bağımsız bölüm içinde kalmak şartı ile bölme duvarlarının kaldırılması ruhsata tabi olmadığından iki ayrı bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılmasının ruhsata tabi olduğu hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 23.11.2005 gün ve E:2004/124, K:2005/5760 sayılı kararı.


Temyiz İsteminde Bulunan: Yenimahalle Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Ankara 5. İdare Mahkemesinin 23.6.2003 günlü, E:2002/1273, K:2003/852 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Elif Emel Çelik'in Düşüncesi: Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğine göre iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması ruhsata tabi olmayan basit tamir ve tadilat niteliğinde olmadığından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, ? ada, ? sayılı parseldeki yapının 9 ve 12 numaralı bağımsız bölümlerde bulunan salonların arasındaki duvarın kaldırılarak tek bağımsız bölüm haline getirildiğinin tesbiti üzerine 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca tesis edilen yapının eski hale getirilmesine ve aynı Yasanın 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin ? günlü, ? sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin 86. maddesi uyarınca 9 ve 12 numaralı bağımsız bölümler arasındaki salon duvarının kaldırılmasının ruhsata tabi olmayan basit tamir ve tadilat kapsamında olduğu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19/2 maddesi uyarınca bağımsız bölümleri ayıran duvarın taşıyıcı olmaması ve yapının statiğine zarar vermemesi nedeniyle bitişik bağımsız bölüm maliklerinin rızasıyla kaldırılabileceği, diğer kat maliklerinin rızasına tabi olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin 86. maddesinde, "Basit tamir ve tadiller ile
bahçe tanzimleri, derinliği bir metreyi geçmeyen havuzlar, korkuluk, paratoner, pergole, kameriye ve benzerlerinin yapılması, bu yönetmelikteki ve 634 sayılı Kanundaki hükümlere aykırı olmamak, aynı bağımsız bölüm içinde kalmak, kullanım amacını ve taşıyıcı unsurları değiştirmemek şartı ile bölme duvarlarının mesul fen elemanları nezaretinde kaldırılması, gerek bunların gerekse bahçe duvarı, duvar kaplaması, baca, saçak ve benzeri elemanların tamirleri ruhsata tabi değildir. " hükmü yer almıştır.
Anılan hüküm uyarınca, ancak aynı bağımsız bölüm içinde kalmak şartı ile bölme duvarlarının kaldırılması ruhsata tabi olmadığından, olayda iki ayrı bağımsız bölüm arasında kalan duvarın kaldırıldığının sabit olması karşısında anılan tadilatın ruhsata tabi olduğu açıktır.
Bu durumda, iki bağımsız bölüm arasında kalan duvarın basit tamir ve tadilat kapsamında olduğu ve ruhsata tabi olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Ankara 5. İdare Mahkemesinin 23.6.2003 günlü, E:2002/1273, K:2003/852 sayılı kararının bozulmasına, 16,09 YTL karar harcı ile fazla yatırılan 28,06 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI : 112)

 

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  İmar planı bulunmayan bir alanda hisselendirme suretiyle taşınmazın devri mümkün mü

İmar planı bulunmayan bir alanda hisselendirme suretiyle taşınmazın devrinin mümkün olmaması karşısında, bu yöndeki başvurusunun reddine ilişkin işlemde mevuata ayıkırılık bulunmadığı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 10.11.2006 gün ve E:2006/1383, K:2006/5167 sayılı kararı.

 


Temyiz İsteminde Bulunan : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü - ANKARA
Karşı Taraf : Tasfiye Halinde S.S?
Konut Yapı Kooperatifi adına ?
İstemin Özeti :Edirne İdare Mahkemesince verilen 22.11.2005 günlü, E:2004/1474, K:2005/1339 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Özlem ?imşek'in Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, davacı kooperatife ait taşınmazı, kapsayan alanda yapılmış bir imar planının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin son fıkrasında yer alan düzenlemeye göre, imar planı bulunmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla taşınmazları hisselere ayıracak özel parselasyon planları ile satış vaadi sözleşmelerinin yapılamayacağı açıktır.
Bu itibarla, taşınmazın 1.derece doğal sit alanında kaldığı gerekçesiyle tasfiyeye karar verildiğinden bahisle kooperatifçe taşınmazın 1/21'er pay olarak ortaklar adına müşterek mülkiyet halinde tescil ve
tahsisi yönünde yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından aksi yöndeki idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi : Edirne İli, ? İlçesi, ? Köyü sınırları içinde bulunan 2078
parsel sayılı taşınmazın 1/21'er müşterek mülkiyet halinde tescili istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 30.3.2004 günlü, 1520 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararını davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı kooperatifin tasfiyesi için karar alındığı, tasfiyenin yapılabilmesi için kooperatif adına kayıtlı taşınmazın kooperatif üyelerine hisseleri oranında taşınmazın müşterek mülkiyete çevrilerek hisselere ayrılması istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin son fıkrasında imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacı ile arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamayacağı hükme bağlanmış ve anılan kanun maddesinin nasıl uygulanması gerektiği yolunda da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 3.10.1997 günlü, 1997/12 sayılı Genelgesi yayımlanmıştır.
Olayda, taşınmazın bulunduğu alana ilişkin imar planının bulunmaması nedeniyle hisselendirme suretiyle taşınmazın devrinin yapılmasına olanak bulunmadığından, davacının isteminin reddine yönelik işlemde 3194 sayılı Kanuna ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 3.10.1997 günlü, 1997/112 sayılı Genelgesine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Edirne İli, ? İlçesi, ?
Köyü, 2078 parsel sayılı taşınmazın, 1/21 oranında müşterek mülkiyet halinde tescili istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 30.3.2004 günlü, 1520 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince, uyuşmazlık konusu taşınmazın davacı kooperatife ait olduğu, taşınmazı kapsayan alanın imar planının bulunmadığı, alanın 1. derece doğal sit olarak belirlenmesine ilişkin Mahkeme kararının Danıştay Altıncı Dairesi'nin 20.5.1999 günlü, E:1998/2636, K:1999/2778 sayılı kararıyla onandığı, ardından kooperatif tarafından tasfiye kararı alındığı ve idareye taşınmazın müşterek mülkiyet halinde parsellere ayrılması istemiyle başvuruda bulunulduğu, olayda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre imar planı olmayan yerlerde yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planlarının yapılamayacağının açık olduğu, ancak taşınmazın 1. derece doğal sit alanı olarak belirlenmesi nedeniyle üzerinde yazlık konut yapılamayacağından bahisle kooperatifin tasfiyesine karar verildiği, bu durumda davacı kooperatif tarafından yapılaşma amacı ile taşınmazın hisselere ayrılması talep edilmediğinden ve yeni yapılaşma amacı bulunmadığından, tapu kayıtları üzerinde doğal sit şerhi bulunmadığı ve hisseli tescilin mümkün olmadığı gerekçesiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinin son fıkrasında, imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmeleri yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün 3.10.1997 günlü, 1997/12 sayılı genelgesiyle, anılan Kanunun 18. maddesinin son fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca yapılacak uygulamalara yön verilmiştir.
Olayda, davacı kooperatife ait taşınmazı kapsayan bir imar planının bulunmadığı, tasfiye kararı üzerine taşınmazın 1/21'er pay olarak ortaklar adına müşterek mülkiyet halinde tescili ve
tahsisi yönünde talepte bulunulduğu ancak başvurunun 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin son fıkrası uyarınca reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca, imar planı bulunmayan bir alanda hisselendirme suretiyle taşınmazın devrinin mümkün olmaması karşısında, bu yöndeki başvurunun reddine ilişkin işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla anılan husus gözetilmeksizin verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Edirne İdare Mahkemesinin 22.11.2005 günlü, E:2004/1474, K:2005/1339 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 10.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  Tevhit ve ifrazın, 3194 sayılı yasanın 18. maddesinin uygulandığından bahisle re'sen yapılamayacağı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 15.2.2006 gün ve E:2005/6177, K:2006/598 sayılı kararı.

Tevhit ve ifrazın, 3194 sayılı yasanın 18. maddesinin uygulandığından bahisle re'sen yapılamayacağı hk. Danıştay Altıncı Dairesinin 15.2.2006 gün ve E:2005/6177, K:2006/598 sayılı kararı.


Temyiz İsteminde Bulunan: ? Özel Sağlık Hizmetleri A.?.
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Manisa Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
Davalı İdare Yanında Davaya Katılan: ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Manisa İdare Mahkemesinin 20.7.2005 günlü, E:2005/60, K:2005/848 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Davalı İdare Yanında Davaya Katılanın Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi E. Emel Çelik'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin parselasyon değil ifraz ve tevhid niteliğinde bir işlem olduğu anlaşıldığından, davacının muvafakatı olmaksızın tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddine ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, Manisa İli, ? pafta, ?ada, ? sayılı parselin sahibi ile ? sayılı parselin hissedarlarının başvurusu üzerine, sadece iki parseli kapsayacak şekilde tesis edilen işlemin, parselasyon değil ifraz ve tevhit işlemi olduğu, bu nedenle, taşınmaz sahiplerinin tamamının muvafakatı sağlanarak yapılması gereken tevhit ve ifraz işleminin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinin uygulandığından bahisle re'sen gerçekleştirilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının hissedarı olduğu Manisa İli, ? pafta, ? ada, ? sayılı parselin bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca parselasyon işlemi yapılmasına ilişkin 30.11.2004 günlü, 921 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 1 ve 2 sayılı parseller dışındaki parsellerin tamamının son imar planına göre tevhit, ifraz ve yola terkleri yapıldığından parselasyon yapılabilecek sadece bu parsellerin kaldığı, davacıdan düzenleme ortaklık payı alınmadığı, yola giden yerler için uygulama talep eden ?'ın bağış yaptığı, imar planı değişikliği ile yolların genişletildiği,. bu plan değişikliğinin parselasyon işlemine dayanak teşkil ettiği, parsel sahiplerinin % 51'inden fazlasının istemi üzerine mevzuat gereği uygulama yapılabileceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Parselasyon işlemlerine ilişkin genel düzenlemeler içeren İmar Kanununun 18.Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi Ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5.maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında, belirlenen düzenleme sahasının bir müstakil imar adasından daha küçük olamayacağı, ancak imar adasının büyük bir kısmının imar mevzuatına uygun bir şekilde teşekkül etmiş olması nedeniyle yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaması ve diğer kısmında bir kaç taşınmaz malın tevhit ve ifraz yoluyla imar planı ve imar mevzuatına uygun imar parsellerinin elde edilmesinin mümkün olduğu hallerde, adanın geri kalan kadastro parsellerinin müstakil bir imar düzenlemesine konu teşkil edebileceği öngörülmüş, aynı Yönetmeliğin İfraz ve Tevhit işlemleri başlıklı 15.maddesinde ise, arazi ve arsa düzenlemesi yapılmış imar adalarındaki bir veya birkaç parselde, meskun alanlardaki kadastro parsellerinde, maliklerin müracaatı üzerine imar planı ve mevzuatına uygun olmak şartıyla ifraz ve tevhit işlemleri yapılabileceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda içeriği yazılı yönetmelik hükümlerine göre parselasyon işleminin en az bir ada bazında yapılması ve düzenleme sınırının anılan yönetmelikte belirtilen şekilde geçirilmesi gerektiği, istisna olarak adanın bir kısmının imar mevzuatına uygun teşekkül etmesi durumunda adanın geri kalan kadastro parsellerinin parselasyon işlemine konu olabileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu bölgede imar planı değişikliği ile yollar genişletildiğinden ikinci defa parselasyon işlemi yapılması gereğinin doğduğu, ancak 1186 ada, 1 sayılı parselin maliki ile 2 sayılı parselin diğer hissedarının başvurusu üzerine sadece bu iki parseli kapsayacak şekilde tesis edilen işlemin parselasyon değil ifraz ve tevhit işlemi niteliğinde olduğu, parselasyon krokisinden adanın diğer kısımlarında plana uygunluğun sağlanmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, taşınmaz sahiplerinin tamamının muvafakatı sağlanarak yapılması gereken tevhit ve ifraz işleminin 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin uygulandığından bahisle re'sen gerçekleştirilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, adadaki diğer parsellerin plana uygunluğunun sağlanıp sağlanmadığı konusunda yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Manisa İdare Mahkemesinin 20.7.2005 günlü, E:2005/60, K:2005/848 sayılı kararının bozulmasına, 22,9 YTL. karar harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 15.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:113)
 

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  İmar programına alınmamış olan taşınmaz için emlak vergisi ödenecek mi?

 

Taşınmazın, süresinde imar programına alınmamış olması emlak vergisinin ödemesinin durmasına engel teşkil etmeyeceğinden, tahsil edilen emlak vergilerinin vergi hatası kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiği hk. Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 31.5.2007 gün ve E:2007/1783, K:2007/2143 sayılı kararı.

 

Kanun Yararına Temyiz Eden: Danıştay Başsavcılığı

Davacılar : ..., ..., ..., ...Vekili : Av. ....

Davalı : Buca Belediye Başkanlığı - Konak/İZMİR

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Davacıların maliki oldukları taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ayrılan yerde kalması nedeniyle 3194 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca emlak vergisi alınmaması gerektiğinden bahisle 2001-2005 yılları arasında ödedikleri emlak vergisi tutarının iadesi istemiyle yaptıkları düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi işleminin iptaliyle ödenen emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı; 3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planında Umumi Hizmetlere Ayrılan Yerler" başlıklı 13. maddesinde resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceğinin, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceğinin, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağının, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceğinin, maddenin 2. fıkrasında ise birinci fıkrada yazılı yerlerin kamulaştırma yapılmadan önce plan değişikliği ile kamulaştırmayı gerektirmeyen bir maksada ayrılması halinde ise durdurma tarihinden itibaren geçen sürenin emlak vergisini mal sahibinin ödeyeceğinin, ancak parsel sahibinin imar planlarının tasdik tarihinden itibaren beş yıl sonra müracaat ettiğinde imar planlarında meydana gelen değişikliklerden ve civarın özelliklerinden dolayı okul, cami ve otopark sahası ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlardan ilgili kamu kurulunca yapımından vazgeçildiğine dair görüş alındığı takdirde, tüm belirli çevredeki nüfus yoğunluk ve donatım dengesini yeniden irdeleyerek hazırlanacak yeni imar planına göre inşaat yapılacağının öngörüldüğü, dosyanın incelenmesinden, davacıların sahibi oldukları taşınmazın imar planında temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak düzenlendiğinin ve bu nedenle İmar Kanununun 13. maddesi uyarınca emlak vergisi ödememeleri gerektiği iddiasıyla yaptıkları düzeltme ve şikayet başvurularının reddi üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, yukarıda anılan yasa hükmünden imar planında eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak ayrılan yerlerin emlak vergisi istisnasından yararlandırılacağının anlaşıldığı, davacıların taşınmazının imar planında belirtilen genel hizmetlerin yapılması için ayrılan yerlerde olduğu hususunda kuşku bulunmadığı, imar programında olmamasının sonucu değiştirmeyeceği, zira imar planında bu şekilde gösterilmek suretiyle davacıların sahibi bulundukları taşınmazla ilgili olarak tasarruflarının kısıtlandığının açık olduğu, hal böyle olunca emlak vergisi istisnasından yararlandırılması gerekirken buna uyulmamasının 213 sayılı Kanunun 118. maddesinde öngörülen vergilendirme hatası olarak görülüp şikayet başvurusunun kabulü gerekirken aksi yöndeki kararda isabet bulunmadığı, bu durumda kararın iptali ile tahsil edilen 3.781.11 YTL nin tahsil edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği, vergi mevzuatında her ne kadar bu gibi durumlarda yasal faize hükmedileceğine dair bir düzenleme yer almasa da Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca idarenin kendi eylem ve işlemiyle doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, yasal faizle iadenin hukuka uygun olacağı gerekçesiyle kabul eden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, K:2006/365 sayılı kararını; 3194 sayılı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca emlak vergisi ödemesi durdurulacak taşınmazın imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler arasında kalmasının yeterli olmayıp ayrıca imar programına da alınmış olması gerektiği, olayda, davacılara ait taşınmazın imar planında umumi hizmetlere ayrılan yerler içinde kalmasına karşın imar proğramına alınmış alan kapsamında bulunmaması nedeniyle emlak vergisi ödemesi durdurulacak taşınmazlardan olmadığı anlaşıldığından, sözkonusu taşınmaz için 2001-2005 takvim yılları arası ödenen emlak vergisinin Vergi Usul Kanununun 118. maddesinde yazılı vergilendirme hatası kapsamında değerlendirilerek davacılara iadesi yolunda verilen Mahkeme kararında isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozan İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının; kanun yararına bozulması istenilmektedir.

Danıştay Başsavcılığı'nın Kanun Yararına Bozma İstemi :

Davacıların malik oldukları taşınmazın imar planında temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak ayrılmasından dolayı tasarrufunun kısıtlanmış olması nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanununun 10. ve 13. maddeleri hükümleri karşısında emlak vergisi tahsilinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 2001 ila 2005 yılları için haksız yere tahsil edilen emlak vergisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 118. maddesi gereğince "vergilendirme hatası" kapsamında davacılara yasal faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğine dair İzmir 2. Vergi Mahkemesinin tek hakimle verdiği 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, K:2006/365 sayılı kararını bozan İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulması istemi üzerine konu incelendi:

3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde; belediyelerin imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları kurala bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde; resmi yapılara, tesislere ve okul, cami yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.

İstem üzerine gönderilen dosyanın incelenmesinden; davacıların malik oldukları 9.240 m2 taşınmazın uygulama imar planına göre, 2800 m2 lik bölümünün ifraz edilerek 2030 m2 lik kısmının yola terkedildiği ve arsanın 770 m2 ye indirildiği, ifrazdan sonra kalan 6300 m2 lik arsanın ise; temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak düzenlendiği hususunda tartışma bulunmadığı, davacılar tarafından ise, sözkonusu 6300 m2 lik arsanın, temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak düzenlenmesi nedeniyle 25.5.2000 tarihinden itibaren tasarrufu kısıtlandığından bu tarihten sonra 2001 ila 2005 yılları için ödenen 3.781-YTL emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesinin istendiği anlaşılmıştır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, 3194 sayılı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca emlak vergisi ödemesi durdurulacak taşınmazların imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler arasında kalmasının yeterli olmayıp, ayrıca imar programına da alınmış olması gerektiği olayda ise uyuşmazlık konusu taşınmazın henüz imar programına alınmış olmaması nedeniyle söz konusu taşınmaz için 2001-2005 yılları için ödenen emlak vergilerinin "vergilendirme hatası" kapsamında değerlendirilerek davacılara iadesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle vergi mahkemesi kararı bozulmuş ise de; yukarıda anılan 10. maddede, belediyelere imar programlarını yapıp yapmamaları hususunda bir seçim hakkı verilmediğinden 25.5.2000 tarihinde imar planına göre yapılan düzenlemeden sonra anılan 10. madde hükmü uyarınca bu tarihi takip eden 3 ay içinde imar programına alındığının kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla davalı belediyenin bu amir hüküm karşısında imar programını yapmamış olmasının, davacıya 2001-2005 yıllarına ait emlak vergilerini ödemeye devam etmesi gibi bir zorunluluk getirmeyeceği açıktır. Nitekim Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bu konuda süregelen içtihadı da bu yöndedir.

Bu itibarla, uyuşmazlığa konu taşınmazlar 2000 yılında imar planında temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak ayrıldığından ve taşınmazın plan tarihini takip eden 3 ay içinde imar programına alındığının kabulü gerektiğinden 3194 sayılı İmar Kanununun 13/2. maddesi uyarınca 2001 ila 2005 yılları için emlak vergisi ödemelerinin durdurulması gerekirken davacılardan tahsil edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan, 2575 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi İhsan Saçmalı'nın Düşüncesi : 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde; belediyelerin imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları kurala bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde; resmi yapılara, tesislere ve okul, cami yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Olayda davacılara ait taşınmazın imar planında genel hizmetlere ayrılan yerlerde kaldığı ancak henüz imar proğramına alınmadığı nedeniyle emlak vergisi yükümlülüğünün devam etmesi gerekeceği gerekçesiyle taşınmazın planda olduğu 2001-2005 yıllarına ait emlak vergilerinin iadesi istemine yönelik düzeltme ve şikayet başvurusunun reddedildiği bu işlemin iptali ile ödenen emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle de dava açıldığı görülmektedir.

Yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca imar planında genel hizmetlere ayrılan yerlerde kalan sözkonusu taşınmazın emlak vergisi yükümlülüğü duracağından, düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi işlemini iptal eden ve tahsil edilen emlak vergisinin iadesine hükmeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, K:006/365 sayılı kararı hukuka uygun olup, bu karara yönelik itirazı kabul ederek davayı reddeden İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenilmesi üzerine işin gereği görüşüldü:

İstem, davacıların imar planına alınarak genel hizmetlere ayrılan yerlerde kalan taşınmaz için 2001-2005 yıllarında ödedikleri emlak vergisinin iadesi istemiyle yaptıkları düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı kabul eden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, 2006/365 sayılı kararını bozan İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkindir.

3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde; belediyelerin imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları kurala bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde; resmi yapılara, tesislere ve okul, cami yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Diğer yandan, 17.11.1986 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmeliğinin 2. maddesinde imar planında, resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufunun kısıtlanmış sayılacağı bu hallerde kısıtlı vergilemenin, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren başlayacağı, kısıtlamanın ilgili arsa veya binanın bulunduğu alanın imar programına alınıncaya kadar devam edeceği, yönetmeliğin 3. maddesinde imar planlarında bulunup da imar programına dahil olmaması nedeniyle üzerinde muvakkat inşaat yapılmasına izin verilen ve tapuya bu konuda şerh konulan arsaların da tasarrufunun muvakkat inşaatı şumulü olmamak kaydıyla sınırlanmış kabul edileceği, ancak kısıtlamanın imar tatbikatı yapılsın yapılmasın, tapuya verilen şerh tarihinden itibaren on yıldan fazla olamayacağı, bu halde inşa edilen muvakkat binanın vergisinin bina değeri üzerinden alınmakla beraber, arsa için kısıtlı vergilemenin tapuya verilen şerh tarihini izleyen yılın başından itibaren yapılacağı ve sürenin buna göre hesaplanacağı öngörülmüştür.

Anılan hükümlerin değerlendirilmesinden imar planına alınan yerlerin tasarrufu kısıtlı yerlerden sayılacağı, imar programına alınan yerlerin kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırma yapılınca, durdurma ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek emlak vergilerinin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği, ancak imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar proğramlarının hazırlanması gerektiğinin kurala bağlandığı, bu hükümlerle kanun koyucunun taşınmaz sahiplerinin haklarının sürümcemede bırakılan imar planlarıyla zarara uğramasının önüne geçmeyi ve özel mülk statüsünden çıkması planlanan ve bu niteliği itibarıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar için haksız mali yükümlülüklerin devamına engel olmayı amaçladığı, bu nedenle imar planına alınan yerler için, plan tarihinden itibaren en geç üç ay içinde imar programının hazırlanması gerektiğini öngördüğü anlaşılmaktadır.

Olayda, imar planına alınmakla birlikte henüz imar programına alınmayan davacılara ait taşınmaz için planda olduğu döneme ilişkin olmak üzere 2001-2005 yıllarında ödenen emlak vergisinin iadesine yönelik düzeltme ve şikayet başvurusunun, taşınmazların henüz imar programına alınan yerlerden olmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.

Bu durumda imar planına alınan ve yasa uyarınca plana alındığı tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde imar proğramına alınması gereken sözkonusu taşınmazın, süresinde imar proğramına alınmamış olması emlak vergisi ödemesinin durmasına engel teşkil etmeyeceğinden ve tahsil edilen dava konusu emlak vergilerinin, Vergi Usul Kanununu 118. ve devamı maddelerinde hükme bağlanan vergi hataları kapsamı içinde değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekeceğinden, yukarıda açıklanan gerekçe ile aksi yönde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulüne ve İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve Resmî Gazete'de yayımlanmasına 31.5.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (16.9.2007 gün ve 26645 sayılı R.G'de yayımlanmıştır.)







 

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  Kiracı imar planına karşı iptal davası açabilir mi

ÖZET: Mülkiyeti hazineye ait olan taşınmazı akaryakıt satış istasyonu olarak kiralayan davacı şirketin, taşınmazı kiralama amacına yönelik olarak kullanmak amacıyla ıslah imar planına karşı dava açmasında menfaatinin bulunduğu hk.[1]

Dava, ..., Merkez, Fuar Mahallesi, 854 ada, .. ve .. parsel sayılı taşınmazları kapsayan ıslah imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, mülkiyeti hazineye ait olan taşınmazın kiracısı olan davacı şirketin, taşınmaz malla doğrudan bir mülkiyet ilişkisi bulunmadığından dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti hazineye ait olan ve üzerinde akaryakıt satış istasyonu bulunan taşınmazın davacıya kiralandığı dava konusu ıslah imar planı ile otopark alanı olarak ayrılarak 25.12.2006 günlü yazı ile plan gereğince taşınmazın 30 gün içinde tahliye edilmesinin gerektiğinin davacıya bildirilmesi üzerine taşınmazın otopark alanı olarak belirlenmesi yolundaki imar planı değişikliğinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

T.C.Anayasanın 2.maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır.

İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.

2577 sayılı Yasanın 2.maddesinin 1.fıkrası (a) bendinde, iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatler ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak, tanımlanmıştır.

Olayda, taşınmazı akaryakıt satış istasyonu olarak kiralayan davacının, taşınmazı kiralama amacına yönelik olarak kullanmak amacıyla imar planına karşı dava açmasında menfaatinin bulunmadığından söz edilemez.

Bu durum karşısında, davacının ıslah imar planına karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varıldığından idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle ... İdare Mahkemesinin 27.2.2007 günlü, E:2007/295, K:2007/212 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 31.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

[ Yukarı Dön ]

·  İdare mahkemesinde hangi davaları açabilirim

İDARE MAHKEMESİ DAVA KONULARI

1) BELEDİYE İ?LERİ

2) ÇEVRE TURİZM KIYI

3) HAZİNE DI? TİCARET VE GÜMRÜK İ?LERİ

4) EMEKLİLİK İ?LEMLERİ

5) İHALE İ?LEMLERİ

6) ECRİMİSİL-TAHLİYE İ?LEMLERİ

7) İMAR PLANI-İMAR UYGULAMASI İ?LEMLERİ

8) YIKIM İMAR PARA CEZALARI İ?LEMLERİ

9) Dİ?ER İMAR İ?LEMLERİ

10) KAMU ALACAKLARI

11) ATAMA İ?LEMLERİ

12) NAKLEN ATAMA

13) GÖREVE SON VERME

14) DİSİPLİN CEZALARI

15) TERFİ İNTİBAK İ?LEMLERİ

16) KAMU GÖREVLİLERİNİN PARASAL İ?LEMLERİ

17) KAMU GÖREVLİLERİNE İLİ?KİN Dİ?ER İ?LEMLER

18) KÖY MERA ORMAN VE SINIR UYMA?LIKLARI

19) İSKAN MEVZUATINDAN KAYNAKLANAN İ?LEMLER

20) KAMULA?TIRMA İ?LEMLERİ

21) KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINA İLİ?KİN İ?LEMLER

22) MADEN VE TA? OCA?I İ?LEMLERİ

23) KAMU KURUMU NİTELİ?İNDEKİ MESLEK KUR.İ?L.

24) VAKIF VE DERNEK İ?LERİ

25) Ö?RENCİ İ?LERİ

26) Ö?RETİM VE Ö?RENİM İ?LERİ

27) Ö?RENCİ NOT TESPİTİ

28) KURUM VE MESLEK KURULU?LARI SINAV İ?LEMLERİ

29) VATANDA?LIK İ?LEMLERİ

30) NAKTİ TAZMİNAT İ?LEMLERİ

31) SPK VE İMKB İ?LEMLERİ

32) BANKALAR KANUNU İ?LEMLERİ

33) TÜKETİCİYİ KORUMA KANUNUNA İLİ?KİN İ?LEMLER

34) RTÜK İ?LEMLER

35) KARAYOLLARI TRAFİK MEVZUATI

36) ÖZELLE?TİRME İ?LEMLERİ

37) ÖZEL Ö?RETİM VE E?İTİM KURUMLARI İ?LEMLERİ

38) ENERJİ VE PETROL İ?LEMLERİ

39) AT YARI?LARI VE TALİH OYUNLARI İ?LEMLERİ

40) TAM YARGI İ?LERİ

41) Dİ?ER İDARİ PARA CEZALARINA İLİ?KİN İ?LER

42) Dİ?ER İDARİ DAVA İ?LERİ
 

[ Yukarı Dön ]

·  İmar davası nedir

            İMAR DAVALARI

İmar davası terime geniş bir kavramdır. Bu terimin içine birçok dava türünün girmesi mümkündür. İmar hukukunun idare hukuku ve idari yargı açıdan bu terim incelendiğinde imar davaları iptal davaları ve tam yargı (tazminat) davaları olarak anlaşılabilir. İmarda imar planları imar uygulamaları korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları uyuşmazlıkları yapı ve ruhsat davalarını genel olarak belirtebiliriz.

İmar davası denilince bazen İmar Bankası davaları da akla gelmektedir.Ancak o davalar belirli bir dönemde gerçekleşmiş ve miadını tamamlamıştır. İmar davası teriminden bundan böyle sadece imar işlerinden kaynaklanan gerek idari yargı ve gerekse adli yargı mercileri önünde açılan davalar anlaşılmalıdır.

[ Yukarı Dön ]

·  Ek Madde 1 (Ek 1. Madde) uygulamasının şartları nelerdir?

Düzenleme alanında özel parselasyona dayalı olarak veya hisse karşılığı alınan yerler bulunup bulunmadığının araştırılması suretiyle 2981 sayılı yasanın ek-1 inci maddesinin uygulanabilme koşullarının varlığının incelenmesi gerektiği ve ayrıca avukatlık asgari ücret tarifesinde belirlenen avukatlık ücretine katma değer vergisi eklenmesi biçiminde hüküm kurulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı hk. Danıştay altıncı Dairesinin 14.11.2005 gün ve E:2003/8027, K:2005/5402 sayılı kararı.

 


Temyiz İsteminde Bulunan : Yeşilkent Belediye Başkanlığı/SAMSUN
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Samsun İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/ 154, K:2003/950 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Selçuk Topal'ın Düşüncesi : 28.11.2002 günlü, 24950 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Bu tarifede yer alan ücretlere 3067 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir." kuralını içeren 21 inci maddesi Danıştay Sekizinci Dairesince iptal edildiğinden, tarifede belirlenen vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi biçiminde hüküm kurularak verilen mahkeme kararının bu kısmının bozulması esas yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi : Samsun merkez, Derecik Köyü, Köyaltı Mevkiinde davacının da
sahibi bulunduğu parselleri kapsayan alanda yapılan imar uygulamasına ilişkin 6.12.2001 günlü ve 2001/210, 13.12.2001 günlü ve 2001/212 sayılı Belediye Encümeni Kararlarını, uygulama bölgesinde eşit oranda düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmadığı, fiili kullanım ve parsel değerlerindeki denklik ilkesine uyulmadığı gerekçesiyle iptaline, avukatlık ücret tarifesine göre takdir edilen vekalet ücretine ayrıca katma değer vergisi ilave edilmesine karar veren idare mahkemesi kararının bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
Temyiz konusu mahkeme kararının imar uygulamasına ilişkin Belediye Encümeni kararlarının iptaline ilişkin kısmında, 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin birinci fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Temyize konu mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına gelince;
Anayasanın 73.maddesinde, vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı kurula bağlanmıştır. Katma Değer Vergisi Kanununun 20/4.maddesinde ise, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile biletle tahsil edilen hallerde tarife ve bilet bedelinin, katma değer vergisi dahil edilerek tespit edileceği ve verginin müşteriye intikal ettirilemeyeceği öngörülmüştür.
Bu durumda, Avukatlık Asgari Ücret tarifesinde yer alan miktarın içinde katma değer vergisinin bulunması nedeniyle tarifedeki ücrete, ayrıca Katma Değer Vergisi ilave edilmesi mümkün olmadığından aksi yolda verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu mahkeme kararının, Belediye Encümeni işlemlerinin iptaline ilişkin kısmının onanmasının, vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ilave edilmesine ilişkin kısmının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Samsun, Derecik Köyü, Köyaltı mevkii, ?, ?, ?, ?, ?, ve ? parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesi ile 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin 6.12.2001 günlü, 2001/210 sayılı ve 13.12.2001 günlü, 01/212 sayılı belediye encümeni kararlarının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 12.4.2001 günlü, 01/85 sayılı belediye encümeni kararıyla yapılan parselasyonun mahkemece iptal edilmesi üzerine dava konusu parselasyon işleminin tesis edildiği, uygulama bölgesinin bütününde 2981 sayılı Yasanın Ek-1 maddesi uygulama koşullarının mevcut olmasına karşın, dava konusu parsellerde herhangi bir bölüşüm olmadığından, anılan maddenin uygulanabilme koşullarının bulunmadığı, 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesine göre dağıtım ve tahsis yapılması gerektiği, kadastral parsellerdeki hisseli durumun uygulama sonrasında da devam etmesi gerektiği, düzenleme bölgesinde düzenleme ortaklık payının %33,5946 olarak hesaplandığı; ancak, dava konusu parsellerden %34 oaranında düzenleme ortaklık payı alındığı, değerli parsellerin daha az değerli konumlara sirküle edildiği, fiili kullanımdan tahsis yapılması ilkesine uyulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer
hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu; 2981 sayılı Yasanın Ek-1 maddesinde de, imar planı olan yerlerde, 9.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesi gereğince arsa ve arazi düzenlemelerinde, binalı veya binasız arsa ve arazilere bu Kanundan önce özel parselasyona dayalı veya hisse karşılığı satın alınan yerler dikkate alınarak müstakil, hisseli parselleri veya üzerinde yapılacak binaların daire miktarları gözönünde bulundurularak kat mülkiyeti esasına göre arsa paylarını sahipleri adlarına re'sen tescil ettirmeye, Valilik veya belediyelerin yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan Yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesiyle 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesi uyarınca yapılacak parselasyon işlemlerini tamamlayıcı nitelikte uygulama yapılmasına olanak sağlandığı, bu maddenin amacının 3194 sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyon işlemlerinin uygulanmasında problemlere neden olan özel parselasyona dayalı olarak veya hisse karşılığı satın alınan yerlere bir çözüm getirmek olduğu, 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesinin 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesinden farklı olarak özel parselasyona dayalı satın alınan yerlerin müstakil tahsis edilmesi olanağını sağladığı, anılan maddenin uygulanabilmesi için düzenlemenin ıslah imar planına dayanmasının gerekmediği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu belediye encümeni kararlarıyla 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesi ile 2981 sayılı Yasanın Ek. 1 inci maddesi uyarınca parselasyon işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerden, dava konusu parsellerin özel parselasyona dayalı olarak veya hisse karşılığı alınan yerlerden olup olmadığı anlaşılamadığından, İdare Mahkemesince öncelikle düzenleme bölgesindeki taşınmazların durumları da dikkate alınarak, 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesinin uygulanabilme koşullarının bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 28.11.2002 günlü, 24950 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Bu tarifede yer alan ücretlere 3067 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir." kuralını içeren 21 inci maddesinin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay Sekizinci Dairesince, 5.11.2004 günlü, E:2003/4002, K:2004/4219 sayılı kararla anılan düzenlemenin iptaline karar verilmiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu durumda, idare mahkemesince, tarifede belirlenen vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi biçiminde hüküm kurulmasında da, hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Samsun İdare Mahkemesinin 23.9.2003 günlü, E:2003/ 154, K:2003/950 sayılı kararının BOZULMASINA, 16,09 YTL karar harcı ile fazladan yatırılan 11,97 YTL harcının istemde bulunana iadesine, dosyanın adı

[ Yukarı Dön ]

·  ÇEVRE DÜZENİ PLANLARINA DAİR YÖNETMELİK

ÇEVRE DÜZENİ PLANLARINA DAİR YÖNETMELİK

Resmî Gazete
11 Kasım 2008 SALI
Sayı : 27051
Çevre ve Orman Bakanlığından:

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
             Amaç
             MADDE 1 –
(1) Bu Yönetmeliğin amacı, ülkemizin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, genel arazi kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikaları oluşturmak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planlarının hazırlanmasına, hazırlattırılmasına, onaylanmasına, izlenmesine, denetlenmesine ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
             Kapsam
             MADDE 2 –
(1) Bu Yönetmelik, planlama alanı bütününde 1 inci maddede tanımlanan amaç doğrultusunda hazırlanacak 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planı, revizyon, ilave ve değişikliklerinin hazırlanması, hazırlatılması, onaylanması, uygulanmasının izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.
             Dayanak
             MADDE 3 –
(1) Bu Yönetmelik, 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 2 nci ve 10 uncu maddesi ile 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

 

 

Resmî Gazete

11 Kasım 2008 SALI

Sayı : 27051

YÖNETMELİK

             Çevre ve Orman Bakanlığından:

ÇEVRE DÜZENİ PLANLARINA DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

             Amaç

             MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, ülkemizin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, genel arazi kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikaları oluşturmak ve çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planlarının hazırlanmasına, hazırlattırılmasına, onaylanmasına, izlenmesine, denetlenmesine ve bu planlar üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

             Kapsam

             MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, planlama alanı bütününde 1 inci maddede tanımlanan amaç doğrultusunda hazırlanacak 1/50.000-1/100.000 ölçekteki çevre düzeni planı, revizyon, ilave ve değişikliklerinin hazırlanması, hazırlatılması, onaylanması, uygulanmasının izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.

             Dayanak

             MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 2 nci ve 10 uncu maddesi ile 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

             Tanımlar

             MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

             a) Alt ölçekli plan: Çevre düzeni planı sınırları içerisinde çevre düzeni planına uygun olarak ilgili idarelerince hazırlanacak ve onaylanacak olan planları,

             b) Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,

             c) Çevre düzeni planı: Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen planı,

             ç) Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan raporu,

             d) Çevre düzeni planı araştırma raporu: Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7 nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan raporu,

             e) Çevre düzeni planı plan hükümleri: Plan kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere planlama alanının özelliklerine göre oluşturulan hükümleri,

             f) İlave plan: Yürürlükte bulunan mevcut plana bitişik ve mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde 9 uncu maddede belirtilen gerekçelere dayalı olarak hazırlanan planı,

             g) İlgili idare: Alt ölçekli plan yapma, yaptırma ve onaylama yetkisine sahip idareleri,

             ğ) İmar planı: 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu ile 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda tanımlanan nazım ve uygulama imar planlarını,

             h) Müellif: 7/1/2006 tarihli ve 26046 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Plân Yapımını Yükümlenecek Müelliflerin Yeterliliği Hakkında Yönetmelikte belirtilen niteliklere sahip plan yapımını üstlenen gerçek veya tüzel kişiyi,

             ı) Plan değişikliği: Çevre düzeni planı ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü bozmayacak nitelikte, 9 uncu maddede belirtilen gerekçelere dayanarak yapılan kısmi değişikliği,

             i) Plan revizyonu: Çevre düzeni planının ihtiyaca cevap vermediği veya 9 uncu maddede belirtilen gerekçelerin planın vizyonu, amacı, hedefleri, stratejileri, ilke ve politikaları açısından plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü etkilemesi halinde çevre düzeni planı bütününde yapılan değişikliği,

             j) Havza: Bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yeraltı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş olan alanları,

             k) Bölge: Coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alanları ve/veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2)  birimlerini,

             l) Planlama alanı: Havza ve/veya bölge sınırlarını kapsayan alanı veya mekânsal, yönetsel ve kentsel fonksiyonlar açısından bütünlük gösteren alanlar dikkate alınarak belirlenen alanı,

             m) Yetkili idare: İlgili mevzuatı uyarınca çevre düzeni planı yapma, yaptırma, onaylama ve izleme ve denetleme yetkisine sahip idareleri,

             ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Çevre Düzeni Planının Niteliği

             Planın niteliği

             MADDE 5 – (1) Çevre düzeni planı;

             a) Kalkınma planları ve varsa bölge planlarını temel alarak rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlayan,

             b) Kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları ve bunu sağlayacak arazi kullanım kararlarını belirleyen,

             c) Tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik genel hedefleri, ilkeleri, stratejiyi ve politikaları belirleyen,

             ç) Karar ve hükümleriyle alt ölçekli planları yönlendiren,

             d) Plan kararları açısından ekosistem bütünlüğü, arazi kullanım sürekliliğini sağlayan,

             e) Planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan,

             f) Planlama sürecinin her aşamasında bir önceki aşamalara geri dönerek değerlendirilmelerin yapılabildiği geri beslemeli sürece sahip olan,

             g) Karşılaştırılabilir, değerlendirilebilir, sorgulanabilir, geliştirilebilir ve güncellenebilir standart veri tabanına sahip olan,

             ğ) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada düşünülmesini sağlamak üzere, korunması gereken alanlara ilişkin politika ve stratejileri belirleyen

             üst ölçekli plan niteliğini taşır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çevre Düzeni Planı Planlama Alanının Tespitine, Hazırlanmasına,

Hazırlatılmasına İlişkin İdari ve Teknik Usuller ve Esaslar

             Planlama alanının tespiti

             MADDE 6 – (1) Planlama alanı;

             a) Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Çevre Kanunu kapsamında; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen büyük akarsu havzaları veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından belirlenmiş istatistikî bölge birimleri (düzey 2) ile birlikte idari sınırları da dikkate alınarak, en az iki il sınırını içerecek şekilde,

             b) İl özel idareleri ve belediye sınırı il sınırı olan büyükşehir belediyeleri, 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu kapsamında yetki alanlarını aşmayacak şekilde

             belirlenir.

             Bilgi toplanması

             MADDE 7 – (1) Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alan sınırları kapsamında veriler 1/25.000 ölçekli harita hassasiyetinde asgari;

             a) Türkiye ve bölgesindeki yeri,

             b) Ülke ulaşım ağındaki yeri,

             c) İdari bölünüş ve sınırlar,

             ç) Doğal yapı;

             1) Jeolojik yapı (depremsellik ve fay hatları vb),

             2) Jeomorfolojik yapı (topografya, eğim durumu vb),

             3) Hidrolojik- hidrojeolojik yapı (Göller, barajlar, akarsular, taşkın alanları, yeraltı ve yüzeysel su kaynakları,  havza sınırları),

             4) İklimsel özellikler,

             5) Toprak niteliği ve tarımsal arazi kullanımı,

             6) Ekolojik yapı (ekosistem tipleri, flora ve fauna varlığı),

             d) Koruma statüsü verilmiş alanlar (sit alanları,  uluslararası sözleşmelerle korunan alanlar, sulak alanlar, RAMSAR alanları, özel çevre koruma alanları, milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, mesire yerleri, yaban hayatı geliştirme alanı, yaban hayatı koruma alanı, tür koruma alanı, yüzeysel içme suyu kaynakları koruma alan ve diğerleri)

             e) Orman alanları, mera, yaylak, kışlak alanları,

             f) Kültür ve turizm gelişim ve koruma bölgeleri, turizm merkezleri,

             g) Genel peyzaj öğeleri,

             ğ) Demografik yapı,

             h) Sosyal yapı,

             ı) Ekonomik yapı

             i) Teknik altyapı;

             1) Ulaşım,

             2) Enerji,

             3) Atık geri kazanım ve bertaraf tesisleri,

             4) İçme suyu ve atık su arıtma tesisleri,

             5) Atık su deşarj yerleri,

             6) Tarımsal sulama alanları,

             j) Kamu mülkiyetindeki alanlar,

             k) Ruhsatlı maden sahaları,

             l) Askeri alanlar, askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri,

             m) Mania planları,

             n) Mevcut arazi kullanımı,

             o) Yerleşme alanlarının karakteristik özellikleri ve mekânsal gelişme eğilimleri ve potansiyelleri,

             ö) Planlama alanına yönelik bölgesel ölçekli kamu projeleri ve yatırım kararları,

             p) Onanlı imar planları,

             r) Çevre sorunları

             konularına ilişkin ilgili kurum ve kuruluşlardan, uydu görüntülerinden ve/veya hava fotoğraflarından ve arazi çalışmalarından veriler elde edilerek sayısal veri tabanı oluşturulur. Kurum ve kuruluşlar planlama çalışmasında kullanılacak bilgi ve belgeleri sağlamakla sorumludur. Milli güvenlik ve savunma faaliyetlerine konu alanlar için Milli Savunma Bakanlığı ile koordinasyon sağlanır.

             Uyulacak temel esaslar

             MADDE 8 – (1) Çevre düzeni planı sınırları içinde kalan alanlarda;

             a) Kalkınma planı ve varsa bölge planlarının esas alınması,

             b) Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının gözetilmesi,

             c) Birbirine bitişik planlama alanlarında ekosistem bütünlüğünün ve arazi kullanım kararlarının sürekliliğinin sağlanması,

             ç) İlgili kurum ve kuruluşların, meslek ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınarak, planlama sürecine katılımının sağlanması,

             d) Doğal, tarihi ve kültürel çevre değerlerinin korunması,

             e) Ekolojik dengeyi bozucu plan kararlarının getirilmemesi,

             f) Alt ölçekli planlara esas olacak koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin oluşturulması,

             g) Ekonomik kararlar ile mekânsal kullanım kararlarının çevresel kaynakların sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde düzenlenmesi,

             ğ) Çevre sorunlarına neden olan kaynaklara yönelik önleyici strateji ve politikaların belirlenmesi,

             h) Projeksiyon nüfusunun, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı dikkate alınarak belirlenmesi,

             ı) İçme suyu, katı ve sıvı atık miktarlarına ilişkin mevcut ve projeksiyon değerlerinin belirlenmesi,

             i) Arazi kullanım kararlarının ekolojik, jeolojik, hidrolojik riskler göz önüne alınarak belirlenmesi,

             j) Teknolojiden en üst düzeyde faydalanılması

             esastır.

             Revizyon, ilave ve değişikliklerin yapılması

             MADDE 9 – (1) Çevre düzeni planlarının revizyon, ilave ve değişiklikleri;

             a) Nüfusun yerleşim ihtiyaçlarının karşılanamamasına,

             b) Kamu yatırımlarına,

             c) Çevre düzeni planı üzerinde mekânsal yer seçimi yapılmamış ancak; planın temel strateji ve politikalarını değiştirecek bölgesel ölçekli yatırımların ortaya çıkmasına,

             ç) Yeni verilere bağlı olarak, sonradan ortaya çıkabilecek ve bölgesel etkiye yol açabilecek arazi kullanım taleplerinin oluşmasına,

             d) Değişen verilere bağlı olarak planların güncellenmesine,

             e) Çevre kirliliğinin önlenmesine,

             f) Çevrenin korunmasına,

             g) Mevzuat gereği düzenlemelere,

             ğ) Maddi hataların düzeltilmesine

             dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri belirli teklif ve talepler, yetkili idarece çevre düzeni planının temel hedef, ilke, strateji ve politikaları kapsamında teknik, yasal ve bilimsel çerçevede değerlendirmeye alınarak sonuçlandırılır.

             (2) Teklif ve talepler başvuru tarihinden itibaren en fazla altmış gün içinde cevaplanır. Plana ilişkin teklif ve talepler, yetkili idarelerce kabul edileceği gibi reddedilebilir. Kabul edilmeyen teklif ve talepler reddetme gerekçeleri belirtilerek sahibine bildirilir.

             (3) Türk boğazlar bölgesinde, can ve mal kaybı ile deniz ve çevre kirliliği yaratacak, kültür ve tabiat varlıklarına zarar verecek doğal afetlere ve deniz kazalarına karşı önlem alınması, boğazlarda güvenli geçişin sağlanması amacıyla kurulacak tesislerin ve inşaatların projelendirilmesi ve yapımında çevre düzeni planı değişikliği, gerekçe aranmaksızın yapılır.

             Planların hazırlanması, hazırlatılması ve incelenmesine ilişkin idari ve teknik usuller

             MADDE 10 – (1) Çevre düzeni planlarının yetkili idarelerce hazırlanması, hazırlattırılması ve incelenmesi aşağıdaki usullere göre yapılır;

             a) İdari usuller;

             1) Çevre düzeni planı ile revizyon, ilave ve değişiklikleri mevzuatları uyarınca yetkili idarelerce hazırlanır veya hazırlatılır ve onaylanır.

             2) Yetkili idare çevre düzeni planı ile revizyon, ilave ve değişikliklerini ihale yöntemiyle hazırlatabileceği gibi protokol ile de ilgili idarelere hazırlatabilir.

             3) Kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili idarelerin çevre düzeni planları ve 9 uncu maddede belirtilen gerekçelere uygun revizyon, ilave ve değişiklik teklifleri incelenmek üzere yetkili idareye sunulur.

             4) Çevre düzeni planlarının hazırlanma sürecine katılımın sağlanmasıyla ilgili yöntem yetkili idarece belirlenir. Yetkili idare planlama aşamasında etkin katılımı sağlamak üzere; yazışma, anket uygulaması, toplantı, internet ortamı veya çalıştay yöntemlerini kullanabilir.

             5) Yetkili idarelerce onaylanan çevre düzeni planları, revizyon, ilave ve değişiklikleri Bakanlığa ve ilgili kurumlara gönderilmek üzere yetkili idarelerce yeterli sayıda çoğaltılarak dağıtımı yapılır.

             b) Teknik usuller;

             1) Analiz ve sentez çalışmalarında; arazi çalışmaları yapılarak bilimsel yöntemlere dayalı yeterli nitelikte ve kapsamda 7 nci maddede tanımlanan verilerden, uydu görüntülerinden veya hava fotoğraflarından faydalanılır.

             2) Sentez çalışmasında güçlü ve zayıf yönler ile fırsatlar ve tehditler belirlenir.

             3) Elde edilen verilerin kullanıldığı analiz ve sentez çalışmaları sonuçları doğrultusunda planın hedefleri ile birlikte strateji ve politikaları belirlenerek plan karar ve hükümleri oluşturulur. Ayrıca uygulama araçları ve denetim konularına dair ilkeler belirlenir.

             4) Çevre düzeni planı; “plan paftasından’’, plan kararlarının açıklandığı “Plan Açıklama Raporundan’’ ve plan kararlarının uygulama hükümlerini tanımlayan “Plan Hükümleri”nden oluşur.

             5) Plan paftasında yer alacak kararlara ilişkin olarak Ek-1’de yer alan gösterim esas alınır. Ek-1’de gösterimi yer almayan arazi kullanım biçimleri için ilave gösterim geliştirilir.

             Koordinasyon

             MADDE 11 – (1) Birden fazla ili kapsayan ve Bakanlıkça hazırlanan, hazırlattırılan çevre düzeni planlarına ilişkin çalışmalarda koordinasyon Bakanlığa aittir. Planlama alanı içinde yer alan idarelerin planlama sürecine katılımı, planlama çalışmasındaki görev, katkı ve sorumlulukları ile ilgili esaslar gerektiğinde protokol ile belirlenebilir.

             (2) Yetkili idareler, mevzuatları doğrultusunda, planlama bölgelerinde kalan diğer ilgili idareler ile koordinasyonu sağlarlar.

             (3) Milli güvenlik ve savunma faaliyetlerine konu alanlar için Milli Savunma Bakanlığı ile koordinasyon kurulur.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Planların Onaylanması, Yürürlüğe Girmesi, İlanı, Dağıtımı

ve Uygulamaların İzlenmesi

             Planların onaylanması, yürürlüğe girmesi ve ilanı

             MADDE 12 – (1) Çevre düzeni planları ilgili mevzuatları doğrultusunda yetkili idarelerce onaylanır. 

             (2) İlgili mevzuatları doğrultusunda onaylanan çevre düzeni planları onama tarihinde yürürlüğe girer.

             (3) Onaylanan çevre düzeni planları onay tarihinden itibaren yetkili veya ilgili idarece planlama bölgesindeki herkesin görebileceği şekilde ilan yerlerinde asılmak ve nerede nasıl görülebileceği mahalli haberleşme araçları ile duyurulmak sureti ile otuz gün süre ile ilan edilir. Aynı zamanda, çevre düzeni planı, yetkili veya ilgili idarenin internet sayfasında da ayrıca yayımlanır.

             (4) Otuz günlük ilan süresinde çevre düzeni planlarına itiraz, askıya çıkaran yetkili veya ilgili idareye yapılır.

             (5) Askıya çıkarıldığına ve askıdan indirildiğine dair askı tutanakları yetkili amir dahil iki imzalı olarak hazırlanır.

             (6) Planlama alanındaki taşra teşkilatında veya diğer ilgili idarelerde askıya çıkarılan çevre düzeni planları için; askı süresinde yapılan itirazlar, askı tutanakları ile birlikte askı süresini takip eden on gün içinde yetkili idareye gönderilir. Çevre düzeni planlarına yapılan itirazlar, çevre düzeni planlarının yürürlüğünü durdurmaz.

             (7) Yetkili idare çevre düzeni planlarına yapılan itirazları bu Yönetmelik hükümleri kapsamında değerlendirir ve sonuçlandırır. Uygun bulunan itirazlar plan veya plan hükümlerinde düzeltme yapılarak onaylanır ve yeniden askıya çıkmasına gerek olmaksızın yetkili idarece dağıtımı yapılır ve planlar kesinleşir. İtirazlara ilişkin değerlendirme ve sonuçları itiraz sahiplerine bildirilir.

             (8) Planlara askı süresi içinde itiraz edilmemesi veya itirazların tamamının uygun görülmemesi durumunda ise, yeniden dağıtıma gerek olmaksızın yazı ile bildirim yapılarak onaylı planlar kesinlik kazanır.

             (9) Kesinleşen çevre düzeni planlarının revizyonu, ilave ve değişiklikleri de aynı usullere tabidir.

             Onaylanan planların dağıtımı

             MADDE 13 – (1) Çevre düzeni planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak yetkili idarelerin görevidir. Yetkili idare çevre düzeni planlarının tamamını veya bir kısmını kopyalayarak veya kitapçıklar halinde çoğaltarak bedel karşılığında isteyenlere verebilir.

             (2) Yetkili idarelerce onaylanan çevre düzeni planları Bakanlığa gönderilir.

             (3) Onaylanan çevre düzeni planları yetkili idare tarafından çoğaltılarak, alt ölçekli planlara esas olmak üzere, uygulamadan sorumlu ilgili idarelere dağıtımı yapılır.

             Planlara ilişkin uygulamaların izlenmesi ve denetlenmesi

             MADDE 14 – (1) Alt ölçekli planlar çevre düzeni planına uygun olmak zorundadır. Yetkili idareler, alt ölçekli planların çevre düzeni planına uygunluğunu sağlamak, izlemek ve denetlemekle yetkilidir.

             (2) Bakanlık, onaylanan planları izler ve denetler.

             (3) Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler çevre düzeni planına aykırı imar planı uygulamalarını  tespit ve delilleri ile birlikte yazılı olarak yetkili idareye bildirmekle yükümlüdür.

             (4) Yetkili idarece yapılan inceleme sonucunda çevre düzeni planına aykırı alt ölçekli plan kararlarının veya uygulamalarının tespiti halinde, alt ölçekli planların çevre düzeni planı kararlarına uygun hale getirilmesi yetkili idarece ilgili idaresinden istenir. Aykırı kararların ilgili idaresince altmış gün içinde giderilmemesi halinde yetkili idarenin dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, ilgilisi hakkında inceleme yapılmak üzere idarenin ilgili olduğu bakanlığa bildirilir. Bununla birlikte onaylı çevre düzeni planına aykırı imar planı hazırlayan müellif, hakkında ilgili mevzuat uyarınca gerekli işlemler yapılmak üzere, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile ilgili meslek odasına bildirilir.

BE?İNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

             Diğer hükümler

             MADDE 15 – (1) 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu maddesi çerçevesinde yapılacak yatırımlara ilişkin 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarına ilişkin değişiklikler Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yapılır.

             Yürürlük

             MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

             Yürütme

             MADDE 17– (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Orman Bakanı yürütür.

EK-1

 

 

[ Yukarı Dön ]

·  İnşaat Ruhsatı Almak İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?

 

İnşaat Ruhsatı Almak İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?

 

Ruhsat talep dilekçesi

Tapu sureti

Mal sahiplerinin vekaletnamesi (gerekli ise)

Aplikasyon krokisi (görmek için lütfen tıklayın)

Çap

İmar durumu

İmar durumuna göre onaylı vaziyet planı (gerekli ise)

İmar durumuna göre proje öncesi istikamet (gerekli ise)

İnşaat mühendisinin statik hesaplarına teşkil edecek jeoteknik zemin etüt raporu

Deprem Yönetmelik şartlarına uygun olarak projelerin işin başından sonuna kadar yerinde tatbik edileceğine

dair noterdenfenni mesullük taahhütnamesi (mimar veya inşaat mühendisinden)

Diğer 3 mühendisin ilgili odasından fenni mesullük taahhütnamesi (mimar veya inşaat mühendisi, elektirik mühendisi.

Ve makine mühendisinin kendi projeleriyle ilgili taahhütnameleri)

5 Takım mimari proje

5 Takım statik projesi

4 Takım elektrik projesi

4 Takım sıhhi tesisat projesi

5 Kat ve üstü için asansör avan projesi ve ayrıca 10 kat ve üstü için çift asansörlü avan projesi ve

8 Kat ve üstü için paratoner hesabı

[ Yukarı Dön ]

·  DAVA AÇILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

 

DAVA AÇILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

1-Dilekçelerde; tarafların ve varsa avukatının adı, soyadı, ünvanı, tebligat adresi ve T.C. Kimlik Numaralarının belirtilmesi zorunlu olduğundan bu hususlara dikkat edilmesi,

2-Mahkemeye verilen dilekçelerin tüm nüshalarının imzalı olduğunun kontrol edilmesi, karşı taraf sayısından bir fazla verilmesi,

3-Avukat tarafından açılan davalarda Baro Pulu yapıştırılmış vekaletnamenin dilekçeye eklendiğinin mutlaka kontrol edilmesi,

4-Dilekçelerde Yürütmenin Durdurulması veya Duruşma talebi varsa, bu talebin dilekçenin görünür bir yerine ve belirgin olarak yazılması,

5-Davanın öncesinde bir dilekçe ret kararı var ve dava bu dilekçe ret kararı üzerine yenileme suretiyle açılıyor ise, bu hususun havaleyi yapan hakime mutlaka söylenmesi, dilekçe ret kararın yenileme dilekçesine eklenmesi,

6-Veznede, yalnızca harç tahsilatı, posta pulu gideri, dosya ile ilgili istenen diğer tahsilatlar ve dosya gömleği tahsilatı yapıldığının, veznenin bunun dışında bir yetki ve görevi bulunmadığının gözden uzak tutulmaması,

7-?ehir dışına gönderilecek davalar için postaneden yapılacak posta havalelerinin, dekontlarının bir nüshasının ibraz edilmesi,

8-Açılmış veya açılacak her türlü davada, davacı veya avukatı dışındaki kişilerin, dosyalar üzerinde herhangi bir işlem yapabilme yetkilerinin bulunmadığının da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir.

İşlemlerin daha hızlı ve aksamadan yürütülebilmesi için yukarıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi büyük önem arzetmektedir.

[ Yukarı Dön ]

·  YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN YAPILMASI İÇİN SÜRE KAÇ GÜNDÜR.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN YAPILMASI İÇİN SÜRE

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 1'nci fıkrasında; idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; aynı Kanunun 27'nci maddesinde de, Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava açılmasının, dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmayacağı; Danıştay veya idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; idari yargıya başvurularak herhangi bir idari işlemin yürütülmesinin durdurulması isteminde bulunulabilmesi için, söz konusu işlem hakkında, usulüne uygun olarak açılmış bir idari davanın bulunması, ön koşuldur. Bu dava tam yargı davası değil iptal davası olmalıdır. İptal davasında tazminat talebinin olması yürütmenin durdurulması isteminin yapılmasına engel değildir. Böyle bir dava olmaksızın, yapılacak yürütmenin durdurulması istemlerinin incelenmesi ve karara bağlanması olanaklı değildir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması isteminin yapılabilmesi için bir süre öngörülmemiştir. Böyle olunca da usulüne göre açılmış bir iptal davasının devam ettiği sürece her zaman yürütmenin durdurulması istenebilir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 6. fıkrasında, yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebileceği, itiraz edilen mercilerin, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorunda olduğu ve itiraz üzerine verilen kararlar kesin olduğu belirtilmiştir.

Bu durumda, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin karar karşı yapılacak itirazın reddedilmesinden sonra yeniden yürütmenin durdurulması istenilip istenilemeyeceği hususu sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanaatimize göre dava konusu olayda ve delillerde herhangi bir değişiklik olmadığı sürece yeniden yürütmenin durdurulması istemi yapılmasının mümkün olmadığını düşünmekteyim. Çünkü pratik olarak bir faydası da olamaz. Yargı yeri daha önce aynı delillerle yürütmenin durdurulması istemini ret ettiği için bu kez herhangi bir delil değişikliği ya da ilavesi olmadan yürütmenin durdurulması kararı vermesi yanlış anlaşılabilir. Böyle durumlarda yeniden yapılan yürütmenin durdurulması istemleri üzerine bazı yargı yerlerince ikinci kez istenen yürütmenin durdurulması isteminin reddine şeklinde karar verilirken bazı yargı yerlerince de dosyada herhangi bir delil ilavesi yapılmadan ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminin yapılamayacağı gerekçesiyle talepler incelenmeksizin reddedilmektedir.

[ Yukarı Dön ]

·  1. sınıf tarım arazisi yapılaşmaya açılabilir mi bunun için hangi koşullar gerekir?

1. sınıf tarım arazisinin yapılaşmaya açılabilmesi için ilgili kurumdan görüş alınması gerektiği hk. Danıştay altıncı Dairesinin 8.3.2006 gün ve E:2005/5434, K:2006/966 sayılı kararı.

 


Temyiz İsteminde Bulunan:Kumluca Belediye Başkanlığı-ANTALYA
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : : ? mirasçıları; 1- ?, ?, ? 2- ? 3- ? Mirasçıları : ? , ?
İstemin Özeti : Antalya 1.İdare Mahkemesinin 24.03.2005 günlü, E: 2005/53, K:2005/380 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi E. Emel Çelik'in Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, davalı belediye temyiz isteminin reddi ile Danıştay bozma kararına uyularak verilen idare mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Antalya, Kumluca, Karşıyaka Mahallesi, Kumdibi Mevkii, ? ada, ? parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 4.5.2000 günlü, 3 sayılı belediye meclisi kararıyla onaylanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli
imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Dairemizin 14.09.2004 günlü, E:2003/728, K:2004/4282 sayılı bozma kararına uyularak, dosyanın incelenmesinden, 1. sınıf tarım arazisi niteliğinde olan uyuşmazlık konusu parsele yönelik olarak imar planı değişikliği yapılması aşamasında ilgili kurumlardan uygun görüş alınmadığı, ayrıca dava konusu planların dayanağına oluşturan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 09.10.1992 gününde onaylanan 1/25000 ölçekli Kaş-Finike Kumluca Çevre Düzeni Revizyon İmar Planının Danıştay Altıncı Dairesinin 17.05.2004 günlü, E:2002/4706, K:2004/3093 sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşıldığından, dava konusu imar planı değişikliklerinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle söz konusu planların davacı parseline ilişkin kısmının iptaline karar verilmiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu
imar planlarının yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki temyize konu Antalya 1.İdare Mahkemesinin 24.03..2005 günlü, E: 2005/53, K:2005/380 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına, fazla yatırılan 17,00 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 8.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:113)
 

 

[ Yukarı Dön ]

·  Yıkım kararından sonra plan değişmiş ise yapı yeni plana göre değerlendirilir mi?

Ruhsatsız yapıların 3194 sayılı yasa'nın 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 10.10.2000 günlü, 2677-2842 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada; uyuşmazlık konusu yeni yapılaşma koşulları öngören 1/5000, 1/1000 ve 1/50000 ölçekli imar planlarının onaylandığı anlaşıldığından yeni planlar incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet görülmediği hk. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kururlunun 22.11.2007 gün ve E:2004/2183, K:2007/2336 sayılı kararı.


Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ? Konut Yapı Kooperatifi
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Yenimahalle Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?.
İstemin Özeti : Ankara 6. İdare Mahkemesinin 19.2.2004 günlü, E:2004/362, K:2004/186 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gonca Temizhan'ın Düşüncesi : İdare Mahkemesinin ısrar kararının Danıştay Altıncı Daire kararı doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi : Ankara 6. İdare Mahkemesince verilen ve mahkemenin, davanın derrine dair alan ilk kararında ısrarına ilişkin bulunan 19.2.2004 gün E:2004/362, K:2004/186 sayılı kararı, Danıştay Altıncı Dairesince verilen 22.4.2003 gün E:2002/344, K:2003/2508 sayılı bozma kararında belirtilen hukuki ve yasal nedenler karşısında yerinde görülmediğinden, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
Dava; Ankara, Yenimahalle, ? Köyü, ? parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ruhsatsız yapıların 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin Yenimahalle Belediye Encümeninin 10.10.2000 günlü, 2677-2842 sayılı kararlarının iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 6. idare Mahkemesi, 3.10.2001 günlü, E:2001/75, K:2001/1120 sayılı kararıyla; bakılan davada, Ankara İli, Yenimahalle İlçesi ... Köyünde bulunan davacı Kooperatife ait kadastral ? no'lu parsel üzerinde bulunan inşaatların mahallinde 3.7.2000 tarihinde davalı idare elemanlarınca yapılan denetiminde; imarsız alanda ruhsatsız olarak 9.40x9.50 mt ebatlarında bodrum + zemin+normal kat ve çatı katından oluşan (çatı katında 5.20x3 mt ebadında üstü kiremit ile kapalı teras, 5.20x3 mt ebadında çatı arasında 1 adet oda ve 3x1 mt. Ebadında tuvaletten oluşan) toplam 166 adet dublex villa inşaatı yapıldığı, inşaatın durumunun çatısı kapanmış, dış sıva ve kaplaması bitmiş, pencere doğrama ve camları takılmış, iç kısmında ince işlerin devam ettiğinin tespit edildiği, aykırılıkların giderilmesi için bir aylık süre verilerek 3.7.2000 gün ve 2 ila 167 sayılı toplam 166 tespit zaptı tanzim edilerek mahalle muhtarına 23.8.2000 tarihinde tebliğ edildiği, ayrıca aynı günlü mühürleme tutanağı düzenlenerek inşaatların mühürlendiği, 22.9.2000 tarihinde yapılan ikinci denetimde, tespit zabtındaki aykırılıkların giderilmediğinin anlaşılması üzerine dava konusu edilen Encümen kararlarıyla inşaatların yıkılmasına karar verildiği, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları ile parselasyon planları henüz yapılmamış bir alanda ruhsatsız olarak yapılan toplam 166 adet villanın ruhsata bağlanması imkanının olmaması karşısında tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karar temyiz incelemesi sonucunda; Danıştay Altıncı Dairesinin 22.4.2003 günlü, E:2002/344, K:2003/2508 sayılı kararıyla, uyuşmazlık konusu taşınmazların da aralarında bulunduğu bölgeye ilişkin olarak 1/5000 ölçekli imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.3.1999 günlü, 151 sayılı kararıyla onaylandığı ve 30.4.1999, 30.5.1999 tarihleri arasında ilan edildiği, 1/1000 ölçekli mevzi imar planının ise 31.1.2001 günlü,, 29 sayılı ilçe belediye meclisi kararıyla onaylandığı, yine anılan bölgeye ilişkin olarak yeni yapılaşma koşulları öngören 1/50000 ölçekli Ankara Nazım İmar Planı Kısmi Revizyonun Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın 18.7.2001 günlü, 1734 sayılı işlemiyle onaylandığı anlaşıldığından anılan imar planlarında uyuşmazlık konusu parselin hangi kullanım amacına ayrıldığı araştırılarak ve öngörülen yapılaşma koşulları gözönünde bulundurularak uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ise de İdare Mahkemesince; uyuşmazlık konusu alanda 1/5000 ölçekli nazım imar planının inşaatların başlamasından (1995) çok sonra 12.3.1999 tarihinde, 1/1000 ölçekli imar planlarının yargılama süreci içerisinde 3.4.2002 tarihinde yapıldığı, parselasyon planlarının ise henüz kesinleşmediği bir alanda ruhsatsız olarak yapılan 166 adet villanın 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca yıkılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 19.2.2004 günlü, E:2004/362, K:2004/186 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Temyiz istemine konu dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların da aralarında bulunduğu bölgeye ilişkin olarak 1/5000 ölçekli imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.3.1999 günlü, 151 sayılı kararıyla, 1/1000 ölçekli mevzi imar planının ise 31.1.2001 günlü, 29 sayılı ilçe belediye meclisi kararıyla, yine anılan bölgeye ilişkin olarak yeni yapılaşma koşulları öngören 1/50000 ölçekli Ankara Nazım İmar Planı Kısmi Revizyonundan da Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın 18.7.2001 günlü, 1734 sayılı işlemiyle onaylandığı anlaşıldığından yeni planlar incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile Ankara 6. İdare Mahkemesinin 19.2.2004 günlü, E:2004/362, K:2004/186 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 22.11.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R ? I O Y
X- Dosyanın incelenmesinden uyuşmazlık konusu taşınmazların da aralarında bulunduğu bölgeye ilişkin olarak 1/5000 ölçekli imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.3.1999 günlü, 151 sayılı kararıyla onaylandığı, 1/1000 ölçekli mevzi imar planının ise 31.1.2001 günlü,, 29 sayılı ilçe belediye meclisi kararıyla onaylandığı, yine anılan bölgeye ilişkin olarak yeni yapılaşma koşulları öngören 1/50000 ölçekli Ankara Nazım İmar Planı Kısmi Revizyonun Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın 18.7.2001 günlü, 1734 sayılı işlemiyle onaylandığı anlaşılmakta ise de; idari işlemlerin tesis edildikleri tarih itibarıyla hukuki durumları gözönünde bulundurularak yargı denetimine tabi tutulmalarının esas olması nedeniyle, hukuka aykırı olarak tesis edilmiş olan bir işlemin daha sonraki başka bir işlemle hukukilik kazanmasına olanak bulunmadığından, bu durum davanın reddi yolundaki Mahkeme ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin reddi ile, anılan kararın onanması oyuyla, karara karşıyız.


 

 

 

[ Yukarı Dön ]